24 Kasım 2024 Pazar English Abone Ol Giriş Yap

Katalog

Aylar
Günler
Sayfalar
Cumartesi 9 Haziran 2018 haber TASARIM: EMİNE BİLGET 7 Erdoğan’ın OHAL çelişkisi Seçim bildirgesinde sürdürmeyi vaat ettiği OHAL için, önceki gün “kaldırabiliriz” diyen Erdoğan, kulisleri hızlandırdı. Tezat açıklamaların iki nedeni olabileceği konuşuluyor Seçim bildirgesinde “OHAL uygulamasını, milli güvenliğimizin ve vatandaşlarımı zın huzuru tam olarak tesis edile ne dek sürdüreceğiz” diyen Cum hurbaşkanı Erdoğan’ın önceki gün yaptığı tam tersi açıklamalar şaşkınlık yarattı. Erdoğan ka tıldığı bir TV progra mında, “Seçim sonra EMİNE KAPLAN sı OHAL’i masaya yatırıp onu kaldırma gibi bir durum söz ko nusu olabilir. Onun çalışmasını da yapmış olacağız. İnşallah kabineyi kurduktan sonra talimatı verip ça lışmayı sürdüreceğiz. Fazla sürün cemede kalmaz. Adımı atacağız” ifadelerini kullandı. ‘Ben demiştim’ demek için Kulislerde Erdoğan’ın OHAL ile ilgili söylem değişikliği iki nedene bağlanıyor. Muhalefetin OHAL’e yönelik yoğun eleştirilerini dikkate alan Erdoğan’ın, seçim sonrasında OHAL’in kaldırılabileceği gibi bir olasılığı gündeme getirerek tepkili çevrelerin AKP’ye yönelik tavrını yumuşatmak ve seçimden sonra normalleşme vaadiyle seçimde oluşacak tablodaki riskleri ortadan kaldırmayı amaçladığı kaydediliyor. Kulislerde konuşulan bir diğer olasılık ise 24 Haziran sonrasında AKP’nin çoğunluğunu kaybetme riski nedeniyle OHAL’in uzatılmasıyla ilgili kararın Meclis’ten çıkaramama gibi bir durumla karşı karşıya kalması. Erdoğan’ın, şimdiden OHAL’in kaldırılması olasılığını gündeme getirerek Meclis’ten uzatma tezkeresinin geçmeyeceğini görüp ‘biz zaten kaldıracaktık’ söylemine zemin hazırlama çabası içinde olduğu değerlendirmesi yapılıyor. Nasıl uzatılacağı belirsiz AKP açısından bir başka zorluğun ise teknik olarak nasıl uzatılacağı konusunda çıkacak hukuki tartışmaların olacağına dikkat çekiliyor. OHAL, anayasadaki mevcut düzenlemelere göre MGK’nin tav Erdoğan, dün Nevşehir’deki mitinginde OHAL konusuna hiç değinmedi. siyesi ve Bakanlar Kurulu kararı ile ilan edildi. OHAL’in süresinin uzatılmasına ilişkin tezkereler de yine aynı yol izlenerek Meclis’ten geçirildi. 16 Nisan referandumunda ka bul edilen anayasa değişikliğiyle mevcut mevzuatta 3 maddede düzenlenen OHAL hükümleri tek bir maddede birleştirildi. Yeni düzenlemeyle, MGK tavsiyesi gerekmeden Cumhurbaşkanı’na bazı koşullarda OHAL ilan etme yetkisi verildi. Ancak bu kararın Meclis’ten geçmesi gerekiyor. OHAL’in süresi 19 Temmuz’da doluyor. Erdoğan’ın Cumhurbaşkanı seçilmesi durumunda OHAL’in süresini uzatmak istese bile hangi yöntemle yapılacağının tartışma yaratacağı belirtiliyor. Eski anayasa maddesiyle alınan OHAL’in süresinin yeni sistemle nası uzatılacağı, yeni sistemle birlikte yeni bir OHAL kararı mı alınması gerektiği bilinmiyor. Ancak savaş koşullarında! Cumhurbaşkanı’nın yeni bir OHAL kararı ilan edebilmesi için “savaş, savaşı gerektirecek bir