14 Mayıs 2024 Salı English Abone Ol Giriş Yap

Katalog

Aylar
Günler
Sayfalar
12 10 OCAK 2019 PERŞEMBE TASARIM: ŞÜKRAN İŞCAN HABER IŞİD zihniyetinin dokunulmazlığı A KP iktidarı, ABD’ye ve Avrupa Birliği’ne her fırsatta verdiği mesajda, terör örgütü IŞİD’e karşı mücadele verdiğini hatırlatır. Paris’teki “Charlie Hebdo” terör eylemlerine kadar IŞİD’in Türkiye’de örgütlenmesi konusunda edilgen kalan, ancak Paris olaylarından sonra ABD’den ve Avrupa Birliği’nden gelen baskılar üzerine IŞİD’e karşı harekete geçen AKP iktidarı gerçekten de, hem Türkiye içinde, hem de sınır ötesi operasyonlarda, IŞİD’e karşı mücadele vermiştir. Ancak aynı AKP, dinci terör örgütü IŞİD üyesi olmadığı halde, IŞİD zihniyetini paylaşan kişilere karşı yurt içinde edilgen kalmaya devam etmektedir. Bunun en son örneği, Siirt Müftüsü Ahmet Altıok’un, Oda TV’ye yönelik akıl almaz açıklamaları karşısında, iktidarın, savcıların ve hâkimlerin sessizliğini korumasıdır. AKP Genel Başkanı ve Cumhurbaşkanı Recep Tayyip Erdoğan’ın hedef gösterdiği muhalif sanatçılar, gazeteciler, yazarlar ve siyasetçiler için anında harekete geçen emir kulu savcılar, terörü ve şiddeti teşvik eden ve Oda TV’yi tehdit eden Ahmet Altıok’un açıklamaları karşısında üç maymunu oynamaya devam etmektedir! Oda TV’de yayımlanan bir yazıda Müslümanların peygamber olarak kabul ettiği Muhammet’e karşı hakaret edildiğini iddia eden Ahmet Altıok adlı zat, köktendinci Hizbullah adlı örgütün yayın organına yaptığı bir açıklamada, “Charlie Hebdo” dergisine yapılan terör saldırısını örnek gösterip “yanlarına kâr kalmadı” demiş, Oda TV’ye de, “ölmeden önce tövbe etsinler” çağrısında bulunmuştu! Bu skandal açıklama karşısında, İçişleri Bakanlığı, Adalet Bakanlığı, savcılar, emniyet ve hâkimler harekete geçmediği gibi, Diyanet İşleri Başkanlığı da harekete geçmemiştir. Bu konuda harekete geçmeyen tüm kurum ve kişiler, bu suça ortak olmaya devam etmektedirler! Bu bir sürpriz mi? Aslında değil. Çünkü İslamcı siyasetin, İslamcılığın, köktendinciliğin, laiklik karşıtı hareketlerin ruhunda faşizm, despotizm, tahammülsüzlük, hoşgörüsüzlük, kin, nefret ve şiddet vardır. Bunu geçmişte de gördük, bugün de görmeye devam ediyoruz. Bunların fıtratı böyle! İslamcılar geçmişte, din adına uygulanan hangi terör ve şiddet eylemine karşı doğru dürüst ve etkin bir tepki verdiler ki buna tepki versinler?! Sivas’ta Madımak Otel’inde gerici yobazların gerçekleştirdiği katliama ses çıkarttılar mı? Bırakın ses çıkartmayı, olaylardan önce katledilen sanatçıları hedef gösterdiler, olaylardan sonra da canını zor kurtaran Aziz Nesin’i suçlu ilan ettiler, bir de utanmadan, bu davada yargılanan sanıkların avukatlığını üstlendiler! Refah Partisi Genel Başkanı Necmettin Erbakan’ın sağ kollarından birisi olan Refah Partisi Genel Başkan Yardımcısı Şevket