24 Mayıs 2024 Cuma English Abone Ol Giriş Yap

Katalog

Aylar
Günler
Sayfalar
KULTUR 18 [email protected] Barışçıl yazar Amos Oz hayatını kaybetti İsrail’deki barış örgütü Peace Now (Şimdi Barış)’ın kurucusu olan yazar, gazeteci ve barış yanlısı aktivist Amos Oz, 79 yaşında hayatını kaybetti. Eserleri 20’den fazla dile çevrilen İsrailli yazarın ölüm haberi, kızı Fania Oz Salzberger tarafından Twitter’dan duyuruldu. Asıl adı Amos Klausner olan yazar, üniversite yıllarından itibaren İsrailFilistin sürecinde üstlendiği barışçıl çözüm odaklı yaklaşımı ve pozitif demeçleriyle tanınır. Editör: emrah kolukısa TASARIM: İLKNUR FİLİZ Cumartesi 29 Aralık 2018 Kadın makalelerine ödülDicle Koğacıoğlu Makale Ödülleri sahiplerini buldu Sabancı Üniversitesi Toplumsal Cinsiyet ve Kadın Çalışmaları Mükemmeliyet Merkezi (SU Gender), 22 Aralık 2018’de düzenlenen Dicle Koğacıoğlu Makale Ödül Töreni ve Konferansı’na ev sahipliği yaptı. Bu yıl 9’uncusu verilen ödüllerin sahibi; Fulya Pınar, Pelin Kılınçarslan ve Mine Egbatan olurken konferansa Seran Demiral, Özlem Şimşek, Okan Şeker sunumlarıyla katkıda bulundu. Konferansın açılış konuşmasını Dicle Koğacıoğlu’nun Boğaziçi Üniversitesi’nden çalışma arkadaşı ve akademisyen Umut Türem yaptı. Türem, “Koğacıoğlu, Türkiye’de hukuk ve toplum çalışmalarına harika yollar açmıştır. Ayrıca toplumsal cinsiyet çalışmaları literatürlerine çok ciddi bir katkı yapan, namus cinayetleri ya da cinsiyet temelli şiddet ve öldürme vakalarını anlama konusunda çok ciddi müdahaleler yapmış bir metnin de sahibidir” dedi. Konferansın birinci oturumunda gerçekleşen panelin moderatörlüğü Dicle Koğacıoğlu Makale Ödülleri töreni önceki akşam SU Gender’de düzenlendi. nü, Kadın Eserleri Kütüphanesi’nden Füsun Ertuğ yaptı. Konuşmacılar ve konuşma konuları sırasıyla; Rutgers Üniversitesi’nden Fulya Pınar, “İstanbul’daki Feminist Avukatlar: Hukukun İçinden ve Ona Karşı”, Koç Üniversitesi’nden Mine Egbatan, “Ulus”un Makbul Kadınları: Rövanşist Kent Politikaları Bağlamında Bir Değerlendirme”, Koç Üniversitesi’nden Pelin Kılınçarslan, “Borçlu ve Borçla Yaşamak: Yunanistan ve Türkiye Örnekleri Üzerinden Kadın Deneyimleri” olarak gerçekleşti. Konferansın ikinci oturumunda ise moderatör Mimar Sinan Güzel Sanatlar Üniversitesi’nden Seval Şahin oldu. Konuşmacılar ve konuşma konuları sırasıyla; Mimar Sinan Güzel Sanatlar Üniversitesi’nden Seran Demiral, “HiçBedenler: ‘Kara’nlıktan ‘Hiç’liğe Suat Derviş Ka rakterlerinin Cinsiyetli Bedenleri, Bedenleşmiş Duyguları”, Yıldız Teknik Üniversitesi’nden Özlem Şimşek, “Militarizmi Giyinmek mi, Eşit Yurttaşlık Talebi mi?: Bir CrossDressing Pratiği Olarak Askeri Üniforma Giyerek Poz Kesme: 19301940’lar” ve Marmara Üniversitesi’nden Okan Şeker, “Suriyeli Mültecilerin Değişen Toplumsal Cinsiyet Rolleri” şeklinde oldu. Ödül yeniden tasarlandı 2009 yılında hayata veda eden genç sosyolog Dicle Koğacıoğlu anısına düzenlenen ödül töreni ve konferans; Türkiye üzerine toplumsal cinsiyet odaklı araştırmaları desteklemek ve genç araştırmacıları teşvik etmek amacıyla 2010 yılından bu yana Sabancı Üniversitesi Sanat ve Sosyal Bilimler Fakültesi’nin desteğiyle SU Gender tarafından gerçekleştiriliyor. Bu yıl yeniden tasarlanan ödüller 5 yıl önce hayatını kaybeden sanatçı Bayram Candan’ın Özgür Ayşe tasarımından uyarlandı. Bayram Candan, Dicle Koğacıoğlu’nun ardından bir heykelkitap tasarlamıştı. CRR’de yeni yıl konseri Selda Bağcan: Ben