19 Mayıs 2024 Pazar English Abone Ol Giriş Yap

Katalog

Aylar
Günler
Sayfalar
Salı 20 Mart 2018 haber 6 EDİTÖR: BURAK YURTTAŞ TASARIM: EMİNE BİLGET ABD ve AB kaygılı Afrin’deki gelişmelerin ardından ABD, Türkiye, Rusya ve Suriye’ye ‘insani yardım çağrısı’ yaptı. AB ise Türkiye’den ‘çatışmaları hafifleteceğine dair güvence’ istedi ABD Dışişleri Bakanlığı, Afrin kent merkezinin TSK ve ÖSO’nun kontrolüne geçmesinin ardından gelen haberlerden “derin endişe duyduğunu” açıkladı. Açıklamada, “Afrin Türk ordusundan endişeyle boşaltılmış. Türkiye, Rusya ve rejim dahil tüm aktörlere insani yardım çağrısı yapıyoruz” dendi. AB Dışişleri ve Güvenlik Politikaları Yüksek Temcilsici Federica Mogherini de gelişmelerden “kaygı duyduğunu” belirterek, “Türkiye’yi çatışmaların hafifleyeceği yönünde güvence vermeye” çağırdı. Afrin’deki gelişmeler üzerine ABD ve AB’den art arda açıklamalar gel di. ABD Dişişleri Bakanlığı’ndan yapılan yazılı açıklamada şu ifadelere yer verildi: “ABD, Afrin şehir merkezinden son 48 saat içinde gelen haberlerden derin kaygı duyuyor. Nüfusun çoğunluğunun Kürt olduğu şehrin Türk Silahlı Kuvvetleri ve Türkiye’nin desteklediği güçlerin saldırı tehdidi nedeniyle boşaltıldığı görülüyor. Bu bölgede zaten kaygı verici durumda olan insani durumu zorlaştırıyor. BM kurumları Afrin’den giden nüfusun yüzlerle, binlerle ifade edildiğini bildiriyor, bu insanların acil barınmaya ve temel ihtiyaçlarını karşılayacak yardıma ihtiyacı var. Afrin’deki yağma haberle rinden de kaygılıyız. Afrin’deki duruma ilişkin ciddi kaygılarımızı defaatle Türk yetkililere söyledik. ABD olarak, kuzeybatı Suriye’deki Türkiye, Rusya ve rejim dahil tüm aktörleri insani yardım kuruluşlarına geçit sağlamaya ve şiddet nedeniyle yerlerinden olanlara acilen insani yardım ulaştırılmasını sağlamaya davet ediyoruz. ABD, BM Güvenlik Konseyi’nin 2401 numaralı ateşkes kararının derhal ve tam olarak uygulanmasına bağlıdır. ABD Afrin’in bulunduğu kuzeybatı Suriye’de görev yapmıyor. NATO müttefikimiz Türkiye’nin meşru güvenlik kaygılarını dikkate alma hususuna bağlıyız. Aynı zamanda DE AŞ karşıtı kampanyaya ve ortağımız SDG’ye de bağlıyız.” Brüksel’de konuşan AB Dışişleri ve Güvenlik Politikaları Yüksek Temsilcisi Mogherini de uluslararası toplumun Suriye’deki “askeri faaliyetleri kışkırtmaya değil yatıştırmaya odaklandığını” vurguladı. Mogherini, Türkiye, Rusya ve İran’ı üzerinde uzlaşmaya varılan çatışmasızlık bölgelerinin taahhüt edildiği şekilde hayata geçirilmesi için güvence vermeye çağırdı. Öte yandan Suriye Dışişleri Bakanlığı BM’ye yolladığı mektupta, “işgalci güçler” olarak nitelendirdiği TSK’nin Afrin’den ayrılması çağrısında bulundu. l Dış Haberler DR. Ahmet Kasım Han: Suriye’de üçlü yapı yerleşiyor Doğan Ergün TSK’nin Afrin’in merkezine girmesinin ardından Suriye’de sahada oluşan yeni tablonun siyasi duruma etkisi ve Ankara’nın bir sonraki harekat hedefi olarak işaret ettiği Mınbiç’in ABDTürkiye ilişkilerine olası etkileri hakkında Kadir Has Üniversitesi Uluslararası İlişkiler Bölümü öğretim üyesi Doç. Dr. Ahmet Kasım Han ile