19 Mayıs 2024 Pazar English Abone Ol Giriş Yap

Katalog

Aylar
Günler
Sayfalar
Pazartesi 12 Mart 2018 12 yorum EDİTÖR: HAKAN AKARSU TASARIM: BAHADIR AKTAŞ Siyaset sorunlu! Eskiler tarzı siyaset derlermiş; Türkiye siyaseti bir kez daha biçimi ve içeriğiyle yanlış yolda gidiyor. Üstelik bu yola yerel yönetimler, milletvekilliği ve CHS Başkanlığı gibi üç önemli seçimin hemen öncesinde giriyor. Üç seçimin içinde de Cumhurbaşkanlığı Hükümet SistemiCHS Başkanı seçimi diğerlerine göre uzak ara çok büyük bir önem taşıyor. Bu nedenle siyasetin şu sıralardaki biçimlenişini bu seçim ekseninde irdelemek gerekiyor. İktidardamuhalefette sentez İktidarda iki parti var: AKP ve MHP. Bunlar CHS Başkanı ve milletvekilleri seçimi için işbirliği yapacaklar. Peki, muhalefet? Ana muhalefet partisi CHP, iç sorunlarından bir türlü kurtulamıyor; halka kapalı bir salonda yapılan ve dün tamamlanan tüzük kurultayının açılışında Genel Başkanın kendisini eleştiren milletvekillerine tam bir demokratik (!) tutumla kapıyı göstermesinin de kanıtladığı gibi iç yapısını demokratikleştiremeyen CHP, biraz da bu nedenle, bir türlü toparlanamıyor. Eş genel başkanlarını ve çok sayıda milletvekilini yitiren ve her hafta birkaç milletvekili için fezleke düzenlenen HDP canlı kalmaya çalışıyor. AKP’yi doğuran görüşün anası Saadet Partisi SP, son haftalarda parlatılarak pazarlanıyor; ancak, söylemi de yabana atılır gibi değil; SP, siyasetin üslubunun ayrıştırıcı değil, birleştirici olmasını, yolsuzluk ve israfa karşı çıkılmasını, kuvvetler ayrılığını savunuyor. Bu üç öneriden ikisi, dürüstlük ve dilinin düzgünlüğü, siyasetin sahip olması gereken temellerdir. Ancak yanlış biçimleniş nedeniyle, bunlar siyasetin çok özlenen değerleri özelliği kazanmış bulunuyor; SP de bu boşluğu kullanıyor. SP söyleminin kuvvetler ayrılığı vurgusu da önemli; ancak SP, 2017 anayasasının kuvvetler ayrılığını sağlayacak biçimde değiştirilmesi gerektiğini güçlü bir biçimde öne sürmüyor; yarı yola kadar gidiyor. MHP’den ayrılmak zorunda kalanların kurduğu İYİ Parti Meclis dışı muhalefetin öbür ayağı. İYİ Parti kendisini muhafazakârTürk milliyetçisi olarak tanımlıyor; bunların üzerine Atatürkçülük ve Avrupa yanlılığı serpiştiriliyor. AKPMHP’ye aşırı sağın büyük sentezi; SP ve İYİ Parti’ye de bunların küçükleri dersek, ülke siyaseti yine yanlış biçimlenişinin bir sonucu olarak, neredeyse tümüyle aşırı sağ düzleme yerleşmiş bulunuyor. Çok adayla gidilirse… Aşırı sağın içinde çağdaş anlamda düşünce özgürlüğünü, parlamenter demokrasiyi ve barışı ne ölçüde barındırdığı asıl tartışılması gereken sorundur. Ancak güncel ve çok yaşamsal bir konu var: CHS Başkanlığı seçimi. Bugün için AKPMHP birliğinin adayı bellidir; SP aday çıkaracağını; İYİ Parti Genel Başkanı da aday olacağını açıkladı. HDP’nin durumu şimdilik belirsiz. Bu