18 Mayıs 2024 Cumartesi English Abone Ol Giriş Yap

Katalog

Aylar
Günler
Sayfalar
Pazar 5 Ağustos 2018 8 haber EDİTÖR: SERKAN OZAN Brunson krizinde gerilim düşüyor. İşte ÇÖZÜM Formülü: Al Brunson’ı ver Atilla’yı Kabile devleti dişlerini gösteriyor Yüksekova’da Bedirhan bebekle annesinin can verdiği cinayetin üstünden günler geçti. PKK cephesinden nihayet bir açıklama geldi. Tedbirli bir açıklama. BBC Türkçe’nin haberine göre PKK son dönemde o bölgede saldırılar düzenlediklerini kabul ediyor ve “ancak bu olayın kendi mensupları tarafından gerçekleştirildiğinin doğrulanamadığını” ekliyor. Açıklamada bir cümle daha var: “Eğer böyle bir şey yaşanmışsa da kesinlikle yanlışlık sonucu yaşanmış bir durumdur.” Bu açıklama, PKK’nin Türklere ve Kürtlere daha kesin bir açıklama borcunu ortadan kaldırmıyor. Doğrulanamayan doğrulanmalıdır. Bir anne ve bebeğinin öldürülmesi “yanlışlıkla” nitelemesi ile geçiştirilemez. Şiddeti siyasal mücadele yöntemi olarak seçmiş bir örgüt, bu olayı (da) bir “savaş firesi” olarak tanımlayabilir. Ancak bu demokrasiyi, hukuk devletini, insan haklarını koşulsuz, “amasız, fakatsız” savunanlar için eylemin suç olduğu gerçeğini değiştirmez. Salt “suç”tan ibaret de değil. Olayın hemen ardından ülkede adeta patlayan ve yükselen “milliyetçi ve intikamcı” dalga “Bu eylem kimin değirmenine su taşıdı” sorusuna da somut ve açık seçik bir cevap veriyor. Sözünü ettiğim milliyetçi ve intikamcı dalga salt bilinci ve bilinçaltı tıka basa ırkçımilliyetçi yargılarla kirlenmiş “sokaktaki adamlar”la sınırlı değil. Ülkede devleti yönetme sorumluluğu üstlenmiş olması gereken etkili ve yetkili ağızlar da bu ilkel intikam çığlıklarına, milliyetçiırkçı çağrılara duraksamadan katıldılar, hatta başı çektiler. HHH Şu cümle bu ülkenin İçişleri Bakanı’nın ağzından çıktı: “…Bu cinayetin görmezden gelinip, üstü örtülür bir yanı yoktur. Artık hiçbirisi ne bizim operasyonlarımıza laf söyleyebilir, ne mahkemelerimize, yargılamalarımıza laf söyleyebilir...” Bakan Süleyman Soylu bunları insan hakları ihlalleri, hukuk dışı yargılama yöntemlerine işaret ederek Türkiye’yi eleştiren ülkelere söylüyor. Bakan’ın ilk cümlesine  dünyanın herhangi bir yerinde insan haklarını, demokrasiyi savunanların bir itirazı olamaz. Ancak ardından gelen cümleler ürkütücü ve irkilticidir. Bu cinayeti bahane ederek hukuk dışına çıkmış operasyonlara, hukukun ırzına geçmekten öte anlam taşımayan yargılamalara “laf söylenemez” diyen zihniyetin bir hukuk devletinde yeri yoktur. Bir kabile devletinde ise zaten bu zihniyet egemendir ve o yüzden öyle  devletlere “çağdaş devlet değil kabile devleti” denir... O sözler bir Bakan’ın, hem de devlet aygıtının zor kullanma gücünü kullanma yetkisi taşıyan İçişleri Bakanı’nın ağzından çıkmıştı. Aşağıdaki cümleler de bir milletvekilinin, yurttaşların uymak zorunda oldukları yasaları çıkaran devlet aygıtının bir üyesinin  ağzından çıktı. AKP Reisi’nin  milletvekili yapıp Meclis’e armağan(!) ettiği BBP Genel Başkanı Mustafa Destici, Yüksekova saldırısının hemen ardından konuştu: “...Türkiye Cumhuriyeti devleti bugüne kadar hep hukuk içerisinde kalarak bu mücadeleyi sergiledi. Ama şu gözüktü ki hukukun dışına çıkılması gerekiyorsa artık oraya da çıkılmalı. (...) Yani terörle