16 Mayıs 2024 Perşembe English Abone Ol Giriş Yap

Katalog

Aylar
Günler
Sayfalar
14 14 OCAK 2019 PAZARTESİ EDİTÖR: ÖZNUR OĞRAŞ ÇOLAK TASARIM: FUNDA YAŞAR ER kültür H‘rb‘vgCRöaiiuzorfrv6dyetchaa/oiekann1n0dyıfşntaı42aye’’üninfilmlerinden ‘CreBeGd 2: Efasanbe Yükaselisyorı’ 8n0’li yıılnlardanokalmğa bilr huesabı g(ümnümüzeutaş?ıyor)FilminNotu enç kuşaklara Rocky’yi anlatmak gerekir mi diye düşündüm uzun uzun. Sonra vazgeçtim, muhtemelen biliyorlardır diye; bilmeyenler de interneti açar öğrenir bir zahmet diye de kendimi rahatlattım. Ama yine de, sırf “Creed 2: Efsane Yükseliyor” filminin neyi neden anlatığını biraz daha iyi temellendirebilmek adına 80’li yıllara dönüp “Rocky 4” filminden kısaca da olsa bahsetmek gerekir kanaatindeyim. Zira “Creed 2” Rocky serisinin ve ilk “Creed” filminin devamı gibi görünse de aslında en çok “Rocky 4”ün izini sürüyor. Tam da Soğuk Savaş’ın en sıcak günleriydi “Rocky 4”ün izleyiciyle buluştuğu 1985 sonları (bizde Mart 1986’da çıkmıştı salonlara). Reagan’ın başkanlığı sürüyor, yeni sağ ABD’de hakimiyetini koruyor ve ortalıkta ciddi bir Yıldz Savaşları tehdidi dönüyordu. Nükleer silahlanma zirve yap mış, herkes ilk hangi deli düğmeye basacak da dünyayı patlatacak diye tahminler de bulunuyordu. Bu atmosferde ABD’li bir boksörle Sovyet bir boksörün kapışması kadar mantık lı bir senaryo olmazdı Hollywood kapitalistleri için. Stallone zaten Rambo karakteriyle Amerikan sağının simgesi haline gelmişti ve üstüne bir de Rocky’yi farklı bir cepheden savaşa sürerek ününe ün, servetine servet katıyordu. O filmde önce Apollo Creed’i ringde öldüren, ardından Rocky’ye aynı ringi dar eden Sovyet boksör Ivan Drago’yu da kuzey Avrupalı oyuncu Dolph Lundgren canlandırıyordu. İşte aynı Lundgren bu yıl önce “Aquaman”de ardından da kendisine şöhretin yolunu açan Drago rolünü tekrar kuşandığı “Creed 2” ile yeniden karşımıza çıktı. Doğrusu Stallone’den daha iyi durumda olduğunu da söylemek gerek. Aynı formülle devam Günümüze gelecek olursak, “Creed 2” birçok bakımdan “Rocky 4”ün formülünü tekrarlayan bir film. Sadece Rus boksör Ivan Drago’nun oğlu Viktor ile Apollo Creed’in oğlu Adonis (Michael B. Jordan) arasındaki kapışmadan söz etmiyorum, Adonis’in yenildikten sonra yeniden toparlanıp rövanş için hazırlanmaya koyulduğu sahnelerde de bir tekerrür söz konusu, izleyince daha iyi anlayacaksınız ne demek istediğimi. Elbette artık Soğuk Savaş dönemi geri kaldığı için ABDRus kapışması o kadar anlamlı görünmüyor ama bir yandan da Putin gibi oligarkın ciddi bir tehdit oluşturduğunu ve kimilerine göre siber eksenli bir soğuk savaş yürüttüğünü de gözardı edemeyiz. Ama elbette “Creed 2” işin bu yanından çok meseleyi bir babaoğul muhasebesine çeviriyor ve dramasını bunun üzerine inşa ediyor. Yani bir yanda Rocky’ye yenildiği için ülkesinde tu kaka edilen, Ukrayna’ya sürülen Ivan Drago’nun öç almaya yeminli oğlu Viktor, diğer yanda da babasını öldüren adamdan, onun oğlunu ringde perişan ederek intikam almaya kararlı bir Adonis var. Bunlara bir de kendi oğlu ve hiç görmediği torunuyla ilişkisini düzeltmek adına ne yapacağını merak ettiğimiz bir Rocky ekleniyor. Kadınlar nerede derseniz; onları da öyküye entegre etmiş