14 Mayıs 2024 Salı English Abone Ol Giriş Yap

Katalog

Aylar
Günler
Sayfalar
Elektrikliye düzenleme DOLAR Enerji tasarrufu sağlamak için geliştirilen ve elektrikli/hibrit araç teknolojisinde de kullanı EKONOMİ lan invertör ithalatında, güm 4.6430 rük vergisi yüzde 0.8 olacak. 5.3 kuruş AVRO 5.4170 0.7 kuruş FAİZ 19.36 0.12 puan İstanbul ucuzladıÇarşamba27Haziran2018 EDİTÖR: ŞEHRİBAN KIRAÇ TASARIM: BAHADIR AKTAŞ BORSA ALTIN CUMHURİYET 94.408 400 puan 1258.27 73 kuruş ALTIN 24 AYAR 188.24 2.64 lira 11 Yabancı firmaların çalışanları İstanbul’da artık daha ucuza yaşıyor. İstanbul Yaşam Maliyeti Araştırması’nda 21 sıra gerileyerek 163’üncü oldu İnsan kaynakları yönetim danışmanlığı firması Mercer’in 5 kıtada 209 şehri kapsayan ‘Yaşam Maliyeti Araştırması’nın 2018 sonuçlarına göre dünyanın en pahalı şehri Hong Kong olurken; en ucuz şehir ise Taşkent olarak belirlendi. Geçen yıl 142’ıncı sırada yer alan İstanbul, bu yıl sıralamada 21 basamak düşerek listeye 163’üncü sıradan girdi. Mobil çalışanlarını firmada tutmak için yurtdışına atamalarda ücretlendirmelerini doğru ve etkin kurgulamak isteyen firmalar, mobil çalışanlarına gittikleri ülkede yaşam maliyetlerini karşı layacak şekilde ücret ve ödenek sağlamak, diğer yan hakları ve imkânları doğru planlamak için Mercer Yaşam Maliyeti Endeksi’ni referans alıyorlar. 100 puana sahip New York’un referans alındığı Mercer Yaşam Maliyeti Araştırması’nda veri toplama evresinde dünyadaki ekonomik ve politik dalgalanmalar, döviz kurlarındaki hareketlilik, enflasyon ve konaklama ücretlerinde olan dalgalanmalar da dikkate alınıyor. 200’den fazla kalem Her şehirde konut, ulaşım, yiyecek, giyim, ev eşyası ve eğlence dahil olmak üze re 200’den fazla kalemin karşılaştırmalı maliyetlerinin ölçüldüğü araştırma sonuçlarına göre, 2018 yılında yurtdışında çalışanlar için dünyanın en pahalı beş şehrinden dördü Asya’da yer alıyor. Hong Kong’un ardından listede Tokyo 2’ıncı, Singapur 4’üncü, Seul 5’inci, Şanghay 7’ıncı ve Pekin 9’uncu yer aldı. Geçen yılların aksine Amerika Birleşik Devletleri şehirleri, Avrupa ekonomisinin istikrarlı şekilde toparlanması ve doların dünya genelindeki diğer büyük para birimlerine karşı değer kaybetmesinin de etkisiyle sıralamada geri lediler. Dört basamak birden düşerek 13’üncü sıraya gerileyen New York, Amerika’nın en pahalı şehri olma unvanını sürdürdü. 3’üncü sırada yer alan Zürih Avrupa’daki en pahalı şehir unvanını korurken, geçen yılki yerini koruyan Bern, 10’uncu sırada yer aldı. TL’nin erimesi etkili Mercer Yetenek ve Bilgi Çözümleri Türkiye Lideri Goncagül Uğurlu, listede düşüş yaşayan şehirlerden birinin de İstanbul olduğunu vurgulayarak, İstanbul’un geçen yıl en pahalı şehirler sıralamasında 142’ıncı sırada yer aldı ğını ve bu yıl 21 basamak gerilediğini söyledi. Uğurlu, “Bu gerilemenin öncelikli nedenleri arasında 2018’de TL’nin dolar ve Avro karşısındaki değer kaybı, enflasyonun önceki yıllara göre yükselmesi ve konut piyasasında geçen dönemde yaşanan düşüşü sayabiliriz. Bunların yanı sıra İstanbul’un yaşam maliyeti sıralamasında evde yemeiçme, alkol ve tütün, ev gereçleri/ürünleri, kişisel bakım, giyim ve ayakkabı, ev hizmetleri, kamu hizmetleri, ev dışı yemeiçme, ulaşım ile spor ve eğlence kategorilerindeki konumu da etkili oldu” diye konuştu. l Ekonomi Servisi TL ucuz, piyasa kaygılı Yoksulluk da açlık da arttı Türkİş araştırmasına göre haziranda, dört kişilik bir ailenin sağlıklı, dengeli ve yeterli beslenebilmesi için yapması gereken aylık gıda harcaması tutarı (açlık sınırı) 1.714,35 TL, yoksulluk sınırı ise 