27 Mayıs 2024 Pazartesi English Abone Ol Giriş Yap

Katalog

Aylar
Günler
Sayfalar
Pazartesi 12 Mart 2018 EDİTÖR: ALPER İZBUL TASARIM: EMİNE BİLGET ‘Artık hedef iktidar’ CHP sözcüsü Bülent Tezcan, örgüt içi tartışmaların sona erdiğini söyledi, partinin bundan böyle 2019 seçimlerine odaklanacağı mesajını verdi CHPGenel Başkan Yardımcısı ve Parti Sözcüsü Bülent Tezcan, tüzük kurultayının tamamlanmasıyla CHP’nin örgüt içi meseleleri tartışma defterini kapattığını belirterek, “Bundan sonra artık kimse örgüt içini tartışmayacak. Bundan sonra hep beraber hedef iktidar. Yerel yönetimlerde, genelde Türkiye’de iktidar. Bu hedefe de güçlenen örgütlerimizle ve halkla beraber ulaşacağımıza inanıyoruz” diye konuştu. CHP Sözcüsü Bülent Tezcan, dün parti genel merkezinde yaptığı açıklamada, sona eren kurultayda mevcut tüzüğün tamamen yenilendiğini kaydetti. Tezcan, “Partinin birikimini ifade eden tüzüğümüz yeni bir dille, kendi içindeki çelişkiler ortadan kaldırılarak yeniden kaleme alındı” dedi. Yeni tüzükle birlikte CHP’nin 2019 hedeflerine yöneleceğini kaydeden Tezcan, “Tüzük kurultayını tamamlayarak örgüt içi yapısal tartışmalar sürecini bitirdik. Artık partinin örgüt içine dönük yapacağı hiçbir tartışma kalmadı” diye konuştu. Tezcan, CHP’nin artık geleceğe bakacağını söyledi ve “2019 yılında biri genel, diğeri yerel seçim olmak üzere iki büyük seçim var. Genel seçimlerde Cumhurbaşkanlığı ve TBMM sandığı olacak. Yani üç önemli seçim gerçekleştireceğiz. Örgütümüz bu duruma hazır” ifadelerini kullandı. Demokratik tüzük Yeni tüzükle çok önemli değişiklikler yapıldığını dile getiren Bülent Tezcan, kurultayda teklif edilen 4. maddede üyenin yeniden yapılandı ‘AKP yobaz kültürünü güçlendirdi’ Cumhurbaşkanı Recep Tayyip Erdoğan’ın “Din adına ahkam kesenler FETÖ ve DEAŞ gibidir” açıklamasının anımsatılması üzerine Tezcan, AKP döneminde yobaz kültürün güçlenmesi için bütün imkânların verildiğini belirterek, “Bunlar toplumun kafasını bulandırmasına zemin yarattılar. Bu yobaz kültürün iktidar desteğiyle topluma yerleşmesinin önünü açtılar” dedi. AKP’nin de artık bundan rahatsız olmaya başladığını söyleyen Tezcan, “Kafasında fes, aklının içinde delilikten başka bir şey olmayanları hastanede ziyaret etmek yerine umarız aklı ön plana çıkarırlar” diye konuştu. rılmasına yönelik bir teklif bulunduğunu kaydetti. Söz konusu maddenin kurultay üyeleri tarafından kabul edilmediğini belirten Tezcan, “Türkiye’de pek de alışık olunmayan bir demokratik tüzük yapma sürecinin kamuoyuna deklaresi oldu. Her getirileni kurultay kabul eder anlayışının doğru olmadığı ortaya çıktı. Bundan hiçbir rahatsızlığımız olmadı” diye konuştu. ‘Önseçimler korundu’ Genel başkan adayı olabilmek için gereken imza sayısının yüzde 5’e indirildiğini söyleyen Tezcan, böylece yarışın engellenmeyeceğini, genel başkanlık yarışının olmasını kolaylaştıracak bir adım atıldığını