19 Mayıs 2024 Pazar English Abone Ol Giriş Yap

Katalog

Aylar
Günler
Sayfalar
DUNYA 4. Merkel dönemine zayıf başlangıç Almanya’da Angela Merkel, Hıristiyan Birlik Partileri (CDU/CSU) ile Sosyal Demokratlar (SPD) arasında koalisyon anlaşmasının ardından meclisteki oylamada dördüncü kez başbakanlık görevine seçildi. 709 sandalyeli mecliste gizli oylamada vekillerin 364’ü Merkel’in başbakanlığını onaylarken 315 milletvekili aksi yön Çözümsüz dehşetPerşembe15Mart2018 [email protected] EDİTÖR: BETÜL BERİŞE TASARIM: BAHADIR AKTAŞ de oy kullandı. 9 çekimser oy kullanıldı. 21 vekilin ise ya çekimser kaldığı ya da oy kullanmadığı belirtildi. CDU lideri Merkel’in CDU, CSU ve SPD’nin toplam vekil sayısından az oy alması ise dikkat çekti. CDU, CSU ve SPD’nin 399 milletvekili bulunuyor. Merkel’in başbakan seçilebilmesi için 355 milletvekilinin oyunu alması gerekiyordu. Merkel ardından Bellevue Sarayı’nda Cumhurbaşkanı FrankWalter Steinmeier’den görev belgesini aldı. 7 [email protected] yedi yıl... Suriye’de savaş bir yılı daha geride bırakırken sahada büyük aktörlerin de yer almasıyla kanlı mücadele kızıştı. En acı fatura ise her savaşta olduğu gibi yine sivillere çıkıyor. 21. yüzyılın en büyük insani trajedilerinden birinin sürdüğü Suriye’de iç savaş 7 yılı ardında bıraktı. Ülkenin güneybatısında bulunan Dera vilayetindeki eylemlere Şam hükümetinin sert yanıt vermesiyle başlayan savaş daha ileriki süreçte sahaya ABD’den Rusya’ya İran’a uzanan uluslararası aktörlerin de bizzat dahil olması ile daha da kızıştı. Savaş yüzbinlerce kişinin yaşamını yitirmesine veya yaralanmasına, çoluk çocuk milyonlarca kişinin evlerini terk etmek zorunda kalmasına neden oldu. Londra merkezli, muhaliflere yakın Suriye İnsan Hakları Gözlemevi’ne göre bugüne kadar çatışmalarda 511 binden fazla kişi yaşamını yitirirken, kimlikleri tespit edilebilen 350 binden fazla kişinin 106 bin 309’u sivil . En büyük göç dalgası AFP’nin uluslararası gözlemcilere dayandırdığı verilere göre, Suriye nüfusunun yarısından fazlasına tekabül eden yaklaşık 11.7 milyon kişi evlerini terk etmek zorunda kaldı. Dünya tarihinin bilinen en büyük göç dalgasına neden olan Suriye iç savaşında ülkesini terk etmek zorunda kalanların sayısı 5.6 milyon olurken, bu nüfus hareketliliği, özellikle Avrupa siyasetinin en önemli gündem maddelerinden biri haline geldi. Irkçı, sağ popülist akımları besleyen bu dalganın getirebileceği demografik değişimlerin toplumsal ve kültürel etkilerinin neler olabileceği ise henüz tam olarak kestirilemiyor. Sahada Şam üstün Sahadaki mücadelede Suriye Devlet Başkanı Beşşar Esad’a ve müttefiklerine bağlı güçlerin büyük oranda üstünlük sağladığı Suriye’de, çatışmalar tüm hızıyla sürüyor. Başta Şam’ın, Batı destekli ÖSO benzeri İslamcı gruplar ile cihatçı örgütler karşısında pek çok noktada hâkimiyeti kaybettiği savaşın akışını değiştiren