22 Kasım 2024 Cuma English Abone Ol Giriş Yap

Katalog

Aylar
Günler
Sayfalar
8 ‘Özel cinayeti’ bizzat yerinde gördüm 1990’lı yılların ortasında bir kış günüydü. Londra’da, evden işe günlük yolculuk için, bir sabah Catford BridgeCharing Cross banliyö trenini beklerken, saatime bakıp yaklaşık 100 saniyelik gecikmeye homurdandığımı hatırlıyorum. Hemen yanımdaki 80’li yaşlardaki beyefendinin dikkatini çekmişim. Üzgün ve kırgın bir ifade ile, “Bak, genç adam..” dedi. “Bir zamanlar, bu trenlerle saatlerimizi ayarlardık…” 90 öncesinde o dönemleri de görmüş biri sıfatıyla “Haklısınız..” dedim. “Ben de bilirim o zamanları ve sizin hayal kırıklığınızı çok iyi anlıyorum. Ama bir de şöyle bakın.. Benim ülkemde bu 2 dakikalık gecikme bile bir nimet ve bir mükemmeliyet sayılabilirdi..” Karşılıklı gülümsedik ve ayrıldık. Neden o hale gelmişti anlı şanlı, “Saatleri ayarlatacak mükemmeliyetteki Britanya Demiryolları (British Rail)?” O da ben de, biliyorduk nedenini: Özelleştirme. 1980’li yıllarda, her şeye “Parra parra parra” diye bakan ve “Toplum diye bir şey yoktur, birey vardır. Devlet değil, özel sektör esastır” diye Başbakan Margaret Thatcher iktidarı ile başlayan ve halefi John Major ile devam ettirilen özelleştirme çılgınlığı, her şey gibi trenleri de rayından çıkarmıştı. Telekomdan sağlık sistemine, enerjisu şebekelerine ve ulaştırmaya kadar her şeyin özel sektöre peşkeş çekilmesine karşı çıkanlara “KomünistBozguncuÇapulcu” damgasının vurulduğu o yılları çok iyi hatırlıyorum. Uzun yıllar iktidara hasret kalmış muhafazakârlar, bu sektörlerde İşçi Partisi iktidarındaki kötüleşmeyi bahane ederek “suçun yönetimlerde değil, sistemde yani Devletçilik’te olduğu” yalanı ile haraç mezat özelleştirdiler her şeyi. Yalan şöyle pazarlandı: Devlet tren, vapur, uçak, hastane işletmez. (Nasıl? Size çok tanıdık geldi değil mi?) Özel sektör rekabetçi bir ortamda çalışacak. (Rekabet neden şarttır?Anlayamamışımdır? Maliyetler azalır, fiyatlar düşer. (Asla olmadı. Tam tersine, kâr hırsı ile fiyatlar fırladı.) Tercih şansınız olacak. (A’dan B’ye giden tek bir tren hattında nasıl bir tercih olabilecekti ki?) Özel firmalar daha kaliteli uzman eleman çalıştırır ve işler daha iyi yürür. (Devlet neden yapamazmış ki bunu?) Ve bir yığın tam safsata içerikli gerekçeler. Özel sektör firmalarına verilen “Ballı kâr garantisini ve zararlara karşı sübvansiyonu” (Nasıl? Bu da tanıdık geldi değil mi?) anlatmaya yerim yok. 1993’te yaşanan demiryolu özelleştirmesine gerekçe gösterilen tüm bu hayâsızca yalanlar, sonuçta tüm ülkenin lanet okuduğu, 1999, 2000 ve 2002’deki feci kazalarla açgözlü özelleştirmecilerin suratında patladı. Muhaliflerin ısrarla aksi yönde uyardıkları üzere, amaçlanan hiçbir fayda sağlanmadığı gibi, demiryollarının sahipliği, vagon ve lokomotiflerin ve sinyalizasyon sisteminin sahipliği ya da bazı yerlerde (maliyet hesabı nedeniyle) bulunmaması ya da çalışmaması, işletmecilik hakları, bakım onarım sorumluluğusorumsuzluğu, fiyat belirleme politikaları ile yolcuların (özelleştirmecilere göre yolunacak kaz/müşteri) hakları gibi konularda tam bir kaos yaşandı. Bugün, Britanya bu yoldan geri dönebilmenin yollarını arar ve bu enkazı kaldırmaya çalışırken, şu gerçekler bir kez daha anımsatılıyor: Evet, devlet (bal gibi de) trenvapurotobüsuçak çalıştırır. Çünkü ulaşım hakkı, ucuz (hatta mümkünse bedava), temiz ulaşım hakkı, vergi ödeyen olmaktan kaynaklanan temel bir vatandaşlık hakkıdır. Evet, sağlık, eğitim, ulaştırma ve iletişim gibi temel hizmetler, piyasa koşullarına terk edilirse, yani özel sektöre terk edilirse sonuç, Britanya örneğinde tartışmasız biçimde görüldüğü üzere, soygundur, çöküntüdür ve kaostur.  