Katalog

Salı 6 Kasım 2018 6 haber EDİTÖR: ÖZGÜR ÖZKÜ TASARIM: EMİNE BİLGET Çorum’da bir kişi nezarethanede ölü bulundu. Ölüm nedeni için Adli Tıp raporu bekleniyor Karakolda şüpheli ölüm Çorum’da gözaltına alınan Hüseyin T’nin Cemilbey Jandarma Karakolu’ndaki nezarethanede pijamasının ipiyle kendini asarak intihar ettiği öne sürüldü. Hükümlü olarak kaldığı açık cezaevinden izinli olarak çıkan Hüseyin T., izin süresinin tamamlanmasına rağmen cezaevine bir daha dönmedi. Bunun üzerine Hüseyin T’nin yakalanması için çalışma başlatıldı. Jandarma ekiplerince yakalanan Hüseyin T., gözaltına alınarak Çorum’un Cemilbey Köyü Jandarma Karakolu’na götürüldü. İşlemleri için nezarethanede bekletilen Hüseyin T, bir süre sonra pijamasının ipiyle kendisini asmış şekilde karakoldaki görevli askerler tarafından bulunduğu iddia edildi. Hüseyin T’nin cenazesi, daha sonra kesin ölüm sebebinin belirlenmesi amacıyla otopsi yapılmak üzere Ankara Adli Tıp Kurumu’na gönderildi. Cumhuriyet Başsavcılığı tarafından adli, İl Jandarma Komutanlığı tarafından da idari soruşturma başlatıldı. l ÇORUM / Cumhuriyet dosyaya girdi Gazi’de seyri Meclis’te Özeldeğiştirecek 2 belge İki gencin polis tarafından öldürülmesi dosyasına telsiz kayıtları ve adli tıp raporu geldi. Harp diyaloğu ZEHRA ÖZDİLEK Gazi Mahallesi’nde 14 Nisan 2017 akşamı polisin açtığı ateş sonucu yaşamını yitiren Barış Kerem (17) ve Oğuzhan Erkul (17) davasında dosyaya soruşturmanın seyrini değiştirecek iki belge eklendi. Olayla ilgili İstanbul 1. Ağır Ceza Mahkemesi’nde 4 polis memurunun tutuksuz yargılandığı dava dosyasına giren polis telsiz kayıtlarına göre, ihbar üzerine olay yerine giden, içerisinde 5 gencin bulunduğu aracı kontrol eden “89163” kodlu ekip, saat 22.11’de “Bu Gazi Mahallesi Mimar Sinan Kent Ormanı’ndaki 747’li şahıslarla ilgili olarak efendim... birlikte kontrol ettik, herhangi bir olumsuzluk yok, bu şekilde bilginiz olsun tamam” anonsunu yaparak merkezi bilgilendiriyor. Fakat olaydan 9 dakika sonra başka bir ekip, aracın tarandığını ve 3 yaralının ambulansla hastaneye kaldırıldığını anons ediyor. Rapor değişti Mahkemeye gönderilen Adli Tıp Kurumu (ATK) raporunda da olaydan yaralı kurtulan Ramazan Altürk’ün yaralarının “yaşamını tehlikeye sokar nitelikte” olduğu belirtildi. Önceki raporda Altürk’ün “yaralanmasının kişinin yaşamını tehlikeye sokmadığı” yönünde değerlendirme yer almıştı. Avukat Meral Hanbayat bu rapor doğrultusunda sanık polisler hakkında “bilinçli taksirle” açılan davanın, “olası kastla öldürme” suçlamasına dönüşebileceğini söyledi. l İSTANBUL ŞEMDİNLİ OLAYLARI Sarıkaya’dan kumpas itirafı FETÖ üyesi olmak iddiasıyla gözaltına alınan eski savcı Ferhat Sarıkaya, Emniyet’te sorgulandı. Sarıkaya’nın ifadesinde etkin pişmanlık hükümlerinden yararlanmak istediği öğrenildi. 