22 Mayıs 2024 Çarşamba English Abone Ol Giriş Yap

Katalog

Aylar
Günler
Sayfalar
Salı 3 Nisan 2018 EDİTÖR: ÖZGÜR ÖZKÜ TASARIM: BAHADIR AKTAŞ ‘Bunlar eski yöntem’ haber 9 Hükümet müdahalesiyle yönetimi değişen MAZLUMDER’in hazırladığı raporda, cemaat yargısının yöntemlerinin OHAL döneminde de vazgeçilmeden tekrarlandığı belirtildi Mahkeme kararı ile kayyım atanan, genel merkezi İstanbul’a taşı RAPORDAN 3 ÇARPICI ÖRNEK nan ve Mart 2017’de toplanan olağanüstü genel kurulla yöneti n 19 yaşında üniversite öğ mi değişen İnsan Hak rencisi 16 yaşındaki imam ları ve Mazlumlar İçin Dayanışma Derneği’nin (MAZLUMDER) İstanbul Şubesi, OHAL Dönemi Hak İhlalleri Raporu yayımladı. Raporda, “Darbe sonrasında baş SİNAN TARTANOĞLU hatip öğrencisi iken Bylock kullandığı gerekçesi ile tutuklanmıştır. Suç isnadının yapıldığı tarihte hukuken çocuktur. Lehe olan delilleri dikkate alınmadan tutuklanmıştır. 3 aylık tutukluluk süresinden sonra tah latılan ve yer yer cadı liye edilmiştir. Ancak, üni versitede sınavlarına giremediği için dönem kaybına uğramıştır. n Üniversitede öğretim görevlisi olan T.K hakkında F.S, FETÖ/PDY örgütü üyesi olduğu şeklinde tanıklık yapmıştır. Bunun üzerine T.K. 1 yıla yakın tutuklu kalmış, bu süre zarfında sözleşmesi de yenilenmediği için görevinden alınmıştır. T.K’nin annesi cezaevi ziyareti dönüşü trafik kazasında vefat etmiş, ardından T.K. tahliye edilmiştir. Bu arada T.K. hakkında “FETÖ/PDY örgütü üyesidir” diye tanıklık yapan aynı üniversitede çalışan F.S’nin kripto FETÖ’cü olduğu kuruma gönderilen bir yazı ile belirtilmiş ve hakkında soruşturma başlatılmıştır. n Bylock kullandığı iddiası ile tutuklanan ve aleyhinde başkaca hiçbir delil olmayan Z.K., telefonuna iradesi dışında Bylock yüklendiği anlaşılınca serbest bırakılmıştır. Ancak Z.K. hakkında hala kovuşturmaya yer olmadığına dair karar verilmemiş, dolayısıyla bir anmlamda delilsiz kalan dosya soruşturması yürütülmeye devam edilmektedir. avına dönüştürülen soruşturma lar ile somut delil olmaksızın bir çok kimse hakkında örgüt üyeliği nedeniyle hukuki takibat başlamıştır. Şüphelinin bile haberdar olmadığı dosyaların medyaya sızması hem yargı üzerinde ‘Korkmadık baskı oluşturmakta hem de şüphelinin kamuoyu nezdinde peşinen mahkum edilmesine yol açmaktadır. Bu durum OHAL öncesinde ‘cemaat yargısı’nın ih adayım’ das ettiği ve OHAL döneminde de tekrarlanan/vazgeçilmeyen kötü bir alışkanlıktır” ifadeleri kullanıldı. Raporda dikkat çeken başlıklar şöyle: n İnsanımız, darbelerden çektiği kadar OHAL uygulamalarından da çekmiştir. 15 Temmuz sonrası ülke adeta KHK’larla yönetilir hale gelmiştir. Darbe sonrasında başlatılan ve yer yer cadı avına dönüştürülen soruşturmalar ile somut delil olmaksızın birçok kimse hakkında ör İstanbul Tabip Odası seçimlerinde aday olan Prof. Dr. Pınar Saip, “Laik, demokratik bir ülkede, aklın ve bilimin ışığında hekimlik yapmak istiyoruz” dedi güt üyeliği nedeniyle hukuki ta kibat başlamıştır. Toplu cezalandırma n KHK’larla ve KHK’lere dayanılarak idari tasarrufla ihraç edilen kişiler ve aileleri düşünüldüğünde toplumun büyük bir kısmının bu durumdan etkilendiği açıktır. Ek tedbirlerle birlikte ihraçlar, aileleri de etkileyen toplu bir cezalandırma aracına dönüşmüştür. n Çıkarılan KHK’lerin hem uluslararası insan hakları ilkelerine uygun olması, hem de OHAL