18 Mayıs 2024 Cumartesi English Abone Ol Giriş Yap

Katalog

Aylar
Günler
Sayfalar
KULTUR ‘Meteorlar’ Avrupa Film Ödülü’ne aday oldu Yönetmen Gürcan Keltek’in birçok ödül alan “Meteorlar” adlı filmi Avrupa Film Ödülleri’nde En İyi Belgesel dalında 15 filmlik aday listeye alındı. Avrupa Film Akademisi tarafından açıklanan listede “Meteorlar” dışında “Bergman A Year In A life” (y: Jane Magnusson), “The Dead Nation” (y: Radu Jude), “Sbrenka” (y: Nebojsa Slijepcevic), “The Other Side of the Wall” (y: Pau Ortiz) gibi yapımlar da bulunuyor. Akademi önce bu 15 filmlik listeyi 5’e düşürecek ve ardından 15 Aralık’ta İspanya’nın Sevilla kentinde yapılacak törende ödüller açıklanacak. 16 EDİTÖR: ÖZNUR OĞRAŞ ÇOLAK TASARIM: BAHADIR AKTAŞ [email protected] Cuma 17 Ağustos 2018 Sert ve aykırı...Yorgos Lanthimos’un yönettiği ‘Köpek Dişi’ bugün gösterimde 2009’da Cannes’dan ödülle dönüp zaman içinde kült film mertebesine erişerek Yunan yönetmen Yorgos Lanthimos’u dünya çapında ünlendiren “KynodontasKöpek Dişi” yıllar sonra nihayet gösterimde. Kimi eleştirmenlerce, 2000’lerin ilk döneminde, ‘dış mihraklarca’ ağır ekonomiksiyasal baskılara maruz kalan Yunanistan’a dair alegorik bir film olarak değerlendirilmiş bu namlı film, şehirden uzakta, duvarlarla çevrili, geniş ve yemyeşil bahçeli, havuzlu bir malikânede geçen, orta üst sınıftan, ergen yaşa gelmiş 3 çocuklu bir çekirdek aileyi konu ediniyor. Anne babaları tarafından ‘kötü’ dış dünyadan tamamen tecrit edilip eve hapsedilmiş olarak yaşayan, babaya kesinkes itaat etmiş, birbirleriyle şiddete de varan bir rekabet halindeki, sözcüklerin anlamlarının da yanlış öğretildiği, (ikisi kız, biri oğlan) çocuklar, ancak köpek dişlerinin düşeceği gün özgürlüklerine kavuşabilecekler. Sadece fabrika yöneticisi, despot babanın dışarıya çıkabildiği, çocuklarınsa hiçbir şekilde dış dünyayla temas kuramadığı film, kontrol manyağı babanın delikanlı oğlunun cinsel gereksinimini karşılaması için güvenlikçi Kristina’yı eve getirmesiyle ivme kazanıyor ve Kristina giderek 2 kız kardeş için de çekici bir arzu nesnesine dönüşüyor.. Son dönemde seyrettiği miz “The Lobster”(2015) ve “Kutsal Geyiğin Ölümü”yle (2017) kendine özgü üslubunu nisbeten yineleyerek artık Hollywood’da çalışmaya başlayan Lanthimos’un absürd öğelerle destekli, hatta yer yer groteske varan, kadrajları bileisteye bozuk, yapay ve tuhaf bir anlatım tutturduğu, (özünde dalgasını da geçtiği) erkek egemen iktidarı resmettiği, zamana da karşı koyan bu sıradışı çalışması, sonuçta otoriteyi, dini, dili ve aileyi hedefe yerleştiren, sert ve aykırı bir film. ‘Kadın ve kuklası...’ Görmemiş sinefillere salık verilecek “Köpek Dişi”nin yanı sıra, “The Rider” adlı modern westerniyle tanıdığım İrlandalı yönetmen Anthony Byrne’ün başroldeki Natalie Dormer’le birlikte senaryosunu yazıp yönettiği, beylik gerilimheyecan klişeleriyle bezenmiş “In DarknessKaranlıkta” (2018) da bugün gösterime giren bir başka yeni Amerikan yapımı. Londra’daki Bosna asıllı, kör kadın piyanist Sofia’nın (Natalie Dormer) seksi üst kat komşusu Veronique’in (Emily Ratajkowski) sevgilisi Marc’ın (Ed Skrein) yanındayken pencereden düşüp ölmesiyle başlıyor “Karanlıkta”. Aslında işadamı kılığındaki ‘Bosna kasabı’ Sırp Zoran Radiç’in (Jan Bijvoet) kızı