14 Mayıs 2024 Salı English Abone Ol Giriş Yap

Katalog

Aylar
Günler
Sayfalar
Pazar 10 Haziran 2018 6 EDİTÖR: ÖZGÜR ÖZKÜ TASARIM: BAHADIR AKTAŞ Yargıda sandık hesabı KHK ile Yargıtay’da oluşturulan 100 üye kadrosuna 6 ay içinde yapılması gereken atamalar 24 Haziran seçimleri sonrasında gerçekleştirilecek 696 sayılı Kanun Hükmünde Kararname’yle (KHK) Yargıtay’a 100, Danıştay’a ise 16 yeni üye atanması işle mi, 24 Haziran seçimleri sonra sına bırakıldı. 24 Aralık’ta çıkarı lan KHK’yle ata malar için en geç 6 aylık süre öngö rülmesine karşın, ALİCAN ULUDAĞ atamalarının ertelenmesinin per de arkasında 24 Haziran seçimleri sonuçlarının yattığı öğrenildi. Kararda, Adalet Bakanlığı’nda oluşan görüşün de etkili olduğu öğrenildi. Ata maların yeni adli yılın başla yacağı eylül ayında yapılması nın planlandığı belirtildi. Kulislerde, hükümetin ata maları seçim sonrasına bırak ma kararının arkasında 24 Haziran seçimlerinden çıka cak sonucun yattığı öğrenil di. Çünkü yargıdaki milliyetçi YARI YARIYA AZALTILDI Hükümet, 15 Temmuz darbesinden önce çıkardığı yasayla Yargıtay ve Danıştay’ın üye sayısını, “cemaatçi üyeleri” tasfiye etmek amacıyla yarı oranında indirmişti. Yargıtay’ın üye sayısı 516’dan 310’a, Danıştay’ın üye sayısı ise 195’ten 116’ya düşürüldü. Bu değişimin yasal gerekçesi ise “istinafların faaliyete geçmesiyle iş yükünün azalması” olarak gösterildi. Ancak hükümet, 24 Aralık 2017’de yayımlanan 696 sayılı KHK ile Yargıtay’da 100, Danıştay’a ise 16 yeni üyelik kadro oluşturdu. Bu kadrolara yapılacak atamanın 24 Aralık’tan itibaren “en geç altı ay içinde” gerçekleştirilmesi hükmü KHK maddesine eklendi. Bu süre 24 Haziran’da dolacak. kanadın, yüksek yargıya yapılacak üye atamalarının en az yüzde 40’ı istediği dile getirildi. Hükümet cephesinin ise bu kadar fazla üyeyi milliyetçi gruba vermek istediği belirtildi. 24 Haziran seçimlerinden çıkacak sonuç, üye pazarlıklarını belirleyecek. Eğer seçim sonrası AKP Meclis’te çoğunlukta olursa yargıda “Cumhur İttifakı”nın öneminin azalacağı ve milliyetçilerle de yargıda ittifaka gerek kalmayacağı yorumları yapıldı. Böylece milliyetçilerin pazarlıkta elinin za yıflayacağı ve daha az üye talebinde bulunacakları kaydedildi. Tersi durumda milliyetçi cephenin eli güçlenecek. Yeni bir tasfiye mi? Yüksek yargı kulislerinde Yargıtay ve Danıştay’a yeni atamasına karşı çıkanların olduğu belirtildi. Özellikle Yargıtay’ın iş yükü sorununun olmadığı, bu nedenle atanacak yeni üyelerin fazlalık oluşturacağı dillendirildi. Kulislerde, “100 yeni üye atanırsa Yargıtay’da üye fazlalı ğı oluşacak. Bir süre sonra hükümet, bu fazlalığı azaltmak için tekrar yasa çıkarmak zorunda kalacak. Bu durumda Yargıtay’daki sosyal demokrat ve milliyetçiler tasfiye edilebilir. Yargıtay’a 100 yeni üye atama planının altında uzun vadeli böyle bir plan olabilir” yorumu da yapıldı. Erdoğan seçilmezse Üye atamalarının seçim sonrasına bırakılmasında iktidarı endişelendiren bir seçenek ise “Erdoğan’ın seçimleri” kaybet mesi ihtimali. Bu durumda yeni cumhurbaşkanının belirleyeceği Adalet Bakanı’nın başkanlık yapacağı HSK, üye atamaları yaparak yargıdaki AKP iktidarına son verebilecek. Davalar bekleniyor Yargıtay’a üye atamalarının ertelenmesindeki bir nedenin ise FETÖ ve darbe davalarının hâlâ bitirilememesinin de etkili olduğu dillendirildi. Eğer şu an üye seçiminin yapılması