protest şarkıcıyım Türk halk müziği ve protest mü ziğin önemli isimlerinden Selda Bağcan, Eskişehir’de verdiği konserde, Müjdat Gezen ve Metin Akpınar’ın gözaltına alınmasına ilişkin açıklamada bulundu. Eskişehir Tepebaşı Belediyesi tarafından düzenlenen “Selda Bağcan Yeni Yıl Konseri”nde konuşan sanatçı “İki duayen sanatçıya yapılanlardan hicap duyuyorum dedim. Birisi de ne yazmış biliyor musunuz? Demiş ki ‘Sen siyasete bulaşma, karışma’. Ya ben protest şarkıcıyım. Adı üstünde zaten. Protest müzik yapıyorum ben, dünya çapında adı bunun protest müzik” ifadelerini kullandı. Cemal Reşit Rey Senfoni Orkestrası yılın son konserini bu akşam Cemal Reşit Rey Konser Salonu’nda gerçekleştirecek. Devlet Opera ve Balesi (DOB) Genel Müdürü ve Genel Sanat Yönetmeni Rengim Gökmen yönetimindeki konser saat 20.00’de başlayacak. Konserde, Ankara Devlet Opera ve Balesi sanatçısı ve 2017 Uluslararası Slovtsov Şarkı Yarışması Grand Prix Ödülü sahibi sopra no Görkem Ezgi Yıldırım ile 2003 yılında Mozarteum’a, 2006 yılında Viyana Müzik ve Sahne Sanatları Üniversitesi’ne kabul edilen tenor Erdem Erdoğan solist olarak yer alacak. Sanatçılar konserde, CRR eşliğinde operaşan repertuvarının sevilen eserlerini seslendirecekler. Biletler Biletix’ten ve CRR gişeden temin edilebilir. l Kültür Servisi Rengim Gökmen Semaver’de Barabar lansmanı Oyuncu Serkan Keskin, Taner Ölmez ve Fırat Barabar; Keskin, Ölmez ve İkisivri’nin birlikte müzik yap İkisivri’nin yeni projesi Bara maya başlamaları ve sonrasın bar adlı müzik grubu, Anonim da aralarına müzik profesyonel Yapım’dan çıkacak olan “Mem leri Caner Malkoç, Cihan Tanrı leket Nere?” adlı albümlerinin lansman konserini 27 Aralık verdi, Özgür Taş, Serkan Polat, Serkan Keskin Sibel Altan’ın da eklenmesi üze Perşembe akşamı Semaver Kumpanya rine ortaya çıktı. “Memleket Nere?” al Çevre Tiyatrosu’nda sahneledi. bümünün ön satışı ise birkaç gün son ra iTunes üzerinden dinleyicilerle açılacak. İlk şarkıları “Feridem” ile ön satışa açılacak olan grubun albümü, 2019 yılının ilk günlerinde tüm müzikseverlerle buluşacak. Canlı kayıt olarak oluşturulmuş 7 parçadan oluşan “Memleket Nere?” albümündeki tüm parçaların canlı kayıtları, Anonim Yapım YouTube kanalında tek tek yayımlanıyor olacak. Metin Çulhaoğlu’nun tüm siyaset dersleri Yordam Kitap’ta! Sovyetlerden Türkiye’ye, 1917’den “yeni binyıl”a Geçmiıten GeleceÀe Sosyalizm Dizisi Sovyet Deneyinden Siyaset Dersleri Metin ÇulhaoElu Yeni çıktı! 256 sf., 22 TL Marksizme ve sol düşünceye Türkiye’den özgün katkılar sunan Metin Çulhaoğlu’nun önemli yapıtlarından Sovyet Deneyinden Siyaset Dersleri, otuz yılın ardından okurlarla yeniden buluştu. Çulhaoğlu bu kitabında önce 1920’lerden 1930’lara uzanan kesitteki NEP ve kolektivizasyon uygulamalarına, ardından 1985’ten 1989’a uzanan kesitte glasnost ve perestroyka politikalarına odaklanıyor. Dünyamızdan gelip geçmiş 74 yıllık bir deneyimi anlamak ve olası yeni deneyimleri onun zaaflarından korumak için “siyaset dersleri” çıkarıyor. Metin Çulhaoğlu’nun Türkiye’ye ve Marksizme dair çıkardığı diğer dersleri de, Tarih, Türkiye, Sosyalizm ve Marksizm ve Türkiye Solu adlı yapıtlarıyla, yine Yordam Kitap’ta! YordamKitap YordamKitap YordamKitap www.yordamkitap.com [email protected] Haossaa “The Number Of The Best: Dört” (Prof Sny Records) Ask It Why’den davulcu Ozan, Kranch’tan gitarcı Tolga ile basçı Enis; bir türe, kalıba girmeyen Haossaa’nın sacayağı. Haossaa, mekân