18 Mayıs 2024 Cumartesi English Abone Ol Giriş Yap

Katalog

Aylar
Günler
Sayfalar
Pazar 22 Temmuz 2018 6 Atatürk’e hakarete gözaltı Sosyal medyada Atatürk’e hakaret eden Safiye İnci, yakalanarak gözaltına alındı ve adliyeye sevk edildi Anıtkabir’de Türkiye Cumhuriyeti’nin kurucusu Mustafa Kemal Atatürk’e hakaret eden Safiye İnci, savcılığın talimatıyla gözaltına alındı. Kara çarşaflı görüntüsüyle dikkat çeken ve sosyal medya hesabında Cumhurbaşkanı Tayyip Erdoğan hayranı olan Safiye İnci, Anıtkabir ziyaretine ilişkin bir video yayımladı. Arkasında Anıtkabir olduğu sırada videoda konuşan İnci, Atatürk’e hakaret eden sözler sarf ederek “Geldiğim için çok utanıyorum. Çok ısrar ettikleri için geldim. Atatürk’ü zerre kadar sevmiyorum. Türkiye’yi de Atatürk kurtarmadı” dedi. Bu sözler, sosyal medyada yoğun tepkiye neden oldu. Ankara Cumhuriyet Başsavcılığı, tepkilerin ardından Safiye İnci hakkında soruşturma başlat tı ve yakalama kararı çıkardı. Bu kapsamda Demetevler’de yakalanarak gözaltına alınan İnci, Ankara Emniyeti’ne götürüldü. Atatürk’e hakaret suçundan ifadesi alınan İnci, Ankara Adliyesi’ne sevk edildi. Safiye İnci, bir özür mesajı yayımlayarak arkadaşına kızdığı için bu sözleri sarf ettiğini söyledi. l ANKARA/Cumhuriyet Yardımcılarını bile bakanlara seçtirmedi Erdoğan, sadece kendi imzasıyla atadığı bakanların, yardımcılarını da kendisi atadı. Tek bir imzayla atanan isimlerin hepsi ‘tanıdık’ Cumhurbaşkanlığı sisteminde, parlamenter sistemin tüm istişare mekanizmalarını yıkarak, Hiyerarşide 3.sıra tüm üst düzey atamaları kendisine bağlayan Cumhurbaşkanı Tayyip Erdoğan, dün yayımladığı kararnamelerle 5 bakanın yardımcılarını da atadı. Buna göre Adalet Bakanlığı’na 4 bakan yardımcısı atandı. Zaten bakanlığın müsteşar yardımcılığı görevini yürüten Cengiz Öner; 3 dönem AKP Sivas milletvekili seçilen Hilmi Bilgin ve yine AKP’den vekil seçilen Yıldız Seferinoğlu Adalet Bakanı Abdülhamit Gül’ün yardımcıları oldu. Adalet Bakanlığı’nda müsteşar yardımcılığı görevini yürütürken, OHAL Komisyonu Başkanlığı’na daha sonra da bakanlığın müsteşarlığı Erdoğan’ın kurduğu sistemde, tüm kamu, Saray’da oluşturulan kurullar tarafından yönetiliyor. Bakanlıkların uygulamaları kurullar üzerinden Cumhurbaşkanı’na rapor ediliyor. Yeni bürokratik sistemde, Cumhurbaşkanlığı İdari İşler Başkanı 1. sırada, Bakanlar 2. sırada, müsteşarlıklar kaldırıldığı için bakan yardımcıları ise 3. sırada yer alıyor. Cumhurbaşkanı Tayyip Erdoğan tarafından atanan bakanlar, sadece Cumhurbaşkanı’na karşı sorumlu tutuluyor. Yine “tekli kararname” ile atanan bakan yardımcıları ise, sadece Cumhurbaşkanı’na bağlı olan bakana karşı sorumluluk üstleniyor. Cumhurbaşkanı, atadığı bakan yardımcılarını görev süreleri sona eremeden görevden alabiliyor. Cumhurbaşkanı tarafından atanan bakan yardımcılarının