18 Mayıs 2024 Cumartesi English Abone Ol Giriş Yap

Katalog

Aylar
Günler
Sayfalar
Cumartesi 28 Temmuz 2018 2 söyleşi TASARIM: BAHADIR AKTAŞ Arafta bir hayal pazarıSaha özgür oldukları yegâne yer. Ama aynı saha, mahpusluk sınırlarını da çiziyor... ‘Adım Henry. Nijeryalıyım. Bu sezon Feriköy Spor’da oynadım. Her sezon farklı bir lig de oynuyorum, bir yerde sabit kalmı yorum. Bu sezon bitin ce Irak ligine geçeceğim. İlk oynadığım Belarus li giydi, sonra Hindistan, Endonezya, Tunus... Ge zinip duruyorum. Benim ALEV KARAKARTAL annem ilkokul öğretmeni; beni çok özler. Ba bam tüccar; alıp satar.” Böyle tanıtıyor kendini, aralarında en utangaç görüneni ama konuştuk ça söyleyecek çok şeyi olduğu belli ola nı. Sonrasında anlıyorsunuz: “Evimiz de sadece ‘yetenekli’ birer çocuğuz. Gi dip kendimizi dışarıda kanıtlamak is tiyoruz. Futbol, sadece bizim dünya mız değil, futbolun kendisi bir dünya. Bu dünyada en iyi yaptığımız şeyi ya parak, futbol oynayarak bir değer ya ratmak, değerimizi kanıtlamak isti yoruz.” Altını çizmekten, vurgulamaktan özenle kaçınsalar da, Türkiye’de karşılaştıkları ırkçılık, ayrımcılık ve saldırganlıktan kurtulma konusunda belki çok yaratıcı olmayan ama işe yarayan bir yöntem geliştirmişler: İçe kapanmışlar. Türkiye toplumuyla sıkı bir etkileşim içinde olmadıklarını anlıyoruz verdikleri yanıtlardan. Hayatları spor salonu, saha ve işleri arasında geçiyor ve kendi aralarındaki dayanışma, destek ve saygı da hemen fark ediliyor. Kurtuluş arı Stella SchwendNER Hayaller Barselona gerçekler Feriköy ‘Kupayı Afrika kazandı’ Fransa, bu yılki Dünya Kupası’nı kazandığında Venezuela Devlet Baş kanı Nicolas Madura’nın söyledik leri geliyor aklıma: “Kupayı Fransa değil, Afrika kazandı.” Fransız Mil li Takımı’nı oluşturan 23 oyuncunun 21’inin göçmen oluşuna dikkat çekerken uyarı yapmayı da ihmal etmemiş UMUDA YOLCULUK Bu, görülmek ve bilinmek isteyen, anonimliğe kafa tutan genç Afrikalı futbolcuların ti Maduro: “Onlar Fransa’ya ulaşmayı İstanbul çeperlerindeki kimlik arayışının hikâyesi. başaran Afrikalı göçmenlerin çocukları. Umarım Avrupa mesajı almıştır. Avrupa’da Afrikalılara karşı ırk Schwendner Bir tür insan kaçakçılığı da var içinde, kandırılma da, umut da. Onlar için özgürlüğü simgeleyen yeşil çılık, göçmenlere karşı ayrımcılık artık bitmeli.” Ne çok konuşuldu üzerine bu cümlelerin, ne çok yazıldı, alıntılandı. MacKreath Schwendner ve MacKreath’ın sergisi, Çukurcuma’daki REM Artspace’de. sahalarda, bütün sıkışmışlıklara kafa tutan siyah oyuncular, Türkiye üzerine oynadıkları bahiste kazanmayı umuyor. Şampiyon takımın siyah oyuncularının neşeli ve gururlu suretleri üzerinden nasıl da derin tespitler yapıldı! Şimdi benzerleriyle birlikteyiz. Gurur biraz uzaklardaki bir düş henüz, ama neşe ve en çok da umutla parıldayan gözler epey tanıdık. Fotoğraf sanatçısı Stella Schwendner ve siyaset bilimci, araştırmacı Helen MacKreath’ın 9 aylık çalışmasının ürünü olarak REM Artspace’te açtığı fotoğraf sergisinde, önce insan hakları, göç ve göçmenlik üzerine çalışan ve serginin metin yazarı Helen’le konu gençlerin hemen hepsinin kalbinde yatan önce ‘görülme’ sonra ‘bilinme’ hayallerini: “Futbol, hayalleri önce yaratan ardından yok eden bir şey. Bu haliyle son derece acımasız. Dev bir sektör oluşu biraz da buna bağlı ve ‘pazar’ sürekli bu durumu istismar ediyor. Talep edenin çok olması, sistemi sürekli