26 Mayıs 2024 Pazar English Abone Ol Giriş Yap

Katalog

Aylar
Günler
Sayfalar
DUNYA ‘Duterte psikiyatrik muayeneden geçsin’ Filipinler Devlet Başkanı Rodrigo Duterte’nin, BM raportörünü “terörist” olarak nitelendirmesinin ardından BM İnsan Hakları Komiseri Zeyd Raad el Hüseyin, Duterte’nin “psikiyatrik muayeneden geçmesi gerektiğini” söyledi. Filipinler Adalet Bakanlığı, geçen ay Manila’da yerel bir mahkemeye sunulan dilekçede aralarında BM raportörünün de olduğu 600’ü aşkın kişinin, hükümeti yıkma amacında olduğunu savunmuştu. Kâbil’de Şiiler hedef oldu Afganistan’ın başkenti Kâbil’de dün Şiilerin yoğun olduğu bölgeye gerçekleştirilen intihar saldırısında en az 9 kişi yaşamını yitirdi. Saldırıyı IŞİD’in üstlendiği duyuruldu. Eylemin Şii Hazaraların önde gelen liderlerinden Abdül Ali Mazari’nin Taliban tarafından katledilmesinin 23. yıldönümü çerçevesinde anmaların yapıldığı alana yakın yerde düzenlendiği kaydedildi. TrumpKim randevusuCumartesi10Mart2018 [email protected] EDİTÖR: BETÜL BERİŞE TASARIM: EMİNE BİLGET [email protected] 7 SbPakDa’lni larşAehlkmüilklaeünnmyiyaeo’tdra podyumda Almanya’da Hıristiyan Demokratlar (CDU/CSU) ile Sosyal Demokratlar (SPD) arasındaki “büyük koalisyon” hükümetinde yer alacak SPD’li bakanların isimleri belli oldu. SPD’nin müstakbel Genel Başkanı Andrea Nahles ile geçici Genel Başkan Olaf Scholz, partinin kabineye gönderdiği 6 yeni bakanı açıkladı. Dışişleri Bakanlığına Adalet Bakanı Heiko Maas getirildi. Maas’la ilgili bir değerlendirme yayımlayan DW, müstakbel bakanın aşırı sağcı, popülistler tarafından “vatan haini” olarak damgalandığı yorumunu yaptı. Değerlendirmede, Maas’ın Ankara ile ilişkilerdeki tansiyonda ise fevri değil dikkatli davranması gerektiği görüşü dile getirildi. SMcahloi dlzi’rdeaksiyon Maas’dan boşalan Adalet Bakanlığı’na da Aile Bakanı Katarina Barley getirildi. SPD’nin koalisyon pazarlıklarında Başbakan ve CDU lideri Angela Merkel’den kopardığı en büyük ödün Maliye bakanlığıydı. Bu koltuğa, aynı zamanda Hamburg Belediye Başkanı olan Olaf Scholz oturacak. Scholz, yeni hükümette başbakan yardımcılığı görevini de üstlenecek. Müntefering kabinede Çalışma ve Sosyal Güvenlik Bakanlığı SPD’nin eski genel sekreteri Hubertus Heil’a emanet edildi. Barley’den boşalan Aile Bakanlığına Berlin Neukölnn ilçesi Belediye Başkanı Franziska Giffey getirildi. Çevre Bakanlığı ise SPD Kuzey RenVestfalya Eyalet Teşkilatı Genel Sekreteri Svenja Schulze’ye verildi. Ayrıca Alman Dışişleri Bakanlığı nezdinde Avrupa’dan sorumlu Devlet Bakanı Michael Roth’un görevine devam edeceği, SPD milletvekili Michelle Müntefering’in de Uluslararası Kültür Politikalarından sorumlu Devlet Bakanı olarak görev yapacağı açıklandı. Müntefering aynı zamanda TürkAlman Parlamentolararası Dostluk Grubu Başkanlığı görevini yürütüyor. Tillerson’dan önce ittifaka giriştiler Kenya’da geçen yılki tartışmalı başkanlık seçimlerinin ardından Devlet Başkanı Uhuru Kenyatta ile muhalefet lideri Raila Odinga dün ilk kez bir araya geldi. ABD Dışişleri Bakanı Rex Tillerson’un Afrika ziyareti kapsamında Kenya’ya gelmesinden