15 Mayıs 2024 Çarşamba English Abone Ol Giriş Yap

Katalog

Aylar
Günler
Sayfalar
KULTUR 14 EDİTÖR: EMRAH KOLUKISA TASARIM: ŞÜKRAN İŞCAN Münir Özkul’un adı Çankaya’da yaşayacak Ocak ayında hayatını kaybeden Türk sinema tarihinin unutulmaz ismi Münir Özkul’un ismi, Çankaya Belediyesi’nin yapacağı yeni parkta yaşayacak. Çankaya Belediyesi, parkı yıl sonuna kadar Kırkko naklar Mahallesi’nde hayata geçirecek. Park, 8 bin metrekare büyüklüğünde olacak. Münir Özkul Parkı çocuk oyun alanı, oturma birimleri ve yeşil dokusu ile halkın hizmetine sunulacak. [email protected] Cumartesi 9 Haziran 2018 Genç sanatçılardan güncel sorgulamalar Hacettepeli öğrencilerin ‘sarsılan imge’ başlıklı sergisi Pera müzesi’nde başladı Hacettepe Üniversitesi Güzel Sanatlar Fakültesi’nden Lisan süstü ve Sanatta Yeterlik öğ rencilerini bir araya getiren “Sarsılan İm ge” başlıklı ser gi 6 Haziran Çar şamba günü Pera Müzesi’nde açıl dı. Açılışa Hacet ORHUN ATMIŞ tepe Üniversitesi Rektörü Prof. Dr. A. Haluk Özen ve Güzel Sanatlar Fakültesi Deka nı Prof. Mümtaz Demirkalp ve Hacettepe Üniversitesi öğrenci leri katıldı. Dr. Dilek Karaaziz Şener’in küratörlüğündeki ser gi 26 Ağustos’a kadar izleyici leri bekliyor. “Sarsılan İmge” sergisinde 54 sanatçının 100’e yakın üre timi yer alıyor. Sergilenen eser ler, genç sanatçıların imge, be den, toplum, bellek, mekân, doğa ve kültürel normlar gi bi kavramlara bakışlarını yan sıtıyor. ‘Umutlarımı yeşerttiler’ Küratör Dr. Dilek Karaaziz Şener, günümüzde sanatın kendini, ideoloji, kültür, doğa, teknoloji, siyaset, savaş, küreselleşme, ekonomi gibi birbiriyle etkileşen ve giderek karmaşıklaşan bir düğümün içinde var ettiğini belirtiyor. Genç sanatçıların, bu karmaşada yönlerini bulabilmek adına, üretimlerinin merkezine toplumsal gerçekleri aldığını vurgulayan Şener, bu tavrı “oldukça duyarlı ve cesur” olarak nitelendiriyor. Şener, gençlerle birlikte çalışmanın nasıl olduğu sorusuna “Sorgulayan ve sorgulamaları üzerine üretimlerini konumlandıran yeni nesil ile birlikte çalışmak ve her şeyden önemlisi varlıklarına tanıklık etmek geleceğe dair umutlarımı yeşertip çoğaltıyor” yanıtını veriyor. Sergide disiplinlerarası bir yapı kurmanın önemli olduğuna dikkat çeken Şener, “Sınırlarımızı yeni neslin özgür tema ve teknik kullanımı belirledi. Ve bu sınırlar onların bakış açıları, duyarlılıkları, deney ‘İsimsiz’ (2017) Gökhan Baltacı sel işleri ile yüksek lisans ve sanatta yeterlilik alanlarındaki eğitimlerini destekleyen tez süreçlerindeki teorik ve uygulama araştırmalarını da değerlendirmek ve işlerle bağlantı kurulması açısından önem taşımalıydı. Oldukça heyecan verici bir süreç olduğunu vurgulamak istiyorum. Bunun nedeni ise geniş bir yelpaze açılımından sanatçılarımıza bakmak benim adıma mesleki deneyimimin en değerli süreciydi” değerlendirmesini yapıyor. ‘Risk alıyorlar’ Şener, “Gençler