13 Mayıs 2024 Pazartesi English Abone Ol Giriş Yap

Katalog

Aylar
Günler
Sayfalar
KULTUR Haluk Levent gözaltına alınıp serbest bırakıldı İstanbul 8. Asliye Ceza Mahkemesi’nce, “resmi evrakta sahtecilik” suçlamasıyla aranan şarkıcı Haluk Levent dün önce gözaltına alındı. Sanatçı ifadesinin alınmasının ardından serbest bırakıldı. Twitter hesabından konuyla ilgili açıklama yapan Levent, “Arka daşlar eski günler yok artık. Artık sosyal medya var. Artık tutuklandı vs. yok!!! 12 yıl önce bir evrakta benim imzam var mı yok mu diye soruldu. 12 yıl önce!! Yok dedim çıktım... Savcı ile işim 2.5 dakika sürdü... Hiç bir sorunum yok...” ifadelerini kullandı. 14 EDİTÖR: ÖZNUR OĞRAŞ ÇOLAK TASARIM: BAHADIR AKTAŞ Mimarlık Müzesi açıldı [email protected] Pazartesi 4 Haziran 2018 Mimarlar Odası İstanbul Büyükkent Şubesi, ‘Mimarlık Müzesi’ne dönüştürüldü. Bina, hem Mimar lar Odası olarak işlevine devam edecek hem de Mimarlık Müzesi olarak ziyaretçilerle buluşacak. Karaköy’deki TMMOB Mimarlar Odası İstanbul Büyükkent Şubesi, aynı zamanda “Mimarlık Müzesi” ola rak ziyaretçilerle buluşuyor. Bi na, hem Mimarlar Odası olarak işlevine devam edecek hem de Mimarlık Müzesi olarak ziyaretçi lerle buluşacak. Mimarlık Müze si hafta içi 09.00 CEREN ÇIPLAK DRILLAT 18.00 saatleri arasında ziyaretçi kabul edecek. Mü zede, Emin Onat’ın son yapı sı “Devres İşhanı İstanbul Gü müşsuyu 1961”, Mahmud Şev Cumhuriyet gazeteside yayımlanan mimarlık ve kent haberlerinden oluşan yüzlerce kupürün yanı sıra mimarların araç ve gereçleri de yer alıyor müzede. ket Paşa Türbesi (1909) ve Emin Onat’ın Moda’daki evi maket olarak yer alıyor. Sergide, mimarlık dünyasına ait ilginç notlar ve detaylar da yakalanabiliyor: “İstanbul Devlet Güzel Akademisi’nin bir özelliği de hoca ve öğrencilerin beyaz çalışma gömleği giymeleriydi.” Mimari kitaplar ve dergilerin yanı sıra mimar ve karikatürist Güngör Kabakçıoğlu’nun “Portreler” kitabıdan mimar, yazar Aydın Boysan ile Oktay Ekinci’ni karikatürleri de eşlik ediyor müzeye. Mimar Mustafa İzberk’in hazırladığı “İzberk Belleği” de müzede dikkat çeken çalışmalardan. İzberk Belleği’nde Cumhuriyet gazeteside yayımlanan mimarlık ve kent haberlerinden oluşan yüzlerce kupür yer alıyor. Ayrıca, Kent Filmleri Festivali’nde gösterilen filmler de müze etkinlikleri kapsamında seyirciyle buluşacak. Müzenin koordinatörü Bülend Tuna, müzenin zamanla büyüyeceğini vurguluyor. Tuna, özellikle kıdemli mimarların arşivindeki malzemeleri müzede değerlendirmek istediklerini söylüyor: “Araştırmacıların dikkatini müzeye çekmek istiyoruz. Kendi binamızda elimizdeki malzemeleri derleyerek müzeyi oluşturmaya başladık. Her yıl farklı içeriklerle zenginleştireceğiz.” Müze etkinlikleri kapsamında panel ve çalıştaylar da yapılacak. Pergelden gönyeye... Birinci kata yayılan müzede mimarların araç gereçleri de yer alıyor: Günhan Danışman Arşivi’nden rapido seti, mürekkep, teknik çizim kalemi, kum pas, bileyici, şeritmetre; Mustafa İzberk Arşivi’nden pergel, yazı şablonu, ataç; Önol Soner Arşivi’nden graphos kalem, gönye, şablon, yazı şablonu; İlhan Gülgeç Arşivi’nden açı ölçer, paralel çizgi cetveli; Müberra Taştekin Arşivi’nden tefriş şablonu, model cetveli, sürgülü hesap cetveli, pistole, rapidomat dolmakalemler, graphos kalem, keçe uçlu marker, rapido silgisi; Cengiz Bektaş Arşivi’nden planimetre, nivo dürbünü, pantograf; Menmet Emin Çevik’in Arşivi’nden harita mesafe okuma ruleti. ‘Tıpkı Türkiye’miz gibi güzel günler göreceğiz!’ Yeni mekânda yeni oyunlar ve konserlerle devam edeceklerini söyleyen Tiyatro Pera’nın kurucusu Nesrin Kazankaya, “Black Out sahnesine temmuz başında giriyoruz” diyor. ÖZNUR OĞRAŞ ÇOLAK Tiyatro Pera 17. sezonunu, yeni mekânında Şişli Black Out Sahnesi’nde açacak. 2001 yılında kurulan Tiyatro Pera 2017’de Taksim Sıraselviler’deki mekânından çıkmak zorunda bırakılmıştı. 16 yıla ikisi çocuk oyunu olmak üzere 22 oyun sığdıran Tiyatro Pera, Taksim’deki diğer kültür mekânlarının akıbetinden kurtulamamış ve oyunlarına Kenter Tiyatrosu, Kadıköy Baba Sahne gibi çeşitli mekânlarda devam etmişti. Tiyatro Pera’nın, yeni mekânında yeni oyunlarlar ve konserle devam edeceğini söyleyen tiyatronun kurucusu Nes rin Kazankaya, “Artık yeniden repertuvar tiyatrosu olarak tüm oyunlarımız ve etkinliklerimizle izleyicimizle buluşacağımız bir sahnemiz oldu. Sezonu benim sahneleyeceğim yeni bir oyunla açacağız. Çocuk oyunları, okuma tiyatrosu, konserler, disiplinler arası gösteriler ve genç yönetmenlerimizin sahneleyeceği yeni oyunlarla, tiyatro binamızı bir kültür merkezi haline dönüştürmek istiyoruz. Black Out sahnesine temmuz başında giriyoruz. Tıpkı Türkiyemiz gibi temmuz ayından itibaren güzel günler göreceğiz!” diyor. Nesrin Kazankaya Arif Sağ: Kolay teslim olmam Türkiye Musiki Eseri Sahipleri Meslek Birliği MESAM’da yeniden yönetime seçilen Arif Sağ için İzmir’de Bayraklı Belediyesi ‘Ustaya saygı konseri’ düzenledi. 370 kişilik koronun da eşlik ettiği saz ekibini Arif Sağ yönetti. Arif Sağ, konserin sonunda yaptığı konuşmada, “Gözlemci başkanlar iyi başkanlardır. Seçilmiş başkanların atanmış diğer memurlardan farkı var çünkü başkanları siz atıyorsunuz. Günü geldiği zaman beğenmediğiniz zaman da alıp, başka yere atıyorsunuz. Sizin yetkinizi kimse çiğneyemez. Bence kendinize iyi bir başkan seçmişsiniz. Sizi kutluyorum. Yaptıklarını görüyoruz. Yapacaklarını da anlattı. Bana da söz verdi. Zaten bir konservatuvar projesi de varmış. Başka nım onu yapacak. Allah ömür verirse, ben de açılışına geleceğim. Benimle ilgili hiç korkmayın! Her şey güzel gidiyor. Kolay kolay teslim olmam. Merak etmeyin” dedi. Arif Sağ’a oğlu Tolga Sağ başta olmak üzere Ali Hikmet Gökçen, Cengiz Özkan, Çağdaş Akıncı, Erdal Erzincan, Erkan Demir, Gani Pekşen, Hüseyin Özdoğan, Hüseyin Turan, Mahmut Karagenç, Muharrem Teniz, Nida Ateş, Onurcan Kaya, Ömer Altuntaş, Özgür Yurteri ve Zeynel Demir sesleri ve sazlarıyla eşlik etti. Farklı yörelere ait 16 eserin seslendirildiği konserde koristler ve sanatçılar, üzerinde Arif Sağ’ın resmi olan tişörtlerle sahneye çıktı. Konseri Bayraklı Belediye Başkanı CHP’li Hasan Karabağ da izledi. l DHA Yeşilçam oyuncusu Fırat’ı kaybettik Yeşilçam’ın usta oyuncularından Selahattin Fırat 92 yaşında hayatını kaybetti. Sanatçı Onur Akay, Fırat’ın hayatını kaybettiğini sosyal medyadan duyurdu. Akay, “Kemal Sunal filmlerinde canlandırdığı unutulmaz karakterlerle hatırladığımız, Yeşilçam’ın usta oyuncusu Selahattin Fırat’ı kaybettik. Maalesef acı haber bu sabah geldi” ifadelerini kullandı. Rap şarkıcısı Ezhel için ‘acil eylem’ kampanyası Uluslararası Af Örgütü rap şarkıcısı Ezhel’in serbet bırakılması için ‘acil eylem’ kampanyası başlattı. Örgüt, sanatçının tutuklanmasına neden olacak somut bir kanıt olmadığını, Ezhel’in ifade özgürlüğünün ihlal edildiği dile