18 Mayıs 2024 Cumartesi English Abone Ol Giriş Yap

Katalog

Aylar
Günler
Sayfalar
KULTUR Natalie Wood belgeseli geliyor 1950’li ve 60’lı yılların ünlü Hollywood yıldızı Natalie Wood’un belgeseli çekiliyor. HBO Documentary Films tarafından çekilecek Natalie Wood: What Remains Behind belgeseli için prodüksiyon süreci başladı. Film, Hollywood ikonunun hayatını kızı Natasha Greg son Wagner’in ve kendisinin en yakınlarının aracılığıyla anlatacak. Belgesel, daha önce görülmemiş videolar, fotoğraflar, günlükler ve mektuplar ile Wood’un özel hayatının kapılarını aralayarak arkadaşları, ailesi ve meslektaşları ile samimi röportajlar sunacak. Pazartesi 17 Aralık 2018 ‘Umut özgür kılar,EDİTÖR:OZNUROĞRAŞÇOLAK TASARIM:BAHADIRAKTAŞ [email protected] 13 İskandinav ülkelerinin önde gelen bestecilerinin eserleri seslendirildi korku tutsak eder’ Stephen King’in yazdığı, Owen O’neill & Dave Johns’un sahneye uyarladığı “Esaretin Bedeli”, Çolpan İlhan ve Sadri Alışık Tiyatrosu tarafından Türkiye’de ilk kez sahnelendi Frank Darabont’un senaryosunu yazdığı ve yönettiği, başrollerinde Tim Robbins ve Morgan Freeman’ın yer aldığı 1994 yapımı Amerikan dram filmi. “Esaretin Bedeli” adlı filmden bah sediyorum. Stephen King’in yazdı ğı, Owen O’neill & Dave Johns’un sahneye uyarladı ğı “Esaretin Bedeli”, Çolpan İlhan ve Sadri Alışık Tiyatrosu tara fından Türkiye’de ilk ÖZNUR OĞRAŞ ÇOLAK kez sahnelendi. Önceki akşam prömiyer yapan oyunda Red ka rakterini canladıran Kerem Alışık final sahnesinde seyirciyi deyim ye rindeyse gözyaşlarına boğdu. Filmi seyredenler bilir, dostluk larıyla herkesi kıskandıran Red ve Andy seyrettiğimiz oyunda da umu du ve dostluğu eşsiz bir hikâye ile gözler önüne seriyor. Oyunun yönetmenliğini Şakir Gürzumar’ın üstlendiği “Esaretin Bedeli”nin oyuncu kadrosu olduk ça kalabalık, yirmi beş kişiden olu şuyor. Oyunda sahne geçişleri oldukça başarılı... Alışık, canlandırdığı Red karak terini sükunetli bir adam olarak de ğerlendiriyor ve ekliyor, “Ömrünün üçte ikisini hapishanede geçirmiş... Burada kendine bir düzen kurmuş ve bir gün buradan çıkacağını hiç düşünmemiş. İşlediği suçun piş manlığını yaşayan, burada kalmayı da hak ettiğini düşünen orada bü tün mahkum arkadaşlarının bir öl çüde kaptanlığını yapan biri” diyor. Oyunda yakın dostunun umut do lu yani umudu önüne koymuş bir adam ama Red tam tersi diyorum, Alışık, “Evet, Red, umudu arkası na almış, umutla ilgisini kesmiş bir adam. Umutlu ve umutsuz iki ada mın çatışması, çarpışması var. So nunda tabii ‘Umut, iyi bir şeydir. İyi şeyler asla ölmez ve kazanır’ so nucu çıkıyor. Red’in oyundaki fonk siyonu bu” diyor. Alışık uzun zaman önce izle diği ve hayran kaldığı “Esaretin Bedeli”ni rolüne hazırlandığı sü re içinde etkilenmemek adına seyretmemiş ve günün birinde Morgan Freeman’ın oynadığı role tiyatroda hayat vereceğini hiç düşünmemiş. Vaktiyle filmdeki karakterleri izlerken çok etkinlendiğini söyleyen Alışık, “Tüm karakterler çok samimi ve başarılı yorumlardı. Hâlâ gelmiş geçmiş en iyi film gösterilmesinde