23 Aralık 2024 Pazartesi English Abone Ol Giriş Yap

Katalog

Aylar
Günler
Sayfalar
Kızılırmak dondu Sivas’ta eksi 24’e kadar düşen soğuk hava akarsuları da etkiledi. 1355 kilometre ile Türkiye’nin en uzun nehri Kızılırmak’ın bazı bölümleri de buz tuttu. Sivas’tan doğup Karadeniz’e dökülen Kızılırmak’ın, Esenyurt mahallesi civarındaki bölümlerinin tamamına yakını buzla kaplandı. l DHA 13 OCAK 2019 PAZAR Kadıköy’de otel inşaatında tarihi ALAN ORTAYA çıktı Tepe Nautilus Normal SAYISAL LOTO 6 BİLEN: 2 milyon 352 bin 633 TL (2. devir) 5 BİLEN: 4 bin 197 TL 51721242940 4 BİLEN: 59 TL 3 BİLEN: 10 TL ikramiye kazandı. EDİTÖR: MÜNEVVER OSKAY TASARIM: ŞÜKRAN İŞCAN miyim? Roma caddesi AVM’ye çıkıyor! İstanbul Kadıköy’de Te pe Nautilus Alışve riş Merkezi’nin ya nı başında 21 kat lı bir otel inşaatı nın temel kazısı sı rasında tarihi eser ler ortaya çıktı. Ze minin hemen bir Tarihi kalıntılar zeminin 2 metre altında. kaç metre altındaki kalıntıların 2 bin yıllık oldu ça yeni buluntularla da kar ğu düşünülüyor. şılaşıldı. Geç Roma dönemi İbrahimağa Mahallesi Dinç ne ait olduğu düşünülen 5 ler Caddesi’nde, 9 bin 43 6 metre genişliğinde bir cad metrekarelik arsaya otel in de ortaya çıkarıldı. Etrafında şaatı için yapılan çalışma dükkânların bulunduğu tah lar sırasında korunması ge min edilen caddenin iki kena reken kültür varlıkları bulun rında mermer sütunlar bulun du. 70 metre yüksekliğinde du. Kalıntılar ile inşaatın ge 21 katlı olacak otelin kazıla leceğine kültür varlıkları ko rına arkeologlar denetimin ruma bölge kurulu karar ve de devam edilirken kazıldık recek. l DHA Kanala bırakılan atıklardan çocuklar etkilendi İlla biri mi ölecek! Düzce’de, 1. Organize Sanayi Bölgesi yakınındaki Duraklar Köyü’nde, kanala bırakılan atıklardan yayılan kokudan, 2 çocuk rahatsızlandı. Çocuklara, gelen ambulansta oksijen tedavisi uygulanırken köylülere maske dağıtıldı. AFAD ekipleri, bölgede ölçümlerde bulundu. Olayla ilgili inceleme başlatıldı. Kokudan 2 çocuğu etkile nen Erhan Kurnaz, kanaldan siyah su aktığını anlatarak “İlla bir kişinin ölmesi mi gerekiyor? Benim 2 çocuğum etkilendi. Ben de etkilenmiş durumdayım. Midem bulanıyor. Sesimi duyurmak için son raddeye kadar bekleyeceğim. Buraya ev yaptık, yaşamak istiyoruz. 2 fabrika, yağmuru fırsat bilip atıklarını buraya atıyor” dedi. l DHA Kamyon döke döke gitti Sarıyer’de yola kimyasal madde döküldü İstanbul Sarıyer’de, Ayazağa Mahallesi Kemerburgaz Caddesi üzerinde önceki akşam bir kamyondan yola kimyasal madde döküldü. Yoğun koku yüzünden nefes almakta zorlandıklarını belirten mahalle sakinleri polise ihbarda bulundu. Bazı kamyon sürücülerinin özellikle gece saat lerinde bilerek yola kimyasal madde döktükleri ni iddia eden mahalle sakinlerinden Asiye Çakır, “Bir kamyon arkayı açmış, döke döke gitti buradan. Ben tan siyon hastasıyım. Bu her zaman böyle olur mu? Aynı bembeyaz, aynı yoğurt gibi yola döke döke gitti” dedi. l DHA Önlenebilir ölüm nedenleri arasında ama... 2 numaralı katil: Sigara ABD’deki Sağlığın Değerlendirilmesi Enstitüsü’nce yapılan bilimsel