19 Mayıs 2024 Pazar English Abone Ol Giriş Yap

Katalog

Aylar
Günler
Sayfalar
Cumartesi 17 Mart 2018 kültür 16 EDİTÖR: CEREN ÇIPLAK TASARIM: İLKNUR FİLİZ ‘İstanbul komşu illeri sömürmeye başladı’ TELEVİZYON 07.00 Güne Merhaba  09.00 Sağlık Kontrolü 10.00 Hafta Sonu 11.20 Her Yerde Teknoloji 14.10 Canlı Tatlar 15.10 Sıradışı Bir Gün 16.00 Işıltılar 16.30 Burada Hayat Var 17.20 Mucize Yaşamlar 18.00 Ana Haber Bülteni 20.00 5N 1K 21.15 Yeşil Doğa 22.00 Gündem Özel 01.00 Gece Haberleri 08.00 Hafta Sonu Sabah 11.00 Medya Mahallesi Ayşenur ArslanHüsnü Mahalli 13.00 Öğle Haber 17.00 Yerel Gündem 18.00 Sinevizyon 19.00 Hafta Sonu Haber Bülteni 21.00 Türkiye Nereye Fatih Ertürk  24.00 Hafta Sonu Haber Mimarlar Odası İstanbul Büyükkent Şubesi Başkanı Esin Köymen “Kontrolsüz büyüyen İstanbul, kendi öz kaynaklarını tüketip komşu illerin doğal kaynaklarını da sömüren azman bir kent halini aldı” diyor. Mimarlar Odası İstanbul Büyükkent Şubesi Yönetim Kurulu Başkanı Esin Köymen ile İstanbul’un son durumunu konuştuk. Kısa bir süre ön ce hayata veda eden Mimarlar Odası İstan bul Büyükkent Şubesi Yöne tim Kurulu eski Başkanı Sa mi Yılmaztürk, ölümünden birkaç gün önce görevini Esin Köymen’e devretmişti... Kamu CEREN ÇIPLAK ve toplum yararına mimarlık mücadelesini devam ettireceklerini belirten Köymen, “Mi marlar Odasının gündemi ülkemiz günde minden bağımsız değil. Mimarlar Odası’nı da bu mücadelenin demokratik güvencesi ola rak görmekteyiz” diyor. Köymen’e sorduk: n Nasıl bir koruma anlayışına sahipsi niz? İstanbul kültürel doğal varlıklarıyla, mi mari mirasıyla ve çok kültürlü sosyolojik ya pısıyla da çok önemli bir şehir. “Koruma” ön celikle “sevmekle”, “sahiplenmekle” müm kün. Biz geçmişimizle barışık bir kültüre sa hibiz ve geçmişimizi seviyoruz. n Sami Yılmaztük’ü kaybettik. Onu “Umudunu yarına taşıyacağız” sözleriy le uğurladınız. O umuttan bahsedelim bi raz... Çok değerli büyüğümüz, dostumuz yolda şımız... Sami abimiz görevi bana devrettik ten sonra 34 saat geçmeden aramızdan ayrıl dı. Büyük bir şok yaşıyoruz. Hâlâ yaşamımı zı normalleştiremedik ve uzunca bir süre da ha böyle geçecek. Onun umudu aydınlık Tür kiye geleceği idi. İnsanca ve barış içinde yaşanan ortamı sağlamaktı. Umut doluydu, yaptığı işleri sevgiy le ve inanarak yapardı. Bu da müt hiş bir mücadeleci tavır geliştirme sine sebep oluyordu. Onun için bu duyguları yaşatmaya söz verdik. n Genç mimarların bir kısmı Mi marlar Odası’nın siyaset yapan bir yer olarak gördüğü için odaya ka tılmıyor. Bunu nasıl değerlendiri yorsunuz? Genç mimarların bütününü bir potaya koyamayız. Evet sizin söyle diğiniz gibi düşünen meslektaşları mız da var. Ancak aksine bizleri ye terli düzeyde politik bulmayanlar da var. Örgütlenme sorunu ve buna bağlı olarak örgütlülüğe duyulan ih tiyaç günümüzün temel sorunu ve her alanda bunu görebiliyoruz. Özel likle 80’li yıllardan sonra gerek mi litarist baskılarla gerekse tercih edi len ekonomik alandaki liberal politikalar