Stallone ve senaryo ekibi ve bir tarafa Adonis’in evlenmek üzere olduğu genç Bianca’yı (Tessa Thomson) ve annesi Mary Ann’i (Phylicia Rashad) koymuş, diğer tarafa da Ivan Drago’nun sabık karısı Ludmilla’yı (Brigitte Nielsen)... Dramatik çatısını kendince sağlam kurmuş gibi görünse de film finalinde çok da tatminkâr bir sonuca ulaşmıyor. Daha doğrusu ilk filmin üstüne bu anlamda yeni bir şey getirmiyor ve babaoğul ilişkileri üzerinden kurduğu hikâyede intikamdan öte bir boyut getirmediği gibi finalde işin Rus tarafını zayıf bırakarak iyice yanlış bir politika izliyor. Politika diyorum zira bu tercih (izleyince anlayacaksınız, önceden söylemek yanlış olur) ancak politik bir sığlıkla açıklanabilecek cinsten. Öte yandan filmin boks sahnelerinin iyi çekildiğini ama estetize edilen bu sahnelerin ringin vahşetini yansıtmaktan çok dramatik etkiyi güçlendirmek için tasarlandığını da belirteyim. Bu anlamda örneğin geçen sezon vizyona çıkan “A Prayer Before Dawn”ın (“Şafaktan Önce”) çok daha çarpıcı olduğunu söyleyebilirim. Don Quichotte Kitapseverlerle yazarlar Operası Süreyya’da... İstanbul Devlet Opera ve Balesi, İspanyol yazar Miguel de Cervantes’in 1600’lerin başında yazdığı ve hiçbir dönemde güncelliğini yitirmeyen bu eserinden esinlenilerek bes aynı sahnede telenen “Don Quichotte Operası”nın prömi yerini 19 Ocak’ta Kadıköy Süreyya Opera Sahnesi’nde yapacak. Türkiye prömiyerini yapacak olan eserin olay örgüsü ana hatlarıyla şöyle; İnsanlığın unuttuğu erdemlerin peşinde koşan, tutkulu gezgin şövalye Don Quichotte, inandığı doğrular ve aşkı için hayatını riske atmaya hazırdır. Don Quichotte ve sadık yaveri Sancho’nun küçük bir İspanyol kasabasına gelmesiyle başlayan olaylar, Don Quichotte’un Dulcinée’yi idealindeki kadın olarak görmesi ve ona aşkını ilan etmesiyle devam eder. Eseri Recep Ayyılmaz sahneye koyarken, Zdravko Lazarov ve İstanbul Cervantes Enstitüsü’nün katkılarıyla İspanya’dan davet edilen Helena Bayo, orkestra şefliğini dönüşümlü olarak üstlenecekler. Koro Şefi ise Paolo Villa. Dekor tasarımı Efter Tunç’a, kostüm tasarımı Gizem Betil’e, ışık tasarımı Yakup Çartık’a , koreografi ise Beyhan Murphy’e ait. Operada, Aylin Ateş , Özge Kalelioğlu, Deniz Likos, Suat Arıkan, Burak Bilgili, Gökhan Ürben, N. Işık Belen, Umut Kosman, Begüm Karacasu, Banu Ergün, Funda Güllü, Can Reha Gün, Bahadır Özkoca, Zafer Çiftçi, Çağrı Köktekin rol alıyor. l Kültür Servisi Okuyucular, yazarlar ve yayınevlerini bir araya geti YENİ NESİL KİTAP FUARI ren Yeni Nesil Kitap Fuarı baş ladı. Kitapseverlerin yazarlarla sahne aldığı ve ilk kez bir kül tür sanat merkezinde düzenle nen Yeni Nesil Kitap Fuarı İs tanbul; 20 Ocak tarihine ka dar Zorlu PSM’de ziyaretçileri ni ağırlayacak. Kitap fuarında, 10 gün boyun ca imza günleri, söyleşiler toplamda 160 ekinlik kitapseverlerle buluşu İlber Ortaylı Ayşe Kulin yor. İlber Ortaylı, Ahmet Ümit, Ayşe Ku Ayrıca fuarda dünyaca ünlü ya lin, Ataol Behramoğlu, Kahraman Tazeoğlu, zarların kitapları ile buluşacak İpek Çalışlar, Müfit Can Saçıntı, Prof. Dr. olan ziyaretçiler; Damdaki Keman Mikdat Kadıoğlu, Mavisel Yener, Işık Öğüt cı, Dali’nin Kadınları, Banka Soygunu, çü, Cemalnur Sargut, Emel Başdoğan, Ser Hayvan