22 Kasım 2024 Cuma English Abone Ol Giriş Yap

Katalog

Aylar
Günler
Sayfalar
Çarşamba 21 Şubat 2018 haber 6 EDİTÖR: BURAK YURTTAŞ TASARIM: FUNDA YAŞAR ER Afrin’de gerilim yükseldi Şam yönetimine bağlı güçlerin Afrin’e doğru harekete geçtiği haberi bölgede tansiyonu yükseltti. Reuters, Türkiye’nin Afrin’e yönelen konvoyu top atışıyla vurduğunu duyurdu Suriye ordusuna bağlı güçlerin, Türk Silahlı Kuvvetleri (TSK) öncülüğündeki Zeytin Dalı Harekâtı’nın sürdüğü Afrin’e girdiği iddia edildi. Şam’a bağlı “Ulusal Savunma Güçlerinin” hare kete geçmesinin ardından Reuters ajansı, konvoyun TSK tarafından hedef alındığını duyurdu. Önceki gün Suriye devlet medya sından verilen haberlerde orduya bağlı “halk güçlerinin” saatler içeri sinde Afrin’e girecekleri iddia edil mişti. Dün önce Hizbullah medyası nı kaynak olarak gösteren Reuters haber ajansı, Suriye ordusuna bağ lı güçlerin Halep’ten Afrin’e girdik lerini duyurdu. Sputnik’e konuşan Kürt kaynaklar da “Suriye ordusuna bağlı güçlerin TSK ve ÖSO’yla savaş mak üzere” Afrin’e girdiklerini ve Türkiye sınır noktalarına yoğunlaşa caklarını iddia etti. Suriye’nin devlet haber ajansı Sana da, “Halk güçleri Türkiye’nin saldırganlığına maruz kalan yerel halka destek vermek ve IŞİD’le savaşmak üzere Afrin’e gir Rusya ‘Şam’la diyalog’ dedi miştir” ifadeleriyle hareketi duyur du. Sosyal medyada, Hizbullah tarafından eğitilmiş ancak Suriye ordusundan talimat alan “Ulusal Savun Afrin’deki duruma ilişkin açıklamada bulunan Rus Dışişleri Bakanı Lavrov, Türkiye’nin güvenlik çıkarlarının Şam yönetimiyle doğrudan diyalog yoluyla korunabileceğini söyledi. ma Güçleri”ne ait ağır silah ve uçaksavar füzeler taşıyan, Suriye bayraklı araçların bulunduğu bir konvoyun görüntüleri de paylaşıldı. TSK top atışıyla yanıt verdi Şam’a bağlı güçlerin kente girdiği haberlerinden kısa bir süre sonra, Reuters Suriye medyasına dayandırdığı haberinde TSK tarafından Suriye bayraklı konvoya top atışları gerçekleştirildiğini bildirdi. Afrin’e girişi konusunda yerel halkı destekleme gerekçesi gösteren Şam yönetiminin, Ankara’nın terör örgütü saydığı PYD/YPG ile görüşmeler yaptığı yorumları yapılıyordu. Harekât başladıktan sonra da Suriyeli yetkililer Afrin harekâtının “Suriye’nin toprak bütünlüğünü ihlal ettiği” değerlendirmesinde bu Suriye’de çatışmasızlığı sağlamak üzere Astana sürecini Türkiye’yle birlikte yürüten Rusya’dan, Afrin konusunda Türkiye’ye “Şam’la doğrudan diyalog” çağrısı geldi. Önceki gün Suriye ordusuna bağlı güçlerin Afrin’e gireceği haberlerinin gündeme yansımasının ardından Cumhurbaşkanı Tayyip Erdoğan ile Rusya Devlet Başkanı Vladimir Putin arasında bir telefon görüşmesi gerçekleşmişti. Dün de Afrin’deki duruma ilişkin açıklamalarda bulunan Rus Dışişleri Bakanı Sergey Lavrov, Türkiye’nin güvenlik çıkarlarının Şam yönetimiyle doğrudan diyalog yoluyla korunabileceğini söyledi. Moskova Ankara’yı uyardı Rusya’dan Ankara’ya bir mesaj da gerilimi azaltma bölgelerine ilişkin olarak yükseldi. Rossiya 24 televizyonuna konuşan Rusya