23 Mayıs 2024 Perşembe English Abone Ol Giriş Yap

Katalog

Aylar
Günler
Sayfalar
Cuma 17 Ağustos 2018 EDİTÖR: ŞEHRİBAN KIRAÇ TASARIM: SERPİL ÜNAY çYialebsainnci ıytuarhtvtialdşeçneçkıekcıyeokr Kurları düşürmek için atılan adımlar dolar/TL’yi 6’nın altına çekse de faizlerde sert çıkışa yol açtı. Merkez’in faize müdahale etmemesi algıyı bozdu, bedeli halk ödeyecek Kurları düşürmek için atılan adımlar dolar/TL’yi 6 sevi neden olan faktörler arasında enflasyon ve işsizlik beklentilerinin yüksel yesinin altına çekse de fa mesi bütçe ve cari işlem izlerde sert yükselişe yol açtı. Merkez Bankası’nın politika faizine zamanın PELİN ÜNKER ler dengesinin bozulması ve resesyon beklentisinin yükselmesi yer alıyor. da müdahale etmemesi yatırım Faizlerdeki yükseliş karşısında cının Türkiye algısını bozar değer kaybeden tahvillerden çı ken, kuru düşürmek için atılan kış artıyor. adımlar piyasa faizlerine zirve yaptırdı. iki yıllık faiz yüzde 28 Bilançolar bozulacak seviyelerine geldi. Faizlerdeki Faizlerdeki artışın risk prim yükselişin banka maliyetlerini lerini (CDS) yükselteceğine artırarak kredi faizlerine yansı dikkat çeken analistler, bunun ması bekleniyor. da yurtdışından alınacak kre Merkez Bankası’nın swap dilerin faizlerini yükselterek hamlesi sonrası kurda 5.75 se borç çevirmeyi zorlaştıracağı viyesine düşüş görülürken tah nı belirtti. vil faizleri yüzde 28’e yüksel Buna göre borçları çevirirken di. Analistlere göre faizlerde yüksek faiz ile borçlanılacağın ki yükselişte swaplar dışında dan, faiz giderleri artacak ve Türk tahvillerindeki çıkış et şirketlerin bilançolarında bo kili oldu. Teoride bu yükselişe zulma ihtimalleri artacak. Kurdaki düşüşü ABD yavaşlattı BDDK ve TCMB’nin attığı adımlar, AB ile ilişkilerin güçleneceği öngörüsü ve Katar’dan Türkiye’ye yatırım yapılacağının açıklanmasıyla birlikte dolar/ TL’de düşüş haftanın dördüncü gününde sürerken, ABD’nin yeni yaptırımlar hazırladığını açıklaması kuru yeniden 5.86’nın üzerine yükseltti. Güne 6 civarında başlayan dolar/TL, Hazine ve Maliye Bakanı Berat Albayrak’ın açıklamalarıyla birlikte 5.70’in altını test ettikten sonra akşam saatlerinde 5.77 seviyelerinden işlem görüyordu. ABD Hazine Ba kanı Steven Mnuchin, “Türkiye Brunson’ı bırakmazsa yeni yaptırımlar hazır” dedi. Bloomberg’e göre Trump, kabine toplantısında Türkiye’nin iyi bir dost olmadığının ortaya çıktığını belirtti. Kur yeniden 5.86’yı geçti. Saat 22.30 sıralarında kur 5.8281 seviyesine geldi. Reuters verilerine göre bir hafta vadeli swap faizleri önceki gün sert yükselişle yüzde 36’yı geçti. Dün yüzde 29 civarına geldi. İki yıllık gösterge tahvilin bileşik faizi ise yüzde 28.29’a yükseldikten sonra dün yüzde 17.82’den kapandı. Enflasyon 20’yi aşacak Ekonomist Haluk Bürümcekci, kur şokunun ardından kurun hangi seviyede dengeleneceğinin henüz bilinmediğini vurgulayarak faizlerdeki yükselişin en önemli etmenlerden birinin bu olduğunu söyledi. Kurlardaki yükselişin enflasyona yansıyacağını belirten Bürümcekci, “Enflasyonda yüzde 20’lere doğru bir gidiş eylülde görülebilir” dedi. Bürümcekci, piyasa faizlerindeki yükselişteki diğer etmenleri şöyle sıraladı: n Merkez Bankası haftalık depo açmayarak kur takası işlemlerinde yüzde 19.25’e doğ ru piyasayı yükseltti. Haftalık repo faizi yüzde 17.75 ile bunun altında. Eski sıkılaşmaya geri döndük. Bu adım gelince gerekirse daha da sıkılaştırılabilir beklentisi oluştu. Faiz artırımı da fiyatlamaya giriyor. n BDDK’nin swap kararı en önemli etmenlerden biri. Yabancının TL borçlanması çok zorlaşıyor. Swap piyasasında faizler çok yükseldi. Bir aylık yüzde 30’lara çıktı. Bu Türk bankalarının çok kullandığı bir piyasa ve maliyetler çok arttı. n Hazine borçlanmalarında vadeyi kısalttı. Yeni açıklayaca ğı programda da farklı stratejilere yöneleceğini duyurmuştu. 