18 Mayıs 2024 Cumartesi English Abone Ol Giriş Yap

Katalog

Aylar
Günler
Sayfalar
Pazar 5 Ağustos 2018 TASARIM: SERKAN OZAN TASARIM: SERPİL ÜNAY Ters yazı Biliyorum ortalık toz duman, dolar alıp başını gidiyor, iğneden ipliğe zam var ve cari açık her gün biraz daha büyüyor. Felaket ama isterseniz biraz tersten bir okuma yapalım. Şöyle; ben diyorum ki, cari açık ne kadar büyürse ufukta güzel günler var demektir, çünkü artık sadaka olarak dağıtılan paralar suyunu çekmek üzere. Ve çok genç yaşta yitirdiğimiz değerli tiyatro adamı Sermet Çağan’ın ünlü “Ayak Bacak Fabrikası” oyunundan bir söz bu günlerde sürekli aklıma geliyor: “İnsan aç kalmaya görsün, din artık onu avutamaz.” Yani Türkçesi, daha önceki sağ iktidarların yapmadığını yapan, engellilere, yetimlere, dullara, şehit ve çok çocuklu ailelere, çocuk bakan teyzelere para yardımı yapan, hastaların ilaçlarını kolaylıkla almalarını sağlayan AKP iktidarı (bu yardımlar her sosyal devletin yapması gereken yardımlardır) para suyunu çekince bunları yapamayacak duruma gelecektir. Bu iyi bir şey mi, elbette hayır ama plansız programsız ilerleyen AKP hükümetleri, bu sosyal programın sürekliliği için hiçbir yatırım yapmadıklarından, üretime yönelik hiçbir kaygı taşıyamadıklarından onları yıllarca iktidarda tutan bu sosyal politikayı ne yazık ki, terk etmek zorunda kalacaklardır. Şimdiden bunların ipuçları görülmeye başladı. Bir ülkenin can damarını oluşturan elektrik, doğalgaz ve benzine acayip zamlar yapmak zorunda kaldılar çünkü kendi yandaşlarını zengin yapmak için şanslarına 10 yıl boyunca akan yabancı sermayeyi öyle çarçur ettiler ki, fabrikalara, eğitime ayrılacak para kalmadı. Ha bir de şu ne işe yaradığı belli olmayan, sürekli tuhaf fetvalar veren ve insanları dinden soğutan Diyanet İşleri var. Her köye, her mahalleye birer cami yaptırarak (bu camiler, cuma günü dışında bomboş, sadece yaz aylarında sıcaktan bunalanlar için uyuma yeri). O gelen paralarla ülkeyi gerçekten uçurabilirlerdi ama kendileri de artık farkındalar, yoksul halk çocuklarını doldurmak için açtıkları imam hatip okullarında gençler okumak istemiyorlar. İktidarın gözden kaçırdığı şey; çağımızın bir internet çağı olduğu ve artık bilgiye kolayca erişildiği. Yani bir tarikat reisi ben uçabilir, depremi durdurabilirim dese de, hastalanınca uçamadığı, yardımcıları tarafından taşındığını görmek herkes için mümkün! Bu arada öylesine bir okumuş yazmış düşmanlığını desteklediler ki, yoksul halk sınıfsal olarak kendine yabancı olduğundan, yaşadığı her olumsuzluğu okumuşlara yüklemeye başladı. Ama ne yazık ki, 21. yüzyıldayız ve teknolojiye, her alanda yeni makinelere, bilgisayar yazılımlarına ihtiyacımız var. Her an değişen üniversite sınavlarında 41 bin genç insanın 0 çekmesi, sadece artık onların ve ailelerinin sorunu değil, böylesine donanımsız bir genç nüfus en çok eğitim sistemini hallaç pamuğu gibi atan AKP iktidarının da sorunu. Çünkü her iktidar ayakta kalmak için yetenekli ve vizyonu olan bir insan kaynağına sahip olmak