ve buna bağlı olarak oluşturulan sosyokültürel yapılar bireyci, Mimarlar Odası İstanbul Büyükkent Şubesi eski Başkanı Sami Yılmaztürk (solda) ölümünden birkaç gün önce görevini Esin Köymen’e (sağda) devretmişti... benmerkezci ve tüketici insan modelini oluşturdu. Tüm bunların farkında olarak geleceğimizi yeniden kurgulamamız gerekiyor. n İstanbul’un bugünkü silueti ne durumda? Son 10 yılda İstanbul’un silueti bambaşka bir hal aldı. Zaten kontrolsüz büyüyen İstanbul, kendi öz kaynaklarını tüketip kom şu illerin doğal kaynaklarını da sömüren azman bir kent halini aldı. Bu kontrolsüz büyüme; 3. Köprü, 3. Havaalanı, Kanal İstanbul gibi mega projelerle daha da teşvik ediliyor. İstanbul’un kuzeyindeki orman alanları, su toplama havzaları da bu projeler sonucu tükenecek... maktan tamamen çıkacak. Hâlâ kentin nefes alabilmesi için elimizde fırsat varken bunu doğru değerlendirmeliyiz. Askeriyeden boşaltılan büyük araziler var, bu alanları asla yapılaşmaya açmamak gerekiyor. Ve kamusal niteliğini de korumak gerekiyor. Kentin ihtiyacı olan Zaman zaman İstanbul için yeşil alan, orman alanı olarak “bu kentte artık yaşanmaz” di korunmalıdır. Bu fırsatı da kaçı yoruz ya... Böyle devam ederse rırsak artık her şey için çok geç bu kent yaşanılabilir bir yer ol kalmış olacağız. ‘Kentler sermayenin saldırısına açık!’ n Mimarlar Odası’nın her zaman iktidarla savaşı olmuştur. Bu dönem oda daha zor bir durumda mı? Çünkü “oda kapanırsa yenisini açarız, odaya sahip çıkalım“ gibi çağrılar duyuyoruz.  Sadece Mimarlar Odası değil TMMOB’a bağlı meslek odaları her zaman iktidarların hedefinde olmuştur. Çünkü bu meslek insanları bilimsel bir eğitimin sonucunda bir mesleki formasyon kazanmakta. Ve mesleki bilimsel doğrular, evrensel değerler; insanlığı, doğayı yaşayan yaşamayan tüm varlıkları gözeterek meslek icra etmenizi zorunlu kılar. İktidarların beklentisi eğer bu yönde değilse işte o zaman karşıtlık başlıyor. İktidarlar hatta yerel yöneticiler tarafından kentlerimiz yaşam alanı olarak değil de finansal kaynak alanı olarak görülürse bu karşıtlık büyür. Mimarlık kültürünü, bilimsel verileri, doğal kaynakları koruyarak oluşturulması gereken kentleşme politikalarını savunuyoruz. İstanbul’da parça parça yapılan planlar, kentin bütününden kopuk olarak, gayrimenkul spekülasyonlarına açık bir şekilde hatta onların yönlendirmesiyle gerçekleşiyor. Kentler bir sektörel alan olarak şekilleniyor. Artık kentler için “marka kentler”, “yarışan kentler” ifadeleri kullanılıyor. Bu da kentleri sermayenin saldırısına açık hale getirmek demektir. Günümüzde yaşadığımız temel çelişki buralardan kaynaklanıyor ve iktidarların da hedefi oluyorsunuz. Bu sadece günümüz için geçerli olan bir durum değil. Geçmiş dönemlerde de yaşandı. Hedef olmak hiç önemli değil, önemli olan evrensel değerler ve doğrulardır. ‘Kentler özelleştiriliyor’ n Kentler bir yandan da iş sahası olarak görülür, şehirde yaşam ve hayat dengesi nasıl kurulmalı? Şehirler, bina