15 Mayıs 2024 Çarşamba English Abone Ol Giriş Yap

Katalog

Aylar
Günler
Sayfalar
ekonomi [email protected]. TASARIM: BAHADIR AKTAŞ 1114 OCAK 2019 PAZARTESİ Yeter!Otele doydukPlansız yatırımlar hızlanırsa gelecek dönemlerde fazla kapasite riski ortaya çıkabilir TÜROB Başkanı Timur Bayındır: Türkiye turizmi için şu anda en büyük risk, konaklama yatırımların daki arz fazlası. Antalya ve İstanbul’daki yeni yatı rımlar arz fazlalığına rağmen artmaya devam ediyor. Türkiye Otelciler Birliği (TÜROB) Başkanı Timur Bayın dönemde Türkiye oda başı elde edilen gelirde, geçen yıla göre en yüksek dır, turist sayısındaki ar artış oranını yakalayan tıştan daha çok, fiyatlarda yükselme sağlamaya odaklanılması gerektiği ŞEHRİBAN KIRAÇ Rusya’dan sonra ikinci ülke oldu. 11 aylık dönemde Avrupa ortalaması do ne işaret ederek, kişi başına luluklarda yüzde 73.3, ortala harcamanın 612 dolara gerile ma günlük satılan oda bedelin diğini 2019’un en önemli ça de 111.8 Avro, toplam oda sayı lışmasının bu olması gerekti sı üzerinden oda başı elde edi ğini söyledi. len gelirlerde 81.9 Avro oldu. Türkiye turizmi için şu anda Özellikle İstanbul’da başlayan en büyük riskin konaklama ya pazar çeşitlenmesi hızlanarak tırımlarındaki arz fazlası oldu devam ediyor. Bu durum fiyat ğuna işaret eden Timur Bayın lara da olumlu yansıyor. Ancak dır ile Türkiye turizmini, gele henüz Avrupa ortalamasının ceğini ve sorunlarını konuştuk. neredeyse yarısındayız. Yükse n 2018 genel ekonomi açı liş eğiliminin gelecek aylarda sından kötü geçerken turizm da devamını bekliyoruz. Hedef için iyi bir yıl oldu; ne söyle pazar ülkelerden gelen işaret yeceksiniz? ler olumlu. Türk turizmi 2 yıl zor ve engebeli bir dönem geçirmesinin Geliri artırmak önemli ardından 2018’le birlikte ye n Öyleyse turizm gelirle niden yükseliş eğilimine gir ri de tatmin edici boyutta dedi. Kültür ve Turizm Bakanlığı ğil mi? verilerine göre Türkiye’ye ge Fiyatlarda artış mevcut. len turist sayısı 11 ayda yüzde Ama maalesef turist ve dolu 22.2 artışla 37 milyon 537 mil luk artışı kadar hızlı bir yükse yon kişi oldu. Yıl oransal ola liş gerçekleşmedi. Avrupa ül rak aşağı yukarı bu düzeyde kelerinden geri dönüş başla bir artışla sonlanacak gibi gö ması sevindirici. Ancak fiyat rünüyor. larda 20132014 yıllarının se Fiyat artışı düşük viyelerine dönmek için birkaç yıl daha beklememiz gere n Otel dolulukları da aynı kiyor. Mutlaka ve mutlaka ki oranda arttı mı? şi başı harcamayı, dolayısıy Türkiye’nin Kasım 2018 la gelirleri artırıcı uygulama otel dolulukları 2017’nin ay ları devreye sokmak zorunda nı ayına göre yüzde 1.5 artarak yız. Belki turist sayısını bek yüzde 63.7 oldu. OcakKasım lentilerin üzerinde artırabiliriz 2018 döneminde de doluluk ama asıl önemli olan geliri ar lar yüzde 10.3 artarak yüzde tırmak. Turist sayısındaki ar 66.7’ye yükseldi. 