14 Mayıs 2024 Salı English Abone Ol Giriş Yap

Katalog

Aylar
Günler
Sayfalar
kültür EDİTÖR: ÖZNUR OĞRAŞ ÇOLAK TASARIM: EMİNE BİLGET 1328 OCAK 2019 PAZARTESİ Gece ormanları,Farklı zamanlarda farklı kültürlerde yaşamış 21 sanatçı BİR SERGİDE BULUŞUYOR cadılar ve kadınlar Küratör Mine Kaplangı’nın, “Kadın” teması üzerinden yola çıkarak geliştirdiği sergi, bir cadı/kadın olmanın güç sembolü olarak değerlendiril mesine odaklanıyor ve özellikle İngiliz edebiyatının kadınların hak ve eşitlik arayışlarına öncülük ayça eden eserlerinden ilhan ham alıyor. Mitler ve Hikâyeler, Ritüeller ve Semboller, Aşinalar ve Doğa ile Portreler adlı dört gizemli odadan oluşan sergi; gece ormanda yürürken dikkatlice dinlerseniz uzaktan duyabileceğiniz tekerlemelere, sırlarını ve büyülerini beraberinde taşıyan kadınlara adanıyor. Üç sergi mekânı... n ‘Duvarları Olmayan Müze’ dijital serginiz sanata erişimi herkes için eşit kılmak ve yeni izleyici kazanmak açısından önemli bir dönüşüm, üç ayrı serginin ardından gözlemleriniz neler oldu? Su Başbuğu: Dijital size çok farklı imkânlar sunuyor, yeni bakış açıları öneriyor ve bir yandan da daha evvel düşünmediğiniz kısıtlamalar da getiriyor. O yüzden ilk günden beri sürekli yeni bir şeyler öğrendiğimiz bir deneyim oldu. Üç sergiyi ziyaret ettiğinizde, üçünün de birbirinden çok farklı olduğunu göreceksiniz. Üç bambaşka sergi mekânı. Üç bambaşka yaklaşım. Üç bambaşka içerik. Her sene serginin küratörünü seçerken bir açık çağrı yapıyoruz. İlk sene İstanbul’da yaşayan 20 kişinin başvurduğu çağrıya, bu sene Türkiye’nin 6 ilinden ve yurtdışından 50 küsur başvuru oldu. n Sanatın dijitale taşınması klasik sergi deneyimiyle kıyaslandığında erişilebilirlik olanağının daha fazla olduğu bir alan sağlıyor. Bu kıyasa dair siz neler söylersiniz? S.B.: Bizim açımızdan erişilebilir olmak ortak bir dil, ortak bir platform, ortak bir deneyim yaratmaktan geçiyor. Hem teknik British Council’ın, zaman ve mekândan bağımsız bir sanat deneyimi sunan “Duvarları Olmayan Müze” dijital sanat platformunun üçüncü sergisi “Cadılarla nata etkileri, gerek semboller gerek tema olarak ilgi duyarak incelediğim bir konu. Türkiye’den Dans Etmek” online erişimle ziyaretçilerini bekliyor. British Council Türkiye tüm sanatçıların da eserlerinin Sanat Müdürü Su Başbuğu ve sergi küratörü Mine Kaplangı’yla sanat ve erişilebilirlik, bir sanat alanı olarak dijitalin kullanılması ve cadıları konuştuk. bu alanda tekrar yorumlanabilecek, ana temaya hem eleştirel yaklaşan hem de alt metinlerini besleyen, başka açılardan ir altyapıyı geliştir te içeriğe müdahale et mek hem de gör meden görsel olarak selliği ve kulla da yapmalıyız, me nılan dili erişile tinsel olarak da. bilir kılmak ge Dijitalin bize bu rekiyor. Tek rada sunduğu nik olarak sun şey, reel bir sergi duğumuz ola mekânıyla kıyas naklar arasın lanınca, sonucu da sitenin her tür daha kolaylıkla kit program ve bilgi lelere yayma imkânı. sayar/telefon ile ulaşılabilir olması, özellikle görme engellilerin ve Mine Kaplangı ‘Büyü Tanrıçası’ ya az görenlerin kullandığı prog n Bu yılki sergide