14 Kasım 2024 Perşembe English Abone Ol Giriş Yap

Katalog

Aylar
Günler
Sayfalar
KULTUR Pazartesi 26 Şubat 2018 ‘Bir Meteliğin Peşinde...’ sergisi Yapı Kredi Kültür Sanat Yayıncılık, Yapı Kredi Sikke Koleksiyonu’ndaki 55 bin adet sikkeden ilhamla üretilen bir sergiye 27 Nisan’a kadar ev sahipliği yapıyor. “Bir Meteliğin Peşinde: İşaretler, İzler ve Hikâyeler” sergisi, Hera Büyüktaşçıyan’ın “Elden Ele, Elden Ötedekine” isimli mekanik heykeli, Ali Taptık’ın “Apofeni Topoğrafyası” isimli fotoğrafik yerleştirmesi ve Marco Di Giovanni’nin “Bir Koleksiyondan Bitmek Bilmeyen Hikâyeler”inden oluşuyor. EDİTÖR: ÖZNUR OĞRAŞ ÇOLAK TASARIM: eMİNE BİLGET kultur@cumhuriyet.com.tr 15 Celal Şahin hayatını kaybetti TRT ekranlarının efsane isimlerinden müzisyen, yönetmen ve siyasi hiciv ustası Celal Şahin, 93 yaşında hayatını kaybetti. Şahin’in cenazesi bugün Zincirlikuyu Camisi’nde öğle namazının ardından kılınacak cenaze namazı sonrası Zincirlikuyu Mezarlığı’na defnedilecek. Şahin, TRT ekranlarında müzik ve mizahı birleştirerek, akordeonuyla yaptığı gösterilerle biliniyordu. Şahin’i çok iyi tanıdığını söyleyen Müjdat Gezen, sanatçının ardından, “Baba dostumdu. Celal Ağa bey, o jenerasyonun gazinolardaki ve o zaman radyo vardı tabii, televizyon yoktu, en büyük komedyeniydi. Akordeonuyla çıkardı, ses ve çizgiler üstadı derdik. Çok başka bir adamdı, çok kibardı, dünya efendisiydi, çok başka bir yönü vardı, entelektüeldi. Müthiş bir hiciv ustasıydı. Harika taşlamalar yapardı. Genellikle de o zamanın komedyenlerine özgü olan yöresel şeyler yapardı. Yani İstanbul’un belediye sorunları, bürokratik sorunlar, ama o kadar güzel yapardı ki, çok başkay dı. Bizim kuşak zamanında yetişmiş Zıt Kardeşler vardı, ilk gazinolarda çıkan, ondan sonra Celal Şahin, sonra Bal Arıları, sonra Ateş Böcekleri, öyle gitmişti. Ama Celal Şahin, onların içinde o devrin bir numarasıydı. Radyo programı da yapardı Celal Şahin, ben o zamanlar İstanbul Radyosu’nda sunuculuk yapıyordum, 70’li yılların başıydı” ifadelerini kullandı. Sunucu ve gazeteci Halit Kıvanç ise “Çok iyi arkadaştı ve çok değerli bir dostumdu” diye konuştu. Berlin’de ‘cesurAltın Ayı ödülünü genç yönetmen Adina Pintilie aldı filmler’ kazandı ESİN KÜÇÜTEPEPINAR Berlinale’de bu yıl iki büyük ödülü kazanan filmlerin tartışılacak tarafları olsa da bedenin sınırları, toplumsal algılar ve riyakârlıklar, kişisel açmazlar ve mahremiyet sorunumuz üzerine kafa yorması ve bunların da iki genç kadın yönetmenden gelmesi o kadar da şaşırtıcı değil elbette. Wes Anderson’ın yasakçı zihniyete şahane itirazıyla öne çıkan animasyonu “İsle of Dogs” ise en iyi yönetmen ödülünü kazandı. Bir kadın yönetmenin kendi bastırılmış cinselliği üzerinden mahremiyet ve bedenin sınırlarını sorgulayan Romanya yapımı “Touch Me Not”, Altın Ayı’yı kazanarak sürpriz yaptı. Belgeselkurmaca üslubuyla kotardığı filmiyle 68. Berlin Film Festivali’nde büyük ödülü kazanan genç yönetmen Adina Pintilie, festivalde görüştüğümüzde bir nevi ‘Gönül muhabbet ister cinsellik bahane’ yaklaşımıyla iletişim kurmanın hayati öneminden söz etmiş ve “Modern toplum masalı altında aslında gittikçe