ki en önemli unsur bu diye düşünüyorum. Fakat bu süreçte, etkilenmemek adına filmi izlemedim. Tiyatro metnini okuduğumda çok heyecanlandım ve tamamen karakterin kendi yorumumla çıkmasını istedim. Bu yüzden filmi bilerek bu süreçte izlemedim” diyor. Sebep sonuç ilişkisi... Karakteri yorumlarken sebep sonuç ilişkisi üzerine çalıştığını belirten Alışık, “Red neden karısını öldür “Esaretin Bedeli”nde Red karakterini canlandıran Kerem Alışık, “Ben filmde geçen ‘Umut sizi özgür kılar, korku tutsak eder’ sözünden çok etkilenmiştim ve hayata bakışım da bu yönde. İnsanın herhangi bir şey için umudunu kaybederse hayatı kaybedeceğini düşünmüşümdür. Asıl ölüm bu bence. Red de bu hikâyede ya yaşamakla meşgul olacak ya da ölmekle” diyor. müş, hapiste hayata neden küsmüş, dışarıda bir dünya olduğu gerçeğini neden yok saymış, umut kelimesinden neden korkar olmuş? Fakat sonra neden umudun peşinden gitmiş?  Bu soruların cevabı  Red’i anlamamı ve dolayısıyla doğru bir şekilde oynamamı sağladı. Red karakteri katmanlı bir karakter. Bir çok farklı duygu geçişleri ve radikal değişimleri olan biri. Ben filmde geçen ‘Umut sizi özgür kılar, korku tutsak eder’ sözünden çok etkilenmiştim ve hayata bakışım da bu yönde. İnsanın herhangi bir şey için umudunu kaybederse hayatı kaybedeceğini düşünmüşümdür. Asıl ölüm bu bence. Red de bu hikâyede ya yaşamakla meşgul olacak ya da ölmekle” diyor. (Oyun, 22 Aralık’ta 20.30’da Zorlu PSM’de, 25 Aralık’ta ise saat 20.00’de Sabancı Üniversitesi’nde sahnelenecek.) Sahnedeki ‘Esaretin Bedeli’ Oyunun konusu kısaca şöyle; Andy Dufresne masum olduğunu iddia etmesine rağmen, karısını ve sevgilisini öldürmesi sonucu Shawshank Hapishanesi’nde iki kez müebbet hapse çarptırılır. Uzun yıllarını hapishanede geçirmiş eski bir mahkum olan Red ile aralarında güçlü bir dostluk kurulur. Red, Andy’nin hapishane şartlarına çabucak pes edeceğini düşünse de, Andy bu konuda çok dirençlidir. Shawshank’deki dayak işkence tecavüz ve her türlü acıya karşı hayata bağlı ve her zaman umutludur. Bu durumuyla etrafındaki mahkumları da etkileyen Andy, onları parmaklıklar arkasında bile özgür bir yaşam olabileceğine inandırır. Andy Dufresne, hayatta sabrın, bilginin, zekânın ve umudun tüm zorlukların üstesinden gelinebileceğinin kanıtıdır belki de. Sinema tarihinin en iyi filmlerinden biri olan Stephen King’in ölümsüz eseri “Esaretin Bedeli”, Türkiye’de ilk kez Çolpan İlhan & Sadri Alışık Tiyatrosu tarafından dev bir prodüksiyonla tiyatro sahnesine taşınıyor. ‘Kuzey Işıkları’ sahnede T.C. Kültür ve Turizm Bakanlığı, Yapı Kredi Kültür Sanat ve Türk Hava Yolları’nın destekçi olduğu Albert Long Hall Klasik Müzik Konserleri, 19 Aralık saat 19:30’da gerçekleşecek “Kuzey Işıkları” konserine ev sahipliği yapacak. Her çarşamba akşamı gerçekleşen Boğaziçi Üniversitesi Albert Long Hall Klasik Müzik Konserleri, şefliğini Ender Sakpınar’ın üstlendiği, flütte Bülent Evcil’in yer aldığı Eskişehir Büyükşehir Belediyesi Senfoni Orkestrası’nı ağırlayacak. 