en önemli etken 2015’te Rusya’nın Esad lehine savaşa müdahalesi oldu. Geçen yı lın sonlarında IŞİD tehlikesi büyük oranda ortadan kaldırılırken, Nusra bağlantılı örgütlerin varlıkları ise devam ediyor. Suriye’de halihazırda, IŞİD’e karşı uluslararası koalisyon çatısı altında ABD, Britanya, Fransa ve Körfez ülkeleri, Afrin ve Cerablus harekâtları çerçevesinde TSK ve Şam’ın davetiyle de Rusya ve İran sahada rol oynayan ülkeler arasında. Siyasi çözüm için umutlar BM öncülüğünde ağır aksak ilerleyen Cenevre süreci, TürkiyeRusyaİran önclüğünde ateşkesi sağlamak üzere başlatılan Astana görüşmeleri ve Soçi’de yapılan Suriye Ulusal Diyalog Kongresi’nden çıkan sonuçlara bağlanmış durumda. Votel kabul etti ABD Senatosunun Silahlı Kuvvetler Komitesi’ndeki konuşmasında Suriye’ye değinen ABD Merkez Kuvvetler Komutanı Joseph Votel, Suriye ordusunun iç savaşı kazandığını kabul etti. ‘’Çatışmalarda hükümet güçlerinin şu anda galip olduğu görülüyor’’ diyen Votel, ‘’İran ve Rusya’nın desteklediği Esad iç savaşı kazandı demek çok güçlü bir ifade olur mu’’ sorusunu ‘’Bunun çok iddialı bir ifade olduğunu düşünmüyorum’’ diye yanıtladı. Suriye Devlet Başkanı Beşşar Esad ise, ‘’Tek bir terörist kaldığı müddetçe savaşımız bitmeyecek. Birliğimizi ve egemenliğimizi hedef alan Batı senaryolarına karşı koymaya devam edeceğiz’’ dedi. Öte yandan, Rusya’nın Suriye’deki ateşkesi izleme merkezinin komutanı Vladimir Zolotukhin insani koridorun açılmasıyla 300’den fazla Guta’lının bölgeyi terk ettiğini duyurdu. Suriye İnsan Hakları Gözlemevi ise bölgedeki hava saldırılarında aralarında Feylak el Rahman örgütünün iki komutanı olmak üzere 12 kişinin öldügünü açıkladı. Saldırının Rusya tarafından gerçekleştirildiği öne sürüldü. ‘Anahtar Türkiye’ Doğan ergün Siyasi çözümle ilgili Astana sürecinin ve Soçi’de dü İynğnmtdhltsşiurteçüaaaüeiıaizıipilrnyardrşSnBrmnniyaneınetçSöaü”Eseköoüladn,dunızlrşvsğkknnksldebrleaşuaMekueöı.ieıonanyavraryrbMHzatşggrğTeaaiuyaindihlümurkaüşeEa’labpdeueashlnsrytlolva8alşeekneeala’“aidnelil.lnri7üa’ddraklnyyyyilıisirl.oun’eeySe’ivM“ııHıayd“nlnğClııue.dSndalengüeaıukruniöuseashsörihngaymy,ırlnğnilaeragruyiıuöıeycekülişlhkraşd,lilreelirıi,ulDuatbsneMaaeik“sirlriehSarğMerabbalıadıçakkuavirhbnuaöeneögraelşlrkeaşaöagidirğnızön”yyıgklrthülüylli,eagkhiaaaü,BnamsaraentgkdnaıztolıdaeeşıügaınTrralkçrşnüdla,aiaendçıfyiniın”MahagaMlkzhesAtelüüasuladeBiamnkmnrsebDhdegiisrueanuro”ioAliğmlty“ldirvaB’Heuuklls“zzköyiecioayB,reaaainaeinlarsilsgeEiönğllyenlltdmkieaiıgrşndnğylılK.raedrerliköaellıedı”ooMnieğnoişsavrlnaldaneıeieğkıadnoeşnoinegrçnni,halııllıyemeumAörnkTnmvasSenyrrazS’ulneseıuslsauaetnüivKrka,ayirsdlttgcm’eaai’ğnTRaairnyıFeunrğiiülhcbuePeiınıalağndrkıaarasaY’arukgnliUeöğyylkınSaDtiilıönaanaılçay’kniuTnuındntröşedeirvüısddüaÖnıiemza’MelaydrnşedıübhkrSlgeoüdiviaİnmikiDaaOryö’ylnğaehdaağoibeçsdmeuaynneilikçtöü’ılletsaknekeiitul.niieirn., çabalarına