görev süresi atandıkları tarihte görevde bulunan Cumhurbaşkanı’nın görev süresini geçmeyecek. Yani Erdoğan’ın Cumhurbaşkanlığı görevi sona erdiğinde, atadığı bakan yardımcıları’nın görevleri de bitecek. na getirilen Selahaddin Menteş de Ada let Bakan Yardımcılığı’na getirildi. Yardımcı ‘kardeş’ Ulaştırma ve Altyapı Bakanı Cahit Turan’ın yardımcılığına ise 3 isim getirildi. Eski Aile ve Sosyal Politikalar Bakanı Fatma Betül Sayan Kaya’nın kardeşi ve Bilgi Teknolojileri ve İletişim Kurulu Başkanı Ömer Fethi Sayan Bakan Yardımcısı oldu. Geçmişte Refah Partisi saflarında yer alan, AKP’den iki dönem milletvekilliği yapan Selim Dursun ile Karayolları Genel Müdürlüğü’nde Teftiş Kurulu Başkanlığı görevini üstlenen Enver İskurt Bakan Mehmet Cahit Turan’ın yardımcısı oldu. Erdoğan; Gençlik ve Spor Bakanlığı’na da iki bakan yardımcısı atadı. 23. dönem AKP Sivas Milletvekili olan Hamza Yerlikaya Gençlik ve Spor Bakanlığı Bakan Yardımcısı oldu. Eski milli güreşçi Yerlikaya, bir dönem Cumhurbaşkanı Başdanışmanlığı görevini de yürütmüştü. Atanan diğer isim de Kredi ve Yurtlar Kurumu Genel Müdürü Sinan Aksu oldu. Kadınlardan tepki çekmişti Kültür ve Turizm Bakanlığı’na bakan yardımcısı olarak atanan Prof. Dr. Ahmet Haluk Dursun, 2014 yılında Kültür ve Turizm Bakanlığı Müsteşarı olarak görev yapmıştı. Dursun’un o dönem sosyal medya hesabından bakanlığın kadın personeli hakkında yaptığı Facebook paylaşımındaki şu ifadeler çok tartışılmıştı: “...Bunlar dolma saramazlar, çay demleyemezler’ diye... El Hak, doğruymuş. Neler görüyorum neler. Dışarıdan bakarsanız hiçbir şeyleri eksik değil. Özellikle de çeneleri. Çan, çan, çan konuşmaya bayılıyorlar, hele telefonda.” Kültür ve Turizm Bakanlığı eski müsteşarı Ömer Arısoy da “bakan yardımcısı” olarak atandı. Bakanlığa atanan bir diğer Bakan Yardımcısı Nadir Alpaslan ise Cumhurbaşkanlığı’nda Genel Sekreter Yardımcısı olarak görev yapıyordu. l ANKARA/Cumhuriyet ‘Şüpheli’ bir yardımcı Savcılığın “FETÖ’nün büyük desteğiyle rektör” oldu notu düştüğü Prof. Dr. Muhammet Güven, bu kez Sağlık Bakanı’nın yardımcısı olarak atandı ALİCAN ULUDAĞ Cumhurbaşkanı Erdoğan tarafından açıklanan yeni kabinede hakkında FETÖ soruşturması yürütülen ETS TUR’un sahibi Mehmet Ersoy Turizm Bakanı, kardeşi FETÖ’den tutuklanan Bekir Pakdemirli’nin Tarım Bakanı olarak atanması tartışma yaratmıştı. Ancak Erdoğan’ın bakan yardımcıları tercihleri de tepki çekti. Sağlık Bakanlığı Bakan Yardımcısı olarak atanan Prof. Dr. Muhammet Güven’in “sicili” soru işaretlerine neden oldu. İşaret edilen isim Ankara Cumhuriyet Başsavcılığı tarafından mart ayında eski Kayseri Erciyes Üniversitesi Atatürk İlkeleri İnkılap Tarihi Enstitüsü Müdürü Şakir Batmaz hakkında hazırlanan iddianamede, eski rektör Muhammet Güven’e yönelik ağır suçlamaların yer alması dikkat