19 Aralık’ta gerçekleşecek “Kuzey Işıkları” adlı konserde A.Corelli’den Noel Konçertosu, G.D. Frumerie’den Flüt için Pastoral Süit, K. Atterberg’den Keman ve Viyola Süiti ve E.Grieg’den Holberg Süiti’ne kadar birçok yapıt klasik müzik dinleyicisiyle buluşacak. l Kültür Servisi Avrupa’nın en iyisi ‘Soğuk Savaş’ Önceki gece sahiplerini bulan Avrupa Film Ödülleri’nde Polonyalı sinemacı Pawel Pawlikowski’nin ‘’Soğuk Savaş’’ (Cold War) adlı filmi beş ödül alarak törene damgasını vurdu. En İyi Film ve En İyi Yönetmen, En İyi Senaryo ve En İyi Kurgu ödüllerini alan filmin başrol oyuncusu Joanna Kulig de En İyi Kadın Oyuncu Ödülü’ne layık bulundu. İspanya’nın Sevilla kentinde düzenlenen törende En İyi Komedi Filmi dalında ‘’Stalin’in Ölümü’’, En İyi Belgesel Film dalında ise ‘’Bergman: A Year In Life’’ adlı yapım ödüle uzandı. Cannes’da ‘’Dogman’’ adlı filmdeki performansıyla ödüllendirilen İtalyan aktör Marcello Fonte burada da En İyi Erkek Oyuncu ödü lünü alarak ödül serisini sürdürmüş oldu. En İyi Kısa Film dalında yönetmenliğini Sara Fgaier’in yaptığı “The Years” adlı yapım ödüle değer görülürken, En İyi Animasyon dalında verilen ödül Raul de la Fuenteve Damian Nenow’un yönettiği “Another Day of Life”ın olurken; EFA Halkın Tercihi Ödülü ise Luca Guadagnino’nun yönettiği “Call Me By Your Name”e verildi. Gecede Yaşamboyu Başarı Ödülü İspanyol aktris Carmen Maura’ya; Dünya Sinemasında Başarı Ödülü ise İngiliz oyuncu Ralph Fiennes’a verildi. Avrupa Film Akademisi Başkanı ve Yönetim Kurulu tarafından verilen Onur Ödülü ise Yunan sinemacı Costa Gavras’ın oldu. l Kültür Servisi Antik tiyatro 1500 yıl sonra ‘güneşe’ kavuştu Helenistik dönemde yapılan ve 700 yıl kullanıldıktan sonra üzeri toprakla kapanan yaklaşık 2400 yıllık Smyrna Tiyatrosu, gün yüzüne çıkarılıyor Üzerine yapılan 50 evin yıkılmasından sonra başlayan kazı çalışmalarında tiyatronun oturma sıralarının bir bölümü 1500 yıl sonra güneş ışığı gördü. Yaklaşık 2400 yıllık Smyrna Antik Kenti’nde Kültür ve Turizm Bakanlığının izniyle Dokuz Eylül Üniversitesi (DEÜ) adına kazı çalışmaları yapan ekip, kentin Kadifekale yamacında kurulu tiyatrosunun bir kısmına ulaştı. İzmir’in 8 bin yıllık bir yerleşim tarihine sahip olduğunu ve bu tari hin son halkasını Kemeraltı ile Kadifekale arasındaki yamaçların oluşturduğunu söyleyen Kazı Başkanı Doç. Dr. Akın Ersoy: “Kaynaklardaki çizimler ve kalıntıları göz önüne aldığımızda 20 bin kişilik bir tiyatro örneği ile karşılıyoruz” dedi. Tiyatronun milattan sonra 4. yüzyılda kullanım dışı kaldığını belirten Ersoy “Bu dönemde Hıristiyanlığın yayılması ve bu tür etkinliklere pagan etkinlikler olduğu için izin vermemeleri tiyatroların orta dan kalkmasına neden oldu. Bu alanın terk edilmesi hızla toprakla dolmasına yol açtı. Yüz yıllık süreçte bu alan büyük ölçüde doldu” ifadelerini kullandı. İzmir’in 19’uncu yüzyılda aldığı göçler sırasında tiyatronun üzerine bir mahalle kurulduğunu kaydeden Ersoy, yaklaşık 100 yıl ayakta kalan mahalledeki yaklaşık 50 evin, bölgenin 1’inci derece arkeolojik sit alanı ilan