ifade etti. Tezcan, parti meclisi adaylığı için en az 10 kurultay delegesinin imzasının aranacağını da belirterek, kurultayda önseçimlerle Bülent Tezcan ilgili düzenlemelerin aynen korunduğunu söyledi. Cumhurbaşkanlığı adaylığıyla ilgili, seçmen yoklaması, önseçim, aday yoklaması ve merkez yoklamasından biri ya da birkaçıyla yapılabileceğine ilişkin düzenlemenin yapıldığını söyleyen Tezcan, Parti Meclisi’nin karar vermesi durumunda bütün seçmenlerle adayın belirlenebileceğini ifade etti. l ANKARA / Cumhuriyet İTTİFAK YASASI Bahçeli’ye ‘jest’ acelesi EMİNE KAPLAN TBMM Anayasa Komisyonu’nda geçen hafta kabul edilen AKP ve MHP’nin ittifak ve seçim mevzuatında değişiklik öngören yasa önerisinin TBMM Genel Kurulu’ndaki görüşmelerine bugün başlanacak. Önerinin hafta sonuna kadar Meclis’ten geçmesi için pazartesi ve cuma günleri de çalışma kararı alan AKP, öneriyi MHP’nin 18 Mart’ta yapılacak kongresine yetiştirmek istiyor. Bu nedenle geçen hafta görüşmelerine başlanan vergiyle ilgili torba yasa tasarısına ara verilecek ve ittifakla ilgili yasa önerisi öne çekilecek. Öneride yer alan yerel seçimlerle ilgili düzenlemelerin Mart 2019’da yapılacak yerel seçimde uygulanabilmesi için 31 Mart’a kadar çıkarılması yeterli olacak. Ancak MHP lideri Devlet Bahçeli’nin kongreye bu şekilde gitmek istediği, önerinin Meclis’ten geçmesiyle seçmen tabanına ‘ittifakı garantiledik’ mesajı vermek istediği kaydediliyor. Değişiklik beklenmiyor AKP ve MHP, CHP ve HDP’lilerin tüm itirazları, eleştirileri ve önerilerinde sakıncalar içeren düzenlemeleri gündeme getirmesine karşın Anayasa Komisyonu’ndaki görüşmeler sırasında hiçbir değişiklik yapmadı. CHP’nin partilerle yaptığı görüşmenin ardından sunduğu 18 maddelik öneri paketini değerlendireceğini kaydeden AKP yönetiminin, MHP’nin ‘geldiği gibi aynen geçecek’ tavrı nedeniyle genel kuruldaki görüşmelerde de öneri üzerinde bir değişikliğe gitmesi beklenmiyor. CHP ve HDP’nin ‘muhalefet şerhi’ düştüğü yasa önerisi, ittifak düzenlemesinden seçim güvenliğine kadar pek çok tartışmalı düzenleme içeriyor. Özellikle arkasında sandık kurulu mührü bulunmayan zarf ve oy pusulalarının geçerli sayılması, kolluk güçlerinin sandık başına kadar gelebilecek olması, aynı binada oturan seçmenlerin farklı sandıklara dağıtılması, Cumhurbaşkanlığı ve milletvekili seçimi oy pusulalarının tek zarfa konulması, ittifak yapan partilerin ayrı ayrı yüzde 10 barajını geçmiş olması kuralının aranmaması ve seçim barajı için ittifakın aldığı toplam oya bakılması gibi düzenlemeler muhalefet ve çeşitli toplum kesimleri tarafından eleştiriliyor. l ANKARA ‘Bozkurt’ selamının kerameti n Erdoğan’ın bozkurt işareti yapmasının seçime dönük gerekçeleri neler? Son on yıldır oy tabanı en hareketli parti MHP. Milliyetçi seçmenin genelinde de “istikrarlı” bir hareketlilik var. Geleneksel ülkücü taban dışında kalan yüzde 10 15 civarında