kabuğumuza çekiliyor ve yalnızlaşıyoruz. İçine kapanık topluluklar olarak yaşamanın manası yok, iletişim kurmanın binbir yolu var ve bastırılmış cinsellik maalesef sorunlarımızın en büyüğü” demişti. Adina Pintilie yaklaşık iki saatlik filminde göz şaşırtıcı ama ruh açıcı bir edayla muhtelif bedenlere odakladığı kamerasıyla bakışmanın ve dokunmanın terapi etkisini duyurtmayı başarıyor ancak bir süre sonra tekrara düşüyor. ‘Cesur bir film’ aradığını söyleyen Alman yönetmen Tom Tykwer başkanlığındaki jürinin, bedeni sevginin önünde bir engel olarak görmeyi reddeden, bunu da açıkça göstererek ‘şifa’ aramaya gönüllü, hem de bir kadın yönetmen tarafından çekilmiş bir filmi, son döneme damgasını vuran cinsel tazice karşı çıkan MeToo hareketine destekle de öne çıkar İkincilik anlamına gelen Jüri Büyük Ödülü de Polonyalı Malgorzata Szumowska’nın “Yüz/Mug” filmine verildi. mak isteği anlaşılabilir. Protestolarla birlikte tuhaf şekilde yan yana yükselen muhafazakârlığın önüne geçmek isteğinin de rolü büyüktür. Zaten ikincilik anlamına gelen Jüri Büyük Ödülü de Polonyalı Malgorzata Szumowska’nın bedensel engellerin algımızı nasıl da değiştirdiğini ve toplumun ikiyüzlü bakış açısını zarifçe irdelediği “Yüz/Mug” filmine verildi. 2015 yılında yine Altın Ayı yarışındaki “Beden/Body” filmiyle en iyi yönetmen ödülü kazanan genç kadın yönetmen Malgorzata Szumowska ile söyleşi yaptığımızda da günümüzdeki yüzeysel bakış açısının çok korkutucu olduğunu söylemişti. Sadece Poonya’da değil dünyada yükselen muhafazakârlığın endişe verici olduğunu belirten Malgorzata Szumowska tek çaresinin başkaldırmak olduğunu söyledi. Adina Pintilie En iyi kadın oyuncu ANA BRUN OLDU... Paraguaylı genç yönetmen Marcelo Martinessi’nin borçlarından dolayı hapse giren hayat arkadaşının ardından yalnızlığıyla başa çıkmaya çalışan orta yaşlı bir kadını anlatan “Kadın Mirasçılar/The Heiresses” filmindeki perfomansıyla Ana Brun, en iyi kadın oyuncu ödülünü hakkıyla aldı. Ana Brun aslında bir avukat ve kadın hakları konusunda da önemli çalışmalarıyla tanınıyor. Film ayrıca yenilikçi fimlere verilen Alfred Bauer Ödülü’nü de alma başarısı kazandı. Paraguay’daki baskılarla sıkıştıklarını belirten Martinessi, Türkiye’deki LGBT hareketine de destek gönderdi. Ünlü şövalye ‘Don Kişot’ Süreyya Operası’nda İstanbul Devlet Opera ve Balesi, Miguel de Cervantes’in aynı ismi taşıyan romanından esinlenerek, Ludwig Minkus’un bestesiyle Marius Petipa tarafından ilk kez 1869 yılında Bolşoy İmparatorluk Tiyatrosu’nda oynanan “Don Kişot” balesini Süreyya Operası’nda sahneliyor. “Don Kişot”u, Belçika’dan Amerika’ya dünyanın birçok sahnesinde ve eserin farklı versiyonlarında baş dansçı olarak dans etmiş olan İDOB Başkoreografı Ayşem Sunal Savaşkurt düzenleyerek sahneye koydu. Şef Roberto Gianola yönetiminde İDOB orkestrası eşliğinde sahnelenen “Don Kişot”un dekor tasarımını İsmail Dede, kostüm tasarımı Gizem Betil, ışık tasarımı Önder Arık yaptı. Eserin baş karakterlerinden Kitri’yi Gizem Atik Tuncay, Berfu Elmas; Basilio’yu Melih Mertel, Batur Bük lü; Don Kişot’u Alkış Peker, Alper Akalın, Egemen Kement; Sancho Panza’yı Cem İndere, Murat Öztekin dönüşümlü olarak canlandıracaklar. Onlara İDOB sanatçıları dönüşümlü olarak eşlik edecekler. 