18 Mayıs 2024 Cumartesi English Abone Ol Giriş Yap

Katalog

Aylar
Günler
Sayfalar
Pazar 5 Ağustos 2018 haber Enis’in isyanıOYABERBEROĞLU: EDİTÖR: ALPER İZBUL TASARIM: FUNDA YAŞAR ER 5 adaletsizliğe Eşi Enis Berberoğlu’nun 14 aydır ‘tecritte ve siyasi rehin’ olduğunu söyleyen, Yargıtay 16. Ceza Dairesi’nin verdiği kararın ardından ailesi ve avukatları ile görüşmeme kararını ‘kendisini ekstra tecride SİNAN TARTANOĞLU yasi rehin Enis. Suç yok, tutukluluk var. Anayasa açık ama uygulanmıyor. Maalesef siyasi iklimin yargı üzerinde etkisini kendi örneğimizde de yaşıyoruz. Yüksek yargı, bağımsız, tarafsızca adil karar versin artık. Ken İykoinldcai kitap aldı’ sözleri ile anlatan Oya Berberoğlu, “Yüksek yargı, bağımsız, tarafsızca adil karar versin artık. Kendi içinde hata ve eksiklikleri düzeltsin. Ben umudumu koruyorum. Kendi çapımda yüksek yargı önünde, TBMM’de sesimi, feryadımı duyurmaya, hak arayışımı sürdürmeye devam ederim. Temel insan hakları için protestomu yaparım” dedi. Berberoğlu, eşinin durumu ile Tayyip Erdoğan’ın siyasi yasa di içinde hata ve eksiklikleri düzeltsin. Bu ülkeye daha fazla hukuk ayıbı yaşatılmasın. Hak ihlalleri olmasın” ifadelerini kullandı. ‘Kendisine ekstra tecrit’ Oya Berberoğlu, Enis Berberoğlu’nun Yargıtay 16. Ceza Dairesi’nin milletvekili dokunulmazlığını seçildiği için yeniden kazandığını reddetmesi karşısında aldığı eylem kararını “kendini eks OBCYabbvekoydeüüeieiratlztrzllabıtüaieaarBckiepr.etnraiekreiYt.vankoeraSralidb.i’eğbnnzokŞee,klıldınuneunrBçe“bo’ırnneİstaikağnuyaınlsrihıilrnanşanueiaYzcıhl,ysMarodai,Edortkglıasndğaarüiileti”ytuırsçpatek“adğüiipSeprsyeundiniaezddcigb”sğaüia.öiirndkrüiiatşap ğının benzediği yönündeki yorumla tra tecrite alma” olarak değerlendirdi. ra da “TBMM’de çoğunluk AK Parti’de. Berberoğlu, “Onun açısından da ken Enis’i hapisten Meclis’e taşımak di açımızdan da üzüldüm, o da üzgün niden vekil seçildiğinden, anayasanın lem de sayılmaz. Kendi çapımda yük TBMM’ye düşer” karşılığını verdi. dü ama yapmak istedi protestosunu, ilgili maddeleri gereği başvuru yapa sek yargı önünde, TBMM’de sesimi, Oya Berberoğlu, eşi Enis Berberoğlu hak verdim tabii. Yargının hâlâ adil bir rız, ama umarım Yargıtay’da çözülür, feryadımı duyurmaya, hak arayışımı ile birlikte, iki buçuk yıldır yaşadıkla karar vermemesi haklı olarak Enis’i ve iş uzamasın artık” diye konuştu. sürdürmeye devam ederim. Temel in rı süreci anlattı. Mahkemelerin aldığı kararlar karşısında, eşinin ve kendisi bizleri isyan ettirdi. Tekti, sadece ziyaretine gelen vekiller, avukatları ve ai ‘Yanlış deme hakkım var’ san hakları için protestomu yaparım” sözleri ile anlattı. Berberoğlu, “Yasa nin aldığı kararları değerlendirdi. Kız lesiyle görüş hakkı vardı. O görüşleri Anayasa Mahkemesi’nin eşi hak ma, yürütme, yargı kuvvetler ayrılı larının, ailesinin, arkadaşlarının iki buçuk yılda kendilerine büyük des de kapattı, kendini ekstra tecride almış oldu. Zor bir karar ama haklı. Yeter ar kında verdiği kararı da değerlendiren Berberoğlu, yüksek mahkeme ğı ilkesi korunmalı, saygılı olunmalı, yargı üzerinden el çekilmelidir” dedi. tek verdiklerini aktaran Berberoğlu, “Eskiyeni siyasetçilerden, eski adalet, içişleri ve dışişleri bakanlarından, eski TBMM başkanlarından, iş insanlarından, eski bürokratlardan, gazeteci, yazarlardan, bazı milletvekili arka tık, yetti gari demek geliyor içimden. Bizim ne FETÖ ne PKK gibi terör örgütleriyle zerre ilgimiz yoktur. Biz demokrasi aşığı, gazeteci, iyi insanlarız. Gerçekler