rağmen Suriye halkı ordunun arkasında durdu.” ‘IŞİD’liler kullanılabilir’ ABD’nin ve IŞİD’in bugün bölge denklemindeki yerine ilişkin de görü şünü sorduğumuz Mahalli, Rakka ve çevresinde 4 ila 6 bin civarında IŞİD’li nin kayıp olduğunu ve olası bir ge rilimde ABD’nin bunları İran destek li Haşdi Şabi güçlerine karşı kullana bileceğini belirtti. ABD’nin Ankara’nın terör örgütü saydığı PYD’den vaz geçmesinin ise zor olduğunu vurgu layan Mahalli’ye göre, bu sorunun çö zümünde de ŞamAnkara arasında ki ilişkinin sağlıklı bir şekilde kurulma sı önemli rol oynuyor. Mahalli, “ilişki sağlıklı kurulduğunda ŞamPYD ilişki sinin de Suriye’nin iç meselesi olarak görülebileceği” iddiasında bulundu. İRAN DIŞİŞLERİ BAKAN YARDIMCISI ‘ABD çekilirse biz de çekiliriz’ ABD Başkanı Donald Trump’ın Dışişleri Bakanı Rex Tillerson’ı görevden alarak yerine CIA Başkanı Mike Pompeo’yu ataması depreminin artçı sarsıntıları sürüyor. Eski Başkan Barack Obama döneminde İran ile varılan nükleer anlaşmaya karşı çıkan Pompeo’nun dış siyasetin dümenine geçmesi ile Trump’ın her fırsatta eleştirdiği anlaşmanın geleceği merak konularından biri haline geldi. ISNA ajansının haberine göre İran Dışişleri Bakan Yardımcısı Abbas Arakçi, “ABD nükleer anlaşmadan ayrılmakta kararlı. Dışişleri Bakanlığı’ndaki değişim bu amaçla yapıldı. En azından nedenlerden biri buydu” dedi. Arakçi, “ABD anlaşmadan çekilirse biz de çekiliriz. Avrupalılara ABD’yi anlaşmada tutamazlarsa İran da ayrılır dedik” restini çekti. İran Cumhurbaşkanı Hasan Ruhani daha önce ABD çekilse bile anlaşma yararlarına olduğu sürece bağlı kalacaklarını söylemişti. İran Dışişleri Bakanlığı Sözcüsü Behram Kasımi ise dün yaptığı açıklamada, “Trump hükümetindeki değişiklikler, gelişmeler, işten çıkarmalar yeni bir şey değil. Bunlar ABD’nin içişleri. Önemli olan ABD’nin küresel olaylardaki siyaseti, bizimle etkileşimidir. Bizde kendi pozisyonumuzu belirleriz” dedi. Trump, İran konusundaki görüş ayrılıklarını Tillerson’ı görevden almasının sebeplerinden olarak öne sürmüştü. Rusya cephesinden ise Pompeo’nun atanmasının ardından, Washington ile ilişkilerin daha da bozulmasını beklemedikleri, “daha yapıcı bir yaklaşım için her zaman umutları olduğu” açıklaması geldi. Gözler Mc Master’da Bu arada Trump’ın önceki gün Tillerson’un yanı sıra seçim kampanyasının başından beri kişisel danışmanı olan John McEntee’yi de görevden aldığı belirtildi. Hakkında yürütülen mali suçlar soruşturması yüzünden kovulduğu belirtilen McEntee’nin Beyaz Saray’dan güvenlikçiler eşliğinde, eşyalarını toplamasına bile izin verilmeden çıkarıldığı belirtildi. ABD basınına yansıyan haberlere göre ise Trump kısa süre içinde Ulusal Güvenlik Danışmanı Herbert McMaster görevden alabilir. Trump önceki gün ilk Kaliforniya ziyaretinde protesto gösterileri ile karşılandı. LondraKremlin hattında ‘soğuk savaş’ rüzgârları Rus Dışişleri Sözcüsü ‘Nükleer gücü test etmeyin’ resti çekerken Moskova’dan yanıt alamayan Britanya dün 23 Rus diplomatı sınır dışı etti. Britanya’da eski Rus çifte ajan Sergey Skripal’e nın iptal edilebileceğini açıkladı. Zaharova buna yanıt olarak yönelik suikast girişimi son “RT’nin lisansının iptal edilme rası suçlamalar Kremlin’e yö si halinde tek bir Britanyalı ga nelirken dün Londra hükü zetecinin Rusya’da çalışamaya metinden Rusya’ya diploma cağı” çıkışında bulundu. tik yaptırım adımı geldi. May, pazartesi günü yaptığı Britanya Başbakanı The konuşmada Rusya’ya suikast gi resa May, Avam Kamara rişimi ile ilgili açıklama yapma sı’ndaki konuşmasında Bri sı için iki gün süre vermiş, Rus tanya’daki 23 Rus diploma Britanya Başbakanı May, Rusya’ya karşı tı sınır dışı etme kararı al yaptırımları Avam Kamarası’nda açıkladı. dıklarını duyurdu. May, ara Dışişleri Bakanı Sergey Lavrov ise Londra’nın ültimatomunun kabul edilemez olduğunu belir larında Rusya Dışişleri Bakanı Sergey Lavrov’un ziyaretinin de bulunduğu, iki ülke arasındaki daha önceden kararlaştırılmış ikili görüşmelerin askıya alındığını da açıkladı. Rusya ise Britanya’nın çıkışını “eşi görülmemiş provokasyon” olarak tanımladı. Devlet televizyonuna konuşan Rusya Dışişleri Bakanlığı Sözcüsü Maria Zaharova, Rusya Devlet Başkanı Vladimir Putin’in ay başındaki silah envanteri açıklamalarına atıfta bulunarak, Rusya’nın nükleer bir güç olduğunu vurguladı ve “nükleer gücü kimsenin tehdit etmemesi gerektiğini” söyledi. Zahavarova, Lavrov’a Britanya’dan gelen daveti ise “zaten kabul etmediklerini” aktardı. ‘En ağır yaptırım’ dece bir haftaları var” ifadelerini kullandı. Diplomatların ihracının Rus istihbaratının Britanya’daki faaliyetlerini uzun yıllar sekteye uğratacağını savunan May, hiçbir bakanın ya da kraliyet ailesi üyelerinin 2018 FIFA Dünya Kupası için Rusya’ya gitmeyeceğini de söyledi. Britanya vatandaşlarının hayatlarını ve mülklerini tehdit etmek için kullanılabileceği yönünde kanıt elde etmeleri halinde Rus devlet varlıklarını donduracaklarını da aktaran May, özel uçuşlarda ve gümrüklerde kontrolleri sıkılaştıracaklarını, Britanya’da yayın yapan Russia Today’in (RT) lisansının iptalinin ise Britanya yayıncılık otoritesi OFCOM’un yetki alanına giren bir konu olduğunu söyledi. OFCOM ise RT’nin lisansı tirken Rus uzmanlar tarafından test edilmesi için sinir gazı örneği gönderilene kadar yanıt vermeyeceklerini söylemişti. ‘Benzersiz provokasyon’ Rusya’nın ABD’nin eski Başkanı Barack Obama’nın görevden ayrılırken ülkesine dönük siber saldırı iddiaları nedeniyle 35 Rus diplomatı sınır dışı etmesinin ardından en ciddi diplomatik yaptırıma uğradığı belirtiliyor. Rusya Dışişleri yaptırımları “eşi görülmemiş provokasyon” olarak tanımlarken Britanya’nın “cepheleşmeyi seçtiği” kaydedildi. Rus senatör Vladimir Cabarov