durumda, bir, devletin bütün olanaklarını da kullanarak çalışan, diğerlerinin ise adısanı bilinmeyen en az 34 CHS Başkanı adayı var. Bu ortamda gidilecek bir CHS başkanlığı seçiminde ittifakın adayı, ilk turda seçilemezse bile kesinlikle ikinci tura kalır. Bu durumda ikinci turda AKPMHP adayının karşısında kim kalırsa kalsın, sonuç bellidir: Çünkü, muhalefetin bugünlerde öne çıkan ikilisinin, SP ve İYİ Parti seçmeni, eğer liderleri çok sağlam karşı durmazsa, ikinci turda AKPMHP adayına oy verebilir. Siyasetin yanlış biçiminin ülkeyi getirdiği gerçeklik budur. Bu durumda izlenecek yol, ittifak dışında kalan kesimin bir an önce tek aday ve demokratik ilkeler üzerinde anlaşmasıdır. HHH Murat Sabuncu ve Ahmet Şık’a aramıza hoş geldiniz derken, Akın Atalay’ın ve diğer düşünceleri nedeniyle tutuklu ve hapis olanların bir an önce özgürlüklerine kavuşmasını diliyorum. 12 Mart 2018 SAYI: 33759 İmtiyaz Sahibi: CUMHURİYET VAKFI adına Orhan Erİnç İcra Kurulu Başkanı Akın Atalay Genel Yayın Yönetmeni MURAT SABUNCU Yazıişleri Müdürü Yazıişleri Müdürü (Sorumlu) Haber Koordinatörü Bülent Özdoğan Faruk Eren Aykut Küçükkaya Reklam Direktörü Deniz Tufan Rezervasyon ve Planlama Koordinatörü Bülent Gürel l Görsel Yönetmen: Hakan Akarsu l Ekonomi: Olcay Büyüktaş l Dış Haberler: Mine Esen l Spor: Arif Kızılyalın l Gece: Ayça Bilgin Demir l Yurt Haberler: Selin Görgüner l Fotoğraf: Uğur Demir l Düzeltme: Mustafa Çolak Web Koordinatörü: Oğuz Güven [email protected] Ankara Temsilcisi: Erdem Gül Güvenevler Mah. Güneş Cad. No: 8/1 Çankaya 06690 Ankara Tel: (0312) 442 30 50 İzmir Reklam Tel: (0232) 441 12 20 0530 430 74 17 Okur Temsilcisi: Güray Öz [email protected] Yayın Kurulu: Orhan Erinç (Başkan), Güray Öz (Bşk. Yrd.), Ali Sirmen, Hikmet Çetinkaya, Emre Kongar, Şükran Soner, Hakan Kara. l Muhasebe Müdürü: Günseli Özaltay l Satış Dağıtım Müdürü: Tunca Çinkaya Yayımlayan ve Yönetim Yeri: Yenigün Haber Ajansı Basın ve Yayıncılık AŞ. Prof. Nurettin Mazhar Öktel Sk. No: 2 34381 Şişli/İstanbul Tel: (0212) 343 72 74 (20 hat) Faks: (0212) 343 72 64 eposta: [email protected] Reklam Yönetimi: Yenigün Haber Ajansı Basın ve Yayıncılık AŞ. Prof. Nurettin Mazhar Öktel Sk. No: 2 34381 Şişli/İstanbul Tel: (0212) 343 72 74 (20 hat) Faks: (0212) 251 98 68 eposta: [email protected] Yaygın süreli yayın Baskı: DPC Doğan Medya Tesisleri Hoşdere Yolu 34850 Esenyurt/İstanbul Dağıtım: Doğan Dağıtım Satış Pazarlama Matbaacılık Ödeme Aracılık ve Tahsilat Sistemleri AŞ Esenyurt/İstanbul Cumhuriyet’te yer alan haber, yazı ve fotoğrafların yeniden yayım hakkı saklı tutulmuştur. İzin alınmadan ve kaynak göstermeksizin yayımlamak Basın Kanunu gereğince hukuki ve cezai yaptırıma tabidir. İstanbul Ankara İzmir İmsak 05:52 05:37 06:02 NAMAZ VAKİTLERİ Güneş Öğle İkindi 07:16 13:20 16:35 07:00 13:05 16:20 07:22 13:28 