Heveslenenlere duyurulur. Üstelik “Denemesi bedava değil”, çok yüksek maliyetlidir. Maliyet de, maalesef “insan canıdır, insan kanıdır”. İlhan Berk sempozyumu Arel Üniversitesi Fen Edebiyat Fakültesi Türk Dili ve Edebiyatı Bölümü, “Doğumunun 100. Yılında İlhan Berk Sempozyumu’’ düzenleyecek. 20 Aralık’ta, İsmail Gözükara Yerleşkesi’nde yapılacak sempozyumda, “İlhan Berk’in Şiir Dünyası’’, “Deneme, Anı ve Mektuplarıyla İlhan Berk’’, “Şairlerinden Dilinden İlhan Berk’’ başlıkları altında oturumlar gerçekleştirilecek. eğitim EPOSTA: figenatalay@yahoo.com Pazartesi 17 Aralık 2018 EDİTÖR: FİGEN ATALAY TASARIM: EMİNE BİLGET Ya başaramazsam?Lise ve üniversite sınavlarına hazırlanan gençler korkuyor Eğitim bazen çok korkutucu oluyor. Öğrenciler, öğretmenin sınıfta soracağı soruya doğru yanıtı verememekten, sınavlarda istedikleri notları alamamaktan, özellikle de lise ve üniversite giriş sınavında başarısız olmaktan çok korkuyor. Annebabaların olası en kötü sonucun bile önemli olmadığını söylemeleri, farklı seçenekler sunarak çocuklarını rahatlatmaya çalışmaları da çoğu zaman işe yaramıyor. 2019 Haziran’da LGS ve YKS’ye girecek öğrenciler, şimdiden “başarısızlık korkusu’’ içinde kaygılanmaya başladı bile! “Mutlu Öğrenci” kitabının yazarı Daniel Wong, öğrencileri, başarısızlık korkusunun üstesinden gelmek için üç aşamalı bir yolculuğa davet ediyor ve “Bu aşamalar sırasıyla ‘Onay’, ‘Kabul’ ve ‘Macera’dır. Hedefimiz 3. aşamaya ulaşmak ve orada kalmak olmalıdır’’ diyor. Wong’un bu korkuyu yenme yolundaki önerileri şöyle: 1. AŞAMA: ONAY Öğrenciler annebabalarının ve öğretmenlerinin onayını ister, başkalarını mutlu etmek için okulda başa rılı olmaya çalışırlar. 1. aşamadaysanız başkalarının onayını almanızın sizin için neden önemli olduğunu sorun. l Güvensizlik sorununuz mu var? l Bu güvensizliğin temel sebebi nedir? l Sağlıksız düşünce kalıplarınız var mı? l Bu düşünce kalıplarını değiştirmeye kararlı mısınız? l Bu konular hakkında kimlerle konuşabilirsiniz? 2. AŞAMA: KABUL Birinci aşamadan ikinciye geçerken, başkalarının beklentilerine göre yaşamak yerine kendi hayatınızın sorumluluğunu almanın özgürlüğünü yaşayacaksınız. Bu, öğrencilerin güçlü yanları, yetenekleri, eksiklikleri ve yetersizlikleri ile kendilerini tam olarak kabul etmeye başladıkları aşamadır. Başarısızlık korkunuzun üstesinden gelme yolunda ilerleme kaydetmeye de vam etmek için her gün kendinize, kişiliğinizin ne kadar başarıya ulaştığınıza bağlı olmadığını yineleyin. Bunun aksine kişiliğiniz verdiğiniz kararlar ve nasıl bir insan olduğunuzla ilgilidir. 2. aşamada, sizi cesaretlendiren insanlarla çevrili olmanız önemlidir. Ailenize ve yakın çevrenizdeki insanlardan size destek olmanızı isteyin. Ayrıca başarıdan ne anladığınızla ilgili kişisel düşüncenizi geliştirmenizi ve bunu yazmanızı öneririm. Her gün kendinize başarı ve anlamlı bir yaşamı nasıl gerçekleştireceğinize dair sorular sorun. 3. AŞAMA: MACERA Öğrenciler eğitimi bir keşif macerası olarak görmeye başladıklarında, içsel olarak motive olurlar. Akranlarından daha iyi olmaya çalışmak yerine, olabildiğince iyi olmak için çalışırlar. 