19 Mayıs 2024 Pazar English Abone Ol Giriş Yap

Katalog

Aylar
Günler
Sayfalar
Pazartesi 26 Mart 2018 EDİTÖR: ALPER İZBUL TASARIM: BAHADIR AKTAŞ oSapaedraestyPoanrtkisaip’nıeda haber 5 AKP, MHP ile ittifakta yüzde 50+1’in garantisini görmediği için SP’den vazgeçmiyor. SP’yi ikna edemeyen AKP’de Fatih Erbakan gündemde AKP, aldığı üst üste ret yanıtlarına karşın SP’nin peşini bı rakmıyor. AKPMHP ittifakı na karşı direnişini sürdürme si halinde SP’yi bölme giri şimleri de, SP’ye mesafeli du ran Necmettin Erbakan’ın oğlu Fatih Erbakan’ı ittifaka dahil et me formülleri de ERDEM GÜL AKP içinde konuşuluyor. MHP ile bir likte oy oranının yüzde 60’ın üzerinde olması na karşın referandumda evet oylarının yüzde 51.5’te kal ması, AKP’yi seçimlerde kö tü rüya görmemek için her tür lü önlemi almaya itiyor. AKP, bu nedenle MHP ile yaptığı it tifaka karşın yüzde 50+1 açı sından durumu garanti görmü yor. MHP’nin adı oy pusulasın da yer alacak, BBP’yi kendi lis telerinden aday vererek ittifak içine alacak ama AKP bunu ye terli görmüyor. AKP, kendi listelerinden gös tereceği adaylarla SP’yi de itti fak içine alma planından, SP li deri Temel Karamollaoğlu’nun ret yanıtlarına karşın vazgeçmedi. SP’nin işlevi SP, 1 Kasım seçimlerinde yüzde 1’in altında oy aldığı için AKP’nin bu partide neden bu kadar ısrar ettiği çok tartışılıyor. Ancak AKP açısından SP’nin çok istenmesinde oy oranı değil, siyasal işlevi önemli görülüyor. Milli Görüş’ün partisi olması nedeniyle Cumhurbaşkanı ve AKP Genel Başkanı Tayyip Erdoğan’ın seçimlerde yürüteceği, “Milli ve yerli cephe” kampanyasının SP olmadıkça tutmayacağı değerlendirmesi yapılıyor. MHP ile yapılan ittifak nedeniyle özellikle muhafazakâr Kürtler arasındaki oy kaybının SP ile tutulabileceği hesapları da yapılıyor. Ayrıca 11. Cumhurbaşkanı Abdullah Gül’ün SP adayı olması MHP ile kurduğu ittifaka dahil olması için SP lideri Karamollaoğlu’nu ikna edemeyen AKP’de, Fatih Erbakan kozuyla SP tabanında bölünme yaratmak konuşuluyor. Kılıçdaroğlu: Erken seçim anketlere bağlı Erdoğan ve AKP yönetimi ağız birliği ile “Erken seçim yok” deseler de ekonomide artan sıkıntılar ve Afrin harekâtının sona eriyor olması, erken seçim beklentilerini yine gündeme getirdi. Ankara’da bu nedenle 2019’daki seçimlerin öne çekileceğine ilişkin analizler de yapılıyor. CHP Genel Başkanı Kemal Kılıçdaroğlu da kurmaylarıyla bu gelişmeleri değerlendirdi. Edinilen bilgilere göre Kılıçdaroğlu’nun erken seçime ilişkin görüşleri şöyle: “Erken seçim tartışmaları ekonomideki gelişmelerle yakından ilgili. Ama AKP açısından seçimlerin ne zaman yapılacağı, ekonomi ya da ülkenin sorunlarıyla ilgili değil, anketlerin ne dediğiyle ilgili olacaktır. Anketlere çok dikkatli bakıyorlar. Ama orada bir türlü yüzde 50+1’i göremiyorlar. Afrin harekâtından oy beklediler. Ama umdukları oy oranı oradan da gelmedi. Bu nedenle bu aşamada erken seçime gidemiyorlar. Eğer anketlerde yüzde 50+1’i görseler, bir dakika durmazlar erken seçim kararı alırlar. Ama yapamıyorlar. Erken seçim de yapsalar, zamanında da seçim olsa, artık iktidarlarını sürdüremeyecekler. Referandumdaki gibi demokrasi bloku olarak bunların iktidarına son vereceğiz, onları oradan indireceğiz.” nın da bu şekilde önlenebileceği görüşleri seslendiriliyor. ‘Ümmetin birliği için’ Erdoğan, Karamollaoğlu ile yaptığı görüşmede, “Ümmetin ve milletin birliği