19 Mayıs 2024 Pazar English Abone Ol Giriş Yap

Katalog

Aylar
Günler
Sayfalar
Pazartesi 26 Mart 2018 EDİTÖR: ELİF TOKBAY / MÜNEVVER OSKAY TASARIM: EMİNE BİLGET 210/9 0 240/1 1 0 200/8 0 170/1 0 0 190/8 0 190/4 0 140/3 0 190/6 0 220/1 2 0 200/6 0 210/7 0 90/1 0 100/3 0 200/1 1 0 120/2 0 40/0 0 130/6 0 160/4 0 90/1 0 100/3 0 80/0 0 200/1 0 0 TARİHTE BUGÜN 1827: Ünlü besteci Ludwig van Beethoven (56), Viyana’da yaşamını yitirdi. 1931: Ölçüler Kanunu’nun kabul edilmesiyle Türkiye, uluslararası ölçü sistemine geçti. Okka, endaze gibi eski ölçülerin yerine gram, metre, litre kullanılması öngörüldü. Roma Parkı’nın bitişiğindeki Bize çay kahveişletmenin yürütmesi durduruldu, çevreciler değil yeşil lazımeylemegeldi Beyoğlu Kent Savunması üyeleri Cihangir’deki Roma Parkı’nın bitişiğinde yapılan İstanbul Büyükşehir Bele diyesi (İBB) Sosyal Tesisi’nin in şaat ruhsatı ve mimari projesinin yürütmesinin durdurulmasının ar dından tesisi sembolik olarak mü hürlemek istedi. Polisin izin ver mediği çevreciler, İstanbul Bölge İda re Mahkemesi 5. Da va Dairesi’nin kara rının uygulanmasını istedi, mühürleri po HAZAL OCAK lis barikatına asarak İBB’yi göreve çağırdı. Grup adına konuşan Deniz Özgür “Tüm yurttaşlara ses leniyoruz. Buradaki çaylar da kah veler de hukuksuz. Siz de burada kahve veya çay içerek bu suça or tak olmayın” dedi. Ellerinde mahkeme kararı ve temsili mühürlerle tesis önüne ge len aktivistlere polis engel oldu. Tesisin önüne barikat kuran po lis sadece basın açıklamasına izin verileceğini söyledi. Aktivistler de temsili olarak polis barikatla rına mühürlü kâğıtları astı. Be yoğlu Kent Savunması’ndan De niz Özgür grup adına yaptığı ko nuşmada şunları söyledi: “Cihan gir Sosyal Tesisleri şu anda inşaat ve imar izni olmadan inşa edilmiş bir yapıdır ve iskânı olmaksızın hizmet vermektedir. Yapı ruhsatı nın hukuka aykırı olduğu mahke me kararı ile tespit edilen bir te sise işletme ruhsatı verilmesi dü şünülemez. Taleplerimize karşın İBB’nin duyarsız tavrı devam et ti. Bu nedenle İBB’nin mühürleme görevini, sembolik olarak biz ye rine getireceğiz. Cihangir’de daha fazla binaya değil, daha fazla ye şil alana ihtiyaç vardır. Parklar, yeşil alanlar hepimizindir, parkla rımız işgal edilemez.” ‘Bizim sosyal tesise ihtiyacımız yok’ Eylemin ardından aktivistler ve bölge sakinleri Roma Bostanı’na geçerek yazlık fideleri sebze yataklarına ekti. Roma Bostanı İnsanları’ndan Sevil Baştürk “Mahkeme kararlarına rağmen burada sosyal tesis yaptılar. Parkı işgal ettiler. Yarın öbürgün bostan da tehdit altında. Bizim sosyal tesise ihtiyacımız yok. Bin metrekarede neler yaptığımızı 4 senedir göstermeye çalışıyoruz. Buradan çıkan ürünlerle sokaktaki çocuklara yemekler yaptık. Bu yoldan geçen herkes buranın ürünlerini alabilir. Buradaki fideleri