19 Mayıs 2024 Pazar English Abone Ol Giriş Yap

Katalog

Aylar
Günler
Sayfalar
Naziler yeniden sokakta Almanya, Köthen kentinde geçen hafta sonu iki Afgan sığınmacı ile kavga ettikten sonra kalp yetmezliğinden hayatını kaybeden Alman gencin ölümü nedeniyle yeniden aşırı sağcı gösterilere sahne oluyor. DUNYA Kentte önceki gün düzenlenen protestolarda atılan Nazi yanlısı sloganlar, Merkel yönetiminin sert tepki sine neden oldu. Hükümet sözcüsü, “Bu bizi sarsmalı ve öfkelendirmeli” dedi. Gencin ölüm nedeninin kavgada aldığı darbelerle doğrudan ilgisi olmadığı ve iki Afganın gözaltında bulunduğu duyuruldu. İki hafta önce de Chemnitz kentinde bir Alman bıçaklanarak öldürülmüş, iki göçmen gözaltına alınmıştı. Olayın ardından yabancı karşıtı gösteriler yapılmıştı. Salı 11 Eylül 2018 İsveç modeli öldü[email protected] EDİTÖR: BETÜL BERİŞE TASARIM: BAHADIR AKTAŞ 11 OSMAN İKİZ İsveç Sosyal Demokratları kadar tek başlarına bir ülkeyi uzun süre yönetmiş başka bir parti yok. Kurmuş oldukları sosyal refah devletiyle dünyaya örnek olan sosyal demokratlar son otuz yılda sürekli gerileyerek önceki günkü seçimde yüzde 30’un altına düşerek tarihlerinin en kötü sonucunu aldı. Sosyal Demokrat Parti, Sol Parti ve Çevre Partisi toplam yüzde 40.6 oy oranıyla 144, sağ bloktaki dört parti de yüzde 40.3’le 143 milletvekili çıkardı. Sağ uçtaki aşırı sağcılar ise sekiz yılda oylarını yaklaşık yüzde 300 artırarak yüzde 17.6 oranıyla parlamentoya 62 milletvekili soktu. Hiçbir parti aşırı sağcılarla pazarlığa yanaşmayacağını söylese de, anahtar parti rolündeki bu partiyi yok sayamıyor. ‘Blok politikası bitti’ Halen başbakanlık görevini sürdürmekte olan Sosyal Demokrat Parti lideri Stefan Löfven seçim sonuçlarıyla blok politikasının mezara gömüldüğünü söyledi. “Müesses nizam”ın öteden beri istediği de zaten sosyal demokratların merkez sağ ile koalisyon yapmasıydı. Sosyal demokrat lider muhtemelen “başka çare kalmadı” diyerek işbirliğine yanaşacak. Azınlık hükümeti kurmak isterse, iktidar olma şansı çok az. Şimdi birkaç hafta sürecek, pazarlık ve ayak oyunları seyredeceğiz. Yıkıma giden süreç... Sonu belli olan bu oyun aslında yıllar önce başladı. Sosyal demokratlar, dünyayı kasırga gibi altüst eden küreselleşmeye yüzlerini çevirip tokadı kabul ettiler. Sosyal refah devletinin bacaklarını kırıp ülkeyi şirketlere teslim ettiler. Şirketlerin yarattığı kaos orta Küreselleşmeye ayak uydurma sevdasıyla İsveç, sosyal refah devletini yarı felçli hale getirmişti. Son darbe ise önceki günkü seçimlerde sağ ve aşırı sağın oylarını artırmasıyla geldi Löfven Seçimlerde bir sandalye ile merkez sağa üstünlük sağlayan Başbakan Löfven’in Sosyal Demokrat Partisi’nin kimi destekçisi kutlamalardaydı. Sandıktan en kazançlı çıktığı yorumlarının merkezindeki ırkçı İsveç Demokratları Partisi’nin ise bir önceki seçimlere göre oy oranını yakla şık yüzde 