mücadelede her yolun meşru olduğu bir safhaya geçmiş durumdayız...” HHH Bu sözler hukukun üstünlüğü ilkesine, demokrasinin temel ilkelerine yani çağdaş devlete vedadan başka anlam taşımıyor. Bu zihniyet, 95 yıllık Türkiye Cumhuriyeti’nin bir kabile devletine dönüştürülmesi yolunda atılan adımların somut kanıtlarıdır. Bu sözler kabile devletinin dişlerini göstermesidir. Sırıtmak için değil ısırmak için gösterilen dişler bunlar. Yunanistan Kaya’nın iadesini durdurdu Yunanistan Adalet Bakanı Stavros Kontonis’in Türkiye’ye iadesi kararlaştırılan ‘aranan teröristler listesi’ndeki Turgut Kaya’nın iadesine ret kararı verdiği bildirildi. Yunanistan resmi haber ajansı AMNA’nın haberine göre, daha önce Yüksek Mahkeme tarafından Türkiye’ye iadesi kararlaştırılan Turgut Kaya’nın iadesi Bakan Kontonis tarafından durduruldu. İnterpol tarafından hakkında tutuklama emri çıkarılan ve şubat ayında Yunanistan’a giriş yapmaya çalışırken yakalanan Türkiye Komünist Partisi/MarksistLeninist (TKP/ML) üyesi 45 yaşındaki Kaya, sığınma talebinde bulunmuştu. Kaya’nın sığınma talebi, 21 Temmuz’da Yunanistan İltica Dairesi tarafından kabul edilmişti. l Haber Merkezi Muhtemelen gelecekte tarihçiler tarafından ‘Brunson krizi’ diye anılacak olan Türkiye ve ABD arasındaki sancılı dönem, dün sabah itibarıyla yerini çözüm konusunda yeni bir mutabakat zeminine bıraktı. Henüz Ankara ve Washington arasında bir ‘el sıkışma’ olmasa da, Brunson krizinin nasıl aşılacağı konusunda bir formül yavaş yavaş şekillenmeye başladı. Bu aşamaya gelinmiş olması, iki tarafta da krizin çözülebileceği yolundaki umutları artırdı. Ancak bu tarz diplomatik krizlerde hep yaşandığı gibi, ikili ilişkiler düzelmeden önce son 24 saatte bir tık daha da gerildi. Tabir yerindeyse, iki ülke arasındaki yarım asrı aşan ittifak, son 24 saat içinde ‘öldü öldü, dirildi’. 1974 yılındaki Johnson Mektubu ve ABD silah ambargosundan bu yanda ikili ilişkilerdeki en ciddi kriz, Beyaz Saray’ın sert tutumu ve ikinci bir ambargo adımı tehdidiyle iyice derinleşti. Ankara ise geçen yıllarda Hollanda ve Almanya gibi ülkelerle yaşadığı krizlerden çok farklı bir tutum alarak kamuoyu önünde krizi tırmandırmamaya gayret gösterdi. Ve ABD Dışişleri Bakanı Mike Pompeo ve Mevlüt Çavuşoğlu arasında Singapur’da yapılan görüşmeyi takip eden 12 saat içinde karşılıklı yapılan temaslarda, olası bir çözüm formülünün kaba hatları ortaya çıkmaya başladı. Yeni formül aslında eski formül Aslında bu formül, iki ülkenin de ay lardır konuştuğu ‘Andrew BrunsonHa kan Atilla’ takasının ta kendisi. Buna göre 21 aydır Türkiye’de tu tuklu bulunan Amerikalı din ada mı Andrew Brunson’un ülkesi ne gönderilmesi karşılığında New York’taki Zarrab davasında ce za alan Hakan Atilla, Türkiye’ye gönderilecek. Zamanlama ko nusunda pazarlıklar hâlâ de vam ediyor. Hukuki statüleri farklı olsa da, iki adamın da ül kesine dönmesi, kamuoyu nez dinde ‘siyasi zafer’ olarak algı lanabilecek adımlar. Trump yöneti mi açısından kendi tabanında sem bol haline gelen papazın ülke sine dönmesi, Ankara açısından ise de falarca ‘siyasi rehine’ ola Rahip Brunson rak tanımladığı Halkbank yöneticisi Hakan Atilla’nın ‘suçlu iade anlaşması’ çerçevesinde Türkiye’ye transferi, krizi çözmek için tasarlanan