16:44 Akşam 19:12 18:57 19:21 Yatsı 20:31 20:15 20:37 Geçen hafta Cumhuriyet gazetesi için önemli bir haftaydı. Tutuklu arkadaşlarımız, Gazetenin Genel Yayın Yönetmeni Murat Sabuncu, İcra Kurulu Başkanı Akın Atalay serbest bırakılacak mıydı? Araştırmacı gazeteciliğin bilinen ve inatçı isimlerinden Ahmet Şık özgürlüğüne kavuşacak mıydı? Aslında biliyoruz haklarındaki iddialar ne kadar boş, kanıtsız. Yamanmaya çalışılan suç ile Cumhuriyetçiler arasında bir ilişki, eski deyimle “illiyet rabıtası” var mı yok mu, ona bakılmıyor. Son duruşmada ara kararlarda da büyük ölçüde bir şey değişmedi. Sonuçta uzun süre tutulan iki arkadaşımız, Genel Yayın Yönetmeni Murat Sabuncu özgürlüğüne kavuştu, Ahmet Şık salıverildi. 27. Ağır Ceza Başkanı, Cumhuriyet gazetesinin Kaptanı olarak tanımladığı arkadaşımız Akın Atalay’ın “kaptanların gemiyi en son terk edeceği” esprisi eşliğinde salıverilmesinin çoğunluk kararı ile uygun bulunmadığını açıkladı. Gerekçeyi kuşkusuz merak ediyorsunuz, biz de merak ediyoruz ama anlaşılıyor ki “kes yapıştır” yöntemiyle önceki ara kararlarda ne yazılmışsa bu ara karara yapıştırılmış, bilinen klişe yinelenmiştir. Arandığını duyunca Türkiye’ye dönen Atalay için, “kaçma şüphesi” yine gerekçe olmuş, delillerin toplandığı duruşmada açıklandığı halde, “delillerin karartılması” yine gerekçe olarak yinelenmiştir. 16 Mart’ta yine Silivri kapalısında Cumhuriyet Davası’nın belki de sondan bir önceki duruşması ya Hayat Devam Ediyor pılacak. Bugüne kadar ara kararlara yazılan “tutukluluğun devamına” klişesinin terk edilip edilmeyeceğini de göreceğiz. Kısacası 16 Mart’ta sorularımıza yine Silivri kapalısında yanıt arayacağız. HHH Ama hayat devam ediyor ve gazete de devam eden hayatın bir parçasıdır. Gazeteler aslında hayatın kayıt defterleridir. Önemli olan bu kayıt defterlerinin gerçeği yansıtması, olup biteni çarpıtmadan vermesidir. Medyada hâkim olması gereken ilkeler de bunun içindir zaten. Kimi gazete bu kurallara uyar, kimileri ise onları zamanın ruhuna teslim olarak unutmayı seçer. Bizim derdimiz Cumhuriyet gazetesinin bu ilkeler, kurallar karşısındaki tutumu, durumudur. İşimiz de budur zaten. Bir yandan arkadaşlarımızın uğradığı haksızlıklara dikkat çekerken, gazetenin hataları eksiklikleri okurların gördüğü yanlışları da kayda geçiriyor, mümkün olan en kısa zamanda düzeltilmesi için çaba harcıyoruz. Gerçekte iki çaba bir ve aynıdır, birbirini bütünler ama umuyoruz ki yakın bir gelecekte siyasette kurtuluş ışıklarının yanması ve sonuç alması, etkili olmasıyla gazetenin hatalarına daha fazlasıyla zaman ayırabilecek, Türkiye’nin en önemli, en deneyimli gazeteleri arasında yer alan Cumhuriyet’i adına uymayan yanlışlardan kurtarabileceğiz. Ama bunun için de yoğun ve amaca uygun çaba harcamak gerektiğini biliyoruz. Bu nedenle gazetenin her sabah