19 Mayıs 2024 Pazar English Abone Ol Giriş Yap

Katalog

Aylar
Günler
Sayfalar
Cuma 23 Şubat 2018 10 İdlib’e dikkat İdlib, Suriye’deki çok cepheli, çok taraflı ve çok sayıdaki karmaşık çatışmanın düğümlendiği yer. Bundan ötürü “savaşların anası” İdlib’de olacak gibi görünüyor. İdlib’de oyun kurucu tek güç Rusya’dır. Diğerleri, bu oyunun ya parçası olurlar, ya da güçleri nispetinde oyun bozuculuk yapabilirler. Ama Rusya yeniden oyun kurar. Rusların İdlib’le ilgili, Afrin’i de içine alan çok katmanlı bir oyun kurguladığı ve bunu şimdiye kadar büyük bir problemle karşılaşmadan uygulaya geldiği ortadadır. Dolayısıyla Afrin’deki gelişmeleri İdlib merceğinden bakarak, ama Halep’i de unutmadan okumak lazımdır. TSK ve müttefikleri Afrin’de yeterli denetim sağlayınca İdlib cephesiyle Fırat Kalkanı bölgesini (AzezCerablusEl Bab üçgeni) karadan birbirine bağlayacaklardır. Bu hedefe varılırsa, şu an rejimin elindeki Halep, batı, kuzey ve kuzeydoğu yönlerinden bir hilalin baskısı altına girecektir. Böylece Ankara’nın desteklediği grupların denetiminde görünen ama aslında TSK’nin yönettiği hatırı sayılır bir karasal büyüklük ortaya çıkacaktır. Bu sayede Ankara, Suriye’nin geleceğinde söz sahibi olacaktır. Böyle bir sonucu ne Rusya, ne Şam rejimi, ne de İran ister. Sadece istememekle kalmazlar... Misal, Suriye ordu birliklerinin Afrin’e girecekleri yönündeki haberlerin 18 Şubat’ta duyulmasından iki gün sonra, bölgeye ordunun değil ama rejim yanlısı bazı motorize milis güçlerinin intikal etmesi, bu yöndeki rahatsızlığın küçük bir işaretidir. Dün milislerden sonra, az sayıda ve fakat gerçek Suriye ordu birliklerinin de Afrin’e girdikleri haber verildi. Bu intikaller TSK’ye hatırı sayılır bir tehdit oluşturmaz ama Afrin’deki varlıkları Ankara’ya bir mesaj niteliğindedir. Mesajın, ABD Dışişleri Bakanı Tillerson’ın Ankara ziyaretinden iki gün sonraya rastlaması da not edilmelidir. Rusya’nın Ankara’yla Suriye’deki işbirliğinin, Türkiye’yi ABD’den daha da uzaklaştırmak gibi bir amaç taşıdığı hatırlanmalıdır. Suriye’de “Hem Amerika, hem Rusya” gibi bir tercihin söz konusu yapılamayacağı, Ankara’ya bu şekilde de bildirilmek istenmiş olabilir. Diğer taraftan ise Ankara ile Rusya arasındaki “Zeytin Dalı” mutabakatı geçerliliğini sürdürüyor. Mutabakatın çerçevesi, eşyanın tabiatı gereği İdlibAfrin takasıdır. Özetle, al Afrin’i ver İdlib’i... Bunun dışında kalıp da akla gelebilecek her türlü neden, Rusya’nın Suriye’ye yaptığı müdahalenin amacıyla temelden çelişir. Halep, Rusya’nın müdahalesi sayesinde kurtarıldı; sanırım bu gerçeği hatırlatmak yeterlidir. İdlib bölgesinde malum, en güçlü cihatçı grup El Kaide uzantısı El Nusra (Yeni adıyla Heyet Tahrir Şam HTŞ)... Bu örgüt, Rusya, Türkiye ve İran arasındaki Astana Süreci’nde çatışmasızlık kapsamı dışında bırakıldı ve bunun pratik sonucu İdlib’de çatışmaların devam etmesi oldu. Bu çatışmalara geçen günlerde bir yenisi eklendi. Ankara’nın Suriye’deki yakın müttefikleri Ahrar üşŞam ve Nureddin ezZengi adlı cihatçı gruplar 18 Şubat’ta “Suriye Özgürlük Cephesi” (Jabhat Tahrir Suriya) adı altında birleşip, hemen ardından Halep’in güneydoğusundaki El Nusra güçlerine karşı saldırı başlattılar. Gelişmeleri yakından izleyen hemen herkes bunun Ankara’dan bağımsız bir dinamik olamayacağının farkında. Çok karmaşık, ilginç ve riskli bir hal almaya başladı İdlib’deki durum. TSK malumunuz, Astana