durumun başgöstermesi, seferberlik, ayaklanma, vatan veya Cumhuriyet karşı kuvvetli ve eylemli bir kalkışma, ülkenin ve milletin bölünmezliğini içten veya dıştan tehlikeye düşüren şiddet hareketlerinin yaygınlaşması, anayasal düzeni veya temel hak ve hürriyetleri ortadan kaldırmaya yönelik yaygın şiddet hareketlerinin ortaya çıkması, şiddet olayları nedeniyle kamu düzeninin ciddi şekilde bozulması, tabii afet veya tehlikeli salgın hastalık ya da ağır ekonomik bunalımın ortaya çıkması” gibi gerekçelerin olması gerekiyor. l ANKARA RAKAMLARLA ÖNCESİ VE SONRASI Ekonomiyi çökertti OHAL ilanından bu yana TL, dolar karşısında yüzde 62, Avro karşısında yüzde 72 değer kaybetti. Faiz ve enflasyon fırladı Emre Deveci OHAL’in ilan edildiği 20 Temmuz 2016’dan bu yana geçen yaklaşık iki yıllık sürede, Türkiye ekonomisinde temel göstergeler ciddi şekilde bozuldu. 107 bin kişi kamudan ihraç edilirken, aktif büyüklüğü 47 milyar TL’ye ulaşan ve 49 bin kişinin çalıştığı toplam 1022 şirket ve ticari işletmeye kayyım atandı. Faiz sıçradı Cumhurbaşkanı Recep Tayyip Erdoğan, patronlara hitap ederken açıkça “OHAL’i sizin için ilan ettik, greve izin vermiyoruz” dedi ve OHAL döneminde 7 greve yasaklama geldi. OHAL öncesinde 14 yılda 8 grev yasaklanmıştı. Cumhurbaşkanı, OHAL döneminde sık sık faize karşı olduğunu söylese de, 20 Temmuz 2016’da yüzde 7.5 olan Merkez Bankası (TCMB) politika faizi, önceki gün yüzde 17.75’e yükseldi. OHAL döneminde faizde artış 1025 baz puanı buldu. 20 Temmuz 2016’da yüzde 9 olan 2 yıllık gösterge tahvil faizi, dün yüzde 18.72’ye kadar yükseldi. Bu rakam, Aralık 2008’den bu yana kaydedilen en yüksek rakam oldu. Vatandaşın, şirketlerin ve devletin borçlanma maliyetleri katlandı. Faiz maliyeti, 100 mil yar lirayı aştı. OHAL ilan edildiğinde yüzde 8.79 olan enf lasyon (TÜFE), Mayıs 2018’de yüzde 12.15’e fırladı. Vatandaşın alım gücü düştü. 20 Temmuz 2016’da 4.36 TL olan benzin dün itibarıyla İstanbul’da 6.24’e, 3.76 TL olan mazot da 5.69 TL’ye yükseldi. OHAL döneminde liranın değeri erirken, ücretler de dolar cinsinden eridi. OHAL ilan edildiğinde 3.03 olan dolar/TL kuru, mayısta 4.92’ü görürken, üst üste gelen faiz artışlarının ardından ancak 4.50’ye kadar geriledi. Avro/TL kuru ise aynı dönemde 3.33’ten 5.76’ya yükseldikten sonra dün itibarıyla 5.27’ye geriledi. TL’nin dolar karşısındaki değer kaybı yüzde 62’yi, Avro karşısındaki değer kaybı ise yüzde 72’yi aştı. ‘En kırılgan’lardan olduk 2016 yılı ocaktemmuz döneminde 1.3 milyar TL fazla veren bütçe, 2018’in ocaknisan döneminde ise 23.2 milyar TL açık verdi. Cari açık da yine OHAL döneminde katlanarak aylık bazda 2.6 milyar dolardan 4.8 milyar dolara, yıllık bazda ise 28.9 milyar dolardan 55.3 milyar dolara yükseldi. Yüksek faiz, kur, cari açık, enflasyon, işsizlik oranlarına ek olarak 222 milyar dolarlık reel sektör döviz açığı, 453 milyar dolarlık dış borçla Türkiye, şu an itibarıyla dünyada en kırılgan ekonomiler arasında yer alıyor. l