zorundadır. Görüyorsunuz, Rize’de tarikatlar özel giysileriyle biz buradayız diye kentin ortasında yürüyüş yapıyorlar ve ardından kimseleri dinlemeden yapılan karayolu, dondurulan dere yatakları nedeniyle Rize’yi sel basıyor ve AKP’li başkan “Allahım bize yardım et” diye tweet atıyor. Ve yağmur durmuyor, daha da yağıyor. “İnsanın canını Allah alır, Allah verir” diyenler, hastane kapısı önünde kuyruk oluyorlar. Elbette olacaklar ama yeri geldiğinde “ben kadın doktor istemiyorum” diye bağırmayacaklar. Ya da kurallar gereği ona reçete yazmayan doktoru darp etmeyecekler. Kısaca dostlarım para suyunu çekince iktidar da “ben nerede yanlış yaptım” diyerek düşünmeye şimdiden başladı. Gülünç olma pahasına Çin’den para dilenmek de oldukça ağır bir şey olmalı. Gelen para da kuş kadar ve kimsenin işine yaramayacak. Eh artık yandaşların vergileri affedilemez hâlâ gelecek. Hadi yasaklarla Trakya’daki tren kazası gerçeğini örttünüz ama bu kazalar artacak, yandaş müteahhitlerinizin elindeki gayrimenkuller iki üç yıl içinde, içlerinde insan almadığı ve kötü yapıldığı için birer ikişer ölü yatırımlar haline dönüşecek. Kısaca AKP iktidarı artık çok övündüğü mega projeleri yapamayacak duruma gelecek. Şu lafı çok severim “Her şerde bir hayır vardır”, bu ülke mucizeler ülkesidir ve krizlere alışık olduğundan bizi daha da belaya sokacak olan yeni gelen krizi atlatacaktır ama artık kandırma sona erecektir. Yeniden plan ve programın, üretimin değeri herkes tarafından anlaşılacaktır. Tarım ve hayvancılık yeniden baş tacı yapılacaktır. Ve gariptir, AKP iktidarı sayesinde din ve devlet işlerinin ayrılması gerektiği herkesin kafasına dank edecektir. Başı bağlı, bol makyajlı, otuz bin liralık marka çantalarıyla ciplerde dolaşan hanım teyzeler de birer birer evlerine çekilecekler. Ömrümün buna yetmesini canı gönülden istiyorum. Çünkü olacak! 5 AĞUSTOS 2018 SAYI: 33905 İmtiyaz Sahibi: CUMHURİYET VAKFI adına MEHMET Orhan Erİnç İcra Kurulu Başkanı Akın Atalay Genel Yayın Yönetmeni MURAT SABUNCU Yazıişleri Müdürü Bülent Özdoğan Yazıişleri Müdürü (Sorumlu) Haber Koordinatörü Faruk Eren Aykut Küçükkaya Dijital Medya Koordinatörü Bülent Mumay Reklam Direktörü Deniz Tufan Rezervasyon ve Planlama Koordinatörü Bülent Gürel l Görsel Yönetmen: Hakan Akarsu l Ekonomi: Olcay Büyüktaş l Dış Haberler: Mine Esen l Spor: Arif Kızılyalın l Gece: Ayça Bilgin Demir l Yurt Haberler: Selin Görgüner l Fotoğraf: Uğur Demir l Kültür Sanat: Emrah Kolukısa l Düzeltme: Mustafa Çolak Ankara Temsilcisi: Erdem Gül Güvenevler Mah. Güneş Cad. No: 8/1 Çankaya 06690 Ankara Tel: (0312) 442 30 50 İzmir Reklam Tel: (0232) 441 12 20 0530 430 74 17 Okur Temsilcisi: Güray Öz [email protected] Yayın Kurulu: Orhan Erinç (Başkan), Güray Öz (Bşk. Yrd.), Ali Sirmen, Hikmet Çetinkaya, Emre Kongar, Şükran Soner, Hakan Kara. l Muhasebe Müdürü: Günseli Özaltay l Satış Dağıtım Müdürü: Tunca Çinkaya Yayımlayan ve Yönetim Yeri: Yenigün Haber Ajansı Basın ve Yayıncılık AŞ. Prof. Nurettin Mazhar Öktel Sk. No: 2 34381 Şişli/İstanbul Tel: (0212) 343 72 