Katalog

Pazartesi 4 Haziran 2018 EDİTÖR: FİGEN ATALAY TASARIM: ŞÜKRAN İŞCAN haber 3 280/1 5 0 310/2 0 0 250/1 3 0 270/1 7 0 310/1 4 0 260/1 0 0 180/6 0 270/1 1 0 310/1 5 0 270/1 7 0 280/1 4 0 310/2 1 0 290/1 6 0 290/2 1 0 190/1 3 0 260/1 5 0 270/1 5 0 220/1 2 0 200/1 4 0 280/1 8 0 150/1 2 0 250/2 0 0 TARİHTE BUGÜN 1937: Türkiye Cumhuriyeti Ziraat Bankası Kanunu Türkiye Büyük Millet Meclisi’nde kabul edildi. 1989 Polonya’da ilk serbest seçimler yapıldı. Seçimleri Dayanışma kazandı. Denizde can pazarı Antalya’nın Demre ilçesi açıklarında, içinde yasadışı yollardan Avrupa ülkelerine geçmek göçmenlerin bulunduğu tekne battı. Sahil Güvenlik Komutanlığı tarafından yürütülen arama kurtarma çalışmaları sonucu, havadan yapılan incelemede tespit edilen 3 erkek ve 1 kadın hemen kurtarıldı. Ayrıca bölgeye yakın seyreden balıkçı teknesi tarafından da 1 erkek kurtarıldı. 6’sı çocuk 9 ölü Yapılan araştırmalar sonucunda 1’i kadın, 6’sı çocuk 9 kişinin ise sudan cansız bedenleri çıkarıldı. Kekova’ya getirilerek 112 ekiplerine teslim edilen 5 kişinin ifadeleri üzerine, kayıp olduğu değerlendirilen 1 kişinin aranmasına devam edildiği belirtildi. l DHA Kurtarılanlar, kazada kaybettikleri yakınları için gözyaşı döktü. Tunus’ta göçmen faciası Yoksulluk nedeniyle Avrupa’ya kaçak yollardan geçmeye çalışanların dramına her gün bir yenisi ekleniyor. Tunus Savunma Bakanlığı ülkenin güneyindeki Sfaks kentine bağlı Kerkene Adası kıyılarında batan gemide, İtalya’ya geçmeye çalışan 35 kişinin cesedine ulaşıldığını, 7’si yabancı uyruklu 68’ kişinin ise kurtarıldığını açıkladı. 80’i Afrika asıllı yaklaşık 180 yasadışı göçmeni arama çalışmaları sürüyor. Şile’de tekne alabora oldu Şile’de denize açıldıktan sonra alabora olan teknede bulunan 5 kişiden 1’i hayatını kaybetti. 3 kişi kurtarılırken 1 kişi aranıyor. Şile’nin İmrenli Koyu mevkiinde meydana gelen olayda çevredeki yurttaşlar denize düşen Recep Gülyıldırım’ı (26) çıkardı. Ancak Gülyıldırım’ın hayatını kaybettiği belirlendi. l DHA Atlet kızların başarısı Yamaç paraşütü yere çakıldı KORELİ TURİST ÖLDÜ Denizli’de yamaç paraşütü eğitmeni Nazmiye Sevda Ağda, dün saat 15.30 sıralarında, Güney Koreli turist Seo Yun Seok ile Pamukkale’deki Dinamit Tepe’den tandem atlayış yaptı. İddiaya göre, inişe geçtikleri sırada, ters hava akımı nedeniyle, paraşütlerinin ipleri dolandı. Bunun üzerine yamaç paraşütü yere çakıldı. Koreli turist ve yamaç parüşütünü kullanan Ağda, yaralandı. Ambulansla Pamukkale Üniversitesi Hastanesi’ne kaldırılmak istenen iki yaralıdan sağlık durumu ağır olan Seok yolda yaşamını yitirdi. Bacaklarında kırıklar olan Ağda ise hastanede tedaviye alındı. l DHA Kene can aldı Sivas’ta, Kırım Kongo Kana malı Ateşi (KKKA) hastalığı şüphesiyle hastanede tedavi gören Cemal Kaya, (59) yaşamını yitirdi. Yıldızeli ilçesine bağlı Aslandoğmuş köyünde, 5 gün önce vücuduna tutunan keneyi çıkardıktan sonra rahatsızlanan Cemal Kaya, yakınları tarafından Cumhuriyet Üniversitesi Tıp Fakültesi Hastanesi’ne kaldırıldı. Anestezi Yoğun Bakım Servisi’nde tedaviye alınan Kaya, yapılan tüm müdahalelere rağmen kurtarılamadı. l DHA/İHA Avrupa ve Dünya şampiyonalarında ülkemizi temsil edecekler Muş’un Korkut ilçesine bağlı Altınova beldesinde oturan Der ya Konur (18) ile Malazgirt ilçe sine bağlı Adaksu köyünde ya şayan Berfin Barışer (16), atle tizmde Avrupa ve Dünya şam piyonalarında ülkemizi tem sil edecek. İki atlet, Erzurum’da