18 Mayıs 2024 Cumartesi English Abone Ol Giriş Yap

Katalog

Aylar
Günler
Sayfalar
Cuma 7 Aralık 2018 EDİTÖR: CAFER KURT TASARIM: FUNDA YAŞAR ER haber 9 g3e0r0eicğibesiİztitşneialmeyTkrecLienin’lyseiiKirldaeHişKa’nli Sistemde kesinleşmiş olarak görünen cezaların bazıları şöyle: Nazan Bozkurt: 380 adet ceza, 94 bin 632 TL Mehmet Dersulu: 277 adet ceza, 69 bin 759 TL Acun Karadağ: 73 adet ceza, 17 bin 182 TL Simge Aksan: 175 adet ceza, 40 bin 973 TL Gülnaz Bozkurt: 199 adet ceza, 50 bin 473 TL. Alev Şahin Enflasyon oranında ceza ZEHRA ÖZDİLEK KHK ile işlerinden edilen eğitimciler ve kamu emekçilerine Yüksel Caddesi ile Düzce’de yaptıkları eylemlerden dolayı 300 bin TL’yi aşkın para cezası kesildi. Düzce’de ve Yüksel Caddesi’nde oturma eylemi yaptığı için 45 bin TL para cezası verilen mimar Alev Şahin, “Şu an, emre aykırı davranış ‘kabahatinin’ karşılığı 259 liradır. Önümüzdeki ay dan sonra, yani 2019 yılından itibaren zamlanacaktır. Geçen sene aynı kabahatin karşılığı 227 liraydı. Her sene enflasyon oranında, bu ceza da artıyor” dedi. ‘Amaç direnişi bitirmek’ İhraç edildikten sonra ‘işimi istiyorum’ diyerek sokaklarda eylem yapan ve aralarında Nazan Bozkurt, Alev Şahin, Selvi Polat, Acun Karadağ ve Mahir Kılıç’ın bulunduğu isimlere para cezası verildi. Para cezasını ödeyemediği için Düzce 2. Asliye Ceza Mahkemesi’ne iki ayrı dava açan Alev Şahin iktidarın direnişi bitir mek için her yolu denediğini söyledi. Şahin, eylem yapanlar olarak aldıkları para cezasının 300 bini geçtiğini dile getirerek “Yalnız eylemde olanlara değil, kenarda duranlara da ceza yazıldı. Direnişçilerin ise her birine on binlerce lira para cezası kesilmiş durumdadır”dedi. Şahin, “Ankara Valiliği’nin genelgeleri dayanak yapılarak hakkımızda ‘yakalama’ işlemi uygulanıyor. İdari para cezası kesip adrese tebliğ edebilecekken gözaltı işlemi yapılıyor. Valiliğin genelgesi de buna gerekçe yapılıyor” diye konuştu. l İSTANBUL Yolsuzlukla mücadeleyeGenelYayınYönetmenimiz Aykut Küçükkaya 2018 Şeffaflık anlamlı ödülÖdülü’nelayıkgörüldü Uluslararası Şeffaflık Derneği tarafından 9 Aralık Dünya Yolsuzlukla Mücadele Günü’ne atfen verilen “2018 Şeffaflık Ödülleri” sahiplerini buldu. Gaze İktidar yargıyı temiz Genel Yayın Yönetmeni Aykut Küçükkaya “medya” dalında şeffaflık ödülüne layık görüldü. Aykut Küçükkaya’nın 25 yıllık gazetecilik geçmişini anımsatan Uluslararası Şeffaflık Derneği, ödülü, “Medya dalında ödüle, kamu kaynaklarının halkın yararına kullanılması mücadelesinin vazgeçilmez bir yönlendirmeyi bırakmalı paydaşı olan araştırmacı gazetecili ğe dair çok değerli çalışmaları, uzun yıllar boyunca ve oldukça zor koşul larda üreten Cumhuriyet Gazetesi Genel Yayın Yönetmeni Aykut Kü çükkaya değer görüldü. Yolsuzlukları araş tırdığı haber dos yalarını da içeren Rüşvetin Deşif resi (2014), Şef: Yimpaş’la