24 Şubat’ta ilk gösterimini yapan Don Kişot, 27 Şubat ve 14,16, 20, 22, 23 Mart günleri 20.00’de, 3 Mart Cumartesi 16.00’da Kadıköy Belediyesi Süreyya Opera Sahnesi’nde izlenebilecek. Bale’nin Zorlu Performans Sanatları Merkezi’ndeki gösterimi ise 18 Nisan Çarşamba günü 20.30’da olacak. OPUS AMADEUS ODA MÜZİĞİ FESTİVALİ Soprano Zomer, La Sfera Anmoniosa ile söyleyecek 7. İstanbul Opus Amadeus Oda Müziği Festivali, Avrupa’nın ünlü topluluklarını İstanbullular ile buluşturmaya devam ediyor. 26 Mart’a kadar sürecek olan festival, şubat ayında iki konsere daha ev sahipliği yapacak. Fransız, Türk ve Alman sanatçılardan oluşan topluluk “Ombre et Soleil” bugün saat 20.30’da Ataşehir Belediyesi Mustafa Saffet Kültür Merkezi’nde sahne alacak. Hollanda’nın sevilen topluluklarından La Sfera Armoniosa Hollandalı ünlü soprano Johannette Zomer ile geç rönesans, erken barok ve barok dönem bestecilerinin eserlerini yorumlayacak. Topluluk 28 Şubat saat 20.00’de Kadıköy Belediyesi Yeldeğirmeni Sanat’ta konser verecek. Bollywood efsanesi Kapoor YAŞAMINI YİTİRDİ Bollywood’un efsane isimlerinden Sridevi Kapoor, 54 yaşında kalbine yenik düştü. Yeğeninin düğünü için Dubai’de bulunan ünlü yıldız hayata veda ettiğinde yanında yanında kocası Bonny Kapoor ve kızı Khushi vardı. Bollywood filmlerinde rol almaya başlamadan önce Tamil, Telugu, Malayalam ve Kannada filmlerinde boy gösteren Sridevi Kapo or, 12 yaşında ilk Bollywood filmini çekti. 1978 yılında ilk başrolünü üstlendikten sonra 80’li ve 90’lı yıllarda sayısız filmde rol aldı. 1997’de kariyerine ara verdi ve 2012’de güçlü bir dönüş yaptığı “English Vinglish” filmine kadar başka film çekmedi. Geçen yıl rol aldığı “Mom” son filmi oldu. Soyağacının düşündürdükleri Savaşın, kanın, ölümlerin, hiç bitmeyen çatışmacı söylemlerin ortasında, herkesin soyağacına edevlet sitesinden ulaşabileceği haberi, kısacık bir an için bile olsa farklı ve son derece insani bir alan açtı. Bir anda telefonlar çalışmaya başladı, bilinenler doğrulandı, yeni bilgiler alındı, bu arada muhtemelen bazı şaşkınlıklar da yaşandı. Bu göreli ama yine de yaygın “heyecan” ortamında, kendi kendime sordum: İnsanda soybilgisine duyulan bu merakın ve soyağacı sözcüğünün uyandırdığı ortak ilginin kökeni ne olabilir? Çünkü sonuçta edevlet sitesine yeni keşfedilmiş bilgiler aktarılmadı; arşivlerde bugüne kadar gizli tutulan birtakım eski defterlerin ortaya çıkmasıyla soy bilgilerinin aniden bir veya iki yüzyıl daha eskiye uzanması gibi bir durum da söz konusu değil. Bizde ve Batı’da şecere Zaten bizde soy sop bilgilerine erişimin, Katolik Batı’da olduğu gibi asırlarca geriye uzanması çok zor. Değerli tarihçi İlber Ortaylı son çıkan “Gazi Mustafa Kemal Atatürk” kitabında, Atatürk’ün şeceresini tartışırken, “Bizde kayıt yoktur. Türkiye’de kimse şeceresini sağlam bir şekilde çıkaramaz. Bu pek mümkün değildir” diyor ve Batı’nın farkını, kiliseyle izah ediyor: “Nitekim bizde kilise gibi bir kurum yoktur. Yani vaftiz edilen yok ki kayıt olsun! Evlilik