Yüksek İrtifa Kampı’na katıla cak. Muş Alparslan Üniversite si Beden Eğitimi Bölümü 1. sı nıf öğrencisi Derya Konur, ilko kul 5. sınıfta beden eğitimi öğ retmeni tarafından fark edildi. Türkiye, Balkan ve Avrupa dereceleri olan Konur, geçen haf Atlet kızlar Derya ve Berfin’i, şampiyonaya Özkan Yurttaş hazırlıyor. ta Mersin’de düzenlenen olim ği ve Macaristan’da Avrupa be cak. Atletlerin, Erzurum Palan pik yarışta dünya gençler ba şinciliği bulunan Berfin Ba döken Yaylası’nda 1 aylık kam rajını geçti. Temmuz ayında rışer de, 12 Temmuz’da Bal pa katılacaklarını söyleyen ant Finlandiya’da yapılacak Dün kan Şampiyonası’na katıla renör Özkan Yurttaş, “Kızlar, ya Gençler Şampiyonası’nda cak. Fenerbahçe Spor Kulübü köyde koşarak bu spora başla Türkiye’yi temsil edecek olan adına ter dökecek Barışer, 58 mış. İkisinin de şampiyon ola Konur’un tek hedefi, dünya bi Temmuz’da da Macaristan’daki rak ülkemize döneceklerine ina rincisi olmak. Dünya ikincili Avrupa Şampiyonası’nda yarışa nıyorum” dedi. l DHA Türbeyi BÖYLE ‘koruDULAR’ Erzurum’un Yakutiye Belediyesi’nin geçen yıl başlattığı “Kentsel Dönüşüm” ve “Cazibe Merkezi” projesi adı altında Hasanı Basri Mahallesi’nde onlarca ev yıkıldı. Ancak Hasanı Basri’nin mezarı olduğuna inanılan yapının yıkımına, çevre sakinleri izin vermedi. Bunun üzerine Belediye Başkanı Ali Korkut, “Hasanı Basri’nin mezarı Basra’da. Kendisi Erzurum’a hiç gelmemiştir. Projede değişlik yaptık. Söz veriyorum burası yıkılmayacak” diye açıklama yaptı. Ardından bölgede yıkılan evlerin yerine, yüksek katlı binalar inşa edildi. 8 metre yukarıda kaldı Çevresi iş makineleriyle kazılan yapı, inşaat halindeki binalar arasında 78 metre yüksekliğindeki toprak yığının üzerinde kaldı. İnşaat firması yetkilileri, daha önce yaptıkları açıklamalarda, yapının etrafına kapalı otopark yapılacağını, otoparkın üzerinin de yeşillendirileceğini söylemişti. l DHA Kıyametin jeolojik adı: ‘Antroposen’ A ral Gölü kurudu. Özbekistan, büyüklüğü nedeniyle eskiden deniz diye de adlandırılan bu muazzam su kütlesinin şimdi yeller esen yerini orman yapmayı düşünmekte. Milyonlarca ağaç dikilecekmiş. Bizde de Akşehir Gölü çoktan kurudu. 2 milyon yıllık Tuz Gölü, hanidir “tuz çölü”ne dönüşmüş durumda. Yıllar önce ben de Türkiye’nin 1’inci, dünyanın ise 3’üncü tatlı su kütlesi olan Beyşehir Gölü’nde bir çalışma yaptım; o da elden gitti denebilir. “Boğulan göl” diye tanımlamıştım onu, çünkü gölü “boğan” dehşet verici bir insani/endüstriyel faaliyet vardı (ayrıntılar, “Göl ve İnsan: Beyşehir Gölü Çevresinde DoğaKültür İlişkisi Üzerine Antropolojik Bir İnceleme” [2005] başlıklı kitabımda). Peki, neden Aral Gölü’nün yatağı bir ormana dönüştürülmek isteniyor?.. Çünkü böylece göl yatağına çökmüş olup ciddi sağlık problemlerine yol açan toksik kimyasal maddeleri içeren tozların havaya karışması önlenecekmiş. Öyle bir dünyada yaşıyoruz ki “Doğa” bile insan marifetiyle “kültürel” olarak yeniden var ediliyor. Yani doğa, artık “doğal” değil, “kültürel”!.. HHH İnsanlığın biyokültürel evrimine ilişkin antropoloji derslerimizde jeolojik zaman, dönem ve çağları öğrenmiştik; yaşadığımız yeryüzünde cansızlığın evriminden canlılığın evrimine doğru durmaksızın vuku bulan değişimlerin farklı safhalarını adlandırma yolunda, akılda tutulması zor mu zor bir dolu tabir olarak...   