2018 yılı 11 tıştan daha çok, fiyatlarda yük aylık performanslarda Türkiye selme sağlamaya odaklanmak doluluk oranında en yüksek ar lazım. 2019’un en önemli ça tışı yaşayan ülke oldu. Konak lışması bu olmalı. 2017’yi 26.2 lama sektöründe fiyat artışı da milyar dolar turizm geliriyle devam etti. OcakKasım 2018 kapatmıştık. 2018’in 9 ayında döneminde ortalama günlük 22 milyar dolarlık turizm geliri satılan oda bedeli yüzde 6.4 ar elde edildi. Geçen yılın 9 ayına tışla 70.8 Avro’ya, toplam oda göre yüzde 20’nin üzerinde ar sayısı üzerinden oda başı elde tış yaşandı. Bu trendin devam edilen gelirler yüzde 17.3 artış etmesini, yıl sonu itibarıyla da la 47.2 Avro’ya ulaştı. 11 aylık bu artış oranının gerçekleşme sini bekleyebiliriz. Kişi başı Siyasi çıkışlar olumsuz etkiliyor harcama bu yılın 3. çeyreğinde 612 dolara geriledi. Maalesef gerileme söz konusu. Geçen yıl bu rakam 684 dolar olmuş n Turizm en ufak olumsuzluktan, krizden, saldırıdan en hızlı etkilenen sektör. Bunun önüne geçmek için ne tür adımlar atılmalı? Sektörümüzün süregelen sorunlarına kalıcı çözüm bulunması, turizm pazarlarımızın çeşitlendirilmesi, turizmin mevsimsellikten kurtarılarak tüm yıla ve ülkeye yaygınlaştırılması halinde gerek turist tu. İspanya’da turist başı harcama 1.050 Avro civarında, yani Türkiye’nin epey üstünde. İtalya’da 1.100 Avro ve Fransa’da ise kişi başı harcama 1.400 Avro’nun üzerine çıkıyor. Buradaki farkın en önemli sebeplerinden biri, turiste şehir içinde eğlence, gastronomi, kültür/sanat gibi alanlarda harcama yaptırabilmektir. sayısı gerekse turizm gelirin de önemli artış yakalanabi lir. Ülkemizin yakaladığı turist sayısının önemli bölümünü oluşturan denizkumgüneş turizminin yanında görece daha nitelikli turist profili ve gelir grubuna hitap eden kongre, kültür, gastronomi, sağlık, alışveriş ve termal tu rizm gibi alanlarda çalışma ve teşvik uygulamaları hayata geçirilmeli. Türkiye’nin jeopo litik konumunun siyasi iniş/çı kışlara müsait olması sektö rü olumsuz etkiliyor. Sıkıntıla rın aşılması yönünde kamu özel sektör işbirliğinde başla tılan adımların ve çalışmaların fiiliyata geçirilmesi süreci hız landıracak. “Bu yıl hem ziyaretçi sayısında hem gelirlerde yüzde 1012 civarında artış öngörüyoruz. Türkiye turizmde büyük oyuncu olarak yeniden sahaya indi. Turizmde uluslararası arenada pazarlık gücümüzü de yeniden kazanmaya başladık.” Timur Bayındır Yeni değil yenileme şart 4 turistten 1’i Arap n Türkiye en çok hangi ülkelerden turist ağırlıyor, yeni pazarlar var mı? 2018’in 10 ayında en fazla turist gönderen ülkeler sıralamasında ilk sıralarda Rusya, Almanya, İngiltere, Bulgaristan, Gürcistan, İran, Ukrayna ve Irak bulunuyor. Ortadoğu kökenli turist sayısında da artış devam ediyor. Ortadoğu pazarı bu yıl da lokomotif olma özelliğini sürdürdü. Şu anda İstanbul’a gelen her 4 turistten 1’i Arap. Arap turistlerin rotalarındaki en önemli ve en çok rağbet gören ülke