süresi sonunda yürürlükten kaldırılması büyük önem taşımaktadır. Bu hususun güvence altına alınması için de Anayasa Mahkemesi’nin KHK’leri en azından temel hak ve özgürlükler bağlamında denetlemesi ve insan hakları ihlallerine yol açan düzenlemeleri iptal etmesi gerekir. n İşyükü ve soruşturmaların genişliği gibi mazeretler, temel hak ve hürriyetlerin kısıtlandığı tutukluluk hallerinde geçerli kabul edilemez. Kişilere karşı devletin değil devlete karşı kişilerin korunduğu bir sistemde ortaya çıkan bu ve benzeri sorunlarda birey endeksli çözümler üretilmelidir. Hukuka aykırı n Bylock delili karşısında kişinin lehine olan delillerin dikkate alınmaması, salt Bylock delilinin genelgeçer bir tutuklama nedeni sayılması ve böylece özgürlüklerin kısıtlanması hukuka ve insan haklarına aykırıdır. Lehe olan delillerin varlığına rağmen, aleyhe görülen bir delilin varlığının tek başına yeterli görülmesinin hukukun genel ilkelerine aykırılık oluşturacağı tartışmasızdır. Uygulamada böyle örneklerin sıklıkla yaşandığı görülmektedir. n OHAL sürecinde yeniden işkence ve kötü muamele iddialarının gündem edilmesi endişe vericidir. n Bazı durumlarda şüphelinin bile haberdar olmadığı dosyaların medyaya sızmasıdır ki, bu durum hem yargı üzerinde baskı oluşturmakta hem de şüphelinin kamuoyu nezdinde peşinen mahkum edilmesine yol açmaktadır. Kamuoyu vicdanında mahkum edilmiş bir kişiye karşı yargı süreçlerinde ne kadar adil davranılabileceği ciddi bir soru işaretidir. Bu durum OHAL öncesinde “cemaat yargısı”nın ihdas ettiği ve OHAL döneminde de tekrarlanan/vazgeçilmeyen kötü bir alışkanlıktır. n 28 Şubat’ın “brifingli yargısı” ve “paralel yargı” tarafından haksız bir şekilde hükme bağlanmış olan kimi davaların, yargı yükü mazeretinin arkasına sığınarak OHAL yargısı tarafından da onanmasıdır. l ANKARA SİBEL BAHÇETEPE İstanbul Üniversitesi Onkoloji Enstitüsü Öğretim Üyesi Prof. Dr. Pı SEÇİMLER 15 NİSAN’DA Türk Tabipleri Birliği’ne bilinen “Hekimlikte Hak (TTB) bağlı odalar için lar Birlik ve Haklar Platfor nar Saip, İstanbul Tabip Odası’nın şu anki yönetimindeki Demokratik Katılım Grubu’nun başkan adayı. TTB Merkez Konseyi yöneticilerine yapılan operas de 30 bine yakın üyesi ile en fazla üye sayısına sahip İstanbul Tabip Odası’nın iki yılda bir yaptığı seçimli genel kurulu 1415 Nisan tarihleri arasında yapılacak. Seçimlerde şu an oda yöne mu” ile MHP’ye yakınlığı ile bilinen “Türk Hekimleri Birliği” listelerinin yarışacağı tahmin ediliyor. Genel Kurul, 14 Nisan Cumartesi günü Cağaloğlu’ndaki İstanbul Tabip Odası’nda 14.00 yon sonrası aday olma ka timinde olan “Demokra 18.00 arasında yapılacak. rarı alan Saip, Türkiye’nin demokratikleşmesinde kadınların çok önemli rol oynayacağını söyledi. “Kadın tik Katılım Grubu” ile Vatan Partisi’ne yakınlığı ile bilinen “Cumhuriyetçi Hekimler”, AKP’ye yakınlığı ile Seçimler ise 15 Nisan Pazar günü 09.0017.00 arasında İstanbul Lisesi’nde gerçekleştirilecek. lar ne kadar çok sivil top lum harekitine, politika ya girerse, toplumdaki de mokratik gelişim için sava şırsa o zaman Türkiye de mokrasinin önünü açabi lir” diyen Saip, ülkemizde kadınlar üzerinde son dö nemde baskıların da arttı ğını ifade etti: “Buna kar şın kadın mücadelesi de gi derek ivme kazanıyor. Mev cut iktidar kadınları da ha fazla eve bağlayacak ve iş yaşamından uzaklaştı racak girişimlerde bulunuyor. En son örneğini de ti Prof. Dr. Pınar Saip, Sibel Bahçetepe’nin sorularını yanıtladı. yatro sahnesinde, Meclis’te gördük. Kadınlar her alanda seslerini çıkarmaya başladılar. Kadınların daha görünür olması için mücadele etmek istiyorum.” 