birinci adım. Atilla’nın temyiz sorunu Ancak Atilla ve Brunson’un farklı hukuki statülerde olması nedeniyle bu birinci adımın eşzamanlı olması imkânsız. Atilla’nın Türkiye ve ABD arasındaki tutuklu iade anlaşmasından yararlanabilmesi için temyiz başvurusunu (ve NY savcılığının da ona itiraz başvurusunu) geri çekmesi gerekiyor. Bu en iyi ihtimalle birkaç hafta sürebilecek bir süreç. Bu durumda önce Brunson’ın bırakılması söz konusu olabilir. Ankara’nın beklentisi, Brunson’un iadesi öncesinde ABD tarafının en azından bu yönde bir açıklama yaparak Hakan Atilla konusunda kendisini bağlaması. İkinci adım ise tutuklu ABD vatandaşları ve Halkbank’a verilecek ceza konusunda karşılıklı adımları içeriyor. ABD yönetimi uzunca bir süredir devam eden müzakerelerde sadece Brunson değil, aynı zamanda Türkiye’de tutuklu bulunan diğer ABD vatandaşları ve konsolosluk görevlilerinin iadesi veya tahliyesi konusunda adım atılmasını istiyor. NASA görevlisi ve diğer ABD vatandaşları Halihazırda bu listede Türkiye’ye tatile geldiğinde FETÖ’den tutuklanan NASA mühendisi Serkan Gölge, geçen yıl tutuklanan ABD konsolosluk görevlisi Metin Topuz ve 37 yıldır ABD’nin Adana konsolosluğunda tercüman olarak görev yapan ve 15 Temmuz sonrası gözaltına alınan Hamza Uluçay var. ABD yönetimi kamuoyu önünde bu isimleri fazla tartışmasa da Singapur’daki PompeoÇavuşoğlu görüşmesinde olduğu gibi, kapalı kapılar ardından yapılan tüm temaslarda bu isimleri aynı çözüm sürecinin bir parçası olarak gündeme getiriyor. Türkiye’de son 2 yıldır devam eden OHAL döneminde kaç ABD vatandaşının tutuklandığı bilinmese de, bu rakımın 20 civarında olduğu sanılıyor. ABD konsolosluk görevlileri ve OHAL sürecinde gözaltına alınan ABD vatandaşları için düşünülen formül, geçen yıl Almanya ile yaşanan kriz sonrası Berlin’le yapılan Deniz Yücel mutabakatının bir benzeri. Kamuoyu sadece krizin Deniz Yücel boyutuna odaklansa da, gerçekte Almanya’nın talepleri arasında OHAL sürecinde ‘terörle mücadele’ gerekçesiyle gözaltına alınan 20’nin üzerinde Alman vatandaşının serbest bırakılması vardı. Bu isimler, Deniz Yücel’in Almanya’ya iadesinin öncesi ve sonrasındaki aylarda sessiz sedasız bırakıldı. Şu zamana kadar tahliHakan Atilla ye edilenler arasında Deniz Yücel dışında gazeteci Meşale Tolu da var. ABD tarafının beklentisi, aynı formülün konsolosluk görevlileri ve ABD vatandaşları için uygulanması. Halkbank’a düşük ceza Bu arada Ankara’nın da Amerikan tarafından talepleri var. Ankara, Zarrab davası sonrası ABD Hazine Bakanlığı’nın Yabancı Varlıkları Kontrolü Ofisi’nin (OFAC) sonbaharda açıklanması beklenen Halkbank cezasının ‘makul’ bir ölçekte olmasını ve Halkbank’a yönelik bunun dışında herhangi bir hukuki süreç yaşanmamasını istiyor. Hazine, ABD hükümetine bağlı ve ABD Başkanı Donald Trump’ın Halkbank’a yönelik cezanın bankanın ödeyebileceği makul bir seviyede olması konusunda adım atmaya hazır olduğu söyleniyor. Bu anlamda Ankara’nın Brunson çözüm formülünde Hakan Atilla dışında alacağı tavizlerden biri, Halkbank cezasının Türk bankacılık sisteminde kalıcı bir sarsıntıya neden olmayacak ölçekte düşük olması. Ancak Ankara’nın bir diğer talebi olan ‘Halkbank’a yönelik başka soruşturma olmaması’, iki ülke arasındaki çözüm mutabakatının