Türkiye. Son zamanlarda Arap turistler yeşil ve serin destinasyon tercihlerinin yanı sıra Muğla, Antalya ve Marmaris gibi sıcak ve denize kıyısı olan destinasyonlara da ilgi göstermeye başladı. Son 2 yıldır İran pazarındaki artış dikkat çekici. TÜROB’un Çinli havayollarının yeniden Türkiye’ye sefer düzenlenmesi yönündeki girişimleri devam ediyor. China Southern’den sonra Hainan Airlines’ın da Türkiye’ye sefer düzenlemesini bekliyoruz. Geçen yıl Ukrayna pazarı için Kiev’de ve Odessa’da workshop düzenledik. Benzer organizasyonları bu yıl da Balkanlar, Çin ve Rusya’da planlıyoruz. n Birçok sektörde yatırım iştahı kalmadı. Turizm yatırımlarında frene basma sözkonusu mu? Konaklama sektöründe yatırımlar yavaşlarken, Anadolu’da yatırımlarda artışlar yaşanıyor. 2018’in 10 aylık döneminde toplam 48 şehirde toplam 22 bin 81 yataklı 143 yeni otel projesi teşvik belgesi aldı. Yeni yatırımlar toplamda 2 milyar 337 milyon TL harcanarak tamamlanacak. Yeni yatırımlar sonrasında sektöre 6 bin 515 yeni ek istihdam sağlanacak. Geçen yıl aynı dönemde 46 ilde toplam 28 bin 73 yataklı 153 otel projesi 2 milyar 564 milyon TL yatırım teşviği almıştı. Proje sayısında yüzde 6.5, yatırım tutarında yüzde 8.8 gerileme oldu. İller bazında Antalya toplam 3 bin 628 yataklı 16 yeni otel projesi ile ilk sırada yer aldı. İstanbul 2 bin 449 yataklı 15 proje ile ikinci sırayı alırken, Trabzon 1253 yataklı 12 proje ile ilk iki sırayı zorlamaya başladı. 2018 ikinci yarıdan itibaren ekonomik koşullar doğrultusunda gerileme meydana geldi. Ancak planlı yatırımlar yapılmasına dikkat etmek gerekiyor. Planlı olmalı n Turist sayısı artıyor, yatırımlar düşüyor, Türkiye’nin yatak kapasitesi yeni gelecek turiste yeter mi? Türkiye turizmi için şu anda en büyük riski konakla ma yatırımlarındaki arz fazlası olarak görüyoruz. Yatrımların Anadolu’ya yayılmaya başlaması olumlu olmakla birlikte, bu yatırımların planlı yapılması çok ama çok önemli. Plansız yatırımlar hızlanırsa gelecek dönemlerde fazla kapasite riski ortaya çıkabilir. Antalya ve İstanbul’daki yeni yatırımlar arz fazlalığına rağmen artıyor. Yatak arzındaki aşırı artış turizmdeki sıkıntılardan biri haline gelmiş durumda. Bir planlama yapılması şart. Yenileme teşvikleri konusunda adım atılması gerekiyor. Antalya, İstanbul, Aydın ve Muğla’da yıpranma sürecine giren birçok otel bulunduğu göz önüne alınmalı ve bu illerimize verilecek teşvik belgelerinde yeni yatırımlar yerine, daha çok mevcut yatırımların modernizasyonu ve renovasyonu yönünde düzenleme yapılmalı. Turizm yatırımlarının sürdürülebilir olarak planlanması için “Yatırım İzleme Kurulu” oluşturulmalı, ‘Yatırım Teşvik Sistemi’ revize edilmelidir. Sürdürülebilir bir turizm ve rekabet koşulları açısından, otel yatırımlarının doğru planlanmasını sağlamak üzere, Sektör kuruluşları, Kültür ve Turizm Bakanlığı ile Ticaret Bakanlığı birlikteliğinde