ise mütekabiliyet esasına atıfta bulunarak karşılık olarak 23’ten fazla Britanyalı diplomatın sınır dışı edilebileceğini söyledi. Kararın Soğuk Savaş döneminden bu yana Rusya’ya karşı uyguladıkları en ağır diplomatik yaptırım olduğunu vurgulayan Britanya Başbakanı May, “Viyana Sözleşmesi uyarınca diplomat NATO ve AB Britanya’nın yanında NATO üyesi 29 ülke, Skripal kriziyle ilgili ortak bir açıklama yayım sı istendi. Birleşmiş Milletler Güvenlik Konseyi’nin ise Britanya’nın çağrısıyla layarak, suikast girişiminin uluslara acil koduyla toplanacağı bildirildi. Su rası kural ve anlaşmaların açık bir ih ikast girişimiyle ilgili bir çıkış da Avru lali olduğunu savundu. Olayın “NA pa Birliği’nden geldi. Avrupa Konseyi ları sınır dışı ediyoruz. Britan TO sınırları içerisinde sinir gazı kul Başkanı Donald Tusk, Britanya’yla da ya verilerine göre bu diplomatlar, açıklanmamış istihbarat üyeleri. Britanya’yı terk etmeleri için sa lanılarak yapılan ilk saldırı” olduğunun vurgulandığı açıklamada, Rusya’dan Britanya’ya izahat yapma yanışma içerisinde olduklarını kaydetti ve “saldırının arkasında “muhtemelen” Rusya’nın olduğunu” söyledi. Kötü hadiseye sevinmek “Birisinin başına gelen kötü bir hadiseye sevinmek insanlıktan nasibini almamaktır” diyor Binali Yıldırım ve ekliyor: “Değil bir insanın bir canlının ölümüne bile sevinmek ilkel kalmış ruhun tezahürüdür. Böyle bir davranışın bizim inancımızda yeri yoktur.” Güzel, dokunaklı sözler. Ama maalesef gerçekle irtibatları yok. Türkiye elle tutulur denli kesif bir sosyal kin, nefret, haset ve intikam ülkesi oldu. “Nefretle Körleşmek” (22 Şubat) başlıklı yazımda da belirttim: Ilıcak ve Altan’lara “müebbet” yağdığı gün “Oh olsun!” çekiyorlar... Eski Başbakan Mesut Yılmaz’ın oğlu Yavuz Yılmaz yaşamına son veriyor; “Oh olsun!” diyorlar. Kadir İnanır, Baykal ... beyin kanaması geçiriyorlar: “Başımıza gelenlerden sorumlu tutulanlar listesinde” adları geçtiği için “Oh olsun!” yağmuruna tutuluyorlar. Tarık Akan, Levent Kırca rahmetli oluyor. Troller ölüm karşısında bile pes etmeyip akıllarına geleni döküyor. Nefret, kin, intikam arzusu o mahalle, bu mahalle tanımıyor. Her mahalleden üzerimize “Senin ölümün benim yaşamımdır/mors tua vita mea” cenabeti ile üzerimize boca ediliyor. Bu kez de öyle oldu. Son derecede trajik bir kazada can veren Mina Başaran ve arkadaşlarına, bu nefret ikliminden beslenenler “Schadenfreude” (okunuşu “şadenfroyde”) yağdırdı. Bizde milli spor  “Başkalarının kederinden keyif almak” anlamına gelen “Schadenfreude”, Almanca bir kavram. “Schadenfreude”; o inanç, bu inanç arasında fark gözetmiyor. “Gizli”, “açık” olabilen “Schadenfreude” her toplumda, her inançta... belli düzeylerde var olan, gözlemlenebilen bir olgu. Psikologlar bu olguyu mercek altına alıp incelediklerinde, bu çok çirkin duygunun özgüven noksanlığından mustarip insanlarda tavan yaptığına tanık olmuşlar. Ne denli özgüven yoksunuysanız o kerte “Schadenfreude”den nasibinizi alıyorsunuz. “Schadenfreude” kısaca “kompleksli insanların” işi.    