10 yıllık tahvil ihalesi bir süre daha açılamayacak gibi. n Swap piyasasının yükselmesi, yabancıyı TL fonlayamadığı için tahvilde tutuyor ve bunu satmaya zorluyor. İki yıllık faizi 30’dan fonlamıyor. Bankaların maliyetlerinin arttığına işaret eden Bürümcekci, “Bu maliyetleri kredi ve mevduat faizlerine yansıtmak zorundalar. Bu da reel seköre yansıyacak. Büyümeyi yavaşlatacak bir etmen olacak. Atılan adımların bir bedeli var” dedi. Yurttaş dövizi bozdurmadı Cumhurbaşkanı Recep Tayyip Erdoğan’ın döviz bozdurma çağrısı karşılık bulmadı. Yurtiçi yerleşiklerin kıymetli maden dahil yabancı para mevduat ve fonları Cumhurbaşkanı Tayyip Erdoğan’ın 3 Ağustos’ta yaptığı TL’ye dönüş çağrısı sonrası 10 Ağustos ile biten haftada yaklaşık 1.3 milyar dolar artışla 159.9 milyar dolar oldu. Artışın büyük bölümünü kurumların işlemleri oluşturdu. Merkez Bankası (TCMB) verilerine göre, 10 Ağustos ile biten haftada bireylerin yabancı para cinsinden mevduat ve fonları 120 milyon dolar artışa 91.6 milyar dolar olurken; kurumlarınki yaklaşık 1.1 milyar dolar artışla 68.3 milyar dolara yükseldi. Dolar/TL geçen hafta 5.1’li seviyelerden 7 seviyesine kadar yükselmişti. Erdoğan 3 Ağustos’ta “yastık altındaki dövizlerinizi altınlarınızı çıkarın, bunları TL ve nakde dönüştürün” çağrısı yapmıştı. ‘Tasarrufa odaklanmalıyız’ TL’deki değer kaybını değerlendiren Türk Ekonomi Bankası (TEB) Genel Müdürü Ümit Leblebici; “Hükümet bir planla geliyor, tasarruf ve bütçe disiplini diyor. Bizim buralara odaklanmamız lazım. Türkiye cari açığını tasarruf ile düzeltmeli” dedi. “Spekülatif bir atak yaşadık. Fiyatlar anormal seviyelere gitti. Adeta bir köpük oluştu” yorumunda bulunan Leblebici, “Bu tür kur ataklarında uygulanması gereken bir kural seti var ve o uygulandı. Sistemin ihtiyacı olan likidite sağlandı ve normale dönüldü” değerlendirmesinde bulundu. l Ekonomi Servisi Ümit Leblebici Katar ev İçİN geldi! Gerilen ABD ilişkilerinin ardından hükümetin sermaye çekmek için yöneldiği Katar’ın 2005’ten bu yana Türkiye’ye yaptığı yatırım 1.7 milyar dolarda kalıyor PELİN ÜNKER Katar’ın Türkiye’ye yapacağını duyurduğu 15 milyar dolarlık yatırımın ardından gözler Türkiye’deki doğrudan yatırımlara çevrildi. Verilere göre Türkiye’deki konut pazarına büyük ilgi gösteren Katarlılar doğrudan yatırımlarda diğer ülkelerin oldukça gerisinde kalıyor. Türkiye’ye yapılan doğrudan yatırımlarda ilk beş Hollanda, ABD, Avusturya, İngiltere ve Lüksemburg diye sıralanıyor. Katar listede ancak 18. sırada kendine yer bulabiliyor. Merkez Bankası’nın ödemeler dengesi verilerine göre 20052018 yılları arasında Türkiye’ye Hollanda’dan 25.9 milyar, ABD’den 11.4 milyar, Avusturya’dan 10.4, İngiltere’den 9.7, Almanya’dan 9.3, İspanya’dan 9.1, Belçika’dan 8.4, Fransa’dan 6.8, Yunanistan’dan 6.7 milyar dolarlık doğ 1109 konut aldılar Türkiye İstatistik Kurumu verilerine göre Katarlılara OcakTemmuz 2018 arasında 271, 2017 genelinde 305, 2016’da 256, 2015’te 277 konut satıldı. Buna göre Katarlıların son dört yıl içinde Türkiye’den aldığı konut sayısı 1109 oldu. rudan yatırım geldi. Aynı dönemde Katar’dan Türkiye’ye gelen doğrudan