halinde birçok önemli davaya bakan mahkeme başkan ve üyelerinin dışarıda kalacağı konuşuluyor. Bunun da davaları olumsuz etkileyeceği iddia ediliyor. Akıncı, Genelkurmay Çatı Davası gibi büyük davaların halen devam ettiği, bu davalara bakan mahkeme başkanı ve üyelerinin Yargıtay üyesi olmak istedikleri belirtiliyor. Bunun için de bu davaların bir an önce bitirilmesi gerekiyor. l ANKARA Danıştay üyesiCHP’NİN ADAYI İNCE’Yİ ELEŞTİRDİ siyasi tweet attı Tayyip Erdoğan tarafından 2014’te avukatlar şörtüsünün serbest bırakılması ile ilgili olarak arasında Hâkimler ve Sav “Aldığınız karar cumhu cılar Yüksek Kurulu üyeli riyete meydan okumak ğine atanan, anayasa deği tır” ifadelerini kullandı. şikliğinin ardından da yeni Demirel’in paylaşımına Hâkimler ve Savcılar Kuru göre İnce, aday olduk lu ataması ile Danıştay üye tan sonra da “İster evin liğine getirilen Aysel De de tak, ister dışarıda, is mirel, Twitter hesabından CHP’nin cumhurbaşkanı Aysel Demirel ter devlette tak. Başörtü meselesi milletin me adayı Muharrem İnce’yi eleştirdi. selesi olmaktan çıkmıştır” dedi. Demirel Twitter hesabından, Demirel, tweet’inde, “Evet çok İnce’nin, 2013, 2014 ve 2018 şükür başörtüsü mesele olmak tarihli türban konulu açıklamala tan çıkmıştır bugün gizlemeye rını paylaştı. Demirel’in tweet’le çalıştığınız gerçek niyet ve çaba rine göre 2013’te “Başörtüsü öz larınıza rağmen. Muharrem İnce gürlük değildir. Özgürlükten vaz zihniyetindekilerin yaşattıklarını geçmektir. Başını açma özgürlü unutmadık unutmayacağız” de ğünden vzageçmektir” diyen İn ğerlendirmesini yapmıştı. ce, 2014 yılında okullarda ba l ANKARA / Cumhuriyet Diyarbakır DEMİRTAŞ VE BALUKEN İÇİN İMZA GÜNÜ Diyarbakır’da HDP’nin tutuklu cumhurbaşkanı adayı Selahattin Demirtaş’ın Kürtçe ve Türkçe yayımlanan “Seher” adlı kitabı için imza günü etkinliği düzenlendi. Pirtukakurdi.com Kitapevi’ndeki etkinlikte kitabı Kürtçe’ye çeviren yazarşair Rêdur Dîjle, yazarşair Berken Bereh, yazar Selim Temo ile HDP milletvekilleri Feleknas Uca ve Mithat Sancar imzaladı. HDP Ankara Kadın Meclisi Kuğulu Park’ta seçim çalışmalarını sürdürürken, seçim çadırında HDP’nin tutuklu milletvekili İdris Baluken’ın yeni çıkan kitabı “Üç Kırık Dal”, HDP Eş Genel Başkanı Sezai Temelli ve HDP Milletvekili Filiz Kerestecioğlu tarafından imzalandı. ‘İktidarda olandan daha güçlüyüm’ Adil yargılama yapılmadığı için 20 aydır hücrede tutulduğunu söyleyen Selahattin Demirtaş, “Siyasi rehineyim” dedi HDP’nin tutuklu cumhurbaşkanı adayı Selahattin Demirtaş, “İmkânlar nedeniyle eşit bir yarış olmasa da diğer adaylar kadar iddialıyım. Hatta isim vermeyeyim, 16 yıldır iktidarda olan bir adaydan daha güçlüdür adaylığım, seçmenlerin karşısına temiz bir vicdanla çıkıyorum en azından” dedi. Demirtaş, avukatı aracılığıyla, Dagens Nyheter’in sorularını yanıtladı. “Suçlamalara konu edilen konuşmalarımın tamamı AKP ve Erdoğan eleştirisidir. İfade özgürlüğü ve siyaset yapma hakkı kapsamında, bu suçlamaların tamamından beraat etmem gerekirken 20 aydır bir hücrede tutuluyorum. Yani ben esasen bir tutuklu değil, siyasi rehineyim” BAŞAK DEMİRTAŞ: saz çal ben de halay çekeceğim Selahattin Demirtaş’ın eşi Başak Demitaş Twitter’dan düğünlerinden bir video paylaştı.Görüntülerde  Selahattin Demirtaş saz çalarken Başak Demirtaş halay çekiyor. Başak Demirtaş bu videoyu “Tıpkı düğünümüzdeki gibi