65 yıl öncesinden bugüne Senozoik zamandır; onun üç dönemi; Paleojen, Neojen, Kuaterner... Sonra bunların bölümleri: Paleosen, Eosen, Oligosen, Miyosen, Pliyosen, Pleistosen ve Holosen... Jeolojik mahiyeti itibarıyla 4 buzul dönemi ile karakterize edilen Pleistosen’de, yaklaşık 2 milyon yıl önce ortaya çıkmıştır insan... Pleistosen, kültürel olarak “Paleolitik” denilen ve avcılıktoplayıcılık pratiği ile ayırt edilen döneme denk düşer. Son buzulun da çekilmesiyle önü açılan yeni jeolojik aşama “Holosen” ise “kültürel” olarak avcılıktoplayıcılıktan çiftçilikhayvancılık, yani tarıma geçişin önünü açmıştır insanlık tarihinde. Bu belirtilenlerin anlamı şu: Yerkürede jeolojik temelde olup biten her şey, onun üzerinde bulunan varlıkların kaderini oluşturur. İnsan denen canlı da Pliosen’den Pleistosen’e ve Holosen’e geçiş aşamalarında biyolojik ve kültürel olarak yeni yaşam koşullarına göre bir var olma dinamiği sergilemiştir. HHH Ancak artık öyle değil! Denge, radikal şekilde değişti. Artık jeoloji, insanı belirlemiyor. İnsan, jeolojiyi belirliyor. O yüzden de zamanın, daha açık söyleyelim, “jeolojik” zamanın son birkaç yüzyılına yeryüzünün Holosen’den de çıktığını vurgulayacak şekilde “Antroposen” adı uygun bulunuyor. Antroposen, yani “İnsan Çağı”. (“Anthropos”, Yunanca insan demek.) Yani?.. Jeolojik zaman ve dönemlendirme terminolojik olarak artık insan doğrultusunda belirleniyor. “Antroposen” sözcüğünün geçmişi, olacak olanın ya da “gelmekte olan”ın farkına varılan 19’uncu yüzyıla kadar geriye gidiyor; 18’inci yüzyıl endüstri devrimi sonrasında yerküre/yeryüzü tam tekmil insan iradesi ve eyleminin boyunduruğu altına girdiği için...  Ama sözcüğün bilimsel kullanımını, onu 2002’de Nature dergisinde literatüre sokan Nobel ödüllü Hollandalı kimyager Paul Crutzen’e borçluyuz. HHH Antroposen, yaşadığımız dünyanın biyolojik, kimyasal ve jeolojik olarak artık “insan” tarafından belirlenir hale geldiğini anlatıyor. Bir başka deyişle, başlangıçtan yakın zamanlara kadar yeryüzünde canlıcansız var oluş ve yok oluşlar jeolojik (volkanlar, depremler, vd.) klimatolojik (iklimsel değişmeler) koşullarla belirlenir iken artık bunlar “antropolojik” koşullarla belirleniyor. Dolayısıyla Antroposen, doğanın Holosen çağdan itibaren etkin şekilde insan güdümüne girmesinin ötesinde bir noktayı; doğanın kendisinin insan tarafından “yapılır/bozulur/tekrar yapılır” hale geldiği bir ürkütücü “jeolojik aşama”yı anlatıyor. İşte o yüzden Aral Gölü gidiyor, “Aral Ormanı” geliyor. Doğa artık insana tâbi ve onun tarafından istismar edilir olmanın ötesinde, canlıcansız tüm varlığıyla kaderi insana teslim durumda!.. Antroposen, insanın “jeolojik kapasitesi”nin adı. Ve ne yalan söylemeli, hayli ölümcül nitelikte bir “kapasite” bu!.. 62 asker zehirlendi Denizli 11. Komando Tugay Komutanlığı’nda görev yapan 62 asker, önceki gün gıda zehirlenmesi şüphesiyle çeşitli hastanelere kaldırıldı. Denizli Valiliği’nden yapılan açıklamada, 57 askerde gıda zehirlenmesi şüphesinin ortaya çıktığı, dün sabah saatlerinde Denizli Devlet Hastanesi’ne sevk edilen 5 askerin rahatsızlığının ise zehirlenme olarak değerlendirilmediği kaydedildi. Askerlerin akşam saatlerinde toplu olarak tugay revirine başvurduğu; 29 askerin Denizli Devlet Hastanesi, Pamukka le Üniversitesi Hastanesi ve Servergazi Devlet Hastanesi’ne sevk edildiği, 23’ünün ise askeri hastanede tedaviye alındığı açıklandı. Askerlerin hayati tehlikelerinin bulunmadığı ve olayla ilgili Sağlık Müdürlüğü’nce işlem başlatıldığı belirtildi. l DHA C MY B