22 Kasım 2024 Cuma English Abone Ol Giriş Yap

Katalog

Aylar
Günler
Sayfalar
Çarşamba 21 Şubat 2018 EDİTÖR: NAZAN ÖZCAN TASARIM: FUNDA YAŞAR ER Çocuktan işçi olmaz haber 7 Çocuk işçi sayısı 2 milyona yaklaştı. Hükümet 2018’i “Çocuk İşçiliği ile Mücadele Yılı” olarak duyurdu. Bakan mücadelede dünyaya örnek olduğumuzu iddia etti Türkiye’de sendikaların yaptığı araştırmalara göre çocuk işçi sayısı 2 milyona yaklaş tı. Her geçen yıl da sayı artıyor. Çocuk işçilerin yüzde 80’e yakı nı ise kayıt dışı ça lıştırılıyor. Buna kar şın Çalışma ve Sosyal Güvenlik Bakanı Jü lide Sarıeroğlu, dün MUSTAFA ÇAKIR yaptığı yazılı açıklamayla Türkiye’nin çocuk işçiliğiyle mücadele politi kalarında dünya ülkelerine örnek olduğunu savundu. Hükümet de dün Resmi Gazete’de genelge ya yımlayarak 2018 yılını “Çocuk İş çiliği ile Mücadele Yılı” ilan etti. 1 yıldır yürürlükte ama! Başbakan Binali Yıldırım yayımladığı genelgede, çocuk işçiliğinin önlenmesi amacıyla Çalışma ve Sosyal Güvenlik Bakanlığı koordinasyonunda geçen yıl hazırlanan “Çocuk İşçiliği ile Mücadele Ulusal Programı”nın (20172023) yürürlüğe girdiğini anımsattı. Geçen yıl yürürlüğe giren program kapsamında çocuk işçiliğini önlemeye yönelik temel stratejiler, faaliyetler ve bu faaliyetlerden sorumlu olan ve işbirliği yapılacak kurum ve kuruluşlar ile faaliyetlerin tamamlanma sürelerinin belirlendiğine dikkat çekilen genelgede, programda yer alan faaliyetlerin takibinin yılda iki kez düzenlenen İzleme ve Değerlendirme Kurulu toplantıları aracılığıyla gerçekleştirildiği belirtildi. Genelgede, toplumun çocuk işçiliği ile mücadeleye ilişkin duyarlılığının artırılması ve programın politika ve hedeflerine en üst düzeyde katkı sağlanması amacıyla 2018 yılının “Çocuk İşçiliği ile Mücadele Yılı” olarak ilan edildiği vurgulandı. Bu kapsamda ilgili kurum ve kuruluşlar tarafından yapılacak tüm çalışmalarda çocuk işçiliği ile mücadele konusuna öncelik verileceği, programda yer alan faaliyetlerin etkin ve verimli şekilde yerine getirilmesi için tüm kamu kurum ve kuruluşlarınca gereken her türlü destek ve yardımın titizlikle sağ lanacağı bildirildi. ‘Dünyaya örneğiz!’ Sendika ve çocuklarla ilgili sivil toplum kuruluşlarının araştırmasındaki çocuk işçiliği rakamları günden güne artarken, Çalışma ve Sosyal Güvenlik Bakanı Jülide Sarıeroğlu’ndan farklı bir yorum geldi. Sarıeroğlu, dünya üzerinde çocuk işçiliği ile mücadelede kararlı adımlar atan ülkelerin başında gelen Türkiye’nin, çocuk işçiliği ile mücadelede kendi politikalarını oluşturduğu ve bu politikaları başarıyla yaşama geçirerek dünya ülkelerine örnek olduğunu savundu. l ANKARA Minik eller çalışıyor DİSK’e bağlı Genelİş Sendikası’nın “Türkiye’de Çocuk İşçi Olmak” başlıklı ve Nisan 2017 tarihli raporundaki dikkat çeken veriler şöyle: n Türkiye’de çocuk işçilerin sayısına ilişkin güncel veriler sadece 1517 yaş grubu çocuk işçiler için mevcut. 