18 Mayıs 2024 Cumartesi English Abone Ol Giriş Yap

Katalog

Aylar
Günler
Sayfalar
Pazartesi 5 Şubat 2018 EDİTÖR: FİGEN ATALAY TASARIM: EMİNE BİLGET 120/5 0 180/8 0 100/8 0 110/6 0 80/2 0 110/3 0 30/ 1 0 100/3 0 200/1 0 0 100/6 0 150/6 0 160/1 0 0 20/ 4 0 210/1 3 0 50/0 0 100/ 1 2 0 20/ 4 0 60/ 1 0 40/ 2 0 130/6 0 30/0 0 60/ 3 0 TARİHTE BUGÜN 1924: Nezihe Muhittin’in başkanlığında Türk Kadınlar Birliği kuruldu. 1960: Besteci Selahattin Pınar 58 yaşında İstanbul’da öldü. Metrobüs kazası: 22 yaralı Ödev Haramidere’de, metrobüsün durakta bekleyen diğer metrobüse çarpması sonucu biri ağır 22 kişi yaralandı. Saat 19.00 sıralarında Beylikdüzü’nden Topkapı yönüne giden metrobüs, yağış nedeniyle kayganlaşan yolda duramayarak, Haramidere durağında bekleyen metrobüse çarptı. Kazada metrobüsün sürücüsü, bulunduğu şoför kabininde sıkıştı. Olay yerine çok sayıda itfaiye, sağlık ve polis ekibi sevk edildi. Metrobüs sürücüsünün de aralarında bulunduğu 22 yaralı, çevredeki hastanelere sevk edildi. Hasarlı araçların yoldan çekilmesinin ardından metrobüs seferleri normale döndü. l İSTANBUL / Cumhuriyet öğrencinin! Öğretim yılının ikinci dönemi bugün başlıyor. Annebabalar çocuklarının okulla ilgili sorumluluklarını yüklenmemeli 20172018 öğretim yılının ikinci dönemi bugün başlıyor. Yaklaşık 18 milyon öğrenci bugün yeniden ders başı yapacak. İkinci dönem, 8 Haziran’da sona erecek. Uzmanlar annebabaların, çocuklarına sorumluluklarını alma fırsatı vermediğini belirterek, sadece rehberlik etmelerinin önemine dikkat çekiyor. İzmir Ekonomi Üniversitesi Sağlık Hizmetleri Meslek Yüksekokulu Çocuk Gelişim Programı öğretim görevlisi Ezgi Oral, çocukla ilgili bütün ödevlerin, sınavların, derslerin ve hatta onların sosyal hayatının merkezinde bile ailelerin yer alabildiğini belirterek, “Annebaba müdahalesinin çocukların akademik başarısına çok az etkisi olduğu araştırmalarla ortaya konuluyor. Çocuğa kendi sorumluluklarını alma fırsatını vermek, hem onun akademik hem de sosyal başarısına büyük katkı sağlar” dedi. Çocukların kendi derslerinin ve ödevlerinin sorumluluğunu almasının onların gelişimi açısından önemli olduğunu, ailelerin sadece çocuklarının yanında yer aldığını hissettirmesi gerektiğini aktaran Oral, şunları söyledi: “Unutmamamız gereken nokta ise çocuklarımız zaman zaman başarısızlıklar yaşayacak ve yanlışlar yapacaktır. Bunları deneyimlemesine de fırsat verin. Çocuğun tamamen sizin desteğinizle kusursuz bir ödev hazırlaması kendi öğrenmelerini sekteye uğratır. Fakat bizim sadece rehberlik ettiğimiz hatalarının da olabileceği ödevler çocuğa yanlışlarını deneyimleyerek görme fırsatı sunar. Unutmayalım ki çocuklarınızın hayatta çeşitli riskler almasına izin verdiğiniz sürece onların yetişkin olduğunda başarılı ve kendi ayakları üzerinde durabildiğini görebilirsiniz.” ‘Karşıyaka’nın Filizleri’ İzmir Karşıyaka Belediyesi’nin üniversite öğrencilerine burs sağlamak için başlattığı ‘Karşıyaka’nın Filizleri’ projesi, 3 yılda 650 öğrenciye ulaştı. Projeye, başta apartman ve site sakinleri olmak üzere, taksi ve dolmuş şoförleri, sivil toplum kuruluşları, esnaf, muhtarlar, meclis üyeleri, belediye çalışanları ve duyarlı vatandaşlar destek oldu. Karşıyaka Belediye Başkanı Hüseyin Mutlu Akpınar, “Belediyelerin görevi yalnızca yol ve kaldırım yapmak değildir. Bizim en önemli projemiz, toplumsal dayanışma ile ihtiyaç sahibi üniversitelilere burs vermektir’’ dedi. Yoksul çocuğa fırsat yok 138 gün geçti ama liseye geçişte belirsizlikler kalkmadı Eğitimİş Sendikası’nca yapılan açıklamada, “TEOG’un yerine getirilen