çekti. İddianamede, başsavcılık tarafından yapılan “değerlendirme” bölümünde Şakir Batmaz’ın FETÖ’de üst düzey yönetici olan Kemal Batmaz’ın abisi olduğuna dikkat çekildi. Bu yönüyle profesör olarak çalıştığı Erciyes Üniversitesi’nde örgütün bir nu maralı ismi olarak bilindiği ve itibar gördüğü ifade edilen iddianamede, “Örgütün giderek güçlendiği 2000’li yıllarda Şakir Batmaz’ın rektörlük seçimlerinde aday işaret edecek kadar güçlendiği ve özellikle Fahrettin Keleştemur ve Muhammet Güven’in rektörlük seçim kampanyalarında örgüt üyelerine bu adayların desteklenmesi yönünde talimatlar verdiği ve çeşitli toplantılar organize ettiği anlaşılmaktadır” ifadesi kullanıldı. Önemli suçlamalar FETÖ’nün Şakir Batmaz’la ilgili üniversitedeki kadrolaşmasının ayrıntılarına yer verilen iddianamenin devamında, Muhammet Güven ile ilgili şu değerlendirme yer aldı: “Murat Doğan’ın (Bu isim fetö’cüle rin üniversitedeki örgütlenmesini sağlamak ve elebaşı Gülen’i ziyaret etmekle suçlanıyor) 2016 Ocak ayında FETÖ’nün büyük desteği ve Şakir Batmaz’ın çabaları ile rektör olarak seçilen Muhammet Güven’in rektör yardımGüven cılığını yaptığı FETÖ araştırma komisyonuna başkanlık ettiği ve bizzat Şakir Batmaz’ın aldığı talimatlar neticesinde örgüt üyelerinin aklanması konusunda çabaladığı tanık ifadeleri ile sabittir. Muhammet Güven’in rektörlüğünde enstitü müdürlüğü görevi yapan Şakir Batmaz bu görevi nedeniyle üniversite senato üyesi olarak örgüte finansal destek sağlanması hususunda etkin rol oynadığı tanık ifadelerinde sabittir.” l ANKARA / Cumhuriyet Bir FETÖ’cüye kefil oldu iddiası Araştırma görevlisi Ali Selçuk’un tanık olarak yer alan ifadesinde, 15 Temmuz FETÖ darbe girişimi sonrası Hikmet Zeki Kapçı’nın FETÖ’cü olarak listeye yazıldığını, ancak rektör Muhammet Güven’in “bu arkadaşa kendisinin kefil olduğunu, o fetöcüyse kendisinin de Fetö’cü olduğunu” diyerek listeden ismini sildirdiğini anlattı. OHAL komisyonu seçimi beklemiş OHAL KHK’si ile KHK’lerin yarattığı mağduriyetin giderilmesi, haksızlıklara hukuk yolunun açılması amacı ile kurulan Olağanüstü Hal İşlemleri İnceleme Komisyonu, yaptığı son resmi açıklamaya göre, bin 300 kişiyi iade etti, 18 bin 200 kişinin başvurusunu ise reddetti. Komisyonun seçimlerin ardından hızlandığı, iadelerin sayısının artığı öğrenildi. Bu kapsamda, bin 560’dan fazla kişinin görevine iade edildiği belirtildi. l ANKARA/Cumhuriyet Akın İpek kefaletle serbest kalmış FETÖ firarisi Akın İpek hakkında dün ilginç bir trafik yaşandı. TRT Haber, FETÖ’den aranan iş insanı Akın İpek’in İngiltere’de gözaltına alındığını duyurmuş daha sonra da BBC Türkçe de bu gözaltıyı İngiltere Kraliyet Bassavcılığı’na dayandırarak doğrulamıştı. Ancak Anadolu Ajansı yeni bir haber daha geçerek FETÖ çatı davası’nın firari sanığı Akın İpek’in 23 Mayıs’ta gözaltına alınıp mahkemeye çıkarıldığını ve kefalet ile serbest bırakıldığını bildirdi. İngiltere Kraliyet Bassavcılığı, Fetullahçı Terör Örgütü (FETÖ) “çatı davası”nın firari sanığı ve eski Koza Holding yöneticisi Hamdi Akın İpek ‘in 23 Mayıs’ta gözaltına alınıp mahkemeye çıkarıldığını ve kefalet ile serbest bırakıldığını bildirirken, İçişleri Bakanlığı da bu bilgiyi doğruladı.  