yeterince özgürce üretebildiler mi” sorusuna ise şu yanıtı veriyor: “Gençler hep sorgulanıyor, eleştiriliyor. Halbuki o kadar duyarlı ve bilinçliler ki, bu gerçeği görmek ve onların gözünden bakarak dünyayı, olayları algılamak ve değerlendirmek gerekiyor. Kuşak farklılığına inanmıyorum. Deneyim şansımız var onların karşısında dururken ve fakat bu deneyim şansını sadece onlara devamlı vurgulayarak, hiç susmadan konuşarak değil, yeri geldiğinde de dinlemek gerekiyor. ‘Sarsılan İmge’ sergisi bunu başarıyor. Burada gençler konuşuyor, sorguluyor ve sanat yoluyla bizlere ulaşıyor. Şuna inanıyorum çevreye duyarlı olmaları için hani hep eleştirdiğimiz “Hiç okumuyorlar!” yargısı var ya, buna gerek yok. Çevreye bakmayı bilmek, çevrenin çığlığını duyabilmek en az sayfalarca kitap okumak kadar önemli. Yeni nesil sanatçılarda gözlemlediğim ve takdir ettiğim nitelikler: Risk almayı seviyorlar ve cesurlar! Gençler her şeyi sorguluyor. Bellek, tarih, geçmiş, dün veya bugün, kimlik, siyaset, politika ve daha nicesi onların ilgi alanı içinde yer alıyor. Bugün sorguladıkları ne varsa geleceğin dünyasına miras bırakacakları her şeydir. Bu açıdan bakıldığında ‘Sarsılan İmge’ sergisi birçok ipucu içeriyor. Özgürler mi, sorunuza yanıtım ‘Evet özgürler!’ olacaktır. Özgür olmalılar.” Dr. Dilek Karaaziz Şener sözlerini Suna ve İnan Kıraç Vakfı ile Pera Müzesi’ne Hacettepe Güzel Sanatlar Fakültesi’nde üretilen sanat yapıtlarını sunma fırsatı verdikleri için teşekkür etti. 26 Ağustos’a dek Pera Müzesi’nde devam edecek ‘Sarsılan İmge’ başlıklı sergide Tan Buğra Özer’in ‘Hippo’ (2017) adlı çalışması da bulunuyor. Kadın Emeği Festivali’ne Sıla konseriyle açılış Çankaya Belediyesi’nin düzenlediği bu yıl 2’ncisini düzenleyeceği, kadınların el emeğine dayalı ürünlerin yer alacağı “Kadın Emeği Festivali” 29 Haziran’da Sıla konseriyle başlayacak. Ahlatlıbel Atatürk Parkı’ndaki stantlarda yer alacak yaklaşık 200 kadın, ahşap eşyalardan çantaya, keçe işlerinden kaktüse; takıdan örgü bebeklere kadar kendilerinin yaptığı pek çok ürünü gelenlerin beğenisine sunacak. Festivalin 1 Temmuz Pazar günkü kapanış konserini ise Balkan türkülerinin sevilen sesi Suzan Kardeş ve Türk halk müziği sanatçısı Yasemin Göksu verecek. Mungan’ın ‘Kibrit Çöpleri’ Fransızcaya çevrildi Murathan Mungan’ın 2010 yılında Metis Yayınları tarafından yayımlanan “Kibrit Çöpleri” adlı kitabı Saint Michel Fransız Lisesi öğrencileri tarafından Türkçeden Fransızcaya tercüme edildi. 80 hikâyeden oluşan ve 66 öğrencinin çalışmasıyla çevrilen kitap “Allumettes” adı altında Fransız yayınevi Kontr tarafından yayımlandı. Çeviri projesi ilk olarak Saint Michel Lisesi 10. sınıf öğrencilerinden Nisan Basmacı’nın her yıl iki sayı olarak yayımlanan okul dergisi La Gazette için Mungan’ın “Sır Katibi” hikâyesini çevirmesiyle başladı. Daha sonra yine Mungan’a ait olan “Duman İşaretleri” adlı öykü Fransızcaya çevrildi ve okulun Fransızca öğretmenlerinden Sylvain Cavailles ve Serpil Turan’ın da girişimleriyle tüm kitabın tercümesi için çalışmalar başlatıldı. 