22 Kasım 2024 Cuma English Abone Ol Giriş Yap

Katalog

Aylar
Günler
Sayfalar
Pazartesi 26 Şubat 2018 4 İtiraf gibi gerekçe haber EDİTÖR: ALPER İZBUL TASARIM: BAHADIR AKTAŞ AKP ve MHP’nin yarın komisyonda görüşmeleri başlayacak uyum yasa önerisinin gerekçeleri arasında mühürsüz oy pusulalarıyla sahtecilik yapılabileceği belirtiliyor AKP ve MHP’nin ittifak ve seçim mevzuatıyla ilgili yasa önerisinin mühürsüz oy pusulalarının geçerli sayılacağına iliş İktidar cinayetleri... Elbette “güç zehirlenmesi” diyebilirdim ama tam açıklamıyor. “İktidar cinayetleri”, güçlünün kin maddesinin gerekçesinde, “mü güçsüze zulmüdür. hürsüz oy pusulalarıyla” sahtecilik Elinde dolu bir pompalı tüfek olan kişi, yapılabildiği itirafı yer silahsız olanı öldürür. EMİNE KAPLAN alıyor. AKP ve MHP’nin ya sa önerisinin görüşmeleri yarın Anayasa Komisyonu’nda başlayacak. Önerinin yasaların değiştirilme ihti Kızlarını vermeyen aileye ateş açan zorba bunu yapmıştır. Ayrılmak isteyen karısını sokak ortasında vuran kocanın yaptığı budur: Benim olmayan ölsün. Öldürülen kadınlar ki sayıları hep artıyor iktidar cinayetinin kurbanlarıdır. İktidar tehlikeli bir güçtür. yacının nedenlerinin Bir insanı öldürmekten okullarda yaşa anlatıldığı madde gerekçelerinde, şu nan yaşıt zorbalığına kadar, iktidarın her konular dikkat çekiyor: türü kendi halindeki kişinin başına bela n Aynı binadakilerin dağıtılmasına ‘gizli oy’ gerekçesi: Öneriyle, aynı binada oturan seçmenlerin hane bütünlüklerinin korunması ve aynı seçim bölgesinde kalmaları koşuluyla farklı sandık bölgelerine kaydedilmelerine ilişkin madde, “anayasada yer alan seçimin YSK’YE GENİŞ dır. Zorba ancak zorbalığından zarar gö rürse durdurulur. Onun için de zorbalığı durdurmanın yolu, bunu ona ödetmekten geçer. HHH 22 Aralık 1984 tarihinde Bernhard Goetz, NewYork Manhattan’da metroya bindi. Vagonda dört siyahi genç vardı. serbestliği ve gizli oy ilkesini sağlamak” gerekçesine dayandırılıyor. Bu durum, “AKP’nin de 15 yıllık iktidarda olduğu dönem de dahil bugüne kadar yapılan seçimlerin ‘seçimlerin serbestliği ve gizli oy ilkesine’ uygun yapılmadı mı?” sorusunu akıllara getiriyor. n Kamu görevlileri daha iyi sayarmış!: Siyasi partilerin bildirdiği isimlerin sandık başkanı seçilmesini kaldıran, sandık başkanlarının ilçe seçim kurulu başkanlarınca kamu görevlileri arasından seçilmesini öngören maddenin gerekçesi, “Mevcut düzenlemedeki iyi ün yapmış kişiler kavramının afaki niteliği ve bu kişilerin belirlenmesindeki güçlük nedeniyle, uygulamada so YETKİLER VERİLİYOR n Zarflar büyüyecek, sandık ve kabinler değişecek: Oy zarflarının ebatları, sandıkların kapağının üzerinde zarfların atılması için gerekli açıklığın ne kadar olacağı, kabinlerin biçimini belirleme yetkisi de YSK’ye veriliyor. Buna göre, mevcut yasada ‘sandıkların kapağının üzerinde zarfların atılmasına uygun boyu 25, eni 1 santimetre ebatlarında bir açıklık olacak şekilde yaptırılır’ ifadesi kaldırılırken, bu konuda YSK yetkilendirili rel seçim ile Cumhurbaşkanlığı ve