Dışişleri Bakan Yardımcısı Mihail Bogdanov ABD ve Türkiye’yi kastettiğini söyleyerek, Suriye’deki gerilimi azaltma bölgelerinin üçüncü ülkelerin etki alanla rına dönüşmemesi gerektiğini belirtti. Arap Birliği Rusya’ya Afrin’deki ça tışmayı durdurma çağrısında bulundu. Birliğin Mısırlı Genel Sekreter Yardımcısı Hüsam Zaki Sputnik’e verdiği demeçte Rusya’nın Afrin’deki sorunun çözümüne katılmasını umduklarını belirtti. Zaki, “Türk askeri güçlerinin Afrin’e müdahale etmesi hoşumuza gitmiyor” ifadelerini kullandı. IRNA’nın aktardığı habere göre ise, önceki gün Cumhurbaşkanı Erdoğan ile bir telefon görüşmesi yapan İran Cumhurbaşkanı Ruhani’nin görüşmede ABD’nin faaliyetlerini kastederek “Suriye’deki ayrılıkçı komplolara” karşı işbirliği teklif ettiği öğrenildi. Türkiye’de buluşacaklar Öte yandan Suriye genelinde sahada ateşkesin ve siyasi çözümün sağlanması için diplomatik temaslar da devam ediyor. Astana sürecinin garantör ülkeleri Türkiye, İran ve Rusya liderlerinin nisan ayında Türkiye’de bir araya geleceği öğ renildi. İlk olarak Kremlin Resmi Sözcüsü Dmitri Peskov tarafından duyurulan gelişmeyi Başbakan Yardımcısı ve Hükümet Sözcüsü Bekir Bozdağ da doğruladı. Nisan ayında yapılacak zirvede İdlib, Doğu Guta ve Afrin’deki çatışmalar ve gerilimi azaltma bölgelerindeki durumun yanı sıra Suriye’deki ABD faaliyetleri gibi gündemlerin ele alınması bekleniyor. Bozdağ, Suriye’deki sorunlara çözüm için Türkiyeİran ve Rusya dışişleri bakanlarının 14 Mart’ta Moskova’da ve 16 Mart’ta ise Astana’da toplanacaklarını da duyurdu. Irak nota verdi Moskova’da basın toplantısı düzenleyen Irak’ın Rusya Büyükelçisi Haydar Hadi, “Irak’taki, Türk askeri varlığını işgal olarak görüyoruz, bu konuda protesto notası gönderdik. Arap Birliği ülkeleri, gönderdiğimiz notayı destekledi” dedi. Hadi, “Bağdat, diyaloğu Suriye’de çözümün yegane yolu olarak görüyor” diye konuştu. l Dış Haberler lunmuştu. l Dış Haberler AFRİN’DE HarekÂtIN 33. günü Diyarbakır’ın Ergani ilçesinde Jandarma Komutanlığı bünye Meskun mahalsinde görevli 28 güvenlik korucusu da dün Afrin’e gönderildi. hazırlığı başladı Türk Silahlı Kuvvetleri’nin Afrin’e yönelik 20 Ocak’ta başlattığı Zeytin Dalı Harekâtı 32. gününü geride bıraktı. Bugüne kadar 32 askerin şehit olduğu, 9 sivil vatandaşın da hayatını kaybettiği harekâtın son durumuna ilişkin Genelkurmay Başkanlığı’ndan yapılan bilgilendirmede, son 24 saatte 74, toplamda ise 1715 teröristin öldürüldüğü belirtildi. Bilgilendirmede, Afrin’in Kuzeyinde bulunan Bülbül Deresi istikametindeki Sorani, Hayyani köylerinin alındığı, ÖSO’nun ayrıca El Cemile ve Arap Viran köylerinin kontrolünü ele geçirdiği, Afrin yakınlarında bulunan Şiran istikametindeki 3 tepenin daha kontrolünü sağladığı ifade edildi. Öğleden sonra ise ÖSO’nun Afrin’in kuzeyindeki Bülbül Deresi istikametinde bulunan Okanlı, Helekçe ve Kalki köylerini aldığı belirtildi. Zeytin Dalı Harekâtı sırasında Darmık Dağı’nda mayın infilak etmesi sonucu 20 ÖSO mensubu yaralandı. Yaralı ÖSO mensupları, Gülbaba ve