01 Aralık 2024 Pazar English Abone Ol Giriş Yap

Katalog

Aylar
Günler
Sayfalar
Pazartesi 4 Haziran 2018 2 haber EDİTÖR: FİGEN ATALAY TASARIM: ŞÜKRAN İŞCAN Her şey belirsiz ‘Savun’ diye verilen çocuğu istismar etti Yer Ankara Polatlı. Olay geçtiğimiz yıl yaşanıyor. 17 yaşında akraba üç kız çocuğu kavga ediyorlar. Sinem, Zeynep’in özel fotoğraflarını ele geçiriyor ve İnstagram’da açtığı sahte hesaptan yayımlıyor. Bunun üzerine Zeynep Sinem’i şikâyet ediyor ve dava açılıyor. Ama konumuz bu değil. Konumuz şu... Sinem’e barodan S.K. adlı bir avukat atanıyor. Avukat Sinem’i sadece bir kez, ifadesi alınırken görüyor. Ve ardından çocuğa ardı arkası kesilmeyen mesajlar atmaya başlıyor. Bürosuna gelmesini istiyor; Sinem “Davayla ilgili bir şey içinse gelirim” deyince, davayla ilgisi olmadığını, onunla cinsel ilişkiye girmek istediğini söylüyor. Bu taleple geldiği her sefer, Sinem bir yolunu bulup gitmiyor. Ama avukatın taciz mesajları da bitmek bilmiyor. Sinem’e sürekli cinsellikle ilgili sorular soruyor, cinsel organının fotoğrafını gönderiyor vs.. Bir süre sonra bu mesajlar üstü kapalı tehdide ve baskıya dönüşüyor. Avukat, Sinem’e Zeynep’i arayacağını, onunla görüşeceğini söylemeye başlıyor. Sinem “Bu doğru olmaz. Sen benim avukatımsın” dese de, avukat hiç oralı olmuyor ve sözde dosyayı konuşmak için Zeynep’le telefondan mesajlaşmaya başlıyor. Zeynep’e “Başka resimler var mı? Sutyenli resmin var mı” gibi sorular soruyor. Bir avukatın müştekiyle konuşması meslek etik kurallarıyla bağdaşmaz. Şartsa, niyeti iyi olsa, Zeynep’in avukatıyla görüşebilir. Avukat, Zeynep’i taciz etmekle kalmıyor, kendi müvekkilinin aleyhine çalışarak “Şöyle olursa ceza almaz, şöyle olursa alır” diye akıl veriyor. Bu da ayrı suç. Zeynep’i beğendiğini söylüyor, iltifatlar ediyor... Zeynep ise ona “Farkında mısınız, ben çocuğum” diyor. Sinem, avukatın Zeynep’le görüşeceğini tahmin ettiği için Zeynep’i arıyor ve onu da taciz edip etmediğini soruyor. Zeynep “Evet” deyince, ikisi birlikte savcılığa gidip suç duyurusunda bulunuyorlar. Yaptığı yanına kalacak Şimdi bu avukat karısını ve çocuğunu alıp Bodrum’a kaçtı. Birkaç ay önce cinsel tacizden dava açıldı. O ise Bodrum’a yerleşti. Ne de olsa Polatlı küçük yer, millet duyardı. Avukatlık Kanunu gereğince S.K. için soruşturma izni istendi. İzin çıktı. Avukatın ifadesi Bodrum’daki mahkemede alındı. İlk duruşma 7 Haziran’da. Düşünün, bu avukatınki mesleki olarak ne kadar ağır bir davranış... Ama dava, çocuğa yönelik eylemin yanında epey basit kaçacak bir suç olan cinsel tacizden açılıyor. Ve muhtemelen, hükmün açıklanmasının geri bırakılması kararı verilecek. 5 yıl içinde kasıtlı başka bir suç işlemezse bu hüküm açıklanmayacak. Yani yaptığı yanına kalacak. Oysa görevi kötüye kullanmak, müstehcen görüntüyü çocuğa göstermek de suçtur. Oysa istismarının izleri, avukatlık mesleğine verdiği zarar tamir olmayacak. Baronun atadığı, çocuğu korumak ve kollamakla yükümlü, kamu hizmeti yapan bir avukat bile çocukları istismar ediyorsa çocuklar bu ülkede adalete nasıl erişecek? Çocuk hakları savunucuları bu dosyaya ilk bakışta ‘cinsel istismar’ diyecektir. Ama TCK öyle garabet içinde ki, bir suçun cinsel istismar sayılabilmesi için savcılar illa dokunma, öpme gibi temas içeren eylemler arıyor. Temas yoksa ‘cinsel taciz’ deyip geçiyor, cinsel istismardan saymıyorlar. Taraflardan birinin