Süreci çerçevesinde Türkiye’nin İdlib’deki çatışmasızlık bölgelerinin garantörü olması sayesinde bu bölgede toplam altı gözetleme istasyonu kurdu. Bunlar çeşitli çapta askeri üsler aslında. Üçü ekimde YPG’ye karşı Afrin’in güney hattı boyunca oluşturuldu. Diğer üçü de şubat başından itibaren Halep’in güneyinden Hama kırsalına inen bir eksen boyunca kuruldu. Bu adımların amacı rejim ve İran güçlerinin İdlib’e ilerleyişinin önünü kesmekti. Hepsinde de TSK birlikleri El Nusra’nın denetimindeki bölgelerden sorunsuz geçti, Afrin güneyindeki üslerin arazisi El Nusra’dan sorunsuz devralındı. Yanlış anlaşılmasın, TSK’nin terörist El Nusra’yla işbirliği yapmasını savunmuyorum. Sadece bir durum saptaması yapıyorum: İdlib’de Rusya’nın kurduğu çok katmanlı bir oyunun bir katmanında, kendi bağımsız misyonunu ifa etmek amacıyla bölgeye giren TSK’nin burada, Suriye, rejimin milisleri, İran Devrim Muhafızları, Hizbullah ve IŞİD’den sonra şimdi de El Nusra ile çatışma riskinin belirdiğini vurgulamak istiyorum. Dikkatler Afrin’deyken, İdlib’in de yakından izlenmesini tavsiye ediyorum yalnızca. haber TASARIM: EMİNE BİLGET Halkevleri’ni susturma operasyonu: 12 gözaltı Halkevleri Eş Genel Başkanı Dilşat Aktaş’ın da arasında bulunduğu 12 kişi gözaltına alındı. Gözaltındakiler THKP/C DevYol üyeliğiyle suçlanıyor Son dönemde muhaliflere yönelik artan operasyonlara dün bir yenisi eklendi. Halkevleri Eş Genel Başkanı Dilşat Aktaş’ın arasında bulun duğu 12 kişi, şafak vakti yapılan ope rasyonla gözaltına alındı. Ankara Cumhuriyet Başsavcılığı’nın talimatıyla Ankara Emniyeti Terör le Mücadele ekipleri, dün sabah saatle rinde başkentte Halkev leri üyelerine yönelik ev baskınları gerçekleştir di. Başsavcılıktan yapı lan açıklamada, “sosyal ALİCAN ULUDAĞ medya üzerinden “Zeytin Dalı operasyonunu” protesto bahanesiyle hal kı sokağa dökmek ve ça tışma çıkarmaya çalışanlar” hakkında başlatılan geniş çaplı soruşturma kap samında, 12 kişi hakkında gözaltı kara rı çıkarıldığı bildirildi. Gözaltına alınan lar arasında Halkevleri Eş Genel Başka nı Dilşat Aktaş, Halkevleri üyeleri Ali İmam Aydoğan, Gülşah Öztürk, Furkan Bircan, Necla Duran, Durak Soyaslan ve Öğrenci Kolektifleri’nden Tankut Sert taş ve Meziyet Yıldız yer aldı. Dosyada kısıtlılık var Hakkında gözaltı kararı çıkarılanlar arasında Halkevleri Hukuk Dairesi üyesi avukat Deniz Özbilgin de yer aldı. Gözaltı haberini Antalya’da öğrenen Özbilgin, Ankara’ya döneceğini belirterek Twitter’da “Yeni Türkiye’nin yeni özel yetkili yargısı ile yüzleşmek lazımsa yüzleşiriz” dedi. Savcılık, dosyada kısıtlılık kararı aldı. Karar kapsamında, avukatların dosya içeriğini incelemesi yasaklandı. Gerekçede, bunun soruşturmanın amacını tehlikeye düşüreceği öne sürüldü. Kararda, Halkevleri üyeleri, “THKP/C DevYol terör örgütü üyesi olmakla” da suçlanıyor. Ancak 80 öncesi Türkiye’sinin en bilindik örgütlerinden Devrimci Yol, Emniyet’in aktif olmayan örgütler listesinde yer alıyor. Avukat Doğukan Tonguç Cankurt, savcılığa verdiği dilekçede arama, el koyma ve gözaltı kararına itiraz ederken, “Fiilen düşünce, ifade ve örgütlenme özgürlüğü ortadan kalkmıştır” dedi. ‘Susturamayacaksınız’ Halkevleri Genel Merkezi’nden yapılan yazılı açıklamada, gözaltına operasyonuna tepki gösterildi. Antalya’da Merkez Yürütme Kurulu üyesi Kutay Meriç’in tutuklanmasının ardından Halkevleri olarak “Talimat, memleketi susturma talimatıdır. Halkevleri memlekettir, memleketi susturamazsınız” denildiği anımsatılan açıklamada, “Tekrarlıyoruz: Susturamayacaksınız. Halkevleri, 1950’nin baskı rejimini, 12 Mart faşizminin, 12 Eylül faşizminin hedefi oldu, dimdik ayakta kaldı. Çünkü Halkevleri halktır, memlekettir! Halkevleri susmaz, memleket susmaz!” denildi. 