önce buluşan, birbirlerine “kardeşim” diye hitap eden Kenyatta ve Odinga, ortak basın toplantısında Kenyalıları birleştirmek için planladıkları programı anlattı. Yüzleşmeliyiz... Kenyatta, “Kenya’nın bir kişiden daha büyük olduğuna ve bu ülke nin bir araya gelmesi için önce lider lerin bir araya gelmesine dair ortak bir anlayışımız var” derken Odin ga, “Maalesef çoğunlukla karşılaştı ğımız zor luklardan kaçıyoruz. Farklılık larımızla yüzleşme ve bun KenyattaOdinga ları çözme vakti miz geldi” ifadelerini kullandı. Ülke de geçen ağustosta yapılan devlet başkanlığı seçimi, bazı düzensizlik ler görüldüğü gerekçesiyle Yüksek Mahkeme tarafından iptal edilmişti. Muhalefet, 26 Ekim’de yeniden ya pılması kararlaştırılan seçimi boykot edeceğini açıklamış, seçim günü muhalefet taraftarları, ülke genelin deki birçok eyalette oy kullanmaya rak seçimi boykot etmiş ve protesto gösterileri düzenlemişti. Karşılıklı savaş söylemleriyle dünyada tansiyonu yükselten ABD ve Kuzey Kore liderleri tarihi görüşme için mayıs ayına işaret etti Kış Olimpiyatları ile başlayan PyongyangSeul hattındaki ılımlı rüzgârlar Washington cephesinde yankı buldu. Kuzey Kore ile ABD arasında liderler düzeyinde karşılıklı nükleer savaş, hakarete varan söylemlerin ardından dün ikilinin mayıs ayında yüz yüze görüşme için uzlaştığı haberi gündeme oturdu. Nükleer faaliyetleri, füze denemeleri nedeniyle ABD yaptırımlarının merkezindeki Kuzey Kore ile Washington’ın, liderler seviyesinde diyaloğa kapı açtığını duyuran ise Seul oldu. Kuzey KoreABD arasında gayri resmi elçi rolü üstlenen Güney Kore, Trump’ın Kim’den gelen görüşme davetini kabul ettiğini açıkladı. Tarihi gelişmeyi Güney Kore Ulusal Güvenlik Danışmanı Chung Euiyong, Washington’da düzenlediği basın toplantısıyla ilan etti. Ntaüakhleheürdsüilvaehrsdızi lanma Hafta başında Kuzey Kore’ye giden ve Kim’le görüşen ilk Güney Koreli yetkililer olarak tarihe geçen heyetin başındaki isim olan Chung’ın bir sonraki rotası ise ABD oldu. Kuzey Kore liderinden getirdiği mektubu Trump’a verdiğini söyleyen Chung, “Kim’in nükleer silahsızlanma taahhüdünde bulunduğunu Trump’a ilet Güney Kore’de tren istasyonlarında tarihi gelişme dev ekranlardan duyuruldu. tim” dedi. Chung, Kuzey Kore’nin nükleer ve diğer füze testlerine ara vereceğini” de bildirdi. İki ülke arasında bir ilk Mayıs ayında yapılması planlanan görüşmenin gerçekleşmesi durumunda birbirlerine karşı kullandıkları “Roket adam” ve “bunak ABD’li” hitaplarıyla, karşılıklı sert çıkışları ile nükleer tansiyonun yükselmesine neden olan iki lider ilk kez bir araya gelmiş olacak. Bu, ayrıca ABDKuzey Kore arasında devlet başkanları seviyesinde ilk buluşma olarak da tarihe geçecek. Görüşmeye İsviçre ev sahipliği yapmaya gönüllü olduğunu duyurdu. Washington Post’a konuşan Kuzey Kore’nin BM Temsilcisi Pak Songil, “Liderimizin bu cesur kararı sayesinde Kore Yarımadası’nda ve Doğu Asya bölgesinde barış ve güvenliği temin etmek için yeni yol seçebiliriz” ifadesini kullandı. Trump görüşmeye ilişkin kararını Twitter üzerinden açıkladı. Kim’in sadece nükleer denemelerini durdurmaktan