2 Kasım’da gözaltına alınan Ferhat Sarıkaya’nın Ankara Emniyet Müdürlüğü Terörle Mücadele Şube Müdürlüğü’ndeki işlemleri sürüyor. Hafta sonunu Emniyet’te sorguda geçiren Sarıkaya’ya, FETÖ ile bağlantısının yanı sıra, Van 100. Yıl Üniversitesi ile Şemdinli davaları gündeme geldi. Sarıkaya’nın daha önce tanık olarak verdiği ifadeleri tekrar ettiği ve etkin pişmanlık hükümlerinden yararlanmak istediğini ifade eden Sarıkaya’nın farklı bilgiler verip vermediği açıklanmadı. Sarıkaya’nın gözaltı süresinin uzatılmaması halinde bugün Ankara Adliyesi’ne sevk edilmesi bekleniyor. l ANKARA/ Cumhuriyet 26 subay için gözaltı kararı Ankara Cumhuriyet Başsavcılığı’nca FETÖ/PDY’nin Kara Kuvvetleri Komutanlığı’ndaki gizli yapılanmasına yönelik soruşturma başlatıldı. Örgüt ile irtibatları tespit edilen 1 teğmen ve 25 astsubay hakkında gözaltı kararı verildi. HDP’li Garo Paylan’ın, “Hendek olaylarında Özel Harp’in parmağını aramayacak mıyız” sorusuna Akar, “Özel Harp tarih oldu” dedi Türkiye’de özellikle 1980 darbesine giden süreçte “kontrge rilla” olarak etkin rol oyna yan ve birçok katliama ze min hazırlayan Genelkurmay Başkanlığı’na bağ lı Özel Harp Dairesi’yle il gili olarak TBMM’de dik ALİCAN ULUDAĞ kat çeken diyaloglar ya şandı. TBMM Plan ve Bütçe Komisyonu’nda 1 Kasım Per şembe günü Milli Savun ma Bakanlığı’nın bütçesinin görüşmeleri sırasında Özel Harp Dairesi gündeme geldi. Komisyon tutanaklarına gö re, HDP’li Garo Paylan, Özel Harp Dairesi’nin geçmişteki faaliyetlerini anlatarak “Çö züm süreci”, “hendekler”, “barikatlar”a işaret etti ve şunları kaydetti: “Biz o çözüm sürecinin na sıl bozulduğunu çok iyi bi liyoruz, kimlerin bozduğu nu çok iyi biliyoruz. 31 Ekim 2014’te Milli Güvenlik Ku rulu toplantısında çöktürme planı imzalandı, birileri si yaseti manipüle etti. Efen dim ‘İşte, orada hendek var, barikat var, silah depolandı’ bilmem ne diye... Niye bu nu yaptılar? Toplumu birbi rine düşürmek için. Şimdi, biz burada az önce anlattım, Özel Harp İdaresi parmağını aramayacak mıyız veya baş ka bir dinamiğin parmağını aramayacak mıyız? Aramaz sak hata yaparız, aramazsak Hulusi Akar Bakan Akar, Milli Savunma Bakanlığı bütçesi için TBMM Plan ve Bütçe Komisyonu toplantısına katılmıştı. Garo Paylan YARGININ DOKUNAMADIĞI TEŞKİLAT Özel Harp Dairesi, Soğuk Savaş döneminde bizzat ABD’nin NATO ülkelerinde komünizm tehdidine karşı kurdurduğu gizli yapılanmanın adı. Bu teşkilat Türkiye’de, Adnan Menderes’in başbakanlığı döneminde 22 Eylül 1952’de “Hususi ve Yardımcı Muharip Birlikleri” adıyla kuruldu. 1953’te Seferberlik Tetkik Kurulu, 1970’te Özel Harp Daire Başkanlığı adını alan örgütün en bilinen “faaliyetlerinden” biri, 67 Eylül 1955’te İstanbul’daki Rum vatandaşların ev ve işyerinin yağmalanması ve binlercesinin ülkeyi terk etmesiyle sonuçlanan olaylar oldu. 12 Eylül 1980 darbe sürecinde ise Maraş, Çorum, Sivas, Taksim katliamlarında “kontrgerilla” olarak karşımıza çıktı. Ancak devlet, bu zamana kadar bu olaylardaki Özel Harp rolünü kabul etmedi. MİT, 12 Eylül davasına gönderdiği bilgi ve belgelerde kontrgerillanın faaliyetlerine hiç değinmedi. 