Kazan’ın, 33 kişiyi yakarak katledenlerin avukatlığını yapması tarihe kara bir leke olarak geçti. İslamcılar, hukukçuöğretim üyesiyazar Muammer Aksoy’un, siyaset bilimciöğretim üyesiyazar Ahmet Taner Kışlalı’nın, ilahiyatçıöğretim üyesisiyasetçi Bahriye Üçok’un, emekli müftüaraştırmacıyazar Turan Dursun’un, gazeteciyazar Çetin Emeç’in, gazeteciyazar Uğur Mumcu’nun İslamcı terör örgütleri tarafından öldürülmesi karşısında doğru dürüst ve etkin bir ses çıkarttılar mı? Usul yerini bulsun diye göstermelik ve zorlama kınama mesajlarının ötesine geçebildiler mi? Bırakın bu katliamlara karşı doğru dürüst ve etkin bir ses çıkartmayı, katledilenleri gazetelerinde ve siyasi demeçlerinde yıllarca hedef haline getirenler zaten İslamcılardı! Laikliği ve Atatürk devrimlerini savunanların can güvenliğinin bile olmadığı bir ülkede, onlar türban mağduriyeti konusunda ülkeyi ayağa kaldırma mesaisi yapıyorlardı! En büyük mağduriyetleri yok sayarak, mikro mağduriyetler üzerinden makro boyutta zulüm senaryoları tasarlıyorlardı! Bugün yaşananlar da hâlâ, o tasarladıkları zulüm senaryosunun devamıdır! 10 OCAK 2019 SAYI: 34063 İmtiyaz Sahibi: CUMHURİYET VAKFI adına ALEV COŞKUN Genel Yayın Yönetmeni Aykut Küçükkaya Yazıişleri Müdürleri Serkan Ozan / Olcay Büyüktaş Akça Sorumlu Müdür Ozan Alper Yurtoğlu Görsel Yönetmen Hakan Akarsu Reklam Genel Müdürü Ayla Atamer Törün l Haber Merkezi: Murat Hantaş l Dış Haberler: Mine Esen l Ekonomi: Şehriban Kıraç l Spor: Arif Kızılyalın l Gece: Ayça Bilgin Demir l Fotoğraf: Uğur Demir l Kültür Sanat: Emrah Kolukısa l Düzeltme: Mustafa Çolak Ankara Temsilcisi: Sertaç Eş Güvenevler Mah. Güneş Cad. No: 8/1 Çankaya 06690 Ankara Tel: (0312) 442 30 50 İzmir Reklam Tel: (0232) 441 12 20 0530 430 74 17 Yayın Kurulu: Alev Coşkun (Başkan), Ali Sirmen (Bşk. Yrd.), Aykut Küçükkaya, Emre Kongar, Şükran Soner, Kemal Işık Kansu, Orhan Bursalı, Mine Kırıkkanat, Miyase İlknur. l Okur Temsilcisi: Cengiz Yıldırım [email protected] l Mali ve İdari İşler Müdürü: Hasan Talay l Satış Dağıtım Müdürü: Tunca Çinkaya Yayımlayan ve Yönetim Yeri: Yenigün Haber Ajansı Basın ve Yayıncılık AŞ. Prof. Nurettin Mazhar Öktel Sk. No: 2 34381 Şişli/İstanbul Tel: (0212) 343 72 74 (20 hat) Faks: (0212) 343 72 64 eposta: [email protected] Reklam Yönetimi: Yenigün Haber Ajansı Basın ve Yayıncılık AŞ. Prof. Nurettin Mazhar Öktel Sk. No: 2 34381 Şişli/İstanbul Tel: (0212) 343 72 74 (20 hat) Faks: (0212) 251 98 68 eposta: [email protected] Yaygın süreli yayın Baskı: DPC Baskı Tesisleri Hoşdere Yolu 34850 Esenyurt/İstanbul Dağıtım: Turkuvaz Dağıtım Pazarlama A.