19 Mayıs 2024 Pazar English Abone Ol Giriş Yap

Katalog

Aylar
Günler
Sayfalar
Çarşamba 5 Eylül 2018 EDİTÖR: ŞEHRİBAN KIRAÇ TASARIM: BAHADIR AKTAŞ Uyarı üstüne uyarı ekonomi 9 Fitch, TL’deki erimenin etkisiyle Türkiye’de düşük büyüme olacağını öngörürken ABNAMRO’a göre de Türkiye ciddi bir krizle karşı karşıya Kredi derecelendirme kuruluşu Fitch Ratings, Türkiye zorlu ve uzun bir düzeltme sürecinde, ekonomik büyüme 2019’da yüzde 1.2’ye gerileyecek. Fitch haziran ayında Türkiye için 2019 büyüme tahminini yüzde 4.7’den 3.6’ya çekmişti. Fitch, Türkiye hakkında yayımladığı ‘Turkey Faces Lower Growth, Lengthy Forced Adjustment’ adlı raporda bazı makro tahminlerini değiştirdi ve şu değerlendirmelerde bulundu: 4 Merkez Bankası faiz artırımına gidecek ancak bu, enflasyonu en azından 2020 yılının sonuna kadar tek haneye çekmek için yeterli olmayacak. 4 Sert dış koşullar ve sıkı iç politika ekonominin kısa vadeli ayarlanmasını destekleyecek. Otoritelerin uzun süreli düşük büyümeye yönelik toleransına dair belirsizlik ve politika tepkilerindeki zamanlamanın daha iyi olmaması piyasa endişelerini artırıyor. Zorlu koşullar 4 Türkiye daha düşük ekonomik büyüme oranları ve uzun süreli zorunlu bir düzeltme ile karşı karşıya. Zorlu dış koşullar ve içeride izlenen daha sıkı politikaların Türkiye ekonomisinde kısa vadeli düzeltmeyi destekleyeceğini tahmin ediyoruz. Ekonomi küçülecek, kur artacak Hollanda merkezli ABNAMRO bankası, Türkiye ekonomisinin 2019’da yüzde 3 küçüleceği, dolar/TL kurunun yıl sonunda 8.2, Avro/TL kurunun 9.4 olacağı ve enflasyonun yüzde 21’i bulacağı öngörüsünde bulundu. Türkiye’nin ciddi bir krizle karşı karşıya olduğunu belirten bankanın raporunda, reel sektördeki yangının bankacılık sektörüne sıçrayacağı ve devletin bütçe açığının mali desteklerden dolayı gelecek yıl yüzde 4’e yükseleceği tahmini yer aldı. Rapordan öne çıkan diğer başlıklar şöyle: 4 Kur krizi, sorunların uzun süredir birikmesiyle oluştu ve ABD ile diplomatik sorun tetikleyici oldu. 4 Reel sektör doğrudan ateş hattında ve kriz bankacılık sektörüne sıçrayacak. Döviz likiditesi daha önemli hale gelecek. 4 Hükümet bankaları ve reel sektörü desteklemek zorunda kalacak ve bu da bütçe açığını 2019’da yüzde 4’e yükseltecek 4 Enflasyon yüzde 18, cari açığın mil li gelire oranı yüzde 6.5’i buldu. Ekonominin aşırı ısınmasıyla tam bir fırtına başladı. 4 Erdoğan’ın başkan seçilmesiyle Merkez Bankası’nın bağımsızlığı daha da azaldı. Kontrol ve denge mekanizmaları büyük oranda ortadan kalktı. Başkan medya, yargı ve bürokrasiyi kont 4 Türkiye’de Gayri Safi yurtiçi hasıla (GSYH) artışının 2018’de yüzde 3.8, 2019’da yüzde 1.2 olacağını tahmin ediyoruz, bu yılın son 3 çeyreğinde çeyreklik bazda daralma öngörüyoruz. (Temmuz tahmini 2018 için yüzde 4.5, 2019 için yüzde 3.6.) 4 Türkiye’de ekonomik büyüme 2020’de bir miktar toparlanacak, yüzde 3.9 ile trendin altında kalmaya devam edecek. Dört risk var 4 Türkiye’de genel hükümet açığı/GSYH oranının bu yıl yüzde 3.2’ye, 2019’da yüzde 3.6’ya yükselmesi; 2020’de ise yüzde 2.9’a ineceğini tahmin ediyoruz. 