Kurulan Para Diktatörlüğü (2007), Yüzyılın Yolsuzluk Oyunu (2009) AKP’li Belediyelerde Neler Olmuş Ne İstanbul Barosu Başkanı Mehmet Durakoğlu ise Adalet Nöbeti’nin demokrasiyi savunanların sessiz haykırışı olduğunu söyledi. Durakoğlu, “Biz hukuk devleti olmak istiyoruz” dedi. ler (2014) Aykut Küçükkaya başlıklı kitapları na, 2018 yılında ‘The Ortak: Hepiniz Oraday dınız’ belgeseli kitabını da ekleyen Küçükkaya; bürokrasi, siyaset ve iş dünyasının seçkinleri arasındaki usulsüz ilişkileri yansıtarak kamu kaynaklarının şeffaflık, hesap verile bilirlik, sosyal eşitlik, adalet ilkele ri doğrultusunda ve kamu yararına kullanılması için toplumsal farkın dalık ve bilinç düzeyinin artmasına 25 yıllık gazetecilik yaşamı boyun ca çok değerli bir katkı sunmuştur” açıklamasıyla kamuoyuna duyurdu. Yönetişim ilkeleri Şeffaflık Ödülleri; yolsuzluğa kar Tutuklu bulunan meslektaşlarının serbest bırakılması talebiyle avukatların Çağlayan’da bulunan İstanbul Adliyesi’nde başlattıkları Adalet Nöbeti dün 82’nci haftasında devam etti. Bu haftaki nöbette yargının içinde bulunduğu duruma dikkat çekilerek, İstinaf Mahkemesi’nin eski HDP Genel Başkanı Selahattin Demirtaş’ın cezasını onamasına tepki gösterildi. İstanbul Barosu Başkanı Mehmet Durakoğlu, İzmir Barosu Başkanı Özkan Yücel, Ankara Barosu Başkanı Erinç Sağkan, Urfa Barosu Başkanı Abdullah Öncel ve çok sayıda avukatın katıldığı nöbette, “Herkes için adalet” pankartı açan avukatlar, tutuklu meslektaşlarının fotoğraflarını taşıdı. Nöbette konuşan İzmir Barosu Başkanı Özkan Yücel, ülkede korku ikli mi yaratılarak tüm yurttaşların esir alınmaya çalışıldığını aktardı. İstinaf Mahkemesi’nin Demirtaş’ın cezasını onamasına da değinen Yücel, “İstinaf eğer ‘bağımsızım’ diyorsa sırası geldi diye mi Demirtaş’ın dosyasını elinize aldınız; yoksa önünde 2 bin dosya beklerken sırf siyasi iktidar sizden bir şey istediği için mi o dosyayı aradan çekip karar verdiniz? Bu iki soruyu açıklamak zorunda” dedi. Ankara Barosu Başkanı Erinç Sağkan da, son 15 yılda 14 bin kadın cinayeti işlendiğine, 2017’de 2 bin 6 işçi ölümü yaşandığını ve Türkiye’nin çocuk istismarı konusunda dünyada 3’üncü sırada bulunduğuna dikkat çekti. Urfa Barosu Başkanı Abdullah Öncel de, AİHM’nin Demirtaş kararının uygulanmamasına tepki gösterdi. Sessiz haykırış İstanbul Barosu Başkanı Mehmet Durakoğlu ise Adalet Nöbeti’nin demokrasiyi savunanların sessiz haykırışı olduğunu söyledi. “Biz hukuk devleti olmak istiyoruz” diyen Durakoğlu şunları söyledi: “Avukatlar olarak, mücadelemizi uğradığımız zulümlere karşı yürütüyoruz. 