bir parçası değil. Her ne kadar Türkiye, Trump hükümetinden ‘New York’taki savcılığın ikinci bir Halkbank iddianamesi hazırlamasının önüne geçilmesini’ talep etse de, ABD tarafı ‘kuvvetler ayrılığı’ prensibi nedeniyle New York’taki savcılığa herhangi bir telkinde bulunmalarının söz konusu olmadığını dile getiriyor. ABD’deki savcıların halihazırda geniş yetkilerle Başkan Trump’ın şirketleri dahil hükümetin yetkisi dışında birçok soruşturma yürüttüğüne dikkat çeken ABD’li kaynaklar, hükümetin savcılara talimat vermesinin söz konusu olmadığını söylüyor. İki ülke arasındaki mutabakat zemini, üç aşağı beş yukarı bu çerçevede şekillenmeye başladı. Brunson karşılığında Hakan Atilla’nın iadesi prensibini benimseyen Ankara, aynı zamanda Halkbank’a yönelik de makul ve düşük seviyeli bir ceza bekliyor. Bu anlamda hem Brunson, hem de daha sonraki aylarda diğer ABD vatandaşı ve konsolosluk görevlilerinin tahliyesi masada. Bu anlaşma formülü Donald Trump ve Tayyip Erdoğan’ın onayını bekliyor. Bundan sonraki adım, hafta başında atılan adımlarla müzakereden fiiliyata dökülmesi... Ankara’dan karşı yaptırım Cumhurbaşkanı Tayyip Erdoğan, ABD’nin Adalet Bakanı Ab Washington’ın papaz Brunson olayında attığı adımın stratejik ortaklığa dülhamit Gül ve İçişleri Bakanı Süleyman Soylu’ya yönelik yaptırımına kar yakışmadığını ve Türkiye’ye saygısızlık yapıldığını söyleyen Erdoğan, şı ABD’li Adalet ve İçişleri bakanlarının Türkiye’deki mal varlıklarının donduru ABD’li iki bakanın Türkiye’deki mal varlıklarının dondurulacağını açıkladı. lacağını açıkladı. Partisinin Kadın Kolları Kongresi’ne katılan Cumhurbaşkanı Tayyip Erdo ğan, ABD’nin papaz Brunson olayıyla ilgili attığı adımın stratejik ortağa ya kışmadığını söyledi. ABD’nin bu adım la Türkiye’ye karşı ciddi bir saygısızlık yaptığını kaydeden Erdoğan, “Türkiye bir hukuk devletidir. Türkiye bu hukuk devleti anlayışı içerisinde hukukun ge reği neyse bunu yapacaktır” dedi. ‘Bizimle takasa girme’ “6 kez Amerika’ya girip çıkan Halk Bankamızın Genel Müdür Muavini’ni tutuklamak suretiyle kalkıp da bizimle bir takasa girme” diyen Erdoğan, “Hu kuk neyse biz bunun yanında olduk. Sa dece bu değil, Halk Bankamıza hiçbir alakası olmadığı halde, bir bedel ödetme yoluna gitmeyi de asla doğru bulmuyoruz” ifadelerini kullandı. ABD’nin İçiş ‘HDP’YE DESTEK OLANLAR HESAP VERECEK’leri ve Adalet bakanlarına mal varlık larına el koyma mantığının mantık olmadığını vurgulayan Erdoğan, Erdoğan, ABD’nin Adalet ve İçişleri bakanlarının Türkiye’deki mal varlıklarının dondurulması için talimat verdiğini açıkladı. ‘Trump oyuna geldi’ Türkiye’nin böyle bir anlayış ve yaklaşımla terbiye edilemeyeceğini, bunun evangelist ve siyonist bir yaklaşımın ürünü olduğunu söyleyen Erdoğan, “Burada sayın Trump çok büyük bir oyuna gelmiştir. Oyun kurucuları da gayet iyi Cumhurbaşkanı Erdoğan, AKP 5. Olağan Kadın Kolları Kongresi’nde yaptığı konuşmada ayrıca, terör saldırılarında hayatını kaybeden Aybüke Öğretmen, Hatice Belgin ve 11 aylık Bedirhan bebek ile annesi Nurcan Karakaya’ya rahmet dileyerek, şehitlerin kanlarının yerde kalmadığını söyledi. Şehit yakınlarının gönüllerini ferah tutmasını isteyen Erdoğan, “Bu devlet kime şefkat göstereceğini kime de kadife eldivenin içinde