Cehaletin, geriliğin, bağnazlığın ... prim yaptığı ülkemizde, “Schadenfreude”nin neredeyse milli spor haline gelmesine şaşmayalım. “Aa, Türkiye’de yoksa bir empati eksikliği mi var” türü, Marslı sorular sormayalım. Bu mayaya bir de yukardan “kininize sahip çıkın!” telkini gelince, insanlar sosyal medyanın “elini tutan mı var” ortamında aklına ne gelirse yazıyor. Biz “Schadenfreude”nin gerçekte en gizlenmez ve şeffaf versiyonuyla karşı karşıyayız. ‘Sex and the City’ gibi  Sorumluluk aslında sırf “kinini diri tut” ideolojisi ve sosyal medyayla da sınırlı değil. Medyanın da bu ortamda payı büyük. Mina Başaran ve arkadaşlarının 3 kadın mürettebatla can verdiği kazanın haberi, pazartesi günkü bütün gazetelerin manşetine “Bekârlığa veda partisinden dönüyorlardı” başlığı ile, adeta “su testisi su yolunda kırıldı” dercesine; “Sex and the City”nin Birleşik Arap Emirlikleri’nde çekilen filmlerini andıran bornozlu kızlar ... fotoğrafı ile verildi.   Fotoğrafın gerçi kendisi bizzat Mina Başaran tarafından Dubai’de cıvıl cıvıl tatilin doruğunda kendi Instagramına konulmuş, medya da hemen atmaca gibi oradan bu servisi yapmıştı. Ama trajedi ve ölüm, bütün anlamları değiştirir... Pembe bornozlu kızların fotoğrafını, büyük felaket haberinin yayımlandığı ilk günden alıp sansasyonvari tonla çarşaf çarşaf malzeme yapmak, en hafif deyimle “şuursuzluk” ve “saygısızlık”tır. Ölüme giden genç insaların anısına saygı, haberin buram buram “cinsiyetçilik” kokan bu duyarsız tercihle değil; daha farklı bir vurguyla işlenmesini gerektirirdi. “Sekiz kadın Dubai tatilinden dönerken dağa çakıldı” başlığı misal, yeterli olamaz mıydı? Görebildiğim kadarıyla İran basınına yansıyan haberlerde örneğin, yalnız... uçaktaki kurbanların “hepsi kadındı” vurgusu vardı. Aman yanlış anlaşılmasın. Bu otosansür değil, sadece farkındalık ve ölüm de olsun kadına bir nebze saygı arayışı... Ama gazetelerin üst yönetim kadrolarında kadınların hemen hiç olmadığı, alabildiğine cinsiyetçi bir toplumda ... ben ne diyorum değil mi? Filipinler UCM’den çıkıyor Filipinler Devlet Başkanı Rodrigo Duterte, ülkesinin Uluslararası Ceza Mahkemesi (UCM) üyeliğine son vermeyi planladığını açıkladı. UCM, şubat ayında Filipinli bir avukatın, Duterte ve diğer üst düzey yetkililer hakkındaki şikâyetinin ardından, Duterte’nin uyuşturucuyla mücadele kampanyası kapsamında insanlığa karşı suç işlediği iddialarına yönelik önsoruşturma başlatmıştı. C MY B
Abone Ol Giriş Yap
Anasayfa Abonelik Paketleri Yayınlar Yardım İletişim English
x
Aşağıdaki yayınlardan bul
Tümünü seç
|
Tümünü temizle
Aşağıdaki tarih aralığında yayınlanmış makaleleri bul
Aşağıdaki yöntemler yoluyla kelimeleri içeren makaleleri bul
ve ve
ve ve
Temizle