İSTANBUL Hâlâ karar veremedi FETÖ’yle ilişkileri ilk bozulduğunda “aldatıldık” diyen, sonrasında “hiç aldanan olmadığını” söyleyen Erdoğan’dan yine “aldatıldık” itirafı geldi Cumhurbaşkanı Recep Tayyip Erdoğan önceki gece katıldığı CNN Türk yayınında gazetecilerin “FETÖ’nün sizin döneminizde büyüdüğü yönünde iddia var. Ne söyleyeceksiniz” sorusuna, FETÖ’nün AKP döneminde büyüdüğünü kabul ederek “FETÖ’nün bizim zamanımızda büyüdüğü iddiasını ben reddetmem. Bunlar büyük bir ihanet şebekesi içerisindeymiş. Aldatıldık” yanıtını verdi. Erdoğan’ın ifadeleri FETÖ ile ilgili geçmişte kurduğu, “Biz ne aldatan olduk ne aldanan” sözlerini bir kez daha gündeme getirdi. Bir öyle bir böyle Erdoğan, 2010 yılında Şanlıurfa mitinginde yaptığı konuşmasında “Şimdi biz bu yolda milletimizle birlikte yürüyoruz. Gönül birliği, kader birliği yaptık. Aldanan olmadık, aldatan da olmadık” dedi. 2013 yılında bir eğlence parkının açılışında ise “AK Parti iktidarı söz verdi mi sözünü yapar. Ne aldatan olduk ne de aldanan olduk” diye konuştu. ‘Ben dahi aldatıldım’ 2014 yılında katıldığı bir davette de Erdoğan, “Üzülüyorum şu paralel yapıya, o tabanda olan saf, temiz kardeşlerimize, diyorum ki, bu oyuna gelmeyin. Burada işte bir hizmet var diyor ne hizmeti geçin. Aldatılıyoruz, aldatıldık ben dahi aldatıldım. Şahsım başta olmak üzere aldatıldık” ifadelerini kullandı. Erdoğan, 2015 yılında Harp Akademileri Komutanlığı’nın düzenlediği törende Balyoz ve Ergenekon kumpaslarını kastederek, “Suçluyla suçsuzun, SEVİNÇ İNÖNÜ’DEN CEVAP: Rahmetli Erdal İnönü ve eşi Sevinç İnönü. seçim korkusuYLA SALDIRIYOR Cumhurbaşkanı Recep Tayyip Erdoğan’ın önceki gün katıldığı bir televizyon programında, Eski Başbakan Yardımcısı ve SHP Onursal Genel Başkanı Prof. Dr. Erdal İnönü ile ilgili söylediği “FETÖ okullarıyla ilişkiliydi” sözlerine ilişkin olarak eşi Sevinç İnönü açıklama yayımladı. İnönü, “Recep Tayyip Erdoğan’ın rahmetli eşim Erdal İnönü’yü kendi siyasetine alet ederek doğru olmayan bir beyanda bulunması sadece 24 Haziran korkusu ile açıklanabilir” ifadelerini kullandı. ‘Hiç ilişkisi olmadı’ Sevinç İnönü’nün açıklaması şöyle: “Eşim hiçbir zaman laik demokratik cumhuriyet ve Atatürk Devrimleri düşmanları ile bırakın ‘yakın arkadaş’lığı, hiçbir şekilde ilişki içinde olmamış, bunların okullarını ziyaret etmemiş, davetlerine katılmamıştır. Bu iddiayı şiddetle reddediyorum. Hayatta olmayan bir kişi hakkında böyle gelişi güzel dayanaksız ve gerçek olmayan bir iddianın dindarlığı kimseye bırakmayan Recep Tayyip Erdoğan tarafından ortaya atılmış olmasını da kamuoyunun değerlendirmesine saygılarımla sunuyorum.” l Haber Merkezi gerçekle yalanın, doğruyla yanlışın aynı torbaya konularak yürütüldüğü bu operasyonlarla, şahsım başta olmak üzere, tüm ülke yanlış yönlendirildi. Aldatıldı” dedi. 15 Temmuz tartışması 2016 yılında atv’de katıldığı programda darbe girişimine dair yaptığı açıklamalarda FETÖ ile ilgili “34 yıl öncesine kadar biz hep iyi niyetle takip ettik. İtiraf etmem lazım biz de bu propagandaya geldik. İyi niyetimizin kurbanı olduk” diye konuştu. 