araştırmaya göre, 1990’da 4. sırada yer alan tütün kullanımına bağlı ölümler, 2017’de yüksek tansiyondan sonra 2. sıraya yükseldi ve önemli risk faktörü oldu. Tütün kullanımının başta kanser ile kalp ve solunum hastalıkları olmak üzere obezite, yüksek tansiyon, metabolik sendrom, bağırsak hastalıkları gibi sağlık sorunlarına neden olduğu, ayrıca astım gibi hastalıklar da atak riskini artırdığının bilimsel çalışmalarla ortaya konulduğunu anımsatan Prof. Dr. Nazmi Bilir, pasif içicilerin de tehlike altında olduğunu söyledi. Tütün kullanımının 2017’de 7 milyon 100 bin kişinin ölümünden sorumlu olduğunu ifade eden Bilir, buna bağlı ölümlerin 2007 ile 2017 arasında yüzde 11.2 oranında arttığını belirtti. Nazmi Bilir, tütün kullanımının önlenebilir ölüm nedenleri arasında olduğuna da dikkat çekti. l AA İki saatlik psikoloji talk show... İlk bölümde Bar Psikoloğu konuşuyor, ikinci bölümde seyircilerin sorularını yanıtlıyor Ferhat Aydın ÇOK MATAH BİR ŞEY DEĞİL, MUTLULUK Ferhat Aydın, ODTÜ psikoloji mezunu. İstanbul, Gaziantep ve Marmaris’te özel okulların rehberlik biriminde velilerle ve çocuklarla çalıştı. Bakırköy’de 1 yıl danışmanlık yaptı. Terapist olmak istiyordu. İşler düşündüğü gibi gitmedi. Barlarda tanıştığı herkes “sence ben normal miyim” gibi sorular sorunca, yeni bir başlangıç yaptı. Son bir buçuk yıldır yalnızca sahneye çıkıyor. “Yaralı şifacılarız, iyileştirerek iyileşmeye çalışıyoruz ama keşiş değiliz” diyor. HİLAL KÖSE Psikolog Ferhat Aydın, sahne adıyla Bar Psikoloğu, psiko gösterisiyle dünyada bir ilke imza attı. İstanbul Taksim’deki Seksek Bar’da 3.5 yıl önce psikoloji anlatmaya başladı. Şimdi tüm Türkiye’yi karış karış geziyor. Üniversitelerde, okullarda, şirketlerde, sivil toplum örgütlerinde seminerler veriyor. Destek almaktan çekinenler, psikolojiye inanmayanlar hatta normal olmadığından şüphelenenler için bir nevi kamu hizmeti. Farkındalık yaratıyor. Önyargıları yıkıyor. En önemlisi de insanları gerçek duygularla tanıştırıyor. “Bizim en büyük sıkıntımız bence, hep iyi hissetmeye odaklı olmamız” diyor. Aydın’la sahne aldığı mekânlardan biri olan Kadıköy’deki Bahane Kültür’de bir araya geldik. n Bar Psikoloğu’nun yolculuğu nasıl başladı? Hayatımın en kötü dönemi dediğim 2015’te. Çok iyi okulda okudum, deneyimim var. İnsanlar, teyzesi kadar tavsiye verecek kişisel gelişim uzmanına gidiyor da bize niye gelmiyorlar? Bunları düşündüğüm dönemdi. Seksek Bar’ın sahibine dedim ki, “Bana hep soruyorlar, hep de aynı sorular...” Madem terapiyi bilmiyorlar, terapiyi bırakayım, anlatayım dedim. Her hafta anlatmaya başladım. Bazen 10, bazen 5 kişi geldi. Bir keresinde bir dayı geldi. Oturduk içtik onunla. Dedim ki “yine olmadı.” Marmaris’te bir sene çocuklarla çalıştım. Arada gösteriye geliyordum. Hayalim BKM Mutfak’ta sahne almaktı. n BKM uğurlu geldi yani... Bir BKM gösterisine sunumsuz çıktım. O zamana kadar en iyi gösteri oldu. Asistanım bilgisayarı getirmeyi unutmuştu... İnsan olmak zor n Mutluluk konusuna farklı bir yaklaşımınız var... Bence bizim en büyük sıkıntımız, hep iyi