yatırım 1 milyar 689 milyon dolar oldu. Verilere göre Katar’ın 14 yıllık doğrudan yatırımı, ABD’nin yatırımlarının yaklaşık 10’da 1’ine, Hollanda’nın yatırımlarının 15’te 1’ine eşit. Diğer yandan son birkaç yılda Katarlıların yatırımlarında artış gözleniyor. Katar en son Digiturk’ü satın almıştı. Bu satın alımın fiyatının 1 milyar dola rı aştığı ifade edilse de resmi bir açıklama yapılmamıştı. Finansbank, Alternatifbank da Katarlılara ait. Merkez Bankası verilerine göre Katarlıların doğrudan yabancı yatırımları 2018’in ilk yarısında 68 milyon doları buluyordu. Aynı dönemde Avusturya’dan 320, Hollanda’dan 273, Lüksemburg’dan 228, Azerbaycan’dan 214, ABD’den 193 milyon dolar doğrudan yatırım geldi. Sermaye düşük Türkiye Odalar ve Borsalar Birliği’ne göre 20132018 arasında 202 Katarlı, 390 ABD’li şirket kuruldu. Bu şirketlere Katarlıların koyduğu sermaye miktarı 71 milyon 935 bin TL, ABD’nin sermaye miktarı 92 milyon 673 bin TL oldu. Ticaret Bakanlığı’nın 20072016 dönemini kapsayan raporuna göre ise Türkiye’deki toplam Katarlı şirket sayısı 112. ABD menşeli şirket sayısı 1736’yı buluyor. GRAFİK: AYŞE BİLGET Piyasalara güven verilmeli Hazır giyim endüstrisi, kur fırtınasına karşı tek ses oldu. İstanbul Hazır Giyim ve Konfeksiyon İhracatçıları Birliği öncülüğünde bir araya gelen 5 hazır giyim ihracatçı birliği ile 11 sektörel dernek başkanı ortak deklarasyonla, daha çok üretim ve daha çok ihracat için omuz omuza ver diklerini ilan ettiler. Deklarasyonda, talepler şöyle sıralandı: 4 Dövizin bir an önce istikrara kavuşabilmesi için sıkı para politikasına geçilmeli. 4 İçpiyasada dövizle ticaretisınırlayacak önlemler en kısa sürede yürürlüğe konulmalı, mal ve hizmet ticareti ile kiralamalarda TL teşvik edilmeli. 4 Döviz kredisi kullanan ihracatçıların üzerindeki kur baskısını ortadan kaldıracak bir düzenleme yapılmalı. 4 Reel sektörün üretim kapasitesi korunmalı. Piyasalara verilecek güven ile mevcut durum fırsata çevrilmeli, yatırımlar hızlandırılmalı ve üretim arttırılmalı. IMF Türkiye’yi izliyoR Uluslararası Para Fonu (IMF) Sözcüsü, liradaki değer kaybı sonrası Türkiye’den bir destek talebi gelmediğini, durumu izlediklerini açıkladı. Reuters’a ismini vermeden konuşan sözcü, “Türkiye’de yeni yönetim makroekonomik istikrarı artırmak ve dengesizliği azaltmak için aklıselim ekono mi politikalarına sadık kaldığını göstermeli” dedi. Merkez Bankası’nın bağımsızlığının önemine dikkat çeken sözcü, “Bir yandan da Merkez Bankası’na da fiyat istikrarını sağlama yetkisini kullanabilecek tam operasyonel bağımsızlığı sağlamalı” ifadelerini kullandı. ekonomi 9 Dışa bağımlılık... Madenler... Diş macununu, kürdanı, raptiyeyi bile ithal eden bir ülkeyiz ne yazık ki... ABD ile karşılıklı misillemelerle süren ticaret savaşlarının nasıl sonuçlanacağına dair henüz bir tahminde bulunmak zor ama “bir musibet bin nasihatten iyidir” misali en azından “yerli ve milli” konusunun gündeme gelmesine bile sevinecek duruma geldik. Geçen hafta dünyada asıl ticari savaşların emtialar üzerinden sessizce yürütüldüğünü, nadir metallerde Çin’in hegemonyasını ve Türkiye’deki madenleri yazmıştım. Peş peşe okur görüşleri ve katkıları gelince dışa bağımlılık konusunu madenler üzerinden sürdürüyorum. Çünkü madenler ve maden alaşımları, sanayinin hemen bütün kollarında hammadde ve yarı mamul açısından olmazsa olmazlardan biri. Manganez üzerinden gidelim bu sefer.  