senin saz çaldığın, benim de tüm halkımızla birlikte halay çekeceğim günler yakındır” mesajıyla paylaştı. Demirtaş da eşinin bu mesajına, “Güzeli oynatmışlar, çirkini söyletmişler resmen. Başak’la düğünümüz böyle bir şeydi işte...” diyerek cevap verdi. l Yurt Haberleri ifadesini kullandı. “Benim ille Erdoğan’ı devre dışı bırakma gibi bir takıntım yok” diyen Demirtaş, sözlerini şöyle sürdürdü: “Ben Türkiye için daha demokratik bir iktidar alternatifi yaratmaya çalışıyorum. Bunu da sırf Erdoğan karşıtlığı üzerinden tariflemiyorum. Bizim alternatif bir gelecek vizyonumuz var ve bunu hayata geçirmek için olası işbirliklerine açık olacağımızı belirtiyorum.” “5 ay içerisinde kendinizi nerede görüyorsunuz?” sorusu üzerine Demirtaş, “Ülke yönetiminde olacağımdan kuşkum yok. Bunun olabilmesi için halkın desteğini almaya çalışıyorum” yanıtını verdi. l Yurt Haberleri Buldan: Gitsin torunlarına baksın HDP Eş Genel Başkanı Pervin Buldan, “Bu ülke Tayyip Erdoğan’a muhtaç değil, AKP’ye muhtaç değildir. 25 Haziran tarihinde bu ülke artık AKP’siz ve Erdoğan’sız olacak” dedi. Artık kimsenin AKP’ye güvenmemesi gerektiğini söyleyen Buldan, “Artık AKP’ye kaymakamlar, polisler, hâkimler de güvenmesin. AKP kendileriyle yol yü rüyenleri bile cezaevine attı. Biz onları bu seçimde göndereceğiz. Erdoğan’ın kafası gitti, çok yaşlandı, artık gitsin torunlarına baksın” diye konuştu. Seçim çalışmaları kapsamında Muş’ta Belediye Meydanı’nda düzenlenen mitingide konuşan Buldan, HDP’nin Muş Milletvekilleri Ahmet Yıldırım’ın milletvekilliğinin düşürüldüğünü, Burcu Çelik Özkan’ın ise tutuklandığını anımsatarak, “AKP size hiçbir şey vermedi. Muş halkı yoksulluk ve işsizlikle boğuşuyor. Erdoğan konuşmasında ‘Kıraathaneler açacağız’ diyor. Gençler sizden kahve değil iş istiyor, gelecek istiyor. İnsanlar sizden F16 uçurmanızı değil, traktörlerin çalıştırılması için imkân bekliyor” diye konuştu. l Yurt Haberleri Oy verme ve kampanyaların psikolojisi Toplumu kamplara ayırma ve kendi seçmeniktidar kampı çevresinde tutma konusunda sağmuhafazakâr parti ve liderlerin sepetlerinde temel politikalar hiç eksik olmaz. Çıkarırlar ve onları kullanırlar. Yalanlar, yanlışlar, korkutmalar cirit atar meydanlarda. Bu haftaki Herkese Bilim Teknoloji dergisinde, Prof. Nebi Sümer’in bu konuyu işleyen ilginç makalesi kapak konusu oldu: “Oy Vermenin Psikolojisi”. Muhafazakâr politikacıların saldırısı altındaki tüm parti ve seçmenlerin dikkatine! Yazıdan bazı özet bilgileri yorumlayarak aktaracağım. Kamplaştırmanın temelinde, karşındakini şeytanlaştırma, kötüleme, dahası iğrenç hatta pislik kaynağı gösterme söylemi yatıyor. Özellikle tarihten yalan yanlış örneklerin, özellikle uzun süreli bir yalan olarak muhafazakâr kesimlerin bilinçaltına sanki gerçekmiş gibi adeta “şırınga” edilerek verildiğini, gerektiğinde bu yalanların kampanyalarda “uyandırılarak” hayaletler gibi geri çağrıldığını görüyoruz. Bunlardan birini anımsayın: Camilerin yıkılması! Akademisyen kılıklı bir andavallı da buna bir günümüzden ekleme yaptı ve camilerin genelev olarak kullanıldığını söyledi. Nebi Sümer, bu tür negatif kampanyaların, gizil psikolojik süreçleri harekete geçirme eğiliminin yüksek olduğunu belirtiyor. Bir de kampanyalarda abartılı kahramanlık destanları ile seçmende anlatılan öykülerin takipçileri olduğu duygu ve düşüncesini savunarak, kitleleri