22 Kasım 2024 Cuma English Abone Ol Giriş Yap

Katalog

Aylar
Günler
Sayfalar
KULTUR Perşembe 8 Şubat 2018 Beşiktaş’ta sahaf festivali Beşiktaş Sahaf Festivali 11 Şubat’a kadar Beşiktaş Deniz Müzesi’nde kitapseverleri bekliyor. Antikacılar ve Sahaflar Derneği’nin öncülüğünde gerçekleşen festival, ziyaretçileri nadir bulunan kitap, dergi, plak, EDİTÖR: ÖZNUR OĞRAŞ ÇOLAK TASARIM: ŞÜKRAN İŞCAN eski belge, evrak, harita ve mecmualarla bir araya getiriyor. Festivalde Beşiktaş, Beyoğlu, Ortaköy ve Kadıköy gibi İstanbul’un çeşitli semtlerinden 30 sahaf bir araya geliyor. Binlerce eserle ziyaretçileri bir tarih yolculuğuna çıkaran Sahaf Festivali, Deniz Müzesi fuaye salonunda 10.0020.30 saatleri arasında ziyaret edilebiliyor. Etkinlik ücretsiz. kultur@cumhuriyet.com.tr 15 ‘Herkes asli kadrosuna dönsün’ SELDA GÜNEYSU Devlet Opera ve Balesi’nin (DOB) yeni genel müdürü Murat Karahan, yayımladığı bir genelgeyle geçici görevli personellerin, asli kadrolarının bulunduğu şehirlere gönderilmesi talimatını verdi. DOB’daki personelin birçoğu “geçici görevlendirmeyle” farklı şehirlerde görev yapıyordu. Bir ay önce genel müdürlük görevine atanan tenor Murat Karahan, il mü dürlüklerinde yaptığı görev değişimleri ile kurumdaki taşları yerinden oynatmıştı. Karahan, Genel Müdür Yardımcısı Serkan Kocadere’nin yerine Solmaz Haberal’ı, Ankara Müdürlüğü’ne Metin Turan’ın yerine Çetin Kıranbay’ı, Mersin Müdürlüğü’ne ise Ufuk Kasar’ın yerine soprano Bengi İspir Özdülger’i görevlendirmişti. Karahan, yıllardan bu yana kurumda tartışmalara neden olan “geçici görevlendirme’ye de el attı. ‘Geçici görevlendirme” altında kurum da çalışan personeli, görev yerine çağırdı. Karahan, 30 Ocak’ta İstanbul, Ankara, İzmir, Antalya, Mersin ve Samsun müdürlüklerine genelge de gönderdi. Genelgede şöyle denildi: “Müdürlüğünüzde geçici görevli bulunan, 1309 sayılı Kanuna tabi tüm personelin geçici görevinin uzatılması ile ilgili talepler (gerekçesini sağlık raporu ve mahkeme kararı ile belirtenler hariç) Genel Müdürlüğümüzce son defaya mahsus üç ay süre ile uzatılmak üzere değerlendirilecektir. Bu sürecin sonunda geçici görevi sona eren personelin geçici görevin bitiş tarihinden itibaren asli kadrosunun bulunduğu Müdürlüğündeki görevine dönmesi gerekmektedir. Yazımızın Müdürlüğünüzde geçici görevli bulunan tüm personele tebliğ edilerek, tebellüğ belgelerinin Genel Müdürlüğümüze gönderilmesini ve bu konuda gerekli dikkatin gösterilmesini önemle rica ederim.” l ANKARA Her zaman genç K14YAYİBCRTIUAİLERGMCÖMÜANİŞN’CYTIEİK Cem Karaca’nın güçlü sesi, benzersiz yorumculuğu ve yol gösteren müziği, onun hakkındaki iddia, karalama ve o bitmek tükenmek bilmeyen tartışmaların anlamını yitirdiği yerdir. Zira şarkılarındaki dünyanın kıyameti halen gerçektir Benden birkaç yaş büyük bir abimiz vardı mahalleden, solcuydu, bize kitap tavsiye eder, ne zaman sıkılsak dertlerimi zi dinlerdi. Bir de Cem Karaca din lerdi. Askeri darbe ol duktan sonra kütüpha nesinden bazı “sakın calı” kitaplarla beraber Cem Karaca plaklarını da “ıslak ıslak” gözler MURAT le kırıp yakmıştı. Anla BEŞER dık ki, aynı Marks, Sta lin, Nazım Hikmet