15 Mayıs 2024 Çarşamba English Abone Ol Giriş Yap

Katalog

Aylar
Günler
Sayfalar
DUNYA ABD, kadınlar için en tehlikeli 10 ülke arasında Londra merkezli bilgi ve haber ağı kuruluşu Thomson Reuters Foundation’ın BM’nin 193 üye ülkesinde yaptığı son araştırmada, kadınlar için dünyanın en tehlikeli 10 ülkesi arasında Hindistan birinci sırada yer aldı. Hindistan’ı Afganistan, Suriye ve Somali’nin izlediği listede Batı ülkelerinden yalnızca ABD yer alarak kadınlar için en tehlikeli 10’uncu ülke oldu. ABD, kadınların cinsel taciz ve istismara maruz kalma oranlarıyla Suriye ile aynı sırada yer alırken tecavüze karşı hukuki sürecin kapalı oluşu ile en tehlikeli on ülke arasında gösterildi. #MeToo hareketiyle birlikte sosyal medyada kadınların maruz kaldığı cinsel istismar ve tecavüz vakalarını paylaşması üzerine ABD’deki kadın hakları ihlalleri gün yüzüne çıkmıştı. Araştırmada, üye ülkelerdeki kadın hakları uzmanlarından, “sağlık hizmetlerine ve ekonomik kaynaklara ulaşım, cinsel istismar, tecavüz, kadına yönelik şiddet ve insan kaçakçılığı” gibi kriterler esas alınarak en tehlikeli ülkeleri sıralamaları istendi. Esirlere karşı limanÇarşamba27Haziran2018 [email protected] EDİTÖR: BETÜL BERİŞE TASARIM: BAHADIR AKTAŞ 13 İsrail, Güney Kıbrıs’tan kargo gemilerine izin verip Gazze ablukasını hafifletme karşılığında Hamas’a elindeki tutsakları bırakma önerisini masaya getirdi Prens William, Netanyahu çifti ile görüştü. Kraliyetten ilk ziyaret Britanya Prensi William, Orta doğu turu kapsamında tartışma yaratan İsrail ziyareti için önceki gün Kudüs’e gitti. Britanya kraliyet ailesinin İsrail’e ilk resmi ziyaretini gerçekleştiren Cambridge Dükü William, Kudüs turuna Soykırım Müzesi’nden başladı. William, ardından İsrail Başbakanı Binyamin Netanyahu ve eşi ile buluştu. Prens’in üç günlük ziyareti, kraliyet ailesinin 70 yıldır süren boykotunun sona erişi olarak değerlendiriliyor. Ziyaret öncesinde yayımlanan resmi programda Prens’in Mescidi Aksa’nın da içinde yer aldığı Kudüs’ün “Eski Şehir” bölgesine yapacağı gezi için “işgal altındaki Filistin toprakları” ifadesinin kullanılmış olması, İsrail kabinesinden tepki almıştı. ABD’nin geçen ay Kudüs’teki büyükelçilik açılışında İsrail askerlerinin Gazze’deki protestolara ateş açarak en az 60 Filistinli’nin ölümüne sebep olmasının ardından Prens’e “ziyareti iptal et” çağrıları yükselmişti. ‘Abbas’a barış çağrısı’ Ortadoğu turuna Ürdün’den başlayan Prens William’ın bugün Filistin ziyareti kapsamında Ramallah’a geçmesi bekleniyor. Kimi kaynak İsrail’in, Prens’ten Filistin Devlet Başkanı Mahmud Abbas’a barış görüşmeleri için masaya oturma çağrısını iletmesini istediğini öne sürdü. Öte yandan ABD’nin Ortadoğu barışı için zemin yokladığı haberleri sürerken ABD Başkanı Donald Trump dün Washington’da Ürdün Kralı Abdullah’ı ağırladı. Knesset’te ‘soykırım’ oylaması iptal edildi İsrail parlamentosunda (Knesset), 1915 olaylarının “Ermeni Soykırımı” olarak tanınmasına yönelik yasa tasarısının dün yapılması planlanan oylaması, hükümetin itirazları sonucu rafa kaldırıldı. Muhalefetteki sol eğilimli Meretz partisinden Tamar Zandberg, Twitter hesabından yaptığı açıklamada, “Hükümet ve koalisyon, Ermeni Soykırımı’nı