bahsetmediğini, nükleer silahların yok edilmesinin gündemde olduğunu belirten Trump, “Büyük gelişmeler yaşanıyor ama anlaşma sağlanana dek yaptırımlar sürecek. Görüşme planlanıyor” yazdı. ABD Başkan Yardımcısı Mike Pence ise “Gelinen nokta Trump’ın Kuzey Kore’yi izole etme politikasının başarısıdır” görüşünü dile getirdi. ABD, Kim’in üvey ağabeyi Kim Jongnam’ın, geçen yıl Malezya’da “Pyongyang’ın emriyle kimyasal saldırıyla öldürüldüğü” iddiasıyla Kuzey Kore’ye yeni yaptırım kararı almıştı. KimTrump olası görüşmesi uluslararası arenada da yankı buldu. Rusya ve Çin gelişmeyi memnuniyetle karşıladıklarını duyurdu. Japonya Başbakanı Şinzo Abe, Kuzey Kore’nin müzakere istemesini memnuniyetle karşıladıklarını ancak süreç başlayana kadar bu ülke üzerindeki baskıyı sürdüreceklerini söyledi. Nükleer programı nedeniyle Kuzey Kore’ye yaptırım uygulayan Avrupa Birliği de görüşmeyi olumlu bir adım olarak nitelendirdi. Guta’ya bir nefes... Birleşmiş Milletler (BM) Güvenlik Konseyi’nin üst üste ateşkes kararları aldığı Suriye’nin Doğu Guta bölgesinde bir yandan şiddet devam ederken bir yandan da insani yardımların ulaşımı ağır aksak ilerliyor. Uluslararası Kızılhaç Komitesi’nin geçen pazartesi gününden bu yana güvenlik gerekçesiyle bölgeye giriş yapamayan gıda taşıyan kamyonları dün nihayet yardımları ulaştırdı. AFP’nin haberine göre, Duma’ya doğru ilerleyen 13 kamyonluk yardım konvoyu ilk önce Suriye hava kuvvetlerinin bölgeye yönelik operasyonunun başlamasının ardından güvenli alana çekildi. Ardından ateşin sona erdiği, yardım kamyonlarının bölgeye giriş yaparak yükleri boşalttığı duyuruldu. Sağlık sistemi çöktü İnsani kriz tablosunun her geçen gün ağırlaştığı bölgede pek çok Gutalının günü tek öğünle geçirdiği, ciddi sağlık sorunlarının sürdüğü haberleri dikkat çekiyor. Ordu kuşatması, cihatçı kontrolündeki Doğu Guta’da iki ateş arasında sıkışan si Şam yakınlarında konuşlu Rus askerleriyle aşiret liderleri arasındaki görüşmeler önceki gün objektiflere yansıdı. viller, altyapısı adeta çökmüş bölgede yaşam savaşı veriyor. Dünya Sağlık Örgütü ise bu yılın ilk iki ayında Suriye’deki sağlık hizmetlerine yönelik 67 saldırı düzenlendiğini açıkladı. Örgütün “kabul edilemez” olarak nitelendirdiği bu rakam, 2017’nin tamamı boyunca düzenlenen saldırıların yarısını oluşturuyor. Ajan soruşturmasına asker de dahil edildi Britanya’da yaşayan Rus eski çifte ajan Sergey Skripal ve kızının si nir gazıyla zehirlenmesi LondraMos kova hattında yeni gerilimleri bera berinde getirdi. Salisbury’de yaşanan olayla ilgili soruşturma devam eder ken olayda bir devletin müdahalesi ol ması şüphesiyle soruşturmaya uzman askerlerin de dahil edildiği bildirildi. Britanya siyasetinde saldırının ar kasında Rusya’nın olduğu söylenir ken suikast girişi miyle ilgili ITV’ye konuşan Britan ya Başbakanı The resa May, Rus Büyükelçisi’ni sı nırdışı edip etme yecekleri hakkındaki soru üzerine, “Bunun devlet destekli bir vaka oldu Bölgede incelemeler sürüyor. ğu kanıtlanırsa, uygun olan neyse yapacağız” yanıtını verdi. Rusya: Propaganda Rusya Dışişleri Bakanı Sergey Lavrov ise suçlamaya ilişkin bir kanıt olmadığını söylerken “Bunlar ciddiye alınabilecek şeyler değil, saf propaganda ve histeri” dedi. Soruşturmaya yardımcı olmaya hazır olduklarını da ekledi. Rus askeri istihbaratında gö revliyken Rus ajanların isimlerini Britanya istihbaratına satmakla suçlanan Skripal, Rus gizli servisince 2004’te yakalanmıştı. 