olan Veronique, babasının aleyhindeki kanıtları içeren bir flaş belleği sakladığı için öldürülmüştür. Kremlin’in kellesini istediği Radiç savaşta tüm ailesini yok ettiği için intikam peşindeki Sofia’nın hedefindedir. Sofia’yı izleyen dedektif Mills’se (Neil Maskell) polisin intihar diye kapattığı bu ola yın izini sürecektir. Yakın tarihin Bosna savaşından kaynaklanan bir kurmaca gerilim serüvenini Amerikan yaklaşımıyla aktaran “Karanlıkta”, gitgide ikna ediciliğini yitiren senaryosuna karşın özenle çekilmiş oynanmış ama Radiç’in meğerse Sofia’nın babası olduğu sürprizini açık eden bayat finaliyle çarçabuk unutuluverecek cinsten, vasat bir film sonuçta. 195060 ve 70’lerin usta sinemacısı Joseph Losey’in (19091984), James Hadley Chase’in romanından aktardığı, bizde yarım yüzyıl kadar önce “Aldatan Kadın” adıyla gösterilmiş, en iyi dönemindeki Jeanne Moreau’yla Stanley Baker ve Virna Lisi’nin oynadığı ünlü ‘kara film’inin Fransız yönetmen Benoit Jacquet eliyle yeniden çevrilmiş versiyonu “Eva”, çağdaş bir ‘Kadın ve kuklası’ çeşitlemesi olarak Başka Sinema salonlarında 3. haftasında. Moreau’nun yerini Isabelle Huppert’in, Baker’ın rolünüyse Gaspard Ulliel’in almış olduğu bu remake “Eva” aslının yerini tutamasa da rahatlıkla izleniyor. SOUL KRALİÇESİ FRANKLIN ÖLDÜ Günlerdir kötüye giden sağlık durumuyla ilgi Soul Kraliçesi olarak tanınmaya başladı. li haberler alınan ünlü şar Benzersiz tekniği, yüksek kıcı Aretha Franklin dün ha enerjisi ve etkileyici sahne ka yata veda etti. Soul müziğin rizmasıyla çağdaşları arasın kraliçesi olarak adlandırılan, dan sıyrılan siyahi şarkıcı Bill Rock’n Roll Hall of Fame’e ka board listelerine giren 112 bul edilen ilk kadın olan Aret parça kaydetti. Bunların 20’si ha Franklin, Detroit’te son ne bir numaraya kadar yükseldi fesini verdiğinde 76 yaşınday ve tüm zamanların en çok lis dı. 2010 yılında kanser teşhisi teye giren kadın şarkıcısı un konan Franklin geçen yıl mü vanını aldı. “The Blues Brot ziği ve sahneleri bıraktığını hers” adlı filmdeki kısa ama açıklamıştı. çarpıcı rolüyle tüm dünyada 25 Mart 1942’de Memphis’te tanınan bir sima haline gelen dünyaya gelen Aretha Frank Aretha Franklin, kariyeri bo lin, müzik ka yunca 75 milyon plak sattı ve riyerine din 18 Grammy ödülü kazandı. adamı olan 2010 yılındaki kanser babasının ameliyatının ardın yanında, dan toparlanma kilisede yı ve hayata tu gospel tunmayı başaran şarkıla Aretha Frank rı söy lin, 13 Ağustos leyerek 2018’de Detro başla it’teki evinde mıştı. ciddi bir ra 18 ya hatsızlık şında di geçirdi. ni müzikten Ailesi koptu ve Co ve ar lumbia Records kadaş ile bir plak kay Aretha Franklin ları tara detti, ama iste fından ba diği sıçramayı başaramadı. kılan Franklin’in durumu hız 1967’de Ahmet Ertegün’ün At la kötüleşti. Bu süreçte Stevie lantic Records şirketiyle anla Wonder ve Jesse Jackson’ın şan ve “Respect”, “(You Ma da aralarında bulunduğu bir ke Me Feel Like) A Natural çok kişi tarafından ziyaret edi Woman”, “Spanish Harlem” len Aretha Franklin, dün iler ve “Think” gibi ticari açıdan lemiş pankreas kanserine bağ çok başarılı şarkılar kaydeden lı sebepler yüzünden hayata Franklin 60’lı yılların sonunda veda etti. Antalya Piyano Festivali BAŞLIYOR AAÇILIŞ ANGELES İLE... 19. Uluslararası