5 oranında arttırdığı gözlendi. Göçmen ve AB karşıtı partinin kökleri NeoNazi hareketine dayanıyor. Parti lideri Jimmie Akesson (sağda) sonuçları sevinçle karşıladı. mında da merkez sağ 2006’da iktidarı aldı. Sonuç tam bir yıkım oldu. Önümüzdeki manzara şöyle: Küreselleşme furyasıyla özelleştirilen sağlık hizmetleri skandal boyutlara vardı. Ameliyat, röntgen ve bakım için aylardır bekleyenlerin sayısı 111 bin. Acile gitmek zorunda olanların şansı varsa dört saatte doktorla karşılaşabiliyor, şansı olmayanlar ise 1012 saat bekleyebiliyor. Devleti küçültme sevdalısı sağ partiler 20062014 arasındaki iktidar dönemlerinde her şeyi satıp savurarak sosyal refah toplumunu, özel sigorta sistemiyle zenginlere önce lik tanınan, ayrımı çok keskin sınıflı toplum haline getirdi. Sosyal demokratlar ise son dört yıllık dönemde düzeltici hiçbir şey yapmadı. Gelir dağılımı uçurumu 40 yıl Cambridge’de ders verdikten sonra emekli olup geçen yıl İsveç’e dönen sosyolog Prof. Göran Therborn, gördüğü manzara karşısında “İsveç ne hale gelmiş” diyerek şaşkınlığa uğradı. Oturup İsveç’in durumunu analiz eden bir kitap yazdı. Therborn’a göre, ülke zengin olduğundan dışardan göze çarpmasa da gelir dağılımındaki uçu rum 1600’lerin İngiltere’sini anımsatıyor. Gözlemlerinin sonuçlarını rakamlarda da görüyoruz. Son sekiz yılda antidepresan ilaç kullananların sayısı yüzde 114 arttı. İşsizlik yüzde 6. 1980’lerin başında İsveç’te üç milyarder vardı. 2000’lerin başında 35. Bugün ise 187. Sayıları roket hızıyla artan milyarderlerin serveti, İsveç’in gayri safi milli hasılasının yarısına eşit. Ekonomik olarak zayıf grubu emekliler oluşturuyor. Sağcı partiler şirketlerin yararına vergi indirimleriyle devletin yıllık vergi gelirini 250 milyar kron azalt tılar. İktidarı ele geçirirlerse 100 milyarlık vergi indirimi daha düşünüyorlar. Therborn’a göre, toplumda yükselen ırkçılık gelir dağılımındaki adaletsizliğin sonucu. Partiler de kaynakların adaletli paylaşımını tartışacaklarına, cambaza bak misali ırkçılığı öne çıkararak seçmenin dikkatini dağıtıyor. Aslında aynı sorun bütün Avrupa için geçerli. Irkçılığın zeminini zayıflatmak yerine sadece tehditten söz eden geleneksel partiler kendilerini zayıflatıp ırkçı partilerin güçlenmesine yol açtılar. Amerikalı siyaset bilimcisi Prof. Sheri Berman, “Avrupa sosyal demokrat partileri ölüm yolunda” diyor. Ölüm gözümüzün önünde büyük bir aymazlıkla gerçekleşiyor. ABD’li ırkçı Steve Bannon’un bir çatı altında toplamaya çalıştığı aşırı sağcı partiler önümüzdeki yıllarda Avrupa’nın kâbusu olacak. l STOCKHOLM Kahvaltı selfie’si sonrası gözaltı Suudi Arabistan’ın Mekke kentinde bir otel çalışanının iş arkadaşı Suudi bir kadınla kahvaltı yapmasının ardından gözaltına alındığı belirtildi. Mısırlı adamın, kahvaltı görüntülerinin Twitter’da yayımlanmasından sonra Çalışma ve Kalkınma Bakanlığı’nın uyarısıyla