12 Eylül dönemine ilişkin işkence ve katliamlara ilişkin soruşturmalarda da kontrgerillanın rolü sorgulanmaktan kaçınıldı. Özel Harp, 1990’lı yıllarda Özel Kuvvetler Komutanlığı adını aldı. Bu dönemde, JİTEM sahneye çıkarak birçok faili meçhul cinayetlere imza attı. darbe dinamikleriyle yüzleşemeyiz arkadaşlar. ‘Kahrolsun HDP’ diyorsunuz, bizi suçluyorsunuz ama biz sizi uyardık. Bakın, böyle giderse bu toplum darbeye gider, dedik. Hâlâ “hendek, barikat” Kim kazdırdı onları? Kim o yola soktu? Kim o Cizre’ye bizi sokmadı? Ceylanpınar Suruç’ta 2 polisimizi kim öldürdü? Çözüm süreci bitti. Huzurumuzu kaybettik” Akar: Savcı bakacak Akar, önce Özel Harp sorusuna girmek istemedi. Paylan’ın ısrarı üzerine Akar, “Özel Harp diye bir şey kalmadı, o tarih, o bitti, onu bilin, kesin bilgi. Özel Kuvvetler Komutanlığımız var. Özel Kuvvetler Komutanlığı mızda da 2013 yılında hani bu siyahtı, beyazdı, efendim, gazetelere, şunlara, bunlara çıktı çok ciddi değişiklikler yapıldı, çok ciddi tedbirler alındı ve onu kapatalım orada” açıklamasını yaptı. Paylan, “Geçmişe dönük yüzleşme” diye araya girdi. Akar ise buna “İşte ona artık savcılarımız bakacak” karşılığını verdi. l ANKARA Hekimler nöbetteTürk Tabipleri Birliği, Meclis’te görüşülen YASA teklifİNe karşı harekete geçti Hekimleri açlığa mahkum eden yasa teklifine tepki gösteren doktorlar, teklifin geri çekilmesini talebiyle Ankara, İstanbul ve İzmir’de nöbete başladı. AKP’li milletvekilinin imzasıyla 30 Ekim’de TBMM’ye sunulan, “Sağlıkla İlgili Bazı Kanun ve Kanun Hükmünde Kararnamelerde Değişiklik Yapılmasına Dair Kanun Teklifi”nin görüşmeleri Meclis komisyonunda devam ederken, meslek örgütleri teklife karşı harekete geçti. KESK Eş Genel Başkanı Mehmet Bozgeyik, SES Eş Genel Başkanı İbrahim Kara’nın da aralarında bulunduğu yönetici ve üyeler, sağlıkta şiddete karşı hiçbir önlem üretmeyen, ihraç edilen ve güvenlik soruşturmasıyla göreve başlatılmayan hekimlerin özelde çalışmasını da engelleyen torba kanun teklifine karşı Ankara’da Türk Tabipleri Birliği (TTB) Genel Merkezi’nde bir araya geldi. TTB Merkez Konsey Başkanı Sinan Adıyaman, hekimle İstanbul Tabip Odası’nın Cağaloğlu’ndaki binası önünde bir araya gelen hekimler tasarıya tepki gösterdi. Türk Tabipleri Birliği Başkanı Prof. Raşit Tükel, “Hekimler açlığa mahkum ediliyor” dedi. ri mesleklerini yapamaz hale getirecek bu teklifi kabul etmeyeceklerini söyledi. Ankara Tabip Odası Genel Sekreteri Ali Karakoç, “Bu teklif, şiddeti önlemek yerine çalışanları açlığa mahkum etmeye dönük. 