getirildi. Suçlu bulunması halinde 10 yıla kadar hapis cezasına mahkum edilebileceği hatırlatılarak derhal ve koşulsuz olarak serbest bırakılması talep edildi. Af Örgütü’nün acil eylem kampanyasında şunlar dile getirildi: “Ezhel’in tutuklanması, Türkiye’nin de imzaladığı Uluslararası Medeni ve Siyasal Haklar Sözleşmesi’nin 19. Maddesi ve Avrupa İnsan Hakları Sözleşmesi’nin 10. maddesi gereğince koruma altında olan ifade özgürlüğü hakkının ihlalidir. Yalnızca ifade özgürlüğü hakkını barışçıl biçimde kullandığı için tutuklanan Sercan İpekcioğlu’nun (Ezhel) derhal ve koşulsuz olarak serbest bırakılması ve meşru sanatsal ifadeleri ve sosyal medya paylaşımlarıyla bağlantılı olarak yürütülen tüm soruşturmaların kapatılması sağlanmalıdır; Türkiye’de ifade özgürlüğü hakkının barışçıl kullanımına eksiksiz olarak saygı gösterilmeli ve bu hak korunmalıdır.” Ezhel, 23 Mayıs’ta Emniyet’e ifade vermeye gitmiş, çıkarıldığı nöbetçi mahkemece “Uyuşturucu kullanımını özendirmek ve kolaylaştırmak” gerekçesiyle tutuklanarak Maltepe Cezaevi’ne gönderilmişti. 46. İstanbul Müzik Festivali Yaşam Boyu Başarı Ödülü Maisky’nin İstanbul Kültür Sanat Vakfı (İKSV) ta çekleştirdiği konserin ardından İstanbul Müzik Festiva rafından E.C.A. Presdö li Direktörü ve İKSV Genel küm Sanayii A.Ş. spon Müdür Yardımcısı Yeşim Gü sorluğunda 12 Haziran’a rer Oymak’tan teslim aldı. kadar devam edecek Mischa Maisky’nin 46. İstan olan 46. İstanbul Müzik bul Müzik Festivali’nin “ai Festivali’nin Yaşam Boyu le bağları” temasına gönder Başarı Ödülü usta viyo me yapan ve kızı Lily ve oğ lonselci Mischa Maisky’e lu Sascha’yla birlikte ger takdim edildi. Maisky Mischa Maisky çekleştireceği Maisky Ke ödülünü 2 Haziran Cumar sişmeleri konseri ise bu ak tesi günü Franz Liszt Oda Orkestra şam 20.00’de Süreyya Operası’nda sı eşliğinde Aya İrini Müzesi’nde ger gerçekleşecek. Nâzım Hikmet ve çağdaş şiirimiz Nâzım Hikmet şiirinin çağdaş şiirimizde, da hası bütün şiirimizdeki ye ri ve konumu üzerinde çok az çalışma yapıldığını, şiir okurunun bu konuda bilgi sinin ise çok yetersiz ve yüzeysel oldu Ataol Behramoğlu ğunu düşünüyorum. Sahip olu nan ve yetini len bilgi toplamı, onun çağ daş Türk şiirinde özgür ko şuk (serbest vezin) devri mini gerçekleştirdiği, içe rik bakımında da devrimci, toplumcu gerçekçi büyük bir şair olduğudur. Bütün bir yaşamı kucaklayan şiirlerin şairi... Sevilen şiirleri genel olarak herkesin dünya görüşüne, kişiliğine, şiir anlayışına göre değişir. Kimine göre öncelikle özgür koşuk devrimini gerçekleştirdiği gençlik dönemi şiirlerinin, “Kerem Gibi”nin, “Güneşi İçenlerin Türküsü”nün , “Salkım Söğüt”ün; kimine göre “Karıma Mektuplar”ın, “Bu Gün Pazar’ın”, bütünüyle hapishane şiirlerinin; kimine göre “Taranta Babu’ya Mektuplar”ın, Benerci...”nin; kimine göre yine öncelikle “Şeyh Bedreddin Destanı”nın, “Memleketimden İnsan Manzaraları”nın; kimine göre de başta “Saman Sarısı” olmak üzere som dönem aşk, ölüm, barış vb. temalı, bütün bir yaşamı kucaklayan şiirlerin şairidir... Diyebilirsiniz ki herhangi bir okur bu şiirleri ve benzerlerini bütünüyle okuyup, tanıyıp sevemez mi... Böyle bir okur var kuşkusuz... Fakat bu tür okurun çok az sayıda olduğundan da kuşku duymuyorum... Örneğin, sözgelimi ilk dönem şiirlerinden ya da hapishane şiirlerinden kimilerini ezbere bilen şiir okurlarından kaç tanesi “Memleketimden İnsan Manzaraları”nı baştan sona okumuş