18 Mayıs 2024 Cumartesi English Abone Ol Giriş Yap

Katalog

Aylar
Günler
Sayfalar
OLAYLAR VE GÖRÜŞ[email protected] eposta: [email protected] Cumartesi 29 Aralık 2018 2 TASARIM: BAHADIR AKTAŞ ‘Tersine beyin göçü projesi’ OKURA MEKTUP... Prof. Dr. Osman İnci Eski Trakya Üniversitesi Rektörü Üniversiteler her türlü siyasi ve ideolojik görüşten uzaktır. Hükümetler dahil tüm toplumsal tutum ve davranışların da eleştirildiği bu kurumlar, sadece ticaripratik amaca yönelik, kitlesel “faydacı” bir kuruma evrilmemeli. Bilim kurumları özgür ve özerk yapısı nedeniyle “üst düzey” bir ruha sahip olmalıdır. “Yeni Türkiye” yapılanmasında, akademik kurumlarda yaşananlar, akademik özgürlük ve özerlik, bilim ve teknolojik gelişme açısından ayrı öneme sahip. Bilimsel araştırma ve geliştirme laboratuvarları, eğitimöğretim donatısı ve diğer gereksinimleri eksiksiz olmalı ki bazı rektörlerin bilim ve mantık dışı açıklamaları dışında akademya suskun. Geleceğin bilim insanları Üniversiteler YÖK aracılığı ile öğütüldü. Denetimsiz, altyapısız vakıf üniversiteleri ve “Her ile bir üniversite” sloganı ile açılan üniversiteler ve siyaseten atanan rektörlerle nereye kadar? Rektör üniversitede lider, öncü ve belirleyicidir. Dışarıdan 1 ay önce profesör olanlar, eski milletvekilleri, milletvekili eş ve kardeşleri rektör atanmakta. Üniversiteden 14 yıl uzak kalmış bir eski milletvekilinin rektör olma cesaretini kutlamak gerekir. Rektörün 7 fakülte dekanına vekalet ettiği üniversitede araştırma ve hatta eğitim olur mu? Araştırma kurumlarından birisi olan TÜBİTAK 2003’ten sonra kuruluş ilkelerinin dışına düştü. TÜBİTAK’ın en zengin bilimsel bilgi kaynağı Ulusal Akademik Ağ ve Bilgi Merkezi (ULAKBİM) Müdür Yardımcılığı’na Ankara Hayvanat Bahçesi müdürünün atanması yeterli örnektir. TÜBİTAK’ın görevleri arasında geleceğin bilim insanlarını keşfetme, teşvik verme ve bu bağlamda yıllık ödüller sunmak da vardır. Genç yeteneklerimizin ha Genç yeteneklerimizin hazırladıkları projelerden iki tanesi TÜBİTAK yarışmasında dereceye dahi girmezken dünya birinciliği kazandılar. Bunlardan bir öğrencimiz aldığı teklifle ABD de okumakta ve NASA’da Mars’a giden roketlerle ilgili çalışma grubunda. Diğer öğrenciler eğitimlerini ABD de sürdürme teklifi aldılar. Beyin göçünün en önemli nedeni: üst düzey akademik kadroların kendisini güvende hissetmemesi. zırladıkları projelerden iki tanesi TÜBİTAK yarışmasında dereceye dahi girmezken dünya birinciliği kazandılar. Bunlardan bir öğrencimiz aldığı teklifle ABD’de okumakta ve NASA’da Marsa giden roketlerle ilgili çalışma grubunda. Diğer öğrenciler eğitimlerini ABD’de sürdürme teklifi aldılar. Diğer bir araştırmacının engellilerin kolaylıkla mouse kontrolünü sağlayan GlassOuse projesini TÜBİTAK reddetti, Apple ve Google’dan destek görmekte. TÜBİTAK’tan bilimsel destek alanlar ise “Hacı robot”, “Papaz eriğini imam eriğine çevirme projesi”, “Tatlı kelam projesi”, “Tillo evliyalarının kerametleri” gibi projeler. Geçen günlerde TÜBİTAK bünyesinde hazırlanan bir program sunuldu. “Uluslararası Lider Araştırmacılar Programı” kapsamında yurtdışındaki özellikle Türk bilim insanları ve nitelikli araştırmacıların Türkiye’ye gelmelerini teşvik etmek amaçlı. Belirli projelerde yine belirli süre çalışarak teknolojik gelişmemize katkı sağlamaları amaçlanmakta. Beyin göçünün nedeni? Araştırmacılara deneyimlerine göre burs, eş ve çocuklarına aile ödeneği, sağlık sigortası desteği, gelişgidiş uçak bileti; araştırma başlangıç paket ödeneği, yönetim ve idari maliyet ödeneği, kurum araştırma desteği ev sahibi kuruma verilecek. Araştırmacılara ödenecek para Hollanda asgari ücretinin 2 katı, Almanya’nın 2.5, ABD’nin 3, bizim profesörün 2.5 katı. Araştırmacılara önerilen paranın durumu bu. Bu proje ile yurtdışına giden bilim insanlarımızın geri dönüşü beklenmekte. Beyin göçü nedenlerini incelemeden, analiz etmeden sırf para ile beyin çekemezsiniz! Akademisyenler maddi nedenlerle mi gittiler? Beyin göçünün en önemli nedeni:, üst düzey akademik kadroların kendisini güvende hissetmemesi. Bilim insanları huzursuz ve güvensiz ortamda üretemezler. TÜİK verilerine göre 2017’de yurtdışına gidenlerin %15.5 kadarı 2529 yaş grubunda. Bunlar üniversite mezunu, bilgili, yabancı dil bilen, yurtdışında aranan niteliklere sahipler. Diğer bir söylemle bizim geleceğimiz. Bilim insanı için para Tıbbı, “büyücülük” ve “şifacılıktan” kurtaran, “kanıt temelli araştırmalar ve test edilebilir sonuçlar” düzeyine taşıyan bilge İbni Sina, yaklaşık bin yıl önce “Bilim ve sanat itibar görmediği toplumu terk eder” demiş. Bilim insanları eskiden düşündükleri değerlendirilsin diye göçüyordu, son zamanlarda düşünebilmek için gidiyorlar. Bilim insanı için para, makam, unvan, şöhret önemli değildir. Tek istedikleri laboratuvarlarında yaptıkları işi ölene kadar keyifle ve ısrarla yapmak, düşüncesini korkmadan açıklamak, araştırma ikliminde yaşamaktır. Eleştiri, soru yoksa orada bilim ve teknoloji gelişmez, fikir üretilmez. Akademik değerleri önceleyelim, bilimsel görüş ve eleştirilere hoşgörü ile yaklaşalım, huzurlu ve güvenli yaşam ve bilimsel çalışma ortamı sağlayalım, giden de gelir, kimse de gitmez. Çağımız bilgi çağıdır. Bilgi ve bilgiliye sahip çıkalım yeter. Unutmayalım beyin nereden göçüyorsa orası kaybeder, beyine kim kapılarını açıyorsa o kazanır. Nusret ERTÜRK / Eğitimci Atasözünü sözlükler şöyle tanımlıyor: “Uzun denemelere, gözlemlere dayanarak kısaca söylenmiş ve halka mal olmuş özlü söz.’’ Bu açıklamadan atasözünün bize vereceği onurlu, olumlu anlam çıkıyor. Oysa sözümüzün karşıtı onursuz, olumsuz atasözleri de vardır. İnsan Ayrık atasözlerimiz onuruna, insan haklarına aykırı (kural dışı) çok sayıda atasözümüz bulunuyor. Büyük sayılara ulaşan bu tür sözler, kullananı güç durumda bırakıyor. İşte o sözlerden bir döküm: “Köprüyü geçene kadar ayıya dayı de.’’ “Eti senin, kemiği benim.’’ “Çocuğu, testiyi kırmadan döveceksin.’’ “Elinin hamuruyla erkek işine karışma.’’ “Kadının karnından sıpayı, sırtından sopayı eksik etmeyeceksin.’’ “Kızını dövmeyen dizini döver.’’ “Düşenin dostu olmaz.’’ “Düşene bir tekme de sen vur.’’ ‘’Yalandan kim ölmüş.’’ “Gözünün yaşına bakmayacaksın.’’ “Bükemediğin eli öp.’’ “Erken öten horozun başını keserler.’’ “Herkesin bir fiyatı vardır.’’ “Etliye sütlüye karışma.’’ ‘’Söz gümüşse sükut altındır.’’ Bu tür sözleri okumak bile insanı epey utandırıyor. Yukarıda örnekleri verilen ayrık atasözlerini dilden ayıklamak gerekiyor. Ama nasıl? Ayıklamak kolay olmasa da sabırla bu sözleri kullanmaktan sakınmalıyız. Kullananları uyarmalıyız. Bıkmadan, usanmadan. CENGİZ YILDIRIM  Gazetemizin “gerçek sahibi” değerli okurlarımız, bu yazıda sizlerin yönelttiği şikâyet, öneri ve isteklerinize yönelik yanıtları bulacaksınız. n Öncelikle Cumhuriyet’in yayın çizgisine yönelik eleştirilerden başlayalım. Bu konuya, Cumhuriyet Vakfı Başkanı Alev Coşkun, gazetemizin Genel Yayın Yönetmeni Aykut Küçükkaya yazılarında, katıldıkları birçok programda yanıt verdiler. Coşkun ve Küçükkaya, gazetemizin çizgisinin, yol haritamızın Cumhuriyetin kurucu felsefesi olan aydınlanma devrimleri olduğunu vurguladılar. Bu çizgi bazı dönemlerde kısa ararlıklarla kesintiye uğrasa da okurun ve çalışanların direnişiyle yeniden eski çizgisine kavuştu. İyi bir okur, desteklediği gazetenin aynı zamanda iyi bir denetleyicisi olandır. Cumhuriyet okuru da her zaman “iyi bir okur” olduğunu göstermiştir. Okurun denetleyici niteliği, yapıcı eleştirisi bizler için yol göstericidir. n “Cumhuriyet gazetesinin fiyatının neden bu kadar pahalı” olduğu sorusu bizlere yöneltilen en büyük eleştirilerden. AKP iktidarı ile daha da palazlanan neoliberal politikalar sonucu neredeyse kamunun elindeki bütün kurumlar satıldı, özelleştirildi ve kapatıldı. Türkiye kâğıt ithal etmek zorunda kaldı. Bir ABD Doları 7 TL’yi gördü. Elbet de bu fiyat artışı bütün medyayı olumsuz etkiledi. Hayatın her alanında iğneden ipliğe her ürüne sürekli zam yapıldı, binleri aşan firma konkordato ilan edebilmek için sıra bekliyor. Cumhuriyet bir holding gazetesi değildir, arkasındaki güç yalnızca okurları ve savunduğu değerleridir. Yönetim değişikliğinden kısa bir süre önce yapılan son zam vakıf yönetimimizin de içine sinmemektedir. n Gazetemizin 2. sayfasına yazı gönderen değerli yazarlarımız, bu sayfanın editörü olarak yazıların en fazla 3 bin 500 karekteri geçmemesi gerektiğini anımsatmak istiyorum. “Görsel” kullanılabileceği de düşünülerek yazıların çok uzun tutulmaması daha rahat okunabilmesine de olanak sağlayacaktır. Okurlarımızın uzun köşe yazısı ve haberlerden şikâyetçi olduklarını da yeri gelmişken anımsatmakta fayda var. n Ülkemizin çeşitli cezaevlerindeki tutuklu ve hükümlüler tarafından sorunlarına ilişkin gazetemize gönderilen mektuplar, özenle değerlendiriliyor ve değerlendirilmeye devam edilecektir. Bazı okurlarımızın gazetemizin çeşitli sayılarının kendilerine gönderilmesi istemi de karşılanmıştır. Gazetemizin okura yönelik “anket, araştırma” istemi ise yönetim tarafından değerlendirilecektir. n Okurlarımız tarafından sık sık sorulan ve eleştirilen terör örgütü PKK kısaltmasının neden Pe Ke Ke biçiminde okunarak ek verildiği konusuna da bir açıklık getirmek gereği duyduk: Türkçede tüm sessiz harfler ‘E’ ünlüsü ile okunur kuralı uyarınca, tüm kısaltmalarda okunan son harfe göre ek verilmektedir. Gazetemizde Türkçe dilbilgisi kurallarına elimizden geldiğince özen göstermekte ve Türkçemizin doğru kullanılmasına önem vermekteyiz. Ömer Asım Aksoy’un hazırladığı “Yazım Kılavuzu”; Nijat Özön’ün hazırladığı “Büyük Yazım Kılavuzu” dışında TDK sitesinde Ses, Harf ve Alfabe seçeneğinde verilen harflerimizin nasıl okunacağı ile ilgili kuralı uygulamaktayız. n Gazetemizin yönetiminin yeni yılla birlikte yapacağı düzenlemede TV’lerin akış programı, milli piyango, Loto, Toto, küçük bulmaca, yurt sayfası, hayvan hakları gibi sayfalarına yer açmak için çalışma yaptığını da sizlerle paylaşmak isterim.  