görüştük. Türkiye’nin Afrin ve Cerablus harekâtlarıyla birlikte Suriye’deki en önemli üç güçten biri haline geldiğini savunan Han, Washington’ın ise Mınbiç konusunda Ankara tarafından ikna edilebileceğini düşünüyor. Afrin harekâtında kent merkezine girilmeAhmet Kasım Han sine ilişkin değerlendirmelerini sorduğumuz Doç.Dr. Han, “Afrin’de beklenen oldu. Ama asıl mesele harekâtın önce can ve daha sonra maddi maliyetiydi” ifadelerini kullandı. Bir diğer önemli konunun harekâtın Türkiye’nin uluslararası konumuna etkisi olduğunu düşünen Han’a göre “Kamu diplomasisi açısından Türkiye’nin zarar görmediği bir durum oluştu. Türkiye’nin uluslararası pozisyonunda oluşabilecek riskler YPG/PKK’nin ricat etmesiyle ortadan kalktı.” ‘Bilek güreşi sürecek’ Suriye’nin siyasi geleceğine ilişkin de değerlendirmelerini Cumhuriyet okurlarıyla paylaşan Han, bu ülkedeki tablonun giderek üçlü parçalı kompozisyona doğru gittiğini savunuyor. Önce Cerablus ve ardından Afrin harekâtlarıyla Türkiye’nin sahadaki en önemli üç aktörden biri haline geldiğini düşünen akademisyene göre, Türkiye ve ÖSO’nun yanı sıra, ABD ve müttefikleri ile ŞamMoskovaTahran şeklindeki kompozisyonda “kaygan pozisyonlar sahadaki konuma göre belirleniyor.” Bundan sorna önemli olanın alan kontrolü üzerinden önümüzdeki dönemde gerçekleşecek müzakerelerde etki yaratma kapasitesini muhafaza etmek olduğu yorumunda bulunan Han’a göre, sahadaki pozisyon bu nedenle de çok önemli. Sahadaki üç önemli aktörün de artıları ve eksileri olduğunu savunan Ahmet Kasım Han, Türkiye’nin zaaflarını “Öncelike İdlib ve Kuzey Suriye’deki YPG/PKK varlığı” olarak belirtiyor. İdlib’den Türkiye’ye ciddi bir göç dalgası yaşanabileceğini düşünen Han ayrıca bu bölgedeki cihatçı güçleri işaret ederek “İdlib’de ne olup bittiğine dikkat etmek gerekir. Türkiye’nin pozisyonu halen dikkatlice yönetilmesi gereken bir durumda” ifadelerini kullanıyor. Suriye’de üç parçalı yapının yerleşmekte olduğunu söyleyen Han, “bilek güreşinin” devam edeceğini ve kamu diplomasisi, stratejik akıl ve askeri kart seçenekleri arasından “alet çantasından en uygun aracın seçilmesi gerektiğini” vurguluyor. Türkiye’nin olası Mınbiç harekâtına ilişkin “ABD’nin ikna edilebilir olduğunu düşünüyorum” diyen akademisyene göre, “ABD açısından NATO üyesi bir ülkeyle işbirliği seçeneği başka alternatiflerle kıyas kabul etmez”. ABD’nin Türkiye’ye verdiği sözlerin bulunduğunu savunan Han, karar aşamasında ABD’nin iç dengelerinin de etkisi olacağını düşünüyor. Afrin’de YAĞMA BAŞLADI! Uluslararası haber ajansı AFP, Afrin’de ÖSO unsurlarının “dükkânlara ve evlere zorla girerek, buraları yağmaladıklarını” bildirdi. AFP’nin haberinde, “Savaşçıların dükkânlara, restoranlara ve evlere zorla girdiği; sonrasında gıda, elektronik alet, battaniye ve diğer eşyaların bulunduğu kamyonetlerle yola çıktığı görüldü” ifadeleri kullanıldı. AFP muhabiri, bazı ÖSO üyelerinin alkollü içecek satan dükkânlara da ateş açtığını söyledi. Olayı İngiltere merkezli İnsan Hakları Gözlemevi gözlemcisi de doğruladı. AFP, aralarında kadınlar, çocuklar ve yaşlıların