titiz bir şekilde gözden geçirilmesi, küçük hataların da önemli olduğunun kabul edilmesi, bir harfin bile ne kadar büyük ve önemli anlam kaymalarına yol açabileceğinin bilinmesi ve önemsenmesi gerekiyor. Dilbilgisine dikkat etmeyen, yazım kurallarına aldırmayan yazıcıların dile ne kadar büyük zararlar verdiğini Cumhuriyet okuru iyi bilir. Gazete dili gelişmeye açık, fanteziye kapalıdır. Abartılı bir saptama olacak ama yazıcıların James Joyce’a özellikle de Finnegan Uyanması’na özenmeleri gazete dili açısından büyük bir talihsizilik olacaktır. C Genç bir okurun eleştirisiumhuriyet gazetesi Türkiye’nin nu üzerinden gitmek okuyucuyu biraz sı en köklü yayın organ kıyor. İlk sayfanın ta larından biridir. Bugü manşete ayrılan bölüm eskisine sarımında bir bütün ne kadar yaptığı araştırmacı gaze göre çok daha küçük. Geçen yı lük söz konusu. Ancak okuyucuyu tecilik örnekleri Cumhuriyet’i okur lın sonlarına kadar araştırmacı ga harekete geçirecek ya da dikkati larının gözünde çok yüksek bir se zetecilikten ödün vermediğinizi bi ni bir noktaya toplayacak bir tasa viyeye çıkardı. Ben 17 yaşında bir liyorum. Fakat son zamanlarda her rım kullanılmıyor. Cumhuriyet ga gazetecilik bölümü öğrencisi ola gün benzer başlıklarla gazete çı zetesinin geçmiş sayılarına baktı rak Cumhuriyet gazetesini 2014 karıyorsunuz. Ülkemizde hukuk ğımda daha ciddi bir referans ga yılından beri kesintisiz takip edi skandallarının ardı ardına geldiği zetesi okuduğumu hissediyorum. yorum. Gazetenin ilk sayfasında ni biliyoruz. Fakat her gün aynı ko Sabri Garip KISA KISA Sayfa düzenine bir kere daha bakın 50 yılı aşkın Cumhuriyet okuruyum. Sayfa düzeninin bu kadar keyfi olduğunu son dönemlerde görüyorum. Mutlaka okumak istediğim bir yazarı hangi sayfada bulacağım diye tüm sayfaları karıştırmam gerekiyor. Bu da yetmiyor, yazarın sütun yeri değiştiği gibi sütunlara dağılımı da değişiyor. Acaba tirajın düşmesinde bu durumun da etkisi yok mu? Yazarın yeri ille de değişecekse birinci sayfada bu değişikliği duyuramaz mısınız? Lütfen okuyucuyu bıktırmayın. Saygılar. Süleyman Özhan Dil köşesi: Hiç değilse tartışalım Gazetede bir haber: “Basında 10 kadından 6’sı ayrımcılığa uğruyor.” Ayrım, Arapça “fark”ın Türkçesidir. Burada anlatılmak istenen “ayrı tutma, ayırma” anlamındaki ayırım’dır (tefrik). “Ayrım” ve “ayırım” sözcükleri genellikle eşanlamlı gibi kullanılıyor. Türk Dil Kurumu da aynı hatayı yapıyor. Bu doğru bir yaklaşım değil. “Ayrım”, fark demektir. “Ayırım” ise “tefrik etme”, ayırma, bölme, koparma eylemidir. Sözgelimi “ayrım gözetmek” denir, ancak “ayrım yapmak” denmez. Bu iki sözcük arasındaki ince ayrımı (nüansı) anlatmak öncelikle Cumhuriyet gazetesinde çalışanlara düşmez mi? En azından bu iki sözcükle ilgili tartışmayı bizler zenginleştiremez miyiz? Bir iki öneri daha, tahliye değil