25 Kasım 2024 Pazartesi English Abone Ol Giriş Yap

Katalog

Aylar
Günler
Sayfalar
Perşembe 5 Nisan 2018 EDİTÖR: SERKAN OZAN TASARIM: ŞÜKRAN İŞCAN KUTLAMIYORUZ haber 9 5 Nisan Avukatlar Günü’nü yüzlerce tutuklu avukatla karşılayan Türkiye’de savunma hakkı ağır tehdit altında CEZAEVİNDEN YAZDILAR Selçuk Kozağaçlı: Mücadeleye devam Silivri Cezaevi’nde tutuklu Çağdaş Hukukçular Derneği (ÇHD) Genel Başkanı avukat Selçuk Kozağaçlı, gazetemize yolladığı Avukatlar Günü mesajında, “Geçen yüzyıl avukatların çok övgü ile hatırlandığı bir çağ olmadı. Açıp şöyle bir bakın, J. Swift, C. Dickens, R. Laforgue, F. Dostoyevski okuyorum bu aralar ama size yazmaya içim el vermez. Bu yüzyıl işte bunu değiştiriyoruz. Yoksulun, haklının ve mücadele edenin yanındaki avukat! Bu nedenler hapsedilen ve tecrit edilen avukat. Elbette hapisten çıkacak ve kaldığı yerden mücadeleye devam edecek avukatl. Bu yüzyıl, biz kazanacağız” dedi. Gümüştaş ve Uçar: Cüppe kazanacak Bakırköy Kadın Kapalı Cezaevi’nde tutuklu avukatlar Özlem Gümüştaş ve Sezin Uçar ise şöyle yazdı: “Bulunduğumuz koğuşta KHK ile ihraç edilmiş eğitim ve sağlık emekçileri KESK’li iki arkadaş ‘Savaşa hayır’ dedikleri için ‘Terör örgütü propagandası’ yaptıkları iddiasıyla getirilmişler. Siyasi parti yöneticileri ve iki gazeteci arkadaş da bizimle aynı koğuşta. Hepimizin duruşuna, sözüne, mesleğini yapış tarzına baktığımızda bu politik iklime göre tutuklanmamıza engel bir durum yok.... Bize göre avukatlık mesleği adalet sistemini geliştirmenin, insancıl hukuku geliştirmenin önemli bir parçasıdır. OHAL ve KHK rejimine karşı cüppe, stetoskop, deklanşör, özgürlük ve adalet kazanacak.” Türkiye, 5 Nisan Avukatlar Günü’nü savunma hakkının ihlaline yol açan uygulamaların gölge sinde karşılıyor. Türkiye Ba rolar Birliği’nin verilerine gö re geçen yıl 390 avukat ce zaevindeydi. Bu yıl ise yak laşık 500 avu kat Avukatlar Günü’ne cezae vinde girecek. SEYHAN AVŞAR İstanbul Barosu Yönetim Kurulu üye si ve Avukat Hakları Merke zi Koordinatörü Hasan Kı lıç, avukatların yaptıkları gö revler nedeniyle ceza soruş turmalarına maruz kaldıkla rını, haklarında gözaltı kara rı verildiğini ve tutuklandık larını söyleyerek, “Bu kadar çok avukatın tutuklu oldu ğu bir ortamda 5 Nisan Avu katlar Günü’nü kutlayamıyo ruz” dedi. ‘Elbetteki avukat lar yargılanamaz’ diye bir şey söylenemeyeceğini vurgula yan Kılıç, “Hukuk devletin de herkes yargılanabilir ama avukatların mesleklerini yap tıkları için Avukatlık Kanu nu’ndaki güvenceler yok sa yılarak tutuklanması kabul edilemez. Avukatlara bu mu ameleleri yaptığınızda, avu katları etkisizleştirdiğinizde yargılamanın içerisinden ada let kavramını çıkarmış olur sunuz. Herkesin ihtiyacı olan savunma hakkını yok etmiş olusunuz” diye konuştu. Adliyelerde iş yapmanın son dönemlerde daha da zorlaştırıl dığına dikkat çeken Kılıç, şöy le konuştu: “Avukat, müvekkil AVUKATLAR GÜNÜ’NDE yasının hâkimi veya savcısı ile görüşme yapmak ADALET NÖBETİ isteyen avukatın isminin not alınması, kaydedilme Gazetemizin yayın politikasının suçlama konusu edildiği dava kapsamında asılsız ve akıldışı iddialarla 522 gündür tutuklu bulunan icra kurulu başkanımız ve avukatımız Akın si meslektaşların çok rahatsız olduğu bir konudur ve açıkçası kabul edilemez bir uygulamadır. Bu