sistemin 138 gün sonra bile hâlâ tam netleştirilemediği, öğrencilerin liselere nasıl ve hangi kriterlere göre yerleşeceği hâlâ koca bir soru işareti olarak önümüzde durmaktadır’’ dendi. Özel Okullar Derneği’nin sempozyumuna katılan Milli Eğitim Bakanı İsmet Yılmaz ve bürokratlarının “köylerde sınav olmayacağı” başta olmak üzere, yaptıkları açıklamaların eleştirildiği duyuru şöyle: “Bu açıklamalar, her öğrenciyi en makul şekilde ve potansiyelince geliştirmek, daha eğitimli hale getirmekle yükümlü olan Bakanlığın, milyonlarca öğrenciyi gözden çıkardığını ortaya koymuştur. Bu sistem değişikliğinde; l Tür ve içerik olarak hangi Seçme değil geliştirme Türkiye Özel Okullar Derneği tarafından düzenlenen “Türkiye’de ve Dünyada Değerlendirme Sistemlerinin Eğitime Etkisi” temalı eğitim sempozyumu’nun sonuç bildirgesinde, yaygın olarak kullanılan bilişsel başarı değerlendirme sınavlarının hayatta başarı için gerekli tüm becerileri tespitte yetersiz kaldığına dikkat çekildi. Bildirge şöyle: ‘’Ölçülen şeyin geliştiği gerçeğinden yola çıkarak, 21. yüzyılın değişen mesleklerine uygun be cerilere sahip beşeri sermaye için iş hayatında başarıyı getirecek yetkinliklerin geliştirilmesi gerekmektedir. Bunun için öğretim kadar eğitime vurgu yapılmalıdır. Başarı ve IQ sınavları, bilişsel olmayan becerileri tam yansıtamamaktadır. Bunların erken saptanıp sosyal programlarla geliştirilmesi ise gelişimde önemli rol oynar. Bu nedenle değerlendirme felsefesini yeniden şekillendirmeli, seçme için değil geliştirme için değerlendirme sistemi kurulmalıdır. ‘‘ okulların “zorunlu olmayan” yeni sınava göre öğrenci alıp almayacağı, l “Anadolu” diye adlandırılan liselerden geri adım atılıp “düz” lise uygulamasına geri dönülüp dönülmeyeceği, l Kayıt kaosunun tam olarak nasıl aşılacağı, hâlâ belirsizliğini korumaktadır.” haber 3 Sol ‘ifrit’se sağ teferruattır Fransız sosyolog Durkheim’in en parlak öğrencilerinden Robert Hertz, kısa ömrüne (18811915) abide bir yazı sığdırmıştır: “Sağ Elin Üstünlüğü: Dinsel Kutuplaşma Üzerine Bir Çalışma” (1909) başlıklı deneme, pek çok dünya toplumunda sağ elin sol el karşısında nasıl öncelikli, değerli, prestijli ve makbul sayıldığını örnekler. “Solak” olanlar hemen her yerde cezalandırılmış, alaya alınmış veya ellerini kullanmaktan alıkonulmuşlardır. Toplumların pek çoğu sağ elle yemeyi teşvik etmiş, o elle selamlaşıp tokalaşmayı kurallaştırmıştır. Buna karşılık sol el, bizde de olduğu gibi “taharet” için kullanılıp kirlilik ve pislikle özdeştirilmiştir. Tarihte sağ el, soyluluk ve aristokrasinin simgesidir; sol el ise köleliğin ve “ayak takımı”nın… Nitekim, siyasette sağ ve sol terimleri de benzer bir itkiyle 1789 Fransız Devrimi’nden köken alır. Devrimsonrası açılan Birinci Cumhuriyet Meclisi’nde yeni sınıf burjuvazinin itici gücünü oluşturduğu, eşitlik ve radikal değişiklikten yana “ayak takımı”, yani halkı temsil edenler toplantı salonunun solunda, aristokrasi, yani soylular, sağ tarafta konumlanmıştır. Hertz’in Yeni Zelanda Maorilerinden aktardıkları, “sağdan yana çark” yelpazesinin genişliğini gösterir. Maorilerde de sağ taraf kutsal, iyi ve yaratıcı olanı, sol taraf ise dünyevi, rahatsız edici, kuşku uyandırıcı olanı simgeler. Sağ, hayatın ve gücün tarafıdır; sol ölümün ve zayıflığın... İnsan toplumsallığında böylesine yaygın, ortak ve “doğal”laştırılmış bir başka sembolik eşitsizlik bulmak zordur. İngilizcede “sağ” anlamına gelen “right”, hem “hak” hem de “doğru” demek. “Solak” anlamına gelen “lefthanded” sözcüğünün ise aynı zamanda acemi, salak, sinsi, entrikacı, ikiyüzlü gibi