18 Mayıs 2024 Cumartesi English Abone Ol Giriş Yap

Katalog

Aylar
Günler
Sayfalar
Salı 6 Şubat 2018 10 EDİTÖR: ÖZGÜR ÖZKÜ TASARIM: İLKNUR FİLİZ haber Suskunluk sarmalındaki Türkiye Türkiye’de siyasi kutuplaşma o kadar derin ki kesimler bütün olumlu özellikleri yakın gördüğü siyasi partinin taraftarlarına, ne kadar olumsuzluk varsa ötekileştirdiği partinin destekçilerine atfediyor. Türkiye ayrışmış... İnsanlar en uzak hissettikleri siyasi partinin taraftarlarıyla mekânsal, sosyal ya da ekonomik çevrede bir arada olmak istemiyor. Türkiye’de insanlar suskunluk sarmalında. Güncel siyasi meseleler konusunda mahallede, işyerinde ve sosyal medyada görüş açıklamaktan ve tartışmaktan geri duruyorlar. İnsanlar sadece kendisi gibi düşünenlerle bir arada oluyor, aynı görüşü paylaşıyorlar. Bu şekilde düşünceleri pekişiyor ve bunları değiştirme imkânını bulamıyorlar. Türkiye’de önemli bir kesimin, kendileri gibi düşünmeyenlerin siyasi haklarını kullanmasına tahammülü yok. Esaslı bir araştırmanın sonuçlarından derlediğim tespit ve görüşler bunlar... Adı, “Türkiye’de Kutuplaşmanın Boyutları Araştırması”... İstanbul Bilgi Üniversitesi Göç Çalışmaları Uygulama ve Araştırma Merkezi tarafından, bir Marshall Fonu (GMF) projesi olan Karadeniz İşbirliği Fonu’nun (BST) desteğiyle, 17 Kasım20 Aralık 2017 tarihlerinde 16 ilde 2004 kişiyle yüz yüze görüşülerek gerçekleştirildi. Dün Bilgi Üniversitesi’nde Doç. Dr. Emre Erdoğan tarafından sunuldu. Deneklere “OHAL uygulaması hakkında bir tartışmaya katılır mısınız” diye sorulmuş. Deneklerin yüzde 64’ü bu konuyu sadece ailesiyle yediği bir akşam yemeğinde, yüzde 57’si de arkadaşlarıyla dışarıda yediği bir yemekte tartışabileceğini söylemiş. “OHAL’i tartışırım” diyenlerin oranı özelden kamusala doğru gidildikçe düşüyor: Mahalle toplantısında (yüzde 45), işyerinde, okulda (yüzde 36), Facebook’ta (yüzde 26.7), Twitter’da (yüzde 23.8). Bu veriler, 2017 Türkiyesi’nde insanların kritik bir konuyu aile ya da arkadaş ortamında bile tartışmaktan çekindiğini ortaya koyuyor. Araştırmanın yönetici özetinde “Twitter ya da Facebook, katılımın olduğu etkin bir kamusal alan olmaktan çok uzakta” denmiş. “Suskunluk sarmalı”, düşünceyi açıklamak riskli hale geldiği zaman ya da bireyler siyasi görüşleri nedeniyle kendilerini bir azınlığın parçası olarak hissettiklerinde başlıyor. Türkiye’de demokratik ve serbest bir tartışma ortamının bulunmadığının önemli bir göstergesi. “Yankı Odası” etkisi, insanların sadece kendi görüşlerini paylaşan bir medya ve sosyal çevreyle sınırlanmaları sonucunda, alternatif fikirlerin erişimine kapalı olmaları halini anlatıyor. Bu durumdaki kişi kendi görüşünün norm oluşturduğunu zannediyor ve bu da farklılıklara tahammülsüzlüğü artırıyor. Misal, deneklerin yüzde 58.6’sı “Twitter’da takip ettiklerimin siyasi görüşleri benimkilerle uyumlu” demiş. Bu oran Facebook’ta yüzde 63.3’e çıkıyor. Daha da ilginci, medya organlarına dair tarafsızlık algısı ile parti tercihleri arasındaki ilişki. Araştırma özetinden aktarıyorum: “AK Parti taraftarları için Sabah, A Haber ve TRT1; MHP’liler için Yeniçağ ve Sabah diğer yayın organlarına kıyasla daha tarafsız haber kaynakları. Buna karşılık CHP ve İYİ Parti taraftarları Fox TV, Halk TV ve Sözcü’nün tarafsız olduğu kanısındalar.” Türkiye’de parti taraftarlığı