adaleti, adalet de mutluluğu getirir” dedi. ye başvurunun seçim kararı alınmadan, eşi yeniden seçilmeden, yeniden dokunulmazlık kazanmadan yapıldığına dikkat çekti. Berberoğlu, “Şaşırdım. O başvurumuz on dört ay önceki başvuruydu. Seçim gündemde yoktu. ‘Koru’ya katılıyorum’ daşlardan başından beri hep dayanışma, destek gördüm, unutamam. Ça ‘Umudumu koruyorum’ Ama o başvuruyu yeni karara bağladılar. Yanlış deme hakkım var, Anayasa Fehmi Koru’nun, Enis Berberoğlu ile ilgili yazısında “Erdoğan’ın ‘si ba gösteren CHP’li milletvekili arka Eşinin dokunulmazlık hakkının Mahkemesi’nin kararı da hukuki ola yasi yasaklı’ olmasına yol açan, an daşlara da çok teşekkür ederim. Avu elinden alınması ile ilgili itirazın rak yanlış, tüm hukukçular bunu söy cak ona özel yasal ve siyasi dü katlarımıza, desteklerini esirgemeyen tüm hukukçulara da teşekkür ediyorum” dedi. Eşinin yargılanmasının 89 ay sürdüğünü, 14 aydır da tutuklu olduğunu anımsatan Berberoğlu, “Tecritte, si Yargıtay’da olduğunu söyleyen Berberoğlu, “Önümüzdeki günlerde 17. Ceza Dairesi’nde görüşülecek herhalde. Ben umudumu koruyorum, yargı kendi içinde hataları düzeltir. Aksi olursa o zaman, Anayasa Mahkemesi’ne, ye lüyor” ifadelerini kullandı. ‘Feryadımı duyuracağım’ Berberoğlu; eşinin aldığı eylem kararının ardından, kendi aldığı kararları da “Yapacaklarım aslında tam ey zenlemeler sonucu Meclis’e girip başbakanlığı üstlenmesiyle düzeltilen hukuki yanlışlığın tekrarlandığını düşünmeden edemiyorum. Erdoğan’a reva görülen bir hukuki yanlıştı, şimdi Berberoğlu’nun muhatap edildiğinin de ondan pek Gözler: Dokunulmazlık teorisine aykırı farkı yok. Berberoğlu’nu hapisten Meclis’e taşımak AK Partililere yakışır” ifadelerini kullandığını anım Oya Berberoğlu, Anayasa Hukuku Profesörü Kemal Gözler’in Enis Berberoğlu hakkında Yargıtay 16. Ceza Dairesi tarafından verilen karara ilişkin değerlendirmesine dikkat çekti. Dairenin kararını “fevkalade problemli” olarak değerlendiren Gözler, “Her seçimde yasama dokunulmazlığı tekrar başlar. Her seçim, devam eden yasama dokunulmazlıkları nı sıfırlar ve yenilerini başlatır. Berberoğlu, tüm diğer milletvekilleri gibi, 24 Haziran 2018 seçimleriyle milletvekili seçilerek yasama dokunulmazlığını kazanmıştır. (...) 26’ncı yasama döneminde yasama dokunulmazlığını ortadan kaldıran bir sebep, 27’nci yasama döneminde geçerli olamaz. 26’ncı dönem için geçerli olan bir sebeple, bir milletvekilinin 27’nci dö nemde de yasama dokunulmazlığının sağladığı korumadan mahrum bırakılması, anayasa hukukunda geçerli olan yasama dokunulmazlığı teorisinin bütün temellerinin altüst olması anlamına gelir. Eğer böyle bir şey mümkün ise, Yargıtay 16. Ceza Dairesi’nin yasama dokunulmazlığı teorisini yeniden yazması gerekir” ifadelerini kullandı. l ANKARA satmamız üzerine de Berberoğlu, “Katılıyorum Koru’ya. Enis zaten siyasi yasaklı değil. Hakkında kesinleşmiş hüküm yok, yeniden vekil seçildi. TBMM’de çoğunluk Ak Parti’de. TBMM Başkanı Sayın Binali Yıldırım’ın Meclis’te bu konuyla alakalı bir çalışma başlattığını basında okudum” diye konuştu. Ceyla‘nTonlegraeBdaey?k’ al serbes‘Mt beıhradkiıBlsoınz’AKCNEUNZMETLAOERPRTLİEA6SN9İD7.I ‘F OTH3U3AR2FM’TNAACSSİII’NIN Katı Olan Her Şey... Rejimin değiştiğinden, devletin de buna göre yeniden yapılandırıldığından söz ediliyor. Konu üzerinde ısrarla durmamızın ya da durulmasının nedeni yurttaşların devlet karşısındaki konumunu açıklığa kavuşturmak içindir. Çünkü bilindiği gibi devlettoplum, devletyurttaş ilişkisi ancak devletin