19 Mayıs 2024 Pazar English Abone Ol Giriş Yap

Katalog

Aylar
Günler
Sayfalar
Cumartesi 29 Eylül 2018 EDİTÖR: ALPER İZBUL TASARIM: ŞÜKRAN İŞCAN Zoraki birliktelik haber 5 Erdoğan, Almanya’daki ülkedeki FETÖ ve PKK varlığına dikkat çekti. Merkel ise hukuk, basın özgürlüğü ve Türkiye’deki tutuklu Alman vatandaşlarına değindi Cumhurbaşkanı Tayyip Erdoğan, ABD’deki temaslarının ardından gittiği Almanya’da, önceki gece sivil toplum kuruluşlarının temsilcileriyle bir araya geldi, dün ise resmi temaslarına başladı. Erdoğan, Almanya Cumhurbaşkanı FrankWalter Steinmeier tarafından Bellevue Sarayı’nda törenle karşılandı. İki Cumhurbaşkanı’nın başbaşa görüşmesinin ardından heyetler arası görüşmelere geçildi. Ancak Erdoğan’ın en kritik buluşması, görüşmeden hemen önce “Türkiye’de insan hakları görmek istediğim gibi değil. Görüşmede bu konuyu gündeme getireceğim. Alman vatandaşlarının durumu da masada olacak” diyen Başbakan Merkel ile, öğleden sonra gerçekleştirildi. Görüşmenin ardından ortak basın toplantısı düzenlendi. Burada “Türkiye ile hukuk ve basın özgürlüğü konusunda fikir ayrılıklarımız var” diyen Merkel, bazı somut durumların çözüme ulaşmasının da kendilerini mutlu ettiğini söyledi. Merkel, Türkiye’de tutuklu Alman vatandaşlarını da hatırlatarak, “Bu konuda da bir çözüm bulunması için katkıda bulunmaya çalışıyorum. Yarın tekrar görüşmemiz olacak. Bu konuları da ele alacağız” dedi. Türkiye’nin Suriye’den gelen göç konusunda olağanüstü yüksek bir performans sergilediğini belirten Merkel, “AB’nin özellikle mülteci projeleri için kaynakların bürokratik olmayan şekilde akmasını sağlamak istiyoruz. Terörle mücadele konusunda işbirliğimizi daha da iyileştirmek istiyoruz. İçişleri bakanlarının işbirliğini tekrar canlandırmak istiyoruz. Karşılıklı iyi ilişkileri biz de arzulamaktayız” ifadelerini kullandı. ‘FETÖ ve PKK’ vurgusu Erdoğan ise Merkel ile görüşmesinde bir süredir çalışmayan mekanizmaları işler kılma noktasında fikir birliğine vardıklarını belirtti. Türkiye’nin FETÖ ve PKK başta olmak üzere terör örgütleriyle daha etkili mücadele beklentisini görüşmede ele aldıklarını anlatan Erdoğan, “Her ülkenin, özellikle yargı bağımsızlığı noktasındaki alacağı kararlara hep birlikte saygı duyulmasının da gereğini ifade etmem herhalde hukuka inanmış, demokrasiye inanmış ülkelerin en doğal hakkıdır” dedi. Sorucevap bölümünde, Almanya’nın FETÖ’yü terör örgütü kabul etmesi ve PKK ile mücadelesine destekle ilgili soru üzerine PKK’nin Almanya’da yasaklandığını anlatan Merkel, FETÖ konusunda ise Türkiye’nin savlarını ciddiye aldıklarını ama daha çok bilgiye ve nesnel bulguya ihtiyaç duyduklarını söyledi. Erdoğan ise aynı soruya, binlerce PKK mensubunun Almanya’da bulunduğunu söyleyerek yanıt verdi. Yüzlerce FETÖ’cünün de Almanya’ya kaçtığını anlatan Erdoğan, “Gerek bizim istihbarat teşkilatımızın, gerek Alman istihbaratının müşterek çalışmalarıyla, nerede kimi yakalıyorsak bunu teslim etmemiz işimizi kolaylaştıracaktır. Bu türleri yakalayıp teslim etmek ülkemizin