6 yıllık eğitimden geçmişsiniz, kimin nasıl bir bilgi verdiği belli değil ve atanamıyorsunuz. Bu kadar keyfi uygulama olamaz. Eğer yasal suç varsa mahkemeler var. Bunun örneğini Hitler Almanyası’nda gördük. Teklif geri alınana kadar eylemlerimize devam edeceğiz” dedi. Mesleğe dinamit Hekimler İstanbul’da ise İstanbul Tabip Odası’nın Cağaloğlu’ndaki binası önünde buluştu. Türk Tabipleri Birliği Başkanı Prof. Raşit Tükel, “Hekimler gizlilik gerektiren görevler yapmıyorlar, güvenlik soruşturmasının gündeme getirilmesi OHAL koşulların da bizim ilk karşı çıktığımız noktaydı. Bunun OHAL bittikten sonra yumuşaması beklenirken tam tersi durumla karşılaştık. Hekimlerin açlığa mahkum edilmesi söz konusu” dedi. Doç. Dr. Osman Elbek, “Pek çok hekimle farklı politik görüşlerimiz var ama hepimizi birleştiren ortak nokta beyaz önlüklerimiz. Beşinci madde diyor ki ben sizi düşüncelerinize göre ayrıştıracağım, bir kısmınızın hekimlik yapmasına izin vermeyeceğim. Bu hekimlik mesleğinin dibine bir dinamittir” diye konuştu. İstanbul Tabip Odası Yönetim Kurulu üyesi Prof. Osman Küçükosmanoğlu da “Amaç diplomanın yok sayılması, bu kesinlikle insan hakları ihlalidir” dedi. İzmir’de de eylem Hekimler, İzmir Tabip Odası önünde de nöbet başlattı. Tabip Odası Başkanı Prof. Funda Barlık Obuz, “Şiddet uygulayanlara cezalarda artırma yok. Göz boyama amacındalar” dedi. l Haber Merkezi Ahret işleri yerine, yeryüzü işlerini düzenlemeye doğru Osmanlılarda Şeyhülislamlık vardı biliyorsunuz. Arada sırada şeyhülislamların da kafalarının uçurulduğu olduysa da, zaman geldi padişahların bile söz dinletemedikleri şeyhülislamlar, eyvah çöküyoruz önlem alalım, yenilikçi olalım diyen reformcu padişahların bile altını oydular ve Osmanlı’nın çökmesinde büyük rol oynadılar. İnsanların kırılıp ölmesinde de.. Reformcu padişah II. Mahmut zamanı, İstanbul koleradan kırılıyor. Şehri fareler basmış ve kuyu suları cesetlerle kaynıyor. II. Mahmut, Avrupalıların tavsiyelerine uyar ve İstanbul’u karantina altına almak ister. Şeyhülislam karşı çıkar ve fetvayı çıkartır: “İçine fare düşen kuyunun suyunu besmele çekerek yedi kere değiştirin, tertemiz olur, karantina dinimize aykırıdır..” Ve fetvaya göre davranılır, İstanbul halkı besmele çeke çeke 7 yıl boyunca kırılır. Evinde 4 bin ciltlik kütüphanesi olan Sadrazam Ali Paşa, şehit olmadan önce kitaplarını bir vakfa bağışlamak ister. Şeyhülislam Mevlana Ebu İshak Efendi, “Kişinin felsefe, astroloji ve tarihe ait kitapları vakfa dahil olamaz. Bu tür kitapların vakfı bilinir şey değil” diye fetva verir. Kanuni Sultan Süleyman döneminden itibaren felsefe, matematik, mantık derslerini de aynı zihniyet kaldırtmıştır. (Bu bilgiler için: Orhan Çekiç, 1919 Başlangıç, Samsun’dan Erzurum’a, Kaynak Yayınları) Diyanet’ten borsaya, siyasete ne? Bugün bu tür fetva verecek bir Diyanet Reisi olur mu, olmaz, iki dakikada gider. Ama Diyanet Başkanı, tüm ordusuyla siyaset işine girecek ve hayatı tüm alanlarıyla düzenleyecek, şeyhülislam mertebesine tırmanıyor. Diyanet’in yeni başkanının