5.584,20 TL’ye çıktı. Bekâr bir çalışanın aylık yaşama maliyeti ise 2.121,66 TL olarak hesaplandı. Asgari ücretli bir işçinin eline geçen gelir sadece 22 günlük harcamayı karşılamaya yetiyor. Asgari ücret, dört kişilik bir ailenin açlık sınırı tutarı için bile yetersiz. Geçen yılın aynı ayında gıda harcaması için aylık 1508 TL bütçe ayırması gereken bir çalışan, aradan geçen bir yılın sonunda 1714 TL harcamak durumunda. Yapılması gereken toplam harcama dikkate alındığında son bir yılda 671 TL aile bütçesine yeni yük olarak gelmiştir. Bu kapsamda, Ankara’da yaşayan dört kişilik bir ailenin gıda için yapması gereken asgari harcama tutarı bir önceki aya göre yüzde 1.67 oranında arttı. Yılın ilk yarısında fiyatlardaki artış yüzde 6.61 oranında gerçekleşti. l Ekonomi Servisi Moody’s: Makro politikalar izlenecek Kredi derecelendirme kuruluşu Moody’s, 24 Haziran seçimleri sonrasında Türkiye’ye ilişkin açıklamalarda bulundu. Moody’s yaptığı açıklamada “Türkiye’nin seçim sonrası kredi profilini makro politikalar yönlendirecek. Türkiye’nin kredi notu için devam eden gözden geçirmede kurulacak hükümetin politikaları uygulama kapasitesi ve niyetine odaklanılacak” ifadelerini kullandı. Mart ayındaki yerel seçimlerin, reformların ertelenmesine neden olabileceğine dikkat çekildi. Moody’s 2 Haziran’da Türkiye’nin ‘Ba2’ seviyesindeki kredi notunu, gelecek dönemdeki makroekonomik politikalara yönelik belirsizlik gerekçesiyle izlemeye almıştı. l Ekonomi Servisi Yatırımcı Mobius “TL ucuz, alım tavsiye ediyorum” derken Bloomberg analizinde “Piyasalar Erdoğan’ın ne yapacağı konusunda kaygılı” dedi Alışveriş sepete döndü Nielsen’in araştırması, alışverişçi yapısındaki değişimi gözler önüne serdi. Nielsen Genel Müdürü Didem Şekerel Erdoğan, “Son yıllardaki alışverişçi davranışlarını incelediğimizde alışverişçilerin daha küçük bir sepet ortalamasıyla, daha sık ve daha farklı mağaza tercihleri ile daha küçük formattaki mağazalardan alışveriş yapmakta olduklarını ifade etti. Didem Şekerel Erdoğan “Nitekim bu durumun sonucu olarak da hipermarket sayısının ve hızlı tüketim ürünleri içindeki ciro payının düşmekte olduğu gözlemleniyor” dedi. Araştırmaya göre “Mümkün olduğunca yerel, doğal ve organik ürün alternatiflerini tercih ederim” diyenlerin oranı global ortalamada yüzde 76 iken, Türkiye’de bu oranın yüzde 91 oldu. l Ekonomi Servisi Ünlü yatırımcı Mark Mobius, “Türk Lirası ucuz, alım tavsiye ediyorum” dedi. Sabancı Üniversitesi Finans Mükemmeliyet Merkezi (CEF) tarafından İstanbul’da düzenlenen Finans Piyasalarının Geleceği konferansında konuşan Mobius, “Türkiye’de faizler de fena değil” değerlendirmesinde bulundu. Sabancı Üniversitesi Finans Kürsü Başkanı Prof. Dr. Özgür Demirtaş, parasal genişleme döneminin dünya ekonomisinde dengeleri bozduğunu, paranın gerçek yatırımlara değil portföy yatırımlarına gittiğini, gelir dağılımının bozulduğunu söyledi ve Türkiye’de yüksek özel sektör borcu ve enflasyonun sorun olduğunu vurguladı. Öte yandan, Bloomberg, yatırımcıların Türkiye konusunda kaygılı olduğuna işaret etti. Bloomberg analizinde, seçimin ardından TL’deki değerlenmenin bir gün bile sürmemesine ve tahvil faizlerinin rekor tazelemesine dikkat çekildi. Ağır ceza riski Erdoğan’ın ekonomik sorunları nasıl ele alacağı ve para politikaları üzerinde ne tür bir kontrol uygulayacağı konusunda ya tırımcıların emin olmadığını belirten Bloomberg, “Erdoğan’ın yatırımcıları kazanmak için çok çalışması gerekecek ve yatırımcılar muhtemelen onu ve Merkez Bankası’nı test etmeye devam edecek” ifadelerini kullandı. Analizde, Erdoğan’ın