de peşine takmak için çok sık kullanılır. Neler etkiliyor? Nebi Sümer diyor ki: “Bir parti ya da lidere oy verme, özünde seçmenin statükodan (muhafazakârlık) sosyal değişime (liberalizm) uzanan politik yelpazenin neresinde yer aldığına bağlıdır. Bununla ilgili olarak, seçmenin başta dindarlık düzeyi ve ideolojik tercihi olmak üzere, değerler sistemi, sosyal ve siyasal tutumları, kişilik özellikleri, etnik kökeni ve cinsiyeti başta olmak üzere, sosyal kimliği ve kimliklere aidiyet düzeyi gibi çok sayıda etmen oy tercihini doğrudan ya da dolaylı olarak etkiler. Ancak araştırmalar altta yatan gizil (örtük) psikolojik süreçlerin de oy tercihinde etkili olduğunu göstermekte.” Neden böyle? Çünkü oy verme davranışı aynı zamanda duygusal bir bağı da ifade ediyor, seçmen pek çok durumda rasyonel davranmıyor. Akıl geri plana ittiriliyor. Burada parti aidiyeti öne çıkıyor. “Adanmış partililer” grubunu kesseniz oyunu değiştiremezsiniz. Çünkü kafasındaki filtre, her türlü rasyonaliteyi eler ve kendisini tek sabit düşünceye sevk eder. Seçimleri kim belirler?  Ne zamana kadar? “Bir şekilde işler yolunda gitmez, krizler çıkar, sosyal çalkantılar yönetilemez hale gelir, genel memnuniyetsizlik artarsa, özellikle partisiyle özdeşimi çok yüksek olmayan seçmenlerin oy tercihi, eski aidiyetine yakın başka kanallara yönelebilir... Böyle durumlarda oy kaybetme korkusu yaşayan parti, genellikle keskin bir negatif kampanya ile önce taraftarlarını partisine yapıştıracak ve oyunu garantiye alacak söyleme ağırlık verir.”    Fakat, seçmenlerin tümünde partiye bağımlılık, “adanmış partili” örneğindeki gibi yüksek değildir. Dahası özel durumlarda adanmış partililer bile yan çizer. Nebi Bey seçimlerin sonucunu ise, “parti aidiyeti görece düşük, ama sandığa giderek fark yaratacağını düşünen, politik yetkinliği yüksek seçmenler”in belirlediği düşüncesinde. Bu seçmenler “kötü gidişata son vereceğine ve kendi bireysel koşullarını düzelteceğine inandığı partiye yönelir. Böyle bir durumda kampanyada moral üstünlüğü olan, umut veren, yeni bir ‘hava’ yakalayan lider/parti avantaj kazanmaya başlar. Özellikle, bu yeni liderin önde olduğu kanaati yaygınlaşırsa hem kararsızların hem de politikayı uzaktan izleyen görece apolitik seçmenlerin bu havaya katılarak sandığa yönelme olasılığı artar. Önde olduğu anlaşılan parti ya da liderin son haftada oyunu en az yüzde 2 puan daha artırdığına ilişkin bulgular mevcut.” Sümer: “Ancak, güler yüzle, gelecek umudu vererek pozitif kampanya yapan liderlerin rakiplerden gelecek negatif saldırılara karşı hazırlıklı olması gerekir.. Psikologlardan oluşan bir ekiple buna karşı konabilmeli. Liderlerin ne söylediğinden çok seçmenlerin neye inandığı, inandırıldığı önemli.. Ama şu da var:    Adayların eşit koşullarda yarışmadığı, seçmene en temel ulaşma aracı olan basının iktidardaki partiye orantısız öncelik verdiği ülkelerde bu dinamikler nasıl çalışır pek bilmiyoruz. Haksızlığın ve adaletsizliğin öfke ve kızgınlığa yol açarak, vicdani tepkiyle oy verme davranışına dönüşmesi de başka bir olasılık...”  C MY B
Abone Ol Giriş Yap
Anasayfa Abonelik Paketleri Yayınlar Yardım İletişim English
x
Aşağıdaki yayınlardan bul
Tümünü seç
|
Tümünü temizle
Aşağıdaki tarih aralığında yayınlanmış makaleleri bul
Aşağıdaki yöntemler yoluyla kelimeleri içeren makaleleri bul
ve ve
ve ve
Temizle