sınıflar karşısındaki konumunun ışığında anlaşılabilir. HHH Devletin yeniden yapılandırılması, somut olarak her gün yayımlanan kararnamelerle kendini gösteriyor; bunları yukarıdaki bakış açısıyla irdelemeye, bireyintoplumun yeniden yapılandırılan devletle ilişkisini, kararnameler, yasalar karşısındaki konumunu anlamaya çalışıyoruz. Bu önemlidir, çünkü devletin yeni yapısı, biçimi yurttaşların haklarını, sınıfların karşılıklı ve devletle ilişkisini de belirliyor. HHH Nasıl bir devlet yapısı ile karşı karşıyayız? Yurttaşlar öncelikle bu sorunun yanıtını bilmek, bulmak isterler. Genel olarak devlet teorileri devletin sınırlayıcı, baskıcı karakterinin tanımın olmazsa olmaz çizgisi olduğunu kabul ederler. İster liberal ister Marksist olsun teori, bireyin devlet karşısındaki konumu, sınırlar ve o sınırların nereye kadar zorlanabileceği sorusu ile ilişkilidir. HHH Günümüzde fazlaca tartışma konusu olmayan, kabul gören gerçek, devletin her koşulda egemen sınıfların aracı olduğu, sınıflar içi ve arası ilişkileri düzenleme amaçlı “görece özerkliğinden” söz edilse bile bu özerkliğin geçici, sınırlı olduğudur. Peki bizim yeniden yapılandırıldığından söz ettiğimiz devlet bu açıdan nasıl bir devlettir? Karmaşık bir konu değil; devleti yeniden yapılandıranların, yönetenlerin sık sık söylediği gibi ilişki klasik çerçevenin içindedir, veciz bir ifadeyle, olağanüstü haller grev olmasın diyedir, “görece özerklik” sanıldığından daha dardır. HHH Görece özerkliğin yeniden yapılandırmadaki anlamı ise, belirli sermaye kesimlerinin yeniden yapılandırma karşısındaki tutumuna göre davranılacağını, bunun bir anlamda “yasallık” kazanacağını göstermesidir. Kısacası çizilen çerçeve farklı sermaye guruplarına “yol” gösteriyor. Bu konuda rejimin gereksinimlerinin yönlendirici, etkin olduğunu, örneğin medya üzerinde etkili sermaye grubunun çok da kolayca tasfiye edilebildiğini gördük. Belirli sermaye gruplarına ise kapı ardına kadar açılıyor. Bunun nedeni yeni devletin kendisiyle ilişkisi konusunda kuşku duymayacağı bir sermaye kesimine olan gereksinimidir. HHH Peki yeni devletin öteki sınıflar, halk sınıfları ile ilişkisi nasıl olacak, nasıl biçimlenecek? “Bekleyelim görelim” diyenler var ama konu tartışma konusu olabilecek kadar karmaşık görünmüyor. Devletin sınırlayıcı, baskıcı karakteri olağanüstü hal yöntemlerinin kalıcılaştırılması ile en çok bu kesimler üzerinde önceki dönemlere göre daha ağırlaşmış olarak kendini gösterecektir. HHH Batı ülkelerinde baskının “demokratik ikna” yöntemiyle kendini kabul ettirdiğini biliyoruz. Türkiye’de ise hayatın baskı ve zorun kurumsallaşması yöntemiyle “katılaştırıldığına” tanık oluyoruz. Karşımızda kendine belirli hedefler koymuş, bu hedefleri temel hak ve özgürlükleri sınırlayarak gerçekleştireceğini ilan eden, bir zamanlar literatürde de farklı bir kapsamda adı geçmiş “işletmeci devlet” tanımına özenen bir rejim var. HHH Farklı siyasal kümelenmelerden, partilerden başlayarak, halk sınıflarının da her gün biraz daha devletle ilişkisini somutlaştırması, kendine çizilen alanın darlığının, sınırlılığının bilincine varması beklenebilir. Evet doğru, şimdi her şey “katılaşıyor”, ama tarihsel gerçek, donmuş ilişkilerin uzun boylu yaşayamayacağı, katı olan her şeyin sonunda buharlaşacağıdır. Cumartesi Anneleri, gözaltında kaybedilen yakınlarının akıbetini öğrenmek ve sorumluların yargılanması talebiyle, dün 697. kez Taksim Galatasaray Meydanı’nda bir araya geldi. Bu haftaki eylemde 14 yıl önce evinden tatile