kurulacak “Yatırım İzleme Kurulu” doğru planlamanın yanında bölgeler arası farklılıkları da giderecek, turizmde mevsimsellik ve bölgesellik sorunlarına çözüm getirecek. Eskiden konserlere gelirlerdi n Son yıllarda Türkiye’ye gelen turist profilinde nasıl bir değişim sözkonusu? İstanbul’da fiyat düşüşünün en büyük nedenlerinden biri pazar çeşitliğinin azalmasıydı. Türk turizminin ana pazarı olan Avrupa’dan gelen turist sayılarının kan kaybetmesi, 2015 yılına kadar dünyanın en önemli 8. kongre destinasyonu olan İstanbul’un bu unvanını kaybetmesi, İstanbul’da kruvaziyer turizminin neredeyse sıfırlanması gibi nedenler pazar çeşitliğini çok olumsuz etkiledi. Dolayısıyla daha az para harcayan turistler gel meye başladı. Bu turist grubu İstanbul’da sadece otellere değil yemeiçmeden eğlenceye, kültürel etkinliklere kadar oldukça iyi gelir sağlayan turist grubunu oluşturuyordu. Mesela İstanbul’da düzenlenen bazı konserlere yakın ülkelerden gelenler oluyordu. Geçen yılın sonlarından itibaren yeniden pazar çeşitlenmesinin işaretlerini almaya başladık. Turist profilindeki çeşitlilikte geri dönüş sağlanamadığı için oda fiyatlarında da istenilen seviyeye ulaşılamıyorduk. Ancak bu çeşitlilik işaretleriyle fiyatların yeniden yükselmeye başladığını gözlemliyoruz. Seçimlere doğru siyaset dersleri Cumhurbaşkanı Erdoğan’ın ve Meclis Başkanı Yıldırım’ın son açıklamaları, durumu hâlâ kavrayamayanlara, özgürlükler, demokrasi ve siyaset üzerine önemli dersler veriyor. Demokrasi ve özgürlükler Cumhurbaşkanı “Çalışan Gazeteciler Günü” mesajında, “16 yılda ülkemiz genelinde hayata geçirilen reformlar, Türk basınının daha demokratik ve özgürlükçü bir yapıya kavuşmasına vesile olmuştur” dedi. Hemen itirazlar yükseldi: AKP Türkiye’si, tutuklu gazeteciler klasmanında dünyada birinci; hukukun üstünlüğü klasmanında 113 ülke arasında 101. Kadınerkek eşitliği indeksinde 449 ülke içinde 130. Sırada: “Cumhurbaşkanı hangi demokratikleşmeden ve özgürlükçü yapıdan söz ediyor?” Cumhurbaşkanı’nın açıklamasındaki çelişkiyi çözmeden, yukardaki soruya cevap vermeden önce, demokrasiye ve özgürlüklere ilişkin kimi konuları anımsamak yararlı olabilir. Birincisi, demokrasi ile özgürlükler arasında, demokrasinin bir tanımına göre doğrudan, diğerine göre ters orantılı iki ilişki var. Demokrasiyi haklar ve özgürlüklerin genişleme süreci olarak tanımlıyorsak, demokratikleşme ve özgürlüklerin genişlemesi ve adil bir toplumun inşa süreci birlikte ilerler. Demokrasiyi bir devlet biçimi olarak düşünürsek, haklar ve özgürlüklerin genişlemesi, giderek devletle toplum, yönetenler ve yönetilenler arasındaki sınırları/ayrımı eritir ve nihayet devletin, diğer bir deyişle demokrasinin ortadan kalkmasına ulaşır. Besbelli ki biz bugün, birinci paradigma içinde kalıyor, hakların ve özgürlüklerin genişlemesini, adil toplum sürecini tartışıyoruz. Konumuz komünist hipotez