kılar ve büyütürken, bu kişileri de anonimleştiriyor, kimliksizleştiriyor.” Bu nedenle de fotoğrafların altındaki cümlelerin kime ait olduğu belli değil. Havada uçuşan kelimeler, incecik bir ney Afrika, Kamerun, Mali, Gana, Gambiya, Senegal, Sierra Leone, Kongo, Yeni Gine, Burkina Faso, Somali ve daha birçok ülkeden kalkıp futbol oynamak üzere Türkiye’ye gelen gencecik insanların hikâyesine biraz daha vakıf oluyoruz böylece. Nadiren gerçekten bu işi yapan ama çoğunlukla kendilerini menajer olarak tanıtan birtakım insanların, ülkemizde ve/veya Avrupa’da büyük bir takımda oynatma vaadi ve büyük paralar karşılığında getirip bıraktığı kıyılarda yaşattıkları ‘hayal kıyıcılığı’nı öğreniyoruz mi lan yatırım çok düşük olduğu ve genç oyuncular oynayacak takım bulamadıkları için dev bir sektör oluşmuş çoktan. Birçok futbolcu başka coğrafyalarda bir takımda oynama, başarma, kendini kanıtlama uğruna, çoğu kez ailelerinin aldığı banka kredisini bu sahte manejerlere kaptırıyor. 45 bin dolara kadar çıkan bu meblağın geri ödenmesi, onlar için büyük bir yük. “Bir annenin ya da babanın sevecenliği ya da gaddarlığı onları buraya taşıyan. Kanatları o kucağa sığamayacak kadar büyük. Aşırı inanç, kendi ağırlı şuyoruz biraz. ağla, incitmeden yakalanmış ve denk sal. “Hikâyelerini öğrenince büyülen ğını da beraber getirir” derken Helen, Oyuncularla ilk olarak Feriköy’de gelen fotoğrafın altına iliştiverilmiş gi dim” diyor Stella, “Bu bir yanıyla bir biraz da buna vurgu yapıyor. ki futbol sahasında tanıştıklarını ve ardından onlarla ortak mekânlarında uzun zaman geçirdiklerini anlatıyor. bi: Anonimin şiddeti... ‘Asla pes etmiyorlar’ kandırma/aldatma ama öte yandan o kadar ‘pozitif’ bir göç hikâyesi ki. Bu Oyunun şekli değişti... genç adamlar, herşeye rağmen asla bı Sonrasını da Bay Timothy diye ça Hepsi de kendi ülkelerinde profesyo Stella katılıyor sohbete. Afrika kıta rakmıyor, hiç pes etmiyorlar.” ğırdıkları, bir zamanlar benzer umut nel / yarı profesyonel futbolcu olan bu sının dört bir yanından; Nijerya, Gü Afrika ülkelerinde futbola yapı larla Türkiye’ye gelmiş ancak artık bü tün mesaisini kurduğu Türkiye Afri ‘Her şeyi mümkün kılanlarla beraberim’ ka Takımı’nda, kayıp genç oyuncuları, olası takımları için ‘hazır tutmaya’ adayan Segun Timothy Alede anlatıyor: “Birkaç Nijeryalı oyuncu ve ülkele rinin birinci liginde oynayan Ganalı “Yuva, geri döndüğünüz ve mutluluğu bulduğunuz yerdir. Yuva, etrafınızda sizi sevenler olduğunda yuvadır. Şimdi İstanbul’un benim yuvam olduğunu söyleyebilirim, çünkü her şeyi mümkün kılan insanlarla beraberim” diyor, 20’li yaşlarının başında, Nijerya’lı bir futbolcu olan Joshua. Ülkesinde Spor Akademisi’ni bitirdikten sonra profesyonel olarak futbol oynamaya başlamış. Fut bölgede şampiyonsanız, geri kalan oyunculardan daha iyi olup olmadığınızı görmek için başka yerlere gitmek istersiniz. Topa vurmadığım tek bir zamanı bile hatırlayamıyorum. Çünkü futbol doğuştan içinizdedir, öğrendiğiniz bir şey değildir.” Geçen yıl, bir sahte manejerin kendisini Göztepe’de oynamak üzere Türkiye’ye getirdiğini anlatan Joshua, bir süre de Erzurumspor’da idmanlara çıkmış. Takımla ilgili anıla tanıyorum. Bunlardan bazıları Dünya Kupası’nda, 17 yaş altı ulusal takımda oynadı. Dünya Kupası’nda oynayan başka bir Ganalı daha vardı. Bir yönetici mi ne, onları Fenerbahçe’ye, Galatasaray’a, Beşiktaş’a aldırma