15 yaş altı ve tarımda mevsimlik olarak çalışan çocuklara ilişkin veri yok. n Özellikle turizm sektöründe uzun saatler çalıştırılan stajyerler ve çıraklık eğitimi alanlar resmi olarak çocuk işçi sayılmıyor. n 2012’de 601 bin olan 1517 yaş arası çocuk işçi sayısı, 2016’ya gelindiğinde 709 bin oldu. n 2015’te 17 yaşına kadar çalıştırılan çırak sayısı 401 bin 464 olarak açıklandı. Aralık 2016 verilerine göre çırak işçi sayısı 1 milyon 170 bin. Çırak ya da çocuk işçi ayrımı yapmadan genel olarak Türkiye’de çalışan çocuk sayısı yaklaşık 2 milyona ulaştı. n Çocuk işgücü, kır ve kent ayrımında farklı biçimlerde istihdam edilse de çocuklar kentlerde de kırlarda da kayıt dışı çalıştırılıyor. 2016 TÜİK verilerine göre çocuk işçilerin yüzde 78’i kayıt dışı. 2016 yılında 1517 yaş arası çocuk işçi sayısı 708 bin. Bu çocukların 558 bini kayıt dışı çalıştırılırken 150 bini sigortalı. Yani çalışan her 10 çocuktan 8’i kayıt dışı. n Türkiye, AB ülkeleri ile karşılaştırıldığında çocuk yoksulluk oranı en fazla olan ülke. Türkiye’de çocukların yoksulluk oranı yüzde 25.3. AB sıralamasında Türkiye birinci sırada. Bu rakam İspanya’da 23. 4, Yunanistan’da ise18.7. n İşçi Sağlığı İş Güvenliği Meclisi’nin raporuna göre 2012’de 32 çocuk “iş cinayetlerinde” hayatını kaybetmişken 2016’da 56 çocuk “iş cinayetleri” sonucu yaşamını yitirdi. TED uyardı Öğretmene din odaklı eğitim OZAN ÇEPNİ Türk Eğitim Derneği’nin (TED) düşünce kuruluşu TEDMEM, öğretmen yetiştirme programı nedeniyle Milli Eğitim Bakanlığı’nı (MEB) uyardı. Önceki gün 20 bin sözleşmeli öğretmen atama takvimi açıklayan MEB’in sözleşmeli öğretmen yetiştirme sürecini değerlendiren TEDMEM 2017 Eğitim Değerlendirme raporunda “Aday öğretmen yetiştirme programı içeriğinde dini odaklı referansların hâkimiyeti dikkat çekmektedir” eleştirisi yönetti. Raporda ayrıca öğretmenlere yönelik politikaların yanlışlıkları anlatıldı. Öğretmenler dinle eğitiliyor: Aday öğretmen yetiştirme programı içeriğinde dini odaklı referansların hâkimiyeti dikkat çekiyor. Bilimsel ve evrensel ilke ve değerleri temel alan, eğitim bilimleri ve eğitim tarihi odaklı, özgür düşüncenin önünü açacak referansların çeşitlendirilmesi önemli görülüyor. Performans sistemi sınav sektörü oluşturabilir: Tedbir alınması gereken öncelikli konu, performans değerlendirmesi kapsamında öğretmenlere uygulanması öngörülen sınavdır. Endişe edilen noktaların başında, öğretmenlerin sürekli sınav odaklı çalışması ve piyasada yeni bir sınav sektörünün oluşması geliyor. Performans değerlendirmesinde bir sınav yerine, öğretmenlerin eğitimöğretim süreçlerindeki uygulamalarının değerlendirildiği bir sistem seçeneği düşünülmeli. Açığın 3 katı öğrenci: MEB, 2020’ye kadar öğretmen ihtiyacının 100 bin civarında olacağını açıkladı. Oysa 2017’de sadece eğitim fakültelerinin kontenjanı 228 bin civarında. Diğer yandan pedagojik formasyon kontenjanları kontrolsüz bir şekilde artırılarak hiç atanma olasılığı bulunmayan alanlarda on binlerce gence formasyon belgesi veriliyor. Yani öğretmen yetiştirme programlarındaki öğrenci sayıları ile istihdam edilecek öğretmen sayısı arasında uyumsuzluk devam ediyor. Gençlere umut satmayın: Atanamayan öğretmen sorununun giderilmesi için 4 öneri var. YÖK, öğretmen yetiştiren programların kontenjanlarını gözden geçirmeli. Pedagojik formasyon uygulamasında kontenjanlar ihtiyaçla uyumlu şekilde sınırlandırılmalı. Böylece gençlere para karşılığı gerçekleşmesi mümkün olmayan bir hayal ve umut satılmamalıdır. Ayrıca ücretli