huzuru mutluluğu için çok büyük önem ifade ediyor” yanıtını verdi. Erdoğan, basın toplantısının ardından Neue Wache Anıtı’nı ziyaret ederek çelenk bıraktı. Merkel ile bugün kahvaltıda tekrar bir araya gelecek olan Erdoğan, sonrasında Diyanet İşleri Türk İslam Birliği Camii’nin açılışına katılacak. Öte yandan Köln’deki cami açılışının açık hava bölümü, güvenlik konseptini yetersiz bulan Köln Belediyesi tarafından iptal edildi. l Haber Merkezi dışGaarızçeıtkeacrıildı Erdoğan ve Merkel ‘in basın toplantısında bir gazeteci salon dışına çıkarıldı. ‘Gazetecilere özgürlük’ yazılı tişört giyerek basın toplantısına katılan Avrupa Postası Genel Yayın Yönetmeni Adil Yiğit, polis tarafından salondan çıkarıldı. Yiğit’in çıkarılması salonda bulunan diğer gazetecilerin de tepkisini çekti. Dündar’ı ajan ilan etti Ortak basın toplantısının soru cevap bölümünde, Almanya’da bulunan Can Dündar’ın toplantıya aktredite olması ancak toplantıya katılmaması sorusuna Erdoğan, şu yanıtı verdi: “Can Dündar’ın bir ajan olduğunu, devletin sırlarını ifşa etme durumunda olan bir kişi olduğunu ve bunun 5 yıl 10 aya mahkum edildiğini biliyorsunuzdur. 5 yıl 10 aya mahkum olan bir kişi, kaçarak Almanya’ya gelmiştir. Şu anda bu kişi Türk yargısına göre bir mahkumdur ve 5 yıl 10 ay mahkumiyeti vardır, ajandır. Devletin sırlarını ifşa etmiştir. Hiçbir ülkede devletlerin sırları ifşa edilmez, suç teşkil eder. Bir diğer konu biz Almanya ile suçluların iadesi anlaşması yapmış bir ülkeyiz. Bizim böyle bir suçluyu iadesini istemek en doğal hakkımızdır. Bir Alman hakikaten burada yargılanmış mahkum olmuşsa, bizden Almanya isteyebilir. Biz de bunu vermek durumundayız. Böyle bir şey benim başıma gelse, ben veririm, hiç bakmam.” Merkel ise Dündar konusunda ihtilaflar olduğuna dikkat çekti, “Kendisiyle ilgili Sayın Cumhurbaşkanı ile farklı görüşlerin olduğunu teyit edebilirim. Burada herhangi bir şekilde iki sınıflı bir akreditasyon yoktur. Çok sayıda gazeteci burada bulunuyor, bundan ötürü herkes tek tek soru soramıyor. Ama eşitlik açısından bu hak tanınmıştır. Can Dündar’ın kendisi katılmama kararı vermiştir” dedi. Dündar, önceki gün toplantıya katılıp Erdoğan’a soru soracağını açıklamış, ancak dün vazgeçmişti. Sorularının orada olacağını belirten Dündar, toplantıya katılma ma gerekçesini ise şöyle anlattı: “Almanya’da gazeteciliğe devam ediyorum. Erdoğan soru sorulmasına çok sıcak bakan bir lider değil. İstediği soruları soran gazetecilerden hoşlanıyor. Kendisi basın toplantısına geldiğim takdirde toplantıyı iptal edeceğini söyledi. Erdoğan’dan alışık olduğumuz bir tavır. Bir sorunun onu bu kadar korkutacağını düşünemedim. Bir gazeteci haber yapmak zorundadır. Haber olmak istemez. Toplantıya gitseydim haber olurdum. Bu anlamda benim sorularım, Alman gazetecilere emanet.” Dündar daha sonra yaptığı basın toplantısında Erdoğan’ın iddialarına yanıt verdi. Dündar “Ajan olduğumu kanıtlarsa mesleği bırakacağım. Mahkemenin verdiği 5 yıl 10 aylık hapis cezası kararı yargıtay tarafından bozuldu” dedi. Die