82 hafta önce 3 meslektaşımıza özgürlük talebiyle başlattığımız bu nöbete, başka meslektaşlarımızı da katmak onlara da özgürlük talep etmek zorunda bırakıldık. Haksızlığın zulme dönüştüğü bir ortamda demokrasi olamayacağı inancıyla 82 haftadır haykırıyoruz. Haykırmaya da devam edeceğiz çünkü bu nöbetin parolası hukuk, işareti de demokrasidir.” l İSTANBUL/Cumhuriyet şı mücadeleye dair çalışmaların des teklenmesi, şeffaflık, dürüstlük ve hesap verebilirlik gibi iyi yönetişim ilkelerinin yaygınlaştırılması için, bireysel ya da kurumsal eylem ve girişimleri desteklemek amacıyla veriliyor. Uluslararası Şeffaflık Derneği Başkanı E. Oya Özarslan açıklamasında, “Demokrasiye güvenimizi, temiz bir dünya yaratma hedefimizi içten içe çürüten yolsuzluklara Mijatovic’den ‘ifade özgürlüğü’ uyarısı karşı toptan mücadele, bu mücadeleyi içtenlikle yürüten gazeteciler, aktivistler, yurttaş ve sivil girişimler ile kurumların çabaları olmadan ARTİCLE 19’un şeffaflık raporu Avrupa Konseyi İnsan Hakları Komiseri Dunja Mijatovic, Türkiye’de terörle mücadele için başarıya ulaşamaz” dedi. Tören 11 Aralık’ta Yurttaş kategorisinde Fatih Belediye Meclisi Üyesi, işletme ve denetim alanlarında uzmanlığı bulunan Fazıl Uğur Soylu, Kurumsal Şeffaflık Ödülleri kategorisinde Pfizer Türkiye ödüle değer görüldü. Bu yıl ilk kez sunulacak Gençlik dalındaki ödülü ise Altınbaş Üniversitesi Uluslararası İlişkiler bölümü 4. sınıf öğrencisi Ertuğrul Çavuşoğlu kazandı. Türkiye’de yolsuzlukla mücadelenin geleneksel dayanışma unsurlarından biri haline gelen ve bu yıl dördüncüsü düzenlenecek olan Şeffaflık Ödülleri; 11 Aralık’ta İstanbul Taksim’deki Elite World Prestige Hotel’de düzenlenen törenle sahiplerine verilecek. Şeffaflık Ödülleri Konferansı’nda Seferihisar Belediye Başkanı Sayın Tunç Soyer’e de “Şeffaf Belediyecilik” plaketi sunulacak. l Haber Merkezi Gerilemede en hızlı ülke Uluslararası sivil toplum örgütü Article 19, ifade özgürlüğünün küresel çapta son 10 yılın en kötü seviyesinde olduğu uyarısında bulunurken şeffaflık konusunda Türkiye’nin en çok gerileyen ülkelerin başında yer aldığını açıkladı. Yıllık raporunu yayımlayan Article 19, dünya genelinde iktidarı elinde tutanların muhalifleri “sahte haber” ve “vatan haini” olarak ilan edip susturmaya çalıştığını belirtti. Eurones.com’da yer alan habere göre, raporda sivil alan, dijital, medya, güvenlik ve şeffaflık başlıkları altında ülkeleri değerlendirildi. Türkiye 4 konuda en hızlı gerileyen ilk beş ülkeden biri oldu. Raporda Türkiye, şeffaflık konusunda 2014’ten 2017 yılına kadar en çok gerileyen ülkelerin başında yer aldı. l Haber Merkezi hazırlanan bazı yasaların “kimi insanların yaşamasını imkânsız hale” getirdiğini söyledi. Halen cezaevinde bulunan Osman Kavala davasına müdahil olacağını daha önce açıklayan Mijatovic, Deutsche Welle Türkçe sitesine yaptığı açıklamada, Avrupa genelinde terörle mücadele yasalarının kötüye kullanımının ifade özgürlüğü ortamını olumsuz etkilediğini belirtti. Tartışma zamanı geldi Konuya ilişkin yayımladığı raporun Türkiye bölümüne ilişkin ayrıntıları aktaran Mijatovic, “Terörle