da bulunduğu sivillerin Afrin’i terk etmesine ilişkin fotoğraflar da yayımladı. CNN International’a konuşan Cumhurbaşkanlığı Sözcüsü İbrahim Kalın da, Ankara’nın yağma haberlerini incelediğini ve bazı grupların emirlerin dışında hareket etmiş olabileceğini söyledi. PATLAYICI İNFİLAK ETTİ: 7’Sİ SİVİL 11 ÖLÜ Türk Silahlı Kuvvetleri’nce yürütülen Zeytin Dalı Harekâtı kapsamında Afrin’de önceki gün kontrol sağlanırken, kentte tuzaklanan çok sayıda patlayıcının temizlenmesine yönelik çalışmalar devam ediyor. Afrin kent merkezinde önceki akşam 4 katlı bir binada tuzaklanan el yapımı patlayıcının infilak etmesi sonucu 7 sivil ile 4 ÖSO mensubunun hayatını kaybettiği belirtildi. Bölgede çok sayıda ev ve aracın da zarar gördüğü açıklandı. ‘Sincar’a da gireriz’Erdoğan, Afrin sonrası hedefini açıkladı: ‘Mınbiç, Tel Abyad...’ Cumhurbaşkanı Tayyip Erdoğan, Afrin’deki sonraki hedefin Mınbiç, Tel Abyad, Resulayn ve Kamışlı olduğunu söyleyerek “Virgülü koyduk, inşallah şimdi nokta konacak” dedi. Cumhurbaşkanı, Kuzey Irak’taki Sincar Dağı için de “Merkezi yönetime söyledik, bir gece ansızın Sincar’a da gireriz” ifadelerini kullandı. Erdoğan, Saray’da düzenlenen hâkim ve savcıların atama kura töreninde Afrin harekâtı ve sonrasına ilişkin değerlendirmelerde bulundu. Afrin harekâtında “işin bitmediğini” söyleyen Erdoğan, “El yapımı bom ba, terörist araması devam ediyor. Emin bir belde olduğuna inandığımız ana kadar... Virgülü koyduk, inşallah şimdi nokta konacak” dedi. ‘Koridor kalkıncaya kadar’ Afrin harekâtından sonrasına ilişkin ipuçları veren Erdoğan, “Bununla da kalmayacağız. Bunun uzantısı var. Sivrisinekleri imha ederken, bataklığın da kurutulmasını ihmal etmiyoruz. En önemli aşamayı geride bıraktık. Şimdi Mınbiç, Tel Abyad, Resulayn, Kamışlı şeklinde bir koridor ortadan kaldırılana kadar bu süreci devam ettireceğiz” ifadelerini kullandı. Erdoğan, Kuzey Irak için de “Kuzey Irak’taki terör kamplarını da gerekirse sürekli kontrol altına alarak... Merkezi yönetime söyledik. ‘Burada ikinci bir Kandil ihdas ediliyor. Orası ne, Sincar. Bu işi halledecekseniz halledin. Halledemiyorsanız, bir gece ansızın Sincar’a da gireriz, oradaki PKK’lıları da temizleriz. Sizden önceki Irak merkezi yönetimine de bunları söyledik. ‘Biz sıkıntıya düştüğümüzde size durumu bildireceğiz’ dediler, o gün bugün hâlâ bildirecekler. Henüz bir netice yok. Çok daha uzarsa yeni bir Zeytin Dalı da orada olur” diye konuştu. l ANKARA / Cumhuriyet Diyarbakır’da 2 şehit Diyarbakır Valiliği tarafından yapılan yazılı açıklamada Diyarbakır’ın Hani ilçesinde terör örgütü PKK üyeleri tarafından sivil bir araca düzenlenen saldırıda bir uzman erbaş ile bir gönüllü güvenlik korucusunun şehit olduğu açıklandı. Şehit uzman erbaş ile gönüllü güvenlik korucusu için bugün Diyarbakır’da uğurlama töreni düzenleneceği öğrenildi. Şehit Uzman Çavuş Sergen Çakmak’ın İzmir’in Bayraklı ilçesindeki evine acı haber gitti. Şehidin annesi Ümmühan Çakmak gözyaşlarına boğulurken, acı haberi veren askerler ve komşuları tarafından teselli edilmeye çalışıldı. Şehidin abisinin de