Kocabeyli Sıhhi Tahliye noktalarına getirildi. JÖH ve PÖH sevki Öte yandan harekât kapsamında, sınır bölgesine sevkıyat sürerken, Türkiye’nin çeşitli illerinden Jandarma ve Polis Özel Harekât (JÖH ve PÖH) timleri de sevk ediliyor. Güvenlik kaynaklarından alınan bilgilere göre, JÖH ve PÖH timleri, Afrin bölgesinde kritik öneme sahip olduğu belirtilen Cinderes ve Raco beldelerinde olabilecek “meskun mahal” operasyonlarına katılmak için sınır bölgesine sevk edilerek, hazır bekletilecek. Harekât kapsamında Adıyaman, İzmir ve Kocaeli’den JÖH ve PÖH timleri, “meskun mahal operasyonları” için Afrin’e gitmek üzere sınır kentlerine gönderildi. l DHA Şempanzeden öğren insanlığı! National Geographic Channel, Dian Fossey’den sonra Jane Goodall’ın da belgeselini önümüze koyuyor. Her iki isim, antropoloji, özellikle biyolojikantropoloji bünyesinde çalışanların aşina olmaması imkânsız iki primatolog, yani “maymunbilimci”... Birincisi, Amerikalı Dian Fossey, ömrünü gorillerin yaşamını incelemeye, onların temsilcisi olmaya, geleceğini kurtarmaya adadı ve bu adanmışlığın bedelini hayatıyla ödedi; goril avcıları tarafından katledilerek... Diğeri, Britanyalı Jane Goodall ise ömrünü şempanzelere adadı, onların sözcülüğüne, savunuculuğuna soyundu. O, Fossey’den daha şanslı denilebilir; hâlâ hayatta ve aktif çünkü!.. Ve de 1960’tan bu yana sürdürdüğü çalışmaları içinde arşivlerde kalmış, yayımlanmamış görüntüler eşliğinde “Jane” adlı bu yeni belgeselde karşımızda olacak. İnsandışı maymunların insana en yakın türü olan şempanzeler üzerine verdiği yarım asırlık bilimsel emeğin popüler ilgiye açılmış en son ve kendi adı altında şekillenen bu en anlamlı örneğinde... Her iki isimle benim ilk tanışmam 1980’lerin ortalarında Londra’da bir mağazadan aldığım yine National Geographic yapımı “Monkeys, Apes and Man” (Maymunlar, Kuyruksuz Büyük Maymunlar ve İnsan) adlı bir “VHS” videokaset aracılığıyla olmuştu. O kaseti yurda döndükten sonra yıllarca (teknolojik olarak demode olduğu zamanlarda dahi) derslerde öğrencilerimle paylaştım. “Biyokültürel” bir varlık olan insanın biyolojik altyapısını anlama ve bu altyapının onu eşsizleştirdiği düşünülen kültürel kapasite ile ilişkisini kurma yolunda bulunmaz bir ders malzemesiydi bu. Jane Goodall, gencecik güzel bir kadın olarak karşımdaydı belgeselde (şimdi 80 küsur yaşında ve hâlâ çok güzel!). Yapım yılı eskiye gittiği için filmde Dian Fossey de capcanlı karşımdaydı ama çok geçmeden onun goril avcılarına karşı verdiği mücadeleyi ve o yolda katledilişini anlatan sinema filmi “Gorillas in the Mist”i (“Sisteki Goriller”) korkunç bir acı içinde izler bulacaktım kendimi!.. Şempanze ve sonra da goril, insana genetik olarak en yakın akraba maymunlar. İnsan da bir maymun, ama bunu kabul etmekte zorlanıyor. Hatta zorlanmak ne kelime, bu gerçeği kendi varlığına yönelik bir aşağılama sayarak şiddetle reddediyor. Oysaki kendi dışındaki diğer maymun türlerinin, parçası oldukları doğaya yapıp ettiğiyle, yine bir parçası olduğu doğaya kendi yapıp