Ş. Cumhuriyet’te yer alan haber, yazı ve fotoğrafların yeniden yayım hakkı saklı tutulmuştur. İzin alınmadan ve kaynak göstermeksizin yayımlamak Basın Kanunu gereğince hukuki ve cezai yaptırıma tabidir. İstanbul Ankara İzmir İmsak 06:51 06:34 06:55 NAMAZ VAKİTLERİ Güneş Öğle İkindi 08:22 13:16 15:40 08:03 13:01 15:27 08:22 13:24 15:54 Akşam 18:01 17:49 18:16 Yatsı 19:27 19:13 19:37 Bu konuyu aylardır yazmak istiyordum, ama gündem izin vermedi. Normalde, bu hafta o kadar da çok şey var ki... Gerek Eren Erdem’in önce salınma sonra tekrar tutuklanma kararı, gerek demokrasimizin yüz akı odatv’ye karşı katliam çağrısı yapma cüretini gösteren Siirt müftüsü Ahmet Altıok, gerek Meclis Başkanı’nın istifa etmeden adaylığını açıklatma komedisi (veya dramı), gerek CHP’nin İzmir Belediyesi için alakasız, örgütün hiç tanımadığı ve hatta tehlikeli bulduğum isimlerden bile söz eder hale gelmesi... Ama tiyatromuzun dev isimlerinden Gülriz Sururi’nin ölümünün ardından ortaya çıkan tarihi jest, bu hafta nihayet bu konuyu sizinle paylaşmamı kaçınılmaz kıldı. Sururi’nin “Kıldan İnce, Kılıçtan Keskince” başlıklı harika kitabını okuduktan sonra, onlara Amerika’dan 80’lerin başında yazdığım mektubu, neredeyse ilk sanatsal makalem sayarım! Sururi ve Cezzar çiftinin, Gümüşsuyu’ndaki 5 katlı binalarını, kültür ve sanatevi yapmaları için Nesin Vakfı’na bağışladıklarını, kamuoyundan önce, pazartesi bu değerli vakıftan gelen bir mesajla öğrenenlerden biri oldum. İnanın ne kadar sevindiğimi anlatamam! Konu yalnızca İstanbul’un yeni bir kültür merkezi daha kazanacak olması değil, nihayet bir işaret fişeğinin yakılmış olmasıydı. İşte aylardır, belki yıllardır yazmak istediğim konu buydu! Çoğunluğunuzun Atatürk ve Cumhuriyetimize ne kadar bağlı olduğu konusunda şüphem yok. Atatürk’ün eğitim ve sanat ayakları üzerine diktiği kültür devrimine ne kadar hayranlık beslediğinizi, saygı ri buna benzer bağışlar yok diye biliyorum. Sanat orada da üvey evlat. Örneğin baş kanı olduğum Uluslararası Plastik Sanatlar Derneği, yıl lardır bin bir zorlukla ayakta kalabiliyor. Bir dernek sa SururiCezzar natçı haklarına, sergilere, yasa tasarılarına vereceği çiftinin örnek jesti ve ‘Epiveron’ enerjiyi, kirası yüzünden gelen icra takipleriyle savaşmaya vermemeli. Sürekli bağış alan diğer değerli kurumların zaten kendileri duyduğunuzu da çok iyi biliyorum. Ama ne var ki sevgili halkımızın sanata karşı çok koruyucu, çok meraklı olmadığının da farkındayız. Herkes Atatürk’ün sanata verdiği önemden her fırsatta bahseder, ama sanatın/sanatçının sorunları nelerdir diye kendine hiç sormaz! Sanatı, sanatçıyı teorik olarak çok sever halkımız, belediyelerimiz, partilerimiz, devletimiz; ama koleksiyon yapmayı bilmez, yapanlara da çoğunlukla eksantrik gözüyle bakar. Çünkü sanat tarihinin şifrelerini bilmez. Devletimiz, çağdaş müze özürlüdür. Halkımız, işadamlarımız bonkördür. Özellikle malı mülkünü bırakacağı bir ailesi olmayanlar veya sayamayacağı kadar çok gayrimenkulü olanlar, evlerini, hanlarını, hamamlarını Kızılay’a, Mehmetçik