değil! Diğer taraftan, sınıflar arasındaki çelişkilerle, cinsel, etnik farklılıklarla, kimi durumlarda da birbirini dışlayan değerler sistemleriyle (“hakikat rejimleriyle”) bölünmüş toplumlarda yaşadığımızdan, bu süreç her zaman karşımıza, “Kimler için” sorusuyla birlikte geliyor. Cumhurbaşkanı’nın vurguladığı 16 yıl ve reformlar süreci, aynı zamanda bir “siyaset rejimini” (neyin siyaset alanına ait olup olmadığını belirleyen ilkeleri), giderek devlet biçimini değiştiren bir süreçtir. Bu süreç içinde, toplumda, Siyasal İslam hareketinin kapsadığı kesimin hakları ve özgürlükleri genişlemiş, “eski rejimin” ait olduğu siyaset ve hakikat rejimlerinin içerdiği, sermaye, sömürü, sınıflar gibi kavramlarla tanımlanabilen kesimlerin hakları ve özgürlükleri kısıtlanmış, “siyaset alanının” ve demokrasinin sınırları bunları dışarda bırakacak biçimde yeniden belirlenmiştir Cumhurbaşkanı haklıdır? Artık, yalnızca Siyasal İslamın değerlerini, siyasi ekonomik çıkarlarını ifade eden, savunan basın ve gazeteciler, basın ve gazeteci kategorisine girdiğinden, reformlar, onların haklarını ve özgürlüklerini genişletmiştir. Bu yüzden de siyasi iktidar, rahatlıkla “cezaevinde gazeteci yoktur” diyebilmektedir. Siyasal İslamın “siyaset rejimi” içinde, cezaevindeki 143 tutuklu, artık gazeteci değil başka bir şeydir. Ve siyaset... Meclis Başkanı “Seçim bir siyasi faaliyet değildir” derken haklıdır. Siyaset devlet yönetimine, dolayısıyla iktidara ilişkin etkinlikleri tanımlayan bir kavramdır. Eğer gündemdeki seçimler devlet yönetimini, siyasi iktidarı etkileyen sonuçlar üretmeyecekse, siyasi bir faaliyet değildir. En fazla verili yönetişim ilişkileri içinde bir yer kapma yarışından söz edilebilir. Meclis Başkanı, yerel seçimlerde AKP’nin İstanbul adayı Yıldırım, bu seçimlerin, devlet yönetimini, siyasi iktidarı etkileyecek bir değişiklik yaratmasını beklemiyor. İktidarın aldığı tüm yasal ve olağanüstü önlemler bu beklentiyi gerçekleştirmeye yöneliktir. Buna karşılık, CHP’nin Başkanı anayasayı savunmaya bile zahmet etmiyor, CHP’nin İstanbul adayı Cumhurbaşkanı’nı ziyaret ettiğinde ondan (kabul edilebilir sınırlar içinde kalacağını ima ederek) oy isteyebiliyor. CHP de bir “meşrulaştırma makinesi” olarak işlediğinden, Meclis Başkanı da “Seçim bir siyasi faaliyet değildir” dediğinde hata yapmış olmuyor! Aksine siyasetin doğasına ilişkin önemli bir konuyu anımsatmış oluyor! İşsizlik endişesi sardı Adana Eczacı Oda Ersun Özkan nı sı BaşkaErsun Özkan, Türkiye’de 25 bin eczane bulun duğunu ve 36 fakülteden her yıl 2 bin 500 eczacının mezun oldu ğunu belirterek, eczacılık fakül tesi sayılarının ve kontenjanla rının mutlak suretle azaltılması gerektiğini söyledi. Özkan, yeni mezun eczacıların, bir yıl yardımcı eczacılık yap tıktan sonra eczane açamama sı düşünüldüğünde sektörün 67 yıl sonra yeni bir sıkıntıyla karşı karşıya olacağını dile