Katalog

Cuma 7 Eylül 2018 2 Doğurgan ‘Yuva’... Emre Yeksan’ın, ilk filmi ‘Körfez’in ardından Venedik’te ‘Yuva’ filmiyle 2. kez yer alması, Türk sineması için de bir ilk oluşturmakta “Yuva” bir kaçışın filmi mi, yoksa kendini arayışın mı? Her ikisi de kuşkusuz. Emre Yeksan geleneksel anlamda bir öykü anlatmıyor. Sinema dili de geleneksel değil. Bir orman içinde inzivaya çekilmiş genç baş karakteri Veysel’i, doğa ile iç içe yaşamaya itelemiş olan nedenlerin peşine falan da düşmüyor gibi gözüküyor. Nerede olduğunu bildikleri halde onu arayan resmi görevlileri; normal yaşama geri dönmesi için gelen arkadaşlarını, kardeşini; İğneada ormanlarındaki gizemli dehlizleri; toprağa dek sarkan dalları her olasılığa kucak açan yaşlı ağaçları; karşısına çıkıveren esrarengiz insanları gözlemliyor, izliyor. Sinema dili yalın. Kamerası hareketli. Senaryosu alabildiğine minimalist, neredeyse suskun... İzleyicisini bir iç yolculuğa davet eden “Yuva” çok kısa bir sürede hazırlanıp çekilmiş, dar bütçeli özel bir yapım. Emre Yeksan ile özel koşullarda hızla gerçekleştirdiği “Yuva”dan ve filmin biri burada “Sanal Gerçeklik” seçkisinde yer alan kardeş projelerinden söz ettik. n Biennale destekli bu farklı proje nasıl gelişti, nasıl çekildi? Geçen yıl, “Körfez” festivale daha seçilmeden önce, ‘Biennale CollegeCinema’ proje destek programına “Yuva” ile aday olmuştuk. İlk elemelerden geriye kalan 12 aday arasında olduğumuzu tam bir yıl önce öğ “Yuva”, bir orman içinde inzivaya çekilmiş Veysel’i değil, onu ziyarete gelenleri gözlemliyor. rendik. Festivalden sonra yapılan son değerlendirme aşamasında her aday projesini sundu, savundu. Destek alacak üç proje arasına girdiğimiz haberi de güz sonunda geldi. Ardından yine Venedik’e gelerek, proje geliştirme atölye çalışmalarından yararlandık. Bu üç filme de yüzde 100 finans desteği sağlayan ‘Biennale CollegeCinema’nın tek koşulu, filmi verdikleri 150 bin Avro’luk dar bütçeyle sınırlı kalarak gerçekleştirmek ve gelecek yılın festivaline yetiştirmek... ‘İnsan merak ediyor’ “Yuva” ayrıca doğurgan bir proje oldu. Filme koşut olarak biri animasyon, diğeri de sanal gerçeklik türü iki kısa film, yine Biennale projesi kapsamında gerçekleştirildi. Amerika’da yaşayan, Türkiye’de filmler çeken genç yönetmen Deniz Tortum’un İğneada’da çektiği “Selyatağı”, festivalin bu yıl ikinci kez sanal gerçekliğe ayrılan özel programı “Virtual Reality” seçkisinde sunuluyor... n İzleyiciler, özellikle genç sinemasever ler, “Yuva”nın farklılığını nasıl karşılayacaklar acaba sorusu kafanızı kurcaladı mı? Bizden sonra gelen, aramızda tam olarak bir kuşak farkı bile bulunmayan gençlerin, örneğin bugünkü üniversite öğrencilerinin tam olarak nelerle ilgilendikleri, sosyal medyanın giderek önem kazandığı bir dönemde sinema ilgi ve beğenilerinin ne yönde geliştiği, sanat sinemasına yönelik beklentilerinin neler olduğunu ben de tam olarak bilmiyorum, değerlendiremiyorum. Hızlı bir değişim, dönüşüm yaşanıyor... Tabii, seyirci çekmek için düşünülmüş bir film değil “Yuva” ama, insan doğal olarak izleyicinin nasıl karşılayacağını merak ediyor. Festivaldeki gösterim ardından İtalyan basınında çıkan olumlu bir yazıda, temelde eğlence amaçlı hızlı anlatımın egemen olduğu bir ortamda tam tersini yapmış olmam, bir noktada övgüyle vurgulanıyordu. İzleyicinin ne kadar ilgi göstereceği dağıtım koşullarıyla da bağlantılı tabii. Çok az salonda gösterime girebilen “Körfez”in izleyicisi de az olmuştu; bizim şansımız, filmin BluTV’nin kataloğuna girerek çok daha fazla seyirciye ulaşabiliyor olması... haber EDİTÖR: ORHUN ATMIŞ TASARIM: BAHADIR AKTAŞ Siyasallaşan ter kokusu! Yıllardır, kızımın yardımıyla açtığım, Twitter, Facebook ve Instagram adlı sosyal medya hesaplarım var... Şimdiye kadar pek çok tartışmalı konuda tvit attım... Aynı yerden emir aldıkları, aynı kalemden çıktıkları çok belli, noktasına, virgülüne kadar birbirinin kopyası olan saldırı ve küfürleri iyi bilirim ve bunlara pabuç bırakmam... Çünkü