çocuk olması fark etmiyor. Çocuk hakları savunucuları yıllardır anlatmaya çalışıyor. Dinlemeyen duymuyor. (Not: Yazıdaki isimler gerçek isimler değildir.) Eğitim İş’ten LGS tepkisi 1.1 milyon öğrencinin geleceği çalındı Eğitim İş Sendikası’ndan yapılan açıklamada, önceki gün sınavdan çıkan öğrencilerin büyük bir şok yaşadıkları belirtilerek, ‘‘En çok da tam sayfayı dolduracak şekilde oluşturulan matematik soruları öğrencilerin sınav motivasyonunu altüst etti’’ denildi. Açıklama şöyle: “Öğrencilere stres yaşatmayalım diye kurgulanan sistem öğrencilere kâbus yaşatmıştır. Okulların tamamını nitelikli okul yapmakla mükellef olanlar, okulları nitelikli ve niteliksiz diye ayrıştırmakla kal mamış, maalesef bu sistemle 1213 yaşındaki çocukla rımızı da ayrıştırmıştır. Başta matematik olmak üzere birçok ders ve soruları, öğrencileri eleme adına zorlaştıran anlayış ders kitapları ya da müfredatla sadece alfabesinin aynı olması noktasında ortak paydası olan sorular türetmiştir. Bütün bunlar yetmezmiş gibi görüntüde 126 bin fakat gerçekte 50 bin bile olmayan öğrencilerin isteyerek tercih edecekleri kontenjanın dışında kalan 1.1 milyon öğrencinin akıbeti belirsizdir.” daha önce 22 haziran’da açıklanacağı duyurulan lgs sonuçları SEÇİM SONRASINA KALDI Liselere Giriş Sınavı (LGS) önceki gün yapıldı. 8. sınıf öğrencilerinin sınav stresi bitti ama şimdi de ‘’tercih stresi’’ başladı! 1 milyon 270 bin öğrencinin liselere nasıl yerleştirileceği konusu belirsizliğini koruyor. Bu öğrencilerin yüzde 90’ı liselere Ortaöğretim Kayıt Alanı’na göre yerleştirilecek. “Bu yerleştirme, öğrencinin isteğine göre mi olacak? Yoksa öğrenciler istemedikleri okula zorla mı yerleştirilecek” sorularının yanıtı ise bilinmiyor. Eğitim Sen Genel Başkanı Feray Aytekin Aydoğan, LGS sonrası 8. sınıf öğrencilerini bekleyenleri, Çember Sistemi’ni sorularla şöyle anlattı: FİGEN ATALAY HANGİ OKULLAR SINAVLA KAÇ ÖĞRENCİ ALACAK? LGS’ye giren 996 bin adaydan 126 bin 240’ı beş farklı türde sınavla öğrenci alan bir okula yerleştirilecek. Bu okullar, 14 Şubat 2018 tarihinde Resmi Gazete’de yayımlanan Ortaöğretim Kurumları Yönetmeliği’nde yapılan değişiklikle“fen liseleri, sosyal bilimler liseleri, proje uygulayan eğitim kurumları (Anadolu liseleri ve imam hatip liselerinin tamamı proje okulların içersinde) ile mesleki ve teknik Anadolu liselerinin Anadolu teknik programları”olarak belirlendi. ÖĞRENCİLER ADRESLERİNE GÖRE Mİ YERLEŞMELİ? Öncelikle öğrenciler kendi istedikleri okulda ve istediği türde eğitim alma hakkına sahiptir. Yapılan kimi düzenlemelerle bu hakkın kullanımını engellemek veya sınırlandırmak kabul edilebilir bir durum değildir. Kentlerin semtlerinin ekonomik gelir durumuna göre farklılaştığı ve yoksullarla varlıklılar arasında bulunan uçurumun her geçen gün derinleştiği bir dönemde ve coğrafyada sanki okullar bu farklılaşmadan etkilenmiyor gibi düzenlemeler yapmak gerçekçi bir durum değildir. Üstelik velilerin eğitim ve gelir düzeyi ile öğrencilerinin okuduğu okulla ilişkilenme arasında ciddi bir bağ varken okulların koşullarının ve olanaklarının eşitliğinden söz etmek mümkün değildir. Bu nedenlerle öğrencilerin adresleri esas alınarak belirlenen “Orta Öğretim Kayıt Alanları” içerisindeki okullardan tercih yapmak zorunda bırakılması, yoksul LGS SONUÇLARI 26 HAZİRAN’DA Milli Eğitim Bakanlığı, LGS’nin sonuçlarının 26 Haziran’da açıklanacağını duyurdu. Daha önce 22 Haziran’da açıklanacağı ilan edilmişti. MEB’in sosyal medya dan yaptığı açıklama şöyle: ‘’Sınavla öğrenci alacak ortaöğretim kurumları merkezi sınavı 2 Haziran’da ilköğretim ve ortaöğretim kurumları bursluluk sına vı ise 3 Haziran’da herhangi bir sorun yaşanmadan tamamlanmıştır. Liselere geçiş sınav sonuçları 26 Haziran’da, bursluluk sınav sonuçları ise 18 Temmuz tarihinde açıklanacaktır.’’ semtlerde yaşayan öğrencilerin o semtlere sıkıştırılması ve yoksulluğun bir kader gibi sürdürülmesi anlamına gelmektedir. NEDEN 9 OKUL? Herhangi bir MEB yetkilisinin bugüne kadar kamuoyuna sınavsız yerleşecek öğrencilerin neden 9 okul içerisinden tercih yapmak zorunda olduğuna dair tatmin edici bir açıklama yapmadığını belirtmek gerekir. Soruları sıralayalım: 1.Neden 9 okul? 2.Neden 3 Anadolu lisesi, üç imam hatip lisesi, üç mesleki teknik Anadolu lisesi? 3.Veliler neden zorunlu olarak 5 okul tercih etmek zorunda? ORTAÖĞRETİM KAYIT ALANI UYGULANABİLİR Mİ? Sistem, oluşturulacak eğitim bölgesinde bulunan 9 okuldan 5 tercih yapan öğrencinin tercih ettiği okullardan birine yerleşmesini öngörüyor. 9 okulun ise üç ayrı okul türünden (Anadolu Lisesi, İmam Hatip Lisesi, Mesleki ve Teknik Anadolu Lisesi) üçer tane olarak oluşması planlanıyor. Bunun olması içinse önkoşul okul türlerinin sayısal eşitliği ve dengeli coğrafi dağılımıdır. Ancak Türkiye genelinde okul sayıları bu durumun imkânsızlığını ortaya koymaktadır. MERKEZİ SINAV İLE YERLEŞEMEYEN ÖĞRENCİLER LİSELERE NASIL KAYDOLACAK? Öğrencinin okuduğu ortaokul ile ortaokula yakınlık durumlarına göre okullar liselerle eşleştirilecek. Ev adresi değil, öğrencinin okuduğu ortaokul esas alınacak. Öğrencilerin komisyon tarafından okullara dengeli olarak dağıtılacağı ifadesi öğrencilerin istemedikleri okul türlerine fiilen zorunlu olarak yerleştirilmesinin önünü açacak.Yönetmelik maddelerinden de açık olarak algılanan, düzenlemenin belirleyici motivasyonu kontenjanları doldurmak ve sınavsız öğrenci alan okul türlerine öğrencileri sayısal olarak dengeli dağıtmaktır. ‘Karşı’da eşitlik yok! Karşılıklı iki devlet okulunda bile OLANAKLAR ÇOK FARKLI Aynı ilçede, karşılıklı iki devlet okulunda bile öğrencilere sunulan olanaklar açısından uçurum var. Birinde tekli eğitim varken diğerinde ikili eğitim yapılıyor. Birinde öğle yemeği var, diğerinde yok. Pencereleri birbirine bakan, karşılıklı iki okul.. İkisi de devlet okulu ama birinde ikili eğitim, diğerinde tam gün eğitim yapılıyor. Birinin öğretmen kadrosunun 21’i, diğerinin 2’si ücretli. Bir okulda spor alanları ve öğle yemeği var, diğerinde yok. Eğitim Reformu Girişimi’nin (ERG) ‘‘Karşı Pencere’’ başlıklı çalışmasında eğitimde fırsat eşitsizliği, iki devlet okulunun hikâyesi ile gözler önüne serildi. ERG araştırmacısı Umay Aktaş Salman’ın yaptığı çalışmaya göre, aynı ilçede olsa bile okullar arasında sınıf mevcudu, öğretmen kadrosu ve fiziksel koşullar açısından farklılıklar var. Bu örneklerden en çarpıcısı karşı karşıya olan ve pencereleri birbirine bakan bu iki okul. İkisi de devlet okulu ama farklılıklarının en büyük sebebi okullardan birinin sitelere daha yakın olması. Öğrencilerinin yüzde 40’ını bu sitede oturan, sosyoekonomik düzeyi daha iyi ailelerin çocukları oluşturuyor. Çevre ilçelerden de adresini bu bölgede gösterip çocuğunu okula yollayanlar var. Yoksul ailelerin çocukları ise azınlıkta. Ailelerin sosyoekonomik seviyesinin da ha yüksek olması okulun çehresini de, okula bakış açısını da değiştiriyor. İkili eğitim Yoksul ailelerin çocuklarının gittiği okul, sabahları ortaokul, öğlenleri ilkokul. Yani ikili eğitim yapılıyor. Yaklaşık 1800 öğrencisi var. Sabahçı öğrencilerin ardından okulun öğlenci öğrencilere hazırlanması için sadece 25 dakika var. İlkokul öğrencilerinin okuldan çıkış saati 19.00’u buluyor. 