tanımayı reddediyor. O nedenle oylamayı iptal etmek zorunda kaldım” dedi. Macron ‘rahip’ oldu ABD, İsrail başkenti olarak Kudüs’ü tanıyan kararıyla gerilimi daha da artırdığı bölgede yeni Ortadoğu barışı için nabız yoklarken Netanyahu yönetiminden abluka altında tuttuğu Gazze için tartışmalı bir hamle geldi. İlk olarak İsrail basınına yansıyan haberlerde, Savunma Bakanı Avigdor Lieberman’ın Kıbrıs Rum Yönetimi’ne Gazze’ye yönelik yardım malzemelerinin, malların ulaşması için kurulacak limana ev sahipliği yapmasını önerdiği, böylelikle Gazze’ye silah kaçırılmasının engellenmesini, uzun yıllardır süren ağır ablukanın kısmi olarak hafifletilmesini hedeflediği belirtildi. İsrail tarafından da kontrolünün yapılacağı özel iskelenin Kıbrıs açıklarından yaklaşık 400 km. uzaklıktaki Gazze’ye gidecek kargo gemileri için kullanılabileceği kaydedildi. Güney Kıbrıs: Değerlendiriyoruz Kimi kaynak İsrail’in önerinin yaşama geçmesi için öncelikli olarak Gazze’nin kontrolünü elinde tutan Hamas’ın elindeki İsrailli asker, mahkumları serbest bırakması şartı koştuğunu duyurdu. AA’nın haberinde Hamas’ın silahlı kanadı İzzeddin elKassam Tugayları’nın Nisan 2016’da elinde dört İsrail askeri olduğunu açıkladığına işaret edildi. Netanyahu cephesinin teklifinin, İsrail’in elinde bulunan İsrail yönetimi uluslararası tepkilere karşı yerleşim inşasına devam ederken Batı Şeria’nın El Halil bölgesinde dün Filistinlilerin protestoları vardı. 6 bin 36 Filistinli siyasi tutukluya veya 310 Gazzeli’ye değinmediği de aktarıldı. İsrail tarafı ayrıca biri Etiyopya asıllı, diğeri Arap olmak üzere 2 vatandaşının daha Gazze’de olduğunu duyurmuştu. Haberin yankı bulması üzerine Güney Kıbrıs Rum Kesimi’nden İsrail’in Gazze’ye mal girişine olanak sağlayacak liman açma önerisinin incelendiği açıklaması geldi. Hamas ile İsrail arasında 18 Ekim 2011’de yapılan takas anlaşmasıyla 2006’da esir alınan İsrail askeri Gilad Şalit’e karşılık 1027 Filistinli tutuklu serbest bırakılmıştı. Liberman, 10 Haziran’da Yediot Ahronot gazetesine verdiği söyleşide de Hamas’ın elinde tuttuğu İsrail askerlerini ülkelerine iade etmemesi durumunda Gazze Şeridi’ne uyguladıkları ablukayı hafifletmeyeceklerini söylemişti. Akdeniz’de enerji mücadelesi sürerken İsrailYunanistanGüney Kıbrıs Rum Yönetimi son dönemde ittifakını arttıyor. Liderler düzeyinde zirvelerin ardından geçen hafta da taraflar savunma bakanları düzeyinde Güney Kıbrıs Rum Yönetimi’nde bir araya gelmişti. Toplantıda ortak tehditlere karşı “güvenlik, savunma işbirliğinin” de masaya yatırıldığı gündeme yansımış, bu çıkışın Türkiye’yi hedef aldığı yorumları yapılmıştı. KTEİ4ŞR5İKEBVEİNTİNTİİ İsrail yinefHüSuzizerbiyuseall’alddheır’aısı Suriye ordusunun, Ürdün sınırı yakınındaki, İsrail işgali altındaki Golan Tepeleri’ne doğru da uzanan Deraa’ya yönelik operasyonları yoğunlaşıyor. Birleşmiş Milletler (BM), RusyaABDÜrdün arasında geçen yıl varılan “gerilimi azaltma bölgesi” uzlaşısı kapsamındaki, muhaliflerin etkin olduğu Deraa’ya yönelik kuşatma, çatışma, bombardımanlara işaretle bölgede sivillerin durumunun her gün daha da zorlaştığına işaret etti. Geçen hafta bölgeden 12 bin 500 sivilin çıktığını duyuran BM, dün bu sayının en az 45 