Başsavcılığın AA muhabirine verdiği yazılı bilgiye göre, İpek, 23 Mayıs’ta Türkiye’nin iade talebi kapsamında gözaltına alınarak Westminster İlk Derece Mahkemesine çıkarıldı. Mahkeme 50 bin sterlin kefalet ile serbest bıraktığı İpek’in pasaportuna el koyarken, her geceyi mahkemeye beyan ettiği ikamet adresinde geçirmesini şart koştu. Duruşma eylülde İpek’in herhangi başka bir seyahat belgesine başvurmasını da yasaklayan mahkeme, firari FETÖ sanığının telefonunun da 7 gün 24 saat açık kalması koşulunu getirdi. Açıklamada, İpek’in eylül ayında yeniden mahkemeye çıkarılacağı kaydedildi. İngiltere ‘de kefaletle serbest bırakma yaygın başvurulan uygulamalardan. İpek’in avukatlarından ise konuyla ilgili bir açıklama gelmedi. FETÖ borsasında fotoğraf albümü Bursa’da yapılan “FETÖ borsası” operasyonunda gözaltına alınan ve örgüt lideri olmakla suçlanan Bursa Rize Çayeli Kültür Yardımlaşma Dayanışma Derneği Başkanı Eyüp Ensar Çelik’in başta Cumhurbaşkanı Erdoğan, Cumhurbaşkanlığı Genel Sekreteri Fahri Kasırga ile birçok yargı üyesi ve bürokratlarla fotoğrafları ortaya çıktı. Çelik’in Twitter hesabında yayımladığı fotoğrafları kullanarak yargı üzerinde baskı kurup kurmadığı araştırılıyor. l ALİCAN ULUDAĞ/ ANKARA haber TASARIM: EMİNE BİLGET Üçü de 92 yaşında, üçü de İTÜ’den arkadaş ve zekâları pırıl! Doğan Kuban 92 yaşını aştı, Herkese Bilim Teknoloji (HBT) dergisindeki haftalık yazılarını okuduğunuzda zekâsı pırıl pırıl. Bozkurt Güvenç de öyle. Eğitimci, Kültür Koleji ve Kültür Üniversitesi kurucu mühendis Fahamettin Akıngüç de. Üçü de 92 yaşlarında ve üçü de birbiriyle okul arkadaşı.. Üçü de İTÜ’lü! İlk ikisi mimar çıkışlı, Fahamettin Bey İnşaat.. Üçü de yazıyor ve çiziyor. Fahamettin Bey daha aktif, üniversitenin onursal başkanı, işleri kızlarına terk edeli çok oldu, torunlar bile geliyor arkadan... Ama yol göstericiliği ve rehberliği terk etmiyor onu, ebedi sevda gibi.. Bedenler yaşlanıyor, hareketler sınırlanıyor, beyinciklerdeki “denge” merkezi, nasıl önemli bir “organ” olduğunu bu yaşlarda güçlü bir şekilde hissettirse de, hepsi yazıyor ve çiziyor, zekâlarda bir es veya tıklama yok. Bedenler zekâya ayak uydurmada zorluk çekiyor. Ama hepsi ayakta, dolaşıyor. Kuban Hoca ağır kalça kemiği kırıklığını çok iyi atlattı. Dokuz Eylül Üniversitesi uzmanları sağ olsunlar. Miras kalan bir veba mikrobu Doğan Hoca’nın HBT dergisindeki son iki yazısına bakıyorum. “Seçimlerde ne tartışılmalıydı, Meşrutiyet