bazında yeni bir ayrışma ve saflaşma beliriyor. Bir kümede AKP ve MHP özdeşleşmesi var, karşıt kümede de CHP ve İYİ Parti benzeşmesi. Bu iki küme, birlikte HDP taraftarlarını karşıtlaştırıyorlar. Araştırmaya göre en uzak hissedilen siyasi parti taraftarları yüzde 52 ile HDP’liler, ardından yüzde 24 ile AKP’liler geliyor. İnsanlar kendilerine yakın hissettikleri partinin taraftarlarını vatansever (yüzde 90.7), onurlu (yüzde 90.4) ve ülke yararına çalışan kişiler (yüzde 91.5) olarak görüyor. Uzak hissettikleri partinin taraftarlarının ise ülkeye tehdit oluşturduğunu (yüzde 85.7), zalim (yüzde 83.2) ve ikiyüzlü (yüzde 84.1) olduklarını düşünüyor. Kutuplaşma, empati yeteneğini köreltiyor ve tabandaki otoriter eğilimleri besliyor. En uzak hissedilen partinin taraftarları komşu olarak istenmiyor (yüzde 70), iş ortağı olarak istenmiyor (yüzde 73.7), damat olarak istenmiyor (yüzde 78.7). HDP taraftarları kendilerine karakollarda (yüzde 42.5), devlet dairelerinde (yüzde 35.1) ve iş başvurularında (yüzde 31.2) kötü davranıldığını söylüyor. Görüşülenlerin yüzde 50’si, kendilerini en uzak hissettikleri parti taraftarlarının telefonlarının dinlenmesini onaylıyor; bu gruptakiler yaşadığım şehirde basın açıklaması yapmasın (yüzde 42.7), yürüyüş yapmasın (yüzde 46.4), toplantı yapmasın (yüzde 44) diyor. Siyasi ve toplumsal kutuplaşma siyaseti tıkar, sorunların çözümünü engeller, iç çatışma ortamı yaratır, siyasi amaçlarına terör yoluyla varmak isteyen iç ve dış aktörlere uygun ortamı sunar. Kutuplaşma, Türkiye’nin ulusal güvenliğine tehdittir. ANKARA’DA POLİSTEN KESK’LİLERE BİBER GAZI İhraç edilen KESK üyeleri İstanbul’dan Ankara’ya gelerek Meclis’e yürümek istedi. OHAL komisyonunu protesto etmek isteyen KESK üyeleri polisin müdahalesiyle karşılaştı. Tüm Bel Sen Genel Merkezi’nde bir araya gelen KESK üyeleri OHAL komisyonu binası önünde basın açıklaması yapmak istedi. Ankara Valiliği’nin “eylem yasağı”nı gerekçe gösteren polis KESK’lilerin açıklamasına engel oldu. Polis yürümek isteyen KESK üyelerine karşı biber gazı kullandı. Polis bazı üyeleri gözaltına aldı. BUyUk sansUr Adnan Oktar’ın yaptığı yayınlara önlem diye hazırlanan düzenlemeyle muhalif isimlerin seslerini duyurabildikleri özgür internet ortamı yok edilmek isteniyor 2019 seçimlerine giderken hükümet, internet üzerinden ya pılan televizyon ve radyo ya yınları için geniş bir sansür uygulamasına hazırlanıyor. Meclis’e sunu lan torba ya sa tasarısında ki düzenleme SİNAN ye göre; yurt TARTANOĞLU dışından ve ya yurtiçinden, Türkçe olan veya olmayan, internet ortamında düzen li olarak yapılan tüm sesli ve görüntülü yayınlar RTÜK’ün ağır denetim kurallarına ta bi olacak. İnternet yayınları için önce yayın lisansı alına cak. Lisans almak için yük lü miktarda ücretin yanı sı ra, MİT ve Emniyet’in güven lik soruşturmasından geç mek gerekecek. Lisans ile izin verilmiş internet yayın ları, RTÜK tarafından içerik denetemine tabi tutulacak. Denetimden geçemeyen ya yının lisansı iptal edilebile cek, içeriklerin ayıklanma sı veya erişim engelleme ka rarı alınabilecek, alınan ka rarlar sulh ceza hâkimlikleri kararı ile uygulanacak. Torba yasada Meclis’e 2 Şubat’ta sunulan torba yasa tasarasında, internet üzerinden yapılan televizyon ve radyo yayınları ile ilgili kapsamlı bir sansür