potansiyel oy, partiler arasında gezinip duruyor. İkna olamamış, net karar oluşturamamış, konjonktürel hamlelere açık kalabalık bir kitle var. Bu hareketlilik, oy iştahı yarattığı gibi, taban erimesi için de risk oluşturuyor. Seçim aritmetiği açısından bakıldığında, Erdoğan’ın, milliyetçi oy tabanının güçlü olduğu Mersin’de “bozkurt” selamı vermesi, ittifak dolayısıyla tabanında sıkıntılarla boğuşan Bahçeli’ye destek verme ihtiyacından kaynaklanıyor denebilir. Böylece ittifaktan dışarıya doğru bir milliyetçi sızmanın önü kesilmek isteniyor. Aynı zamanda MHP tabanına ve AKP teşkilatlarına ittifaka verilen önem konusunda da bir mesaj veriliyor. Resim tamamlanıyor n Bozkurt işareti, milliyetçiliğe dayalı blok siyasetinde nereye oturuyor? Tankın üzerinde bir eliyle Rabia, bir eliyle bozkurt işareti yapan asker fotoğrafı çok konuşulmuştu. Cumhurbaşkanı iki sembolü kullanarak resmi tamamlıyor. (Zaten “Rabia” da sonradan oluşturulan içeriğiyle açık bir milliyetçi sembol) İttifak, bir “devlet” politikası olarak işaret ediliyor. Üstelik bu, “ideolojik karışmaya” dindar muhafazakâr çevrelerin itirazı Saadet Partisi’yle önemli bir risk haline gelmişken yapılıyor. Kaybedilen Kürt oyları için “yeni çözüm süreci” arayışı olduğu, seçimden sonra MHP ile yolların ayrılacağı gibi fazla gerçekçi olmayan son söylentiler de biraz erken boşa düşmüş oluyor. Neyin daha önemsendiği, anlamayanlar için açıkça anlatılıyor. “Yerli milli” cephenin belirleyici kimliği olarak milliyetçiliğin öne çıktığı, dindarları memnun etmek için geçmiş “mağduriyetler” ve “hayat tarzı” zorlamalarıyla yetinileceği anlaşılıyor. n Neden “bozkurt işareti” taşıyıcı ideoloji sembol olarak tercih ediliyor? Seçmenin yaklaşık üçte biri kendisini milliyetçi olarak tanımlıyor olsa da, bu kimliğin “meşruiyet” ve kabul görme alanı çok daha geniş. Milliyetçiliğin bir eleştiri cümlesinin içine yerleştirilmesi sık görülen bir şey değil. Örneğin askeri ve sivil bürokraside siyasi kimliğin açıklanması kınanırken, milliyetçi olduğunu söylemek doğal karşılanabilir. Bu açıdan milliyetçilik, “dokunulmaz” ideoloji olarak siyasi alanın dışına taşan bir ittifak için daha uygun. Milliyetçilik aynı zamanda kolay edinilen bir siyasi kimlik. Neredeyse sadece öyle olduğunuzu söylemeniz yeterli. Bu yüzden, cihatçılarla yan yana durmayı açıklamakta zorlanacak asker de, “cumhur ittifakı” kuran Cumhurbaşkanı da, tabanını genişletmeyi düşünen ana muhalefet lideri de elini kaldırıp “bozkurt” yapıveriyor. Küçük hedefleri sloganların, sorunlu hamleleri sembollerin arkasına saklamaya uygun bu kimlik, cephe siyaseti için de aşırı kullanışlı. n “Rabia ve bozkurt”un birlikte kullanılması nasıl bir ideolojik işbölümü? İktidara “siyasal İslamcı” demenin, sert (cesur) muhalefet olduğunu düşünmek yanlış değil belki ama İslamcılık etiketi, bir yönüyle iktidarı “dindar” olma, bunu gösterme sıkıntısından