kaydedilmez, ölüm kaydedilmez. Ölüm çok yakın zamanlara kadar bizde deklare edilmezdi.” Gerçekten de edevlet sitesindeki soyağacı uygulamasına girenler fark etmişlerdir; en fazla iki yüz yıllık bir dönemi kapsayan kayıtlarda en sık rastlanan hata sanırım ölüm tarihlerinde yaşanıyor, birçok kişi halen sağ görünüyor. Ortaylı, kendi kişisel tarihi üzerinden de ilginç bir değerlendirme yapıyor: “Osmanlı cemiyeti kadar soyuna sopuna önem veren bir cemiyet az bulunur. Fakat maalesef bunun kayıt altına alınması söz konusu değil. (...) Bugün herhangi bir Avusturya, Alman, Fransız köyünde, bir köylünün soyunu tespit edememek âdeta mümkün değildir. (...) Bebekliğimin geçtiği Alberschwende Kilisesi’nde araştırma yaptığımda (...) o dağ eteğindeki köyde herhangi bir köylünün, beş asır boyunca mükemmel bir şecere çıkaramamasının mümkün olmayacağını gördüm. (...) Doğu dünyasında böyle şeyler yok, böyle müesseseler yok.” Gılgamış’tan bu yana... Soya sopa duyulan ilginin, insanın en temel varoluşsal sorunlarından biriyle de bağlantılı olduğunu unutmamak gerekiyor. İnsanı diğer canlılardan ayıran en önemli farklardan biri, ömrünün sınırlı olduğunu bilmesidir. Bu bilgi, Gılgamış Destanı’ndan bu yana, en azından efsanelere, mitolojiye, giderek sanata, edebiyata çeşitli biçimlerde yansıyan ölümsüzlük arayışının temel dürtüsünü oluşturur. Bu arayışın izdüşümlerini, Eski Mısır’ın “Ölüler Kitabı”ndan çeşitli dinlerin “sondan sonrası”na ilişkin yorumlarına kadar geniş bir eskatolojik yelpazede bulmak mümkündür. İnsanoğlunun, ömrün sonluluğuna, zamanın bağımsız akışı içinde kişisel tarihlerin kısalığına bulabildiği cevaplardan biri, kendisini bir soy sürekliliği içinde, hiç değilse birkaç asır boyunca tanımlayabilme duygusu olmuştur. “Soyağacı”nın diğer tüm dini, hukuki, vb. kayıt kaygısı dışında, “evren karşısındaki insan”ı yansıtan böyle bir yanı da var ve sanırım hepimizin derinlerinde bu nedenle ortak bir heyecan uyandırabiliyor. Peki, soy bilgisinin simgesi niye başka bir şey değil de “ağaç”? Herhalde bunun için de tektanrılı dinlerden çok daha gerilere, insanın da doğanın bir parçası olduğu devirlerin “Hayat Ağacı” figürüne kadar uzanmak gerekiyor. T.C. KÜLTÜR VE TURİZM BAKANLIĞI DEVLET OPERA VE BALESİ GENEL MÜDÜRLÜĞÜ İSTANBUL DEVLET OPERA VE BALESİ MÜDÜRLÜĞÜ DON KİŞOT * / L.Minkus bale 2 perde 27 ŞubatSaat:20.00/ 3 MartSaat:16.00 14, 16, 20 MartSaat:20.00 SEÇME “KAVATİNA”LAR */konser 2 MartSaat:20.00 STABAT MATER * / G.Rossini konser 8 MartSaat:20.00/10 MartSaat:16.00 ERGİME 2 ** (KLASİK MODERNLER) / modern dans 2 perde 13 MartSaat:20.00 “ÇANAKKALE” * /konser 17 MartSaat:16.00 * **Kadıköy Belediyesi Süreyya Opera Sahnesi Beşiktaş Belediyesi Fulya Sanat Bilet satış için: www.dobgm.gov.tr / www.biletiva.com Kadıköy Belediyesi Süreyya Opera Sahnesi: 0216 346 15 31 / 120 121 C M Y B26 Şubat ilan .indd 1 2/22/18 1:15 PM
Abone Ol Giriş Yap
Anasayfa Abonelik Paketleri Yayınlar Yardım İletişim English
x
Aşağıdaki yayınlardan bul
Tümünü seç
|
Tümünü temizle
Aşağıdaki tarih aralığında yayınlanmış makaleleri bul
Aşağıdaki yöntemler yoluyla kelimeleri içeren makaleleri bul
ve ve
ve ve
Temizle