Welt’ten ‘Taraf’lı manşet Cumhurbaşkanı Tayyip Erdoğan’ın kritik Berlin ziyareti Alman basınında geniş yankı buldu. Haber ve analizlerde Erdoğan’a yönelik eleştirel ifadelerin ağılıkta olduğu görülürken, Alman liderlerin Ankara’ya mesaj vermesine de dikkat çekildi. Ülkede en yüksek tiraja sahip, sağ eğilimli Bild, Erdoğan’ın Berlin’e indikten sonra aracında yaptığı rabia işaretinin fotoğrafını kullanarak, “Erdoğan İslamcıların selamıyla Almanya’yla alay ediyor” ifadelerini manşete taşıdı. Manşete iliştirilmiş spotta da Almanya Cumhurbaşkanı FrankWalter Steinmeier’e “Sayın Cumhurbaşkanı bu akşam ki resmi davete katılmayın” çağrısı yapıldı. Gazetenin haberinde, Erdoğan’ın kullandığı işaretin, “Batı değerlerine ve demokrasiye karşı bir provokasyon” olduğu savunuldu. Die Welt gazetesi ise, Fethullah Gülen cemaatine yakın olduğu öne sürülen, kapatılan Taraf gazetesine atıfla “Bugün biz Tarafız” manşetini attı ve “Türk hü kümeti, liberal gazeteleri kapattı. Bu yüzden Erdoğan’ın resmi devlet ziyaretinde yaptığı sırada Die Welt gazetesi olarak ‘Taraf’ logosunu kullandık. Erdoğan, Merkel tarafından kabul edildiği sırada, Türkiye’de 174 gazeteci cezaevinde bulunuyor” ifadelerini kullandı. Handelsblatt gazetesinin yorumunda ise “Erdoğan’ın Brüksel’in milyarlarına muhtaç olduğu herkesin malumudur. Bu durumda Berlin’in taviz talep etmesi normal karşılanmalıdır” ifadeleri kullanılırken “Berlin’in Erdoğan’ı ülkesinin demokrat lideri olmaya teşvik etmesi gerektiği” belirtildi. Gazete Erdoğan için ziyafet verilmemesi gerektiğini savundu. Erdoğan’dan Steinmeier’e sitem Erdoğan Almanya Cumhurbaşkanı Steinmeier’in, kendisi onuruna verdiği yemekte konuştu. Erdoğan Almanya Cumhurbaşkanı FrankWalter Steinmeier’in, kendisi onuruna Berlin’de verdiği akşam yemeğinde konuştu. Erdoğan Steinmeier’ın açıklamalarından duyduğu rahatsızlığı konuşmasına da yansıttı. Erdoğan, “Biz bunları gündüz aramızda konuştuk. Tekrar konuşmaya gerek yoktu. Bu sofrayı muhabbet sofrası olarak görüyordum. Bunlar aslında burada konuşulmazdı” dedi. Erdoğan, sözü Türkiye’nin iadesini istediği Can Dündar’a da getirerek “Beş yıl 10 aya mahkum olmuş bir güya sözde gazeteci bir boşluktan yaralanarak kaçmış ve Almanya’ya sığınmıştır. Kendisi el üstünde tutulmuştur. Kendileri bizden 3 tane, 5 tane, 6 tane gazeteciyi istediler. Biz gerekeni yaptık. Yargımız elinden geleni yaparak iki tanesi tutuksuz yargılanmak üzere, bir tanesi de bırakılmıştır” dedi. Steinmeier de Türkiye’de sivil topluma uygulanan yoğun baskı ve hükümet muhaliflerinin tutuk lanmasına dikkat çekti. Steinmeier, “Sayın Cumhurbaşkanı umarım bunları görmezden gelemeyeceğimizi anlıyorsunuzdur” dedi. Steinmeier, “Türkiye’den endişe verici derecede çok sayıda insan, artan baskıdan kaçarak bize sığınıyor. Türkiye’de siyasi nedenlerle tutuklu olan Alman vatandaşlarından dolayı endişeliyim. Endişem halen tutuklu olan Türk gazeteciler, sendikacılar, hukukçular, entelektüeller ve siyasetçiler için de geçerli” dedi. Askerini doyuramayan ordu mu olur? Sinek küçük ama mide bulandırıyor. İktidarın seçim öncesi milli has yoktur. Seçim otobüslerinde haber yazdığım da olmuştur, sokakta yürürken yazı yazdırdı sasiyetleri düşünüp ıııh dediği, ğım da. Hele şimdi cep telefon ama sonra gelecek oyları he ları bilgiyasara dönüştüğünden saba katıp razı olduğu bedelli beri telefonuma köşe yazısı askerlik, parası olanlar için bir dikte ettiğim de oluyor, bir otel kurtuluştu. Ya olmayanlar? 