17 Mayıs 2024 Cuma English Abone Ol Giriş Yap

Katalog

Aylar
Günler
Sayfalar
SUNUŞ Pazartesi 5 Şubat 2018 2 Nükleer ısrar ÜÇ nükleer santral PROJESİ TEPKİLERE KARŞIN gündemde Türkiye büyük bir nükleer santral tehditi içerisinde. Nükler santrallara kar İstanbul’da Kanal İstanbul projesinin etkilerini anlatan dosyalarımızın ardından “Nükleer” dosyasını da açıyoruz. Fu İnceburun’da nükleer santral kurulması için harekete geçildi. Üçüncü nükleer santralın ise Kırklareli İğneada’ya yapıl yum madenciliğinin kirli yüzüne, nükleer endüstrinin yalanlarından oluşan bir tarihtir. Çernobil ve Fukuşima’dan son şı çıkan uzmanların, çevre ak kuşima faciasının 7. yıldönü ması düşünülüyor. Bu bölgele ra dünya bu tarihe farklı bir tivistlerinin ve özellikle sant mü yaklaşıyor. Uzmanlar ise rin ortak özelliği ise eşsiz gü yön vermeye başladı. Nükleer ral yapılması planlanan bölge bölgedeki radyasyonun etki zellikteki doğaları. Greenpeace çağ kapandı ve temiz enerjile lerde yaşayan yurttaşların se sinin 100 yıl daha silinmeye “Nükleer enerjinin tarihi kısmi rin tarihi yazılmaya başlandı” si her gün daha güçlü çıkıyor. ceğini söylüyor. Türkiye’de erimelerden radyoaktif sızın diyor ve yenilenebilir enerji Türkiye’de termik santral ve Mersin Akkuyu ve Sinop tılara, atık sorunundan uran nin önemini vurguluyor. Mersin Akkuyu nükleer santral çalışma alanı. Türkiye’nin nükleer yolculuğuna dönüp baktığımızda uzun karanlık bir tünel ile karşılaşıyoruz. Hükümetler yaklaşık 60 yıldır nükleer enerjiyi ülkeye getirmek için uğraşıyor. Yurttaşlar ise “nükleer”, “radyasyon”, “santral” gibi sözcüklerle 24 Nisan 1986 günü tanıştı. Yüzyılın en büyük nükleer kazası Çernobil’i yok ederken Türkiye’de eski bakan Cahit Aral’ın çaydaki radyasyonun tehlikeli olmadığını kanıtlamak için kameralar önünde çay içmesi tarihe geçti. 11 Mart 2011’de gerçekleşen Fukuşima felaketi de bize nükleer enerjinin ne kadar tehlikeli olduğunu bir kez daha anımsattı. Dizimizin ilk gününde Mersin Akkuyu Santral planını mercek altına aldık. Yıllardır nükleere karşı mücadele sürdüren Mersin Nükleer Karşıtı Platform (NKP) Dönem Sözcüsü Alpay Antmen ve Greenpeace Akdeniz Kampanyalar Hukuk Danışmanı Deniz Bayram’a kulak verdik. Türkiye’de nükleer Dünya enerji üretiminde yeni yollar ararken nükleer enerji ülkemiz için bir alternatif haline geldi. 1956 yılında Başbakanlık’a bağlı bir “Atom Enerjisi Komisyonu” kuran Türkiye, 1957’de Birleşmiş Milletler’e bağlı Uluslararası Atom Enerjisi Ajansı’na (UAEA) üye oldu. Türkiye’de ilk nükleer çalışma ve araştırmalar ise 1962’de İstanbul’da Küçükçekmece Gölü kıyısında kurulan 1 MW’lık TR1 araştırma reaktörüyle başladı. Elektrik üretimi amacıyla kurulması tasarlanan nükleer santrallarla ilgili ilk etütler 19671970 yılları arasında yapıldı. 