mücadele yasalarının kötüye kullanımının ifade özgürlüğünü olumsuz etkilediği konusundaki belge tüm Avrupa Konseyi devletleri için önemli. Bu konuyu açık olarak tartışmanın zamanı geldi düşüncesindeyim” ifadelerini kullandı. Raporda özellikle Türkiye, Fransa, Birleşik Krallık, İspanya ve Rusya gibi ülkelerin terörle mücadele ko Dunja Mijatovic nusunda yürürlükte olan yasal mevzuatlarına değinildiğini anlatan Mijatovic, “Terörle mücadele her hükümetin meşru hakkıdır, ancak bu mücadele insan hakları pahasına ve özellikle de ifade özgürlüğü pahasına yapılmamalı” dedi. Türkiye’nin bu alanda çok sayıda yasaya sahip olduğunu belirten Mijatovic, bunlardan bazılarının Avrupa Konseyi İnsan Hakları Komiserliği tarafından eleştirildiğine dikkat çekti. Mijatovic, “Terörle mücadele için hazırlanmış bazı yasalar Türkiye’de kimi insanların yaşamını imkânsız hale getirdi. Potansiyel terörist olarak görüldükleri veya terör eylemlerine bulaştıkları için hapiste olanlar, suçlamayla karşı karşıya kalanlar var. Türkiye ziyaretimde bu konuyu Türk makamlarının gündemine taşımak istiyorum” diye konuştu. l İSTANBUL Sanat denen bu meret, alayına isyan hep Bugüne kadar yazılmış tüm tiyatro oyun larını kitapçılardan, matbaalardan, evlerden, okullardan, kütüphanelerden toplayın. Taksim Meydanı’nda dev bir ateşte, iştahla yakın. Oyuncuları, yönetmenleri, yazarları sabahlara karşı evlerinden alın. Size biat etmeyenini katrana ve tüye bulayın. Şehrin sokaklarında ite kaka dolaştırın. Halk anlasın, tiyatro nedir, sanat nedir, düşünmek ve sorgulamak ve itiraz etmek neden tehlikelidir. Dionysos’u çekip çıkarın bin yılların içinden. O meydanda o ahlaksızı da haklayın. Oklarla vurun çılgın tekeyi, taşlayarak gebertin o rezili. Aşktan ve şaraptan ve hazdan ve haytalıktan bahsedemez hale getirin vatan hainini. Aristophanes’i canlı canlı yakın. Onunla birlikte yüzlerce yıllık bilinç de yansın gitsin. Barış oyunları hiç yazılmamış olsun; Lysistrata isyana hiç kalkışmamış, kadınlar “İşin gücün böyle saçma fermanlar çıkarmak. Kafanı koparmadıkça da çıkarmakta devam edeceksin” diye bir cümle hiç kuramamış olsun. Getirin Brecht’i mezarından Taksim Meydanı’na yaka paça, asın. Defalarca asın. Boynundan asın. Kolundan asın. Bacağından asın. Öyle bir asın ki, “Ey mutsuzlar!” diyemesin bir daha. “Kardeşlerinizi boğazlıyorlar, göz yumuyorsunuz” lafını edemesin. “Çığlıklar duyuluyor ama siz susuyorsunuz” cümlesi tarihten silinsin. “Aramızda dolaşıp kurbanını seçiyor zorbanın teki, sessiz kalırsak bize dokunmaz diyorsunuz. Bok yiyorsunuz!” diye haykıramasın. “Ne tuhaf yer burası, sizler nasıl insanlarsınız! Haksızlık varsa bir yerde eğer ayaklanmalı insan. Ayaklanma olmuyorsa batsın o şehir yerin dibine. Yansın bitsin, kül olsun karanlıklar basmadan” cümleleri bir daha sittin sene duyulamasın hiçbir