4 GSYH ve açık tahminleri ekonomik büyümedeki ya rol ediyor. 4 ABD, Türk tahvillerinin yüzde 30’dan fazlasını elinde bulunduruyor ve bu alanda yabancılar arasında birinci sırada. ABD ile sorunların çözülmemesi durumu kötüleştiriyor. Tasarruf düşük 4 10 yıldır ucuz dövizle sürdürülen kredi büyümesi, inşaat gibi üretken olmayan yatırımlarda kullanıldı. Tasarruflar düşük, tüketim yüksek seyretti. Bunlar da cari açığı büyüttü. Ekonominin sıcak paraya bağımlılığı arttı, cari açığın yaklaşık yüzde 75’i sıcak parayla finanse edildi. Tüm bunlar krizin temel nedenlerini oluşturdu. 4 Gelişmekte olan piyasalardaki sorunlar, ABD ile Çin arasındaki ticaret gerilimi, Fed’in faiz artışları ve güçlü ABD ekonomisiyle birlikte doların da güçlenmesi gibi gelişmeler de Türkiye’yi olumsuz etkiliyor. 4 Türkiye ile ABD arasındaki ilişkiler daha da kötüye gidecek. Rahip Brunson, vaşlamayı hafifletmek için alınması olası tedbirlerin etkisini içermiyor. Ficth, değerlendirmesinde ‘kayda değer’ belirsizliklere de değindi. Fitch’e göre temel senaryoda riskler, yanlış siyasi adımlar, özel sektörün mali stresinin yükselmesi, jeopolitik gerginlikler ve olası sermaye çıkışları. l Ekonomi Servisi S400, YPG, F35, Rusya ile ilişkiler ve Halkbank davası gibi başlıklarda ilişkiler daha da girilebilir ve Adana’daki İncirlik Üssü’nün kapatılması gündeme gelebilir 4 Merkez Bankası’ndan enflasyondaki artışa paralel olarak ihtiyatlı faiz artışı gelebilir ancak bu artış TL’deki değer kaybını engelleyecek ve yatırımları tatmin edecek düzeyde olmaz. 4 Türkiye, IMF’nin kapısını çalmadan önce tüm diğer seçeneklere başvuracak. IMF’nin kapısını çalması durumunda ABD’nin veto etme olasılığı var. Döviz açığı 216 milyar dolar Finansal kesim dışındaki firmaların net döviz pozisyon açığı haziranda mayıs dönemine göre 1.26 milyar dolar azalışla 215.9 milyar dolar oldu. Öte yandan, Türkiye Cumhuriyet Merkez Bankası tarafından yayımlanan geçici verilere göre, 2003=100 bazlı reel efektif döviz kuru endeksi, tüketici fiyat endeksi bazında ağustosta bir önceki aya kıyasla 11.04 puan azalarak 64.82’ye geriledi. Yurtiçi üretici fiyat endeksi bazında reel efektif döviz kuru endeksi, ağustosta bir önceki aya göre 8.51 puan azalışla 79.81’den 71.30’a geriledi. ING’ye dev ceza Hollanda savcıları, ING Group NV aleyhinde süren para aklama davasında, bankanın 775 milyon Avro (900 milyon dolar) ceza ödemesi karşılığında davayı sonuçlandırmak üzere uzlaştıklarını açıkladı. Savcılar, bankayı para aklamayı yasaklayan Hollanda yasalarını ihlal etmekle ve terörizmi “yapısal olarak ve yıllar boyunca” finanse etmekle suçluyorlardı. Banka, 2010 ve 2015 yılları arasında müşterilerinin hesaplarının para aklama amacıyla kullanılmasını engellemediği için suçlu sayılıyor. Verilen bilgiye göre, uzlaşmaya temel olan ödemenin 675 milyonu ceza olarak, 100 milyonu ise haksız edinilmiş kazancın iadesi olarak tahsil edilecek. l Ekonomi Servisi Beydüeknlleerrii akğüıçrük Türkiye’de 2 milyon civarında çocuk sokakta çalışıyor. Yüzde 80’e yakını kayıt