ve Mahir Çayan kitapları gibi tehlikeliy miş, Cem Karaca plakları da! Zaten bir süre sonra da Karaca’nın 12 Eylül generalleri tarafından vatan daşlıktan çıkarıldığını gazetelerden okumuş, arada bir Almanya’daki hay matlos hayatından ufak tefek haber ler alır olmuştuk. Yabancı Rock’n Roll şarkılarını tak lit ederek başlayan sahne sürecin de, Apaşlar ve Ferdy Klein Orkestra sı ile devam ederken Türkçe sözlü bes telere ve türkülere geçiş yapmıştı Ka raca. Kardaşlar ve Moğollar deneyimi sonrasında gelen 1974 ile 1977 arasındaki Dervişan dönemi, hem müzikal açıdan has bir progresif rock örneği olarak, hem de politik sözleri ve sağlam içeriği babından en yiğit zamanıydı. Karaca’nın feodal toplumdan kalma dertleri dile getiren şarkılarının içeriği, yerini işçi sınıfı odaklı sorunlara bırakıyordu. 12 Eylül’ün gelişi... Yine yükselen sınıf mücadelelerinin etkisindeki kısa ömürlü Edirdahan’dan sonra Uğur Dikmen ve Selda ile çalışırken 12 Eylül’ün gelişi, Karaca’nın hayatında bir defteri kapamış, bir başkasını açmıştı. Karaca yedi buçuk yıllık sürgün hayatının ardından şov amaçlı bir afla bu geçmişi silinmiş ülkeye döndükten sonra, kendiyle özdeşleşen koca gözlükleri ve ondan daha da kocaman şapkası ile hayata tutunmaya çalışırken eski şarkılarının günübirlik yaşatılan bir toplumun gözünde mührü zamana uğradığının acaba ne derece farkındaydı? Liberalizmin kuvvetli estiği zaman larda, ülkesine döndükten sonra maruz kaldığı muamelede, kendinden ziyade değişen, değiştikçe tuhaflaşan yeni bir düzenin ve o düzenin insanlarının rolü vardı. Sadece para ödülü nedeniyle, “Yiyin Efendiler” albümünde yer alan “Kâhya Yahya” şarkısı ile Altın Güvercin Şarkı Yarışması’na katılmak mecburiyetinde kalışı bile trajedinin ta kendisiydi. Ama her şeye rağmen içindeki ateşin sönmediğinin en büyük kanıtlarından birincisi, genç rakçıları bir araya getirerek düzenlediği Gülhane Parkı 1. Altın Çınar Müzik Yarışması, ikincisi ise Engin Ardıç’ın 1990 tarihli metali ve metalcileri hedef alan sığ yazısına bir müzik dergisinde yanıt vermiş olmasıydı. Bakırköy’de doğdu, Bakırköy’de öldü, üryan geldi, üryan gitti. 2004 yılında vefat ettiğinde sadece 59 yaşındaydı. Son konserini vefatından birkaç hafta evvel Babylon ve Kadıköy Shaft’ta vermişti. Zalim medya yaşarken iyi davranmamıştı Karaca’ya, tıpkı ölümünden sonra olduğu üzere. Benzer işi yapan çağdaşlarının cenazesine gösterdiği ilginin çeyreğini bile göstermedi ona. Zaten ilgi gösterdiği anlarda hep önce komünistti, anarşistti, aykırı fikirleri vardı, saçı ve sakalıyla papaza benziyordu, çok içiyordu, sonra da “dönek” idi vs... ‘Her zaman genç kalanlar’ Zaman bazı gerçekleri teyit, bazı hakları da geç teslim ediyor; gençliğinde kaç kişinin Cem Karaca plağı kırdığını bilmiyorum, ama 14 yıldan beri onun “her zaman genç kalanlar”ın gönlünde yaşadığını iyi biliyorum. Şurası gerçek ki; Cem Karaca’nın güçlü sesi, benzersiz yorumculuğu ve yol gösteren müziği, onun hakkındaki iddia, karalama ve o bitmek tü kenmek bilmeyen tartışmaların anlamını yitirdiği yerdir. Zira şarkılarındaki dünyanın kıyameti halen gerçektir. (muratbeser@ muratbeser. com) Cem