yerde. “Sezuan’ın iyi insanı” hiç yazılmamış, hiç okunmamış, hiç oynanmamış gibi yaşayalım gidelim hep birlikte. Ionesco’yu o meydanda defalarca ama defalarca parça pinçik edin. Anlatamasın insanların nasıl gergedanlaştığını. “Herkese karşı kendimi savunacağım, herkese karşı, kendimi savunacağım! Son insanım ben, sonuna kadar da insan kalacağım! Teslim olmuyorum!” diye haykıramasın kahramanı. Tiyatroyla da bitmez işiniz. Halkı isyana teşvik eden ve bu düzen değişmeli diyen, kafaları karıştıran kim varsa tarihten tek tek arayıp bulun ve hepsini sabırla yok edin. Nâzım’ı öldürün, Sabahattin Ali’yi bir daha öldürün, Neruda’yı, Kafka’yı, Borges’i ve daha bir sürüsünü gebertin. Ne şiir kalsın ortada, ne roman, ne hikâye... İlkçağlardan bugünlere gelmiş geçmiş tüm felsefecileri de sırayla gönderin cehennemin dibine. Aristo, Platon, Kant, Hegel falan kim varsa hak getire. Anca o zaman... Yeni yapılan camiyle yeni yıkılan AKM arasında, Atatürk anıtının biraz uzağında, metro çıkışında insanlar etraflarına baktıklarında... Bahar gelmez, ağaçlar gelmez, kardeşlik gelmez, dayanışma gelmez, isyan gelmez akıllara. Yoksa... Sanat denen bu meret, alayına isyan hep. ÖrtülüÇiğdem Toker’in yazısından dolayı 1.5 tehdidemilyon liralık talep reTreddedildi Cumhuriyet gazetesi eski yazarı Çiğdem Toker hakkında, gazetemizde yayımlanan yazısı nedeniyle Agrobay Seracılık tarafından 1.5 milyon TL tazminat talebiyle açılan dava 2. duruşmasında reddedildi. Toker, 15 Ekim 2017 tarihinde Cumhuriyet gazetesinde “Rusya’ya Domatesler de Bayburt’tan” başlıklı yazısında Rusya ile Türkiye arasındaki uçak krizi nedeniyle askıya alınan domates ticaretine değinmiş, 3 firmanın Türkiye’nin önerisi ile ticarete başladığını belirtmişti. Toker, Agrobay Seracılık’ın kamunun büyük altyapı ihalelerini alan Bayburt Grup’un bünyesinde yer aldığını yazmıştı. Agrobay’ın açtığı davanın 2. duruşması, dün Ankara 1. Asliye Hukuk Mahkemesi’nde görüldü. Duruşmayı CHP Denizli Milletvekili Kazım Arslan, eski CHP milletvekilleri Atilla Kart, Türkiye Gazeteciler Sendikası Ankara Şube Başkanı Sinan Tartanoğlu ile G9 Gazetecilik Platformu adına Osman Köse izledi. Toker, “Davalı firma tüm parasal olanaklarını kullanarak eleştirileri susturmaya çalışıyor. Talep edilen miktarın yüksek tutulmasının asıl amacı basın özgürlüğüne yönelik örtülü bir tehdittir” dedi. Toker hakkında Bayburt Grup’un bir başka şirketi Şenbay Madencilik, 1.5 milyon TL tazminat talebiyle dava açmıştı. Dava, 11 Aralık’ta Ankara 13. Asliye Hukuk Mahkemesi’nde görülecek. l ANKARA/Cumhuriyet C MY B
Abone Ol Giriş Yap
Anasayfa Abonelik Paketleri Yayınlar Yardım İletişim English
x
Aşağıdaki yayınlardan bul
Tümünü seç
|
Tümünü temizle
Aşağıdaki tarih aralığında yayınlanmış makaleleri bul
Aşağıdaki yöntemler yoluyla kelimeleri içeren makaleleri bul
ve ve
ve ve
Temizle