getirdi. Ersun Özkan, “Sanayide de eczacı istihdamı olabildiğince düşük. Hükümetten beklediğimiz, gerek sanayide, gerek kamudaki eczacı istihdamını artırmaları. Artırmadıkları takdirde bugün öğretmen, mühendis, avukat, diş hekimleri, işletme mezunları gibi eczacılar da iş bekleyecek. Türkiye’de bunu değiştirmek gerekiyor. Bir fakülteyi bitirmek o ülkeyle ilgili eğitim oranında yükselme veya değer kazandırmıyor. İnsanlara eğitim aldıkları alanlarda iş sağlamalıyız” diye konuştu. l Ekonomi Servisi Yatırımcı kurla kaçtı Gerek siyasi ve Ali Koçak ekonomik belirsizlik, gerek se gelecek kaygısı, son yıllarda Türkiye’den ABD’ye yapılan yatı rımların artmasına yol açtı. Tür kiye’deki siyasi kutuplaşma ve ekonomik sıkıntılar nedeniyle ar tan sayıda iş insanının ABD’de, E1, E2 ve EB5 yatırımcı vizeleri aldığı belirtiliyor. VOA Türkçe’ye konuşan Türk Amerikan Sanayi ve Ticaret Oda sı (TACCI) Başkanı Dr. Ali Koçak, Türkiye’den sermayenin kaçışın, ülkede değişen dinamikler, döviz kurundaki artış ve bölgesel istikrarsızlıktan kaynaklandığını belirtti. Koçak, “Türk iş insanı artık riski az ama istikrarı olan ülkelere yatırım yapmak istiyor. Çok fazla kâr da istemiyor uzun vadede kalabileceği istikrarlı ülkelere yatırımını kaydırıyor” diye konuştu. New York Barosu’na bağlı göçmenlik ve ticaret avukatı Cahit Akbulut ise, geçen yıl ABD’de çok sayıda Türk’ün yatırımcı vizesi aldığını söyledi. Akbulut, “Türkiye’den ABD’de iş kurmak isteyen Türklerin sayısı 2018’de ciddi şekilde arttı” dedi. l Ekonomi Servisi Şekerin tadı kalmadı TMMOB Ziraat Mühendisleri Odası’nın (ZMO) yayımladığı Şeker Raporu, özelleştirilen şeker fabrikalarının üretimi ve ekim alanını ‘tepetaklak’ ettiğini ortaya koydu. Raporda, 2018’de şeker pancarı ekilen alanın yüzde 8.5 azalışla 339 bin hektardan 310 bin hektara gerilediği tahmin edildi. 2017’de 20.8 milyon ton olan şekerpancarı üretiminin ise yüzde 13 düşüşle 18 milyon tona gerilemesi bekleniyor. TÜİK’in Bitkisel Üretim İstatistikleri’nde de 2018’deki şekerpancarı üretiminin yüzde 10.6 azalarak 18.9 milyon tona gerilediği açıklanmıştı. Üreticinin büyük kısmının üretimden koparıldığının ifade edildiği raporda, “Şeker fabrikalarının özelleştirilmesi, işten çıkarmalar, girdi maliyetlerinin yüksekliği ve iklim değişikliği nedeniyle hastalık ve zararlıların artması şekerpancarı üreticisini zor duruma düşürdü; ekim alanını da üretimi de tepetaklak etti. Üreticinin desteklenmemesi durumunda, bu yıl da üretim düşmeye devam edecek. Halk sağlığı açısından büyük sorunlar içeren Nişasta Bazlı Şeker ithalatı artacak” denildi. l Ekonomi Servisi C MY B
Abone Ol Giriş Yap
Anasayfa Abonelik Paketleri Yayınlar Yardım İletişim English
x
Aşağıdaki yayınlardan bul
Tümünü seç
|
Tümünü temizle
Aşağıdaki tarih aralığında yayınlanmış makaleleri bul
Aşağıdaki yöntemler yoluyla kelimeleri içeren makaleleri bul
ve ve
ve ve
Temizle