milletvekili seçimlerinde oy pusulalarının aynı zarfa konulması nedeniyle özellikle yerel seçimlerde sandık kapağındaki açıklığın yeterli olmayabileceği kaydedildi. Mevcut yasadaki, “Oy verme kabinleri eni 120, boyu 120, yüksekliği 180 santimetre; portatif metal profil ve sentetik kumaşla kaplı, kolay taşınabilir ve katlanabilir olacak şekilde yaptırılır” hükmü de çıkarılırken, yeri binler oy vermenin gizliliğini sağlayacak şekilde yaptırılır. Kabinlerin ölçü ve standartları YSK tarafından belirlenir”ifadesi getiriliyor. Söz konusu maddenin gerekçesinde, metal profil ve sentetik kumaştan yapılan kabinlerin korunmasında güçlükler yaşandığı, saklama ve nakil esnasında oluşan hasarların tamiri veya yeni kabinlerin temininin maliyetinin yüksek olduğu, YSK’ye daha ekonomik ve kullanışlı kabin yaptırma olanağı Goetz yanlarına oturdu. Gençler gürültü çıkarıyor ve bela arıyorlardı. Gençlerin ikisi yerlerinden kalkarak Goetz’in karşısına dikildi: Beş dolar ver, dedi birisi. Üçüncü genç de şişkin cebini göstererek silah tehdidinde bulundu. Goetz “Ne istiyorsunuz” diye sordu. Zorba “Beş dolar” dedi. Goetz elini cebine attı, beş mermisi olan bir Smith Wesson tabanca çıkardı, dördünü de birer mermiyle vurdu. Beşinci mermiyi de yerde yatanın beline sıktı. Gençlerin üçü öldü, dördüncü de yaşamı boyunca felçli kalacak biçimde yaralandı. Bernhard Goetz beraat etti ve kahraman ilan edildi. İyi mi yapmıştı yoksa beş doları verip kurtulsa mıydı? Siz, beş yaşında çocuğa tecavüz eden kişiye ne ceza verilmesini istersiniz? Siz, yoldan geçen bir genç kızın giysisini bahane eden saldırgana hangi cezayı runlar yaşandığı bilinmektedir. Tek yor. Maddenin gerekçesinde, ye ne “Seçimlerde kullanılacak ka tanındığı kaydedildi. uygun bulursunuz? lifle, birlikte yapılan seçimlerde oy Kadın tecavüzleri. pusulalarının aynı zarfa konulma Çocuk tecavüzleri. sının öngörülmesi ve seçim ittifakı mesine yönelik değişiklik yapılmak lunun mührüne ilaveten sandık ku tarafından gönderildiği hususunda Cinsel saldırılar. müessesesine yer verilerek sandık sonuç tutanaklarına işlenecek bilgilerde değişiklik yapılması nedeniyle, oy kullandırma ve sayım döküm işlemlerinde aksaklıklar yaşanmaması için bu işlemlerin daha nitelikli ve liyakatli kişilerce yapılması ge tadır” biçiminde açıklandı. n ‘Sahtecilik’ itirafı: ‘Arkasın da sandık kurulu mührü bulunmayan zarf ve oy pusulalarından, üzerinde YSK filigranı, amblem ve ilçe seçim kurulu mührü bulunanların geçerli sayılacağına ilişkin mad rulu tarafından da mühürlenmesinin sahte zarf ve oy pusulası kullanımını önlemek için alınan ilave bir güvenlik önlemi olduğu” belirtilerek, “Ancak sandık kurullarının zaman zaman sehven zarfları mühürlemedikleri görülmektedir. Üzerin şüphe bulunmayan zarfların sadece sandık kurulunun ihmaliyle mühürlenmemesi bu zarfları geçersiz kılmayacaktır” ifadesi yer aldı. n YSK’ye geniş yetkiler: YSK, seçim türüne göre sandık bölgesi seçmen sayısını belirleyebilecek. İlkel dürtü saldırıları. Onları haklı bulanlar. Üstünü