20 Şubat günü Antalya’da yapılan operasyonda da 10 Halkevleri üyesi gözaltına alınmıştı. l ANKARA Erdoğan ‘kız mıdır, kadın mıdır’ demişti Gözaltına alınan Dilşat Aktaş, geçen ay sonunda yapılan kongrede Hal kevleri Eş Genel Başkanlığı’na seçilmişti. Hopa’da öğretmen Metin Lokumcu’nun polislerin saldırısıyla öldüğü olayları pro testo etmek için 31 Mayıs 2011’de Ankara’da AKP İl Başkanlığı önündeki eyle me katılan Aktaş’ın kalçası polis şiddeti sonucu kırıl mıştı. Dönemin Başbaka nı Tayyip Erdoğan, Konya mitinginde Hopa olayları na atıf yaparken, Aktaş’ı Dilşat Aktaş “Polis panzerine tırmanan kız mıdır, kadın mı dır bilemem” sözüyle he def almış, bu söylem kamuoyundan tep ki çekmişti. Dilşat’ın kalçasının kırılması na ilişkin yürütülen soruşturma ise 7 yıl dır sürüyor ve herhangi bir şüpheli polis hakkında dava açılmadı. DHA GözaltIYı protesto da yasak! ‘Askeri Kızılay’daki Halkevleri Genel Merkezi önünde yapılması planlanan basın açıklaması, CHP heyetinin konuşması sırasında, çevik kuvvet ekipleri tarafından yarıda kesildi. Basın açıklamasının sonlandırılmasını isteyen polis amiri heyete ve Halkevleri üyelerine dağılmaları için uyarı yaptı. Emniyet güçlerinin engellemesinin ardından toplanan kalabalık, basın açıklamasını tamamlamak üzere Halkevleri Genel Merkezi’nin yan binasında bulu nun Ankara Mimarlar Odası’nın konferans salonuna geçerek basın açıklamasını tamamladı. Adana’da İnönü Parkı’nda toplanarak, “Halkevleri Memlekettir. Memleketi Susturamazsınız” pankartı açan Halkevleri üyeleri burada bir basın açıklaması yapmak istedi. Basın açıklamasına izin verilmeyeceğini belirten polis, gruptan bir kişinin basın açıklamasını okumaya başlaması üzerine eylemcilere müdahale etti. Gruptaki 14 kişi gözaltına alındı. darbeye direndi sivil darbeye de direnir’ Vedat ARIK ‘Memleket susturulamaz’ Halkevleri Eş Genel Başkanı Dilşat Aktaş’ın da aralarında bulunduğu 12 kişinin gözaltına alınması yurt genelinde gerçekleştirilen açıklamalarla protesto edildi. İstanbul Beşiktaş’ta bir araya gelen birçok siyasi parti, sendika, sivil toplum kuruluşu ve dernek üyeleri “Halkevleri Memlekettir. Memleketi Susturamazsınız” pankartı açıp, gerçekleştirdikleri basın açıklamasıyla gözaltıları protesto etti. Ankara, Kocaeli, Eskişehir, Hatay’ın da aralarında bulunduğu birçok şehirde de gerçekleştirilen açıklamalarla gözaltıların serbest bırakılması istendi. Özel: Haftanın ‘hayır’cısı Meclis’te basın toplantısı yapan CHP Grup AKP’nin 16 Nisan’da “hayır” diyenleri cezalandırdığını belirterek Başkanvekili Özgür Özel ise Prof. Dr. İbrahim Kaboğlu’nun da Halkevleri’ne yönelik operasyo “hayır” demesinin ardından aka na ilişkin konuştu. Türkiye’nin, demiden ihraç edildiği örneği bir AKP klasiği olan operasyon ni verdi. “AK Parti haftanın hayır la güne uyandığını, sosyal med cısını seçti” diyen Özel, AKP’nin ya paylaşımları bahane edilerek “hayır” diyenlere yönelik “tenha Halkevleri Genel Başkanı Dilşat Aktaş ve çok sayıda Halke Özgür Özel da kıstırma yöntemine” gittiğini kaydetti. Özel, yapılanın 16 Ni vi yöneticisinin