Çiftliği gibi kitaplardan uyarlanan dar Aksu, Sevinç Erbulak, Murat Gürsoy, tiyatro gösterimlerini de Kitap Fuarı İs Sevil Atasoy, Sinan Canan, Meltem Şarkış tanbul sosyal medya hesaplarından yapı lalı, Sinan Akyüz, Barış Muslu gibi çok sayı lacak yarışma ve çekilişlerden kazandık da isim fuarda imza günleri ve söyleşilerle ları davetiyeler ile Zorlu PSM’de ücretsiz okuyucularla buluşacak. olarak izleyebilecekler. l Kültür Servisi Besteci Erol Sayan’a saygı akşamı CRR Konser Salonu, Türk müziğinin yaşayan önemli bestekârlarından, eserleri ve Türk müziği üzerine yaptığı çalışmalarıyla tanınan tanbur sanatçısı Erol Sayan için “Türk Müziğine Adanmış Âsude Bir Ömür” başlıklı özel bir programı 15 Ocak Salı akşamı saat 20.00’de gerçekleştirecek. Program gazeteci Murat Bardakçı’nın, Sayan’ın musiki dünyamızdaki yeri ve değeriyle ilgili yapacağı konuşmayla başlayacak. Ardından Türk sazlarından oluşan topluluk Erol Sayan’ın eserlerinden oluşan repertuvarla sahne alacak. Repertuvarda yer alan Şedarabân Saz Semaisi’ni ise keman virtüözü Cihat Aşkın yorumlayacak. Topluluğun ardından, “Bahar Şarkısı” ve “Papatyalar” adlı eserlerini “Kalpten Gelen Sesler Çocuk Korosu” seslendirecek. Programın ikinci bölümünde; ses sanatçıları Sadiye Erimli, Yaprak Sayar, Gizem Coşkun, Atakan Akdaş, İbrahim Suat Erbay ve Faruk Korzay sahne alacak. Sanatçılara İhsan Özer şefliğindeki CRR Oda Orkestrası eşlik edecek. İkinci bölümde seslendirilecek eserlerin düzenlemeleri besteci Oğuzhan Balcı’ya ait. Konserde icra edilen eserlerle ilgili bilgiler, icra öncesi, Erol Sayan ve Sadiye Erimli’nin karşılıklı sohbetleriyle müzikseverlerle paylaşılacak. Farklı formlarda 300’ün üzerinde eser Sayan, 1967’de Ankara’nın ilk, Türkiye’nin ikinci üniversite korosunu Orta Doğu Teknik Üniversitesi’nde kurdu. Konserlerin yanı sıra, bilgisayar eşliğinde ulusal müziğimizin perde ve frekans hesaplamalarıyla ilgili bilimsel çalışmalar yaptı. Ulusal müziğimizin ses sitemi, makamların oluşmasında kullanılan elemanların ve makamların anlatımı, usul şifresi, vuruşlarda disiplin ve perde adlarının kolay anlaşılır hale getirilmesi çalışmalarına bu yıllarda başladı. Sayan’ın değişik formlarda 300’ün üzerinde, TRT repertuvarında ise 156 eseri vardır. Çeşitli kurum ve kuruluşların düzenlediği beste yarışmalarında çok sayıda birincilik almış, 1985 yılında TRT’nin düzenlediği yarışmada “Ömrümüzün Baharı Birlikte Geçsin” adlı eseri ile birincilik kazanarak Asiavision (AsyaPasifik) Şarkı Yarışması’nda ülkemizi temsil etmiştir. Erol Sayan’ın müziğimizle ilgili temel sorunları ele alarak tespitlerini, gördüğü eksik ve yanlışları belirttiği “Ulusal Müziğimiz” isimli bir de kitabı bulunuyor. l Kültür Servisi Mercan’ın hayalleri... Dolunay Soysert, “Kul” adlı tek kişilik tiyatro oyunuyla Maltepe Belediyesi Prof. Dr. Türkan Saylan Kültür Merkezi’ndeydi. Seray Şahiner’in, aynı adlı ödüllü romanından uyarladığı “Kul” oyunu tiyatroseverleri; Dolunay Soysert’in hayat verdiği Mercan’ın hayallerine, umutlarına ve hayal kırıklıklarına ortak ediyor. Oyun yarın saat 20.30’da Toy İstanbul’da sahnelenecek. Yönetmenliğini Mert Öner’in üstlendiği oyunun dekor ve kostüm tasarımını Özlem Karabay, ışık