18 Mayıs 2024 Cumartesi English Abone Ol Giriş Yap

Katalog

Aylar
Günler
Sayfalar
Pazar 15 Nisan 2018 10 Ölümlere alkış tutan kalabalıklaraştan pazarlık, “Trump denen ka badayı yanına Theresa May ile BEmmanuel Macron adlı yamakla rını alıp Suriye’ye çullanmışken, dünya bir savaşın eşiğindeyken bula bula yazacak bunu mu buldun” diyecekseniz Tırmık’ı atlayın. Zaten bugünkü Cumhuriyet’te konuyu çeşitli yönleriyle değerlendiren, yorumlayan, analiz eden meslektaşlarım yazıyor. Onların yanında bana söz düşmese gerek... HHH Siyasal literatürde “popülizm” kavramı bazen olumlu bir anlam taşır. Türkçeye “Halkçılık” diye çevrilebilir. Bazen de olumsuz bir içerik kazanır: Türkçeye “halk dalkavukluğu” diye çevrilse yeridir. Sorunlu bir kavramdır. Sık sık uçlara savrulmaya yol açan tuzaklara gebedir. Gün gelir “Bidon kafalı, kalın, kısa bacaklı, kıllı” gibi ayıp nitelemelerle seçkinciliğin (=elitizmin) batağına saplanılır. Bunları söyleyene “Senin ne gibi üstünlüklerin, marifetlerin var da böyle tepeden bakıp halkı aşağılama hakkını kendinde buluyorsun” diye sormamak için kendinizi zor tutarsınız. Gün gelir “Halk neylerse güzel eyler” diye halk dalkavukluğu yapılır, temelsiz övgüler düzülür. “Hitler’in, Mussolini’nin, Franko’nun ardına takılmış, cankırımlarına alkış tutmuş milyonlar ve milyonlar halk değil miydi” sorusu duymazdan gelinir. Sanırım yanılgı “halk” diye bir genellemeye sarılmaktan kaynaklanıyor. Halk aptalı ve akıllısı, zekisi ve budalası, çalışkanı ve tembeli, dürüstü ve hilebazı, yalancısı ve doğrucusu, bilgilisi ve cahili ile karmaşık ve karışık ve kocaman, çok kocaman bir kitle... Terimleri, kavramları sık sık savruk ya da kasten saptırarak kullanan medyada “Halk tacizciyi (ya da teröristi ya da hırsızı ya da bildiri dağıtan solcuları) linç etti” gibi cümleleri az mı duyduk, okuduk? Bilinci bulanık bir bölüm “halk” sahiden linç etmek için sürüye katılırken, bir başka bölüm “halk”ın da önlemeye çabaladığına, akla ve vicdana uygun davranmaya çağırdığına az mı tanık olduk? HHH Bir örnek: Üstünden birkaç gün geçti. Ama içimde acı ve bulantı ve tiksinti geçmedi. Hatırlayın AKP Reis’i, Ankara’da Kayaş Tren İstasyonu önündeki alanda Başkentray açılışında “halk”a seslendi. Toplu ulaşım açılış töreni ile ne ilgisi varsa “müjde”(!!) verdi: Kardeşlerim, şimdi buraya gelirken Afrin’i sordum ve Afrin’de son durum: 4123 teröristi etkisiz hale getirdik. Kalabalıktan alkış ve sevinç çığlıkları yükseldi… AKP Reis’i alkışa, kalabalıkların sorgusuz sualsiz böğürtülerine doymuyor. Baktı “halk”ın tepkisi olumlu, çıtayı yükseltti: Kuzey Irak’ta 337 teröristi daha Zaho’da, Hakurk’ta etkisiz hale getirdik. Alkışlar, sevinç çığlıkları daha da yükseldi. Hızını alamayan amigolar, “Yol ver gidelim, Mınbiç’i alalım” nakaratına kuvvet verince ekledi: Yurtiçinde de terörle mücadelede çok sayıda teröristi yine etkisiz hale getirdik... Sevinç çığlıkları salyalı böğürtülere dönüştü. Kalabalık vicdanını daha da kararttı, “ölümlere alkış”ı daha da yükseltti. HHH Bir ülkede oldum bittim devletin resmi politikası olagelmiş etnik tınılarla bezenmiş milliyetçilik, şiddetin kutsanması, devlet tapıncı AKP iktidarında önce ağır ağır, sonra da azgın bir hızla tırmandırıldı. Tümüyle ele geçirilen medya bu bilinç saptırmasında kilit görevler üstlendi, “Mehmetçik gazeteciler” durumdan vazife çıkardılar ve... Ve bir toplu ulaşım açılış töreninde “halk” ölümlere alkış tuttu. “Halk neylerse güzel eyler” mi diyelim, “Bidon kafalı cahil sürüsü” diye aşağılayalım mı? Yoksa “suçu” da, “suçlu”yu da başka yerde mi arayalım? Berlin yeniden masayı gösterdi Almanya Başbakanı Angela Merkel, “Biz BM Güvenlik Konseyi daimi üyeleri olan müttefiklerimiz ABD, Britanya ve