olabilir? “Manzaralar...”a, “Bedreddin Destanı”na tutkun Nâzım Hikmet okurundan kaçı “Saman Sarısı”nın tadına varabilmiştir... Bu soruları çoğaltabiliriz... Böyle şeylerin her şair için az ya da çok geçerli olabileceği de doğrudur. Fakat Nâzım Hikmet konusunda özel bir durumla karşı karşıyayız... Şiir zevkleri, anlayışları birbirine taban tabana zıt kişilerin Nâzım Hikmet’in şu ya da bu şiirini tutku derecesinde severken başka bir çok şiirinden habersiz; haberli olsa da bu şiirlere karşı bütünüyle kayıtsız olduğunu söylemek sanırım yanlış olmayacaktır. Bunun bir ve başlıca nedeni, okur tarafından bu şiirlerin seçiminde çoğu kez “ideoloji” etkeninin önde oluşudur. Bir başka neden, çalkantılı yaşamına da bağlı ola rak bu yaşamın farklı dönemlerinde farklı izlekler ve farklı biçimlerde yazmış olmasıdır. Bir başka ve üzerinde belki hiç durulmamış olmasına karşın bence çok önemli bir neden de, çok uzun süre yasaklı kalması sonucunda, şiir okurunun bu şiiri çağdaş şiirimizin başka şairlerinin ürünleriyle bir arada okumaktan yoksun kalmış olmasıdır... Bu okurun zihninde ve şiir dünyasında, Nâzım Hikmet şiiri sanki benzersiz ve apayrı bir yerde durmaktadır... Bence Nâzım Hikmet’e ve şirine yapılabilecek en büyük kötülüktür bu... Nâzım Hikmet kişiliği ve şiiriyle bu toplumun ve şiirinin dokusunda, odağında, can damarındadır... Hece şiirinden habersiz okur Nâzım Hikmet’in hem ilk gençlik dönemi şiirlerinin, hem de yaşamının hemen her döneminde hece ölçüleri kullanarak yazdığı şiirlerin, şiirlerine hece ölçülerinden gelen tatların yeterince farkında ve bilincinde olamaz. Özgür koşuğun çağdaş şiirimizde ilk örnekleri olan, adlarını yukarıda andığım vb. şiirlerdeki hece ölçülerinden gelen tatları algılayamaz ve bu şiirlerle 19. yy. şiirimizdeki “serbest müstezat” (başlıca Tevfik Fikret şiiri) arasındaki kan bağını bilmezse Nâzım Hikmet şiiriyle Mayakovski şiiri arasında bir ilişki olduğu, dahası Nâzım’ın Mayakovski’ye öykündüğü gibi yüzeysel ve yanlış görüşleri doğruymuş gibi tekrarlaya gelir. İstanbul Türkçesi... Nâzım Hikmet’in özellikle hapishanelerde yazdığı lirik şiirlerindeki İstanbul Türkçesine bilerek ya da bilmeyerek hayranlık duyanlar Yahya Kemal şiirine karşı ilgisiz ve hatta soğuklarsa, çağdaş şiirimizin oluşumlarından, aşamalarından habersizdirler demektir... Onun yine o dönemlerinin ve sonraki yılların ürünü şiirlerindeki yalın, özlü Türkçenin 40’lı, 50’li yıllardaki şiirimizin arayışları ve ürünleriyle ilişkisini, bağıntısını, kan bağını göremeyenler, bu bilgisizlikleriyle Nâzım Hikmet’i ve şiirini sonsuz bir yalnızlığa mahkum etmiş olurlar... Bugün geldiğimiz aşamada, Nâzım Hikmet şiirinin öncesiyle ve sonrasıyla, bütün bir Türk (ve kuşkusuz dünya, fakat öncelikle Türk) şiiri içinde; bu şiire kazandırdıklarıyla, karşılıklı etkileşimleriyle, nesnel olarak değerlendirilmesi gerekmektedir. Böyle bir değerlendirme kimseyi ne küçültür, ne büyütür. Sadece, Nâzım Hikmet şiirini ve çağdaş Türk şiirini, bu şairin ve şiirinin kendi ülkesinde ve dünyada, daha doğru, daha gerçek, daha nesnel, daha olması gerektiği gibi konumlandırılmasını sağlar. C MY B
Abone Ol Giriş Yap
Anasayfa Abonelik Paketleri Yayınlar Yardım İletişim English
x
Aşağıdaki yayınlardan bul
Tümünü seç
|
Tümünü temizle
Aşağıdaki tarih aralığında yayınlanmış makaleleri bul
Aşağıdaki yöntemler yoluyla kelimeleri içeren makaleleri bul
ve ve
ve ve
Temizle