Aydınları ve Ziya Paşa” başlıklı yazısında, “18. Yüzyılda Osmanlı’daki Batılılaşmayı Bektaşi, Yeniçeri ve Sünni Medrese işbirliği engelledi.. Arapça hastalığı Osmanlı kültürünün gelişmesini engelledi. Osmanlı medresesinden bir çağdaş kültür çıkmadı..” diyor. Hoca bu haftaki “Cahil ve cehalet sözcükleri, Osmanlı döneminden kalan en büyük mirasımız” başlıklı yazısında ilginç bir saptama yapıyor: “Bütün kötü olguların adlarını Arapçadan alınan sözcüklerle ifade etmişiz, işte küçük bir demet: Cani, cerh, ceberut, cellat, cehalet, cenaze, cinayet..” “Cehalet Türkiye kurumlarında canlı kalan bir veba mikrobudur.. Köyden kente akan cehalet sokaklarda yaşıyor.. 1950’den önce cehalet sözcüğü okuma yazma bilmeyenler için kullanılırdı. Şimdi toplumun bilmesi gereken hiçbir şeyi bilmediğini gördük; bugün cahil, bilmesi gerekeni bilmeyenlerdir.. Cahillik, politik olarak istismar edilen bir kültürel yoksulluktur” diyor ve oradan üniversitelere geliyor.. ‘Güçlü lider ölünce güç bölünüyor’ Bozkurt Hoca, HBT’de yayımlanan ana yazı “Adalet ve Eşitsizlik” yazısı üzerine dile geliyor: Büyük İskender, Cengiz Han, Aksak Timur gibi güçlü kişiler, güçlü birlikler kurup rakiplerini eleyerek yaşam küreye bir süre egemen oluyorlar. Ama, bu egemenlikler kısa ömürlüdür. Lider ölünce, güç bölünüyor ve birlik dağılıyor. Bir daha kolay kolay toparlanamıyor. “Bu tarihi gerçeğe karşılık, o kadar güçlü olmayan, kıyı ve köşelerde kalmış bazı eşitlikçi toplumlar en güçlü değilse bile, daha uzun ömürlü ve kalıcı olabiliyor. Lao Tzu, Budha ve Mevlana vb. gibi” dedikten sonra, konuyu kadınların toplumsal eşitliğine getiriyor: “Kadın yurttaşlarımızın ülke sorunlarına sahip çıkması, demokratik geleceğimizin en sağlam güvencesi olarak görülmeli ve siyasal partilerce desteklenmelidir.” ‘Acil eylem planı’ Fahamettin Hoca’nın, eğitim gazetecisi yazarı Nuran Çakmakçı’ya verdiği röportajda kendini “yaşam boyu öğrenci kalmaya çabalayan, yeniden dünyaya gelse edebiyat öğretmeni olmayı dileyen, bir eğitim yöneticisi ve kültür gönüllüsü” olarak tanımlıyor ve çok temel bir meselemiz için kafa patlatıyor: “Türkiye’de yükseköğretim hizmeti alan akademisyenler, araştırmacılar, uzmanlar yurtdışına gidiyor. Beyin göçü bir ülke için gizli tehlikedir. YÖK, Milli Eğitim Bakanlığı ile üniversiteler elbirliği ile buna bir çare bulmalıdır.. Gidenlere cazip olanaklar sunmalı.. acil eylem planı yapılmalı..” Mutluyum ki üçüyle de ilişki içinde onlardan öğreniyorum. Üçüne de uzun ve sağlıklı ömür diliyorum. Ne kuşak ama! Cumhuriyetin damarları! C MY B
Abone Ol Giriş Yap
Anasayfa Abonelik Paketleri Yayınlar Yardım İletişim English
x
Aşağıdaki yayınlardan bul
Tümünü seç
|
Tümünü temizle
Aşağıdaki tarih aralığında yayınlanmış makaleleri bul
Aşağıdaki yöntemler yoluyla kelimeleri içeren makaleleri bul
ve ve
ve ve
Temizle