1970 yılında Türkiye Elektrik Kurumu (TEK) kuruldu. TEK’e bağlı olan Nükleer Enerji Dairesi ise 1972 yılı başında çalışmaya başladı. 1970’li yılların başlarında, nükleer santral sahası için fizibilite ve yer araştırmaları gerçekleştirildi. Bu çalışmalar kapsamında, nükleer santralın kurulabileceği yerler olarak; MersinAkkuyu, Sinopİnceburun ve Kırklareliİğneada sahaları belirlendi. Akkuyu sahası için TEK tarafından saha lisans çalışmaları gerçekleştirildi. Yapılan yer etütlerine ve araştırmalarına dayanarak Akkuyu için “Yer Raporu” hazırlandı. Bu rapor, lisanslama otoritesi olan Başbakanlık Atom Enerjisi Komisyonu’na sunuldu. Lisanslama otoritesi, 1976 yılında Akkuyu Sahası için “yer lisansı” verdi. Kaza ders olmadı 1986’da meydana gelen Çernobil felaketi sonrası nükleer santrallarla ilgili çalışmalar bir süre askıya alındı. 1988 yılında TEK Nükleer Santrallar Da MERSİN KENETLENDİ Tarım, ekosistem ve turizm biter, çöplük gelir Yıllardır santrala karşı mücedele sürdüren Mersin Nükleer Karşıtı Platform (NKP) adına sorularımızı Dönem Sözcüsü avukat Alpay Antmen yanıtladı. “Mersin, santralın yapılmaması için, büyük oranda kenetlenmiş durumda. Santral yapıldığı anda buranın yaşanamayacak, tarım yapılamayacak, turizmi olmayacak bir yer haline geleceğini biliyoruz” diyen Antmen şöyle devam ediyor: “Türkiye’nin elektrik enerjisi anlamında nükleer santrala ihtiyacı olmadığını düşünüyoruz. Yıllık elektrik üretim ve tüketim verileri ile gerek üretim ve gerekse dış satın alma kapasitesi dikkate alındığında Türkiye’nin nükleer santrala ihtiyacı yok. Ayrıca nükleer santral kazalarının sonuçları Çernobil ve Fukuşima da görülmüşken bu riskin alınması akıl kârı değildir. Herhangi bir nükleer kaza olmasa dahi, nükleer santralların çevreye, doğaya, nin karşılıklı edimleri, devleti insanlara vereceği zararlar ge mizi zarara sokacak hükümler ri dönülemeyecek bo içermekte. Yakın ta yutlara varmakta. Bu rihte dünyada yaşa santralın Akkuyu’da nan nükleer santral yapılması, kentimize, felaketleri yüksek tek ülkemize, ekonomimi nolojinin dahi bu sant ze, doğamıza, yaşam rallarda kazayı önle alanımıza sayısız, ge yemediğini, bu kaza ri dönüşsüz ve tela ların insan sağlığı ve fisi imkânsız zarar yaşamı üzerinde tela lar doğuracak. Sant fisi imkânsız zararlar ral Akdeniz’in ekosis Alpay Antmen doğurduğunu kanıtla temini bozacak, tarı mış. Bunun yanında mını, turizmini, insan ülkemiz ve özellikle sağlığını, yaşamı tehdit ede bölgemiz, doğa ve insan dos cek düzeyde etkileyecek. Böl tu yenilenebilir enerji kaynak gemiz nükleer atık deposuna ları açısından oldukça zengin dönüşecek.” dir. Nükleer santral yerine bu ‘Ağaçlar kesildi’ seçeneklere yatırım yapılması kentimiz, ülkemiz ve insan Santralın yapımı ve işletme lık açısından doğru bir tutum sine ilişkin sözleşmenin ka dur. Henüz ÇED süreci tamam mu yararına ve ulusal çıkarlara lanmadığı halde Akkuyu’da aykırı olduğuna dikkat çeken ki santral bölgesinde ağaçlar Antmen şöyle devam etti: “Bu kesildi, hafriyat yapılıyor. Do sözleşme enerji arz ve güvenli ğa katledilmeye başlandı” diye ğimizi tehdit ediyor. Sözleşme konuştu. Çevre aktivistleri nükleere karşı eylemlerini sürdürüyor. iresi Başkanlığı kapatıldı. Ancak kaza ders olmadı ve nükleerden vazgeçilmedi. 