15 odasında. Hayatın her anı nö bin TL, parası olan için bayağı bette gibi. Yine de insanın bir indirimli bir fiyat. Motosikletini işyeri olmalı. O gün yazı yaz satan oldu, kredi alan da. Ya mayacak olsa bile gidecek bir onu da yapamayan? Pantolon ofisi. Ben ofis insanıyım, home parasını bulamayan? Boynu ofis değil. Home, adı üstünde nu büküp “vatani görev” diye ev, yuva. Evde yazı yazmıyor kendini kandırıp askere gitti. muyum, bu gece yarısı olduğu Eğitimine de katkıda bulun gibi, her zaman. Pıtırcık Hanım duğum için yakın takip ettiğim nefret ediyor bilgisayarımdan, bir genç anlatıyor, askerliğini klavyenin üstünde oturuyor, yapmadığı için asgari ücretle çalışmayıp onunla ilgilenmem çalıştığı işten çıkarılmış. Biraz için. Çiçeklerim sulanmak için süründükten sonra yedek boyunlarını büküyor, Ricky subay olarak askere gitmiş. tüylerini taramam için kana Ankara’da eğitimde. Hiç biri pede bekliyor. Çünkü orası kimi, yardım edecek ailesi de ev, evde yaşanır. Bugün her yok. İlk 4 ay öğrenci maaşı alı evde üniversite mezunu işsiz yorlarmış; 350 TL. Askerde ne bir genç var. En büyük travma, para harcayacağım, yeter diye sabah kalkınca ne yapacakları düşünmüş önce. Ama kantini nı bilememek. Ben de 20 yıldır düşünmemiş! Meğer kantinler çalıştığım gazeteden ayrılınca, özelleştirilmiş! Özel firmalar ki çok mutsuzdum son zaman işletmeyi ihaleyle alıyor, sonra larda, sudan çıkmış balık gibi da istediği fiyattan mal satıyor. hissettim birden. Artık ofis yok. Su bile her kantinde ayrı fiyat, birinde 35 kuruş, birinde 75. Kaçta geleyim? Askerlerin işlettiği orduevleri, Köşe yazarlığına ilk başladı kantinler sudan ucuzken, özel ğım gazete Günaydın’da, yayın leştirilmiş kantinler, hele parası yönetmenim Rahmi Turan’a olmayana ateş pahası, tavuk sormuştum. “Sabahları kaçta döner 7.5 TL. Karavana çıkıyor geleyim?” Şaşırıp, “Siz köşe onu yesin derseniz, doymuyor yazarısınız, kaçta isterseniz” larmış. Askerinin karnını doyu demişti. İlk iş, odamdaki süslü ramayan ordu olur mu? Nasıl koltuğu değiştirtmek olmuştu, savaşacak bunlar? Oluyormuş, bunda oturup yazı yazamam, porsiyonlar o kadar küçük ki, uykum gelir. Sabahları onda bütün gün koşturan genç er gitmeye karar vermiştim, işe kek bunlar, doymuyorlarmış. daha geç gidilmez ki. Bir hafta Hoş yiyen de zehirleniyor, o da sonra, ‘Toplantılara girmek isti ayrı. Kantin ise pahalı. Musluk yorum dedim, ben köşe yazarı suyu kötü. Günde 75 kuruştan yım, köşe yastığı değil.’ Haya 4 tane içse, harçlık bitti, he tım hep ofis, toplantı, seyahat, sapla; para yetmiyor, üniver haber peşinde geçti. Evden site mezunu ama aç ve susuz, çıkmadığım gün, şaşkın olu bunalıyor! Orduevinde ucuza rum. Cumhuriyet’te başlamak, yediğimiz yemekten utandım! heyecanı hâlâ yenemediğim bir Çarşı iznine çıkmış, cebinde duygu. Sadece bende değil, beş kuruş olmadığı için kah okurlarımda, eşimde, dostum valtı yapamayıp simitçiye yan da da. Haftada iki gün yaza gözle bakan yedek subay ada cağım dedim, her gün, “bugün yından utandım, siz oğlunuzun yazınız yok” diye arayan var. bedelli parasını yatırdınız değil Kutlamak için gazeteye ziya mi? Şu kantin kuntin işini de rete gelmek, çiçek yollamak bir düşünün bu arada! isteyenleri atlatıyorum. Gaze Artık bir odam da var! teciyim, ama gazetede değilim ki! Yüzyıllık arkadaşım Miyase ‘Mesleğiniz?’, ‘Gazeteci.’ İlknur’la sohbet ederken bunu Yıllardır bu soruya bu cevabı anlatıyorum, yine kaşınıyorum veriyorum. Bunun için okudum, anladığınız. Ertesi gün haber bunun için çalıştım. İlk işim geliyor, “Odanız hazır, ne za Ankara’da foto muhabirliğiydi. man isterseniz buyrun.” Bu Ankara macerasını Başbakanlık Cumhuriyet de, gerçekten mü muhabirliğiyle bitirdim ki, zor essese! Sadece köşem değil, iştir. Gazeteciliğin yapmadığım artık bir masam, ne masası, hiçbir görevi kalmadı: yazıişleri odam bile var! Artık ev gaze müdürlüğü, haber koordina tecisi, home ofisçi değilim, işe törlüğü, yayın yönetmenliği, gideceğim. Eski kuşağız biz editörlük, röportaj, dizi. Çalış napalım, iş işte yapılır. Miyase madığım medya da kalmadı: takılıyor; “Çiçeğini, çikolatasını ajans, dergi, gazete, radyo, yollamak, kutlamak isteyen televizyon. Çalışmadığım, işsiz gelebilir artık.” Sonbaharı kaldığım zamanlar da oldu. Ga severim. Sokaklarda kestane zeteci, sadece bir yayın orga pişirilir, yağmur yağar, sinema nında çalıştığı zaman gazeteci ya gidilir. İnsanlar telaşlı yürür değildir. Her zaman gazeteci sokakta, sevgililer, üşüdüm dir. Aklıma takılan bir konu yü bahanesiyle daha bir sarılır zünden uykumun kaçtığı, gece birbirine. Sonbaharda okullar yarısı iki buçukta kalkıp yazı açılır, tiyatrolar, konserler, kon yazdığım olmuştur. Bu yazıyı feranslar başlar. Tatil biter, iş yazarken olduğu gibi. Gaze başlar. İşe gideceğim. Keşke tecinin mesaisi, iş saati, işyeri herkesin işi, bir masası olsa! İki Alman polise soruşturma Erdoğan’ın Berlin ziyareti için görevlendirilen iki polis memuru memuru hakkında disiplin soruşturması başlatıldığı bildirildi. NSU terör hücresi nun, takma isim olarak Nasyonal Sos 2011’de ortaya çıkarılmıştı. Uwe Böhn yalist Yeraltı (NSU) örgütü üyesi Uwe hardt, Uwe Mundlos ve Beate Zschäpe Böhnhardt’ın adını kullandıkları belir üçlüsü 8 Türk, bir Yunan ve bir Alman lendi. Durumun Berlin polisinin dikka polis memurunun öldürülmesinden so tini çektiği ve görevden alınan iki polis rumlu tutuluyor. l Haber Merkezi OSMAN ÇUTSAY /FRANKFURT Almanya Başbakanı Angela Merkel’in ne kadar güç durumda olduğunu, Türkiye Cumhurbaşkanı Tayyip Erdoğan ile basın toplantısındaki laf cambazlığı özetleyebilir: Merkel, iki ülke arasında basın özgürlüğü ve hukuk