dışı istihdam ediliyor. Aile Çalışma ve Sosyal Hizmetler Bakanlığı, çocukların sokakta çalıştırılmasına karşı mücadele kapsamında 117 ekiple yaptığı çalış ma sonrasında sokakta çalıştırılan 7 bin 965 çocuğa erişim sağlandı. Çocuklar, sokaklarda mendil ya da su satışı gibi işlerde çalıştırılıyor, ya da dilendiriliyor. Çalışma kapsamında erişim sağlanan çocuklara ve aile lerine bilgilendirme çalışması, psikolojik destek yanında, çocukların çalıştırılmasını önlemek amacıyla sağlık, eğitim ve sosyal yardım hizmetleri yönlendiriliyor. Gerekli durumlarda da adli işlem yapılıyor. Bakanlık, adli işlem yapılan aile sayısının 231 olduğunu açıkladı. l Ekonomi Servisi Düşük ücret eşitsizliği artıyor Otoda sert fren Ağustosta otomobil ve hafif ticari araç satışlarında yüzde 52.6’lık bir düşüş yaşandı. Otomotiv Distribütörleri Derneği (ODD) verilerine göre ağustosta otomobil satışları bir önceki yılın aynı ayına göre yüzde 50.85 azaldı ve 26 bin 976 adede geriledi. Aynı ay hafif ticari araç pazarı yüzde 58.23’lük daralma göstererek 7 bin 370 adet olarak gerçekleşti. Türkiye otomobil ve hafif ticari araç toplam pazarı, 2018 sekiz aylık dönemde bir önceki yılın aynı dönemine göre yüzde 20.79 azalarak 440 bin 428 adet indi. Otomobil satışları, 2018 Ağustos sonunda geçen yılın aynı dönemine göre yüzde 18.51 oranında azalarak 344.870 adet oldu. l Ekonomi Servisi Çalışma yaşamının sorunları ITUC öncülüğünde Arjantin’de yapılan L20’nin gündeme. İşçi temsilcilerine göre büyüme çalışana yansıtılmadı G20 ülkelerinden sendikaların bir araya geldiği L20 (Labour20/Emek20) Konferansı Arjantin’in Mendoza kentinde başladı. Türkiye’deki çalışma yaşamının sorunları da masaya yatırılıyor. 45 Eylül 2018’de Arjantin’in Mendoza kentinde Uluslararası Sendikalar Konfederasyonu öncülüğünde düzenlenen L20 Konferansı’nda çalışma hayatının küresel sorunları tartışılıyor. Arjantin, pesonun değer kaybı, yükselen faizler ve ekonomik krizin gölgesinde bu seneki G20 zirvesine ev sahipliği yapıyor. Arjantin sendikaları da kamu hizmetlerindeki kesintileri ve IMF ile yapılması planlanan anlaşmayı protesto etmek için büyük mitingler düzenliyor ve genel greve hazırlanıyor. Arjantin’de bulunan DİSK heyeti de eğitimdeki bütçe kesintilerini protesto etmek için düzenlenecek olan bir mitinge katılacak. Cüzdana yansımadı TUAC (OECD Sendika Danışma Kurulu) Genel Sekreteri Pierre Habbard L20 Zirvesi’yle ilgili yaptığı açıklamada, “Eşitsizlik tarihi bir yükselişte, kârlar yükselirken küresel ekonomik büyüme çalışan insanların cüzdanlarına yansımıyor. Servet yoğunluğu artıyor; 50 şirketin serveti 100 ülkenin serve Arzu Çerkezoğlu Kriz ve sendikalar konuşulacak DİSK Genel Başkanı Arzu Çerkezoğlu konferansın ikinci gününde Uluslararası Sendikalar Konfederasyonu (ITUC) Genel Sekreteri Sharan Burrow, Av rupa Sendikalar Konfederasyonu (ETUC) Genel Sekrete ri Luca Visentini, Rusya Sendikalar Federasyonu (FNPR) Genel Başkanı Mikhail Shmakov ve Hindistan İşçi Meclisi (HMS) Genel Sekreteri Harbhajan Singh Sidhu ile birlikte “Kriz ve Sendikalar” başlıklı