Değerli okurlarımız, sizlerle mektuplaşmaya, sizlerin eleştiri, öneri ve isteklerini yanıtlamaya devam edeceğiz. Gelecek mektuplarımızda buluşmak üzere 2019 yılınızı en içten dileklerimle kutluyor, başta ülkemiz ve dünyaya barış getirmesini diliyorum. Y unus Nadi Ödülleri 74. yılına girdi. 1946 yılından itibaren yapılan Yunus Nadi Ödülleri Yarışması, gazetemizin kurucusu Yunus Nadi’ye olan saygı ve sevgiden kaynaklanıyor. Yalnız Cumhuriyet gazetesinin değil, Türkiye Cumhuriyeti’nin kuruluşunda da büyük emeği bulunan Yunus Nadi’nin anısını her yıl tazelemek bizim için bir görev. Cumhuriyet’in Ulusal Bağımsızlık Savaşımızla ve Türkiye Cumhuriyeti ile eşzamanlı ve eşanlamlı bir kuruluş tarihçesi var. Yunus Nadi, gazetemizin temel taşlarını ve misyonunu bu doğrultuda oluşturdu. Yunus Nadi’nin ölüm yıldönümünü geçmişe dönük bir acı olarak değil, geleceğe yönelik bir kültür olayına dönüştürmek amacıyla bu yarışma düzenlendi. Yarışmanın ilk düzenlendiği yıllarda Türkiye’de sanat alanında hiçbir özel ödül yoktu; tek parti dönemiydi ve yalnızca CHP’nin düzenlediği bir şiir ödülü vardı. Aynı dönemde bütün dünyada sanat, bilim ve edebiyat ödülleri ün yapmışlardı. İsveç’te Nobel, ABD’de Pulitzer, Sovyetler’de Lenin, Fransa’da Gonco 74. YIL YUNUS NADİ ÖDÜLLERİ 2019 urt ödüllerinin sonuçları ülkemizde de ilgiyle izleniyordu. Türkiye’de de bu alanda öncülüğü Cumhuriyet gazetesi üstlendi. Bundan 74 yıl önce düzenlenen Yunus Nadi Armağan Yarışması’yla kültür ve sanat alanında bir yarışma heyecanı oluşturuldu. Daha sonraki yıllarda ülkemizde de kültür ve sanat alanında yarışma ve ödüllerin sayısı çoğaldı. Yunus Nadi Ödülleri 74 yıl boyunca düzenli olarak gerçekleştirildi ve kültürsanat alanında amaçlanan katkıları yaptı ve etkilerini duyurdu. Daha önce bir dalda yapılan ödüllendirmenin kapsamı 1990 yılından itibaren genişletildi ve Yunus Nadi Ödülleri adıyla sür meye başladı. Cumhuriyet gazetesi, çağdaş uy garlığa giden yolun, kültür, sanat, fikir ve bilim yolu olduğunu kuruluşundan beri savunan bir gazete. Bu yoldaki çabaları desteklemek ve özendirmekte Yunus Nadi Ödülleri’nin işlevi sürecek. 2019 Yunus Nadi Ödülleri Edebiyat Ana Dalı’nda öykü, roman, şiir; Görsel Sanatlar Dalı’nda karikatür, fotoğraf; Bilimsel Araştırma Dalı’nda sosyal bilimler araştırması olarak sürüyor. Adaylara başarılar diliyoruz. ÖYKÜ Ödüle 1 Nisan 2018 ile 1 Şubat 2019 tarihleri arasında yayımlanmış bir kitap ya da yayına hazırlanmış bir “kitap dosyası” ile aday olunabilir. Yayımlanmamış yapıtların beyaz dosya kâğıdına makine yazısıyla çift aralıklı yazılmış olması gereklidir. Adaylar yapıtlarını altı adet olarak göndereceklerdir. Ödül bir yapıta verilir. Seçici kurul, ödülü, kitap veya kitap dosyası arasında paylaştırabilir. Seçici Kurul: Hikmet Altınkaynak, Sezer Ateş Ayvaz, Celal Üster, Osman Şahin, Cemil Kavukçu. ROMAN Ödüle 1 Nisan 2018 ile 1 Şubat 2019 tarihleri arasında yayımlanmış bir kitap ya da yayına hazırlanmış bir “kitap dosyası” ile aday olunabilir. Yayımlanmamış yapıtların, beyaz dosya kâğıdına makine yazısıyla çift aralıklı yazılmış olması gereklidir. Adaylar yapıtlarını altı adet olarak göndereceklerdir. Ödül bir yapıta verilir. Seçici kurul ödülü, kitap