seçim öncesinde ekonomiyi hızlandırdığı ancak yatırımcıların Erdoğan’ın ekonomiyi daha sürdürebilir bir yöne çekme konusunda ciddi olmayabileceği konusunda kaygılı olduğu değerlendirmesi yer aldı. Alliance Bernstein LP’den yükselen piyasalar direktörü Shamaila Khan, Mobius’un görüşünü tekrarlayarak “Türkiye yatırımcılar için çok ilginç bir fırsat olabilir. Piyasa katı bir şekilde Erdoğan’ın yetkilerini nasıl kullanacağına odaklanacak. Eğer Erdoğan son birkaç aydakine benzer politikaları sürdürürse Türk varlıklarının çok ağır şekil de cezalandırılma riski var” diye konuştu. l Ekonomi Servisi Mark Mobius Türkiye’den ABD’ye misilleme ABD ithal demir çelikte yüzde 25, alüminyumda ise yüzde 10 ek gümrük vergisi getirmiş, bazı ülkeler ise muaf tutulmuştu. Türkiye buna karşı adımlar atacağını Dünya Ticaret Örgütü’ne de bildirmişti. MUSTAFA ÇAKIR Hükümet, seçimin ardından Türkiye, ABD’nin çelik ve alüminyuma ek gümrük vergisi getirmesinin ardından ABD’den ithal edilen mallara ek vergi getirdi. Bakanlar Kurulu’nun Resmi Gazete’de yayımlanan kararına göre arasında pirinç, alkollü içecekler, yaprak tütün, binek otomobil, güzellik veya makyaj malzemelerinin bulunduğu ABD menşeli bazı ürünlerin ithalatına ek mali yükümlülük uygulanacak. Alkollü içeceklerde oran yüzde 70, otomobillerde yüzde 60, sigarada yüzde 30 oldu. Ka rar 21 Haziran’dan itibaren geçerli olacak. AB’den yeni adım Öte yandan ABD’nin, yürürlüğe koyduğu ithal çelik ve alüminyuma ilave gümrük vergileri uygulama kararına AB ülkelerini de dahil etmesi iki blok arasında ticaret savaşının fitilini ateşledi. Çeşitli ürünlere gümrük vergileri konmasıyla başlayan ticari misillemelere otomobil sektörü de dahil oldu. AB ayrıca, 3.6 milyar Avro’luk ilave dengeleyici tedbirlere de gelecekte başlanacağını bildirdi. ABD Hazine Bakanlığı en az yüzde 25 hissesi Çinli yatırım cılara sahip olan şirketlerin ABD’de ‘endüstriyel açıdan önemli teknoloji’ içeren şirket leri almalarını sınırlayacak kurallar hazırlıyor. Bu adım, ABD Başkanı Donald Trump’ın Çin’le ticaret anlaşmazlığında yeni bir tırmanmaya işaret ediyor. ABD’nin Çin’in ortak girişim kuralları ve diğer politikalar aracılığıyla ABD teknolojisini kötüye kullandığı yönünde şikâyetlerin ardından, Çin mallarına uygulanacak toplam 450 milyar dolar değerinde gümrük vergilerinin ilki olan 34 milyar dolar değerindeki vergiler 6 Temmuz’da yürürlüğe girecek. l ANKARA Ne yapmalı? Seçim sonrası... Türkiye ekonomisi yaklaşık altı çeyrek dönemdir pompalanan büyüme yorgunu; makroekonomik dengeler yerinden oynamış; durgunluk ve daralma gereği artık ciddi bir tehdit oluşturmakta. 2018’in ikinci yarısında ulusal ekonominin makroekonomik istikrara kavuşturulması ve dengelerinin yeniden tesis edilmesi için neler yapılmalı? IMF ile ya da IMF’siz... Önce tahribatın boyutlarını özetle anımsayalım: Ekonomik büyümede son veri yüzde 7.4; ulusal ekonominin potansiyel büyüme olanaklarının çok üstünde gerçekleşmiş konumda. Hemen hemen tamamen iç talebe dayalı olan bu sürecin ana maliyeti enflasyon, artan risk payı ve döviz kurunun pahalılaşması. Türkiye’nin enflasyon oranı karşılaştırılabilir kalkınmakta olan ülkeler arasında en yüksek düzeyde: tüketici fiyatlarında yüzde 12.2; üretici fiyatlarında ise yüzde 20.2. Üretici fiyatlarındaki yüksek enflasyon nedeniyle, maliyet enflasyonuna dayalı fiyat baskısının yakın dönemde tüm ekonomiye yayılarak, enflasyonist beklentileri de kötüleştireceği kaygısı yaygın. Tahvil faizleri (gösterge niteliğinde) yüzde 20.2 düzeyinde. Enflasyon düzeyi ile karşılaştırıldığında (özellikle üreticiler açısından) reel anlamda Türkiye’nin faiz düzeyinin aslında son derece düşük olduğu anlaşılıyor. Nitekim özellikle konuta yatırım talebine dayalı spekülatif büyüme açısından bu gözlem son derece önemli. Türkiye’nin dış açığı (cari işlemler açığı) 2018’in ilk beş ayında 22 milyar doları buldu. 