öğretmenlik uygulaması kaldırılmalıdır. Ücretli ama öğretmen değil: 20162017 eğitim öğretim yılında ücretli olarak derse girenlerden 8 bin 484’ünün ön lisans mezunu, 29 bin 736’sının ise eğitim fakültesi mezunu olmayan lisans mezunu olması dikkat çekicidir. Hayrat Vakfı okulları gezip kız çocuklara pembe, erkek çocuklara mavi Kuran dağıtıyor. Nurcu değerler bakanlığı Birçok farklı tarikatla işbirliği yapan Milli Eğitim Bakanlığı, şimdi de Nur Cemaati’nin “Yazıcılar” kolundan Hayrat Vakfı ile protokol imzaladı OZAN ÇEPNİ Milli Eğitim Bakanlığı (MEB), okulları Nurcu cemaat yapılanmalarına terk ediyor. MEB 6 yıl önce Osmanlıca dersi bahanesiyle kapılarını açtığı Hayrat Vakfı’na şimdi de “değerler eğitimi” adı altında yeni izinler verdi. MEB Ortaöğretim Genel Müdürlüğü ile imzalanan protokol kapsamında dini vakıf, okullarda yönetici, öğretmen ve öğrencilere yönelik seminer, konferans, kurs ve tanıtım faaliyetleri gerçekleştirecek. Bakanlık okullarda HASEV, Çay House, Sözler Köşkü, Çınaraltı gibi Nurcu grupların ardından son olarak önceki gün de Nur Cemaati’nin “Yazıcılar” kolundan Hayrat Vakfı ile protokol imzaladı. Said Nursi’nin vekili olarak tanımladıkları Ahmet Husrev Altınbaşak tarafından kurulan Hayrat Vakfı’nın protokol öncesinde de farklı illerdeki okullarda 5 yaşındaki çocuklardan başlayarak her düzeyde dini eğitimler verdiği, yarışmalar düzenlediği, AKP’li yöneticiler ve milli eğitim müdürlerinin katılımıyla sertifikalar dağıttığı ortaya çıktı. Bakanlık duyurdu MEB Ortaöğretim Genel Müdürlüğü, dinci Hayrat Vakfı ile imzaladığı protokolü resmi sayfasından “imza töreni” diyerek duyurdu. “İşbirliği protokolü”nün içeriği açıklanmazken, Hayrat Vakfı’ndan birçok ilde etkinlik Nurcu vakıf Osmanlı Türkçesi adı altında ülkenin birçok yerinde etkinlik düzenliyor: 5 yaşında yaz okulu: Vakıf Kocaeli’nde 5 yaşından başlayarak çocuklara Kuranıkerim, Siyer, İlmihal, İman ve Ahlak derslerinden oluşan Yaz Okulu düzenledi. Vakıf Sivas’ta Şemsi Sivasî İmam Hatip Ortaokulu işbirliği ile, 194 öğrenciye dini eğitim verdi. Sertifika törenine İl Milli Eğitim Müdürü, AKP Sivas İl Başkanı, öğretmen, öğrenci ve velilerden 600 kişi katıldı. TÜGVA ile işbirliği: Denizli’de Bilal Erdoğan’ın TÜGVA’sı ile işbirliği yapan vakıf, ders verdiği öğrenciler için yarışmalar düzenledi. Cinsiyet renkli Kuran: Antalya’da kız öğrencilere pembe Kuranıkerim, erkek öğrencilere ise mavi Kuranıkerim dağıttı. Cumhuriyet karşıtı: Vakfın ruhani önderi kabul ettiği Said Nursi’nin hayatına ilişkin anlattıklarında da cumhuriyetin ilk yılları için “dinsizlik komiteleri, zulüm ve işkence dönemi” ifadeleri kullanılıyor. genel müdürlüğe bağlı bütün liseler vakfa açıldı. Protokol kapsamında “Osmanlı Türkçesi dersi ile değerler eğitimi konularında farkındalık oluşturmak, önemini kavratmak, milli ve manevi değerlerimize katkı” sağlanmasının amaçlandığı belirtildi. Bakanlıkta 19 Şubat’ta gerçekleştirilen imza törenine Hayrat Vakfı Mütevelli Heyeti Başkanı Said Yavuz ile vakıf üyeleri katıldı. Kapıyı Erdoğan açtı Nurcu Hayrat Vakfı’na MEB’in kapıları Cumhurbaşkanı Erdoğan’ın 2014’te birçok konuşmasındaki “İsteseler de istemeseler de Osmanlıca öğrenilecek” sözlerinin ardından açıldı. Bakanlığa Osmanlıca öğretmek için başvuran Hayrat Vakfı ile Hayat Boyu Öğrenme Genel Müdürlüğü arasında 5 yıllık işbirli ği protokolü imzalandı. Protokol kapsamında okulları Nurculara açan bakanlık, imzalanan metne MEB Avrupa Birliği ve Dış İlişkiler Genel Müdürlüğü’nü de ekleyerek vakfın yurtdışına da bakanlık katkıları ile yayılmasına olanak sağladı. 