da kurtarıyor. Dindarlığı bir ahlak ve dünya tasarımı olarak kendisine referans almak yerine daha çok karşısındakilere “İslamcılık” yapıyor. Cephenin, hayat tarzı eksenindeki kültürel ayrışmaya dayalı kutuplaştırma siyasetini ve varılmak istenen hedefi, “rabia” temsil ediyor. “Beka davası” üzerinden yükselen “bozkurt” selamı ise, “dış ve iç düşmanlara” karşı cephe hattını işaret ediyor. Yani, ötekileri, “endişe” edileni. “Bozkurt”, ismiyle müsemma bir savunma rolünü, bir toplanma gerekçesini sembolize ediyor. Erdoğan, seçmeni iktidarını savunmaya çağırırken “Rabia”nın değil “bozkurt”un daha etkili olacağını düşünüyor. Önceden “ayaklar altına aldığını” şimdi basacağı sağlam zemin olarak kullanmak istiyor. Sağ için sorun değil n Peki, karşılıklı olarak o kadar söylenmiş söz, aşağılama ne olacak? Bu sorunun aslında çok kısa bir cevabı var: Hiç. Çünkü, sağ politikada güçlü kimlik özelliklerinin, güçlü kişilik sınırları yaratmadığı çok örnek var. En yakası açılmadık sözler, iddialar “dün dündür, bugün bugün” kuralına uyduruluyor. Mersin’de “bozkurt” selamı veren Erdoğan’ın, 2011 yılındaki “Ben bozkurtla dolaşmıyorum eşrefi mahlukat olan insanla dolaşıyorum” sözleri hatırlatılıyor. Karşılıklı olarak söylenmiş benzer sözlerden kapsamlı bir antoloji çıkar. Erdoğan ve Bahçeli, AKP ve MHP, İslamcılar ve milliyetçiler arasında karşılıklı olarak söylenmiş çok sert sözler, suçlamalar var. Fakat 2015 seçimlerinden bu yana fiilen uygulamada olan ittifak göz önüne alındığında, bunları konuşmak için fazla geç olduğu da ortada. Ayrıca, Erdoğan’ın ilham kaynağı Necip Fazıl Kısakürek’in zihin dünyasından bakınca, arada fazla mesafe de yok aslında. Bu milliyetçi maneviyatçı sentezin peşini süren de, müjdesini veren de hiç az olmadı. haber 5 YUNANİSTAN’A TEPKİ ‘Salamuradan kurtulduklarını unutmasınlar’ Cumhurbaşkanı Tayyip Erdoğan, parti sinin Bolu ve Sakarya İl Kongrelerine katıldı. Er doğan Sakarya’da yap tığı konuşmada, 12 ada ve enerji sahasında ya şanan gerginliklerle ilgili olarak “Türkiye bizi Erdoğan mecbur bırakırsa atalarımızın yaptığını yaparız” diyen Yunanistan Cumhurbaş kanı Prokopis Pavlopulos’a “Boyların dan büyük laflar edenler, gitsinler ön ce iyi bir tarih kitabı okusunlar. Sakar ya Meydan Muharebesi’nde salamura olmaktan nasıl kurtulduklarını, denize dökülerek nasıl terk ettiklerini çok iyi öğrensinler” diyerek tepki gösterdi. ‘Meydanı boş bırakamayız’ AKP Bolu İl Teşkilatı 6. Olağan Kongresi’nde de konuşan Erdoğan, son zamanlarda din adına ahkâm kesen kişiler olduğunu belirterek “Bir dini tedrisatın varsa konuşman gerekir. İlahiyat, Din İşleri Yüksek Kurulumuz, ilahiyat fakültelerimiz bir araya gelip, istişare ve şuralarla gereken cevabı bunlara vermeli. Meydanı da boş bırakmamalı her konuda. İşte biliyorsunuz, DEAŞ gibi bu insanlar, ‘İslam adına bunları yapıyoruz’ diyorlar. Hadi oradan ya. Ne İslam adına?” diye