26 derslikli okulda sınıf mevcutları ortalama 40 kişi. Bu sayı yıllar önceki durumla karşılaştırıldığında ‘iyi’ olarak görülüyor. Çünkü okulun 5070 sınıf mevcudunu gördüğü dönemler de olmuş. İlk ve ortaokulun öğretmen sayısı toplam 71. Bu sayının 21’ini ücretli öğretmenler oluşturuyor. İlkokulda 2, ortaokulda 19 ücretli öğretmen var. Ücretli öğretmenlerin büyük çoğunluğunu iki yıllık üniversite (ön lisans) mezunları oluşturuyor. Burası 3 yılın sonunda öğretmenlerin tayin isteyip genellikle ayrıldığı bir okul. Ancak idarenin öğretmenleri desteklemesi, sorun ve çözüm toplantıları yapması sonucunda bu yıl ilkokulda ayrıl mayı düşünen öğretmen yok. Okulun elektrik, su, doğalgaz masrafları, büyük onarımları tüm okullarda olduğu gibi devlet tarafından karşılanıyor. Devletin okula tahsis ettiği hizmetli sayısı üç. Ancak bu sayı çok az. Okul 4 hizmetli daha çalıştırarak, ücretlerini karşılamaya çalışıyor. İhtiyaçlar için velilerden yıllık 50 TL ücret isteniyor, ama çoğu veli bu rakamı ödeyemiyor. Spor salonu yok Okulun bir spor salonu yok. Bahçesini öğretmenler ellerinden geldiği kadar renklendirmeye çalışmış. Bahçedeki ufak yeşil alanın düzenlenmesi için bir süredir belediyeden destek bekleniyor. Bilgisayar laboratuvarındaki bilgisayarların yarısı bozuk. Kendi çabalarıyla kurmaya çalıştıkları kütüphane ise hem kitaplar hem de düzen açısından yetersiz. İlkokul ve ortaokulun birer rehber öğretmeni var. Yani öğretmen başına 900 öğrenci düşüyor. Çalışan çocukların da azımsanmayacak kadar çok olduğu okulda 40 da Suriyeli öğrenci var. Tam karşıdaki devlet okulunun öğrenci sayısı da yakla şık 1600. Burası da hem ilkokul hem de ortaokul. 40 dersliğin olduğu bu okulda da sınıf mevcutları az değil. Sınıflarda ortalama 40 öğrenci var. Ancak derslik sayısı daha fazla olduğu için, diğer okuldan farklı olarak burada tam gün eğitim yapılıyor. Okulda saat 14.00’ten sonra çalışan annebabaların çocukları için ücretsiz halk oyunları, karate, drama, satranç gibi kurslar veriliyor. Okulun 65 kişilik öğretmen kadrosunun tamamı kadrolu. Şu an sadece iki öğretmen doğum izninde olduğu için geçici olarak iki ücretli öğretmen var. Sınıflarda zekâ oyunları var. Rehber öğretmen kadrosunda 4 rehber ve psikolojik danışman var. Bu okulda çocuklar öğle yemeği de yiyebiliyor. Yemekhanede verilen yemeğin yıllık 1.550 TL olan ücreti ise veliler tarafından karşılanıyor. Okula girer girmez fiziksel imkânların farklılığı göze çarpıyor. Okulun bahçesi daha düzenli. Ana sınıfının ayrı bir girişi ve parkı var. Okulun bahçesinde basketbol ve futbol sahası var. Ayrıca kapalı bir spor salonu, konferans salonu da mevcut. C MY B
Abone Ol Giriş Yap
Anasayfa Abonelik Paketleri Yayınlar Yardım İletişim English
x
Aşağıdaki yayınlardan bul
Tümünü seç
|
Tümünü temizle
Aşağıdaki tarih aralığında yayınlanmış makaleleri bul
Aşağıdaki yöntemler yoluyla kelimeleri içeren makaleleri bul
ve ve
ve ve
Temizle