görüyorsunuz. Bizi rahat bırakırlarsa 5 yıl sonra burada bir gıda ormanı olacak” dedi. Yedikule Bostanları’nda bostancılık yapan Özkan Öktel de desteğe gelerek bölge sakinlerine sebze ekmeyi öğretti. l İSTANBUL Bostana yazlık fideler ekildi. NE OLMUŞTU? Beyoğlu Kent Sa vunması üyeleri, Cihangir Roma Parkı bitişiğinde inşa edilen sosyal tesise karşı ruhsat, proje ve planın yürütmesinin durdurulması istemi ile dava açmıştı. Beyoğlu Belediyesi ile Kültür ve Turizm Bakanlığı’na karşı açılan dava, İstanbul 7. İdare Mahkemesi tarafından reddedildi. Bunun üzerine semt sakinleri karara itiraz ederek İstanbul Bölge İdare Mahkemesi 5. İdari Dava Dairesi’ne başvurdu. İtiraz başvurusunu değerlendiren mahkeme, İstanbul 7. İdare Mahkemesi’nin “yürütmenin durdurulması isteminin reddine” ilişkin kararının kaldırılmasına 15 Şubat 2018’de oybirliği ile karar verdi. Kararın ardından projenin durdurulması talebi kabul edildi. Bunun üzerine bir araya gelen aktivistler, hizmete açılmış olan İBB Sosyal Tesisi’nin kapatılmasını talep etti. UZMAN ÇAVUŞ ÇETİN TOPRAĞA VERİLDİ Şehit evlada ağıt: Yaktın bizi oğlum Batman’da Hasankeyf kırsalında önceki gün şehit olan Uzman Çavuş İbrahim Çetin’in (31) cenazesi, memleketi Afyonkarahisar’ın Sandıklı ilçesinde dün 10 bin kişinin katıldığı törenle son yolculuğuna uğurlandı. Şehidin cenazesi helallik alınması için İstasyon mahallesindeki aile evine getirildiği sırada eşi Zeliha Çetin, “Annen, baban sana çok düşkündü. Şimdi ben ne diyeceğim onlara? Yetimlerine ne derim? Onların bir kere yüzünü görseydin. İbrahimim bıraktın, gittin bizi” diye ağladı. Şehit için Ulucami’de düzenlenen törene, Zeliha Çetin, askeri üniforma giydirilmiş ikizleri Yağmur ve Nehir’i ile katıldı. Anne Cennet Çetin de, “Doyamadım kuzum sana, yavrum hiç doyamadım. İbrahimim, küçücük yavrularıma ne derim? ‘Nine babam nerede’ dediler mi, ne cevap vereyim? İkinci kez yaktın bizi, ağabeyinin ömrü de senin olsaydı” diye ağıtlar yaktı. Şehidin cenazesi, öğle vakti kılınan namazın ardından Sandıklı Şehir Mezarlığı’ndaki şehitlikte toprağa verildi. Şehit Çetin’in ağabeyi İlker Çetin’in de yaklaşık 10 yıl önce vatani görevi sırasında şeker hastalığından rahatsızlanarak yaşamını yitirdiği öğrenildi. l DHA Çevreciler tesisi mühürlemek istedi, polis izin vermedi. Barikatlar mühürlendi (altta).. Sivasİstanbul 5.5 saat olacak AnkaraSivas Yüksek Hızlı Tren (YHT) yolunun, Yapı Merkezi tarafından yapılmakta olan 245 km’lik YerköySivas hattında ilk rayın serimi törenle gerçekleştirildi. Ulaştırma Bakanı Ahmet Arslan, AnkaraSivas YHT hattının tamamlanmasıyla Sivas’tan yola çıkan birinin 5.5 saatte İstanbul’a gidebileceğini söyledi. Proje bedelinin yaklaşık 9 milyar lira olduğunu kaydeden Arslan, proje uzunluğunun ise 393 kilometre olduğunu belirtti. İstanbul’da 