sözü vererek Türkiye’ye getirdi. Buraya geldiklerinde oyunun şekli değişti. Sokaklara düştüler; hayatta kalmaya, karınlarını doyurmaya, kalacak yer bulmaya çalışmak zorunda kaldılar”. Türkiye’nin genç Afrikalı oyuncular bolu, bir parçası, en büyük tutkusu rı iyi ama “Çok soğuktu” diye anlatı için iyi bir yer olmadığını anlatan Ale olarak tanımlıyor: “5 yaşından be yor. “İnamayacağınız kadar çok so da, çoğunun memleketlerine dönmek ri futbol oynuyorum. Sokak futbo ğuktu!” Joshua inançlı biri olarak, gibi bir seçenekleri olmadığını da vur lu. Çocukken sokakta başlarsınız. yaşadığı tüm olumsuzluklara rağ guluyor. Zira, ebeveynleri yatırdıkla Sokak sokağa, şehir şehre karşı oy men umutlu. “Tanrı bana futbolumu rı para karşılığında onlardan bir şey narsınız. Ben Güneybatı Nijerya’da Ibadan’da büyüdüm. Yaşadığınız oynamak için şans tanıyacak. Bunu biliyorum” diye konuşuyor. Henry Joshua ler bekliyor. Bu yüzden de bazıları çareyi, botlarla Yunanistan’a geçmekte buluyormuş. Prince Nbuku Biz konuşurken tepesini sarıya boyadığı kısacık saçlarıyla yerinde bir türlü duramayan 20 yaşındaki Thanksgod Prince Nbuku’nun hikâyesi de arkadaşlarından farklı değil. Geçen yıl Nijerya’da tanıştığı birinin Antalyaspor’la anlaşma yapacağını söyleyerek Türkiye’ye getirdiğini anlatıyor parlak gülümsemesine hiç ara vermeden. Oturma iznini de almışlar, ama takımın ondan haberi bile olmadığını kısa sürede anlamış. Kendi başına geldiği İstanbul’da bulduğu Bay Timothy’nin sayesinde Team Africa Turkiye takımında şimdilerde. Aynı zamanda hem bir diş hekiminin yanında çalışıyor hem de başka gündelik işlerde. Ne yapmayı planladığını sorduğumuzda, “Bekliyorum” diyor. “Bir kulübün beni keşfetmesini bekliyorum. Futbol benim mesleğim. Görülmek istiyorum. Beklerken de kendimi hazır tutuyorum.” Hayali Türkiye’de Beşiktaş, dünyada ise Barselona’da oynamak. ‘Bahis’ hÂl devam ediyor Son 1015 yıldır giderek artan biçimde, renkleri rengimizden, dilleri dilimizden, dinleri dinimizden farklı genç insanlar, hayatta en iyi yaptıkları işi yapabilmek için düşlerinin peşinde koşarken ‘yakalandıkları’ tacirlerin onlara biçtiğini yaşıyor; hayallerinin yanı sıra birbirlerine de tutunarak, çakılıp kaldıkları muğlaklık içinde hayatlar inşa ediyor bu ülkede. Helen, “Saha özgür oldukları yegâne yer. Futbolcu kimlikleri her şeyi unuttukları sınırlardan azade alanları. Ama aynı saha, mahpusluk sınırlarını da çiziyor” derken, Feriköy’de, Gayrettepe’de, Çapa’da, Erzurum, Muğla, Antalya, Bursa ve kimbilir başka nerelerde her sabah, her akşam ve her gece, umutla, aşkla, şevkle ve kısıldıkları kapana aldırmadan oynamaya devam edenlere selam çakıyor: “Ülkelerinde profesyonel futbolcu olan bu gençler, bir kiliseden diğerine, bir ülkeden bir başkasına, bir kulüpten öbürüne kutsal bir oyunu oynamaktan vazgeçmeden, gerçeklikle rüya, sorularla yanıtları arasındaki boşlukta salınıp giderek, kariyerlerine devam edecek yer olarak Türkiye üzerine bir bahis oynadılar. Bahis halen devam ediyor...” Sergi, bu ayın sonunda sona eriyor. Başka hayatları ve hayalleri merak edenler için son 2 gün... C MY B
Abone Ol Giriş Yap
Anasayfa Abonelik Paketleri Yayınlar Yardım İletişim English
x
Aşağıdaki yayınlardan bul
Tümünü seç
|
Tümünü temizle
Aşağıdaki tarih aralığında yayınlanmış makaleleri bul
Aşağıdaki yöntemler yoluyla kelimeleri içeren makaleleri bul
ve ve
ve ve
Temizle