British Co ramlarla uyumlu olması, sergi uncil sanat koleksiyonundan de yer alan bütün metinlerin işa birçok yabancı sanatçının ya ret diline tercüme edilmiş olması nında Türkiye’den sanatçıla ve bütün eserlerin profesyoneller rın eserlerine de yer verdi rOnhgzbdşdlndgisdeliaieiiaıeaaaikılyyr.:nMnmdbnbpobfgSeDddkaseaiirnaueeeleınveulokroeynisrfketnevdrosjcdageaaiettlealueışerinnımseKşsenrğl,miıokcıeelöatiMennesnaomlrzpeedkvrğeürtlıeeuraliglağssniitfukıeytnedaiımdrilağliaa.rimrsBdııaunnnıınnndeçaadSoseouklnkınBldueaa,şbuğunydkuuaınndlğaıuclOnnıanıredöudtsoçıfazeeelkdçdalr2nsaeealüşe0eaeyğyğstşsad1rrrıeılü’rrükMT(anmgreda5niidernisıayhinaaseoeluyıentdkBlmnkndrastbaiısbrüellletideerle“iııauauanmairçlnçiaErksühlgsyl,eartluanuı.em1ierleaadksğikSeni’rvk9ıkoeitkiiçe”tenueh2aymolGni)ısareolydal0lkcem1egadedklkora’eaarucid7luısmrruni“iseedrnl9şiş,.ğBeıriyrsgıota5Wknudrfüuiueoenaa”lanedsyntyereiuvradneluuürnkoılnıi;rTürkiye’den sanatçıların eserleri kadın ve cadı ilişkisini? tarafından betimlenmesi bulunuyor. Ancak dört duvarın insanların üzerinde yarattığı çekingenli niz. Birbirlerinden çok farklı tarihlerde, farklı kültürlerde üretilmiş bu eserleri bir ara ni davet ederken öncelikle bu konuya dikkat etmek istedim. Öte yandan cadılık tarihinin ve cadı M.K.: Öncelikli olarak koleksiyon üzerinde “kadın” temalı bir sergi yapmanın problematik olacağını ği kırmak istiyorsak bunu, elbet ya getiren nedir? nın bir nicelik olarak çağdaş sa düşünüyordum. Bu nedenle aslın da koleksiyona bir soru ile yaklaşmak istedim. Halihazırda cadılık tarihi, cadıların dünya tarihindeki yerleri ve farklı betimlemeleri ve tüm bu tarihin, hikâyelerin ve mitlerin edebiyat ve sanata olan etkileri üzerine araştırma yapmak istediğim bir süreçte karşıma çıktı bu açık çağrı. Elbette ki koleksiyon İngiltere odaklı, bu nedenle de süreç içerisinde daha çok Orta ve Kuzey Avrupa, özellikle de İngiltere tarihinde cadı mahkemelerini, idamlarını, cadı temsillerini incelemeye çalıştım. Sergi de özellikle bu baş kaldırışın, bir cadı/kadın olmanın nasıl bir güç sembolü olabileceğine yönelik sorgulamalar yapıyor. n Serginizi gören görmeyen kadınlara neler söylemek istersiniz? M.K. : Ne kadar farklı şekillerde var olabileceklerini unutmasınlar demek isterim sadece, tüm kısıtlamalara ve sınırlamalara baş kaldırabilecek kadar güçlüyüz. Cadılarla Dans Etmek (Dance With Witches) dijital sergisini, https://exhibitions.britishcouncil.org.tr adresi üzerinden ziyaret edebilirsiniz. Notalarla Konjo ve Amy Salsgiver aynı sahnede Halikarnas Balıkçısı Gençlik yıllarından beri kendisine eşlik eden Halikarnas Balıkçısı’nın kitabı Mavi Sürgün’den ilham alan piyanist ve besteci Sabri Tuluğ Tırpan aynı isimli eserinin dünya prömiyerini İş Sanat Konser Salonu’nda gerçekleştirecek. İstanbul’un işgalinden başlayarak Cumhuriyetin ilk yıllarına kadar uzanan süre zarfında kendi varoluşunu sorgulayan bir Osmanlı asilzadesinin dünyasına odaklanan eser, Arşipel’e ulaşıp ‘Balıkçı’ya dönüşen Cevat Şakir’in hayatını sahneye taşıyor. Beş bölümden oluşan eser, Yetkin Dikinciler’in anlatımı ve Tuluğ Tırpan’ın klasik, modern ve rock tınılarını harmanladığı müziği ile hayat bulacak. Yaylı sazlar, vurmalı çalgılar ve ses tasarımları ile renklenen eklektik eserde, piyanoda Tuluğ Tırpan, basta Eylem Pelit ve davulda Volkan Öktem yer alıyor. Beyti Engin rejisörlüğünde, Kardeş Türküler’in solistlerinden Feryal Öney’in etnikatmosferik vokalleri, Su Güneş Mıhladız’ın koreografisini de üstlendiği dans ve ebru sanatçısı Garip Ay’ın interaktif sunumu ile gerçekleşecek Mavi Sürgün’ü, 15 Mart Cuma akşamı saat 20.30’da İş Sanat Konser Salonu’nda seyredebilirsiniz. Etkinlik biletleri İş Sanat Ana Gişe’den ve Biletix’ten temin edilebilir. l Kültür Servisi Yetkin Dikinciler Amy Salsgiver Konjo Borusan Müzik Evi, deneyimlerini bir doğaçlama projesinde bir araya getiren üçlü Konjo ve çağdaş müziğin ülkemizdeki önemli temsilcilerinden perküsyon sanatçısı Amy Salsgiver, Borusan Müzik Evi’nde buluşuyor. 1 Şubat Cuma akşamı 20.30’da başlayacak konserde dört sanatçının, 2014’te Berlin’deki ilk konserlerinden sonra ikinci buluşması olacak. Orta Asya ezgilerinden blues’a, spoken word ve krautrock’tan makamsal tınılara uzanarak doğaçlamanın farklı hallerinde dolanan Konjo, konuğu Salsgiver ile birlikte, dinleyicileri zengin bir müzik deneyimi yaşamaya çağırıyor. l Kültür Servisi Padişahlar oyun kâğıtlarında Geçen hafta Anna Laudel’de açılışı gerçekleşen Ardan Özmenoğlu’nun “Bu İşin Sonu Yok” isimli kişisel sergisi geçen hafta açılarak Anna Laudel’de ziyaretçilerle buluştu. Galerinin 3’üncü katında yer alan sergide, Özmenoğlu’nun mekânın sunduğu mimari özellikleri ve binanın tarihi dokusunu dikkate alarak ürettiği, imzası haline gelen yeni postit çalışmalarının yanı sıra cam heykelleri ve neon işleri de yer alıyor. Osmanlı padişahlarından tarihin önem li kadın sultanlarına uzanan hikâyeleri, oyun kâğıtlarına çevirdiği resimleri aracılığıyla aktaran Özmenoğlu’nun bu sergi için özel olarak ürettiği çalışmalarında kullandığı malzemeler ve renkler ön plana çıkıyor. Sanatçının postit notlarla ürettiği resimlerine, cam katmanlı heykelleri eşlik ederken; neon çalışmaları, bugünün kültürünü yaratan yaşam anlayışını yansıtıyor. “Bu İşin Sonu Yok” sergisi 7 Mart tarihine kadar Anna Laudel’de görülebilecek. l Kültür Servisi ‘Deniz Üstü Köpürür’e yeni dokunuş Bugüne kadar ağırlıklı olarak 70’ler döneminde yayımlanan Türkçe eserleri kendine has tarzı ile harmanlayarak kendi kitlesini yaratan Hey! Douglas alternatif tarzı ile dinleyicileri 70’ler dönemine götürürken, Can Gox’un nostaljik sesi ile birlikte hazırladıkları “Deterjan” şarkısını dinleyiciler ile buluşturdu. Cem Karaca’nın yorumuyla müzik dinleyicisinin aşina olduğu anonim bir türkü olan “Deniz Üstü Köpürür”ün Hey! Douglas tarzıyla yorumlanmış hali olan “Deterjan” tüm dijital platformlardan dinlenebilir. l Kültür Servisi C MY B
Abone Ol Giriş Yap
Anasayfa Abonelik Paketleri Yayınlar Yardım İletişim English
x
Aşağıdaki yayınlardan bul
Tümünü seç
|
Tümünü temizle
Aşağıdaki tarih aralığında yayınlanmış makaleleri bul
Aşağıdaki yöntemler yoluyla kelimeleri içeren makaleleri bul
ve ve
ve ve
Temizle