bine yükseldiğini açıkladı. Muhalif kaynaklar, Suriye ordusunun bombardımanında önceki gün 27 sivilin yaşamını yitirdiğini savundu. vurdu Gözler Suriye’nin güneyinde Ürdün sınırına doğru ordunun cihatçı gruplara karşı ilerleyişine çevrilirken İsrail’in dün sabaha karşı başkent Şam yakınlarına iki füze fırlattığı duyuruldu. Suriye resmi ajansı SANA’nın haberine göre, İsrail füzeleri başkentteki ulus lararası havaalanı yakınlarına düşerken muhaliflere yakın Suriye İnsan Hakları Gözlemevi bölgedeki Hizbullah’a ait cephaneliğin hedef alındığı duyurdu. Sputnik ise İsrail’in, havaalanına inen bir İran kargo uçağını hedef alan füzelerine Suriye ordusunun karşılık verdiği iddiasını aktardı. Füzelerin Suriye hava savunma sistemi tarafından etkisiz hale getirildiği belirtildi. Olayda can kaybı olup olmadığına ilişkin ise bilgi verilmedi. İsrail daha önce de Suriye’ye yönelik İran, Hizbullah bağlantılı hedefleri vurmuştu. Fransa Cumhurbaşkanı Emmanuel Macron Vatikan’a ilk resmi ziyareti çerçevesinde Ka toliklerin ruhani lideri Papa Fran çesko ile bir araya geldi. Görüş me Fransa’da kilisedevlet işlerin deki ayrıma dair tartışmaları ye niden alevlendirdi. Macron’un ge çen nisanda sarf ettiği “Kilise ve devlet arasında yara alan ilişki lerin düzeltilmesinin zamanı gel diği” yönündeki sözleri Fransa’da tepkilerin oda ğı olmuştu. Macron’un 15. Papa ile Macron yüzyıla dayanan bir gele nek uyarınca St. John Lateran Bazilikası’nın onursal rahibi olma yı kabul etmesi de Paris’i karış tırdı. Macron’un selefleri Franço is Mitterand ve François Hollan de gibi isimler bu titri reddetmiş ti. 1905’te Fransa’da devlet ve din işlerinin ayrılması kabul edil mişti. Papa Macron’a üzerinde 4. yüzyılda yaşamış “cömertliğin sembölü” Aziz Martin’in bulundu ğu bronz bir madalyon hediye et ti. Macron’un ise Papa’ya Geor ges Bernanos’un yazdığı “Bir taş ra rahibinin günlüğü” kitabını ver diği aktarıldı. Vatikan görüşmede, “Göç, çevre, silahsızlanma, Orta doğu, Avrupa’nın geleceği” konu larının ele alındığını açıkladı. AB’de Batı Balkan açılımı Türkiye’nin Avrupa Birliği (AB) üye şan bir diplomat Hollanda parlamentosu caristan hükümetinin Dışişleri Baka liği için gözler bu hafta sonu dü nun Yunanistan ile isim uzlaşısının ar nı Peter Szijjarto ise önceki gün yaptığı zenlenecek, birliğin genişleme politi dından Makedonya’nın üyelik müzake açıklamada Batı Balkanlar’ın tansiyonun kasının ana gündem maddelerinden ol relerinin başlamasına onay verdiğini an yükselebileceği bir bölge olduğuna atıf ması beklenen AB zirvesine çevriliyken cak Fransa’dan önce bir adım atmak is la “Daha fazla ayak direnmemesi, AB’nin Almanya’dan aralarında Makedonya’nın temediğini kaydetti. Göçmen karşıtı Ma bir an önce genişlemesi” çağrısı yaptı. da olduğu altı Batı Balkan ülkesi için müzakerelere başlanması talebi geldi. Berlin öncülüğündeki kimi AB üyeleri, Balkanlar’ın istikrarı için Makedonya, Arnavutluk, Kosova, Bosna, Karadağ, Sırbistan’ın birliğe kabulünü istediğini belirtirken Fransa ve Hollanda AB’nin genişlemesine karşı çıkıyor. ‘Rusya tehdidi’ Altı ülkenin AB’ye katılması için ıs İSİM KRİZİ SÜRÜYOR Atina’da, Üsküp ile varılan uzlaşı protestoların merkezinde. rarın bir nedeni olarak