demir yumruğunu indireceğini çok iyi biliyor. Parlamentoya girsinler diye onlara destek verenler de bunun hesabını verecekler. Alçaklardan katliamların hesabını muhakkak soracağız” diye konuştu. O sözlere tepki HDP kanadından Erdoğan’ın sözlerine tepki yükseldi. HDP Eş Genel Başkanları Pervin Buldan ve Sezai Temelli imzalı açıklamada, “Erdoğan, bir kez daha milyonlarca HDP seçmenini tehdit etti. Erdoğan’ın bu ifadeleri siyaseten ve hukuken kabul edilemez. HDP’nin 6 milyona yakın seçmenini ve aileleri ile birlikte 20 milyona yakın yurttaşımızı açıkça tehdit eden bu ifadelerin demokratik kültür ile alakası yoktur. Korku hükümdarlığı yaratarak ülkeyi yöneteceğini düşünenler, yanılıyorlar” denildi. HDP Grup Başkanvekili Ayhan Bilgen Erdoğan’ın sözlerine tepki göstererek, “HDP’yi öfkenin odağına koyarak gündem değiştirilmeye çalışılıyor” dedi. HDP milletvekili Meral Danış Beştaş da Twitter’dan yaptığı açıklamada, “Senin gibiler bu halkı çok tehdit etti. Hepsi geldi geçti. Sen de gideceksin. Ama bu halk hep burada olacak” dedi. l Haber Merkezi biliyor. Bu oyunu sayın Trump’un bozması gerekir” dedi. Bölgesinde yaşanan karmaşanın Türkiye’yi de etkisi altına almaması için kendi kabuğuna çekilmek yerine sorunların üzerine gitmeyi tercih ettiklerini belirten Erdoğan, “Savunma yok, taarruz” ifadesini kullandı. Diplomasi kanallarının yoğun şekilde çalıştığını kaydeden Erdoğan, yakında aklın yolundan giderek iki ülke arasında ihtilaf konularının önemli bir bölümünü geride bırakacaklarını düşündüğünü, muhataplarının en kısa sürede aklıselime döneceklerini ümit ettiğini söyledi. l ANKARA ‘Vatandaşlarımızın serbest bırakılacağını ümit ediyorum’ ABD Dışişleri Bakanı Mike Pompeo, “Türkiye, ABD’nin le ev hapsinde tutulan ABD’li rahip peo, “Türkiye, ABD’nin işbirliği içinde çaAndrew Craig Brunson meselesin lışmayı sürdürmeyi hedeflediği bir NATO işbirliği içinde çalışmayı sürdür de yaşanan gerginliğe rağmen ABD ortağıdır” ifadesini kullandı. Çavuşoğlu meyi hedeflediği bir NATO ortağı ve Türkiye’nin değerli ortaklar ol ile görüşmesinde Brunson’ın serbest bı dır” dedi. Pompeo, “Gelecek gün duğunu dile getirdi. Dışişleri Baka rakılması ve ABD’ye dönmesine izin ve lerde bunun olduğunu göreceğimi nı Mevlüt Çavuşoğlu ile görüşme rilmesi isteklerini açıkça dile getirdiğini zi ümit ediyorum” diye konuştu. sinde bu konuların gündeme geldi belirten Pompeo, ABD Dışişleri Bakanlı 51. Güneydoğu Asya Uluslar Mike Pompeo ğini ifade eden Pompeo, zorlukla ğının bazı yerel çalışanlarının da serbest Birliği (ASEAN) Dışişleri Bakanları ra rağmen yakın ve birlikte iyi çalı bırakılması gerektiğini söyledi. Pompeo, Toplantısı için Singapur’da bulunan Pom şabilen ABD ve Türkiye’nin, NATO ittifakı “Gelecek günlerde bunun olduğunu gö peo, gazetecilere yaptığı açıklamada, FE çatısında ve diğer mevzularda bir arada receğimizi ümit ediyorum.” dedi. l Ha TÖ ve PKK adına suç işlediği gerekçesiy çalışmayı sürdüreceğini kaydetti. Pom ber Merkezi C MY B
Abone Ol Giriş Yap
Anasayfa Abonelik Paketleri Yayınlar Yardım İletişim English
x
Aşağıdaki yayınlardan bul
Tümünü seç
|
Tümünü temizle
Aşağıdaki tarih aralığında yayınlanmış makaleleri bul
Aşağıdaki yöntemler yoluyla kelimeleri içeren makaleleri bul
ve ve
ve ve
Temizle