örtenler. “Büyütmeyin” diyenler. Hangi cezalar uygundur sizce? HHH “Kırık Camlar Kuramı”nı bilir misiniz? İki suçbilimcinin (kriminolog) buluşu rekmektedir. Bu hususlar nazara alı denin gerekçesinde, ‘sahtecilik’ iti de YSK filigranı ve amblemi ile ilçe Mevcut yasada, sandık seçmen sayı dur. James Wilson ve George Kelling. narak sandık kurulu başkanlarının rafı yer alıyor. Gerekçede, “Zarfların seçim kurulunun mührü bulunma sı köylerde 150, şehirlerde 200 ola Bir mahallede bir ev. Bir evin bir pen kamu görevlileri arasından belirlen ve oy pusulalarının ilçe seçim kuru sı sebebiyle yetkili seçim kurulları rak yer alıyordu. l ANKARA ceresinin camı kırılır. Yerine takılmayın ca bir camı daha kırılır. Ev serserilerin Siyasete ve seçime ‘güven’  mekânıolmayabaşlar.Sonraorasısuçluların barındığı bir mahalle olur. “Kırık Camlar” kuramı bu. Kırılan ilk cam. İktidar cinayetleri de böyle başlar. Önce, iktidarın haksızlıkları başlar. Al dıran olmaz. Canı yananlara mazeretler bulunur. Seçim yasasında yapılan değişiklikler ve beraberinde gelen tartışmalar ortaya yeni soru Sonra iktidarın zorbalıkları başlar, kimi korkar, kimi susar, kimi de kuyruk acı işaretleri çıkardı. Merak edilen noktalar ‘Siyasette güven krizi’ni de gündeme taşıyor sını çıkarır. Sonra iktidarın cinayetleri başlar. Artık mahalle zorbaların eline geçmiş Seçim düzenlemeleri, erken başlayan nı bile tam söyleyemeyecek yaştaki lı sebepleri var. Güvenemedikleri, ençocuklara meydanlardan şehitlik vaat dişe ettikleri her şey birbirine bağlı tir. Ya susarsın, ya kaçarsın. HHH Böyle yaşanmıştı Ergenekon değil mi? anket yarışları, gün etmesi ve bunun dehşet yaratmak ye ve son derece doğru. Bu döngüyü kır AKP ile FETÖ iktidarının ortak cinaye dem istismarı siyase rine alkış alması gibi gelişmeler, gün mak için hamle etmeye aday kimse tiydi. te ilişkin güven krizi demin siyaset üzerindeki etkisi konu de ortalıkta görünmüyor. Bu tabloda, Sahte deliller, gizli tanıklar, karanlık ifa ni derinleştiriyor. Bütün dünyada tartışılan demokrasiye inanç meselesi, Türkiye’de asgari “hukuk güvencesi” sınırını bile zorlayan bir umutsuzluğa dönüşüyor. Bu iklimi tartışmak için birkaç soru ve bir dizi cevap: n Seçim yasası değişiklikleri, sonucu önceden kabul ettirmek için mi? AKP MHP ittifakıyla birlikte, seçim güvenliğini iktidarın “sandık kontrolüne” çeviren düzenlemeler, “seçim ne işe yarar” tartışmalarını yeniden canlandırdı. Hem daha önce yaşananları, hem yapılan hazırlıkları görünce, iyimser düşünmek imkânsız ve “adil bir seçimin yapılamayacağı” hakkında söyle çim bir imkân olmaktan çıkar mı? Demokrasi, çoğulculuk, adaletli tem sil gibi dertleri olmayan ama güç temerküzü için seçime bağımlı sistemler, “rekabetçi otoriterizm” olarak tanımlanıyor. Bu rejimlerde bir tiyatroya dönüştürülen seçime ortak olmanın veya çok önem atfetmenin yararsız, hatta duruma meşruiyet kazandırdığı için zararlı olduğu şeklinde görüşler var. Ancak bu tezin, genellikle çok kurumsallaşmış ve süreklilik kazanmış rejimler