3. aşamada öğrenciler, başarısızlığı korkulan bir şey değil, başarı yolculuğunun ayrılmaz bir parçası olarak görmeye başlar. Stresli, rekabetçi bir toplumda yaşadığımız için 3. aşamadan 2. aşamaya hatta 1. aşamaya gerilemek çok kolaydır. Bu yüzden 3. aşamaya ulaştığınızda, kendinizi benzer düşünen insanlarla kuşatmak daha da önemli hale gelir. 3. aşama “hayat boyu öğrenen olmak’’ demektir. Günde en az bir yeni bilgi öğrenmek, ayda en az bir kitap okumak gibi kurallar belirleyin. Her üç ayda bir yeni bir hobi deneyebilir, her hafta eğitici bir program izleyebilirsiniz. Andımız dilekçesinde ‘kopyalayapıştır’! CHP milletvekili Serkan Topal, eğitim yatırımlarına ayrılan payın düştüğünü söyledi. OZAN ÇEPNİ Milli Eğitim Bakanlığı’nın ‘‘Andımız’’a karşı hazırladığı temyiz dilekçesine gelen tepkilerin ardından hazırlanan ek beyanın ‘‘kopyalayapıştır’’ yöntemle hazırandığı ortaya çıktı. Bakanlık avukatları ana dilekçenin tartışma yaratan bütün unsurlarını silerek ‘‘ek beyan’’ adı altında yeniden Danıştay’a sundu. MEB’in toplu silme işleminde dilekçedeki “Eğitimin her kademesinde Atatürk milliyetçiliği ve Cumhuriyetin temel nitelikleri pekiştirilmektedir” bölümü de kayboldu. İlk dilekçede Öğrenci Andı’na yönelik “Papağan gibi tekrarlanan sözler”, “kafasına vura vura belletme”, faşizm ve komünizm benzeri uygulama”, “çağdışı ve bilimsel değil” gibi hakaret içeren benzetme ve değerlendirmeler ek beyanda yer almadı. Faşizm ve komünizmden vazgeçen MEB, “Andımız gibi uygulamalar 1900’lü yılların ilk yarısında yaygın olarak kullanılan uygulamalardır” diyerek ifadesini yumuşattı. Ancak bakanlık Andımız’a yönelik “Askeri ağırlıklı rejimler bu tür uygulamaları temel almışlardır” diyerek okulların ideolojikleştirilmesi ısrarını sürdürdü. Türklüğe ilişkin tanımlamalar da yeni beyanda yer almadı. Bakanlık, “Türkler kendi çağdaşı unsurlara göre ulus bilincine en geç ulaşan topluluktur” başta olmak üzere milli kimlik ve uluslaşma üzerinden yaptığı bütün tanım ve değerlendirmeleri dilekçeden çıkardı. Bunun yerine ‘bilimsel gerekçelere uygunluk’ başlığı altında MEB’in eğitimbilim anlayışı ile baş lanılarak, eski dilekçedeki ifadeler bu bölümde kopyalandı. Bakanlık tek tek ifadeleri dilekçeden ayıklamaya çalışsa da, Andımız’a yönelik “Bu tür davranış odaklı uygulamalar, bireyler için hakiki bir anlam kazandırmaktan ziyade, ritüel haline getirilmiş, otomatik refleksler oluşturmaktan öteye geçmemektedir” değerlendirmesinden vazgeçmedi. Bakanlığın ilk dilekçesinde yer alan “Eğitimin her tür ve kademesinde Atatürk milliyetçiliği ve Cumhuriyetin temel nitelikleri pekiştirilmektedir” cümlesi silindi. Ancak dilekçeden “Kazandırmayı hedeflediğimiz yüce ve kutsal değerlerlerimizin belleklerde yer edinilmesini sağlamak için ders müfredatımızda daha etkin öğretim metotlarına yer verilmektedir” kısmına dokunulmadı. l ANKARA Tek amaç ‘iyilik’ CHP Grup Başkanvekili Engin Özkoç uyardı: ‘21 okul yıkılacak’ CHP Grup Başkanvekili Engin Özkoç Sakarya’da 21 okulun deprem olması halinde yıkılacağını söyledi. TBMM Genel Kurulu’nda eğitim bütçesi görüşmeleri sırasında konuşan Özkoç, Sakarya İl Milli Eğitim Müdürü’nün Sakarya Valisi’ne bu durumu bildirdiğini, Milli Eğitim Bakanlığı’nın da konudan haberdar edildiğini anlattı. Bu sorunun hemen çözülmesi gerektiğini vurgulayan Özkoç, “deprem gece olacak diye