Fransa’nın sorumluluk almalarını destekliyoruz’’ açıklaması yaptı. Diğer yandan da Almanya Dışişleri Bakanı Heiko Maas ise ülkesinin Fransa ile birlikte Suriye’de barışın sağlanması yönünde siyasi sürece ivme kazandırma hedefli yeni uluslararası çabalar için bastıracağını duyurdu. Fransa, Britanya ve ABD’den yetkililerin bugün Londra’da Suriye’ye yönelik operasyon sonrasındaki gelişmeleri masaya yatıracaklarını, ayrıca NATO Konseyi’nde de yeni girişimlerin görüşüleceğini kaydetti. Maas, Almanya’nın Rusya ile ikili ilişkilerine de işaretle Moskova’nın da yapıcı olarak bu sürece dahil edilmesi için çalışacaklarını belirtti. Öte yandan ABD’nin müttefiklerinden Ürdün’den sadece siyasi çözümün Suriye’nin istikrarını, toprak bütünlüğünü sağlayacağı çıkışı geldi. l Dış Haberler suriye vuruldu EDİTÖR: SERKAN OZAN 11 Henüz kanıtlanamayan kimyasal saldırının ardından ABD, Britanya ve Fransa ortak operasyon düzenledi. Rusya, İran ve Çin operasyonu kınadı SurIye’ye sınırlı mUdahale Theresa May: Amacımız rejim değişikliği değil Britanya Başbakanı Theresa May düzenlediği basın toplantısında operasyonu “doğru ve gerekli bir adım” olarak nitelendirdi. Harekatın amacının “Rejim değişikliği ya da Suriye’de iç savaş olmadığını” savunan May, saldırının “sınırlı” olduğunu vurguladı “En yakın müttefiklerimizle askeri harekatın hem meşru hem de doğru olduğuna yönelik görüş birliğine vardık” diyen May, amacın bu ülkenin kimyasal silah kapasitesini düşürmek ve bu tür silahları kullanmaktan caydırmak olduğunu kaydetti. Askeri müdahale için niçin parlamentodan onay almadığının sorulması üzerine de May, buna gerekçe olarak zaman darlığını gösterdi. Yarın parlamentoyu bilgilendirip milletvekillerinin sorularını yanıtlayacağını duyurdu. Ancak yeni bir operasyon konusunda herhangi bir oylamaya gideceği sözü vermekten de kaçındığı gözlendi. Daha önce May hükümetine itidal çağrısıyla, operasyondan önce parlamentodan izin alınması gerektiğine vurgu yapan Britanya’nın ana muhalefet lideri Jeremy Corbyn ise askeri eyleme “yasal olarak sorunlu” ifadeleriyle tepki gösterdi. May’i “Tansiyonu daha da yükseltecek bir saldırıda ABD’yi izlemekle” suçladı. Macron: Sınırlı operasyon Fransa Cumhurbaşkanı Emmanuel Macron yazılı açıklamasında, “Suriye’nin Duma bölgesine düzenlediği kimyasal saldırı ile kırmızı çizginin aşıldığını” kaydetti. Macron, “kimyasal saldırının arkasında Esad hükümetinin olduğunu” savunarak ABD ve Britanya ile gerçekleştirdikleri saldırının Suriye hükümetinin kimyasal silah üretim tesisleri ile sınırlandırıldığını” belirtti. Fransa Dışişleri Bakanı Jean Yves Le Drian ve Savunma Bakanı Florence Parly de operasyonun ardından ortak açıklama yaptı. Parly, hem havadan hem de denizden operasyona katıldıklarını kaydederek “Amaç çok basit, rejimin bir kez daha kimyasal silah kullanmasını önlemek” dedi. Parly, “Bölgede askeri gerilimin tırmanmasını istemiyoruz. Bu nedenle Rusya’yı önceden uyardık” ifadesini kullandı. AB ve NATO’dan destek geldi NATO Genel Sekereteri Jens Stoltenberg, “Atılan adımları destekliyorum. Bu adım, rejimin Suriye halkına yönelik kimyasal silahlarla saldırma kabiliyetini azaltacaktır” dedi. Stoltenberg, Suriye hükümetini kimyasal silah kullanmakla suçlayarak bunun uluslararası normlar ve anlaşmaların açık ihlali olduğunu da söyledi. AB Konseyi Başkanı Donald Tusk, “Operasyon, Suriye rejiminin Rusya ve İranla birlikte, en azından bir bedel ödemeden, bu insani trajediyi sürdürmeye devam edemeyeceğini gösterdi. AB, müttefiklerin, yani haklının yanında yer alacaktır” dedi. İsrail hükümetinden “saldırının İran, Suriye ve Hizbullah’a önemli bir uyarı olduğu” açıklaması geldi. l Dış Haberler Suriye’nin Duma bölgesinde geçen hafta