için birlikte olmalıyız. Sizinle daha anlamlı bir birliktelik düşünüyoruz” ifadesini kullanmıştı. Bu ifadeler de SP’nin AKP için ne kadar kritik bir noktada olduğunun göstergesi sayılıyor. Bu nedenle AKP yönetimi, SP’ye yönelik planlarını gündeminden kaldırmadı. AKP’liler, Karamollaoğlu ve SP yönetiminin net duruşuna karşın, SP içinde farklı eğilimlerle kurulabilecek bağlantılar arayışına girdi. SP içinde bazı kesimlerle AKP’liler arasında gayri resmi görüşmeler yapıldığı siyasi kulislerde dile getiriliyor. Seçimlere kadar geçecek süreçte SP içinde parti yönetimine karşı muhalefet hareketi geliştirme çabaları da AKP’nin tartıştığı formüller arasında yer alıyor. Fatih Erbakan kartı Necmettin Erbakan’ın oğlu Fatih Erbakan konusu da AKP’liler arasında konuşulu yor. Fatih Erbakan, bir süredir kurduğu Necmettin Erbakan Vakfı çerçevesinde faaliyetler yürütüyor ve SP yönetimine de mesafeli duruyor. Bu nedenle, seçime doğru SP yönetiminin direncini kıramaması halinde AKP’nin Fatih Erbakan’ı yanındaki bazı isimlerle birlikte milletvekili adayı göstererek ittifaka dahil edebileceği de dile getiriliyor. Erbakan soyadıyla verilecek mesajla SP’nin gelmemesinin yaratacağı olumsuzluğun silinmesinin mümkün olabileceği belirtiliyor. l ANKARA ‘Tel Rıfat ile son verilecek’ Partisinin il kongresinde konuşan Erdoğan, Afrin Harekâtı ile ‘teşkilattaki metal yorgunluğunu aşarak diriliş hamlesinin içine girdiklerini’ iddia etti Cumhurbaşkanı ve AKP Genel Başkanı Tayyip Erdoğan, dün Giresun’da ve Trabzon’da düzenlenen AKP il kongrelerine katıldı. Afrin Harekâtı’na ilişkin Erdoğan, “İnşallah kısa sürede Tel Rıfat’ı da kontrol altına alarak bu harekâtı sonuca ulaştıracağız” diye konuştu. Erdoğan Irak’ın Sincar bölgesinde de operasyonların başladığını söyledi. Giresun’da kongrenin yapıldığı 19 Eylül Kapalı Spor Salonu’na “Afrin Fatihi Recep Tayyip Erdoğan” yazılı pankart asıldı, AKP’li bazı gençler asker kamuflajı giyerek salona geldi. Kongrede konuşan Erdoğan, “Görevi devralırken ‘Bir metal yorgunluğu var. Bunu aşmamız lazım’ dedim. Şimdi Afrin harekâtıyla artık bir diriliş hamlesinin içerisine girdik” dedi. Ardından Trabzon’a geçen Erdoğan, burada partisinin il kongresinde yaptığı konuşmada Afrin Harekâtı’na ilişkin açıklamalarda bulundu. Erdoğan, “Bugün itibarıyla etkisiz hale getirilen teröristlerin sayısı 3747. Hem Afrin hem de Irak. Her iki tarafta da bu devam ediyor. İnşallah kısa sürede Tel Rıfat’ı da kontrol altına alarak bu harekâtı sonuca ulaştıracağız” diye konuştu. Erdoğan, “‘Sincar’a da gireceğiz’ dedik. Şimdi oraya da operasyonlar başladı” diye konuştu. l Haber Merkezi Damat albayrak ve Soylu aynı karede Erdoğan, Trabzon’da AKP’nin il kongresine katıldı. Kavgalı olduğu öne sürülen İçişleri Bakanı Süleyman Soylu ile damadı Enerji ve Tabii Kaynaklar Bakanı Berat Albayrak birlikte fotoğraf çektirerek birlik mesajı verdi. 2019 seçimlerinin önemli olduğuna dikkat çeken Erdo ğan, “Trabzon coşmazsa, kimseye söyleyecek bir şeyimiz kalmaz. 