74 (20 hat) Faks: (0212) 343 72 64 eposta: [email protected] Reklam Yönetimi: Yenigün Haber Ajansı Basın ve Yayıncılık AŞ. Prof. Nurettin Mazhar Öktel Sk. No: 2 34381 Şişli/İstanbul Tel: (0212) 343 72 74 (20 hat) Faks: (0212) 251 98 68 eposta: [email protected] Yaygın süreli yayın Baskı: DPC Baskı Tesisleri Hoşdere Yolu 34850 Esenyurt/İstanbul Dağıtım: Demirören Dağıtım Satış Pazarlama Matbaacılık Ödeme Aracılık ve Tahsilat Sistemleri AŞ Esenyurt/İstanbul Cumhuriyet’te yer alan haber, yazı ve fotoğrafların yeniden yayım hakkı saklı tutulmuştur. İzin alınmadan ve kaynak göstermeksizin yayımlamak Basın Kanunu gereğince hukuki ve cezai yaptırıma tabidir. İstanbul Ankara İzmir İmsak 04:14 04:04 04:34 NAMAZ VAKİTLERİ Güneş Öğle İkindi 05:57 13:16 17:08 05:44 13:01 16:51 06:10 13:24 17:12 Akşam 20:24 20:06 20:25 Yatsı 21:59 21:38 21:55 Adnan Hoca mafyasının gençken iyi okullardan derlediği bendeleri arasında doktorlar, mühendisler, akademisyenler vb. olduğu gibi bir de avukat ordusu vardır. Beni sanık olarak yargılattıkları davalara bizzat giren Ahmet Gündel, Fatih Doğan, Gülcan Karakaş, Tuğba Bal, Nihan Toklu dışında; medyada adları yayımlanan Sinem Mollahasanoğlu, Necati Özdemir, Pelin Durmuş, Ayfer Bayer, Aysu Yılmaz, Atanur Demir ve Heyam Fidan; kuşkusuz ordunun vitrin kurmayları olup, geri planda daha onlarcası çalışmaktadır. Bir davayı kaybedeceklerini anladıkları zaman, bazıları karşılarında devleti temsil eden namuslu yargıçlarla başka bir ülkenin adalet sarayında derdest edilmeleriyle sonuçlanacak bir cüretle kavgaya girmekten çekinmeyen bu avukatlar ile müvekkilleri Adnan Oktar’a yöneltilmesi gereken suçlardan çok ciddi ikisi; “adliyeleri aşırı sayıda gereksiz davayla işgal ederek devleti mali zarara uğratmak” ve “yargıyı haraç aracı olarak kullanmak” olmalıydı! Uluslararası hukukta, ota çöpe dava açanlara “litigius” denir. Türkçesiyle “manik davacı” diyebileceğimiz bu kişiler, daha şikâyet aşamasında soruşturma savcısı tarafından engellenerek yargıyı boğmaları önlenir. Ama Adnan Hoca mafyasının, ya “bana bulaşmasın” korkusuyla topu mahkemeye atan ya da bir şekilde pasifize edilen Cumhuriyet savcıları sayesinde, yalnız İstanbul Anadolu Adliyesi’nde 5 binden fazla dava açtığı söyleniyor! HHH Bu davaların yarısı, sosyal medyada çıplak popolarını, silikonla şişirilmiş memelerini bizzat yayımlayan Adnancı dişilere alaycı yorum yazanlara, bu yorumu sadece paylaşmakla yetinenlere; diğer yarısı da Adnan Oktar’ın “yüksek” şahsiyetini cid Adnancı mafyanın sindirdiği yargı! di yorum ve yazılarla konu edenlere açılır. Ezici çoğunluğu, ceza davasıdır. Oysa ceza davalarında, yargılama giderleri kamu üzerine bırakılır. Ve sanığın avukatı varsa, 2180 TL’lik maktu vekâlet ücreti de hazineden ödenir. Adnan Oktar’ın avukatları, bu ülkede binlerce masum ve düzgün insanın hayatını hapis ya da para cezasına çarptırılmak korkusuyla kararttı. Ama bu avukatlar, kedicik popoları ve çakma mehdinin olmayan onuru adına açtıkları binlerce davayla; sizin benim vergilerimiz demek