20 saatlik su kesintisi İstanbul’da bugün ve yarın Esenyurt, Beylikdüzü ve Pendik ilçelerinde bazı mahallelerde su kesintisi uygulanacak. İstanbul Su ve Kanalizasyon İdaresi’nin (İSKİ) yaptığı duyuruya göre, bugün saat 10.00’da başlayacak kesinti yarın saat 06.00’a kadar, 20 saat süreyle Beylikdüzü ve Esenyurt ilçelerinin bazı bölgelerine su verilemeyecek. Pendik ilçesinde bugün saat 22.00’de başlayacak kesinti yarın saat 10.00’a kadar, 12 saat sürecek. Kesintiden Kaynarca, Bahçelievler, Yenimahalle, Yeşilbağlar ve Sapanbağları mahalleleri etkilenecek. l Haber Merkezi haber 3 Üniversite ne yetiştirir? Bizde üniversite hiçbir zaman “5’inci kuvvet” olmadı. Yani yasama, yürütme, yargı ve medyadan sonra demokratik bir ülkenin sağlıklı işleyişinin gereği diye zikredilen bu dört güçle eşit, simetrik ve denk konumda bir eğitim, bilgi, düşünce “sitesi”... Tabii bunların hangisi bu memlekette ne zaman bağımsız birer “güç” olabildi ki diye hemen yükleneceksiniz!.. Ötekileri geçelim! Tamam, üniversite de hiçbir dönemde “5’inci kuvvet” olamadı ama yine hiçbir dönemde bugünkü kadar doğrudan bir “5’inci kol” durumuna da gelmedi. HHH BAK imzacılarına yönelik cezai yaptırımlarla ivme kazanan süreçte hemen her vesile ile iktidar ve onun zirvesindeki Cumhurbaşkanı, üniversiteyi kendinde eritme yolunda ne gerekiyorsa yapmaya devam ediyor. En son Boğaziçi Üniversitesi’nde yaşananlar: Afrin operasyonunda hayatını kaybeden askerler için lokum dağıtmak üzere bir grup öğrencinin açtığı standa başka bir öğrenci grubunca saldırıda bulunulmuş. Ne, nasıl, hangi dinamikler ve kışkırtmalar sonucu oldu bilemiyoruz ama emniyet güçleri müdahale etmiş. Üniversite yönetimi de olayı kınayan bir açıklama yapmış; ifade özgürlüğünü engelleme kapsamında bir saldırı olarak değerlendirdiğini belirtmiş, sorumlular hakkında gerekli inceleme ve disiplin işlemlerini de başlattığını açıklamış. Yetmez! Cumhurbaşkanı müdahil olacaktır ve olmuştur!.. Onca yıllık ve dünyaca ünlü, saygın (“prestijli”, “popüler”, “marka”) üniversite, durumun ciddiyeti karşısında gerekli girişimlerde bulunacağını bildirse de hayır, yetersizdir; Cumhurbaşkanı müdahil olacaktır, olmuştur. Çünkü parti gibi, yargı gibi, medya gibi, devlet gibi, üniversite de tektir ve Cumhurbaşkanı’nındır!.. “O gençler komünisttir, o gençler vatan hainidir, o gençler teröristtir!..” Komünist, artı vatan haini, artı terörist!.. İster böyle okuyun... İster, komünist, eşittir vatan haini, eşittir terörist diye okuyun!..  