2011’de Osmanlıca kursları açacağını duyuran Hayrat Vakfı, Türkiye ve Afrika’ya yayıldı. Vakıf 2014’ten itibaren aralarında İstanbul, Ankara ve İzmir’in de yer aldığı 50 şehirde önce halk eğitim merkezlerinde sonra da devlet okullarında ve barolarda Osmanlıca kursu adı altında dini eğitimler, yaz okulları, yarışmalar, ödül törenleri düzenledi. Valiler ve il milli eğitim müdürlerini ziyaret ederek görüşmeler gerçekleştiren Nurcu vakfın kurslarını eski eğitim bakanı Nabi Avcı da Milli Eğitim Bakanı İsmet Yılmaz da ziyaret etti. Hocalık hayatındaki son ders Denizli’de kanser nedeniyle 61 yaşında hayatını kaybeden Prof. misyen olan eşi Prof. Dr. Nalan Oğuzhanoğlu’nun onayıyla bağış Dr. Atilla Oğuzhanoğlu, bedenini gerçekleşti. Dün düzenlenen tö öğrencilerinin eğitimi için kadavra rende konuşan Prof. Dr. Esat Adı olarak bağışladı. güzel, “Bunu onun hocalık haya Pamukkale Üniversitesi Tıp Fa tındaki son ders olarak görüyoruz” kültesi Nöroloji Anabilim Dalı Öğretim Üyesi Oğuzhanoğlu, mide kan Oğuzhanoğlu dedi. Oğuzhanoğlu’nun eşi Prof. Dr. Nalan Oğuzhanoğlu ise onuş seri tedavisi gördüğü PAÜ Hastanesi’nde masında “Çocuklar, hocanızın ne kadar geçen hafta hayatını kaybetti. Oğuzha titiz olduğunu biliyorsunuz. Ders saati noğlu, vasiyetinde bedenini öğrencile nin bir dakika geç kalmasına izin vermez. rinin anatomi eğitimi için bağışladığı Şimdi ders başlıyor. Lütfen hocanızı alıp nı belirtmesi üzerine kendisi de akade derse başlayalım” ifadelerini kullandı. İki Dalganın Anaforunda Her zaman olduğu ve olması gerektiği gibi somut olgulara dayanan ön kabullerimiz var; baskının arttığını, işlerin her geçen gün biraz daha kötüye gittiğini, yaşıyor, görüyoruz. Henüz kapsamı, çapı, gücü, birlikte mücadele eğilimlerinin var olup olmadığı bilinmeyen “muhalefetin”, önümüzdeki seçimlerde iktidar partisini, yenilgiye uğratması bekleniyor. HHH Seçimlerin çeşitliliği, farklı nitelikleri üzerinde durmayalım, anahtar olanı Cumhurbaşkanlığı seçimidir. İki turlu seçimde, başka olasılıklar devreye girmezse, iyimser tahminle ikinci turda, muhalefet güçlerinin, öngörülemeyen faktörlerin zorlamasıyla belirleneceği tahmin edilen, onay gören ya da zoraki “ortak” adayının kazanması umuluyor. HHH Burada duralım. Bize gerekli olan, gerçeği tarihsel diyalektiği içinde görmektir. Öyle yapabilmek için, imdadıma Hızır gibi yetişen bir dostumun okunmasında büyük yarar gördüğüm “1989 dalgası versus 2008 dalgası” başlıklı yazısına dikkatinizi çekeceğim. Ali Mert yazdı. İleri Haber sitesinde soyutlama gücüne imrenerek okudum. HHH Dünya çapında birbirini izleyen iki büyük dalgaya dikkat çekiyor Ali Mert. Birincisi, sosyalist dünyayı yıkan 1989 dalgasıdır. Türkiye açısından önemi 1980 darbesinin üstüne gelmiş olmasıdır. Şöyle diyor Mert, “Sosyalist sistemin çözülüşü/çöküşüyle beliren bu küresel dalga, 1989 