düzenlemesi yer aldı. Tasarı ile RTÜK Yasası’na madde eklenerek internet ortamında yapılan yayınlar düzenlendi. Tasarının yasalaşması durumunda, internet medyası şu tehditlere açık hale gelecek: n Sosyal medya tabanlı internet haber yayınları: Sosyal medya paylaşım platformları üzerinden düzenli olarak yapılan haber ve yorum yayınları da aynı kapsama girebilecek. Ör ‘Sesler daha da kısılacak Büyük sansür düzenlemesinin önce KHK olarak düzenlendiği ancak daha sonra, hazırlanan torba yasanın içine eklenmesinin kararlaştırıldığı öğrenildi. RTÜK’ün CHP kontenjanından seçilen üyesi İsmet Demirdöğen, “KHK’lerde olduğu gibi, bu yasa tasarısı hazırlanırken de RTÜK Başkanlığı, birkaç kişilik bürokrat grubu ile hareket etti. Muhalefet kontenjanından üyelere bilgi verme nezaketini bile göstermedi” ifadelerini kullandı. Demirdöğen, “RTÜK’ün idari denetiminin kapsamını çok genişletiyor. Alınan karara itiraz yolu açık. Ama ‘wikipedia’ erişim engelleme kararına itiraz etti, aylardır sonuç yok. İnternet üzerinden sesini duyurmak isteyen toplumsal muhalefete İsmet Demirdöğen karşı geniş bir sansür paketi bu. Burada RTÜK mahkemelerin yerine geçiyor. RTÜK ön ce hükmü verecek sonra tasdik için mahkemelere gönderecek. Merkez, anaakım medyada kendisine yer bulamayan gazetecilerin, siyasetçilerin, toplumsal grupların seslerini duyurabildikleri internet ortamı yok edilmek isteniyor. Türkiye seçime giderken, seslerini duyurmak isteyen toplumsal muhalefetin internet ortamından yararlanamayacakları bir ortam oluşturulmak isteniyor. Zaten giderek tek merkezli hale gelen yayın dünyası, daha da kısıtlanmak, tüm muhalefet sindirilmek isteniyor” dedi. Düzenlemenin anayasaya, uluslararası sözleşmelere, Avrupa Sınırötesi Televizyon Sözleşmesi’ne aykırı olduğunu belirten Demirdöğen, “Dünyayı bir kez daha bize güldürecekler” diye konuştu. Netflix, Blu TV: Hali hazırdaki televizyon kanallarının ağır denetimi nedeniyle ilgi çeken Netflix, Blu TV, Puhu TV gibi “IPTV” kapsamındaki platformlar da artık RTÜK denetimine girecek. Yayın ihlaline karar verilmesi durumunda bu platformlara erişim de engellenebilecek. neğin “scope” tabanlı “medyascope.tv”, gazeteci Ünsal Ünlü’nün yine “scope” üzerinden her sabah düzenli olarak yaptığı “Gazetelerin yazdıkları – yazamadıkları” programı da lisans almak zorunda kalabilecek. n Video haberler...: Ulusal yayın yapan bütün gazetelerin sahip olduğu internet sitelerindeki video haber say faları da aynı lisans ve RTÜK denetimi çarkına sokulabilecek. Bunun için video haberlerin yine düzenli olarak yapıldığının tespiti yeterli olacak. n Siyasi partiler de...: Siyasi partilerin faaliyetlerini resmi internet siteleri üzerinden televizyon yayını gibi aktarması da lisans ve denetim zorunluluğuna girecek. n TV dizisine de ceza: TV’ler üzerindeki yaptırımlar nedeniyle kanalların internet sitelerinde ‘buz’suz veya ‘bip’siz olarak yayınlanan diziler de RTÜK denetimine girebilecek. n Yönetmelik çıkacak: Lisans alan internet yayınları, tıpkı televizyon ve radyo kanallarında olduğu gibi RTÜK denetimine girecekler. Tüm bu işlemler Bilgi Teknolojileri ve İletişim Kurumu ve RTÜK tarafından 6 ay içinde çıkarılacak bir yönetmelikle düzenlenecek. l ANKARA ‘Siyasi sansürün genişletilmesi’ Bilgi Üniversitesi Hukuk Fakültesi Öğretim Üyesi Prof. Dr. Yaman