kimyasal saldırı düzenlendiği iddialarıyla birlikte Şam’ı hedefe koyan, askeri eyleme geçecekleri mesajı veren ABDBritanyaFransa’dan dün sabaha karşı hava saldırısı hamlesi geldi. Şam yönetiminin kimyasal silah kapasitesini kırma hedefli olarak duyurulan ortak operasyon, halihazırda Moskova ile Batı arasında Soğuk Savaş rüzgârlarının estiği dönemde, Batı’nın sahada da askeri varlığı bulunan Rusya’nın yanı sıra İran’ı da bölge genelinde etkisini kırma çabalarının arttığı sırada düzenlendi. Saldırıda başkent Şam yakınlarında ve Humus’taki İran ve Hizbullah’ın da etkin olduğu askeri alanlarla, kimyasal tesislerin hedef alındığı duyuruldu. Suriye kaynakları, günlerdir Batı cephesinden yükselen vururuz tehditlerine karşı üslerin boşaltılmış olduğunu, saldırılarda en az 3 sivilin yaralandığını aktardı. Sekiz yıldır devam eden iç savaşın pençesindeki, ülke içinde ve dışında çok sayıda aktörün dahil olduğu Suriye’deki gelişmeleri dünya nefesini tutarak izlerken ABDBritanyaFransa’nın dün sabaha karşı gerçekleştirdiği ortak operasyon gündemin ilk sırasına oturdu. ABD’nin B1B Lancer tipi savaş uçakları saldırıya katıldı. Trump canlı yayında duyurdu 100’Ü AŞKIN FÜZE ATILDI ABD liderliğindeki saldırının Kızıldeniz, Akdeniz ve Basra Körfezi’nde konuşlu dört ABD ve bir Fransız savaş gemisinden ve Fransız, Britanya’ya ait savaş uçaklarından çoğu Tomahawk olmak üzere 100’ü aşkın füzenin ateşlenmesiyle gerçekleştiği bildirildi. Kimi yorumlarda, füzelerin, uçakların yakıtı ve diğer unsurların da eklenmesiyle operasyonun maliyetinin yaklaşık 240 milyon dolar olduğu iddiası aktarıldı. Bombardımanda en çok hedef alınan bölge Şam ve çevresi oldu. Operasyonu tetikleyen kimyasal saldırı iddiasının merkezindeki Duma ile Şam arasındaki bölgede ve Kasyun Dağı yakınındaki Cemeyre’da bulunan askeri ve bilimsel tesisler ile Şam Uluslararası Havalimanı çevresindeki bir karargâhın da hedefler arasında olduğu gündeme yansıdı. Bu bölgelerin çoğu ABD’nin Tomahawk füzeleriyle vuruldu. Şam dışında en yoğun saldırılar ise Humus çevresinde gerçekleşti. Bu bölgedeki Masyaf, Ayn Elacuz ve Kuseyr’de kimyasal silah yapımında kullanıldığı iddia edilen askeri tesisler, cephanelik ile İran destekli Hizbullah yapıları hedef alındı. Suriye devlet televizyonu, Şam’ın Barzeh bölgesindeki araştırma merkezinin saldırıya uğradığına dair haberleri bildirdi. Saldırıda denizden Tomahawk füzeleri kullanılırken Britanya için Tornado, Fransız hava kuvvetleri adına da Rafale tipi savaş uçakları havalandı. Saldırıda 100’den fazla Tomahawk füzesi fırlatıldı. Rusya: 71’i önlendi Rusya Genelkurmay Başkanlığı Ana Harekat Dairesi Başkanı Orgeneral Sergey Rudskoy, Suriye hava savunma sistemlerinin ABD, Britanya ve Fransa’nın saldırısı sırasında fırlatılan 103 füzenin 71’ini önlediğini belirtti. Rudskoy, “Eldeki verilere göre saldırıda toplam 103 kruz füzesi kullanıldı. Büyük oranda Sovyet üretimi hava savunma komplekslerinden oluşan Suriye hava savunma sistemleri, hava ve deniz bazlı füzelere başarıyla karşılık verdi ve 71 kruz füzesini önledi” dedi. Rudskoy, “Saldırının tam da Kimyasal Silahların Yasaklanması Örgütü’nün Şam’da kimyasal silah kullanımı olduğu öne sürülen Duma bölgesinde soruşturmanın yürütülmesine ilişkin çalışmalara başlayacağı gün gerçekleştirildğine” dikkat çekti. Pentagon ise “ABD’nin hiçbir uçağı ve füzesinin Suriye hava savunma sistemlerine hedef olmadığını” açıkladı. BM Güvenlik Konseyi dün Rusya’nın talebiyle olağanüstü toplandı. Moskova, BMGK’de umduğunu bulamadı Birleşmiş Milletler (BM) Güvenlik Konseyi, Suriye’deki son gelişmeler sonrası dün Rusya’nın çağrısıyla acil gündemle toplandı. Rusya, “ABD ve müttefiklerinin Suriye’ye yaptıkları saldırıyı