için daha geçerli olduğunu ama onlarda bile aksi gelişmeler yaşanabildiğini sunda da “umutlu” olmayı engelliyor. Gündemi politik “kazanca” dönüştüren istendiği ölçüde olmasa da dönüştürmeye çalışan bu zemine yapılan katkı sorgulanmadan, sadece sonuçtan şikâyet ediliyor. İktidar cephesinde, önemli risklere karşın istendiği ölçüde büyük fayda sağlanamayan gündem istismarı büyürken, muhalefet cephesinde “donma” ve “karamsarlık” genişliyor. Bu karamsarlık da, abartılı anketler ve iddialı “öngörülerle” karşılanmaya çalışılıyor. Dikkatler, yaşanmakta olandan koparak, “önümüzdeki maçlara” yöneliyor. Çok önemli kayıplara karşılık Afrin’in Esad’a tesliminin “zafer” olarak sunulması ihti “güvensizliğini” en az gösterebilen, abartılı bir özgüven gösterisiyle durumu perdeleyebilen, en az “açık veren” daha kârlı çıkıyor. Karşısındakinin “güven” hissiyle kolay oynayabilen büyük avantaj sağlıyor. n Siyasette güven sorununun anahtarı demokrasi mi, hukuk mu? Bu sorunun cevabı elbette her ikisi de. Ama işlevleri açısından cevap aradıkları sorular farklı olduğu için etkileri de farklı. Demokrasi asıl olarak “kim” sorusuna cevap arıyor: Kim yönetecek, kim karar verecek? Hukuk ise, “nasıl” sorusuna cevap veriyor: Nasıl yönetilecek, nasıl karar verilecek? Demokrasinin çare üretme yeteneği sadece Türkiye’de değil dün deler. Bugünün kaçak savcıları kimdi? Zeke riya Öz müydü? Balyoz davaları vardı, tüyler ürperten iddialarla. Yıllar yıllar yattılar. Her günü, her gece si zulüm yıllar. İktidar cinayetleri değil miydi? Şimdi o günleri şakşaklayan Altan kar deşler ile Nazlı Ilıcak yatıyor ve müebbet hapse mahkum oluyorlar. Ağırlaştırılmış. İktidar cinayetleri devam ediyor. Bir gün bile yatmaları haklı mı? Elbette haksız. Bir gün bile yatmamalılar. Tutuklanmaları haksız mı? Haksız elbette. Men dakka dukka demeyelim. Bize yakışmaz da. Onlar da “Biz yanlış yaptık” demeliler. nenler de son derece haklı. Daha den eklemek gerek. mali, iktidarı değil de, buna karşı lafı yada da canlı bir tartışma konusu. Onlara yakışmalı. geli, daha örtülü yapılabilecek şeylerin bile, “niyet okumaya” gerek kalmadan açık saçık, kaba saba, göstere göstere yapılması da, belki bu hissiyatı daha da pekiştirmek için. Sonucu garantilemek için gösterilen bunca çaba, sadece “rakiple Demokrasi, çoğulculuk gibi bir iddianın, en azından umudunun devam ettirilmesinin alınacak sonuçtan daha önemli olduğu durumlarda, seçim dahil her türlü siyasi hareketlenme bir imkân olarak kullanılabilir. Adaletsiz bir seçim haksızlığın görünür nı hazırlayamamış muhalefeti endişelendiriyor. n Siyasete ve siyasi gündeme dönük ‘güven krizi’ nasıl yayılıyor? İktidar, muhalefet ve genel olarak seçmen açısından bakıldığında, siyaset alanında hemen bütün aktörler Hukukun üstünlüğü meselesi de, “beşiğinde” bile yaralar almaya devam ediyor. Boğaziçi’nden Prof. Hakan Yılmaz’ın medyascopetv’de dile getirdiği çok önemli bir nokta var: “Neoliberalizm ile birlikte demokrasinin İktidar cinayete mi niyetli? İlk cam kırıldığında ayağa