olan hazineye de milyarlarca liraya mal oldu! Bu suç değil midir? Gelelim Adnancıların “hukuki” gelir kaynağı, “yargıyı haraç aracı olarak” kullandıkları vurgun tezgâhına… Cumhuriyet savcılığına şikâyet başvurusu yapıldığında, savcı soruşturmayı kabul ederse ki, Adnancıların ciddiyetten uzak şikâyet dilekçelerini reddeden cesur ve dürüst savcı sayısı yorum/haber 11 çok az dosyayı mahkemeye havale etmeden önce, tam da yargıyı eften püften davalarla boğmamak için kurulan Uzlaştırma’ya gönderir. Uzlaştırmacının amacı, zanlının müştekiye tazminat ödemesi karşılığında dosyayı kapatmaktır. Zanlı uzlaşmayı reddederse, dosya yargıya intikal eder. Kabul ederse, müştekiye istediği parayı öder ve dava açılmaz… HHH Adnancı çetenin mağdurları arasında yaygın bir söylentiye göre; haklarında soruşturma açılan çoğu kişi de Adnancı mafyayla başa çıkamayacaklarını düşünerek, kimi mahkemeye, kimi medyanın diline düşmemek için ‘uzlaştırma’ aşamasında üç bin, beş bin ne istenirse vermekte ve haklarında dava açılmasından böyle kurtulmaktadırlar. Mahkemelerde süründürülen binlerce davalı mağdur dışında, pek çok dosyada dava açılmadan uzlaşma sağlandığı düşünülürse; Adnancı mafyanın hukuki ‘uzlaştırma’ mekanizmasından da milyonlarca lira gelir elde ettiği kolayca anlaşılır! Böylesi bir tezgâh, “yargıyı haraç aracı olarak kullanmak” ve bu çok ağır bir suç değilse, ağır suç nedir? Üstelik bu tezgâh doğruysa, kimse böylesine rodajlı bir vurgunun yargı mensuplarının bilgisi haricinde çalıştırıldığını iddia edemez! Kuşkusuz çoğu korkup susmakta, bazıları da şaibelidir. Şimdi bu zaten FETÖ’nün çürütüp Adnancıların korkutmadıysa korkuttuğu yargıdan, Adnan Oktar ve mafyasının suçlarını ortaya serip cezalandırması bekleniyor… Hadi canım siz de! Ben gördüklerimi bilirim, devam gelecek haftaya. Bedelli için 12 birlik Başvuru sayısına göre ayrı celp dönemleri oluşturulacak Milli Savunma Bakanlığı’nın bedelli askerliğin uygulan pabilecek. Yaş şartını sağladığı ve hak sahibi olduğu belirlenerek başvurusu kabul edilen yü dönemleri planlıyor. Başvuru sayısı kışlaların belirlenmesine yönelik durumu da etkileyecek. Ba masına yönelik çalışma taslağına kümlüler, başvuru belgesini al zı eğitim birlikleri sadece bedel göre, başvuru sayısı doğrultusun dıktan sonra bankaya 15 bin lira li askerlik yapacaklar için ayrılır da ayrı celp dönemleri oluşturu yatıracak. Yükümlüler, bedeli ya ken bazı eğitim birliklerinde ise lacak. Ana ve ara celp dönemle tırdığını gösteren dekontu asker ara celplerde bedelli askerlik ya rinde bedelli askerlik için 12 eği lik şubelerine teslim edecek ve pacaklar silah altına alınacak. tim birliği hazırlanıyor. celp duyurusunu bekleyecek. As Planlamaya göre, Ankara, Ba Bedelli askerlikle ilgili yasanın keralma Genel Müdürlüğü’nün lıkesir, Burdur, İstanbul ve yürürlüğe girmesinin ardından planlaması sonrasında celp du Samsun’da bulunan eğitim mer gözler ayrıntılara çevrildi. Bedelli yurusu yapılacak. Bu duyurunun kezi niteliğindeki birliklerin be askerliğin usul ve esaslarıyla