Vakfı’na, Türk Eğitim Vakfı’na, LÖSEV’e, Diyanet Vakfı’na, Darüşşafaka’ya veya huzurevlerine ne sürekli akan, aktiflerine yansıyan sayısız mali imkânı ve alternatifleri var. Halbuki bu kararı alan insanlar, bazı varlıklarını sanat kurumlarına da bağışlasalar, önce doğrudan onların en güzel şekilde barınmasını sağlayarak ülke sanatçılarının kuşaklar boyu gelişimine katkıda bulunurlar. Gülriz SururiEngin Cezzar çifti, nur içinde yatsınlar, büyük bir jest yaptılar. Muhteşem bir tohum ektiler. Sayısız gayrimenkulleri olan bir kuruma bağış yapmak yerine, sanata bir ışık yaktılar. Ülkeye örnek olmalarını diliyorum. İhtiyaçları olan gücü, halkımız da versin sanatçılara... Devletin yıllardır her şeyi esirgediği, yok saydığı sanatçılara... Atatürk, Gülriz Sururi ve Engin Cezzar’la, muhteşem sanatçılıklarının ötesinde, ayrıca gurur duyardı! Darısı bu işaret fişeğini anlayıp yayacakların başına! verirler. Bunların hiçbirine kimsenin zerre itirazı olamaz. Hepsine helal olsun, onlar da en güzel şekilde de Sanatçıların onurunu Epiveron koruyacak! ğerlendirirler bu bağışları. Doğaya bırakılmış sahipsiz ke Peki ya sanat kurumları? Mesela diler gibi yaşam mücadelesi veren TOBAV, ÇASOD, Nâzım Hikmet çağdaş sanatçılarımız, Batılı mes Kültür Vakfı... Hiçbirinin elde ettikle lektaşlarının tersine, sıfır devlet des teği ile ayakta durmaya inat eden, “artiz” diye, “Müslüman mahallesinde salyangoz satıyor” diye alay edilen o güzel ruhlu meslektaşlarım, ömürlerini verdikleri dikenli yollarla dolu sanat alanında yaşama tutunmaya çalışırken, ne yazık ki kendi ülkelerinin sanat dünyasında içeriden vuruluyorlar. Sanat tacirliği yapan müzayedeciler, ne yazık ki o sanatçıları ve itirazlarını hiçe sayarak, adeta onları ve galericilerini itibarsızlaştırarak, hatta onursuzlaştırarak, hukuki ikazları hiçe sayarak en duyarsız, en sert, en hırçın şekilde eserleri değerinin beşte veya onda birine piyasaya sunuyorlar! Tüm koleksiyonerlerin artık şunu bilmeleri lazım: Bundan böyle EPİVERON adını verdiğimiz “Eser Piyasaya Verme Onayı” isimli belgeye sahip olmayan bir eser aldıklarında sanat ve sanatçıya karşı büyük bir haksızlığa imza atmış olacaklar. Bu bilinçsizce Türk sanatını dinamitlemektir. Burada bir köşe yazısının iki paragrafında bu konuda her şeyi öğrenemezsiniz. Ama onca değerli sanatçıyı meslek bırakma noktasına getirmiş olan bu ve buna benzer sanat dünyası zorluklarına karşın, sanatçı haklarını korumak için UPSD, bu cumartesi, 12 Ocak günü, 14.3017.00 arasında Taksim’deki Piramid Sanat’ta geniş bir toplantıda bu konuyu EPİVERON başlığı ile ele alacak. Bütün sanatçılar, galericiler, sanat yazarları, gazeteciler, koleksiyonerler ve sanat aracıları, müzayedeciler ve ülkede sanatın nereye gittiği konusunda endişe duyan her vatandaş bu toplantıya katılabilir. EPİVERON’la