anlamları olduğu belirtiliyor sözlüklerde. Bizde de “sağ”dan yana “verim” hayli yüksek; o, aynı zamanda “canlı”, hayatta ve sağlıklı demek... İstenmedik olaylara duygusal tepki verip öfkelenenler “sağduyu”ya davet edilir. Kapıdan çıkarken önce sağ adım atılır. Sağ omuzda iyilik melekleri, sol omuzda kötülük melekleri oturuyor denir. Halkın arasında zaten yaygın, “sağ”ın “sol”a ezici üstünlüğü yargısına bir de Diyanet tuzbiber ekti geçen hafta. Sözcü’de Ali Ekber Ertürk’ün aktardığına göre, sol elle yemekte bir sakınca var mı, şeklinde yöneltilen soruya Din İşleri Yüksek Kurulu fetvayı yapıştırmış: “Yemeiçmeyle ilgili genel ilkeleri belirleyen Hz. Peygamber (s.a.s.), sol elle yemeiçmeyi hoş karşılamamıştır. Nitekim o, bu konu üzerinde önemle durmuş; şeytanların sol elle yeyip içtiklerini ha ber vererek ümmetini uyarmış ve çocuklara sağ elle yemek yemeyi öğretmiştir. Hz. Peygamber’in sağ elle yeme ve içme konusundaki tavsiye ve irşadlarına uymak her Müslümanın vazifesidir.” Pekâlâ, Din İşleri Yüksek Kurulu karşısında “Cin İşleri Yüksek Kurulu” gibi çalışan sosyoloji disiplininin öncülerinden Durkheim’in öğrencisi Hertz nasıl bir açıklama getiriyor bu “sağ”dan yana basan çoğunluk ruhuna insanlığın; bir de ona bakalım!.. Hertz, “sağ”dan yana bu eşitsiz ayrımcılığın temelini, bir bakıma üç büyük semavi dinin “arkeoloji”sinde olduğu da kuvvetle öne sürülen “güneş tapımı”na kadar geri götürmek gerektiğini belirtmekte. Dua ve ayinlerde ibadet edenler, genellikle güneşin doğduğu yöne, yani hayatın kaynağına doğru dönerler ve vücudun yön noktalarına bakıldığında batı, arkada kalır; güney, sağ tarafta; kuzey ise sol tarafta. Buna bağlı olarak, güneş ışığı vücudun sağ tarafında parıl parıl parlarken sol taraf kuzeyin “uğursuz” gölgeleriyle kaplanır (Hertz’den akt. Fiona Bowie, “The Anthropology of Religion”, 2000, s. 4143). Görüldüğü gibi, bizim “Din İşleri”nin 21’inci yüzyılın başında hâlâ takıntı yaptığı bir “evrensel” ayrımcılığa 20’nci yüzyılın başında “cin gibi” bir açıklama getirmiş Hertz... Bana göre de insanlığın en zehirli ruh halinden istim almakta bu eşitsiz sembolizm: Çok olanın, çoğunlukta olanın, yaygın olanın doğru ve haklı; az olanın, azınlıkta olanın, ayrıksı olanın (yani “solak”lığın) yanlış ve haksız sayılması bu. Evet, insanlığın en zehirli ruh hali bu, ama aşılmaz değil: Sanattaedebiyatta sol elin yaratıcılığını, spordafutbolda sol ayağın hünerlerini, ve tabii fikirdesiyasette sol aklın mucizelerini kimse göz ardı edemez!.. Fakat tüm bunlar bir yana öyle bir gerçek var ki Diyanet’in fetvasını da “solda sıfır” kılacak bir final yapma imkânı veriyor bize. Hertz de yazısını onunla bitirmiştir. Vücudun “kutsal” addedilen sağ tarafını beynin sol yarımküresi yönetip kontrol ederken, lânetli sayılan “solaklık” beynin sağ yarımküresinin marifeti. Bakın şimdi şu Allah’ın işine!.. O kadar yüceltilen “sağ”ın arkasında onu idare eden bir “sol” beyin var. Ve o kadar tu kaka edilen, şeytanla özdeştirilen “sol”un arkasında da onu idare eden bir “sağ” beyin!.. E, ne demişler şeytan ayrıntıda saklıdır ya da eski deyişle ifrit, teferruatta gizlidir. Meğer bu kadar “ifrit” sayılan sol ne yapıyorsa beynin sağ yarısı aracılığıyla yapıyor, demek ki orada gizleniyormuş!.. Ve sol “ifrit”se sağ da teferruattan ibaretmiş!.. C MY B
Abone Ol Giriş Yap
Anasayfa Abonelik Paketleri Yayınlar Yardım İletişim English
x
Aşağıdaki yayınlardan bul
Tümünü seç
|
Tümünü temizle
Aşağıdaki tarih aralığında yayınlanmış makaleleri bul
Aşağıdaki yöntemler yoluyla kelimeleri içeren makaleleri bul
ve ve
ve ve
Temizle