2019’a kadar kapı kapı dolaşmaya hazır mıyız? Gençlik kolları, liselerden üniversitelere kadar her yere girmeye hazır mıyız?” dedi. l AHMET ŞEFİK / TRABZON Bağdat’tan Sincar tepkisi Bağdat yönetimi Cumhurbaşkanı Erdoğan’ın Sincar ile ilgili açıklamasına sert yanıt verdi. Savunma Bakanlığı tarafından yapılan yazılı açıklamada, Erdoğan’ın sözleri Irak’ın toprak bütünlüğüne müdahale olarak tanımlanırken, “Topraklarına yönelik her türlü dış saldırıya karşı Irak, eli boş durmayacaktır” dendi. Öte yandan Rudaw’ın haberine göre PKK’lilerin Sincar’dan tamamen çekildikleri, bölgeye Irak ve Sincar Direniş Birlikleri’nin konuşlandığı öne sürüldü. l Haber Merkezi SAADET PARTİSİ LİDERİ TEMEL KARAMOLLAOĞLU ‘Millet bunları indirecek’ AKP’nin 2019 seçimlerini kendi bekası olarak gördüğünü savunan Saadet Partisi (SP) lideri Temel Karamollaoğlu, “Açık açık korkmaya başladılar. Korkunun ecele faydası yok. Bu millet, sizi aşağı indirecek” dedi. Isparta’da konuşan SP lideri, AKP’nin ‘FETÖ’ye 10 yıl boyunca kucak açtığını belirterek “Şimdi ne diyorlar? ‘Bunların tabanı ibadet, ortası ticaret, tepesi ihanet’. İhanet edenlerle ibadet edenleri ay nı kefeye koyamazsınız” ifadelerini kullandı. Karamollaoğlu, şunları söyledi: “OHAL’i uzattıkça uzattılar, olağan hale getirdiler. Böyle bir baskıyla seçime gidilirse bu ne kadar adil bir seçim olur; tartışılır. 2019 seçimleri, Türkiye’nin bekası için önemli. Biz böyle görüyoruz; ama iktidar partisi de kendi bekası olarak görüyor. Açık açık korkmaya başladılar. Korkunun ecele faydası yok. Bu darbımeseldir. Bu millet, sizi aşağı indirecek.” l DHA 2019 seçimi başlangıç mı son mu? n 2019’da veya ne zaman olacaksa, yapılacak seçimle ne değişecek? Bir yıl önce anayasa referandumu sırasında çok tartışıldı. Tam olarak başkanlık sistemi bile denemeyecek tuhaf bir tek adam iktidarı yürürlüğe girecek. Zaten bir süredir kimsenin fark etmediği başbakan artık olmayacak. Noter ofisinden fazla bir işlevi kalmayan Meclis iyice unutulacak. Kuvvetler birliğini temsil eden Cumhurbaşkanı söyleyecek, sadece “memurları” değil herkes buna harfiyen uyacak. Seçim de, bu durumun “genel tescili”, imza altına alınması olacak. Fiili olarak uygulananlara, bir süredir içinde yaşadığımız şartlara bakıldığında pek büyük bir değişiklik olmayacak aslında. Hem de sadece 16 Nisan sonrasında değil, daha öncesinden başlayan yönetme biçimi ve bunun kabul edilme düzeyi hemen hemen aynı kalacak. Bu nedenle, seçimlerle geçilecek olan kapı, yeni bir yere açılmayacak, arkada bırakılanın üzerine kapanacak. “Arkada kalan çok matah mı” sorusuna da, olanı değil olasılığı düşünerek cevap vermek gerekir. n Erdoğan seçimle gelecekleri değil, elveda denilecekleri mi anlatıyor? Cumhurbaşkanı Erdoğan, “Beyoğlu sokaklarında da zaman zaman arzı endam eden marjinaller edepleriyle durdukları sürece bu ülkenin renklerinden biri olabilirler. Ama işi şiddete, baskıya vardırırlarsa kulaklarından tutar ait oldukları yere fırlatırız” dedi. Bunun anlamı, bu ülkede yaşamaya devam etmenin koşulu “edepli durmak”; edebin sınırlarına karar verecek olanın kim olacağının da tartışılmaması. “Kulağından tutularak atılacakların ait oldukları yer” neresi acaba? 8 Mart’ta Beyoğlu sokaklarındaki binlerce “edepsiz” kadın, gelecek tehlikeden çok, yaşadıklarına itirazı dile getiriyorlardı. Yüksel Caddesi’nde neredeyse bir buçuk yıldır süren “işimi istiyorum” eyleminde olduğu gibi; hapishaneden çıktığı gün, “Sevinçli değilim, öfkeliyim” diyen Ahmet Şık gibi. Erdoğan için adalet istemek, işini talep etmek, özgürlüğünü savunmak, ‘baskı’ demek, edepsizlik demek. Geçilecek kapı kapandığında “edepsizliğe” veda edilmesi, baskıdan da sadece iktidarın azade olması isteniyor. n Özgürlükler, haklarını