da “Rusya tehdidi” gösteriliyor. Batı Balkanlar ayrı Makedonya ile Yunanistan arasındaki 27 yıllık isim krizi iki ülkenin başba vekilleri tekrar bir oturum yapıp anlaşmayı yeniden onaylarsa Ivanov isim değişikliği ca göçmenlerin en çok kullandığı rota kanlarının vardığı uzlaşı ve ardından dışiş ne engel olamayacak. Başbakan Zoran Za lardan birisi. Fransa Cumhurbaşkanı Emmanu el Macron, AB’nin yeni üye kabul etmeden önce kurumlarını reforme etmesi gerektiğini düşünüyor. Alman leri bakanlarının imzaladığı anlaşmaya rağmen dinmiyor. Makedonya Cumhurbaşkanı Gyorge Ivanov, dün daha önce duyurduğu gibi Makedonya’nın isminin “Kuzey Makedonya Cumhuriyeti” olarak değiştirilmesini öngören anlaşmayı veto etti. Ivanov, ev ise dün bir Rus kanalına verdiği demeçte “bir B planı olmadığını” belirterek anlaşmanın halkoylamasında destek görmemesi halinde istifa edeceğini söyledi. Öte yandan anlaşmaya karşı çıkan Bağımsız Yunanlılar (ANEL) partisinden bir vekilin istifa etmesiy ya AB Bakanı Michael Roth, “Arnavut “Makedonya’nın ulusal kimliğine, modeli le Yunanistan’da iktidardaki koalisyonun ve luk ve Makedonya’yı AB yolunda desteklemeye hazır olduklarını, Fransa ve Hollanda’nın kendilerine katılmasını istediklerini” söyledi. Reuters’e konu ne zarar veren fikirleri kabul edemem” dedi. Ivanov’un anayasaya göre, anlaşmayı yeniden gözden geçirmesi için parlamentoya geri gönderme hakkı var ancak millet kil sayısı 152’ye düştü. Anlaşmanın resmiyet kazanması halinde Yunanistan’ın kuzey komşusunun AB ve NATO üyeliğine karşı kullandığı vetoyu kaldırması bekleniyor. ‘Cepten yediğimiz’ Cumhuriyetimiz ve dünyaürkiye’de olanca kusurlarıyla, sa ğıylasoluyla çoğulcu demokratik Tparlamenter sistemin epeydir altını oymakta olan karşıdevrim süreci, bir sene önceki tartışmalı referandumun tamamlayıcısı baskın seçimle, de facto ‘tek reis’ rejimine dönüştü. ‘Yeni Türkiye’ başlığı altında güya koalisyonlara geçit vermemek iddiasıyla tesis edilmiş ‘Türk tipi’ reislik rejiminde, AKPMHP koalisyonuyla yönetileceğiz. Ekonomik kriz altında IMF’li yahut ‘IMF’siz IMF’li ekonomi politikalarının pranga cezalısı olmaya yazgılıyız. Kaynakları küreselleşmeyle yağmalanmakta olan memleketimizde, hesap verme mekanizmaları da parlamenter sistemle birlikte neredeyse tümden gömülmüş durumda. Memleketin ‘tek reis’ rejiminin neoOsmanlı ideolojik zemini üzerinde ‘emperyalistlerle emperyalistçilik oynama’ temelli dış ilişkilerinin çok daha büyük güvenlik risklerini devreye sokacağı bir sürece girdik. Komşu ülkenin toprağında, müttefik ABD ile birlikte aleni ilhak politikaları yürütenlerin, icraatlarını marifet addedilen keskin üslup yüzünden ülke içinde ‘antiemperyalizm’ başlığıyla sunmaları karşısında şaşırmaktan artık vazgeçtik. Neoliberal müdahaleci/küreselleşmeci/emperyalist dünyanın siyasal İslamcılıktan demokrasi devşirme projesinin deneme tahtasıyız. Ve meseleyi Batı’daki eşlikçileriyle birlikte ‘demokrasi sadece İslamcılar sisteme katılırsa gelir’ analizleriyle çözümleyiverenleri görüp asabileşiyoruz. Tunus’un İslamcılar sayesinde ‘demokratikleştiği’ hayallerini yansıtanlar görüyor, ‘beyinleri daha küçük ve üreme organları zarar görür’ diye kadınları otomobil direksiyonuna geçirmeyen Suudi aklına uzanan emsalleştirmeleri sineye çekiyoruz. 