kalkacaksın. İlk cam kırıldığında oralı olmazsan, Camlar senin de başına iner. İlk cam kırılmadan öğrenilmesi gereken ders budur. Görüyoruz... ri” yıldırmak, vazgeçirmek için ola hale getirilmesi, otoriter müdahale hamlelerini güvensizlik üzerine kuru eşitlik duygusunu kaybetmesi.” De maz. Şartları itibarıyla adaletsiz ola ler baskının deşifre edilmesi için ze yor. İktidar demokrasiye, yaslandığı mokrasinin cevap ve çare üretme ye ABDÜLLATİF ŞENER: cağı aşikâr bir seçimin kurallarını da min yaratabilir, itirazın örgütlenme milli iradeye ve müttefiklerine güven teneğini körelten bu süreç, küresel“haksız bir avantaj” için değiştirmeye sine yarayabilir. Bir iktidarı hile ve miyor. Muhalefet, en başta kendine, leşmeye cevaben gelişen milliyetçi İttifak Erdoğan’ı bitirir çalışmak, aynı zamanda giderek büyüyen kaybetme endişesinin de ürünü olmalı. Gücün kaynağı olarak seçime ve kazanmaya olan bağımlılık, kaybetme korkusunu süreklileştiriyor. Ancak Türkiye siyaset tarihinde, “avantaj” sağlayacağı düşünülen ya baskıdan başka yolla istediği sonucu alamayacak hale getirmek, “Pirus zaferi”ne mecbur bırakmak azımsanacak bir şey değildir. n Siyasi gündemin etkisi ve erken başlayan anket savaşları ne söylüyor? seçmenin sağduyusuna ve iktidarın kuracağı tuzaklara güvenmiyor. Seçmen, “artık yeter” dese iktidarın, “bir şans verse” muhalefetin yapabileceklerine ve “asıl meselenin” başka olduğunu söyleyen sezgisine güvenmiyor. Güvensizlik iklimi, siyasi hamleleri sağ popülizmin kutuplaştırıcı dinamiğiyle birleşerek eşitlik ve çoğulculuk fikrini iyice eziyor. “Hakikat sonrası” (posttruth) dönemin iklimi de, hukuk alanını tahrip ederek ilerliyor. Siyaseti yeniden özgürlük, eşitlik ve demokrasinin mücadele alanı haline ge AKP kurucularından eski bakan ve milletvekili Abdüllatif Şener, Politikyol adlı internet sitesine konuştu. Şener, AKPMHP’nin açıkladığı “Cumhur İttifakı”nın Cumhurbaşkanı Tayyip Erdoğan’ı “bitireceği” iddiasında bulunurken, “Bu ittifak Sayın Erdoğan’ın seçimleri kaybetmesine neden düzenlemelerin hazırlayanlara sürp Abdülkadir Selvi’nin köşesinde veya hareketsizliği besliyor. tirecek; taktik çıkarlar yerine etik ve olur” dedi. Şener, cumhurbaşkanı adaylığı rizler getirdiği örnekler (1950 CHP, yazdığı kaynağı belirsiz ankete göre Siyasetteki bütün aktörlerin ken tutarlı “kurallar” zeminini savunacak için Abdullah Gül’ün “doğru aday olmadığını” 1983 MDP) hiç de az değil. Afrin’in iktidara oy kazandırdığı bil dileri ve muhataplarıyla ilgili olarak bir dileylem pratiği yeni bir “güven” savundu ve ikinci tura kalamayacağını söyle n Adaletsiz olacağı anlaşılan se gisi, Cumhurbaşkanı Erdoğan’ın adı güven sorunu yaşamasının çok hak alanı yaratabilir. di. l ANKARA / Cumhuriyet C MY B
Abone Ol Giriş Yap
Anasayfa Abonelik Paketleri Yayınlar Yardım İletişim English
x
Aşağıdaki yayınlardan bul
Tümünü seç
|
Tümünü temizle
Aşağıdaki tarih aralığında yayınlanmış makaleleri bul
Aşağıdaki yöntemler yoluyla kelimeleri içeren makaleleri bul
ve ve
ve ve
Temizle