sola/sosyalizme, işçi sınıfının mücadelesine dair birçok şeyi peşinden sürükledi, zayıflattı, dumura uğrattı.” HHH Bu dalga kapitalist dünyada zafer çığlıklarına yol açtı. Neoliberalizmin mutlak zaferinin ilanıydı, artık “tarih yoktu.” Öyle olmadı; birinci dalgayı bu kez kapitalist dünyayı derinden sarsan ikinci dalga izledi. Borsaları, sınırları, duvarları dövmeye başladı. “İlkinin yirminci yılında (sistemin, 1989’da açılan ‘yeni pazarlar’a da doyduğu bir zamanda) 2008’de geldi. Farklı coğrafyalara farklı ağırlıklarla/eşitsizliklerle yansısa da, tüm dünyaya yayılmış ve yayılmaya devam eden yeni bir dalga bu.” HHH Mert, bu dalganın ilkindeki “teslimiyet”ten farklı olarak, umut veren, anlamlı direnişler”, “akıntıya karşı hareketler” ürettiğini de söylüyor. Kuşkusuz bu hareketlerin “eşitlikçi/ özgürlükçü/toplumcu bir sisteme, büyük siyasi yenilgiden çıkışa ve kapitalizmden kopuşa dair ortak bir arayışa işaret ettiği”nin söylenemeyeceğini, ama neoliberalizmin genel saldırısına bir “genel tepki” olma özelliği taşıdığını da vurguluyor Mert. HHH Peki, bu analiz bizi nereye götürmeli? Olası, olması gereken sonuç karamsarlığa kapılmamışsanız şöyledir: “O halde, 2008 ekonomik kriz dalgasından kaynaklı sorunlara verdiğimiz tepkilerimiz, 1989 siyasi kriz dalgasından kaynaklı yenilgimizi de sonlandıracak bir büyük ve yeni çıkışa yönelmek durumunda.” HHH Ben de güncel siyasi duruma bağlayarak, iyimser ama gerekli olduğuna inandığım bir sonuç çıkarmaya çalışayım. Birinci dalga öncesi tüm dünya kendini sosyalizm çıpasına bağlamıştı. Hesaplar ona göre yapılırdı. Sendikalar canlıydı, sosyal demokratlar programlarını ona göre ayarlardı. Kapitalist emperyalist dünya, ataklarını etken değil, edilgen pozisyonlarda arardı. Çıpa sosyalizmdi. Şimdi de farklı ülkelerde, kentlerde, kırlarda çok yönlü hareketlenme asıl olarak “yeni yeniden” diyen bir sosyalizm arayışıdır. Türkiye’de de güncelin ve geleceğin çıpası sosyalizmdir. HHH Lafı uzatmadan somutlayalım; önümüzdeki seçimlerde muhalefet güçleri bu gerçeğin bilincinde olmalıdır. Ama bunun için o çıpanın kendini göstermesi, “ben buradayım” demesi gerekiyor. Fırsat kaçtığında yeniden ortaya çıkması zor ama gerçekten zor olur. Ortaokul öğrencilerine tekbir getirttiler Antalya’da Halit Uluç İmam Hatip Ortaokulu’nda okul yöneticileri tarafından çocuklara tekbir getirtildi. Okul bahçesindeki öğrencilere, “Minareler süngü kubbeler miğfer, camiler kışlamız müminler asker, bu ilahi ordu dinimi bekler, Allahu Ekber Allahu Ekber” dedirtildi. Bu anlar bir yurttaş tarafından dışarıdan kameraya alındı. Daha önce de sosyal medyaya yansıyan görüntülerde bazı okullarda öğretmenlerin öğrencilere bir tür yemin sayılabilecek sözler söylettiği ortaya çıkmıştı. Söz konusu görüntüler daha önce CHP’li Barış Yarkadaş tarafından Meclis’e taşınmış, önerge TBMM Başkanı İsmail Kahraman tarafından ‘özel yaşam’ denilerek iade edilmişti. l Haber Merkezi C MY B
Abone Ol Giriş Yap
Anasayfa Abonelik Paketleri Yayınlar Yardım İletişim English
x
Aşağıdaki yayınlardan bul
Tümünü seç
|
Tümünü temizle
Aşağıdaki tarih aralığında yayınlanmış makaleleri bul
Aşağıdaki yöntemler yoluyla kelimeleri içeren makaleleri bul
ve ve
ve ve
Temizle