Akdeniz, düzenlemeyi, “İnternet Ortamında Yapılan Yayınların Düzenlenmesi ve Bu Yayınlar Yoluyla İşlenen Suçlarla Mücadele Edilmesi Hakkında Yasa, zaten Twitter, Instagram, Youtube için hep uygulandı. Bu alanda yeni yasa maddesini gerektirecek bir boşluk olduğunu düşünmüyorum. Adnan Oktar meselesi de kullanılarak farklı bir sorun varmış gibi gösteriliyor. ‘medyascope’ gibi muhalif ve ‘artıgerçek’ gibi yurtdışından yayın yapan haber kanalları Sulh Ceza Hâkimlikleri tarafından engellenecek. Siyasi sansür mekanizmasının genişletilmesi olarak değerlendiriyorum” sözleri ile değerlendirdi. Hükümetten tanıdık savunma Hükümet Sözcüsü Bekir Bozdağ, internet üzerinden yapılan yayınlarda RTÜK’ün herhangi bir denetiminin olmadığını söylerken, toplumun ahlakını bozan veya terör örgütlerince kullanılan yayınlara yasal müeyyide uygulanacağını dile getirdi. Türk Ceza Yasası açısından suç oluşturan konularda da yargının devreye gireceğini belirten Bozdağ’ın, düzenlemeyi savunurken, basın ve ifade hürriyetlerine önem verdiklerini söyleyerek, düzenlemenin bu hürriyetleri sınırlamak için değil, basın ve ifade hürriyetinden istifade ederek suç işleyen kişi ve kurumlara yönelik olduğunu belirtmesi dikkat çekti. Alpay ve Altan kararı uygulanmayan Anayasa Mahkemesi’nin Başkanı, toplantıya katılmadı Arslan AİHM’ye gidemedi Zühtü Arslan ALİCAN ULUDAĞ Tutuklu yazarlar Şahin Alpay ve Mehmet Altan’la ilgili verdiği hak ihlali kararı yerel mahkeme tarafından uygulan mayan Anayasa Mahkemesi Başkanı Zühtü Arslan’ın Avrupa İnsan Hakları Mahkemesi’nde (AİHM) katılacağı toplantıya son anda gitmediği ortaya çıktı. Arslan’ın Strasburg’a gitmemesinin nedeninin Alpay/Altan kararının uygulanmamasının AİHM’de yarattığı sıkıntı olduğu öğrenildi. Anayasa Mahkemesi, 11 Ocak’ta Mehmet Altan ve Şahin Alpay’la ilgili “ifade ve basın özgürlüğü ile kişi hürriyeti ve güvenliği hakkı”nın ihlaline karar vermişti. Karar, ihlalin sonuçlarının ortadan kaldırılması için İstanbul 13. ve 26. Ağır Ceza Mahkemesi’ne gönderilmişti. Ancak her iki mahkeme, AYM’nin “yetkisini aştığı” gerekçesiyle ihlal kararını yerine getirmemiş, Alpay ve Altan’ı tahliye etmemişti. Tarih 26 ocaktı Kararla ilgili tartışmalar sürerken, AYM Başkanı Zühtü Arslan, AİHM’nin her yıl yaptığı alt mahkemeler toplantısı için 26 Ocak’ta Strasburg’a gidecekti. Buradaki toplantıya gitme kararı alan Arslan’ın, ayrıca Avrupa Konseyi (AK) Genel Sekreteri Thorbjorn Jagland ile görüşmesi planlanıyordu. Ancak Zühtü Arslan’ın, 26 Ocak’taki AİHM toplantısına gitmediği öğrenildi. AYM kaynakları, ziyaretin iptal edilmesinin gerekçesini açıklamadı. Yargı kulislerinde, ziyaretin iptal edilmesinin nedeninin Alpay ve Altan kararının uygulanmaması nedeniyle AYM’nin AİHM nezdinde yaşadığı sıkıntı olduğu belirtildi. AYM’nin iki tutuklu yazarın başvurusuyla ilgili “etkili bir hukuk yolu olmaktan çıktığı” görüşü hâkim. Kulislerde, Zühtü Arslan’ın AİHM yöneticilerine “Biz elimizden geleni yaptık” mesajını vererek, topu AİHM’ye attığı ileri sürüldü. l ANKARA C MY B
Abone Ol Giriş Yap
Anasayfa Abonelik Paketleri Yayınlar Yardım İletişim English
x
Aşağıdaki yayınlardan bul
Tümünü seç
|
Tümünü temizle
Aşağıdaki tarih aralığında yayınlanmış makaleleri bul
Aşağıdaki yöntemler yoluyla kelimeleri içeren makaleleri bul
ve ve
ve ve
Temizle