gitmek için çıkan ve bir daha haber alınamayan Tolga Baykal Ceylan’ın akıbeti soruldu. Tolga Baykal Ceylan’ın annesi Kadriye Baykal, “Ben anayım, sorumluları insafa davet eden bu sesimde ne kin ne de nefret var. Benim sesim de yeri göğü inletecek güçte sessiz bir ah var sadece” diye konuştu. CHP İstanbul milletvekili Sezgin Tanrıkulu ise her hafta berbat bir yargı uygulamasıyla karşı karşıya kalındığını belirterek, “Ankara’da 10 Ekim katliamının son duruşması yapıldı. Kamu görevlileri yargı önüne çıkmadı. Hepimizin ve kamuoyunun gözünü boyamak içinde yargı müdahillerin, müştekilerin ve sivil toplum örgütlerinin bütün taleplerini dışlayarak sonuçlandı. Ama biz biliyoruz ki bu katliam devlet gözetiminde adeta izin verilerek koridor şeklinde yolları açılarak gerçekleşmişti. Bu karar hiçbir zaman bizim içimizdeki adalet duygusunu tatmin etmeyecek ve biz gerçek canilerin ve onların suç ortaklarının yargılanacağı güne kadar da mücadeleye devam edeceğiz” dedi. Basın metnini okuyan Cumartesi Anneleri’nden Meryem Bars, “24 yaşındaki üniversite öğrencisi Tolga Baykal Ceylan tatil amacıyla gittiği İğneada’dan bir daha geri dönemedi. Tolga Baykal Ceylan nerede? Sorumuzu cevaplayın” dedi. l İSTANBUL/Cumhuriyet İ nsan Hakları Derneği (İHD) İstanbul Şubesi Hapishane Komisyonu 332’nci hafta ‘F Oturması’nda tutuklu hasta Mehdi Boz’un durumuna dikkat çekmek için dün Galatasaray Meydanı’nda bir basın açıklaması gerçekleştirerek eylem yaptı. Elazığ T Tipi Kapalı hapishanesi’nde tek kişilik hücrede yatırılan ve kanser teşhisi konulan tutuklu hasta Mehdi Boz’un sağlık durumunun kötü olduğunu belirterek tedavi hakkının engellendiğini ifade eden İHD üyesi Taylan Bekir “Mehdi Boz götürüldüğü her hastanede hasta mahpus koğuşu olmadığı gerekçesiyle geri çevriliyor. Tiroit bezi kanseri, KOAH, prostat, böbrek ve mide rahatsızlığı olan Mehdi Boz’un tedavisi için başta Sağlık Bakanlığı olmak üzere ilgili tüm kurumların gereken adımları bir an evvel atmasını istiyoruz. Mehdi Boz’un tedavisi acilen başlatılmalı ve sağlığına kavuşması için derhal, koşulsuz serbest bırakılmalıdır” ifadelerini kullandı. Hasta tutuklu Mehdi Boz’un ailesiyle telefonla görüşme talebinin 4 aydır hukuksuz bir şekilde engellendiğini dile getiren Bekir, “Mehdi Boz’un avukatı Hasan Akkuz verilen disiplin cezaları ve görüş yasakları ile 2 aydır müvekkilinden haber alamıyor. Bizler Mehdi Boz gibi hapishane koşullarında sağlık sorunlarıyla baş etmeye çalışan ve tedavileri çeşitli gerekçelerle engellenen tüm hasta mahpusların yanında olacağız” diye konuştu. l İSTANBUL/Cumhuriyet Tanal: Erdem’le görüşme talebim yine reddedildi CHP İstanbul Milletvekili Mahmut Tanal, Twitter hesabından yaptığı açıklamada, tutuklu CHP’li Eren Erdem ile görüşme talebinin bir kez daha reddedildiğini açıkladı. Tanal’ın konuya ilişkin paylaşımları şöyle:“1Bugün arkadaşımız Eren Erdem ile görüşme talebi dilekçem ikinci kez reddedildi. Konuya ilişkin geçtiğimiz günlerde Adalet Bakanlığına idari işlemin iptali içerikli dava açmıştım. 2Aynı uygulama hala devam ediyor. Burada iki milletvekilinin bir araya gelmesinde tehlike oluşturacak şey nedir? Ziyaretim hangi gerekçeyle engelleniyor? Tehlike Mahmut Tanal mı?” l Haber Merkezi C MY B
Abone Ol Giriş Yap
Anasayfa Abonelik Paketleri Yayınlar Yardım İletişim English
x
Aşağıdaki yayınlardan bul
Tümünü seç
|
Tümünü temizle
Aşağıdaki tarih aralığında yayınlanmış makaleleri bul
Aşağıdaki yöntemler yoluyla kelimeleri içeren makaleleri bul
ve ve
ve ve
Temizle