20002002 yılarında oda başkanlığı Güç Birliği Grubu’ndan Prof. Dr. Süha Göksel’den sonra kadın aday olarak seçimlere katılan Prof. Dr. Saip, Cumhuriyet’in sorularını yanıtladı. ha çok yükseltiyorlar. Bunu artık her alanda hissediyoruz. Ama halen iktidarın kadın üzerinde baskısı var. İktidar kadınlara başörtü ile birlikte özgürlük getirdiğini söylerken, bir sürü yasa ile kadınları daha fazla eve bağlayacak ve iş yaşamından uzaklaştıracak girişimlerde bulunuyor. En son örneğini de tiyatro sahnesinde, Meclis’te gördük. düşüyor? Anneler çok önemli, çün kü eğitim evde küçük yaşta başlıyor. Kadınların evde de kendi bağımsızlıklarını, eşitliklerini çocuklarına göstermeleri, meslek sahibi olmaları için onları desteklemeleri gerekir. Çünkü ekonomik özgürlüğünü sağlamadan, insanın bağımsız olması mümkün değil. Kadınlar için Ülkemizde kadın hakları konusunda baskıların olduğu bu dönemde Demokratik Katılım Grubu listesinden ilk kez bir kadın aday olarak seçimlere gireceksiniz. Neler söylemek istersiniz? Türkiye’nin demokratikleşmesinin önünde kadınların çok yol açacağını düşü Kadın oyuncuların ön planda olması istenmedi. Oysa biliyoruz ki Kurtuluş Savaşı’nda kadınlar erkeklerle omuz omuza mücadele ettiler ve savaştılar. Kadınların daha görünür olması için mücadele etmek istiyorum. Peki bunun için toplumda ailelere, özellikle annelere nasıl bir görev nüyorum. Kadın ne kadar çok bu hareketin, her türlü sivil toplum hareketinin içine girerse, po Prof. Dr. Pınar Saip kim? litikaya girerse, top 1984 İstanbul Üniversitesi Cerrah lumdaki demokra paşa Tıp Fakültesi mezunu. İç Has tik gelişim için sa talıkları ve Tıbbi Onkoloji Uzmanı. İs vaşırsa bunun Tür tanbul Üniversitesi Onkoloji Enstitüsü ‘Sahip çıkmalıyız’ Meslek örgütleri üzerinde de baskılar var. Tabip odaları da bunlardan biri. Böyle bir dönemde seçime giriyorsunuz... Başkanlık rejimi ile bütün Türkiye’deki her konuyu tek bir idareye toplamak istiyorlar ama bu mümkün değil. İşin doğasına aykırı... Tabip odalarının görevi hem halk sağlığını korumak, hem de kendi meslektaşlarının özlük haklarıyla ilgili problemlerle ilgili söz söylemek. Olayları birçok yönden gö rüp, daha doğru kanun çı kiye demokrasi Tıbbi Onkoloji Bilim Dalı öğretim üye karmak, halk sağlığı açı nin önünü açabile si olarak görev yapıyor. 20122014’te cek en önemli etmen Tıbbi Onkoloji Derneği başkanlığı lerden olacağını düşünüyorum. Türkiye’de kadınlar son zamanlar nı yaptı. İstanbul Tıp Fakültesi Etik Kurul üyesi. TTB Merkez delegesi. sından daha doğru adımlar atmak, odaların özerk ve bağımsız yapıları sayesinde olur. İyi bir yöneticinin muhalif olan sesleri ka da seslerini gerçekten da patmak bir yana dinlemesi ve desteklemesi gerekir. TTB Merkez Yönetici leri gözaltına alınırken, kelepçelendi. Neler hissettiniz? Aslında bu olanlar benim aday olmamı provöke etti. Çünkü TTB yöneticileri bu muameleyi hiç hak etmedi. Taner Hoca’nın (Gören) kelepçelenerek gözaltına alınmasını ben de izledim. Dedim ki ‘demek ki tabip odası, TTB iktidarın hoşlanmadığı şeyler yaptı’. Ne