ettikleri karşılaştırıldığında insandan daha “aşağılık” (bırakın “maymun” türünü) bir canlı türü yok. İnsan bir doğa zararlısı, doğanın kanser hücresi!.. Benim 1980’lerde izlediğim söz konusu belgeseldeki bir diğer önemli isim, insana dair “Çıplak Maymun” adlı çığır açıcı kitabın yazarı İngiliz zoolog Desmond Morris de insanın maymunluğu öfkeyle reddedişi karşısındaki şaşkınlığını dile getirmekteydi filmde... Neler söylüyordu, hatırladığım kadarıyla nakledeyim: “1960’ların ikinci yarısında Çıplak Maymun’u yazdığımda neredeyse Darwin’den 100 yıl sonra aynı tepkilerin ve tehditlerin içinde buldum kendimi... Bu çok şaşırtıcıydı, çünkü bir zoolog (hayvanbilimci) olarak benim için insanın bir maymun olduğu tartışma götürmez bilimsel apaçıklıkla ortadaydı. Ama insan, kendisini hayvanlar dünyasından tamamen ayrışmış bir varlık saydığı için, bunun bilimsel çerçevede dahi ifadelendirilmesi ona ağır geliyordu. İnsan, kendini adeta doğadan bağımsız ve üstün bir yaratık olarak görmekteydi. Hâlbuki, yaşadığı ortamda davranışlarına çekidüzen vermezse eğer, insan da bir canlı türü olarak uçurumun kenarına, yani soyunun tükenmesinin eşiğine rahatlıkla gelebilir bana göre... Bu noktaya gelmemenin yolu, insanın çoktandır kaybettiği ‘hayvani tevazu’yu (‘animal humility’) yeniden kazanmasından geçer”. Morris’in bu sözleri sarf etmesinden de neredeyse yarım asır sonra hâlâ aynı noktadayız. İnsan, kendisini yeniden doğaya bağlayacak, doğa ile barışık kılacak o “hayvani tevazu”nun, yani doğaya başkaldıran, onu tahrip edip tüketen değil, doğaya tâbi ve onun parçası gibi davranan bir varlık olmanın çok ama çok uzağında. Buna bağlı olarak da şempanzeyle, gorille, orangutanla ve diğer maymunlarla biyolojik akrabalık, hâlâ, bırakın içe sindirilmeyi, telaffuz edilmesi dahi ciddi sorun yaratan bir bilimsel gerçek... İşte Jane Goodall bende en çok bu bağlam çerçevesinde iz bırakmış isimdir. Çünkü o, neredeyse ömrünün yarısını adadığı şempanzeleri Tanzanya’nın Gombe parkında doğal ortamlarında gözlemler ve incelerken doğurduğu kızını o şempanzelerin yanı başında büyütmüş ve “çok yakın dost” olduğu bir anne şempanzenin yavrularını yetiştirme biçiminden etkilenmiş, esinlenmiştir!.. O, bunları açık şekilde ifade etmekten de çekinmemiş, “Şempanzelerden öğreneceğimiz çok şey var” demiştir. İnsanlık adına bir onur nişanesi bu değerli primatoloğun öyküsünün anlatıldığı belgeseli önümüzdeki pazar (25 Şubat) “!f İstanbul” kapsamında gerçekleştirilecek özel ve anlamlı gösterimde kaçırmamaya çalışın! Olmadı, 5 Mart cumartesi günü, saat 23.00’te NatGeo ekranının karşısında olun... İnsaniyet namına, peygamberlerden öğreneceklerimiz olduğu kadar şempanzelerden de öğreneceğimiz çok şey olduğunun farkına varmak için!.. C MY B
Abone Ol Giriş Yap
Anasayfa Abonelik Paketleri Yayınlar Yardım İletişim English
x
Aşağıdaki yayınlardan bul
Tümünü seç
|
Tümünü temizle
Aşağıdaki tarih aralığında yayınlanmış makaleleri bul
Aşağıdaki yöntemler yoluyla kelimeleri içeren makaleleri bul
ve ve
ve ve
Temizle