salıverilme, mühimmat değil savaş gereçleri diyebiliriz. Sponsor sözcüğü yerine “destekçi” diyemez miyiz? İzi bir başka kültüre bağlı tutan kemikleşmiş alışkanlıklarımızdan, başka dillere tutukluluğumuzdan kurtulamayacak mıyız? Ayıp etmiş, saçmalamışGencebay’ın açıklamalarına Alevi kurumlarından tepki: Türkiye Musiki Eser Sahipleri Meslek Birliği’nin (MESAM) eski yönetim kurulu başkanı Orhan Gencebay’ın bir gazeteye verdiği röportajında, “Devlete karşı gelmek olur mu, kayyıma saygılıyım, gerçek Alevilere saygılıyım...” sözleri “Gerçek Aleviler kimdir?” yönünde tartışmaları da beraberinde getirdi. Alevi örgütleri, “Gencebay, Aleviliği bilmeden açıklamalar yapmış ve ayıp etmiştir. Kimsenin Aleviliği sorgulamaya hakkı yok” diyerek tepki gösterdi. Gencebay’ın açıklamaları, sosyal medyada da tepki ile karşılandı. Gencebay, röportajında MESAM’a Kültür Bakanlığı tarafından atanan kayyıma saygı duyduğunu belirterek “Devletimiz bilir. Benim tuzum kuru. Aç sefil sanatçılar için mücadele ediyorum” şeklinde konuştu. “MESAM’ı Aleviler ele geçirdi, buna izin vermeyeceğim” dediği yolundaki iddianın gerçeği yansıtmadığını belirten Gencebay, “gerçek Alevilere çok saygılı olduğunu” belirtti. Gence Orhan Gencebay bay, “Gerçek olmayan Alevi nasıl oluyor” sorusunu da “Alevi felsefesine uymayan insanlarımızın çoğu Alevi olduğunu söylüyor. Ama belki de onlar Allah’a da inanmıyor” diye yanıt verdi. Gencebay’ın bu açıklamalarına Alevi kurumlarından da tepki geldi. Sanatçının açıklamalarını talihsiz olarak değerlendiren Alevi Bektaşi Federasyonu Genel Başkanı Muhittin Yıldız, “Aleviliği, Aleviliğin ikrarının ne olduğunu bilmeden açıklama yapmış. Kimsenin Aleviliği sorgulamaya hakkı yok. Devletin ve sistemin ağzıyla konuşması bir sa KİM KİME DUM DUMA BEHİÇ AK natçıya yakışmamıştır. Biz Aleviler tarihten bu yana hep kendimiz için ne istediysek bütün ötekileştirmiş halklar için, toplumlar için de herkesin eşitliğini istedik. Bizlerin ibadet yeri cemevidir, dilimiz barıştır, nefestir, hoşgörüdür. Toplumdaki ötekileştirilmiş herkesin tek bir ortak paydası var. Laik, demokratik, çağdaş Cumhuriyet ekseninde buluşmaktır. Yol cahili veya yol düşkününü kendi dedelerimiz, pirlerimiz karar verir. Orhan Gencebay’ın haddine değildir” diye konuştu. Garip Dede Kültür ve Cemevi Derneği Yönetim Kurulu Başkanı Celal Fırat da “Türkiye’de şu an sistematik şekilde Alevileri yok sayma var. Bunu sanatta, siyasette görüyoruz. Aleviler bu ülkenin aydınlık yüzüdür, hep birlik beraberlikten yana olmuşlardır, nerede zulüm olmuşsa kendisine yapılmış gibi görmüştür. Orhan Gencebay ‘gerçek Aleviler’ demiş ve saçmalamıştır, Bu kafatasçılıktır, insanları bölüştürmektir. Ayıplıyoruz” dedi. l İSTANBUL [email protected] ÇİZGİLİK KAMİL MASARACI [email protected] Gazetemizin eski muhabiriydi Hasan Uysal yaşamını yitirdi