12 aylık bazda 57 milyara ulaşıyor. Bu rakam milli gelirimize oran olarak yüzde 6.5’e yükselmiş durumda ve merkez bankası rezervleri ile karşılaştırıldığında ulusal ekonomide ciddi bir dış kırılganlık göstergesi olarak anılmakta. Cari işlemler açığının finansman biçimi dış borçlanma olarak sürdürülmekte. Türkiye’nin dış borç stoku 2017 sonu itibarıyla 453 milyar dolara ulaştı. 2003 başında toplam dış borcumuz 129 milyar dolar idi. Dolayısıyla Türkiye son 15 sene içerisinde dış borçlarını dolar bazında üç misli artırdı. Bu artışın neredeyse tamamı ise özel sektör ağırlıklı oldu. Özellikle finansdışı özel şirketler kesimi son on yılda dış borçlarını milli gelire oran olarak yüzde 30 puan artırdı. Buna ilaveten, merkezi yönetim dış borç stoku 89 milyar dolar; iç borç stoku ise 556 milyar TL’ye ulaştı. Kamu artı özel sektör borcu bir arada düşünüldüğünde, Türkiye kalkınmakta olan ülkeler arasında milli gelirine oran olarak en hızlı borçlarını arttıran ülke olarak göze çarpıyor. Dış borçlanmaya ve ithalata dayalı üretim, yurtiçinde güçlü katma değer yaratmıyor. Bunun sonucu olarak işsizlik oranı yapısal biçimde yüzde 1012 platosuna sabitlenmiş gözüküyor. Genç işsizlik oranı ise yüzde 20’yi aşmış durumda. Dolayısıyla, Türkiye ekonomisinde istikrarsızlık ve kırılganlık göstergelerinin büyük çoğunluğu kamu sektöründen değil, özel sektörün ithalat bağımlılığına dayalı aşırı dış borç talebiyle ilintili gözüküyor. HHH Bu koşullar altında gerek IMF’nin, gerekse ana akım iktisat kuramlarının kemer sıkmaya dayalı, kamu sektörünü daraltıcı ve yurtiçinde emek gelirlerinin baskılandırılmasına yönelik geleneksel istikrar reçetelerinin geçersiz, hatta ulusal ekonomideki durgunluğu daha da derinleştirici unsurlar taşıyacağını görmemiz gerekiyor. Türkiye, aynı Arjantin ve 1997’de krize sürüklenen Asya ülkeleri gibi, özel sektörün kuralsızlaştırılmış aşırı borçlanmaya dayalı birikim ve tüketim kararları sonucunda makroekonomik dengelerini yitirmiş gözüküyor. IMF’nin Vaşington’daki seminer odalarında kurgulanan hayali kapitalizm modellerinin büyüsüne kapılmadan, Türkiye’nin özgü koşullarına dayanan makro istikrar reçetelerini cesaretle kurgulamak gerekiyor, gerektiğinde aykırı düşünmekten korkmayarak. Unutmayalım ki 2001 krizi IMF programının yanlış ya da eksik uygulanmasından değil, bizzat harfiyen uygulanmasının sonucuydu. Önümüzdeki günlerde ana akımın büyülerine ve dogmalarına kapılmayan iktisatçılara çok iş düşecek. Mevduat faizleri kritik seviyede Merkez Bankası’nın verilerine göre, 14 Haziran haftası itibarıyla 1 aya kadar vadeli mevduatlarda ortalama faiz yüzde 14.25 olarak kaydedildi. Böylelikle bu mevduatlarda faiz 2009 Ocak ayından bu yana en yüksek seviyeye çıktı. Mevduat faizlerinde özellikle Merkez’in 23 Mayıs’taki olağanüstü toplantısında yapılan faiz artışı sonrası hızlı yükseliş dikkat çekti. 23 Mayıs haftasından 14 Haziran haftasına kadar mevduat faizlerinde 2.3 puanlık artış gerçekleşti. l Ekonomi Servisi C MY B
Abone Ol Giriş Yap
Anasayfa Abonelik Paketleri Yayınlar Yardım İletişim English
x
Aşağıdaki yayınlardan bul
Tümünü seç
|
Tümünü temizle
Aşağıdaki tarih aralığında yayınlanmış makaleleri bul
Aşağıdaki yöntemler yoluyla kelimeleri içeren makaleleri bul
ve ve
ve ve
Temizle