oturumda bir konuşma yapacak. Bu yıl L20 Zirvesi’nde “Dijital Ekonominin Çalışma Koşullarına Etkileri”, “Küresel Tedarik Zincirleri ve Taşeronlaşma”, “İklim Değişikliği ve İstihdam”, “Mesleki Eğitim”, “Sosyal Güvenlik”, “Göçmen ve Mülteci İşçilerin Sorunları”, “Kriz ve Sendikalar” gibi konular ele alınıyor. tine eşit” dedi. Küresel tedarik zincirinde çalışan işçilerin yüzde doksan dördünün düşük ücretlerle güvencesiz koşullarda çalıştığının altını çizen Habbard, “Trilyon dolarlar vergi cennetlerinde saklanırken dünyanın yüzde yetmişi gerçek bir sosyal güvenceden mahrum şekilde yaşıyor” şeklinde konuştu. ITUC Genel Sekreteri Sharan Burrow ise G20 hükümetlerini işçi haklarını güçlendirmeye çağırdı. Burrow, “Ücretlerin yükseltilmesi, sosyal güvencenin güçlendirilmesi, toplusözleşme kapsamının genişletilmesi ve eşitsizliğin azaltılması genel ekonomik kalkınma ve büyümeyi destekleyecektir. Oysa örgütlenme özgürlüğü, grev hakkı ve toplu pazarlık hakkı sürekli ihlal ediliyor. Hükümetleri geçen yıllarda G20 toplantılarında verilen sözleri tutmaya davet ediyoruz” dedi. l Ekonomi Servisi SEKA gerçeği, yıllar eskitemeden Cumhuriyet Türkiye’sinin öncü sanayi kuruluşlarından biri olan SEKA İzmit İşletmesi’nin, Özelleştirme Yüksek Kurulu’nun 8 Kasım 2004 tarihli kararı ile bir oldubittiye getirilerek ve gerekçesiz olarak kapatılmasına, fabrikanın arazisinin ise belediyeye tahsis edilmesine karar verildi. Ülkemizde ilk modern kâğıt üretimini gerçekleştiren ve bir yandan geniş bir kâğıt ürünleri deseni ile katma değer üreten, diğer yandan da bünyesinde eğittiği ustabaşı, teknisyen ve çıraklar ile bir beşeri sermaye eğitim merkezi konumunda olan bu teknoloji devinin kapatılması ulusal kâğıt sanayiine vurulan ağır bir darbeydi. 2005’te SEKA Kocaeli fabrikasının da kapatılmasıyla birlikte Türkiye gazete ve kitap kâğıdının yüzde yüzüne yakınını ithal eder duruma geldi. Dolayısıyla, şu anda yaşanan dövizdeki artışın ilk vurduğu sektörlerden biri de basın yayın sektörü oldu. HHH Türkiye 2001 yılına, IMF’nin seminer odalarında hazırladığı ve “ödemeler dengesine parasalcı yaklaşım” fantezilerine dayalı bir istikrar programı ile girmişti. Söz konusu programın 2001 Şubat’ında başarısızlığa uğramasının ardından, önce “hizmet veremeyecek” konumuna sürüklenmiş olan batık bankaların devlet iç borçlanma senetleriyle kurtarılması, daha sonra da aynı yılın temmuz ayında “takas operasyonu” ile bankaların tuttuğu iç borçlanma senetlerinin dövize çevrilmesi sayesinde bilançolarındaki döviz açıklarının devlet eliyle düzeltilmesi yoluna gidilmişti. Söz konusu politikalar, “finansal sistemin sağlığı açısından gerekli” diye ilan edilerek, her türlü alternatif arayışı yasaklandı ve “IMF giderse kriz gelir” şantajı ile karşılandı. Türkiye’nin sanayisizleştirilmesini ve sosyal devletin tasfiyesini, “finansal sistemin sağlığı” açısından gerekli gören bu program doğrultusunda hazırlanan kamu bütçesi ve yatırım programlarının önceliği sadece ve sadece borç faizi ödenmesine indirgendi. SEKA’nın kapatılması kararı, Türkiye’yi