1990’ların sonuna doğru elektrik enerjisi üretmek üzere nükleer güç santralı yapımı için çalışmalar hız kazandı. Ocak 1993’te Akkuyu Nükleer Santralı Projesi Resmi Gazete’de yayımlanarak tekrar yatırım programına alındı. Santralın Çevresel Etki Değerlendirmesi (ÇED) başvuru dosyası, 2 Aralık 2011’de Çevre ve Şehircilik Bakanlığı’na sunuldu. Santralın ÇED süreci 21 Mayıs 2012’de sona erdi. Dava sürüyor Akkuyu Nükleer Santralı’nın temeli Nisan 2015’te atıldı. Çevre aktivisleri, santrala karşı çok sayıda dava açtı ve ÇED raporunun iptalini istedi. Bilirkişiler, koruma altındaki Göksu Deltası ve nesli tükenmekte olan Akdeniz foklarının santral yapımı ve sonrasında tehlike altında kalacağını tespit etti ancak bu durumun santral yapımına engel olmayacağını savundu. Açılan dava sürüyor. Önümüzdeki günlerde karar çıkması bekleniyor. dizi EDİTÖR: ELİF TOKBAY TASARIM: EMİNE BİLGET Türkiye’ninGREENPEACE HUKUK DANIŞMANI ihtiyacı yok Greenpeace Akdeniz tığınız bir alışverişte, yaşamsal Kampanyalar Hukuk Da risk taşıyan bir ürünü on kat nışmanı Deniz Bayram şöy daha pahalıya hem de hiç gü le diyor: ven telkin etmeyen bir satıcı “Elektrik piyasasında faali dan satın alıyormuş duygusu yet gösteren TEİAŞ ve EPDK na kapılmamak mümkün de verilerine göre 2018’de yeni ğil. Akkuyu Nükleer Santralının bir elektrik üretim tesisine ih ekonomik anlaşmasını değer tiyacımız yok. 2026 yı lendirdiğimizde, TE lında da olmayacak. Ye TAŞ, ilk ünitenin üre nilenebilir enerji konu teceği enerjinin yüzde sunda teknolojik geliş 70’ini, üçüncü ve dör meler hayata geçirilir düncü ünitenin ürete se, nükleer santrala ne ceği enerjinin yüzde Türkiye’nin ne de dün 30’unu 15 yıllık bir satın yanın ihtiyacı var. Ener alma anlaşması süre ji Bakanlığı verilerine since KDV hariç, 12.35 göre, Aralık 2017 itibarıyla Türkiye’nin kuru Deniz Bayram ABD senti/kWh ortalama fiyattan satın alma lu gücü, 83.229 MW’tır. yı garanti ediyor. Oysa Elektrik tüketim değerlerine son dönem piyasa koşulları baktığımızda, bu kurulu gücün na baktığımızda, 2017 yılı orta yarısı oranında bir tüketim söz laması, 4.14 ABD senti/kWh’tır. konusu. Yani yaklaşık olarak Hazinenin kasasından çıka kurulu gücümüzün yarısı ora cak alım garantisi karşılığı sa nında enerji üretim arz fazla tın alınan elektrik, piyasa ko sı var. Gelecekteki enerji ihti şullarında elde edilen elektrik yacımızı değerlendirdiğimizde ten 3 kat daha fazladır. Görü ise TEİAŞ’ın yayımlandığı 2016 yoruz ki nükleer hem elektrik 2026 10 