edilmesinin ardından 2012 yılında yıkıldığını aktardı. l AA ‘Nordik Besteciler’ konseri ile kuzey rüzgârları... İstanbul Devlet Opera ve Balesi tarafından düzenlenen konserde İskandinav ülkelerinin önde gelen bestecilerinin eserlerini sahneye taşındı. Kadıköy Süreyya Opera Sahnesi’nde gerçekleşen “Nordik Besteciler” konserinde; İsveçli besteciler Wilhelm Stenhammar, Hogo Alfvén, Carl Leopold Sjöberg , Ture Rangström, Danimarkalı besteci Carl Nielsen, Norveçli besteci Edvard Grieg, Finlandiyalı besteci Jean Sibelius ve İzlandalı besteci Páll Ísólfsson’un eserlerini, soprano Otilia İpek ve Evren Ekşi, bariton Kevork Tavityan, piyanist Hüseyin Kaya eşliğinde seslendirdiler. Klarnet sanatçısı Sıla Köse ve piyanist Hüseyin Kaya, Carl Nielsen’in “Andante cantabile” adlı eserini sahnelediler. Konser, dansçılar Berfu Elmas ve Deniz Özaydın’ın, Edvard Grieg’in “Åse’nin Ölümü” adını verdiği parçasındaki danslarıyla son buldu. l Kültür Servisi Toronto’da Türk Filmleri Haftası düzenlendi Kanada’nın Toronto kentinde, ilk kez Türk Filmleri Haftası düzenlendi. Kültür ve Turizm Bakanlığı Sinema Genel Müdürlüğünün desteklediği ve Türkiye’nin Toronto Başkonsolosluğu ile Yunus Emre Enstitüsü’nün ortaklaşa düzenlediği, Toronto Üniversitesi İnnis Town Hall Tiyatrosu’ndaki etkinlikte üç ayrı film gösterildi. Etkinlikte ilk olarak Çağan Irmak’ın yönettiği, Demet Akbağ ve Yetkin Dikinciler’in başrolünü oynadığı “Nadide Hayat” filmi sinemaseverlerin beğenisine sunuldu. Yılmaz Erdoğan’ın yazıp yönettiği ve başrollerini Kıvanç Tatlıtuğ ve Mert Fırat’ın paylaştığı “Kelebeğin Rüyası” filmi de etkinlikte izleyici ile buluştu. Yönetmenliğini Ömer Faruk Sorak’ın yaptığı ve başrollerini Mehmet Günsür ve Belçim Bilgin’in paylaştığı “Aşk Tesadüfleri Sever” filminin de gösterildiği Türk Filmleri Haftası kapsamında, Türkiye’nin Toronto Başkonsolosluğunca resepsiyon verildi. ‘Toronto’da ülkemize büyük bir ilgi var’ Türkiye’nin Toronto Başkonsolosu Erdeniz Şen, ilki gerçekleştirilen etkinliğin ileriki yıllarda da düzenleneceğini ve geleneksel hale getirileceğini söyledi. Şen, Toronto’nun çok kültürlü bir şehir olduğunu belirterek, “Burada yaklaşık 75 farklı film festivali gerçekleştiriliyor. Biz de bunların arasına Türk filmlerini eklemekten onur duyuyoruz. Toronto’da ülkemize büyük bir ilgi var. Görüştüğüm, konuştuğum herkes Türk dizilerini ve filmlerini ilgiyle izlediğini söylüyor. Biz de filmleri seçerken, ülkemizin tarihi ve turistik güzelliklerini sergileyen filmleri önceledik. Bu sayede her sene Toronto’dan ülkemize giden Kanadalıların sayısını artırmayı amaçlıyoruz” ifadelerini kullandı. Gün boyunca gösterilen üç filmi, Toronto’da yaşayan Türk toplumu üyeleri ve yüzlerce Kanadalı sinemasever izledi. l Kültür Servisi C MY B
Abone Ol Giriş Yap
Anasayfa Abonelik Paketleri Yayınlar Yardım İletişim English
x
Aşağıdaki yayınlardan bul
Tümünü seç
|
Tümünü temizle
Aşağıdaki tarih aralığında yayınlanmış makaleleri bul
Aşağıdaki yöntemler yoluyla kelimeleri içeren makaleleri bul
ve ve
ve ve
Temizle