Magnezyum ve alaşımları en hafif metalik yapısal malzemeler. Özellikle taşıtlarda ağırlık düşümü ve böylece daha az yakıt tüketimi ve CO2 salımı için çok değerliler. Dünya metalik magnezyum talebinin yaklaşık yüzde 85’i Çin tarafından karşılanıyor ve 2011 yılında Avrupa Birliği magnezyum metalini “kritik hammaddeler” sınıfına ekledi. 2010 yılında Türkiye’deki ilk metalik magnezyum üretim tesisi kurulması için düğmeye basıldı. Özel sektörden bir şirket, 2012 yılında stratejik yatırım kapsamında teşvik dahi aldı ve 2015 yılında üretime başladı. Tesis, havacılık, elektronik, otomotiv gibi sanayi dallarında kullanılacak magnezyum alaşımlarını da üretebilecek özelliklere sahip olarak kurulmuştu. Çok küçük bir yatırım ile de sadece külçe değil herhangi bir parça veya yassı ürün üretebilecek şekilde gelişmeye açık olarak da yatırımı gerçekleşmişti. Düşük karbon ayak izine sahip üretim yapabilecek şekilde 2.35 MV’lik güneş tarlası vardı tesiste. Teknoloji ana unsurlar Çin’den alınmakla birlikte verimlilik ön plana çıkarılarak Almanya, Avusturya, ABD, Fransa ve Türk teknolojileri de kullanılmıştı. Dağın bir ucunda yatan dolomit cevherinden metalik magnezyum üretiliyordu. Buraya kadar gayet iyi değil mi? Ama ne yazık ki bu yıl bu tesis kapılarına kilit vurdu. Bilgiyi aktaran kişi, “Gerekçe maliyetlerin yüksekliği oldu. Oysa uç ürünlere yönelinseydi şu anda hâlâ üretimde olacaktı” diyor. Stratejik varlığı gözetilerek sahip çıkılabilirdi. Yapılmadı. Neden? Manganez kullanım alanı çok geniş bir maden. Gübre ve yem üretiminden tutun, lityum pillere, fren balatalarına, cam macunlarına kadar geniş bir yelpazede kullanılıyor. Yani 100 dolarlık üründe de kullanılabiliyor, 5 bin dolarlık ya da üzeri katma değeri yüksek üründe de. Ve ne yazık ki manganez ithal ediliyor. Türkiye’de üretilenin neredeyse tamamı Çin’e ihraç ediliyor. Türkiye’deki sanayici ise Kamboçya, Güney Afrika, Brezilya’dan alıyor. Türkiye’de magnezyum çok daha fazla çıkarılabilir; hayli fazla rezervleri var ama yapılmıyor. ABD, Çin’in emtia hegemonyasını dizginleyebilmek için bizim gibi ülkeleri de kullanıyor bu arada. Yasalar çıkartılarak maden çıkarımı dizginleniyor; amaç Çin’in önünü kesmek... 2008 yılında bir süreliğine Türkiye’de de yapıldığını söylüyor bir okur. Bir sanayici, manganez üretimi ve işlenmesi için 3’lü bir proje hazırlayıp Sanayi Bakanlığı’na verdiklerini ama 2 seneden beri ses çıkmadığını anlatıyor şu yorumu da ekleyerek: “Tüm bunların gerçekleşebilmesi için hükümetin önce inşaat odaklı ekonomiden uzaklaşıp üretim mentalitesini kazanması gerekiyor.” TL’deki erime tüketiciyi vurdu TL’deki değer kaybı ve enflasyondaki hızlı artış, vatandaşın alım gücünü azaltıyor. Ankara’da bir semt pazarını gezen Fransız haber ajansı AFP, pazarcıların ürünlerin pahalılığından dolayı satış yapamamaktan şikâyetçi olduklarını aktardı. Tüketicilerin artan maliyetler ve ekonomik belirsizler nedeniyle acı çektiğini aktaran ajans, TL’deki erimenin mevcut durumu daha da kötüleştirdiğini vurguladı. Ajansa konuşan bir meyve satıcısı, normalde 45 lira olması gereken bir kilo incirin 10 liraya yükseldiğini, bu saçma durumdan kendisinin de memnun olmadığını ve fırlayan maliyetlerin günlük yaşamı boğduğunu dile getirdi. l Ekonomi Servisi C MY B
Abone Ol Giriş Yap
Anasayfa Abonelik Paketleri Yayınlar Yardım İletişim English
x
Aşağıdaki yayınlardan bul
Tümünü seç
|
Tümünü temizle
Aşağıdaki tarih aralığında yayınlanmış makaleleri bul
Aşağıdaki yöntemler yoluyla kelimeleri içeren makaleleri bul
ve ve
ve ve
Temizle