ben Twitter’ı da, Facebook’u da eğitim amaçlı kullanıyorum: Medyaya yeterince yansımayan ama kamu yararını ilgilendiren haberler, köşe yazarlarının çarpıcı makalelerinden örnekler veriyorum... Gazete yazılarımın, televizyon programlarımın, imza günlerimin, konferanslarımın haberlerini ve içeriklerini buralardan bildiriyorum... Kültürel, toplumsal, siyasal, ideolojik, bilimsel, ekonomik konularda, özellikle de tartışmalı alanlarda, elimden geldiğince, gerçekleri, doğruları, iyileri ve güzelleri anlatmaya çalışıyorum. Kimi zaman gösterilen filmler, okuduğum kitaplar için, kimi zaman kamuoyunda herkesin tartıştığı bir siyasal konuda, kimi zaman yaşanan toplumsal sorunlar hakkında, kimi zaman da yaşamın, doğanın gerçekleri üzerine bilinmeyen ilginç, şaşırtıcı konularda iletiler yazıyorum. Ama şimdiye kadar, hiçbir iletime, kamu ulaşım araçlarında insanı rahatsız eden ter kokusu ve bunu önlemek için temizlik gerektiği hakkında attığım tvit kadar ilgi gösterilmemişti. Tviti attıktan bir gün sonra, iletinin görüntülenme sayısı 600.000’i (yazıyla altıyüzbini) geçmişti. Bunların çok büyük bir bölümü soruna parmak basmamı destekleyen, temizlik gerektiğini belirten yorumlardı. Ama hiç de azımsanmayacak sayıda, beni halk düşmanlığıyla, seçkincilikle, benim gibi emekçinin terini mukaddes sayan bir yazarı bile emekçi düşmanlığıyla, hatta metroda yaşadığımı anlattığım olayı, “Sen metroya binmiyorsun ki” diye yorumlayarak, yalancılıkla suçlayan, tepkiler vardı. Beni en çok şaşırtanları da ailemin kökeni ve Boğazda yalı sahibi olduğu konularındaki yalanlardı... En çok bunlara şaşırdım, çünkü konuyla doğrudan pek ilişkileri de yoktu! Küfür ve hakaretleri, küçümseyici, alaycı yorum yapanları engelledim elbette. Ama bunları yapan hesaplara baktığım zaman, sahiplerinin iktidara yakın görüşleri savunan kişiler olduklarını fark ettim ve çok üzüldüm: Çok üzüldüm, çünkü, siyasal kamplaşma, insanları, pislikten dolayı ter kokmayı savunacak, yıkanmayı, temiz olmayı önerenleri bile suçlayacak düzeyde bölmüş ve düşmanlaştırmış! HHH Bence örgütlü cehaletin egemenliği bile pisliği savunmamalı, temizliği özendirmelidir... Çünkü bu, (bırakın düşman gördüğü aydınları ve muhalifleri) en azından, kendisini destekleyenlere karşı sahip olduğu sorumluluğun gereğidir! DİREN TEMİZ HAVA... DİREN TEMİZ İNSAN! 87. İzmir Fuarı kapılarını açıyor Uluslararası İzmir Fuarı (İEF), bugün kapılarını 87. kez ziyaretçilerine açacak. “Eylülde gel” sloganıyla 716 Eylül tarihleri arasında gerçekleştirilecek fuarın partner ülkesi Sırbistan, odak ülkesi Hindistan, ana teması da “teknoloji” olacak. Kültür, sanat ve ticaret içerikli çok sayıda etkinlik yapılacak. İzmir Büyükşehir Belediye Başkanı Aziz Kocaoğlu, “Fuarımızla gurur duyuyoruz” diye konuştu. l İZMİR / Cumhuriyet ÜCRETSİZ ELEKTRONİK SAĞLIK KONTROLÜ OPEL’LE GÜVENLİ SÜRÜŞLER! Yetkili servislerimize gelin, ücretsiz elektronik sağlık kontrolünüzü yaptırın. 12 dakikada Opel’inizin sağlığı ve güvenilirliği için tam 21 noktasını kontrol edelim. myOpel uygulamasıyla aracınızın durumunu kolayca öğrenin. Bu rapor, myOpel hesabınızda size her noktanın mevcut durumunu 3 farklı renkle gösteriyor. ? Yeşil ? Sarı ? Kırmızı Görsel olarak sorunsuz Tavsiye edilen onarım/değişim Acil onarım/değişim myOpel.com.tr Opel Yetkili Servis ATM Pendik 216 354 73 55 Asal Ayazağa Sarıyer 212 289 89 06 Aysa Zonguldak 0372 318 08 08 Bostancıoğlu Kartal İstanbul 216 389 00 00 Çetaş Büyükçekmece 212 863 54 54 Çetaş Bağcılar 212 447 30 00 Değer Maltepe 444 48 16 Ekcan Kocaeli İzmit 262 311 70 20 Ekin Adapazarı 264 291 12 00 Erdemir Beylikdüzü 212 422 08 04 Gedizler Çekmeköy 216 643 16 43 GTC Global Altunizade 216 428 35 35 İnan Çorlu 282 673 30 74 İnan Lüleburgaz 288 412 92 04 Kale Edirne 284 226 00 77 Kale Keşan 284 714 22 22 Kervan Düzce 380 548 88 01 Mar Eyüp 212 417 29 29 Neskar Osmangazi Bursa 224 280 71 71 Neskar Nilüfer Bursa 224 413 24 13 Odak Bayrampaşa 212 467 13 13 Odak Topkapı 212 449 13 13 C MY B