yokluğuna rağmen Peyote, Arka Oda, Dogstar gibi yerlerde epey çalmış; ilk albümü 2011 yılında çıkarmıştı. Zaman zarfında çıkan bir albüm, bir kısaçaların ardından gelen yeni albüm “The Number Of The Best: Dört” provalarda doğaçlanmış, sahnede pişirilmiş, yeniden yoğurulmuş parçalardan oluşuyor. Bir günde kaydedilmiş albümün adı provada şakalaşırken ortaya çıkmış, küçükken metal dinlemiş kuşağa istinaden. Çocuk işi gibi görünen kapak grafiği çokça gönderme ve itiraza sahip. Örneğin pembe tavşan topluluğun hızını, hayatı hafife alma gücünü ve naifliğini temsil ediyor. İçeriği ile çok göbek bağı olmasa da, parçalarının adlarının bir hikâyesi var. Bin ton gücünde etki, anlık patlama ve sönüş içinde hızlı durkalklar, yoğun bir trafik bulunan kısa ve hızlı parçalarda, minicik seslerle muazzam ifadeler yaratılmış. Detaylar ölümcül öneme sahip. Alışıldık şarkı formatında olmayan, klasik beste havası taşımayan kuraldışı işler. O anarşinin içinde net cümleleri duyulabilen; ilk bakışta parçaları birbirine benzeyen, ama dikkat kesilince size bambaşka bir dünya vaat eden bir müzik. Padme “IBAN TR75 0006 2000 7170 0006 6006 13” (Mevzu Records) Padme 2017 yılında çıkan ilk albümü “Bugün” ile kuşağını iyi temsil eden bir punkrock topluluğu olduğunu göstermişti. Bir IBAN numarasını kendine isim yapan ikinci albümlerinde bazı değişiklikler var. Gitar ve vokalde Toprak Işık, davulda Orhan Akpınar yerini muhafaza ederken, basçıları Ahmet Ahıskalı okula ağırlık vermek istediğini söyleyerek ayrılmış. Yerine gelen, yine aynı okulda okuyan Arda Turan (tanıdığınız medyatik topçuyla alakası yok) ise başta sound olmak üzere bazı farklılıklar yaratmış. Basına hâkim Arda, iyi cümleler kuruyor ve enerjik çalıyor. Bu nedenle Padme’nin bir topluluk olarak ilkinden ikincisine daha oturduğunu söylemek mümkün. Geçen bir yıl, çocukları akan zamandan daha fazla pişirmiş; dünya görüşleri şekillenmeye başlamış, tepkileri olgunlaşmış. Biraz da yo ğun hardcorepunk dinliyor oluşları müziğe ziyadesiyle yansımış. Melodileri kuvvetlenmiş, ses örgüleri sertleşmiş. Eskisi gibi hem Türkçe, hem de İngilizce yazmayı sürdürseler de, bu meselenin bir süre sonra bir tarafa doğru eğileceği muhakkak. Bu arada IBAN numarası uyduruk değil; hadi pamuk eller cebe abiler, şu gelecek vaat eden gençlere atın bişiiler!!! Alo! Kime diyorum, Hisarüstü’ndeki uyuz ev sahibi... Edebiyat, aşk ve yeni yıl Edebiyatın var oluş nedenidir aşk. Aşksız bir yaşam düşünemeyen insanlık, geleceğe kalmanın, insan olmanın farklılığını kanıtlamanın bir aracı olarak sanatla özgürleşirken, yarattığı bu gerçekliğin temeline aşkı koymuştur hep. Diyebiliriz ki aşk, destanlardan günümüze kadarki edebiyat ürünlerinde var olan gerçekliklerin en önemlilerinden biridir. Savaşların anlatıldığı tüm edebiyat ürünlerinde de arka planda aşk yer alır. Homeros’un destanlarındaki onca savaş görünümlerine yerleşen “Güzel Helen” olayının başka bir açıklaması yoktur. En ünlü savaş romanlarından Savaş ve Barış, Durgun Don, Fırtına, Çanlar Kimin İçin Çalıyor, Aytmatov’un Cemile’si, aynı zamanda en anlamlı aşkları anlatır. Edebiyat ve aşk derken savaş da nereden çıktı diye sorulursa, aşkın ve savaşın insanlığı geleceğe aktaran iki gerçeklik olduğunu; bunların yaşamın vazgeçilmeyen parçaları olduğunu düşünmemiz yeterlidir. Elbette aşkı da, savaşı da yalnızca kavramların özgün karşılığı olarak almamak gerekiyor. Aşkı, cinsel aşktan yaşam, yurt, doğa