gözaltına alındığı duyuruldu. Bakanlıktan yapılan açıklama, resepsiyon görevlisinin “birkaç kuralı ihlal etmesi ve sadece Suudilerin çalışması gereken bir işte çalışması nedeniyle gözaltına alındığı” belirtildi. Ülkede, işyerleri, restoranlar ve kafelerde aileler ve tek başına olan erkekler ayrı yerlere oturmak zorunda. Tek başına olan kadınların da erkeklerle birlikte oturması yasak. Tiyatroculara dans cezası İran’da iki tiyatro sanatçısı, Shakespeare’e ait “Bir Yaz Gecesi Rüyası” adlı eserin sergileneceği oyunun tanıtımının sosyal medyada yayımlanması üzerine gözaltına alındı. Oyunun yönetmeni Maryam Kazemi ve tiyatro müdürü Saeed Assadi’nin, videoda kullanılan “müzik türü” ve “aktörlerin” hareketleri nedeniyle gözaltına alındığı, daha sonra kefaletle serbest bırakıldığı bildirildi. Videoda, bir kadın ve erkek oyuncunun dans ettiği görülüyor. İran’da, kadın ve erkeklerin kamusal alanda birlikte dans etmeleri, suç kabul ediliyor. Paris’te bir günde iki saldırı Avrupa terör tehdidi nedeniyle diken üstündeyken Fransa’nın başkenti Paris 24 saat içinde iki saldırıyla sarsıldı. Önceki gece bıçaklı bir saldırgan, dördü ağır olmak üzere yedi kişiyi yaraladı. Olayla ilgili Afganistan uyruklu bir kişinin gözaltına alındığı, terör bağlantısına işaret eden delil olmadığı duyuruldu. Ardından dün Afganistan asıllı olduğu öne sürülen bir kişinin makasla bir postacıya saldırarak boğazından yaraladığı, yoldan geçenlere saldırdığı haberi gündeme yansıdı. Zanlının gözaltında olduğu kaydedildi. 30 BİN SİVİL YERİNDEN OLDU BM İnsani İşlerden Sorumlu Genel Sekreter Yardımcısı Mark Lowcock’den İdlib’de yaşayan siviller için bir insani kriz uyarısı daha yükseldi. “İdlib’e yapılması planlanan geniş çaplı operasyon, 21’inci yüzyılın en fazla can kaybına yol açabilir” diyen Lowcock, siyasi çözüm çağrısı yaptı. BM verilerine göre, yaklaşık 3 milyon sivilin yaşadığı vilayette ay başından bu yana yoğunlaşan bombardımanlar nedeniyle evlerini terk eden sivillerin sayısı 30 bine ulaştı. BM, Cenevre’yi hayata döndürme çabasında Rusya destekli Suriye ordusu, silahlı muhalifler ve Nus Türkiye’den heyet BM Suriye Özel Temsilcisi Staf ele alındığı bildirildi. Mistura, böylece yeni barış görüşmelerinin temelini ra bağlantılı cihatçıların kontrolün fan de Mistura’nın, Rusya, Türkiye oluşturmayı umduklarını söyledi. de kalan ülkedeki tek büyük vilayet ve İran’la temasla yeni bir arabulucu Diğer yandan, Suriye ve Rusya sa İdlib’e yönelik olası kapsamlı ope luk girişimi başlattığı öğrenildi. Dün vaş uçaklarının İdlib’de gerçekleştir rasyon öncesinde bombardımanla Cenevre’de üç ülkenin temsilcileriy diği bombardımanlar dün de devam rını yoğunlaştırırken Birleşmiş Mil le bir araya gelen Mistura’nın, bugün etti. AA’ya göre, İdlib ve Hama’yı he letler (BM), tarafları Cenevre süreci de görüşmeleri sürdüreceği aktarıl def alan bombardımanlar