Karaca ‘Merhaba Gençler’ 14 yıl önce kaybettiğimiz Türk rock müziğinin usta yorumcularından Cem Karaca albümü için ünlü isimler bir araya geldi. DMC etiketiyle yayımlanan ‘Merhaba Gençler 2018’ adlı albüm için, Sıla, Teoman, Haluk Levent, Halil Sezai, Sansar Salvo, Mehmet Erdem, Kolpa, Can Bonomo, Yüksek Sadakat, Cemil Demirbakan, Gökcan Sanlıman, Kök gibi önemli sanatçı ve gruplar dışında Fırat Tanış, Şevket Çoruh ve Ayşen Gruda gibi oyuncular da seçtikleri Cem Karaca şarkılarını kendi tarzlarında yeniden seslendirdi. Aktör Mahoney hayatını kaybetti Komedi dizisi ‘Frasier’ ile yıldızı par layan İngiliz asıllı ABD’li aktör John Mahoney, 77 yaşında Chicago’daki bir bakım evinde hayatını kaybetti. ABD’de 19932004 yıllarında 11 sezon yayınlanan “Frasier” dizisinde “baba Martin Crane“ rolüyle ün kazanan Mahoney, oyunculuk kariyerine tiyatro ile başlamış, 2’şer kez Emmy ve Altın Küre’ye aday gösterilmişti. (BBC) Soyoung Yoon CSO ile çalacak Cumhurbaşkanlığı Senfoni Orkestrası (CSO), bugün ve yarın Polonyalı Şef Wojciech Rodek yönetiminde keman virtüözü olan Soyoung Yoon’un solist olarak yer aldığı bir konserle müzikseverlerle buluşacak. 2002 yılında Uluslararası Yehudi Menuhin Keman Yarışması’nda birinciliği kazanan Güney Koreli Yoon konserde Sergey Prokofiev’in 1 Numaralı Keman Konçertosu’nu yorumlayacak. www.biletinial.com Osbourne’dan veda turnesi Metal müziğin efsane isimlerinden Ozzy Osbourne, “No More Tours 2” ismiyle veda turnesine çıkmaya hazırlanıyor. 1948 doğumlu Osbourne, Rolling Stone dergisine verdiği demeçte, bunun emeklilik anlamına gelmediğini söylerken “Sadece dünya turuna çıkmayacağım. Hâlâ konser veriyor olacağım. Ama 6 aylık bir turneye çıkmayacağım artık. Biraz evde zaman geçirmek istiyorum” diye konuştu. Osbourne, 1979’da Black Sabbath’tan ayrıldıktan sonra kariyerine tek başına devam etmişti. Google, Aysel Gürel’i unutmadı Arama motoru Google, dün 2008 yılında hayatını kaybeden sanatçı Aysel Gürel’in doğumunun 89. yılını özel olarak hazırladığı “doodle” ile kutladı. “Doodle”a tıklayan kullanıcılar, “Aysel Gürel” hakkında arama yapmış oldu. Ülkemizin sevilen şarkı sözü yazarı ve sinematiyatro oyuncularından Aysel Gürel, 7 Şubat 1929’da Denizli Sarayköy’de dünyaya gelmişti. Ekmek gibi, su gibi... Yaşasıııın! Suudi Arabistan’da kadınlara otomobil kullanma izni çıktı!!! Yıl 2017’ydi! Aylardan eylül! Ay ne sevindik ne sevindik... Kral Selman bin Abdülaziz el Suud, lütfetti verdi izni! Helal olsun! Zaten iki yıl önce de oy hakkına kavuşmuşlardı... Artık zavallıcıklar, yani kadınlar da direksiyon başına geçebileceklerdi... Derken yeniden, yaşasıııın!.. Hem de iki kere sevindik! Kadınlar sinemaya ve stadyuma gidebilir izni çıktı... Elbet yalnız değil, aileyle... Yine de olsun! Durun durun, öyle hemencecik değil... Bir kerelik gittiler sinemaya ama hop dendi... Herhalde, hemen ahlakları bozulmasın, azıtıp şımarmasınlar diye, sinemaya gitme özgürlüğü ancak 2018 Haziran’ında başlayacakmış... Stadyuma da öyle... Kocadan izinsiz pasaport alabilmek, bankada hesap açtırabilmek için daha birkaç yıl beklemeleri gerek... 