uluslararası işbölümü içerisinde düşük katma değerli, emek yoğun teknolojiler üretmekle görevli bir ucuz işgücü deposuna dönüştürmeyi hedefleyen ve ülkemizi bir ucuz ithalat ve finansal spekülasyon cenneti olarak gören neoliberal projenin bir uzantısıdır. Daha somut bir ifadeyle, bu karar Türkiye’nin sanayisizleştirilmesini; sosyal devletin etkinsizleştirilerek tasfiyesini; ve temel kamu hizmetlerini özel sermayenin kâr güdüsü altında ticari bir metaya dönüştürerek, ülkemizi ulusal ve uluslararası sermayenin sömürüsüne açmayı hedefleyen neoliberal projenin açık bir uygulamasıdır. HHH SEKA kâğıt fabrikasının kapatılması sürecini değerlendirirken 26 Ocak 2005 tarihli “SEKA Gerçeği” başlıklı yazımda şu satırları yazmışım: “Ülkemizde özel sektör işletmeleri ile SEKA’nın yatırımları ve ürün nitelikleri farklıdır. Kâğıdın hammaddesi olan selüloz entegre olarak sadece SEKA tesislerinde üretilmektedir. Selüloz, büyük sermaye yatırımları gerektiren ve dünya piyasalarında yoğun bir rekabetin hüküm sürdüğü bir ürün olduğu için özel sektör tarafından bu alana yatırım yapılmamaktadır. Oysa SEKA geniş bir hammadde çeşitlemesi yapmış durumdadır.” “Dolayısıyla, uluslararası kâğıt tekellerinin fiyatlama politikalarına karşı ulusal bir savunma gören SEKA’nın kapatılması ile oluşacak olan açıklar özel sektör tarafından kapatılamayacak ve sektörün dış hammadde bağımlılığı artacaktır. Bu koşullarda ithal kâğıt ürünleri ile baş edemeyecek olan özel sektör üreticileri de ya üretimden çekilecekler ya da yabancı tekellerin taşeronluğuna soyunacaklardır.” Dolayısıyla 2018’de ulaştığımız bu durum sadece yerel sermayenin el değiştirmesiyle ilgili değil; aynı zamanda basın yayın özgürlüğünün de susturulması, kısıtlanması, çok sesli demokrasinin, katılımcı demokrasinin maddi olanaklarının çökertilmesi anlamına gelmekteydi. Bu ibret verici öykünün devamını yakından yaşıyoruz: yerli ve milli sanayilerin korunması, dış mihraklar, ekonomik saldırı, vs vs… Katar ile imzalar atıldı Türkiye ve Katar arasında Ticaret ve Ekonomik Ortaklık Anlaşması paraf edildi. Ticaret Bakanı Ruhsar Pekcan ile Katar Ekonomi ve Ticaret Bakanı Ahmed bin Muhammed bin Cassim elSani dün Ticaret ve Ekonomik Ortaklık Anlaşması’nı düzenlenen törenle parafladılar. Mal ve hizmet ticaretinde kapsamlı bir serbestleşmeyi amaçlayan anlaşma ile başta petrol türevleri doğalgaz gibi girdilerin ucuza temini ile üretimde maliyetlerin düşürülmesi hedefleniyor. Telekomünikasyon ve mali hizmetleri de kapsayan anlaşma, Türkiye’nin cari açığının daraltılması, ülkeye Katar sermayesinin çekilmesi konusunda ciddi bir atılım sağlayacak. Türkiye’nin Katar’a ihracatı bu yılın ilk yedi ayında 611 milyon dolar, bu ülkeden ithalatı ise yüzde 195 milyon dolar olarak gerçekleşti. l Ekonomi Servisi C MY B
Abone Ol Giriş Yap
Anasayfa Abonelik Paketleri Yayınlar Yardım İletişim English
x
Aşağıdaki yayınlardan bul
Tümünü seç
|
Tümünü temizle
Aşağıdaki tarih aralığında yayınlanmış makaleleri bul
Aşağıdaki yöntemler yoluyla kelimeleri içeren makaleleri bul
ve ve
ve ve
Temizle