devleti başlıklarında “derinlere işleyen farklar” bulunduğunu itiraf etti, ama ortak çıkarların da altını çizdi. Alman kamuoyunun bu ziyaretten duyduğu rahatsızlığı Alman medyasının geniş işlemesi bir başka gösterge kabul edilebilir. Bild gazetesi “İslamcı selamı”nı manşetten ve ağır biçimde eleştirerek verdi. Cumhurbaşkanı Erdoğan’ın bu İkisi de zor durumda ziyaretiyle, Ankara, giderek derinleşen ekonomik krizin etkilerini yeni dış bağlantılarla yumuşatmak zorunda olduğunu istemeden ilan etmiş oldu. Ama “yatırım ve borç ricasında” bulunduğu AB’nin hegemon ülkesinde de siyasi bir krizin tam göbeğine oturdu. Merkel, gerçekten her an görevden çekilebilir. Almanca konuşulan dünyanın en ve tek etkili günlük ekonomi gazetesi Handelsblatt, Merkel’in büyük bir resmini verdiği dünkü sayısında Almanya’nın ka dın başbakanının her an görevden alınabileceğini duyurdu. Hafta içinde Merkel’in adayı Volker Kauder Hıristiyan demokrat partilerin (CDU ve CSU) Meclis Grubu Başkanlığını kazanamayınca, yani Merkel açık bir isyanla karşı karşıya kalınca, “Merkel’in suyu ısındı” yorumları yaygınlaşmıştı. Şimdi de Alman seçmenin büyük tepki gösterdiği Erdoğan’a kırmızı halı serilmesi, ortamı gerginleştirdi. Sağ popülist AfD, bu ziyarete en sert tepki gösteren ve yükselen parti oldu. İki kriz dedik: Ekonomik krizdeki Türkiye’yi yoksullaşma, siyasi kriz sinyalleri veren Almanya’yı ise korkunç boyutlar alan zenginleşme vuruyor. Federal Almanya, dünya dış ticaret fazlası rekorunu bu yıl da kırmaya hazırlanıyor. İçeride de büyük bir bütçe fazlası veren Alman hükümeti, neoliberal takıntıları nedeniyle kamu harcamalarını çok aşan bu kamu gelirlerini nereye aktaracağını bilemiyor. Ama iç piyasadaki yoksullaşma ile büyük sermayenin ve hükümetin gelir fazlaları, AB’nin en zengin ülkesini sarsıyor. Dolayısıyla AB de sallanıyor. İki kriz ülkesinin iki en yetkili isminin, birbirlerinden destek almaya çalıştığı Berlin’de gözlendi. Medyanın bir bütün olarak Erdoğan’dan rahatsızlığı daha da belirginleşti. Neredeyse tüm görsel ve işitel medya, gazeteler, bir İslamcı politikacıya bu kadar yakınlık gösterilmesine manşetler den ağır eleştiriler yöneltti. Die Welt başta olmak üzere çeşitli yayın organlarının anketlerinden bu ziyarete yüzde 90’a yakın bir “Hayır” çıktığı anlaşılıyor. Can Dündar’ın sorun çıkarmamak için basın toplantısına katılmaması, düzenlenen Erdoğan karşıtı gösteriler, geri planda çok gergin bir hattın oluştuğunu gösteriyor. Erdoğan hükümeti bölgede Alman ekonomi ve siyaset dünyası için vazgeçilmez bir yere sahip olduğunu biliyor. Ama Avrupa’nın en zengin ülkesinde de yakınlarda patlak vereceği anlaşılan siyasi krizin, bu hesapların tutmasını zorlaştıracağı anlaşılıyor. İki Tarzan da zor durumda. C MY B
Abone Ol Giriş Yap
Anasayfa Abonelik Paketleri Yayınlar Yardım İletişim English
x
Aşağıdaki yayınlardan bul
Tümünü seç
|
Tümünü temizle
Aşağıdaki tarih aralığında yayınlanmış makaleleri bul
Aşağıdaki yöntemler yoluyla kelimeleri içeren makaleleri bul
ve ve
ve ve
Temizle