il ardından yoklama işlemine geçi delli askerlik yapacaklar için ha gili çalışma yapan Milli Savunma lecek. Celp duyurusunda bildiri zırlanması üzerinde duruluyor. Bakanlığı, bedelli askerliğin na len tarihte yükümlüler birlikleri Ara celp dönemlerinde bedelli as sıl ve hangi kışlalarda uygulana ne sevk edilecek. kerlik yapacakların ise Amasya, cağına ilişkin planlamalar yapıyor. Bedelli askerlikten yararlan Ayrı dönemlerde eğitim Erzincan, İzmir, Konya, Manisa, Sivas ve Tokat’taki eğitim komu mak isteyenler 3 aylık süre için Milli Savunma Bakanlığı, baş tanlıklarında silah altına alınma de başvurularını askerlik şube vuruların sayısına göre bedelli sı öngörülüyor. leri ya da edevlet üzerinden ya askerlik yapacaklar için ayrı celp l ANKARA / Cumhuriyet YÜKSEKOVA’DA BİR ŞEHİT Yılmaz’ın yeni evlendiği eşi Hülya Yılmaz, gözyaşlarına boğuldu. Hakkâri’nin Yüksekova ilçesine yaklaşık 20 kilometre uzaklıkta bulunan Çobanpınar Köyü Meskan Tepe mevkiine giden polis ekibi dönüş yolunda saldırıya uğradı. Önceki gece saat 23.00 sıralarında görevden dönen kirpi tipi zırhı aracın geçişi sırasında PKK’li teröristler tarafından yola önceden döşenen el yapımı patlayıcı infilak ettirildi. Saldırıda biri ağır, 9 özel harekât polisi yaralandı. Olayda kullanılan patlayıcı miktarının yaklaşık 78 ton ağırlığında olduğu ifade edildi. Yaralı polislerden durumu ağır olan 26 yaşındaki Recep Emre Yılmaz dün sabah şehit oldu. Şehit Yılmaz, Hakkâri Dağ ve Komando Tugay Komutanlığı’nda düzenlenen törenin ardından memleketi Gaziantep’in Nizip ilçesinde toprağa verildi. Yılmaz’ın 2 kardeşinden birinin de Şanlıurfa’da polis memuru olduğu öğrenildi. Yılmaz’ın yeni evlendiği, bir ay sonra düğün yapmaya hazırlandığı öğrenildi. Tarih öğretmenliği bölümünden mezun olan Yılmaz’ın iki yıldır polislik yaptığı belirtildi. l Haber Merkezi KİM KİME DUM DUMA BEHİÇ AK [email protected] ÇİZGİLİK KAMİL MASARACI [email protected] Limitleri yine aştık “Dünya Yetmez”, 1999 yılı yapımı James Bond serisinin 19. filmiydi. Hareketli, seyirlik bir filmdi. Gerçi, filmde dünyanın neden yetmediğini, neye yetmediğini pek anlayamamıştık. “Aslında yeter” demişti bir arkadaşımız, “Dünya hepimize faza fazla yeter. Bütün ihtiyaçlarımızı karşılar. Fakat bu açgözlülük yok mu… Bu tüketim çılgınlığı, tek derdi kârını maksimize etmeye çalışan bu kapitalist sistem. Sorun bu.” Dünya bize sahiden de yetmiyor. Küresel Ayak İzi Ağı’na göre (Global Footprint Network) 1.7 dünyaya ihtiyacımız varmış. Doğanın 2018 için bize sunduğu tüm kaynakları 1 Ağustos itibarıyla tüketmişiz. Yılın geri kalanını bir sonraki yıldan ödünç alacakmışız. Oysa Limit Aşım Günü, 2015 yılında 13 Ağustos’tu. Tarih her yıl biraz daha öne çekiliyor. Peki, ne olacak? Yüzyılın ortalarına doğru iki dünyaya ihtiyaç duyabiliriz. Fakat ikinci bir dünya yok. Bu dünyanın benzerini bile henüz keşfedemedik. Keşfetsek de ne değişecek. Bu tüketim çılgınlığından kurtulmadıkça oraları da tüketeceğiz. 