2010’da ise ABD’de yakalanan 10 Rus ajanını da içeren takas anlaşmasıyla serbest kalmıştı. ‘CİHATÇILARA KARŞI İSYAN’ Rusya’dan, Doğu Guta’daki cihatçı grupların sivillerin bölgeden çıkışına izin vermediği suçlamalarının ardından dün de militanların Şam’a yönelik saldırılarını sürdürdüğü çıkışı geldi. Başta El Nusra bağlantılı Tahrir el Şam olmak üzere cihatçı örgütlerin kontrolündeki, ordu kuşatması altında bulunan Doğu Guta’daki durumla ilgili açıklamalarda bulunan Rusya’nın tarafları uzlaştırma merkezi yetkililerinden Tümgeneral Vladimir Zolotuhin, militanların önceki gün Şam’ın konut bölgelerine düzenlediği havan mermili saldırılarda 9 sivilin yaralandığını söyledi. ‘Çıkışları engelleniyor’ Rus askeri temsilciye göre Mesraba, Modiara, Hammuriye, Sakba, Ayn Terma, Cisreyn, Arbil ve Duma gibi bölgelerde cihatçıların eylemleri nedeniyle ayaklanmalar çıktı. Zolotuhin, Rusya’nın “güvenli çıkış” izninden yararlanarak bölgeyi terk etmek isteyen kimi militanlarınsa bağlı oldukları örgütler tarafından engellendiğini savundu. Sosyal demokrasinin sonu Roma “Siyasi partiler program, proje ve örgütlü tutkudur.” “Demokrat Parti/Partito Democratico (PD)” kodamanları, sol siyasi düşüncenin teorisyenlerinden Gramsci’nin bu cümlesine atıfla şimdi “Biz, örgütlü tutkuyu unuttuk. Yenilginin en önemli nedeni bu!” diyorlar. İtalya seçimlerinden hafta geçmesine rağmen, sandığın kaybedeni PD içinde sular durulmuyor. Sandıkların açılmasından 24 saat sonra istifasını veren, ancak bunu yeni hükümetin kuruluşuyla hayata geçireceğini söyleyen PD lideri Renzi üzerinde, “Hadi artık bir an önce bırak, git!” baskısı artıyor. Renzi, PD için özetle artık geçmiş oldu. Ama Renzi’den bahsetmeksizin merkez solun yıkımını anlatmak da mümkün değil. Karizmatik ve iletişim yönü gelişmiş bir figür olarak görülen Renzi, partiyi sonuna dek kişiselleştirdiğinden, başarısızlık doğrudan onun hanesine yazıldı.    Büyük bir önseçim zaferi ve umut veren vaatlerle 5 yıl önce liderliğe gelen Renzi’nin, PD’nin gerçekte başında aldığı 2. yenilgi bu. İki yıl önce devletin modernizasyonu için yapılan teknik bir anayasa reformu referandumunu da alabildiğine kişiselleştirdiğinden oylamayı şahsı için yapılan bir plebisite dönüştüren liderin, aslında o referandumu kaybetmesi, ardından hemen görevi bırakması gerekiyordu. Renzi’nin uzatmaları oynaması sonucu, parti bölündü. PD’den ayrılıp “Özgür ve Eşit” adı altında yeni bir partiyle 4 Mart seçimlerini karşılayan bir ekip, hem yüzde 3’te kalıp düş kırıklığı yaşadı, hem de sosyal demokratların oylarını böldü. İtalyan merkez solu, bir önceki lider Bersani ile girdikleri 2013 seçiminden bu yana sonuçta 6.5 puanlık bir gerileme yaşadı ve yüzde 20 bandının altına düşerek yüzde 18’de kaldı. Yok olma