kaybedenler yanında başka kayıp yok mu? Erdoğan, “Komünist, vatan haini, terörist gençlere üniversitelerde okuma hakkı vermeyeceğiz” dedi. Cumhurbaşkanı, sıraladığı sıfatları gönlünce belirleme ve dağıtma hakkı yanında, bunlara ilişkin hukuki sonuçlara, hatta yaşamsal kararlara da yetkili olduğuna, “hakları” alıp verecek bir merci olduğuna inanıyor. Daha başka konularda da örneklerini gördüğümüz üzere, böyle karar ve talimatları 2019 seçim sonuç larını hiç beklemeden veriyor, geciktirilmeden de uygulanıyor. İnsanların işlerini, paralarını, iradelerini, özgürlüklerini ellerinden alırken hukuki gerekçe arama gereği duymayan uygulamalar yeni değil. Üstelik sadece OHAL bahaneli KHK’lerle sınırlı da değil. Ama bu uygulamaların mağdurlarının kaybettikleri kadar, bu haksızlığın ortaklarının ve ülkenin insani sermayesinin yitirdikleri de az sayılmaz. Mesela, bu dönemin yargı mensuplarının, bürokratlarının ve gazetecilerinin çocukları ilerde babalarının, analarının mesleklerini saklama gereği duyacaklar. n Tek ses için mi seçim zaferi, yoksa zafer için mi tek ses gerekli? Doğan Medya Grubu’nun satışı epey tartışıldı. Çok genel olarak iki kanat var. Birinci grup, “zaten ana akım medya kalmamıştı, dolayısıyla bu satış bizi ilgilendirmez” diyor. İkinci grup ise “işini yapmadığı için eleştiriyor olsak bile, tamamen ele geçirilmesi önemli bir sonuçtur ve bizi de etkiler” diyor. Meseleye, bu işi yapan ve yaptıranlar tarafından bakınca resim daha net: “Nereden girdim bu işe” diye telefonda Erdoğan’a ağlayan birini medya devi yapmak, “zaten olanın” gerekli ve yeterli olmadığını gösterir. Eğer, göstermelik de olsa bağımsız taklidi yapan, işini yapmasa bile bu konudaki eleştirilere duyarlıymış gibi yapan “ana akım medya” artık iktidar için gerekli değilse, meşruiyet ihtiyacı (derdi) kalmamış demektir. Eğer “ana akım” üzerindeki kontrol ve “Alo Fatih” pratiği yetersiz bulunuyorsa, bu daha sert baskı dalgasının geldiğinin habercisidir. Yani ikisi de birbirinden beter. Ve galiba 2019 beklenmeden yürürlüğe giren bu medya düzeni için ikisi birden geçerli. n Seçim neyin başlangıcı ve neyin sonu olacak? 2019’un olası sonuçları üzerine kafa yorarken; yaşananların, hayat tasavvurunun o seçimin sonuçları beklenmeden nasıl yürürlüğe girdiğini, uluorta söylendiğini görmek gerekiyor. Bu fiili uygulamaların sanki seçim büyük bir zaferle sonuçlanmışçasına fütursuzlaştığını izliyoruz. Bir kez daha atı almış da Üsküdar’ı geçmiş gibi davrananların elinde tuttuğu yüzde elli ile nasıl yüzde doksan gibi davranabildiğini seyrediyoruz. Yaşadıklarımız, daha seçim yapılmadan galibin ilanı ve kabul ettirilmesi. İş “imzaya” kalsın isteniyor. Yüzde elli ile bütün ülkenin sahibi, milletin efendisi gibi davranabilmek, diğer yüzde ellinin kendisini çaresiz küçük bir azınlık gibi hissetmesini sağlamakla mümkün. Geri kalanları “kulağından tutup atabileceğini”, “okullarda okutmayabileceğini” düşünebilmek, buna muktedir olmaktan çok kabul ettirmekle oluyor. Bu yüzden, açılacak bir kapıyı engellemeye değil kapıyı açık tutacak umuda ve özgüvene ihtiyaç var. C MY B
Abone Ol Giriş Yap
Anasayfa Abonelik Paketleri Yayınlar Yardım İletişim English
x
Aşağıdaki yayınlardan bul
Tümünü seç
|
Tümünü temizle
Aşağıdaki tarih aralığında yayınlanmış makaleleri bul
Aşağıdaki yöntemler yoluyla kelimeleri içeren makaleleri bul
ve ve
ve ve
Temizle