yaptı peki: Halk, çevre sağlığı sorunlarını, kadın haklarını, hekim haklarını, performans sisteminin doğru olmadığını savundu... Ben de bu bizi yıldıramaz diyerek, korkmadığımızı göstermek için aday oldum. Tabip odaları bağımsız, laik, çağdaş ve özerk olmalıdır. Bakanlığın bir onaylayıcısı olmamalıdır, sivil toplum kuruluşları da kamusal kurumlarda farklı bakış açılardan bakması görevini sürdürmeli ve odalara sahip çıkmalıyız. Laik, demokratik bir ülkede, aklın ve bilimin ışığında hekimlik yapmak istiyoruz. ‘Yılların emeği’ Öncelikli konular neler olacak? Hekimlerin özlük hakları ile ilgili düzenlemeler üzerinde duracağız. Sağlık hizmetinin onurlu bir şekilde verilmesini sağlamak, can güvenliği, gelir güvencesi, özel hastanelerdeki hekim emeği sömürüsüne karşı mücadele etmek, mesleki etik ve bağımsızlığımızı korumak, tıp eğitiminde mezuniyet öncesi ve sonrası eğitim standartlarının yükseltilmesi için çalışmak yapacaklarımız arasına olacak. Hekime şiddet de konularımız arasında. Ayrıca performans sisteminin kaldırılması gerektiğini savunuyoruz. Bugün bir hastaya 5 dakika süre ayrılıyor. Atanamayan hekimler için neler söylemek istersiniz? Yılların emeğini bir kalemde nasıl silip atarsınız? Üstelik böyle bir durumda kaldıkları için özel hastanelerde çalıştırmıyor. Ne yapacak bu hekimler, açlığa mahkum ediliyor. Dünyanın hiçbir yerinde böyle birşey yok. Bu konuda da mücadelemizi sürdüreceğiz. l İSTANBUL Sessiz devrimden kültürel karşıdevrime AKP’liler, 2010’ların başında, sekiz yıldır uygulanan politikayı sessiz devrim olarak tanımlamayı çok severlerdi. Şimdi var mı yok mu belli olmayan Kamu Düzeni ve Güvenliği Müsteşarlığı’nın 2014’te yayımladığı, 20022013 arasında hükümetin yürüttüğü “demokratikleşme politikaları”nın toplu değerlendirilmesinin yapıldığı kitabın başlığı, Sessiz Devrim’di. AKP’nin ideolojik desteğini üstlenmiş olan cenahtan, bunun aynı zamanda tabandan gelen bir devrim olduğuna işaret ediliyordu. Bu devrimin itici gücünün, enerjisinin tabandan geldiği, zamana yayılarak ve sabırla yürütülen bir zihniyet devriminin ana taşıyıcısının İslami kesim olduğu vurgulanıyordu. 2013 ilkbaharında, Gezi olayları öncesinde, AKP’nin organik aydınlarının iddiası, yavaş, sessiz ama geri dönüşü olmayan, devrim niteliğinde bir “demokratik değişim”in yürürlükte olduğuydu. Bu tespitlerin büyük bir güvenle dile getirilmesinin üzerinden geçen beş yıl, söz konusu olan taban dalgasının itici gücünün demokratikleşme ve genel olarak siyasalkültürel hegemonya oluşmasına karşı çıkma olmadığını açık biçimde gösterdi. Deprem olarak tanımlanmaktan kaçınılmayan bu değişimin esas enerjisi, radikal muhafazakâr bir Sünni azınlığın yürüttüğü, fırsatçı bir güruhun buna hikâye uydurduğu, kültürel karşıdevrimdi. Bugün bu kültürel karşıdevrim kadınların kamusal alandaki konumlarının kısıtlanması girişimleriyle, eğitimde her gün daha fazla dayatılan din ağırlığı ve bağnazlıkla, milli ve yerli kriteriyle yürütülen yaygın bir baskı ve sansürün kültür dünyasını boğmasıyla, giderek kendini daha fazla gösteriyor. Sessiz olduğu iddia edilen devrim patırtılı bir kültürel karşıdevrime, yıkıcılıktan başka niteliği olmayan bir depreme dönüşmüş durumda. Kendini muhafazakârdemokrat olarak tanımlayan bir partinin kültürel planda muhafazakâr tercihleri olması doğaldır. Bu kültürel