2017 yılında ise CHP lide ri Kemal Kılıçdaroğlu’nun “15 Temmuz örtülü darbedir” şeklindeki sözlerini eleştiren Cumhurbaşkanı Erdoğan, “Zerre kadar şahsiyetin varsa çık, dosyalarını ortaya koy. Biz de gereğini yapalım. Siyasi hayatımda ne aldanan oldum, ne aldatan oldum. Bundan sonra da ne aldanan olacağız, ne de aldatan olacağız” dedi. İki gün önce CNN Türk kanalında katıldığı programda konuşan Erdoğan bu sefer de “Bunlar büyük bir ihanet şebekesi içerisindeymiş. Aldatıldık” ifadelerini kullandı. Bir aldatılma kronolojisi l 2010: Aldanan olmadık, aldatan da olmadık. l 2013: Ne aldatan olduk ne de aldanan olduk. l 2014: Aldatılıyoruz, aldatıldık ben dahi aldatıldım. l 2015: Tüm ülke yanlış yönlendirildi. Aldatıldık. l 2016: İyi niyetimizin kurbanı olduk. l 2017: Siyasi hayatımda ne aldanan oldum, ne aldatan oldum. l 2018: Bunlar büyük bir ihanet şebekesi içerisindeymiş. Aldatıldık. İNSAN HAKLARI İZLEME ÖRGÜTÜ: Adayların kampanya imkânları eşit olmalı İnsan Hakları İzleme Örgütü Türkiye’de 24 Haziran’daki seçimlerin olağanüstü hal şartları altında gerçekleştirileceğine ve bunun yeni bir Cumhurbaşkanlığı sistemi getireceğine dikkat çekti. Örgütün Avrupa ve Orta Asya Direktörü Hugh Williamson, kim kazanırsa kazansın Türkiye’deki seçimlerin hangi bağlamda yapılmakta olduğunu ve yeni Cumhurbaşkanlığı sisteminin anayasal sonuçlarını anlamanın önemli olduğunu vurguladı. ‘Adil süreç’ vurgusu Williamson, “Adil ve demokratik bir süreçte kendi parti ve adaylarını seçme hakkı bütün oy kullananların insan haklarını korumakta kilit öneme sahiptir ve bu da bütün partilerin ve adayların seçmenlerine kendi görüşlerini sunma olanağını sağlayan adil bir kampanya gerektirir” dedi. İnsan Hakları İzleme Örgütü muhalefet partilerinin cum hurbaşkanı ve parlamento adaylarının zor bir siyasi ortamda mücadele verdiklerini kaydetti. Örgüt, hükümetin son iki yılda eşi benzeri görülmemiş şekilde bağımsız medyaya kısıtlamalar getirdiğini ve özel televizyon kanallarının hükümet yanlısı bir şirket tarafından alınmasının ardından iktidarın televizyon haberlerinin neredeyse tamamında kontrolü ele geçirdiğini bildirdi. HDP’ye baskılar İnsan Hakları İzleme Örgütü, muhalefet partilerinin seçim kampanyasının medyada çok daha az verildiğini gösteren aldığına kanıtlar bulunduğunu da vurguladı. Örgüte göre en fazla engellemeyle karşılaşan parti HDP. Örgüt, partinin cumhurbaşkanı adayıyla bazı milletvekillerinin seçimlere cezaevinden katıldığına dikkat çekti ve siyasi nedenlerle terör suçlamalarıyla karşı karşıya olduklarını belirtti. C MY B
Abone Ol Giriş Yap
Anasayfa Abonelik Paketleri Yayınlar Yardım İletişim English
x
Aşağıdaki yayınlardan bul
Tümünü seç
|
Tümünü temizle
Aşağıdaki tarih aralığında yayınlanmış makaleleri bul
Aşağıdaki yöntemler yoluyla kelimeleri içeren makaleleri bul
ve ve
ve ve
Temizle