2023 mü desem, 2025 mi... Bu arada İran’da kadınlar başörtüsüz sokağa çıkma savaşı veriyor... Protestolarda başörtülerini çıkarıp sopaların ucuna bağlayıp havada sallıyorlar... Elbet bütün kadınlar değil. “Vatan haini” kadınlar. “Anarşist” kadınlar... “Rejim karşıtı ve ahlak düşkünü” kadınlar... Din polisleri zaten onların peşinde... Şimdilik yakalanan hapsi boyluyor... Bakalım onların mücadelesi kaç yıl sürecek... Bu gelişmeler karşısında eskiden “kadın sorunları” sonradan değiştirilmiş adıyla “Aileden sorumlu bakan”ın neler düşündüğü doğrusu benim için de merak konusu. Kadınların başını örtmeme özgürlüğü, sinemaya gidebilme, maç izleyebilme, otomobil kullanabilme özgürlüğü için verdikleri mücadeleye acep nasıl tepki veriyor bizim dinci kesimler? Şimdilik sadece suskunluk... Bir yıldönümü Bütün bunları bana yeniden söyleten birkaç gün önceki bir yıldönümü... 5 Şubat, laiklik ilkesinin anayasamızda yer almasının 81. yıldönümüydü... Atatürk’ün önderliğinde kurucu kadrolar ulusal egemenliği, çağdaş uygarlığa yöneltmek için laikliğin kaçınılmaz olduğunun bilincindeydi. 5 Şubat 1937 tarihinde, 1924 Anayasası’nda yapılan değişiklikle yer verilen laiklik ilkesi, 1961 ve 1982 anayasalarında da devletin değiştirilemez temel nitelikleri arasında yer aldı. İstanbul Kadın Kuruluşları Birliği’nin Başkanı Nazan Moroğlu, bu 5 Şubat’ta laikliğin, sadece din ve devlet işlerinin birbirinden ayrılmasını öngören bir ilke değil, aynı zamanda hukuk birliğinin ve demokrasinin olmazsa olmaz koşulu ve kadın haklarının güvencesi olduğunu bir kez daha vurguluyor; eşit yurttaşlık hakkının temeli olan Medeni Kanunumuza sahip çıkmamız gerektiğini kamuoyuna haykırıyordu! Karşıdevrim ağlarının hızla örüldüğü günümüzde laiklik ilkesine her zamankinden daha çok gereksinimimiz olduğundan hiç kuşkum yok... Ekmek gibi, su gibi... Neden mi? Her zamankinden çok neden mi şimdi ihtiyacımız var laiklik ilkesine? İlk aklıma gelenleri sıralıyorum: Din devletine karşı olduğum için... Liselerin hızla imam hatip okuluna dönüştürülmesini durdurabilmek, eğitim birliğine kavuşabilmek için... Dindar ve kindar bir kuşak değil hoşgörülü, akılcı yaklaşımlara, bilime, yaratıcılığa yönelik, barışı yücelten, şiddetten kin ve intikam duygularından arınmış kuşaklar yetiştirebilmek için... Yalnız çoğunluğun dinine değil, yurttaşların tüm inançlarına, hatta inanmayanlara da saygı göstermek için... Dini ve inancı, gösteriş, çıkar ve rant nedeni olmaktan çıkarmak; sömürü, istismar aracı kılmaktan kurtarmak; ahlaksızlığa, hırsızlığa, yozluğa alet etmemek için... Din ve inancın bir vicdan, bir ahlak sorunu olduğuna inandığım için... Kadın erkek eşitliğine inandığım ve savunduğum için... Barış içinde bir arada yaşamamızın tek ama tek yolu olduğu için... Demokrasinin, çağdaşlığın, insan haklarının, adaletin olmazsa olmaz koşulu olduğu için... Laiklik bir yaşam biçimi olduğu için... C MY B
Abone Ol Giriş Yap
Anasayfa Abonelik Paketleri Yayınlar Yardım İletişim English
x
Aşağıdaki yayınlardan bul
Tümünü seç
|
Tümünü temizle
Aşağıdaki tarih aralığında yayınlanmış makaleleri bul
Aşağıdaki yöntemler yoluyla kelimeleri içeren makaleleri bul
ve ve
ve ve
Temizle