tehdidi Yaşanan hezimetin büyüklüğünü PD’nin yönetici kadrolarından Marco Minniti “Sonumuz Fransız sosyalistleri gibi olabilir” diyerek anlatıyor: “Yok olmak tehdidi altında kalabiliriz!” Geçen yıl Hollande’ın 2. kez aday olmayı göze alamadığı son cumhurbaşkanlığı seçimlerinde Fransız sosyalistlerinin sadece yüzde 6 aldığı düşünüldüğünde, “yok olmak tehdidinin” boyutu ortaya çıkıyor. Daha önce de yazdım... Avrupa sosyal demokratları kıta Avrupa’sında boydan boya krizde. Sancılı geçen uzun tartışmalardan sonra, kaydettikleri kan kaybına rağmen Merkel’le son kertede bir kez daha koalisyona oturan Alman Sosyal Demokratları (SPD), İtalyan merkez solundan daha iyi durumda değil. Eylül ayındaki seçimlerde yüzde 20.5 alan SPD de beri yandan, son kamuoyu yoklamalarında yüzde 1617 sınırında seyrediyor. Hollanda da sosyalistler geçen bahar yapılan seçimde keza 19 puanlık gerilemeyle yüzde 5’e düştü… Komşu Yunanistan’da PASOK’un oyları ise 2009’dan bu yana 38 puan geriledi. İsyanın oyu İtalyan merkez solunun son yenilgisiyle Avrupa sosyal demokratlarının gözleri “Nedir üzerimizdeki bu lanet” sorusu ile şimdi Çizme’ye çevrildi.  Ünlü Fransız sosyalistlerinden (eski Dünya Ticaret Örgütü Başkanı) Pascal Lamy, “Sosyal demokrasiyi Avrupalılar icat etti ama” diye bir açıklama getiriyor: “Küreselleşmenin şartlarına uyum sağlayamadılar. Zenginler de fakirler de göçmenlerden nefret ediyor. Sosyal demokrasi vaktiyle sosyal ağları yarattı ve gelişmenin motoru oldu. Ama değişime artık yanıt veremiyor. Yaşadığımız küresel bir kimlik krizi.” Küreselleşmenin yarattığı gelecek korkusu, belirsizlik, umutsuzluk, nefret ve öfke oylarını son İtalya örneğinde gördüğümüz gibi popülist partiler topluyor. Sosyal demokrasi bir “gelecek projesi” adına umut aşılamayı başaramıyor. Blair ve Schröder’den itibaren dümeni “3. Yol”a kıran ve “liberalleşmeyi” benimseyen sosyal demokratların yönetici elitleriyle, küresel politikalara terk edilen çalışanların arasında açılan mesafe ve büyüyen eşitsizlikler, 2008 krizinden sonra başgösteren fakirlik, bunlara eklemlenen göçmen korkusu, krizin anahtarlarını oluşturuyor. Uzmanlar İtalya’daki tabloyu bu yüzden “çok geniş çaplı bir isyanın oyu” olarak adlandırıyor. Buradan devam.     Yolsuzluk iddiası koltuğu aldı Usulsüz harcamalar yaptığı suçlamalarının merkezindeki Mauritius Devlet Başkanı Ameenah GuribFakim’den dün istifa kararı geldi. Ülkesinin ilk kadın devlet başkanı olan Fakim hakkında, Londra merkezli bir sivil toplum kuruluşu tarafından sağlanan kredi kartıyla kişisel harcamalar yaptığı iddiaları bir süredir ülkede tepkilerin merkezindeydi. İstifa kararını Başbakan Pravind Jugnauth duyurdu. Fakim’in ülkenin bağımsızlığının 50. yıl törenlerinin düzenleneceği 12 Mart sonrasında görevden ayrılacağı bilgisini kendisine söylediğini aktardı. C MY B
Abone Ol Giriş Yap
Anasayfa Abonelik Paketleri Yayınlar Yardım İletişim English
x
Aşağıdaki yayınlardan bul
Tümünü seç
|
Tümünü temizle
Aşağıdaki tarih aralığında yayınlanmış makaleleri bul
Aşağıdaki yöntemler yoluyla kelimeleri içeren makaleleri bul
ve ve
ve ve
Temizle