subay olarak TSK’de görev yaptığı ve bir kız kardeşinin olduğu öğrenildi. Köylülere saldırı: 1 ölü, 4 yaralı Bitlis’in Kayalıbağ köyü kırsalında odun toplayan köylülere terör örgütü PKK üyeleri tarafından dün saat 13.45 sıralarında düzenlenen saldırıda 1 kişi hayatını kaybederken, 4 kişi yaralandı. Şehit Uzman Çavuş Sergen Çakmak Bitlis Valiliği’nden yapılan açıklamada, “Henüz tespit edilemeyen bir bölgeden bir grup bölücü terör örgütü (BTÖ) mensubu tarafından saldırı gerçekleştirilmiştir. Saldırı neticesinde Nurullah Kılıçarslan isimli vatandaş hayatını kaybetmiş, hayati tehlikesi olmayacak şekilde yaralanan 4 vatandaşımız ise Bitlis Devlet Hastanesi’nde tedavi altına alınmıştır” dendi. l DHA/İHA YILMAZ’DAN ÖSO uyarısı CHP Genel Başkan Yardımcısı Öztürk Yılmaz, TBMM’de basın toplantısı düzenleyerek, TSK’nin Afrin merkeze girmesini değerlendirdi. Yılmaz, “Afrin’de PKK uzaklaştırıldı, orada KCK kanton yapılanmasına son verildi. Ama yerel ilişkilerin iyi götürülmesi önem taşıyor. Azami hassasiyetin gösterilmesi Türkiye’nin yumuşak gücünün yayılması açısından önem taşıyacaktır” dedi. Daha önce Özgür Suriye Ordusu ile ilgili uyarılarının geçerliliğini koruduğunu belirten Yılmaz, “Bu unsurların yerel halkla ilişkilerinde sıkıntı çıkabilir” diye konuştu. Yılmaz, olası Mınbiç harekâtı ile ilgili olarak da “Mınbiç Afrin kadar kolay olmayacaktır. PKK yapılanmasının, Afrin’den kaçan bu yapılanmanın Mınbiç’e yığılacağını ve Fırat’ın doğusunda önemli bir yığınak yapacağını biliyoruz. Burada ABD’nin PKK’dan kolay kolay vazgeçmeyeceğini belirtmemiz gerekir” ifadelerini kullandı. l ANKARA /Cumhuriyet Seçim hileleri, parmak boyasının kalkmasıyla başladı Şunu rahatça iddia edebiliriz: Türkiye’nin ne nüfusu bellidir (açıklanan veriler dolu dolu sahtekârlıklardan mustariptir) dolayısıyla ne de nüfus kütükleri doğrudur. Önümüzdeki üç seçim nüfus ve kütüklerinin en büyük tahrifatlara uğratıldığı seçimler olacaktır. Seçimlerin güvenliği konusunda her şey, parmak boyasının kaldırılmasıyla başladı. Bu topluma “Ne o öyle, biz geri kalmış toplum muyuz ki herkesi damgalayacağız” vb. lafazanlıklarıyla yaldızlandı. Adamlar ileriyi gördüler ve parmak boyasını kaldırdılar. Neden böyle, dünyanın pek çok ülkesinde oyunu mektupla bile gönderenler varken, bize ne oluyor? Çünkü bizde düzgün bir parlamenter sistem oturmamış, iktidara bazen sistemi kullanarak seçimleri kazanan, ama yasaları, sistemi tanımayan, sürekli iktidarda kalmak için her şeyi eğip büken partiler gelebiliyor. Geçmişte siyasi partilerin ya yanlışlıktan ya da sahtecilik girişimleri nedeniyle, parmaktan bir gün çıkmayan Hint boyası sürülüyordu. Bu, seçmen tekrarlarını önlüyordu. Ama 2007 seçimlerinde parmak boyası kalktı. Boş bina seçmenleri 29 Mart 2009 mahalli idareler seçimlerinde Adres Kayıt Sistemi (AKS) esas alınarak hazırlanan seçmen kütükleri kullanılmaya başlandı. 