uygulamaya hemen son verilmelidir.” Atalay’ın nezdinde tüm haksız tutuklamalara karşı çıkmak Boyun eğmeyiz için Çağlayan Adliyesi’nde Ni Tüm bu olumsuzluklara san 2017’de tutulmaya başlanan bir de avukata yönelik gi Adalet Nöbeti, bugün 53. kez derek artan şiddettin ek tutulacak. Bir yılını geçen haf lendiğini kaydeden Kılıç, ta dolduran nöbet sa avukatların çeşitli saldırıla at 11.30’da adliyenin C kapısı girişindeki Themis heykellerinin bulunduğu alanda başlayacak. Nöbetin ardından saat 12.15’te C kapısı önünde basın açıklaması yapılacak. ra, hakaretlere ve tehditlere, bıçaklanmaya, kimi zaman silahlı saldırılara maruz kaldıklarını vurguladı. “Avukata görevi nedeniyle yapılan saldırılar da aslında kamu görevlisine, görevi nedeniyle yapılan saldırı kapsamındadır” diyen Kılıç, “Bu nedenle ağır yaptırımlara bağlanmıştır. Ancak soruşturma ve ko vuşturmaların etkili ola rak yapılması gerekmekte dir” dedi. Kılıç, hak arayı şının?temsilcisi olan avu katların var güçleriyle ça lışmaya devam edecekleri ni dile getirerek, “Biz avu katlar teslim olmayız, bi at emeyiz, boyun eğmeyiz, görüşmeleri kayda alınarak, eğilip bükülmeyiz. Kimse gizlilik ihlal ediliyor. Adliye bizden bunları beklemesin. Ak içerisinde bazı katlarda, avu si halde zaten avukat olamayız. katın dosyaları ile ilgili savcı Adaletin gerçekleşmesi için ol ve hâkimlerle görüşmelerinde mazsa olmaz unsur savunma çok ciddi sıkıntılar çıkarılma yı yeniden etkin hale getirece sı, savunmanın etkinliğine cid ğiz.?Unutulmamalıdır?ki savun di bir darbe vurmaktadır. Dos ma yoksa yargı?da yoktur. Yar yasını kontrol etmek isteyen, gı yoksa hukuk güvenliği yok dosyasına dilekçe sunan, dos tur” diye konuştu. Savunmanın en zor zamanı Bağımsız yargı yok edildi Adliyeler infaz birimine dönüştü İHD İstanbul Şubesi Başkanı avukat Gülse Özgürlükçü Hukukçular Platformu (ÖHP) Çağdaş Hukukçular Derneği (ÇHD) İstanbul ren Yoleri: Savunmanın en zor olduğu dönem Eşbaşkanı avukat İlknur Alcan: Son yıllarda Şube Başkanı avukat Gökmen Yeşil: Maalesef lerdeyiz. 5 Nisan Avukatlar Günü ama bizler bu avukatlar gününü bir kutlama değil de hapisha bugünü bir kutlama değil, mücadele günü olarak günü kutlayamayacağız. Baroların hükümetin neler önünde açıklamalarla geçiriyoruz. Bizim ele almamızı gerektiriyor. Yüzlerce avukat tutuk saldırıları karşısında yeterli direnci göstermediği için bu yılda farklı olmayacak. İstanbul’da yüz lu. Yüzlerce avukat hakkında soruşturma dosyala bir süreci yaşıyoruz. Bugün adil yargılanma hak lerce tutuklu avukattan 18’i Çağdaş Hukukçular rından kısıtlama kararı var, avukatlar gözaltı mer kından, bağımsız yargıdan bahsedenlerin avu Derneği üyesi, 3’ü ise ÖHP’li. 21 meslektaşımız kezlerinde kolluk güçlerinin engelleme ve hat katların da bağımsız ve özgür çalışabileceği ko da müvekkillerinin haklarını savundukları, yap ta saldırılarına maruz kalıyor. Avukatlar Günü’nü şulların yaratılmasının zorunlu olduğunu bilme tıkları basın açıklamaları ve hak arama mücade maalesef yargıda sorunlar ve avukatların sıkıntıla si lazım. Avukatı tutuklu bir yargı sisteminin ba lesi nedeniyle tutuklu. Yargı bağımsızlığı tama rıyla değil yargının olmadığı, adliyelerin infaz biri Suçlamalar uydurulmuşğımsızolmasımümkündeğildir. men yok edilmiş durumda. mine dönüştüğü bir atmosferde karşılıyoruz. 