veya kitap dosyası arasında paylaştırabilir. Seçici Kurul: Adnan Binyazar, İrfan Yalçın, Konur Ertop, Asuman Kafaoğlu Büke, Zeynep Aliye. ŞİİR Ödüle 1 Nisan 2018 ile 1 Şubat 2019 tarihleri arasında yayımlanmış bir kitap ya da “kitap dos yası” ile aday olunabilir. Yayımlanmamış yapıtların beyaz dosya kâğıdına makine yazısıyla çift aralıklı yazılmış olması gereklidir. Adaylar yapıtlarını altı adet olarak göndereceklerdir. Ödül bir yapıta verilir. Seçici kurul, ödülü, kitap veya kitap dosyası arasında paylaştırabilir. Seçici Kurul: Ataol Behramoğlu, Muzaffer İlhan Erdost, Doğan Hızlan, Turgay Fişekçi, Eray Canberk. SOSYAL BİLİMLER ARAŞTIRMASI Ödüle 1 Nisan 2018 ile 1 Şubat 2019 tarihleri arasında yayımlanmış bilimsel araştırmalarla, yayına hazırlanmış en az 25 sayfa olarak beyaz dosya kâğıdına makine yazısıyla çift aralıklı yazılmış bilimsel araştırmalar katılabilir. Adaylar yapıtlarını sekiz adet olarak göndereceklerdir. Ödül bir yapıta verilir. Seçici kurul ödülü kitap veya kitap dosyası arasında paylaştırabilir. Seçici Kurul: Prof. Dr. Rona Aybay, Dr. Alev Coşkun, Prof. Dr. Emre Kongar, Prof. Dr. Ahmet Mumcu, Dr. Deniz Yıldırım. KARİKATÜR Karikatürlerin boyutu 30x40 cm’yi geçmemelidir. Her türlü teknik serbesttir. Yarışmaya en fazla beş karikatürle katılabilinir. Seçici Kurul: Metin Peker, Kamil Masaracı, Muhittin Köroğlu, Zafer Temoçin, Akdağ Saydut. FOTOĞRAF Ödüle en çok dört adet siyah beyaz fotoğraf ile aday olunabilir. Gönderilecek fotoğrafların en az 18x24 cm. boyutlarında ve daha önce başka bir yarışmada ödül almamış olması gerekmektedir. Seçici Kurul: İsa Çelik, Coşkun Aral, Garbis Özatay, İbrahim Yıldız, Dr. Ersin Turan. HER DAL İÇİN GEÇERLİ GENEL KOŞULLAR Ödüller her dalda amatörprofesyonel herkese açıktır. Cumhuriyet mensupları hiçbir dalda ödüle aday olamazlar. Adaylar gerçek ad ve adresleri ile telefon numaralarını belirtmek zorundadırlar. Ancak adaylar ad ve adreslerinin saklı tutulmasını isteyebilirler. Ödül koşullarına uymayan yapıtlar, yarışma dışında tutulacaktır. Adayların, yapıtlarıyla birlikte adlarını ve soyadlarını arkasına yazacakları iki adet fotoğraflarını, açık adreslerinin de yer aldığı katılım belgesini ve yaşamöykülerini 1 Mart 2019 Cuma günü saat 17.00’ye kadar, “Cumhuriyet Gazetesi Yunus Nadi Ödülleri” Prof. Dr. Nurettin Mazhar Öktel Sokak. No: 2 34381 Şişli / İSTANBUL adresine iadeli taahhütlü olarak postayla ulaştırmaları ya da elden teslim etmeleri gerekmektedir. Yayımlanmış yapıtların daha önce herhangi bir ödül almamış olması koşulu geçerlidir. Zarfın ya da paketin üzerine hangi dal ile ilgili olduğunun yazılması zorunludur. Ödül dallarında konu sınırlaması yoktur. Yapıtlar hiçbir şekilde iade edilmez. Ödül alan ya da herhangi bir şekilde ön elemeden geçirilen yapıtlar, genel yayın ilkelerimiz doğrultusunda gazetemizde yayımlanabilir. Ödül sonuçları gazetemizin kuruluş yıldönümü olan 7 Mayıs 2019 Salı günü açıklanacaktır. KATILIM BELGESİ ADISOYADI: ADRESİ: TELEFON NUMARASI: EPOSTA ADRESİ: C MY B
Abone Ol Giriş Yap
Anasayfa Abonelik Paketleri Yayınlar Yardım İletişim English
x
Aşağıdaki yayınlardan bul
Tümünü seç
|
Tümünü temizle
Aşağıdaki tarih aralığında yayınlanmış makaleleri bul
Aşağıdaki yöntemler yoluyla kelimeleri içeren makaleleri bul
ve ve
ve ve
Temizle