95 sene önceki Aydınlanma devrimini hor görmekten bıkmayan liberal aydınlarımızın, Suudi arkaik monarşisinin kadınlara bu hakkı tanımasını ‘devrim’ diye nitelemekle yetinmeyip Türkiye ile kıyaslamasını şaşkınlıkla izliyoruz. Özetle ‘cepten yediğimiz’ Cumhuriyetimizde başımız dumanlı. Her şeye rağmen sandıkta direnen 20 milyon ile dik. HHH Teskin olun ey okuyucu! Dünyaya emsal teşkil ediyoruz. 24 Haziran’ın ertesi günü Amerikalı sol liberal Demokratların ‘Common Dreams’ isimli sitesindeki makale ‘içinize su serpsin’. Michigan Üniversitesi’nden Juan Cole ‘ABD’ye uyarı’ diyerek ‘Erdoğan’ın Türkiye’yi demokrasiden geri döndürmek için Trump’la aynı taktikleri kullandığı’ başlığını atmış. Erdoğan’ın ‘otoriter güçlü adam’ olarak yükselişinin, Trump’ın ABD’yi benzer yöne taşımasına yol açabilecek kilit dersler içerdiğini anlatmış. Cumhuriyet tarihimizin aşina olduğumuz liberal ‘çarpıtmalarla’ yansıtıldığı makaledeki Türkiye anlatısına girmiyorum. Bildik “Seküler ordu ve elitlerin belirlediği Türkiye’ye politik çoğulculuk getirmek için yola çıkarak hüsrana yol açan Erdoğan” teması. Asıl derdi Trump. Trump’ın ABD’de sığınmacı sorunu ve ırkçılık üzerinden yaptığı maskaralıklardan girmiş, aşırı sağcı ideologlara açtığı alan Obama döneminin atamalarını tersine çevirmesi eşliğinde yaratacağı iklime dikkat çekmiş. Yazılı ve görsel medyaya yönelik toplumda yarattığı güvensizlik eşliğinde, Hıristiyan dinci sağına dayanarak liberal özgürlükler Amerikası’nı vuracağını belirterek “İşte uygulamasını Erdoğan yaptı” demiş . Sonuç ‘sivil toplumu’ ve basın özgürlüğünü imkânsız kılacak ‘etkili bir diktatörlük’. ABD’yi bekleyen tehlike, Türkiye’deki durum.   HHH Örnekleme pek sahici. Malum Türkiye’yi Sovyetler Birliği geçmişinden bihaber klişeler ve ‘otoriterlik’ üzerinden Rusya ile kıyaslamak modayken, asıl benzerliğin ve emsalin ‘özgür dünyaya’ varması ironik. Yazıyı yazarken sosyal medyada gördüğüm videohaber de tam yerine oturdu. Beyaz bir Amerikalı kadın, Güney Kaliforniya’da doğup büyümüş Esteban Guzman isimli Hispanik gence bahçe işi yaparken ‘tecavüzcü’ diye çıkışıyor. Gencin, “Ben dürüst bir Amerikan vatandaşıyım. Kime tecavüz etmişim” sorusu üzerine yanıtı şu oluyor: “Başkan bile sizlerin tecavüzcü olduğunuzu söylüyor.” Türkiye toplumunun yarısını ‘terörist’ diye anan ‘tek reisin’ tebaasına ne çok benziyor. Balık baştan kokuyor. Eğitimsiz, dindar Amerikalılar dünyayı ‘Trump reyisle’ anlamlandırıyorlar. Neoliberal âlemin modeli bu. Yerel seçimlerde CTP ağırlığı KKTC’de geçen pazar yapılan yerel seçimlerde 28 belediye başkanlığının 10’unu iktidar ortağı Cumhuriyetçi Türk Partisi (CTP) kazandı. Ana muhalefet partisi Ulusal Birlik (UBP), 7 bölgede galip gelirken hükümet ortakları Demokrat Parti (DP) ve Toplumcu Demokrasi Partisi (TDP) birer belediye aldı. Kalan 9 bölgede ise bağımsız adaylar üstünlük sağladı. C MY B
Abone Ol Giriş Yap
Anasayfa Abonelik Paketleri Yayınlar Yardım İletişim English
x
Aşağıdaki yayınlardan bul
Tümünü seç
|
Tümünü temizle
Aşağıdaki tarih aralığında yayınlanmış makaleleri bul
Aşağıdaki yöntemler yoluyla kelimeleri içeren makaleleri bul
ve ve
ve ve
Temizle