17 yaşındaki İrem’in avukat annesi tutuklu, ablası gözaltında. Üniversite sınavlarına hazırlanan İrem, her perşembe 800 kilometre yol katedip annesini ziyaret ediyor İrem Serdıl Önem (17) tutuklu Halkın Hukuk Bürosu avukatlarından Şükriye Erden’in kızı. Altı ay önce annesi tutuklanınca ablasıyla baş başa kaldı. Önem’in ablası da geçen hafta gözaltına alındı. Üniversite sınavına hazırlanan Önem şimdi dayısı ve teyzeleriyle kalıyor. Karabük’e her perşembe 800 kilometre yol katederek annesini ziyarete gidiyor. Önem, annesinin gözaltına alındığı gün evlerinde tutuklu avukatlar Barkın Timtik ve Selçuk Kozağaçlı’nın da olduğunu söyleyerek, “Barkın ablayı sürüklediler. Selçuk abiyi ise ittiler” diyor. n Annen ve ablan gözaltına alındığında neler yaşadınız? Annem gözaltına alınırken misafirlerimiz vardı, hepimiz uyuyorduk. Bir anda kapı vurulmaya başladı. Daha sonra polisler kapıyı kırdılar. İçeri girip silah doğrultular. Yere yatırmak istediler. Annem ‘yatmıyoruz’ dedi. Davranışları hiç hoş değildi. Üç kadının yaşadığı bir evin aranmasına bir kadın polis getirilmişti. Erkek polisler üstümüzü aramaya çalıştı. Aynı şeyi ablam gözaltına alınırken de yaşadık. Bu kez evde ben ve ablam yalnızdık. Bakışları rahatsız ediciydi. n Ne hissettin? Bugüne kadar üç operasyon yaşadım. 2013 yılında yine annemi gözaltına almak İrem’in annesi Şükriye Erden tutuklu, ablası Merve ise gözaltında. için polisler gelmişti. İnsana kendi evinde silah doğrultup vuruyorlar. Götürdükleri kişiye ne yapacaklarını bilemiyorsunuz. İnsan ne olacağının bilmemek insanda kesinlikle bir tedirginlik yaratıyor. n Üniversite sınavına annen yanında olmadan hazırlanıyorsun. Annem altı aydır haksız ve hukuksuz bir şekilde tutuklu. Savcı daha yeni iddianameyi hazırlamış. Büyük bir haksızlık var. Ablam bana çok yardımcı oluyordu. Ablamı da aldılar. Gözaltında... Zor ama atlatacağız. n Annen hakkındaki iddianameyi okuyabildin mi? Okudum. İçi gerçekten çok boş bir iddianame hazırlanmış. İddiaların elle tutulur bir tarafı yok. Annem ve meslektaşları hakkında baş ka başka suçlamalar yazılmış... Aslında uydurulmuş. n İstanbulKarabük arasında mekik dokuyorsun. Zor olmuyor mu? Sabah otobüsle yola çıkıyorum. Annemi gördükten sonra akşam otobüsüyle geri dönüyorum. Bir yandan okula, bir yandan da staja, bunun yanında bir de dershaneye gidiyorum. Haftanın bir gününü kendime ayırmayı bıraktım. Sınavıma 2 ay 19 gün kaldı. Karabük soğuk bir şehir. Cezaevinde de kocaman bir koğuşu küçük bir kaloriferle ısıtmaya çalışıyorlar. n Görüşler nasıl geçiyor? Annem dinleyici konumunda oluyor. Bir haftada yaşadıklarımızı sadece 40 dakika sığdırmaya çalışıyoruz. Süreler çok kısa. HAPİSHANEDE NASIL İYİ OLABİLİR? Tutuklu avukat Özlem Gümüştaş’ın annesi Fidan Çağan kızını görebilmek için Muğla’dan İstanbul’a doğru yola düşüyor. Çağan, “Özlem’in yanından gidince kendimi kaybediyorum. Bir anne için evladının tutuklu olması çok zor bir durum” diyor. İddianamenin hazırlanmasının çok uzun zaman aldığını aktaran Çağan, “İlk duruşma temmuz ayında görülecek. O tarihe kadar suçsuz yere cezaevinde kalacak kızım. Ayda bir geliyorum. Dönünce canım İstanbul’da kalıyor. Kızım iyi olduğunu söylüyor ama hapishanede nasıl iyi olabilir ki” diye soruyor. Tutuklu