hissetmeye odaklı olmamız. Şu olursa mutlu olacağım, bu olursa çok iyi olacak. Bir türlü olmuyor. Hasan Sabbah, “Bilge insan için mutlulukla mutsuzluk arasında bir fark yoktur...” diyor. Çok matah bir şey değil mutluluk. Tu kaka dediğimiz diğer duyguların da ihtiyacımız olduğunu fark etmekten geçiyor insan olmak. Şaşırmak, kaygılanmak, stresli olmak... Hepsi uygun seviyelerde işimize yarıyor. n Terapi bize bunu mu öğretiyor? Terapi, oyunu bozan bir şey. Sana öyle öğrettiler ama bak o öyle değil... Mesela, dünya adil bir yer değil diye bir çok insan isyan ediyor. Bunu bize söyleyenler zaten yalan söyledi, sıkıntı orada. Ben hep iyilikten kaybettim diye de bir şey var. n Öyle değil mi ama? g Kazanmak için iyilik yapıyorsan zaten o başka bir şey oluyor g Bir de şu vardır: Benim başıma hep bunlar gelir. Herkesin başına her şey geliyor. Terapi gerçekçi alternatif bakış açılarını ortaya çıkarmaya çalışıyor aslında. Zor ama, insan olmak zor. n Terapi yapmak da zordur... Zor, bir sanat zaten o. Kişisel gelişimcilerin söylediği gibi, iletişim sanatı gibi bir şey değil. Jeffrey Kottler, “karanlıkta yürümek gibidir” diyor terapi için. Gerçeğin peşinde... n Terapi ne kadar sürmeli? Psikanalize giderseniz beş sene “sürebilir.” Ama diyorsanız ki kendimi tanımak istiyorum. Bitmez... n Kendimizi tanıyamadan mı öleceğiz? Evet öyle... Farklı görüşler var ama bence terapide hedef olmalı. n Siz tanıyor musunuz kendinizi? Gerçeğin peşinde olarak tanımlıyorum kendimi, gerçeği bulamayacağımı bile bile... Yoldayız hepimiz. Simyacı gibi biraz. Bana sorduklarında, “İnsanlarla derinlikli muhabbet ediyorum” diyorum. Bu besliyor. Bence insanlar derinlikli muhabbete yaklaşsınlar. İnsanın dermanı yine insan çünkü. n Doğru terapisti nasıl bulacağız? Bar Psikoloğu işte bu yüzden var g. Önce ANLAMSIZLIK ÇAĞINDAYIZ n Hastalıklarımızın nedeni stres mi? Kronik stres hastalık yapıyor. Stresi yönetmeyi beceremediğinizde, sürekli hayata isyanla baktığınızda, şikâyet ettiğinizde, kronik bir stres oluşuyor, bu her şeye zarar veriyor, kalp başta olmak üzere... Anlamsızlık çağındayız, varoluşsal psikoloji açısından bakarsak. Kimse ne için yaşadığının çok farkında değil. Farkında olmamak depresyona götürüyor. n Ne yapmak lazım? Kendimizle, insanlarla, dünyanın nasıl bir yer olduğuyla ilgili ne düşünüyoruz? Masaya yatırmak lazım. Sen nasıl bir insansın? “İnsanlar güvenilmez, dünya kötü bir yer” dersen, “Hayır” derim. Dünya bunların hepsi. Burası bu kadar işte. Gerçekten yaşadığını hissetmekle, iyi hissetmek arasında çok fark var. İyi hissetmek çok iyi bir nane değil. Düştüğünde anlıyorsun, dünyanın nasıl bir yer olduğunu. Düşmeye fırsat vermediğimiz için tam anlamıyoruz. n Korkuyoruz... Feci korkuyoruz ama düşssek daha kuvvetli kalkacağız. KURTULUŞ ARI “Mutsuzlukta bir sıkıntı yok ama uçta olursa depresyon. Kaygı günlük hayatını etkilerse kaygı bozukluğu. Gülmekte, neşelenmekte bir problem yok. Uçta yaşandığında manik olarak değerlendiriliyor.” “Dinleyenlere şu mesajı veriyorum: İnsan olarak çok garip şeyler yaşamıyorsunuz. Psikoloğa gidin bir şey olmuyor. :) Kendi ‘normalliğimizden’ biraz uzaklaşıp hafif deliliğe doğru ilerlersek kendimizi daha iyi buluruz diye düşünüyorum.” Aydın, Hilal Köse’nin sorularını yanıtladı. “Okul öncesine, ilkokul yıllarına yatırım yapmamız gerekiyor. Kritik mesele bence o.” hangi konuda çalıştığını araştırın. Durumunuza uygun bir ekolle mi çalışıyor? Sadece panik bozukluğunuz gitsin istiyorsanız, bilişsel davranışçı terapiye gideceksiniz. 