2010 seçimlerinde milyonlarca seçmenin varlığı ile yokluğunun tartışıldığı, ölülerin sağ göründüğü, dahası FETÖ’cü başının “ölüleri mezarlarından kaldırıp oy kullandırın” veciz itirafıyla yeni bir dönem başlamış oldu. Boş binalara yüzlerce seçmen kaydı yapıldığı, on bin nüfuslu yörelerde 8 bin seçmen varlığı belgelerle medyada haber oldu. 2013’te mesela MHP Kocaeli Milletvekili Lütfü Türkkan TBMM Başkanlığı’na sunduğu kanun teklifi ile, seçmenlerin oy kullandıktan sonra, sol elinin işaret parmağının çıkmayan boya ile işaretlenmesini öneriyordu; neden olarak da adrese dayalı seçmen listelerinin tartışmalı olduğunu, mükerrer oy kullanıldığını gösteriyordu.  14 bin seçmen silindi 2008 yılında yazılanlara bakıyorum, aynı mesele dile getiriliyor: “Listelerde benim evde oturduğu görülen Yozgatlı 4 aile vardı.” Batıkent Kent Koop. Mahallesi Muhtarı Şükran Ayaz “Yanlış kayıtlar nedeniyle nüfus müdürlüğünde kuyruklar oluşuyor. Kayıtta kişinin beyanı dikkate alınır. Kişi evine 10 kişi de yazdırabilir” açıklamasında bulunuyordu. Çünkü “beyan esastır”... CHP Muratpaşa İlçe Başkanı Ercan Erkan, listelerden silinenleri takip ediyor, “Muratpaşa ilçesinde 322 bin seçmen var, 14 bin seçmen ise listelerden silinmiş durumda” diyordu. 2016 Aralık ayında Temiz Seçim Platformu Sözcüsü Yaşar Okuyan, “AKP’ye oy vermeyenlerin seçim listelerinden bir bir ayıklandığını ve AKP’nin seçmen listelerinin tanziminde seçime yüzde 810 önde başladığını” açıklıyordu. 2017 Nisan ayında, iktidarın  seçim hileleri başlığı altında geniş raporlar yayımlanıyordu. LDP Genel Başkanı Cem Toker olayı soruşturuyor ve şöyle diyordu: “20072011 arası seçmen sayısı 10 milyon artıyor. Gerekçe ‘adrese dayalı sisteme geçtik’. ‘Sistemi nereden aldınız?’, ‘TÜİK’ten aldık’, ‘Bunun kayıtları nerede?’, ‘6 ay içinde imha ettik’. Tamamen şaibe. Bir devlet kurumu bu kadar mühim şeyleri niçin 6 ay içinde imha eder ki?” Türkiye’de bir yıl içinde 6 milyon seçmen artıyordu! Güye adrese kayıtlı sisteme geçildiği için artmıştı! Yakın geçmiş seçim hile haberleriyle dolu, bir araştırırsanız derya ile karşılaşırsınız. Bunları neden anımsatıyorum? Türkiye’nin nüfusu belli değildir, şaibelidir. Sokağa çıkma yasağıyla baştan nüfus sayımı yapılmalı, her şey buna göre yeniden düzenlenmelidir. Seçmen kütükleri de iktidarın lehine milyonlarca sahtekârlıklarla doludur. Güvenilmezdir. Ama biliyoruz ki bu iktidar bunu asla yapmaz. CHP suspus. Kimileri, salak mıyım, bu durumda oy kullanayım, boykot edeceğim, düşüncesinde. Bu da tehlikeli bir gelişen eğilim. Boykot büyük çoğunluğu, yüzde 40 50’yi bulamazsa hepsi boşuna. Küçük çaplı boykotlar sadece iktidarın lehinedir, milyonlarca sahte seçmeni legalize eden sonuç üretir. CHP dört yazıdır dile getirdiğim düşünceler, olgular karşısında, seçimler öncesi bu büyük sahtekâr listeler konusunda geniş bir aydınlatma kampanyası yürütmeli. Buna rağmen seçimlere katılır, halkı seferber eder, seçim sürecinde de sonrasında da geliştireceği politikalarla elini güçlendirir. C MY B
Abone Ol Giriş Yap
Anasayfa Abonelik Paketleri Yayınlar Yardım İletişim English
x
Aşağıdaki yayınlardan bul
Tümünü seç
|
Tümünü temizle
Aşağıdaki tarih aralığında yayınlanmış makaleleri bul
Aşağıdaki yöntemler yoluyla kelimeleri içeren makaleleri bul
ve ve
ve ve
Temizle