avukat Uçar’ın annesi Serap Uçar da “Kızımın sosyal yaşamı, çalışma hayatı, özgürlüğü elinden alındı. Bu durum bizi çok üzüyor. Ayda bir kızımı görmeye çalışıyorum. Ne kadar hoş gözükmeye çabalasa da kızım benim ne kadar üzüldüğümü tahmin edebiliyor. Ben de onun ne kadar üzüldüğünü biliyorum. Avukatlar Günü’nde cezaevinde. Doğum gününde de cezaevindeydi. Kutlayamadık. Geçen ise büyük kızımın doğum günüydü, Sezin olmadan kutlamak zorunda kaldık” diyor. Rusya ile dostluk... Geçenlerde bir okurum, yazılarımı kaçırmadığını ancak her zaman Rusya konusunda temkinli konuşuyor. Batı ittifakından kopmak niyetle dış politika yazılarıyla pek il ri olmadığını söylüyorlar. İki gilenmediğini söyledi. “Tamam daha az dış politika yazacağım” demiş bulundum. Gel gör ki, bu memlekette mümkün değil! Büyük bir deprem kuşağının içinden geçiyoruz. Dünya yeniden şekillendiriliyor. ABD Suriye’den çıkar mı? Türkiye Batı’dan kopup Rusya safına geçecek mi? Yeni başlayan Soğuk Savaş nasıl olacak? Bütün bunlar, hepimizin kaderini etkileyecek sorular. Bu hafta yine birbiri ardına önemli gelişmeler vardı. En önemlisi, tarihi (ve tarihte görülmemiş) bir yakınlaşma içinde olan Rusya ve Türkiye’nin, Vladimir Putin ve Tayyip Erdoğan’ın Beştepe’den barkovizyon olarak katılımıyla Akkuyu nükleer santralının temeli atmasıydı. Hemen ardından Astana süreci çerçeve li ilişkiler, kurumsal anlamda Erdoğan ve Putin arasındaki ilişki kadar yakın değil. Hatta sohbet biraz derinleşince, “Rusya’yla iş tutmak ayıyla...” gibisinden benzetmeler başlıyor. Ankara olaya stratejik değil taktiksel yaklaşıyor. “Şimdi Rusya’yla biraz yakınlaşırsam, hem ekonomik fayda görürüm, hem de Batı’ya karşı pazarlık gücüm artar” fikri var. Nihayetinde İtalya büyüklüğünde ekonomisi olan bir ülkeden söz ediyoruz; Türkiye’nin sadece sırtını Rusya’ya vererek ayakta kalamayacağını, Batı’dan koparsa en azından ekonomik olarak küme düşeceğini biliyor. Rusya ise Türkiye’yle ilişkisine “stratejik” bakıyor. Soğuk Savaş’ın yeniden baş sinde Ankara’da İran, Rusya ladığı bir dönemde, Türki ve Türkiye devlet başkanla ye üzerinden NATO’da bir rı bir arada önemli bir “fotoğ bölünme yaratabileceğini, raf verdi.” Türkiye’yi kendi yanına çeke Haftasonu Washington’da rek ABD ile olan ilişkisini za Donald Trump’ “Suriye’den yıflatacağını düşünüyor. Ve çok yakında çekileceğiz” de bunu başarıyor da. miş bulunmuştu. Bir önce Peki Batı bu denkle ki yazımda Trump böyle dese dahi ABD’nin bugünden yarına Suriye’den kolay kolay çekilemeyeceğini, Suriye Demokratik Güçleri (SDG) ile ilişkisini bitirmesinin de şu an için düşük olasılık olduğunu yazmıştım. Zaten ABD’nin çekileceği varsa da Ankara’dan gelen o üçlü fotoğraf karesine bakıp, bir kere daha düşünmüştür. Daha yazının mürekkebi kurumadan, gazetelerde Münbiç’e yeni ABD sevkıyatı yapıldığı haberi geldi. Buna eşzamanlı olarak da Hürriyet gazetesinin birinci sayfasında ABD’nin bir silah deposunu İncirlik üssünden başka bir yere taşıdığı haberi vardı. Peki ne oluyor? Ne yani kaşla göz arasında NATO ittifakından çıkıp Rusya’nın yanında mı yer alacağız? Bizim Dışişleri Bakanlığı’na mi nasıl izliyor? Ankara’nın Rusya’yla flörtü Batı’da eşzamanlı olarak hem “Eyvah Türkiye Batı’dan kopmasın; Erdoğan’la yakınlaşalım” hem de “Türkiye artık Batı