Yıllık Talep Tahmin piyasası koşullarından, hem de Projeksiyonları’na göre, yük yenilenebilir enerjiden kat be sek talep senaryosunda da kat ekonomik külfettir. Bu kül hi, 5000 MW fazla arz olduğu fet hepimizin. Doğa için yıkı ve 2030’lu yıllara kadar yeni cılığı geçmişteki felaketler ile bir tesise ihtiyacımız olmaya aşikâr olan nükleerin hayatları cağı açık. Nükleerin ekonomik mıza ne ekonomik ne de top tarafına baktığımızda ise yap lumsal geri dönüşü var.” MErsin AKKUYU MEVZUAT VE ALTYAPI EKSİK Greenpeace’nin Akkuyu Nükleer Santralı ÇED süreci 1hakkında itirazları şöyle: Dünyada nükleer enerjiye yaklaşım, Fukuşima felaketi sonrası değişmesine karşın Akkuyu Projesi’nde, Fukuşima sonrası güncel değerlendirmeler yapılmamış, güncel çalışma 2lar kullanılmamıştır. Türkiye ile Rusya arasında imzalanan ikili sözleşmenin Türkiye mevzuatına aykırı hükümleri geçersiz kabul edilmelidir. Nükleer enerji konusunda Türkiye’de mevzuat ve 3idari altyapı eksiktir. ÇED süreci, şeffaflık ve katılımcılık ilkelerine aykırıdır. “Halkın Katılımı” bypass 4edilmiştir. Sınanmamış, test edilmemiş bir reaktör Rosatom tarafından Türkiye’de deneme 5ye açılmaktadır. Nükleer kaza halinde, ekonomik, sosyal, toplumsal ve çevresel sorumluluğun kim tarafından üstleneceğine ilişkin mekanizmalar kurul 6mamıştır. ÇED Raporu’nda nükleer kaza ve alarm durumunda, tahliye planı eksik ve hata 7lı yapılmıştır. Akkuyu Nükleer Enerji Santralı’nın 1976 tarihli yer lisansları ile ilgili çalışmaların revize edilip edilmediği ne ilişkin bilgi mevcut değildir. Yer lisansları ile ilgili günümüze uygun koşullar değerlendi 8rilmemiştir. Akkuyu NGS Projesi’nin deniz ve kara ekosistemine vereceği zararlara ilişkin ÇED Raporu kapsamında bilimsel verilere dayalı değerlendir 9melere yer verilmemiştir. “Depremsellik” konusu ÇED raporunda yeterli ve gerçekçi verilerle değerlendi 10rilmemiştir. Atık yönetimi konusunda belirsizlikler, eksiklikler ve yanlış değerlendirme 11ler bulunmaktadır. Atıkların Boğazlar yolu ile taşınması alternatifinin risk değerlendirmesi ve kaza 12modellemesi yapılmamıştır. Projenin turizm ve tarımsal üretime etkileri 13değerlendirilmemiştir. Türkiye’nin taraf olduğu Akdeniz’in Kirliliğe Karşı Korunması Sözleşmesi (Barselona Sözleşmesi) kapsamında Akdeniz Eylem Planı’na ilişkin tedbirler, yükümlülükler, Türkiye’nin kıyıdaş ülkelere olan sorumluluklarına ÇED ra 14porunda yer verilmemiştir. Akkuyu Nükleer Enerji Santralı’nın sökümüne ilişkin hiçbir bilgi ve değerlendirme ÇED raporunda yer almamıştır. YARIN: SİNOP’UN NÜKLEERLE MÜCADELESİ C MY B
Abone Ol Giriş Yap
Anasayfa Abonelik Paketleri Yayınlar Yardım İletişim English
x
Aşağıdaki yayınlardan bul
Tümünü seç
|
Tümünü temizle
Aşağıdaki tarih aralığında yayınlanmış makaleleri bul
Aşağıdaki yöntemler yoluyla kelimeleri içeren makaleleri bul
ve ve
ve ve
Temizle