Gazetemizin eski muhabirlerinden, gaze teci Hasan Uysal, geçir diği kalp krizi sonucu ya şamını yitirdi. Uysal’ın ce nazesi, bugün Ayvalık Şe hitler Camii’nde kılınacak öğle namazının ardından toprağa verilecek. Gazeteciliği kadar, çok yönlü kişiliği ile de tanınan Hasan Uysal gazeteci Hasan Uysal, sayısız röportaj, haber ve çok sayıda kitaba imza attı. Uysal, kendi yaşa mından kesitlerin yer aldığı ve Türk edebiyatın dan siyasetine, basın dünyasından sanat dün yasına kadar onlarca usta isimle yaşadığı anek dotlardan oluşan “Parasızlıkta İlk Satılacak Anı lar” adlı tek kişilik oyunu da sahnelemişti. Hasan Uysal, 1954 yılında Kütahya’da doğ du. Spor psikolojisi okumak için Türkiye’de ilk kez açılan spor akademisine girdi. Ama tör Sporcular Derneği’nin 4 yıl genel baş kanlığını yürüttü. Dernek 12 Eylül’de kapa tıldı. Bu dönemde DİSK’in sahibi olduğu Po litika gazetesinde spor yazarlığına başla dı. Daha sonra Türk Haberler Ajansı, ardın dan da Cumhuriyet gazetesine geçerek, 1 yıl spor muhabirliği yapdı. Cumhuriyet Anka ra Büro’da uzun süre siyasi partiler ve par lamento muhabirliği de yapan yapan Uysal, ayrıldığı 1989 yılına kadar 9’u yılın gazeteci si olmak üzere 40’ı aşkın ödül kazandı. Gazeteci Hasan Uysal’ın yayımlanmış 14 ki tabı bulunuyor. Çağdaş Gazeteciler Derne ği yöneticiliği, İHD Genel Sekreter Yardımcılı ğı görevlerinde de bulunan Uysal, Demokrat Dergisi, Özgür Gündem, Özgür Ülke, 2000’e Doğru ve Aydınlık gazetelerinde yazdı. Yak laşık 3.5 yıl SHP’de TBMM Grup danışmanlı ğı yaptı. Son olarak da Siyah Beyaz Gazetesi ile Öteki ve İmge Yayınevi’nde çalıştı. Hasan Uysal, bir süre önce de Ayvalık’a yerleşmiş ti. Uysal’ın kitaplarından bazıları şunlar: Giz li Örgüt Nasıl Kurulur, Haymatlos Nasıl yapılır, İsveç’te Biz, Böyle Başa, Adı Afganistan, Kurt lu Kokteyl, Ters KöşeGri Yazılar. l ANKARA / Cumhuriyet Eskişehir Tabip Odası Bahçetepe’ye ödül EskişehirBilecik Tabip Odası tarafından bu yıl 12.’si düzenlenen “Basın Sağlık Ödülleri’nin sahipleri belli oldu. Gazetemiz muhabiri Sibel Bahçetepe ödüle layık görüldü. Ödüllerin 14 Mart Tıp Bayramında düzenlenen törende verileceği belirtildi. Ödüllerin bu yılki sahipleri şöyle: Cum huriyet gazetesinden Sibel Bahçetepe ‘Acil Serviste Renk Farkı Cep Yakıyor’ başlıklı haberi nedeniyle; BirGün gazetesinden Burcu Cansu ‘Şehir Hastaneleri’ konulu araştırma yazıları nedeniyle; CNN Türk Televizyonu’ndan Güven İslamoğlu ise ‘Yeşil Doğa’ adlı çevre programları nedeniyle Yaygın Basın Sağlık Ödülleri’nin sahipleri oldu. l İSTANBUL/ Cumhuriyet C MY B
Abone Ol Giriş Yap
Anasayfa Abonelik Paketleri Yayınlar Yardım İletişim English
x
Aşağıdaki yayınlardan bul
Tümünü seç
|
Tümünü temizle
Aşağıdaki tarih aralığında yayınlanmış makaleleri bul
Aşağıdaki yöntemler yoluyla kelimeleri içeren makaleleri bul
ve ve
ve ve
Temizle