bir kural yok, çocukların okulda olduğu saatte deprem olursa bu okullar yıkılacak ve çocuklarımız zarar görecek’’ dedi. 7 bakan değişti CHP Hatay Milletvekili Serkan Topal, 16 yılda Milli Eğitim Bakanlığı bütçesinden yatırımlara ayrılan payın yüzde 4.88’e düştüğünü, 2002’de bu oranın yüzde 17.18 olduğunu söyledi. Topal, sözleşmeli öğretmenlerin eş durumu atamalarının yapılmaması nedeniyle yaşadıkları sıkıntılara da değindi. CHP Muğla Milletvekili Suat Özcan da konuşmasında, 16 yıllık dönemde 7 bakan değiştiğini, eğitim sendikalarının baskı altına alındığını, öğretmen, şube müdürü, müdür atamaları yapılırken ise yandaş sendikaya söz hakkı verildiğini belirtti. Özcan, öğrencilerin tarikat ve cemaat yurtlarına teslim edildiğini de söyledi. İstanbul Bilgi Üniversitesi öğrencilerinin başlattığı “BİLGİ Umut Var” projesinde halkoylaması sonucu belirlenen 10 iyilik hikâyesinin kahramanı tanıtıldı. BİLGİ İletişim Fakültesi öğretim üyesi Doç. Dr Itır Erhart, “Bu kişilerin çalışmaları öğrencilerimize ve bize umut verdi. Umut, sabah yataktan kalkmamızı, her durumda, her şeye rağmen, devam etmemizi sağlayan güç’’ dedi. 10 İYİLİK HİKÂYESİ n AHBAP: 18 ayda, 58 şehirde ve 7 bine ulaşan gönüllüyle bugüne kadar 231 öğrenciye burs verildi,1400 ailenin ihtiyaçları giderildi. n ATMA! TAMİR OLSUN ÇOCUKLARA UMUT OLSUN: Bursa Orhangazi’de yaşayan Muammer Kavazoğlu, kiraladığı dükkânda ülkenin birçok yerinden kargoyla gönderilen eski oyuncakları tamir ediyor ve bunlar ihtiyaç sahibi çocuklara hediye ediliyor. n BİR TEBESSÜM İÇİN DERNEĞİ: Farklı hayatlar yaşayan insanların birbirlerinin yüzünde tebessüm yaratması için yola çıkmış üniversiteli gençlerden oluşuyor. n ENKA İYİLİK PROJESİ: Hastalıklardan korunma, tedavi ve kaliteli eğitim fırsatlarından yararlanma gibi alanlarda ihtiyaç duyan çocuklara destek sağlıyor. n HAYAT TAMİRCİSİ: Mardin’in Derik ilçesinde yaşayan Hasan Kızıl, engelli hayvanlar için yaptığı protezler sayesinde onların yürümesini sağlıyor. n HAYATA SARIL LOKANTASI: Beyoğlu’ndaki Hayata Sarıl Lokantası’nda gündüz ücretli yemek servisi yapılırken akşamları evsizlere ücretsiz yemek dağıtılıyor.  n KİTAP KOALA: Kitap satışından elde edilen bütün kâr sokak hayvanlarına aktarılıyor. . n LEYLADAN SONRA GÖNÜLLÜLERİ: İstanbul Üniversitesi Çapa Tıp Fakültesi’nde öğrenci üç arkadaşın, kronik hastalığı olan çocukları hayata bağlamak amacıyla başlattığı proje zamanla tıp öğrencileri arasında yaygınlaştı. n ÖĞRETMEN MEHTAP ÇEVİK: Iğdır’da beden eğitimi öğretmeni Mehtap Çevik, kız çocuklarının eşit eğitim hakkından yararlanabilmesi için çalışıyor. n YARINA UMUT OL: Köy okullarında projeler düzenleniyor. Daçka’da Keşif Dünyası Henkel ve Yaratıcı Çocuklar Derneği işbirliği ile gerçekleştirilen proje kapsamında Darüşşafaka Eğitim Kurumları’nda “Keşif Dünyası Merkezi’’ açıldı. Kurulan laboratuvarda yıl boyunca Yaratıcı Çocuklar Derneği ve Darüşşafaka Eğitim Kurumları’nın öğretmenleri tarafından öğrencilere yönelik bilim atölyeleri gerçekleştirilecek. Merkez, Keşif Dünyası projesine öğrenci göndererek katılmak isteyen diğer okullara da açık olacak. C MY B
Abone Ol Giriş Yap
Anasayfa Abonelik Paketleri Yayınlar Yardım İletişim English
x
Aşağıdaki yayınlardan bul
Tümünü seç
|
Tümünü temizle
Aşağıdaki tarih aralığında yayınlanmış makaleleri bul
Aşağıdaki yöntemler yoluyla kelimeleri içeren makaleleri bul
ve ve
ve ve
Temizle