66 öğrencinin üç ay boyunca yaptığı çalışmalar sonrası öğretmenlerden oluşan bir kurul değerlendirme yaptı ve 80 öykü basıma hazır hale geldi. Bilgi öğrencilerinden Mimarlık Bienali’ne eser İstanbul Bilgi Üniversitesi Mimarlık Fakültesi, mimarlık dünyasının en eski ve köklü etkinliklerinden Venedik Mimarlı Bienali’ne davet edildi. Türkiye’den ilk kez bir üniversitenin davet edildiği uluslararası bienalde, Bilgi Mimarlık Fakültesi birinci sınıf öğrencilerinin ürettiği “Carapace” projesi sergileniyor. 16. Venedik Mimarlık Bienali’nde sergilenen Carapace (Kaplumbağa sırtı) projesi, 2013 yılında Ece Abdioğlu, Ekin Arslan, Ece Emanetoğlu, Deniz Eskiçırak, İdil Işıksoy, Kübra Koyun cu, Elif Özüçağlıyan, Pelin Tatlıcı ve Eylül Utkan tarafından birinci sınıf final projesi olarak tasarlandı ve üretildi. Bienal için biraz büyütülerek tekrar üretilen Carapace, 25 Kasım tarihine kadar Marinaressa Gardens’ta sergilenecek. Opera Festivali gün sayıyor 9. Uluslararası İstanbul Opera Festivali, 21 Haziran 07 Temmuz tarihleri arasında Türkiye’de ilk defa sahne alacak ünlü isimleri İstanbul’da ağırlayacak. Festival kapsamında sahnelenecek yapıtlar arasında “Saraydan Kız Kaçırma”, “La Traviata” ve “Zorba” gibi eserler bulunuyor. Opolais Türkiye’de Festivalin açılacağı 21 Haziran’da Zorlu PSM’de dünyaca ünlü primadonna Kristine Opolais’in Antoni Pirolli yönetiminde İstanbul Devlet Opera ve Balesi Orkestra ve Korosu ile sahnede olacağı konser, ünlü ismin Türkiye’de vereceği ilk konser olacak. Metropolitan Opera New York, Wiener Staatsoper, Deutsche Staatsoper Berlin, Bayerische Staatsoper, Teatro alla Scala, Opernhaus Zürich ve Royal Opera House Covent Garden’da sergilenen birçok operada başrol söyleyen ve uluslararası sahnede en çok aranan sopranolardan biri olan Kristine Opolais, Daniel Barenboim, Antonio Pappano, Sir Simon Rattle, Sir Mark Elder, Daniel Harding, Andris Nelsons, Fabio Luisi, Kirill Petrenko ve Semyon Bychkov gibi efsane şeflerle çalışıyor. Dünyaca ünlü primadonna Kristin Opolais ilk kez Türkiye’ye geliyor. Müzede konser 9. Uluslararası İstanbul Opera Festivali, artık her festivalde ithaf olduğu mekânlarda sunulmasıyla gelenekselleşen Mozart’ın dünyaca ünlü başyapıtı “Saraydan Kız Kaçırma” ile sürecek. Klasikleşen ve prodüksiyonuyla beğeni toplayan “Saraydan Kız Kaçırma” operası, Yekta Kara’nın rejisiyle, Şef Zdravko Lazarov yönetimindeki İstanbul Devlet Opera ve Balesi tarafından 2829 Haziran’da üst üste iki gece İstanbul Arkeoloji Müzesi’nde sahnelenecek. Festivalin biletleri Biletiva, Zorlu PSM ve Süreyya Operası gişelerinden satışa sunuldu. [email protected] Metin Alatlı “Alaturka’dan Alamooga Esinlenmeler M/ Seontoetigk O’uyundHoavğalaurı” y(AarşivuPlyaka) rlamak Değeri anlaşılmamış sanatçı, kıymeti bilinmemiş müzisyen... Laf olsun diye değil, bu ifadeye tam oturan isimlerden biri Metin Alatlı. 