kınayan ve bu ülkeye saldırılarına beklemeden son vermelerini” talep eden yasa tasarısının özetini BM Güvenlik Konseyi’ne sundu. Ancak tasarı yeterli oy alamadı. Russia Today’in haberine göre, tasarı sadece Rusya, Çin ve Bolivya tarafından desteklendi. Kabul edilmesi için dokuz oy gerekiyordu. Oturumun başında bir konuşma yapan BM Genel Sekreteri Antonio Guterres’in ise Soğuk Savaş’ın büyük bir şiddetle geri döndüğü ifadesi dikkat çekti. Geçmişte gerginliğin tırmanma riskini kontrol etme becerisine bugün sahip olunmadığı görüşünü dile getirdi. Guter res, Konsey üyesi ülkelere, sağduyu ve Suriye’de gerginliği artırıcı adımlardan kaçınmaları çağrısı yaptı. ABD ve Rusya’dan ise karşılıklı suçlamalar geldi. Rusya’nın BM Daimi Temsilcisi Vasiliy Nebenzya, Washington’ı “kimyasal saldırı iddialarını Esad yönetimini devirmek için bahane olarak kullanmakla ve Rusya’yı kontrol altına almaya çalışmakla” suçladı. ABD ve müttefiklerinin Suriye’deki eylemlerini uluslararası ilişkilerde “serserilik” olarak nitelendirdi. “ABD ve müttefikleri Suriye’nin kalkınma sürecine yardım etmeyi reddederek işi ülkenin parçalanmasına doğru götürüyor” dedi. ABD’nin BM Büyükelçisi Nikki Haley ise Esad yönetiminin yeniden kimyasal silah kullanması halinde ülkesinin yeniden “atışa hazır” olacağını söyledi. l Dış Haberler İlk olarak ABD Başkanı Donald Trump, Doğu Guta’da o dönem muhaliflerin kontrolündeki Duma bölgesinde geçen hafta 48 kişinin yaşamını yitirdiği kimsayasal saldırı iddiasına işaretle bundan Esad yönetimini sorumlu tuttuğunu ve askeri saldırı kararı verdiğini canlı yayında açıkladı. Bunun hemen ardından ABD, Britanya ve Fransız savaş uçakları Suriye hedeflerini vurmaya başladı. Trump, “Bunlar bir kişinin eylemleri değil, bir canavarın işlediği suçlardır. Bugünkü adımımız, kimyasal silah üretimine ve kullanımına yönelik kararlı bir caydırıcılık cevabıdır” derken Suriye’deki hükümetin kimyasal silah kullanımını durduruncaya kadar ABD’nin yanıtına devam etmeye hazır olduğunu da kaydetti. Trump: Kalıcı değiliz ABD Başkanı, İran ve Rusya’ya “Ne tür bir millet, masum kadın, çocuk ve erkekleri kitlesel olarak katleden bir suçluyla bağlantılı olmak ister ki? Toplumlar, dostluklarını sürdürdükleri ülkelerle değerlendirilir. Hiçbir devlet vahşi diktatörleri destekleyerek uzun süre devam edemez” ifadeleri ile seslendi. Trump, ABD’nin “Suriye’de hiçbir şekilde süresiz bir varlık arayışında olmadığını” savunurken “Ortadoğu’nun kaderinin kendi halkının elinde olduğu” vurgusu yaptı. Trump, Suriye’deki hükümet hedeflerini vurmaları sonrasında da Twitter’dan “Görev tamamlandı” ilanında bulundu. “Geçen gece mükemmel bir saldırı gerçekleştirdik. Fransa ve Britanya’ya bilgelikleri ve üstün ordularının gücü nedeniyle teşekkür ediyorum. Daha iyi bir sonuç alamazdık” dedi. Reuters ajansı Trump’ın “Görev tamamlandı” sözlerini eski ABD Başkanı George W. Bush’un 2003 yılındaki Irak Savaşı sırasında da kullandığını aktardı. Bu sözlerinin Bush’un başkanlığı süresince peşini bırakmadığı da kaydedildi. Pentagon’dan yapılan açıklamada ise “Her hedefin vurulduğu” savunulurken saldırı “haklı, yasal ve ölçülü” olarak nitelendirildi. Pentagon Sözcüsü Dana White, “Kimyasal silahları tekrar kullanma kabiliyetinin ciddi ölçüde azaldığına eminiz” diye konuştu. Suriye’ye yönelik askeri eylem ABD siyasetinde de Trump yönetiminin Suriye politikasına yönelik hem destek hem eleştirileri de beraberinde getirdi. Gerek Trump’ın Cumhuriyetçi kanadından gerekse Demokratlar’dan kimi isim bir günlük saldırıyı yeterli bulmazken bölgeden çıkılmaması gerektiği iddiasını ortaya koydu. Bazı Demokrat Partililer de operasyon için Kongre’nin onayının olmamasına tepki gösterdi. ‘Tek atımlık’ ABD Savunma Bakanı James Mattis, Genelkurmay Başkanı Joseph Dunford ile Pentagon’da düzenledikleri ortak basın toplantısında saldırıların devam edip etmeyeceğine yönelik bir soruya, “Bu, Esad’a bağlı olacak. Gelecekte daha çok kimyasal silah kullanmaya karar vermesine bağlı. Tabii ki Kimyasal Silahların Yasaklanması Anlaşması’na bağlı güçlerin Esad’ın bunu ihlal etmesine karşı durmak için sebepleri var ancak bu tek atımlık bir saldırıydı” yanıtını verdi. Saldırının orantılı ancak ağır olduğunu belirten Mattis, “Bu yıl (geçen yılki saldırıya göre) iki katından biraz üzerinde fazla silah kullandık ama bu silahları kimyasal silah hedeflerine münhasır kullandık. Elimizdeki kanıtlar daha önce yoktu, dün (önceki gün) bu kanıtlar elimize geçti” değerlendirmesini yaptı. Dunford ise “Rusya ile ilgili hedefleri vurmaktan kaçındıklarını” söyledi. ABD geçen yıl nisan ayında Esad yönetiminin İdlib’in Han Şeyhun kasabasında düzenlediği kimyasal saldırı iddiasına yanıt olarak Şayrat Hava Üssü’ne 59 Tomahawk füzesi atmıştı. Reuters’e konuşan bir ABD’li yetkili Savunma Bakanı James Mattis’in Trump’ı “daha sert bir müdahalede bulunmaktan vazgeçirdiğini” savundu. ABD Başkan Yardımcısı Mike Pence ise Duma bölgesinde klor gazı kullanıldığından emin olduklarını söyledi. Pence, sarin gazı kullanıp kullanılmadığını tespit edebileceklerini belirtti. Ankara alkışladı YIKICI ETKISaldırı sonrasında Esad yönetimi yanlıları meydanlara çıkarak destek sloganları attı. R usya ve Suriye’nin Duma’da kimyasal saldırı iddialarını reddetmeleri, diğer yandan da Kimyasal Silahların Yasaklanması Örgütü’nün (KSYÖ) araştırma yapması için Şam tarafından da davetle birlikte dün bölgeye gitmesi öncesinde ABD liderliğindeki saldırının gerçekleşmesi Moskova, Tahran’ın yanı sıra Pekin ve Lübnan’da da rahatsızlık yarattı. BM Güvenlik Konseyi’nden bir karar alınmadan ve KSYÖ raporu beklenmeden saldırının gerçekleşmesinin uluslararası hukukun ihlali olduğu tepkisi gösterildi. SURİYE: Kontrolü yitirdiklerini gördüler Suriye Devlet Başkanı Beşşar Esad “Saldırının halkı birleştirdiği ve Şam’ın terörizmle mücadele kararlılığını artırdığı” mesajı verdi. Esad’ın yakın müttefiki İran Cumhurbaşkanı Hasan Ruhani ile telefonda görüştüğü duyuruldu. SANA ajansına göre Esad görüşmede “saldırının Suriye’de yıllardır terörü destekleyen Batılı sömürü ve hegemonya güçlerinin Suriye’deki kontrolünü yitirdiklerini görmeleri, aynı zamanda bu ülkelerin kendi halkları ve dünya kamuoyu önünde güvenilirliliği kaybettiklerini anlamalarının ardından geldiğini” söyledi. Esad, “Saldırı, Suriye’nin her karış toprağında terör ve destekçilerini yok etmede Suriye’nin azim ve kararlılığını Suriye, dün sabah Esad’ın görüntülerini yayımladı. pekiştirecek” dedi. Suriye Dışişleri Bakanlığı, ABD liderliğindeki, “barbarca” olarak nitelendirdikleri saldırının “dünyadaki tansiyonu daha da alevlendireceği, uluslararası güvenliği tehdit ettiği” açıklamasında bulundu. RUSYA: Yasadışı ve kabul edilemez Rusya Devlet Başkanı Vladimir Putin saldırıyı kınadı, Birleşmiş Milletler Güvenlik Konseyi’ni (BMGK) acil toplantıya çağırdı. Kremlin’den yapılan açıklamada, ABD’nin bu eyleminin Suriye’deki insani felaketi daha da kötüleştireceği, diğer yandan da uluslararası ilişkilere zarar vereceği vurgusu yapıldı. “Rus askerlerinin de, terörle mücadeledeki meşru Şam hükümetine destek vermek üzere bulunduğu Suriye’ye yönelik saldırı en güçlü şekilde kınanmaktadır” denildi. Rusya Dışişleri Bakanı Sergey Lavrov da, “Suriye saldırısının yasadışı ve kabul edilemez olduğunu” belirtti. Batılı ülkelerin sal dırıyla ilgili basında ve sosyal medyada yer alan bilgiler dışında hiçbir dayanağı bulunmadığını savundu. Putin’in geçen perşembe