tutuklandığını söyleyen san ile hesaplaşma anlamına geldiği gi Özel, Aktaş ve Halkevleri yöneticilerinin, bi yapılacak ilk seçimle ilgili sindirme ve “haftanın hayırcısı” olduğunu kaydetti. had bildirme olduğunu anlattı. Operasyonların hedefindeki Halkevleri’ne destek yağdı. CHP Genel Başkan Yardımcısı Veli Ağbaba, Ankara milletvekili Necati Yılmaz, İstanbul milletvekiki İlhan Cihaner, Bursa milletvekili, Nurhayat Altaca Kayışoğlu, Bursa milletvekili Orhan Sarıbal, İstanbul milletvekili Ali Şeker, Ankara milletvekili Şenal Sarıhan, İzmir milletvekili Selin Sayek Böke’den oluşan CHP heyeti, Halkevleri Genel Merkezi’ne giderek, gözaltı operasyonuna tepki gösterdi. Ziyarete, Halkevleri Temsilcisi Canberk Türkyılmaz, Ankara Mimarlar Odası Başkanı Tezcan Karakuş Candan, Öğrenci Kollektifleri temsilcileri ve Türk Tabipleri Birliği (TTB) Yönetim Kurulu temsilcisi ve Kamu Emekçileri Sendikası temsilcileri de katıldı. Destek ziyareti sırasında operasyonlara dair kısaca yorumlar şöyleydi: l CHP Genel Başkan Yardımcısı Veli Ağbaba: Halkevleri 1971’de teslim olmadı, 1980’de askeri darbede teslim olmadı, bugün de sivil darbecilere teslim olmayacak. l Halkevleri Temsilcisi Canber Türkyılmaz: Halkevleri, bu halka ait 86 yıllık onurlu bir tarih ve gelecektir. Bu halk ne tarihini savunmaktan ne de geleceğini kendi elleri ile kurmaktan vazgeçecek. l Ankara Tabip Odası Başkanı Vedat Bulut: Daha geçen gün hedef TTB’ydi şimdi ise Halkevleri. İnsanların özgürce yaşamasının, düşünce özgürlüğünün olmasının hiç bir sakıncası olmaması lazım fakat biz faşizan bir süreç içerisindeyiz, umuyoruz ki en yakın zamanda bu süreç sonlanır. l Ankara Mimarlar Odası Başkanı Tezcan Karakuş Candan: Bu süreç gerçekten Hitler dönemini geçmiş durumda: Biz çocuklarımıza söz verdik, onlar için yaşanılabilir bir ülke kurmaya söz verdik. Asla pes etmeyeceğiz. Baba Ayvalıtaş: Ya sizin çocuklarınız? Duruşma sonrasında adliye önünde açılan bu pankartla Ayvalıtaş için adalet talep edildi. ZEHRA ÖZDİLEK Gezi eylemleri sırasında eylemcilerin bulunduğu alana dalan bir aracın çarpması sonucu yaşamını yitiren Mehmet Ayvalıtaş’ın ölümüyle ilgili 2 sanığın yargılandığı davaya dün İstanbul Anadolu 8. Ağır Ceza Mahkemesi’nde devam edildi. Ayvalıtaş ailesinin avukatlarından Ayla Öztabak, daha önceki raporda birtakım eksiklikler olduğunu, bu nedenle Genişletişmiş İhtisas Kurulu’ndan rapor alınmasını istediklerini ancak eski raporun aynısının gönderildiğini belirterek, “Raporda görüntülerden sanıkların hızının tespiti yapılamayacağı belirtilmiş. Oysaki teknolojik imkânlar gereğince görüntüden hız tespiti yapılabileceği kanaatindeyiz. Hız tespiti yapılması halinde kusur durumu ortaya çıkarılabi lir. Bu raporlarla karar verilemez” dedi. Avukat, İstanbul Üniversitesi’nin ilgili bölümünden teknik inceleme talep etti. Duruşmaya baba Ali Ayvalıtaş’ın gözyaşlarıyla söylediği şu sözler damga vurdu: “Benim oğlum asker olacaktı... Ben adalet istiyorum. Yeter tutuklansınlar artık. Yarın sizin çocuklarınızı öldürmeyeceğinin garantisi var mı? Bunun ahı sizin üstünüze kalır.” Duruşma 9 Mayıs’a ertelendi. C MY B
Abone Ol Giriş Yap
Anasayfa Abonelik Paketleri Yayınlar Yardım İletişim English
x
Aşağıdaki yayınlardan bul
Tümünü seç
|
Tümünü temizle
Aşağıdaki tarih aralığında yayınlanmış makaleleri bul
Aşağıdaki yöntemler yoluyla kelimeleri içeren makaleleri bul
ve ve
ve ve
Temizle