Her iki okumadan da çıkarılacak sonuç, teröre destek ve vatan hainliği yaftası yemeksizin bu memleketin üniversitelerinde bilgiden, düşünceden, felsefeden, sosyolojiden, siyaset bilimi ve uluslararası ilişkilerden bahsetmenin de, belli düşünürlere, ideolojilere referansla konuşmanın da artık imkânsızlaştığıdır. HHH Elbette üniversite terörist yetiştirmez. Tedris, tedhişi önlemek için var. Ama elbette üniversite, iktidarların tam tekmil dümen suyuna girmiş bir gençlik de yetiştirmez. Bu, üniver sitenin kendini inkâr etmesi olur. Üniversitenin yetiştirdiği gençliğin “vatana millete hizmeti” de iktidar şakşakçılığından değil, iktidar tasarruflarını tartışma, eleştirme, sorgulama yetkinliğinden çıkar. Üniversiteyi siyasi iktidarın “5’inci kolu” olmaya itmek de en büyük zararı o iktidarın kendisine verir. HHH Meydanlarda verilen talimat doğrultusunda dün gözaltılar başladı öğrenci yurtlarına, evlerine düzenlenen operasyonlarla... Ayrıca, “Bunların okuma haklarını da ellerinden alacağız” dedi Cumhurbaşkanı. Asıl böyle terörün ekmeğine yağ sürülür!.. Yıllar önce çalıştığım üniversitede başıma gelmiş olayın da düşündürdüğü gibi... Karşıt görüşlü öğrenci gruplarının kavgasının olmadığı gün yok. Her gruptan öğrencim var.  İşin en hazin yanı şu ki bu öğrenciler ilk başladıkları yıl sınıfta can ciğer kuzu sarması. Anadolu’nun dört bir yanından, hatta kimisi aynı yöreden gelmişler. İlk yıl derste her şeyi güzel güzel tartışıyoruz. Fikirler farklı, karşıt ama konuşabiliyoruz ve hepsi sarmaş dolaş çıkıyor sınıftan... Sonra ikinci dönemden itibaren bakıyorum sınıfta yerler ayrılmış, araya mesafe girmiş, karşılıklı keskin bakışlar belirmiş. Sınıf dışında da boğazlaşmalar başlamış. Bu duruma “Hocalar” olarak çare bulalım diye dekanlık marifetiyle bir grup öğretim üyesi bir araya geldik. Tabii bizim de düşüncelerimiz, ideolojilerimiz, siyasi tercihlerimiz var ama hepimizin paylaştığı bir bilim insanlığı kimliği de var. Bu doğrultuda fikir tartışmasına evet ama ideolojik kavgaya, kapışmaya son demek üzere buluştuk. Ancak daha ilk anda anlaşıldı ki balık baştan kokuyor! Çünkü söz alıp, ilk yıl derste birbiriyle arkadaş olan öğrencilerimin sonra sınıfdışı dinamiklerle kanlıbıçaklı hale gelmesinden yakınarak dedim ki “Öğrencilerimi ya ‘ocak’lara ya da ‘dağlar’a kaybediyorum”!.. Bir meslektaştan zıpkın gibi soru geldi: “Siz ocağa gidenle dağa gideni bir mi tutuyorsunuz!..” Aslında soru olmaktan çok yargı yüklü bu ifade karşısında nasıl boşa kürek çektiğimizi de anlayarak şöyle bir cevap verebildim: “Onların hepsi öğrencimiz! Böyle soruyorsanız, biz dağa daha çok öğrenci kaybetmeye devam ederiz!” HHH Aynen bu hesap, şimdi de “terörist” diye etiketlenen öğrencilere “okuma hakkı da vermeyeceğiz” deniyor ya işte... Demek ki daha çok öğrenci kaybetmeye devam edeceğiz!.. C MY B
Abone Ol Giriş Yap
Anasayfa Abonelik Paketleri Yayınlar Yardım İletişim English
x
Aşağıdaki yayınlardan bul
Tümünü seç
|
Tümünü temizle
Aşağıdaki tarih aralığında yayınlanmış makaleleri bul
Aşağıdaki yöntemler yoluyla kelimeleri içeren makaleleri bul
ve ve
ve ve
Temizle