konuştu. NATO’yu da eleştiren Erdoğan, Suriye’de sahada müttefiklerin yeniden belirlendiğini ifade ederek “NATO’nun en güçlü üyesiyiz. Şu anda Suriye’de bu olaylar yaşanırken, ey NATO sen ne zaman bizim yanımızda yer alacaksın?” dedi. l BOLU / SAKARYA / DHA DİYANET İŞLERİ BAŞKANI ‘Dini gözden geçirmek reform değildir’ Cumhurbaşkanı Tayyip Erdoğan’ın “Din adamı olarak ortaya çıkıp da kadınla ilgili çok farklı açıklamalarda bulunup dinimizde kesinlikle yeri olmayan bazı içtihatta bulunan kişiler ortaya çıkıyor. Siz İslamı 14 asır öncesi hükümleri ile bugün uygulayamazsınız” sözlerinin ardından Diyanet İşleri Başkanı Ali Erbaş değerlendirmelerde bulundu. Erbaş, “Dinin değişmez sabiteleri dışında kalan ve içtihadın mümkün olduğu alana dahil olan bazı fıkıh hükümlerini, değişen şartlara göre gözden geçirmek dinde reform yapmak anlamına gelmez. Aksine bu davranış, İslamın evrensel hakikatlerini, özüne dokunmadan her çağa aktarmak demektir” dedi. Diyanet’in çalışmaları olduğunu vurgulayan Erbaş “Din İşleri Yüksek Kurulumuzun vazifesi budur. Bu konuda, Din İşleri Yüksek Kurulu’nun ilahiyat fakülteleri, İslami ilimler fakültelerinden yetkili, uzman ilim adamlarıyla bu konudaki çalışmalarımız devam edecektir” diye konuştu. Erbaş, “Kadına dönük şiddet merkezli eylem ve söylemin, İslamdan referans bulması mümkün değil. Şiddete meşruiyet sağlayan, kadını rencide eden gelenek, örf ve inanışlar reddedilmelidir” dedi. Erbaş, ilahiyat dekanlarıyla da kız çocuklarının eğitimi, çocuk istismarı, kız çocuklarının evlendirilmelerini engelleme gibi konuların ele alınacağı toplantı planladıklarını dile getirdi. l ANKARA / Cumhuriyet KHK başvuruları bugün bitiyor 697 sayılı Kanun Hükmünde Ka rarname (KHK) ile hakkında işlem tesis edilenlerin OHAL İşlemleri İnceleme Komisyonu’na başvuru süresi bugün sona eriyor. B? aşvuru işlemi, “https://ohalkomisyonu.basbakanlik. gov.tr” adresinden alınan başvuru formunun imzalanarak ekinde ibraz edilecek belgelerle valiliklere veya ilgili kuruma teslim edilmesi ve görevli tarafından yapılan onay işlemi ile tamamlanıyor. Başvuru ve alındı belgesi düzenleme işlemlerinin bugün mesai saati bitimine kadar bitirilmesi gerekiyor. OHAL İşlemleri İnceleme Komisyonu, meslekten ihraç edilenler, bursu kesilen öğrenciler, rütbeleri alınan emekli güvenlik personeli, kapatılan kurum ile kuruluşlara ilişkin başvurulara bakmak üzere 685 sayılı KHK ile kurulmuştu. Mart ayı verilerine göre komisyona, 107 bin 76 müracaat yapıldı. Komisyon, 2 Mart itibarıyla 6 bin 400 başvuruyu sonuçlandırarak, kabul ettiği 100 müracaatta mesleğe iadeye hükmetti. C MY B
Abone Ol Giriş Yap
Anasayfa Abonelik Paketleri Yayınlar Yardım İletişim English
x
Aşağıdaki yayınlardan bul
Tümünü seç
|
Tümünü temizle
Aşağıdaki tarih aralığında yayınlanmış makaleleri bul
Aşağıdaki yöntemler yoluyla kelimeleri içeren makaleleri bul
ve ve
ve ve
Temizle