Antalya Piyano Festivali 19 Eylül tarihleri arasında gerçekleşecek. Sanat yönetmenliğini şef Gürer Aykal’ın üstlendiği festival, 1 Eylül’de İspanya’nın önemli Flamenko sanatçılarından Laura De Los Angeles’in vereceği konserle başlayacak. Ayrıca, Gürer Aykal başkanlığındaki jüri üyeleri Türkiye’nin genç piyanistleri ile buluşacak. Yarışmanın kazananları ise 4 Eylül akşamı AKM Aspendos Salonu’nda Gürer Aykal şefliğinde Antalya Devlet Senfoni Orkestrası ile birlikte konser verecek. Festival kapsamında her yıl gerçekleştirilen “Kamuran Gündemir Anısına Genç Yetenekler Resitali”ne bu yıl Kenan Tatlıcı piyanosuyla 5 Eylül Çarşamba günü sahnede olacak. Piyanist Ivan ‘Melon’ Lewis, 6 Eylül’de ‘Sahil Antalya Yaşam Parkı’nda müzikseverle buluşmak üzere sahne alacak. 8 Eylül’de besteci, piyanist Fahir Atakoğlu ve Antalya Devlet Senfoni Orkestrası, “Film Müzikleri Konseri” ile festival kapsamında izleyici ile buluşacak. Festivalin kapanışı ise 9 Eylül’de Dhafer Youssef konseri ile olacak. Sufi geleneğini, caz unsurlarını ve Arap lirizmini harmanladığı müziğini kendine özgün bir üslupla yorumlayan sanatçı, Diwan of Beauty and Odd albümünü müzikseverlerin beğenisine sunacak. Festival kapsamında bu yıl 19 Eylül tarihleri arasında Gülçin Anıl ‘Ritmik Renkler’ resim sergisi Antalya Kültür Merkezi Alt Fuaye’de gerçekleşecek. ‘Ayrımcılık’ yönetmen Joshua Oppenheimer’la işlenecek Sabancı Vakfı tarafından bu yıl üçüncüsü düzenlenen Kısa Film Yarışması’nın kanaat önderliğini dünyaca ünlü belgesel yönetmeni Joshua Oppenheimer üstlendi. Yönetmen, “Ayrımcılık” temasıyla düzenlenen yarışmada, eserleriyle genç sinemacılara ilham verecek. Dünyanın en önemli festivallerinde pek çok ödüle değer görülen ve kısa filmleriyle de dikkat çeken Oppenheimer, belgeselleri ile ayrımcılığa maruz kalanların hikâyelerini görünür kılıyor. Kısa Film Yarışması’nın bu yılki teması “Ayrımcılık” ile ilgili görüşlerini ifade eden Joshua Oppenheimer, “Ayrımcılık her koşulda in sanlık dışıdır. Ayrımcılık yaptığımızda aynı zamanda kendi insanlığımızı da yok ederiz. Daha kırılgan gruplara kalbimizi kapatırız. Öteki ile ilgili her şeyi bildiğimizi, üstün olduğumuzu sanıp böbürleniriz. Bu, gururumuzu besler; fakat bizi diğer insanlara karşı duyarsızlaştırır. Bizi insan yapan yegâne özelliğimizi, empati kurma yetimizi yok eder. Ayrımcılık yaptığımızda, olduğumuzu sandığımız şeyin çirkin bir gölgesinden ibaret alaycı ve acımasız varlıklar oluruz. Kendi düşüncelerimiz dahil, ayrımcılığa ortaya çıktığı her yerde direnmeli ve karşı durmalıyız. Ayrımcılığın düşüncelerimizi ele geçirmesine izin vermemeli, sonsuz anlayışla hareket etmeliyiz” dedi. Bodrum’da ‘Frida’ rüzgârı esti Muğla’nın Bodrum ilçesinde bu yıl 16’ncısı düzenlenen Uluslararası Bodrum Bale Festivali, Ankara Devlet Opera ve Balesi Modern Dans Topluluğu’nun gösterisiyle sona erdi. Devlet Opera ve Balesi Genel Müdürlüğü ve Bodrum Belediyesi’nin işbirliğiyle Bodrum Antik Tiyatro’da düzenlenen festivalin son gününde, “Frida” adlı gösteri sahnelendi. Müzikleri Arturo Marquez, Jose Pablo Moncayo, Aksel Akın’a, koreografisi ise Özgür Adam İnanç’a ait gösteri izleyenlerin beğenisini topladı. Meksikalı sanatçı Frida Kahlo’nun, bir otobüs kaza sında ağır yaralanması sonucu geçirdiği travmalar ve resim yapmaya yönelmesini konu alan gösteriyi, Kültür ve Turizm Bakanı Mehmet Ersoy’un eşi Pervin Ersoy, Devlet Opera ve Balesi Genel Müdürü Murat Karahan, eski bakanlardan Ahmet Samsunlu ve Şinasi Altıner’in de aralarında olduğu çok sayıda sanatsever izledi. Devlet Opera ve Balesi Genel Müdürü Murat Karahan, daha güzel festivaller yapmaya çalışacaklarını belirterek destek olanlara teşekkür etti. l AA Shaun Choo’dan ‘Taşta’ konser... 