sonucu, 2’si kapsamında siyasi çözüme varılması dı. Müzakerelerde Suriye’de anayasal çocuk 17 kişi yaralandı. için masaya döndürmeye çabalıyor. düzlemde bir meclisin kurulmasının Rusya: Canlı yayından SPD’den ‘müdahale’ itirazı Batı ülkelerinin, Suriye hükümetinin olası kimyasal saldırısı halinde buna hava operasyonu ile yanıt vereceği haberleri dikkat çekerken İdlib’de olası ordu operasyonuna karşı silahlı muhalif örgütler hazırlık yapıyor. haberimiz yoktu Bu arada Kremlin Sözcüsü, 7 Eylül’de düzenlenen Tahran zirvesinin müzakere kısmının beklenenin aksine canlı olarak yayımlanmasının kendilerine önceden bildirilmediğini açıkladı. Rus basınına konuşan Almanya’da hükümet ortağı Sos sözcü, “Görüşmenin sadece açılış ko yal Demokrat Parti’den (SPD) tep nuşmalarını içeren kısmının basına ki yükseldi. Bild gazetesinde geçen açık olması gerekiyordu. Fakat belli hafta yayımlanan haberde, Başbakan Angela Merkel’in liderliğindeki Hıristiyan Demokrat Birlik’ten ki İranlı meslektaşlarımız başka bir karar aldı” diye konuştu. (CDU) Ursula von der Leyen’in yönetimindeki Savunma Bakanlığı’nın SDG’den Deyr ez Zor hamlesiABD liderliğinde Suriye hükümeti ne karşı hava saldırıları düzenlenmesine katılıp katılmamayı değerlendirdiği savunulmuştu. SPD Genel Başkanı Andrea Nahles “SPD ne ABD destekli, Ankara’nın terör örgütü olarak gördüğü YPG öncülüğündeki Suriye Demokratik Güçleri’nin şı geniş çaplı bir operasyon düzenlediği bildirildi. Muhaliflere yakın Suriye İnsan Hakları Gözlemevi, ABD savaş uçakları hükümet ne de parlamentoda buna (SDG), ülkenin doğusundaki Deyr ez tarafından desteklenen operasyonda en onay verecektir’’ açıklaması yaptı. Zor’da Hacin bölgesinde dün IŞİD’e kar az 17 IŞİD’linin öldüğünü duyurdu. ABD’nin Filistin’e yönelik yardımları kesme kararları protestoların merkezinde. Trump’tan FKÖ’ye yasak ABD yönetimi, Filistin Kurtuluş Örgütü’nün (FKÖ) Washington’da bulunan ofisini kapatma kararı aldı. Bu adım Trump yönetiminin Filistin üzerindeki baskının artırılması yönündeki politikasının bir parçası olarak değerlendiriliyor. FKÖ Genel Sekreteri Saeb Erakat, ABD yönetiminin Filistin’i cezalandırma amacıyla FKÖ’nün Washington bürosunu kapatma kararı aldığını söyledi. Erakat yaptığı yazılı açıklamada, “ABD yönetiminin, İsrail savaş suçlarına karşı Uluslararası Ceza Mahkemesi (UCM) ile birlikte çalışmayı sürdüren bizleri cezalandırmak amacıyla Washington’daki büyükelçiliğimizi kapatacağı ve Filistin bayrağını indireceği konusunda resmen bilgilendirildik. Bu, Trump yönetiminin barışa ve adalete attığı yeni bir tokattan çok daha fazlası anlamına geliyor” dedi. ABD idaresinin “UCM’ye şantaj yaptığını” da söyledi. Mduarlmi yuaşrtduımlar da “Yüzyılın Anlaşması” diye nitelendirilen ve İsrailFilistin meselesini çözüme kavuşturmayı amaçlayan bir plan üzerinde çalıştığını açıklayan Trump yönetimine, Kudüs’ün İsrail