1.7 dünyaya ihtiyacımız var derken bu sayının dünya ortalaması olduğunu vurgulamak gerek. Her ülkenin kaynak kullanım hızı farklı. Bu yüzden “Limit Aşım Günü” ulusal bazda ciddi değişiklikler gösteriyor. Türkiye’nin ulusal limit aşım günü bu yıl 11 Temmuz’du. Türkiye’nin 1.9 dünyaya ihtiyacı var yani. Dünya bize de yetmiyor. Peki, Amerika? Onlar sanki 5 dünya varmış gibi yaşamışlar. Limitleri en fazla aşan ülke ABD. Avustralya 4.1, Güney Kore 3.5, Rusya 3.3, Almanya ve İsviçre 3, İngiltere 2.9, Fransa ve Japonya 2.8, İtalya 2.6, İspanya 2.3 ve Çin 2.2 dünya varmış gibi yaşamışlar. Nereye kadar? Kaynakları sınırlı bir dünyada sınırsız bir tüketim olabilir mi? Dünya nüfusu bugün yaklaşık 7.6 milyar. Yüzyılın ortasına geldiğimizde dünyadaki insan sayısı iki ya da üç milyar artmış olacak. Bugün dünya bize yetmezken, o zaman ne yapacağız? Limit aşım verileri ülkelere göre nasıl farklılık gösteriyorsa, ülkelerin zengin ve fakir bölgelerine göre de farklılık gösteriyor. Peki, ya kişisel tüketimimiz? Akla elbette Oxfam Raporu geliyor. 8 kişinin serveti 3.6 milyar insanınkine eşit. “8=3.6 milyar” denklemini çözmek gerekmez mi? Dünyanın en varlıklı yüzde 1’lik kesimi 2017’de yaratılan küresel servetin yüzde 82’sine sahip. Dünyada milyarderler patlaması yaşanıyor. Milyarder sayısı 2043’e ulaşmış. Ne diyor Oxfam’cılar: “Milyarder patlaması gelişen bir ekonominin işareti değil, başarısız bir ekonomik sistemin belirtisidir.” Bu milyarderlerin “Ekolojik ayak izi” kimbilir ne kadardır? İnternetten “www.worldometers.info/tr/” adresinden “gerçek zamanlı” dünya istatistiklerine bakıyorum. Dünyada aç insan sayısı 829 milyon. Oysa dünyada aşırı kilolu insan sayısı 1 milyon 662 bin. Dünyadaki obez insan sayısı 710 milyon. Peki 829 milyon insan neden aç? Neden her gün 18 bin kişi açlıktan ölüyor? Dünyada limitleri en çok aşan ülke ABD ya… Sadece ABD’de obezitenin sağlığa günlük maliyeti 311 milyon dolar. ABD’lilerin kilo kaybetmek için harcadıkları para da günlük 109 milyon dolar. Oysa bu paralar, dünyadaki açları fazlasıyla doyurur. İklim krizi, insanlık tarihinde karşı karşıya olduğumuz en büyük kriz. Dünya devletlerinin başkanları bir araya gelip bu krizi neden çözmüyorlar? Dünya ısınıyor. Yangınlar, sıcaklık artışlarından kaynaklanan ölümler... Tüm bu yaşananların nedenin iklim krizi olduğu medyada pek yer almıyor. Neden? Fosil yakıt kullanmaya devam ediyoruz. Oysa dünya yenilenebilir enerji kaynaklarına yönelse… Nüfus artışı devam ediyor. Ormanlar yok oluyor. Biyoçeşitlilik hızla azalıyor. Denizler plastik çöplüğü. Okyanuslar asitleniyor. Balık varlığı azalıyor. Dünya çölleşiyor. Tatlı su sıkıntısı ne olacak? Ne diyordu Kızılderili atasözünde: “Yeryüzü bize atalarımızdan miras kalmadı. Biz onu çocuklarımızdan ödünç aldık” Çocuklarımıza bıraktığımız miras bu mu? C MY B
Abone Ol Giriş Yap
Anasayfa Abonelik Paketleri Yayınlar Yardım İletişim English
x
Aşağıdaki yayınlardan bul
Tümünü seç
|
Tümünü temizle
Aşağıdaki tarih aralığında yayınlanmış makaleleri bul
Aşağıdaki yöntemler yoluyla kelimeleri içeren makaleleri bul
ve ve
ve ve
Temizle