15. Uluslararası Gümüşlük Klasik Müzik Festivali, genç Singapurlu piyanist Shaun Choo’yu, “Taşta” konserleri kapsamında, tarihi Antik Taş Ocağı’nda konuk etti. Festivalin sanat danışmanı Gülsin Onay’ın “olağanüstü bir virtüöz” olarak bahsettiği Singapurlu genç piyanist Shaun Choo, 25 asırlık Antik Taş Ocağındaki programına Johann Sebastian Bach / Ferruccio Busoni imzasını taşıyan, “Chaconne in D minor” adlı eserle başladı. Ardından Joseph Haydn’ın, “Sonata in C minor, HobXVI, 20” adlı eserini seslendiren Choo, daha sonra Claude Debussy’den, “L’Isle Joyeuse” ve Nikolai Kapustin’ten, “Concert Etude, no. 3 “Toccatina” adlı yapıtlarla sahneden ayrıldı. Choo, gecenin ikinci yarısına, Ferruccio Busoni’nin, “10 Variations on Chopin’s Prelu de” adlı eseriyle başladı. Daha sonra Frederic Chopin’den, “Scherzo no. 2 in B flat minor Op. 31” ve “Ballade no. 4 in F minor, Op. 52” adlı eserleri seslendiren genç virtüöz, programın kapanışında kendisine ait bir besteye de yer vererek “Rondo Fashionisto” adlı yapıtla geceye veda etti. Ancak seyircinin yoğun alkışlarıyla tekrar sahneye gelen Choo, yine kendisine ait bir eserle bis yaptı. Gecenin sonunda genç piyanist ayakta alkışlandı. RSıircahdtearKvoanrrad 15. Uluslararası Gümüşlük Klasik Müzik Festivali “Taşta” konserleri, 20 Ağustos, Pazartesi akşamı saat 21.15’te, “Festival Dostu” Mine ve Ali Can Polat’ın destekleriyle gerçekleştirilecek Konrad Richter Piyano Konseriyle Antik Taş Ocağı’nda devam edecek. Vatikan’da yolsuzluk “Tapınaktaki Tüccarlar”, İtalyan gazeteci Gianluigi Nuzzi’nin ‘çok gizli’ belgelere dayanarak yazdığı, Vatikan’da son yıllarda yaşanan akıl almaz skandalların ve Papa Francesco’nun bunların üzerine kararlılıkla gitmesinin öyküsünü anlatıyor. Jorge Mario Bergoglio’nun Papa Francesco ismini alarak 2013 yılında en yüksek siyasal ve dinsel makamına oturduğu Vatikan’da o yıldan bu yana sular durulmuyor. Önceki papa XVI. Benedikt’in ağırlığına dayanamayıp istifa etmek zorunda kaldığı ekonomik yolsuzluk ve her türden skanda lın üzerine korkusuzca giden Papa Francesco sergilediği kararlı tutumla hem Vatikan içinden hem de dışından takdir almanın yanı sıra bolca düşman da kazanmış bulunuyor. Vatikan’da görevli yüzlerce kardinalin sebep olduğu inanılmaz ölçülerdeki savurganlık, israf, suiistimal, görevi kötüye kullanma türünden tartışmalı olayların üzerine giden Papa Francesco’nun Vatikan’ı ahlaki ve ekonomik çöküşten kurtarma çabalarının perde arkası “Tapınaktaki Tüccarlar”da tüm çıplaklığıyla gözler önüne seriliyor. C MY B
Abone Ol Giriş Yap
Anasayfa Abonelik Paketleri Yayınlar Yardım İletişim English
x
Aşağıdaki yayınlardan bul
Tümünü seç
|
Tümünü temizle
Aşağıdaki tarih aralığında yayınlanmış makaleleri bul
Aşağıdaki yöntemler yoluyla kelimeleri içeren makaleleri bul
ve ve
ve ve
Temizle