üniversiteler ile medreselerin birlikte çalışması ve üstelik Diyanet elemanlarının ilahiyat fakülteleri kuruculuğu yaptığını açıklamasından sonra, iki enteresan olay daha bize Diyanet’in şeyhülislamlık mertebesine doğru adım adım yükseldiğini gösteriyor; ayrıca Diyanet elemanlarının, turistlerin en fazla gittikleri camilerde, onları İslama çağıran kitapçıklar hazırlayacaklarını ve turist rehberlerinin de “tebliğci” olarak eğitime alınacaklarını okuduk. Hayatın her alanına el atıyor Diyanet: Borsa çalıştayı, Helal Gıda Çalıştayı, Namaz Vakitleri Kongresi gerçekleştirilecek. Tekafül Sigortası, Katılım Portföyü Fonu ve trafik kazalarından doğan tazminatlar vb. gibi konularda uzmanlar kurula davet edilerek seminerler verdirilecek. Neden? Kadrolarının bilgi seviyesini artırmak için mi? Bir nokta daha, ülkenin bitmez tükenmez konusu olan “Ay ve Ufuk Gözlem Ünitesi” (AYGÖZ) ihalesi yapılıyor. TÜBİTAK işin içinde. “Ramazan aylarında imsakiye tartışmalarına son vermek için.” Bu alanda yıllardır yapılan tezlerin, gidilen yolculuk masraflarının, projelerin şöyle bir gider dökümünü görsek? İmamlara siyaset  Cumhuriyet’te ikinci haber daha var, yine Sinan Tartanoğlu’nun çok önemli haberi: Diyanet ve ordusuna tamamen siyaset yapma yolunu açmak için girişimler başlıyor. Anayasa Mahkemesi’nin laikliğe aykırı düşer diyerek kaldırılmasını reddettiği imamlara siyaset yapma yasağını delmek veya geçersiz kılmak için yeni bir çalışma başlatılıyor: Siyaset yapma yasağı yeniden tanımlanacak ve bu kanunun Anayasa Mahkemesi denetiminden çıkarılmasına çalışılacak, Laikliği iktidar delik deşik etmedi mi diyebilirsiniz, böyle bir ortamda Diyanet’in de siyasete soyunmasından daha doğal ne olabilir?! Evet, gelinen durum budur. Görülen o ki, tüm konular Diyanet’in “fetva” alanına sokuluyor. Üstelik siyaset de yaparak (yani RTE ve iktidarına tam destek vererek). Diyanet hem fiili olarak sahada hem de fetvalarla tüm yönetim, ekonomi ve aile hayatını bütünüyle düzenleyecek. Diyanet’in bütçesi 7.5 milyar iken, bu yılın ilk 10 ayı içinde bu paraları bitirmiş ve 550 milyon lira ek bütçe istemiş. Önceki yıllar da benzer durumlardı. Pek çok bakanlığın bütçesini aşan, geride bırakan, katlayan Diyanet’e, tırmandığı yeni görevlerinde, hiçbir bütçe yetmez. Diyanet’in 144 bin 250 görevli personeli var: 100 bin imammüezzin; 20 bin kadrolu Kuran kursu öğretmeni, 20 bin geçici Kuran kursu öğreticisi, 3 bin vaiz ve 1250 müftü. Diyanet’in bu tırmanışında, iktidarın desteği, rolü olmadığını söylemek abesle iştigal etmek olur. HHH Düzeltme ve özür: Dünkü “Yoksa sorunlarımız Şeytan ile yeteri kadar mücadele etmemek mi” başlıklı yazımda yanlışlıkla Konya Selçuk Üniversitesi’nin adını geçirdim. Oysa görevinden istifa etmek zorunda kalan Harran Üniversitesi rektörüydü. Selçuk Üniversitesi’nden, başta Rektör Mustafa Şahin olmak üzere, özür dilerim. C MY B