başkenti olarak tanımasının ve büyükelçiliği buraya taşımasının ardından Filistin lideri Mahmud Abbas’tan “yüzyılın tokadı” çıkışı yükselmişti. ABD yönetimi son olarak BM Filistinli Mültecilere Yardım Kuruluşu’na yaptığı mali yardımları tamamen durdurma kararı almıştı. Geçen ay ise Filistin’e yapılacak 200 milyon dolardan fazla ekonomik yardımın kesildiği duyurulmuştu. ABD, UCM’ye savaş açtı ABD, Afganistan’da konuşlu güçlerinin işlediği insan hakları suçlarına karşı kalkan olma çabasını sürdürüyor. Trump yönetimi, Afganistan’da savaş suçu işlendiği iddiasıyla Amerikan askerleri aleyhine soruşturma açılması durumunda Uluslararası Ceza Mahkemesi’nin (UCM) hâkimlerine yaptırım uygulanacağını duyurdu. Ulusal Güvenlik Danışması John Bolton’un Washington’da yapacağı konuşmanın metnine ulaşan Reuters, ABD’nin UCM’ye karşı sert pozisyon alacağını aktardı. Habere göre metinde “ABD, hem kendi hem de müttefiklerinin vatandaşlarını bu gayri meşru mahkemenin haksız yargılamasından korumak için her şeyi yapacaktır. UCM’ye yardım etmeyeceğiz, katılmayacağız. Kendi halinde ölmeye bırakacağız ki bizim için UCM zaten ölü bir durumda” ifadeleri kullanıldı. Yaptırımlar gündemde Böyle bir mahkeme açılması durumunda Trump yönetiminin hâkimlerin ve savcıların ABD’ye girişini yasaklaması, ABD’de bulunan hesaplarını dondurması hatta bu kişilerin ABD’de yargılanmaları gibi yaptırımlar getirebileceği belirtildi. Washington’ın diğer ülkelerle aranan ABD’lileri UCM’ye çıkartılmasını önleyecek bağlayıcı anlaşmalar yapma yoluna gidebileceği de kaydedildi. Bu arada, ABD’nin Taliban saldırılarının son dönemde yükselişe geçtiği Afganistan’da son 17 yıldır sahadaki duruma ilişkin yanlış bilgilendirme yaptığı iddiaları New York Times gazetesinde yer aldı. Oturuma BM Genel Sekreteri Guterres ile ABD’nin Daimi Temsilcisi Haley de katıldı. BM, yolsuzluğu konuştu ABD’nin eylül ayı dönem başkanı olduğu BM Güvenlik Konseyi (BMGK), uluslararası barış ve güvenlik oturumunda ilk kez ”yolsuzluk ve çatışmalar” konusunu görüştü. BM Genel Sekreteri Antonio Guterres, yaptığı konuşmada, yolsuzluğun çatışmaları tetikleyebileceğine ve çatışmalar arttıkça da yolsuzluğun arttığına dikkati çekti. ‘Bir trilyon dolar rüşvet’ Guterres, yolsuzluğun uluslararası barış ve güvenliği tehdit ettiğini belirterek şu ifadeleri kullandı: “Dünya Ekonomik Forumu’nun tahminlerine göre, yolsuzluğun maliyeti en az 2.6 trilyon doları ya da küresel gayri safi yurt içi hasılanın yüzde 5’ini buluyor. Dünya Bankası’na göre ise işletmeler ve bireyler her yıl bir trilyon dolardan fazla rüşvet veriyor.” C MY B
Abone Ol Giriş Yap
Anasayfa Abonelik Paketleri Yayınlar Yardım İletişim English
x
Aşağıdaki yayınlardan bul
Tümünü seç
|
Tümünü temizle
Aşağıdaki tarih aralığında yayınlanmış makaleleri bul
Aşağıdaki yöntemler yoluyla kelimeleri içeren makaleleri bul
ve ve
ve ve
Temizle