birlikte, bundan sonra müzayedeciler, meydanın boş olmadığını görecekler. Yeni RTÜK geliyorPalu ailesi, AKP’de gündem oldu. RTÜK’ün işlevsiz hale geldiği belirtildi EMİNE KAPLAN AKP’nin önceki gün yapılan MKYK ve MYK toplantılarında dehşet veren iddialarla gündeme gelen Palu ailesiyle yapılan televizyon programı ele alındı. Bazı kurul üyeleri, taciz, tecavüz, cinayet ve büyü iddialarının gündeme geldiği programı çocuklar ve gençlerin izlediğine dikkat çekti. Cumhurbaşkanı Tayyip Erdoğan’ın da “Bunlar toplumu rencide ediyor” dediği öğrenildi. Bazı kurul üyeleri, RTÜK’ün yetersiz kaldığı, yeni bir denetim ve kontrol mekanizması kurulması gerektiğini belirterek, cezalandırmanın çözüm olmadığını, reklam veren üzerinden bir düzenlemeye gidilmesinin önemine işaret etti. TBMM’de önceki yıllarda kurulan “Toplumsal Cinsiyet Eşitliğinde Medyanın Rolü Alt Komisyonu”nun önerileri üzerinden bazı önlemler alınabileceğinin belirtilmesi üzerine Erdoğan, “Olabilir, üzerinde çalışalım” dedi. Söz konusu komisyonun raporunda yer alan bazı öneriler şöyle: “Medya ve kadın konusunda yapılan çalışmalar, bu alandaki en iyi uygulama örneklerinin başında medyanın izlenmesi ve ayrımcılığın teşhir edilmesi olduğunu ortaya koymak 7 kişi gözaltına alındı Türkiye’yi günlerdir meşgul eden Palu ailesiyle il gili dün önemli bir gelişme yaşandı. Kocaeli’nde 2008’de Meryem Tahnal (35) ve kızı Melike Tahnal’ın (8) kaybolması olayı ile ilgili takipsizlik kararıyla kapatılan dosya tekrar açıldı. Kocaeli Körfez Başsavcılığı, televizyon yayınlarını ihbar kabul ederek aile fertleri hakkında “kasten adam öldürme” suçundan gözaltı kararı verdi. Anne Havva, baba Harun, ağabey İsa ile kardeşler Fatih ve Ayşe Palu, İzmit’teki evlerinde; Palu ailesinin eniştesi Tuncer ve eşi Emine Ustael de İstanbul’da canlı yayın konuğu oldukları binada gözaltına alındı. Soruşturmayla ilgili yayın yasağı getirilirken cesetlerin gömüldüğü belirtilen bölgedeki kazı çalışmalarına devam ediliyor. l Haber Merkezi tadır. Bu çerçevede Türkiye’de Aile ve Sosyal Politikalar Bakanlığı bünyesinde kurulacak bir Medya İzleme Merkezi, medyayı toplumsal cinsiyet eşitliği, ailenin korunması ile kadın, çocuk ve özürlü hakları bağlamında etik ilkeler çerçevesinde izleyip raporlar hazırlamalıdır. Bu raporları da ilgili sivil toplum kuruluşlarına gönderecek bir ağ oluşturarak kamuoyuna ihlalleri duyurmalıdır. Böylelikle gerekirse toplum tepki gösterebilecek yani kamu doğrudan medyaya müdahale etmeyecek ama aynı zamanda ayrımcılıkla mücadelede ka muoyu denetimi kolaylaşacaktır. Bu çalışmadan örgütlü sivil toplum kuruluşları da yararlanabilecek, raporları da kullanarak ihlallere yönelik tepkisini daha fazla duyurabilecektir. Bu tepkiler medyanın can damarı olan reklam verenlere yöneltildiğinde yaptırım gücü de artacak, reklam