günü Fransız Cumhurbaşkanı Emmanuel Macron’la telefonda görüşerek kimyasal saldırı iddiasıyla ilgili verileri paylaşmasını talep ettiğini söyleyen Lavrov, ancak Paris’ten ret cevabı alındığını kaydetti. Lavrov, Batılı ülkelerin saldırıyı özellikle Kimyasal Silahların Yasaklanması Örgütü (KSYÖ) uzmanları Duma’da çalışmalarına başlamadan hemen önce düzenlediğine işaret etti. Rusya’nın Suriye’ye yerden havaya füze savunma sistemi S300 sağlamayı düşündüğü idddiaları da gündeme yansıdı. İRAN: Suriye’ye yönelik saldırı suçtur İran Dışişleri Bakanlığı da ABD ve müttefiklerinin ellerinde kanıt olmak sızın Suriye’ye saldırdığı görüşünü dile getirdi. Bunun “bölgesel ve bölgeler ara sı sonuçları olacağını” vurguladı. Açık lamada, “İran dini, yasal ve etik ilke ler açısından kimyasal silah kullanımına karşıdır. Aynı zamanda egemen bir dev lete yönelik, var olmayan kanıtlar gerek çe gösterilerek yapılan saldırıyı da güçlü Hamaney ve Ruhani’nin katıldığı etkinlikte ABD bir şekilde kınamaktadır” denildi. liderliğindeki saldırıya tepki gösterildi. İran’ın dini lideri Ayetullah Ali Hamaney, ABD Başkanı Donald Trump, Fransa Cumhurbaşkanı Emmanuel Macron ve Britanya Başbakanı Therasa May için “suçlular” ifadesini kullandı. Hamaney Telegram üzerinden yaptığı açıklamada, “Suriye’ye yönelik saldırı bir suçtur. Geçmişte Irak, Suriye ve Afganistan’a girdiklerinde olduğu gibi yine suç işliyorlar... ABD, Fransız ve Britanya liderleri bundan bir şey kazanamayacaklar” dedi. Ardından üst düzey askeri ve siyasi yetkililerle bir araya gelen Hamaney, “ABD Başkanı Suriye’ye kimyasal silahlarla mücadele için saldırdığını söylüyor. Yalan söylüyor” diye konuştu. İran Cumhurbaşkanı Hasan Ruhani ile Suriye Devlet Başka nı Beşşar Esad’ın da telefonla görüştüğü duyuruldu. Ruhani’nin İran’ın Suriye’yle birlikte duruşunun devam edeceği mesajını verdiği, “bu saldırının Suriye halkının terörle savaşıma yönelik kararlılığını zayıflatmayacağına yönelik inancını dile getirdiği” aktarıldı. Ruhani, Hamaney ile görüşmesi sırasında yaptığı açıklamada, “ABD, desteklediği teröristlerin Doğu Guta’da yenilgiye uğramasından dolayı kızgın” dedi. İran destekli Lübnan Hizbullahı’ndan da saldırıya tepki geldi. Yapılan açıklamada, “ABD’nin Suriye’ye, bölge halklarına, direniş hareketlerine yönelik savaşı hedefine ulaşamayacaktır” denildi. ÇİN: BM ilkelerine aykırı Çin Dışişleri Bakanlığı Sözcüsü BMGK ilkelerini bertaraf ederek yapılan her tek taraflı askeri eylemin BM’nin ilke ve temel normlarına karşı olduğunu belirtti. Söz konusu askeri eylemin uluslararası hukukun temel ilkelerini ihlal ettiğini ve çözüme yeni karmaşık faktörler ekleyeceğini söyledi. Taraflara uluslararası hukuka dönme, sorunu diyalog ve müzakere ile çözme çağrısında bulundu. LÜBNAN: Beklenmeliydi Lübnan Dışişleri Bakanlığı’ndan yapılan açıklamada, “Kınıyoruz. Bu saldırı, Suriye’nin egemenliğine yönelik aleni bir saldırı olup uluslararası kabul görmüş kuralları ihlal ediyor” dendi. Bakanlık, “Uluslararası normlar çerçevesinde Kimyasal Silahların Yasaklanması Örgütü uzmanlarının Duma’daki saldırı iddiaları hakkında yapacağı şeffaf ve tarafsız soruşturmanın sonuçları beklenmeliydi” dedi. l Dış Haberler CUMHURBAŞKANLIĞI: Suriye rejiminin cevapsız bırakılması düşünülemezdi. Bu saldırının sorumluları hesap vermelidir. DIŞİŞLERİ: Operasyonu yerinde bir tepki olarak görmekteyiz. Vicdanlara tercüman olan bu operasyonu memnuniyetle karşılıyoruz. Türkiye, Suriye’nin güneyindeki bazı tesislere yönelik füze saldırısına destek verdi. Ankara’da konuya ilişkin ilk açıklamayı Cumhurbaşkanlığı Sözcüsü Kalın yaptı. Kalın, kimyasal silahların kullanılmasının insanlık suçu olduğunu belirterek, “7 Nisan günü Duma’da