muhafazakârlığın radikal ve vesayetçi bir muhafazakâr azınlığın tahakkümüne dönüşmesini bir ölçüde frenleyen olgu, AKP’nin iktidardaki ilk yıllarında demokrat olma iddiasını, muhafazakârlık kadar, hatta belki daha fazla öne sürmeye olan ihtiyacıydı. Bu bir takıyye mi idi, yoksa o dönemin siyasaltoplumsal tahayyül dünyasının dayattığı bir tavır mı? Her ikisinin de etkili olduğuna kuşku yok. Türkiye toplumunda 2000’lerin başında yükselen demokrasi beklentisi ve buna uygun dış konjonktür ikinci etmeni daha belirleyici kılıyordu. Ama AKP iktidarı, Türkiye Cumhuriyeti’nin kurucu iki ana politikası olan ulusdevleti kutsallaştıran otoriter laik ve milliyetçi hattı muhafazakâr bir demokrasi çizgisinde değiştirme iddiasını 2013’ten sonra bütünüyle terk etti. Bunun ön işaretlerini, AB kapısının kapalı olduğunun ortaya çıkmasıyla, 2000’lerin sonundan itibaren vermeye başlamıştı. Kültürel karşıdevrim hamlesi, 2010’ların ilk yıllarından itibaren dozu giderek artarak, hayata geçirilmeye başlandı. 2015 Haziran seçimlerindeki başarısızlık, bu hamlenin etnik vurgusu açık bir ulusdevletçiliğe dönüş ve bunun yerli ve milli etiketiyle sunulan dinci milliyetçilikle pekiştirilmesi politikasına sarılmaya iktidar partisini sevk etti. Bu kültürel karşıdevrimin ana damarlarından birini, kadınların erkeklerle toplumsal yaşamın her alanında eşit konumda ve özgür olmalarına karşı koyu bir ataerkil refleksle duyulan tepki oluşturuyor. SünniTürk maneviyatçımilliyetçi akım içinde siyasal dünyaları bundan yarım yüzyıl önce biçimlenmiş bir kuşağın beslediği ve yönettiği bir kültürel karşıdevrim bu. Eski rejimin kozmopolitizm karşıtı milliyetçi ideolojisine emperyal heves kabarması ve daha güçlü bir dinsel kimlik dayatmasını dahil ederek yürütülen bu otoritererkek egemen karşıdevrim, bütün karşıdevrimler gibi, patinaj yaptıkça daha fazla gürültücü ve saldırgan olacaktır. Atina ile ‘asker’ gerilimi tırmanıyor Türkiye sınırını yasadışı geçtikleri için iki Yu nan askerinin tutuklanması nedeniyle AtinaAnkara hattındaki gerilim sürüyor. Yunanistan Hükümet Sözcüsü Dimitris Tzanakopoulos, “Görünüşe göre Türkiye ki bu en başından bu yana endişelendiğiniz bir şeydi bu durumu siyasi amaçlarla kullanmak istiyor” dedi. Atina merkezli ulusal radyo kanalı Real FM’e konuşan Tzanakopoulos, casuslukla suçlandığı belirtilen askerler hakkında bir ay geçmesine karşın iddianame hazırlanmamasını da eleştirerek “Bunun çizgiyi aşmak olduğunu düşünüyorum” diye konuştu. Tzanakopoulos, askerlerin darrbe girişimi sonrası kaçan Türk askerleriyle takas edilebileceğine dair iddialara da ‘iki vakanın farklı olduğunu’ söyleyerek yanıt verdi. Dışişleri: Esefle karşılıyoruz Tzanakopoulos’a yanıt Dışişleri Bakanlığı’ndan geldi. Açıklamada, “Yunanistan’ın işine geldiği zaman hukuk devleti ilkesini öne çıkardığı, işine gelmediği zaman uluslararası mahkemelerce aleyhinde alınan kararları uygulamadığı yakın tarihimizden bilinmektedir. Devlet ciddiyetiyle bağdaşmayan bu ifadeleri esefle karşılıyoruz” değerlendirmesi yapıldı. l Haber Merkezi C MY B
Abone Ol Giriş Yap
Anasayfa Abonelik Paketleri Yayınlar Yardım İletişim English
x
Aşağıdaki yayınlardan bul
Tümünü seç
|
Tümünü temizle
Aşağıdaki tarih aralığında yayınlanmış makaleleri bul
Aşağıdaki yöntemler yoluyla kelimeleri içeren makaleleri bul
ve ve
ve ve
Temizle