verenlerden medya kuruluşlarına doğru yönelecek, kamu otoritesinin müdahalesine gerek duyulmaksızın somut kazanımlar elde edilebilecektir. Buradaki temel sorumluluk Aile ve Sosyal Politikalar Bakanlığı’na ait olacaktır.” l ANKARA KİM KİME DUM DUMA BEHİÇ AK [email protected] ÇİZGİLİK KAMİL MASARACI [email protected] Maden faciasında, ocağın sahibine beraat, 4 sanığa hapis Antalya Kemer’de Balyak Madencilik tarafından işletilen kömür ocağında 2017’de meydana gelen 2 işçinin öldüğü patlamaya ilişkin davada karar çıktı. Mahkeme, işletme müdürü Emre Tutsak, vardiya mühendisi Fevzettin Bayramoğlu ile ateşleyici Şevki Kocabıyık’ı 5’er yıl, iş güvenliği uzmanı Yücel Er’i 2 yıl 6 ay hapse mahkum etti. Maden ocağı ortaklarından Muhammed Murat Bal ise beraat etti. l DHA Liselilerin bıçaklı kavgası: 1 ölü Adana’nın Seyhan ilçesi İstiklal Mahallesi’nde lise öğrencisi Azad Çiçek (19), “yan baktığı” iddiasıyla bir grup öğrenciyle tartıştı. Okulun önünde çıkan kavgada bıçakla yaralanan Azad Çiçek yaşamını yitirdi. l İHA BULMACA SEDAT YAŞAYAN 1 2 3 4 5 6 7 8 9 1 2 3 4 5 6 7 8 9 SOLDAN SAĞA: 1 2 3 4 5 6 7 8 9 1/ Bir düşünce 1 M E L A N O M A nin, davranışın, 2 Ü N İ K N O V A olayın ya da görüntünün, bir başka şeyi anımsatması. 2/ Şarkı, türkü... Sarımsağın, 3 R EMA YÖZ Ğ 4 A T L EROS 5 LOKA L LUT 6 F A E S EME 7 S ODOM İ O R 8 E BE L EME K antibiyotik etki 9 T İ R E A V N İ gösteren etkin maddelerinden biri. 3/ Denizli’nin Honaz ilçesinde, “Yeraltındaki Pamukkale” de denen bir mağara... Bir nota. 4/ Üstün bir yetkinin gücünü simgeleyen değnek... Ceylan. 5/ Bir borunun ağzına biçim vermek için kullanılan kesici aygıt... Satrançta bir taş. 6/ Güzel kokulu yaprakları olan bir bitki... Duman lekesi. 7/ Bir kavun cinsi. 8/ Amonyak tuzu. 9/ “Çok sarhoş” anlamında argo sözcük... Barbunya ya benzer bir balık. YUKARIDAN AŞAĞIYA: 1/ Verilmiş bir ya da daha çok önermeden sonuç çıkarma eylemi. 2/ İslam inancına göre, kıyamet günü bütün ölülerin dirilerek toplanacakları yer... Japon lirik dramı. 3/ Bir olayın kendi ne denleri üzerindeki tepkisi. 4/ Akciğerleri dinler ken hekimin duyduğu patolojik ses... Kadınların takındıkları süs iğnesi. 5/ İzmir’in Çeşme ilçe sinde turistik bir yöre... Deri üzerine sürülen ha mur kıvamında ilaç. 6/ Danışıklı dövüş... Alınmış bir şeyi geri verme. 7/ Sahip... Tanelerin içini ku rum karası bir tozla dolduran ekin hastalığı. 8/ Aydın’ın Söke ilçesinde antik bir kent... Nazilerin politikasında Germen ırkından kimselere yakıştı rılan ad. 9/ Eski dilde ekmek... Şöhret. C MY B
Abone Ol Giriş Yap
Anasayfa Abonelik Paketleri Yayınlar Yardım İletişim English
x
Aşağıdaki yayınlardan bul
Tümünü seç
|
Tümünü temizle
Aşağıdaki tarih aralığında yayınlanmış makaleleri bul
Aşağıdaki yöntemler yoluyla kelimeleri içeren makaleleri bul
ve ve
ve ve
Temizle