açısından güvenilmez bir ortak; önlemimizi alalım” fikrinin dillendirilmesine neden oluyor. Bu yüzden Pentagon bir yandan “İncirlik’i kapatmayacağız” açıklaması yapıyor, bir yandan da İncirlik’e alternatif arayışlarına giriyor. Bir yandan tüm Batı ülkeleri Türkiye’yi Batı kurumlarında tutmaya çalışıyor; diğer yandan çıkış senaryosuna hazırlanıyor. Özetle Ankara, zor bir coğrafyada riskli bir strateji izliyor. Batı, zor bir denklemde hem A hem de B planını uyguluyor. Rusya ise çok rahat. Sa bakarsanız, “Asla!” kin. Az emekle Türkiye’yi ya Türkiye’nin ulusal güvenli nına çekerek Batı ittifakında ğinde söz sahibi kişi ve ku gedik açmış olmanın keyfini rumlar, özel görüşmelerde çıkarıyor... CHP’Lİ TEKİN BİNGÖL’DEN RAPOR: OHAL’de 570 avukat tutuklandı CHP İnsan Haklarından Sorumlu Genel Başkan Yardımcısı Tekin Bingöl, 5 Nisan Avukatlar Günü nedeniyle avukatların yaşadığı hak ihlallerine ilişkin bir rapor hazırladı. Raporda, OHAL döneminde 570 avukatın tutuklandığına dikkat çekilirken savunma hakkının kısıtlandığı vurgulandı. Sayısı artan hukuk fakültelerinin niteliğinin düştüğü belirtilen raporda, avukatların emekli aylıklarının düşüklüğüne de dikkat çekildi. Bingöl’ün raporundan dikkat çeken başlıklar şöyle: l Fakültelerde nitelik azalıyor: Türkiye’de 38 bin 556 erkek, 38 bin 143 kadın olmak üzere toplam 76 bin 699 hukuk fakültesi öğrencisi var. Öğrenci sayıları artarken eğitim veren, yetişmiş, nitelikli öğretim üyesi sayısı azalıyor. Hukuk fakültelerindeki 80 bine yakın öğrenciye karşılık 2 bin 509 öğretim elemanı mevcut. l Kontrolsüz avukat artışı: Türkiye’de baroya kayıtlı 42 bin 476’sı kadın, 57 bin 985’i erkek olmak üzere toplam 100 bin 461 avukat mevcut. Son 5 yılda avukat sayısı yüzde 35 artmış halde. Stajyer avukat sayısı da 23 bin civarında. Bu kontrolsüz artış bir yandan işsizliği getirecek bir yandan da mesleki niteliği düşürecek. l OHAL’de 570 avukat tutuklandı: OHAL süresi boyunca 570 avukat tutuklanmış, 1480 avukat hakkında soruşturma açılmış ve 79 avukat uzun dönemli hapis cezalarına çarptırılmıştır. l Avukatlara ‘arama’ sıkıntısı: Özellikle OHAL ile avukatların sorunları her geçen gün artmaktadır. Adliye girişlerinde son zamanlarda birçok sorunla karşılaşan ve önceden sadece Xray cihazlarına çantalarını bırakan avukatlar artık cep telefonlarını ve üzerlerindeki metal eşyaları da bırakmak zorunda kalmaktadırlar. Avukatlık Kanunu’nun 58. maddesine göre avukatların üstü ve çantası aranmamalıdır. l Savunma hakkı kısıtlandı: OHAL ile birlikte avukatların yaşadıkları hak ihlallerinden bir diğeri de avukatların dosyaları incelemelerinin engellenmesidir. Bu durum savunma hakkını kısıtlamaktadır. l Sorunlu emeklilik: Avukatlar emeklilik döneminde ekonomik sorunlar yaşamaktadırlar. Kamu avukatları, 1.dereceden 30 yıl dahi çalışsa 1200 TL emekli maaşı almaktadırlar. Günümüzde huzurevi ücreti dahi 1500 TL. civarında olduğundan kamu avukatı, emekli aylığıyla huzurevinde bile kalabilecek durumda değildir. l ANKARA / Cumhuriyet C MY B
Abone Ol Giriş Yap
Anasayfa Abonelik Paketleri Yayınlar Yardım İletişim English
x
Aşağıdaki yayınlardan bul
Tümünü seç
|
Tümünü temizle
Aşağıdaki tarih aralığında yayınlanmış makaleleri bul
Aşağıdaki yöntemler yoluyla kelimeleri içeren makaleleri bul
ve ve
ve ve
Temizle