1989 yılında 46 yaşındayken kalp krizi sonucu hayata veda eden Alatlı, 1965 yılında Boğaziçi Müzik Festivali’nde ikinci olmuş; Silüetler topluluğu ile 1966 Altın Mikrofon Yarışması’nı kazanmıştı. Dönemin pop yıldızlarına eşlik ettiği yurtdışı hayatından döndükten sonra kaydetmiş, 1975 ağustosunda yayımlamıştı ilk ve tek albümü “Alaturka’dan Alamooga Esinlenmeler”i. Elektronik müziğe tutkusunu Moog üzerinden Türk müziğine uygulamış; elindeki sınırlı teknolojik ola naklarla dönemi için parmak ısırtan bir çalışmaya imza atmıştı. Dünyada moog ile yorumlanmış ilk doğu motifli albümdü bu. Dönemine göre hayli ileriydi ve aranjmanın özünü değiştirmeden sınırlarını zorlamıştı. İki kişinin varlığı büyük ehemmiyet taşır: ilki gitarları çalan Stephan Umutyan, diğeri kayıt masasının başında mucizeler üreten Duyal Karagözoğlu. Basta Yaz Baltacıgil, taksimlerde Atilla Ceyhan, davullarda Erdoğan Aktuğ ve Veysel Çadır’ın yer aldığı albüm sonradan “Sentetik Oyun Havaları” adıyla yeniden basılmıştı. Misyon uğruna işler yapan Arşiv Plak, şimdi bu özel plağı sınırlı sayıda (250 adet) bastı. Mustafa Avşar “Acılı Pizza” (Kalan / Z Müzik) Cazın ustalarını yorumlamak Mustafa Avşar, hem öğrenci hem akademisyen. Klasik batı müziği eğitimi almış, ama kendini ilk albümünde isabetli bir kararla caz yoluyla ifade etmiş. “Acılı Pizza” bir piyanorhodes albümü. İsmi, farklı tarzlardan alınan lezzetlerin bir arada olmasından kaynaklanmış. Ayrıca Avşar’ın albümdeki tek bestesinin adı. Diğer beş eser Avşar’ın müzikal gelişimine katkısı olmuş doksanlı yılların parçaları: Keith Jarrett (Prism), Richard Galliano (Laurita), Hermeto Pascoal (Bebe), Alain Caron (Apres la Pluie) ve Michel Petrucciani (Rachid). Cazın ruhunu solocu yanıyla yakalayan Avşar, bu temayü lü yol arkadaşları trompetçi Şenova Ülker, basçı Eylem Pelit, davulcu Volkan Öktem alabildiğine paylaşmış. Başlangıçta YouTube performans videosu olarak düşünülen proje, deneyimli müzisyenlerin teşvikiyle albüme dönüşmüş. Müzisyenler kanalları kendi stüdyosunda ayrı ayrı çalmış, Mehmet Uğur Memiş’in masasında maharetle buluşturulmuş ve tonlamış. “Acılı Pizza” cazın sadece doğaçlama yaparken değil, büyük ustaları taklit ederken de sanat olduğunun göstergesi. Sanmayın ki, Avşar bu yorumlarla sadece geçmişine tesir edenleri taklit ediyor; o sanatın diğer disiplininden gelenler gibi taklit ederken kendi yolunu çiziyor. C MY B
Abone Ol Giriş Yap
Anasayfa Abonelik Paketleri Yayınlar Yardım İletişim English
x
Aşağıdaki yayınlardan bul
Tümünü seç
|
Tümünü temizle
Aşağıdaki tarih aralığında yayınlanmış makaleleri bul
Aşağıdaki yöntemler yoluyla kelimeleri içeren makaleleri bul
ve ve
ve ve
Temizle