kimyasal saldırı gerçekleştirdiği anlaşılan Suriye rejiminin cevapsız bırakılması düşünülemezdi. Bu saldırının sorumluları hesap vermelidir. Uluslararası toplumu, gelecekte yaşanabilecek kimyasal saldırıların engellenmesi konusunda birlik olmaya çağırıyoruz” dedi. Suriye’de savaşın sonlandırılmasının amaç olması gerektiğini belirten Kalın, “Konvansiyonel ve kimyasal silahlarla yapılan tüm katliamların engellenmesi, Suriye’de siyasi çözümün bir an önce sağlanmasına bağlıdır. Bu çerçevede ulusararası toplumu, kimyasal ve konvansiyonel tüm silahlarla gerçekleşen ölümleri sona erdirecek kapsamlı bir siyasi stratejiyi hayata geçirmeye davet ediyoruz” dedi. Dışişleri Bakanlığı’ndan yapılan yazılı açıklamada, Suriye’ye yönelik düzenlenen füze saldırısının “memnuniyetle karşılandığı” belirtildi. ABD, İngiltere ve Fransa’nın kimyasal silah saldırısına karşı Suriye rejimine yönelik düzenledikleri saldırıyı yerinde bir tepki olarak değerlendiren Dışişleri, “Yedi yılı aşkın süredir gerek konvansiyonel, gerek kimyasal silahlarla kendi halkına zulmeden Suriye rejiminin insanlığa karşı suçlar ve savaş suçları alanındaki sicili sabittir. Uluslararası toplumun vicdanında bu konuda şüphe yoktur. Türkiye, bu tür suçların cezasız kalmamasının ve hesap verilebilirliğin tesis edilmesinin benzer hadiselerin tekrarının önlenmesi açısından kritik önemi haiz olduğuna inanmaktadır” değerlendirmesini yaptı. CUMHURBAŞKANI ERDOĞAN ABD’Yİ ELEŞTİRİYORDU Üç ayda ne değişti? Türkiye’nin, Suriye’ye yönelik operasyonu desteklediğini açıklaması, Cumhurbaşkanı Tayyip Erdoğan’ın Afrin harekâtının ilk günlerinde ABD’ye yönelik eleştirileri akıllara getirdi. ABD’nin Mınbiç’te asker bulundurmasına ve askeri yetkililerce yapılan açıklamalara tepki gösteren Erdoğan, “Neymiş, Münbiç’ten çıkmayacaklarmış. Bir defa sizin bırakınız oradan çıkmamayı, orada bulunmaya hakkınız yok. 11 bin kilometreden, 12 bin kilometreden kalkıp buraya niye geliyorsun? Bu topraklar senin mi? Bu topraklarla senin ne alakan var?” ifadelerini kullanmıştı. İNSCAİRKLİNİK ŞAM VE ÇEVRESİ HEDEF ALINDI ABD’nin Ortadoğu’ya yönelik operasyonlarda sık sık kullandığı İncirlik Üssü dünkü operasyonda kullanılmadı. Keşif gözetleme amacıyla havalanan uçaklar için ise Kıbrıs’taki İngiliz üslerinin yeterli olduğu, bu nedenle İncirlik’in kullanımının en başından düşünülmediği kaydedildi. Üç koldan bilgilendirme yapıldı Türkiye, müttefikleri tarafından Suriye’ye yönelik düzenlenen füze saldırısı konusunda üç koldan bilgilendirildi. Bilgilendirmenin liderler düzeyinde gerçekleştirildiği, Dışişleri arasındaki rutin bilgilendirmenin yapıldığı öğrenildi. Ayrıca ABD, İngiltere, Fransa ve Türkiye’nin NATO müttefikliği kapasmında üç ülke tarafından ve ittifak yetkililerince de bilgilendirildiği dile getirildi. Türkiye’nin Suriye’de askeri unsurlarının bulunması nedeniyle askerden askere bilgilendirmenin önemli olduğu, füze atışı yapılan alanın Suriye’nin güneyinde olmasına karşın ittifak gelenekleri açısından Türk genelkurmayına bilgi vermenin gelenek olduğu kaydedildi. Bu bilgilendirmelerin beklenmedik ve istenmeyen gelişmeler açısından da önemli olduğu vurgulandı. LİDERLER ARASINDA TELEFON TRAFİĞİ Cumhurbaşkanı Erdoğan, İngiltere Başbakanı Theresa May, Fransa Cumhurbaşkanı Macron ve ardından da Rusya Devlet Başkanı Putin ile telefonda görüştü. Liderler arasında Suriye operasyonu hakkında bilgi paylaşımında bu lunulduğu bildirildi. Görüşmelerde Erdoğan’ın ‘tek yolun siyasi çözüm ol duğunu’ belirttiği öğrenildi. Türkiye’yi anlamak imkânsız Uzmanlar operasyonu ve Ankara’nın tavrını yorumladı SEYHAN AVŞAR ABDÜLLATİF ŞENER (Siyasetçi): Her şeye rağmen Suriye’nin toprak bütünlüğünü sağlayacağına inanıyorum. Türkiye’nin tavrına ise hayret ediyor ve üzülüyorum. Sadece Türkiye’nin değil, İslam toplumlarının tavrına da üzülüyorum. Önceki gün Miraç Kandili’ydi. Böyle bir gecede emperyalist ülkeler Müslüman bir ülkeyi bombalıyor. Maalesef Türkiye’den yapılan açıklamada ise bu saldırıdan mutluluk duyuluyor. Başbakan’ın açıklamasında ise geç kaldıklarını söylüyorlar. Bu açıklama ise çok yanlış. Suriye olaylarının ilk çıktığı günlerde de ‘Ey Amerika Suriye’yi neden vurmuyorsun?’ deniyordu. Sürekli Dışişleri Bakanı yurtdışındaki toplantılara gönderilerek ABD’nin Suriye’yi vurması için diğer ülkeler ikna edilmeye çalışılıyordu. Bu islam dünyası için çok acı bir durumdur. HÜSNÜ MAHALLİ (Gazeteci): Birçok savaş gördüm böyle aptalca, saçma başka bir savaş görmedim. Amerika bir haftadır ‘Suriye’yi vuracağız’ diyor. Füze ile bazı noktalara vurup kaçıyorlar. Derdiniz ne? Tiyatro mu bu? Samimiyseniz savaş ilan edersiniz. Boşaltılmış beş hava üssünü bombalamak ancak Donald Trump’ın zekâsı ile ölçülebilir. Bu saldırının Kimyasal Silahların Yasaklanması Örgütü’nün Suriye’de incelemeler yapmasından önce gerçekleşmesi ise çok enteresan. Bıraksınlar heyet inceleme yapsın. Silah kullanılmış mı, kullanılmamış mı gidip incelesinler. ABD incelemeden bir şey çıkmayacağını biliyor. Günlerdir ‘nükleer atıldı’ iddialarını yayıyorlardı. Bari rezil olduk, ‘Vuralım’ dediler. Suriye’yi vurdular. Dışişleri Bakanlığı ‘Tüm insanlığın vicdanına tercüman olan bu operasyonu memnuniyetle karşılıyoruz’ açıklamasını yaptı. Türkiye neden böyle bir açıklama yaptı anlamakta zorlanıyoruz. Emperyalist bir saldırı ne zamandan beri insanlığın vicdanına tercüme oluyor. Türkiye yakında bu saldırının kendisine döneceğini görecektir. Türkiye’ye yapılan saldırıda da bakanlık böyle bir açıklama yapmaz. Bu açıklama ile Türkiye Batı’ya göz kırpmaya çalışıyor. Doç. Dr. Hakan Güneş: Kimyasal silah kullanımına ilişkin yapılacak inceleme öncesi ABD’nin gerçekleştirdiği bu saldırı hem manidar, hem de uluslararası hukukun ağır çiğnenme biçimlerinden bir tanesi. Şu an üç liderin eşzamanlı olarak kimyasal silah kullanıldığı ve bunu da Suriye yönetiminin kullandığına dair gerekçe sorulduğunda bu gerekçeyi kendi is tihbarat kaynaklarına dayandırdılar. Yani bundan önce de tek taraflı operasyonlar yapıldı. Bu operasyonlarda en azından ortada, somut bir durum vardı. İlk kez böyle bir durum yaşanıyor. ‘Bizim istihbaratımız böyle dedi’ denilerek hareket ediyorlar. Böyle devam ederse çeşitli ülkeler kendi istihbarat örgütlerini gerekçe göstererek kendilerine birtakım saldırılar yapıldığını iddia edilebilecek. Bu çok sorunlu bir noktaya işaret ediyor. Bu durum operasyonun meşruiyetini de sorgulatıyor. BM kararını beklemeden ilgili ulusların raporlarını beklemeden böyle bir operasyona kalkışılması operasyonun meşruiyetini sorgulatır. Doç. Dr. ERHAN KELEŞOĞLU: Fransa ve İngiltere’nin dahil olduğu kısıtlı bir saldırı gerçekleşti. Bu şunu gösteriyor; ABD, Fransa ve İngiltere çatışmanın büyümesinden endişe ederek, Suriye rejimine odaklanmışlar. Operasyonun kısıtlı kalması içi özel çaba sarf edilmiş. Rusya ve İran’a ise bu operasyon ile gerektiğinde güç kullanmaktan kaçınmayacağız mesajı verilmiş oldu. Türkiye ise Batı bloku ve Rusya ile İran arasında bir denge oyunu oynuyor. Sahada da özellikle Fırat Kalkanı ve Afrin operasyonu ile mevcudiyetini sürdüren bir ülke. Bu denge oyununa yasalanarak mevcudiyetini sürdürmek istiyor. C MY B C MY B
Abone Ol Giriş Yap
Anasayfa Abonelik Paketleri Yayınlar Yardım İletişim English
x
Aşağıdaki yayınlardan bul
Tümünü seç
|
Tümünü temizle
Aşağıdaki tarih aralığında yayınlanmış makaleleri bul
Aşağıdaki yöntemler yoluyla kelimeleri içeren makaleleri bul
ve ve
ve ve
Temizle