sevgisine; savaşı yaşamın güzelleştirilmesi kavgasına, aydınlıkla karanlığın savaşımına doğru genişleterek algılamalıyız. İnsanın aydınlık ve özgürlük arayışının savaşımı, bu iki sevdada bütünleşir. Tek tek insanlarla ya da toplumla ilgili aşklar ve savaşlar insanlığın yaşantısı, düşü, umudu ve geleceğidir. Toplumların yaşama koşullarına göre kimi zaman en öne çıkan, kimi zaman geri plana itilen ama mutlaka var olan aşk gerçeği edebiyatın vazgeçilmez öğesidir. Aşkın düşünceyle ve inançla bütünleştirilmesi de edebiyat tarihinin önemli gerçeğidir. En diri kavga şiirlerinden başlayarak tüm edebiyat ürünlerindeki altyapıyı oluşturan bir öğe olarak görülmeli aşk. Aşkın edebiyattaki yeri zamanla, yaşla, doğayla, yaşama biçimiyle ilgili olarak değişik boyutlarda olmakla birlikte mutlaka vardır. Edebiyatımızda ilk sözlü ürünlerden başlayarak örneğin, “Aşk imiş her ne var âlemde” dizesiyle de ortaya çıktığı gibi, aşk, divan şiirinin en temel izleklerinden biridir. Halk şiirimiz hepten aşk doludur. Tekke şiirinde aşk, sevgiliye ya da inanca yöneliktir. Tanzimat’tan sonraki şiirimizde de aynı gerçeklik var ve günümüzde de böyle devam etmekte... Nâzım Hikmet noktayı koymuştu zaten: “Tahir olmak da ayıp değil Zühre olmak da,/ hatta sevda yüzünden ölmek de ayıp değil...” Aşkı Memnu, Huzur, Çalıkuşu, Kürk Mantolu Madonna, Cemile, Zeliş, Bir Gün Tek Başına’dan başlayarak romanlarımız, öykülerimiz için de aynı şeyleri söyleyebiliriz. Yaşamın sanatlaştırılması, anlamlandırılması, insanın ölümsüzleşmesi demek olan özgürlüğün gerçekleştirilmesinde aşkın ve aşk edebiyatının katkısı yadsınamaz. Yaratıcı insanın sanat aracılığıyla aktardığı her üründe aşkın izini, çırpıntısını, hiç değilse gölgesini görmek sanatın doğası ve yazgısıdır. Yüzlerce yıllık insanlık tarihinin aynasında gördüğümüz, aşkla edebiyatın birbirini ve insanı tamamlayan bir vazgeçilmezlik olduğudur. Aşk, edebiyatı yüzlerce yıldır derinden etkilenmiştir. Aşkla tanışanlar aşk edebiyatıyla aşklarını büyütürler. İnsan aşkla güzelleştirir dünyayı diyerek en bilinen aşk romanlarını anımsayalım, okumadıklarımızı okuyalım: Anna Karenina, Madam Bovary, Kırmızı ve Siyah, Vadideki Zambak, Muhteşem Gatsby, Jane Eyre, Aşk ve Gurur, Genç Werter’in Acıları, Uğultulu Tepeler, Beyaz Geceler, İlk Aşk, Doktor Jivago, Kolera Günlerinde Aşk... 2019, insanlığa, Cumhuriyet yurttaşlarına, Cumhuriyet ailesine edebiyatla ve aşkla dolu gelsin. Gürhan Uçkan yarışması için son gün 30 Nisan Gazetemizde uzun yıllar İsveç temsilciliği yapan, 5 Aralık 2006’da yaşamını yitiren yazar, ozan, gazeteci, fotoğraf sanatçısı Gürhan Uçkan’ın anısa Dil Derneği ile İsveç Atatürkçü Düşünce Derneği’nin üniversite gençliği arasında düzenlediği “Dil Derneği Gürhan Uçkan Şiir Yarışması”nın katılım koşulları açıklandı. Buna göre, adaylar ödüle en az üç, en çok beş şiirle katılabilecekler. Bin lira olan ödül için son başvuru tarihi 30 Nisan 2019 olarak belirlendi. Ödüle katılacak olanlar, şiirlerini 6 kopya çoğaltarak adını, soyadını, özgeçmişini, açık adresini, telefonunu, epostasını yazdığı diğer sayfayla birlikte dek Dil Derneği’ne ulaştıracak. l ANKARA / Cumhuriyet C MY B
Abone Ol Giriş Yap
Anasayfa Abonelik Paketleri Yayınlar Yardım İletişim English
x
Aşağıdaki yayınlardan bul
Tümünü seç
|
Tümünü temizle
Aşağıdaki tarih aralığında yayınlanmış makaleleri bul
Aşağıdaki yöntemler yoluyla kelimeleri içeren makaleleri bul
ve ve
ve ve
Temizle