yapılan, rant getiren tüketim odaklı bir mekân kurgusu üzerinden şekillendiriliyor. Bu durum kent içinde açıkça bir sınıf ayrımını görünür kılıyor. Kent merkezlerindeki büyük siteler ve residance yapılarında oturanlarla, kentsel dönüşüm, acele kamulaştırma, riskli alan vs. düzenlemelerle yerlerinden edilen alt gelir gruplarındaki insanlar kentin çeperlerine doğru itilmeye başlanıyor. Bunun çok örneğini yaşadık. Kent merkezlerinde kalan eski sanayi yapılarının olduğu alanlar hızla AVMRezidans komplekslerine dönüşürken, buralarda işçi olarak çalışanların kurdukları mahalleler de dönüşüm nedeniyle hızla biçim ve el değiştirmeye başlıyor. Elbette yaşam alanlarına sahip çıkmak için direnen, bu hızlı dönüşüme karşı çıkan mahalleler de direnmek için bir araya geliyor. n Kent içindeki kamu alanları da ötekileştiriliyor mu? Bir diğer durum ise kentin içindeki kamuya ait alanların özelleştirme yoluyla tüketilmesi. Kamusal hizmetlerin özelleştirilmesine bağlı olarak gelişen bu durum, ekonomik krizleri aşmanın da bir aracı olarak kullanılıyor. Tüm bu özelleştirmeler sonucunda kent mer kezlerinde kamusal hizmetlere erişimimiz de gittikçe imkânsız hale geliyor. Eğitimden sağlığa pek çok alanda özel sektörlere o kadar destek olunuyor ki, kentin merkezlerinde kamusal hizmetler neredeyse verilemez hale geldi. Özel okullar, özel hastaneler, hatta son yıllarda hızla geliştiri len şehir hastaneleri bu siyasi tercihin kentlere yansımasıdır. Kentler özelleştiriliyor neredeyse... Kamuya ait alanlar, yollar, köprüler bir bir satılıyor. Oysa bu tür alanların kamunun ihtiyaçları doğrultusunda ve kamu yararına kullanılması temel ilke olmalıdır. n AKM, Gezi Parkı... Tabii bir yandan şehirlere ideolojik olarak da saldırılar var. Bu saldırılar kentlinin hafızasına da saldırı anlamına geliyor. Ankara’da Atatürk Orman çiftliği, istanbul’da Taksim Meydanı, Topçu Kışlası, Gezi Parkı, Atatürk Kültür Merkezi’nin yıkılması gibi pek çok örnek verilebilir. Bu tür projelerin bilimsel ve kültürel dayanakları da yok. Yapılan hiç bir eleştiri dikkate alınmıyor. Kentleri ciddi anlamda etkileyecek projeler konusunda toplumun bilgilendirilmesi, bilimsel ve teknik hazırlıkların yapılıp tartışma ortamına sunulması yerine, hızlı karar alma ve uygulama yöntemleri kullanılıyor. Bu tutum kentlere büyük zarar veriyor. 10.40 Tam Senlik 11.15 Avrupa’dan Anadolu’ya Doğal Lezzetlerin İzinde 12.15 Hafta Biterken 14.35 0’dan 100’e 15.15 Makam Farkı 18.20 Yaşasın Hayat 19.15 Pasaport  20.00 Ana Haber Bülteni 20.55 Yüzde Yüz Futbol 21.00 Haber Bülteni 23.00 Astronotlar: Evren’in Son Askeri 06.15 Airport 08.00 Burası Haftasonu 11.00 Haber Bülteni 11.15 HT Sağlık 15.30 Art Of 17.00 Haber Bülteni  18.00 Haber Bülteni 19.00 Ana Haber Bülteni 21.00 Enine Boyuna 24.00 Haber Bülteni 01.30 Enine Boyuna  05.15 Şehir Hikâyeleri 05.30 Kanal D Çocuk Kulübü 07.15 Dizi: Çocuklar Duymasın 09.45 Magazin D Cumartesi 13.00 Şule ile Vitrindekiler 14.00 TV’de Dizi  16.00 Dizi: Çocuklar Duymasın 18.45 Ana Haber 20.00 Dizi: Gülizar 23.45 TV’de Dizi  08.00 18 Dakika 09.00 TV’de Film 10.20 Günün Dosyaları 11.15 Ayrıntılar 15.00 Çalışma Hayatı 14.30 Günün Dosyaları 18.00 Dünya Turu 19.00 Ana Haber Bülteni 20.00 Ayna 21.00 İktisat ve Toplum 22.30 Günün Dosyaları 23.00 Haber Turu 01.00 İktisat ve Toplum 08.00 Film: Mavi Gece 10.00 Star Life 12.00 Tülin Şahin ile Moda 13.00 İstanbullu Gelin 16.15 Dizi: Jet Sosyete 18.45 Ana Haber Bülteni 20.00 Dizi: Fazilet Hanım ve Kızları 00.15 Dizi: Ufak Tefek Cinayetler 02.50 Dizi: Söz 05.50 Dizi: Kara Sevda 10.00 Beni Motive Et 11.00 Video Kolik 13.00 Başkent Konserlerinden 16.00 Ben Çanakkale 17.00 Sağlıklı ve Formda Sohbetler 18.00 Çocukça 19.00 Genç Düşünce 20.00 Ana Haber  21.00 Dans Bir Rüya 21.30 Tarihin Bilinmeyen Yüzü 23.00 Belgesel 09.00 Film: Karınca Çocuk 3 11.15 Film: Güzel Çocuk 13.15 Film: Aşkın Kimyası 14.15 Film: Olağanüstü Dünya 16.00 Film: Camino 18.15 Dizi: Witnesses 20.00 Film: Tai Chi Hero 22.15 Film: Zaman Sapması 24.00 Film: The Graham Norton 08.00 İlker Karagöz ile Çalar Saat  10.45 Dizi: Mehmet Özer ile Mutfakta 11.30 Dizi: Bizim Hikâye 13.45 Dizi: Kadın 16.15 Dizi: Adı: Zehra 19.00 Fox Ana Haber 20.00 Dizi: Adı: Zehra 00.15 Tolgshow 01.30 İlk Buluşma 03.00 Şevkat Yerimdar BULMACA SEDAT YAŞAYAN 1 2 3 4 5 6 7 8 9 1 2 3 4 5 6 7 8 9 SOLDAN 1 2 3 4 5 6 7 8 9 SAĞA: 1/ Kırmızı renkli ve iri taneli bir üzüm cinsi. 2/ Bir etkinliğin geçici olarak durdurulduğu süre... 1 TÜRKOPOL 2 URA YALAK 3 REST PALA 4 K YATAĞAN 5 UZO AVA A 6 VANA EN İ R 7 AHTTAR LA 8 Z İ VAN İ YA 9 T E A NOM İ Bir cins av köpeği. 3/ Teniste, oyuncuların uzun sü reli karşılıklı vuruşlarından oluşan seriye verilen ad... Karışık renkli. 4/ Bir dernek ya da kuruluşun üyelerinin buluşmaları için ayrılmış yer. 5/ Köşe, kenar, uç... İzin verme, kabullenme. 6/ Sodyum elementi nin simgesi... İri taneli bezelye. 7/ Iğdır’ın bir ilçesi... Eylemleri olumsuz yapmakta kullanılan ek. 8/ Parlak kırmızı renkte bir süs taşı... Dilbilgisindeki sözcük türlerin den biri. 9/ Oyunda kazanılan her parti... Fizikte kullanılan bir iş birimi. YUKARIDAN AŞAĞIYA: 1/ Gözde bir akvaryum balığı. 2/ Renk renk parlak tüyleri olan, iri gövdeli bir papağan... Türk halk müziğinde bir uzun hava türü. 3/ Bir tür otomobil yarışı... Kek liğin boynundaki siyah halka. 4/ Sınırlı bir yerle ilgili olan. 5/ Horoz, hindi gibi hayvanların tepesinde bulunan kırmızı deri uzantısı... İsteme, istek. 6/ Olum suzluk belirten bir önek... Kesilmiş ekşi sütten yapılan bir tür rakı. 7/ Bir ay adı... Kuzu sesi. 8/ Dili tutulmuş, konuşamaz hale gelmiş... İçyüz. 9/ Hint mitolojisinde aşk tanrısı... Büyük Sahra’da kumullarla örtülü bölge. C MY B
Abone Ol Giriş Yap
Anasayfa Abonelik Paketleri Yayınlar Yardım İletişim English
x
Aşağıdaki yayınlardan bul
Tümünü seç
|
Tümünü temizle
Aşağıdaki tarih aralığında yayınlanmış makaleleri bul
Aşağıdaki yöntemler yoluyla kelimeleri içeren makaleleri bul
ve ve
ve ve
Temizle