10 yılı bulan eğitimi de tamamlamış olmalı. n Psikoloji ve kişisel gelişim arasında bir karmaşa var gibi geliyor... Evet, at izi it izine karıştı diyebilir miyim? Bir bölümü işinin hakkını vermeye çalışıyor, diğerleri piyasaya oynuyor. n Herkes kişisel gelişimci olabilir mi? Ofisi kiralayın, tabelayı asın, kimse size ne yapıyorsunuz diye sormaz. Şikâyet edilirseniz, “terapi yapmıyorum” deriniz, bitti. n Şunu yap bunu yapma denmesine çok mu ihtiyaç duyuyoruz? Tavsiye sadece verenin işine yarar. Bizim meslekte bu yok. Ben “kulağınıza kar suyu kaçsın yeter” diyorum. Birine akıl vermek, hayatını yöneteceğim demek çok iddialı. n İnsanlar sizi neden izlemeli? Kendinizi kontrol ediyorsunuz bir nevi. Çok iyi geri bildirimler aldım. 25 üniversiteye gittim. Gençler acayip geliyorlar. Umutluyum. Ama yapacak çok şey var. ÖFKE DEĞİL ŞİDDET KÖTÜ SİYASET Dövüşmeyi de bilmiyoruz. Eskiden liderler, mizahi bir şekilde, dil becerileriyle dövüşüyorlardı, şimdi herkes birbirine bel altından vuruyor. Burada kültürel bir şey devreye giriyor. Öyle insanları tutuyoruz. Oturduğum yerden, yetersizliğimle, savunduğum politik görüşten siyasetçi bel altı vurunca, “oh be, lafı ne güzel koydu” diyorum. O siyasetçi bunu biliyor... ERKEKLER Erkeklerde kuyruğu dik tutma çabası var. Toplumsal alt mesajlar yüzünden erkeğin ağlaması, üzülmesi, güçsüz görünmesi “yasak.” İçlerinde bir şeyleri biriktirmek zoruna kalıyorlar. Erkek şiddetini konuşurken failin erkek olduğunu ama sorumlusunun toplum olduğunu unutmamak lazım. Asıl güç, güçsüzlüğümüzün farkında olmak. ÖFKE Kötü olan öfke değil öfkenin şiddete, saldırganlığa dönüşmüş hali. Çocuklarımız sinirlendiği zaman onları cezalandırıp kızıyoruz. Çocuk, öfkenin kötü bir şey olduğunu düşündüğü andan itibaren öfkesini bastırmaya başlıyor ve bu sıkışmış kızgınlık, ileride ya şiddet olarak ya depresyon olarak çıkıyor. Bizim için de, çocuklar için de, öfke de, can sıkıntısı da, üzüntü de çok olağan, normal duygular. Bu duyguları sindirmemiz önemli. Öfkeyi dile getirmeyi bilmiyoruz. İSTANBUL Gerçekten neye ihtiyacın var? Bunu bilmezsen çok zor. Trafikte öfkelenmek yerine vapura bin, deniz gör. Kendinize bakım vermeyi ihmal etmeyin. Bir süre sonra ya tükenmişlik sendromu ya da depresyonla karşılaşabilirsiniz. İstanbul gibi bir yerde farklı vitaminlerle kendinizi besleyin. C MY B
Abone Ol Giriş Yap
Anasayfa Abonelik Paketleri Yayınlar Yardım İletişim English
x
Aşağıdaki yayınlardan bul
Tümünü seç
|
Tümünü temizle
Aşağıdaki tarih aralığında yayınlanmış makaleleri bul
Aşağıdaki yöntemler yoluyla kelimeleri içeren makaleleri bul
ve ve
ve ve
Temizle