tasarımını ise Ayşe Ayter hazırladı. Oyunda, Mercan isimli kadın karakterin hayallerini, umutlarını ve hayal kırıklıklarını paylaşan Soysert, sahne performansıyla büyük beğeni topladı. Oyunda Mercan’ın her gün sildiği apartman merdivenlerinden başını kaldırıp umuda doğru çıktığı keşif anlatılıyor. l Kültür Servisi Dolunay Soysert Adana Kitap Fuarı’na yoğun ilgi SAVAŞ KÜRKLÜ Adana’da bu yıl 12. kez düzenlenen Çukurova Kitap Fuarı’nda, son iki günündeki ziyaretçi akınıyla yeni bir katılımcı rekoruna imza atıldı. TÜYAP Fuar ve Kongre Merkezi’ne akın akın gelen kitapseverlerin oluşturduğu uzun kuyruklar gözlerden kaçmazken önceki gün (cumartesi) ve kapanış günü olan dünkü ziyaretçiler ile hedeflenen 350 bin ziyaretçi ve okur kitlesine ulaşıldığı öğrenildi. Yılın ilk fuarı olma ve Adana’nın Kurtuluş Günü olan 5 Ocak’ta başlama özelliği taşıyan 12. Çukurova Kitap Fuarı, dün Adanalılar ve komşu il ve ilçelerden gelen kitapseverlerin akı nına uğradı. TÜYAP Fuar ve Kongre Merkezi’ne özel otoları ve otobüslerle gelen yurttaşların oluşturduğu uzun kuyruklar gözlerden kaçmazken, biraz bekleseler de sevdikleri yazar, sanatçı ve bilim insanlarıyla tanışma ve kitaplarını imzalatma şansını yakaladılar. 350 bin ziyaretçi... Her yıl bir öncekinden daha çok ziyaretçiyi ağırlayan 12. Çukurova Kitap Fuarı’nda, bu yıl hedeflenen ve rekor olacağı önceden belirtilen 350 bin ziyaretçi sayısına son iki günde ulaşıldığını varsaydıklarını belirten TÜYAP Adana Bölge Müdürü Salih Gökmen, katılımlarla ilgili olarak, “Önceki yıl 341 bin olan ziyaretçi sayısının 350 binin üzerinde olmasını bekleyoruz. Son ilk 5 gün katılımı düşük olsa da son iki gün fuara gösterilen ilginin ve katılımın büyüklüğü beklenen rekorun göstergesi oldu. Bu sadece sayısal beklenti. Asıl amaç olan kitap sevgisinin ve okur sayısının artmış olması. Geçen yıl son ikinci günde 74 bin olan ziyaretçi sayısı dün (cumartesi) 80 bin civarında oldu. Fuarımızın son günü ise 100 bin katılımcı olacağı kesin gibi. Yani rekor yaşayabiliriz. Bu ilgi ve rakamlar da gösteriyor ki; Çukurova’da, Adana’da insanlar gerçekten kitap okuyor. Bu da bizi ayrıca mutlu ediyor” dedi. Berfin Bahar 251. sayısıyla raflarda Aylık kültür sanat ve edebiyat dergisi Berfin Bahar, 250 sayıyı geride bırakarak ocak ayında 251. sayıya ulaştı. Derginin ocak ayında yayımlanan 251. sayısında Bedriye Korkankorkmaz’ın “Toplumsal Acıların Keskin Kalemi: Maksim Gorgi”; Öner Yağcı’nın, “Gorki: ‘Yeryüzünün en büyük şairi’”; Mehmet Ergün’ün, “30’lu yıllarda Nâzım Hikmet” ve Mevlüt Kaplan’ın, “Nâzım Hikmet ve çocuk edebiyatı” başlıklı yazılarının da bulunduğu birçok yazı yer aldı. Bu sayıyla birlikte 250 sayıyı geride bırakan dergi ekibi; mutluluklarını paylaşmak amacıyla aydın, sanatçı, yazar ve okurlarının bir araya geleceği bir de kokteyl düzenleyecek. Kokteyl bu akşamı saat 18.0020.00 arasında Piramid Sanat Galerisi’nde gerçekleşecek. l Kültür Servisi C MY B
Abone Ol Giriş Yap
Anasayfa Abonelik Paketleri Yayınlar Yardım İletişim English
x
Aşağıdaki yayınlardan bul
Tümünü seç
|
Tümünü temizle
Aşağıdaki tarih aralığında yayınlanmış makaleleri bul
Aşağıdaki yöntemler yoluyla kelimeleri içeren makaleleri bul
ve ve
ve ve
Temizle